24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 oCAK 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA 13 Yılın İmamları: AKP Genel Başkan Yardımcısı ve eski Adalet Bakanı M.Ali Şahin Yargıtay’da “Yargıtay İmamı” bulunduğunu açıkladı. “İmam” kadrosunun Danıştay, Sayıştay, Genelkurmay Başkanlığı, MİT, Devlet opera ve Balesi ve Et Balık Kurumu dahil daha hangi kuruluşlarda bulunduğu bizzat “Başimamımız” tarafından açıklanmalıdır. Yılın Tivitçisi: Alman seçimleri öncesinde Merkel’e “Balığa çıkar artık” demişti ama kendisi seçime girmeden kavağa çıktı. Elinde de olta yerine akıllı telefon. Tivitleyip duruyor. Öldüğünde 2 daire bırakan Ecevit ile savcıda n kaçırılan oğlu 7. gemiyi de alan Erdoğan’ı kıyaslıyor. Siyasetten önceki son görevi, bendenizin ve Arınç’ın da bulunduğu TBM M heyetine, ABD Dışişleri adına mihmandarlık idi. Egemen Bağış, bu ülkeye Allah’ın mı yoksa, ABD’nin mi bir bağışı henüz ortaya çıkmadı! GÖRÜŞ Prof. Dr. CoŞKUN ÖZDEMIR Yıl, İki Bin On Dert!!! Halk Ne Diyor Ne Düşünüyor? Halk bu kadarını yemez, gelen yıl umuttur. (Necati Doğru) Neyse ki son olaylarla milletin gözü biraz açıldı. (Emin Çölaşan) 2014 yükselen toplumsal dalganın gerçek meyvelerini vereceği bir yıl olacak. (Mustafa Balbay) Karar verdim, bu yıl her zamankinden daha edepsiz olacağım. Siyasetini al git diyeceğim herkese. (Ayşe Arman) Belagat şehveti ile korkuyla, öfke ve nefretle parçalanan bu ülkenin kardeşlik yürüyüşü, o sahillerden başlayacaktır. (Ertuğrul Özkök) 2014’ün ilk gününde bu umut verici satırları okuduktan sonra, 40 yıldır yaşadığım semtte insanlar neler düşünüyor yoklaması yapmak istedim. Berberde, pastacıda, içki satan dükkânda, simitçide, sokakta ve takside. Ülkenin başbakanı hiç yorulmadan avaz avaz bağırıyor, Sedat Ergin’in sözünü ettiği muharebe gücü ve yeteneği ve halkın saflığını ve zaafını çok iyi kullanma becerisi ile ağır suçlamalar yapıyor; savcıya, hâkime, HSYK’ye, polise tehditler savuruyor. Partisinin, masum insanları hapsetmek, orduya kumpas kurmak için suç ortaklığı yaptığı bir örgütü ihanetle suçluyor. Yolsuzluk soruşturmalarını engelliyor, yargıya müdahale ediyor. Kanıtları çarşaf çarşaf medyaya düşen yolsuzlukları bir komplo, bir dış mihraklar ve yerli hainler komplosu olarak ilan ediyor. Gelişmekte ve büyümekte olan ruhsal bir durumu, bir paranoyayı anımsamamak mümkün değil. Evet ezeli ve ebedi bir soru. Acaba bu olanlar karşısından sade vatandaş ne düşünüyor? Yukarıdaki iyimserliklere uygun düşen gözlemlerim var elbette. Ama günlerdir sergilenen bu açık tabloya karşın büyük bir imanla ve inançla Erdoğan’ı haklı bulan ve onu destekleyen; onun öfkesine, nefretine, suçlamalarına katılan, AKP’ye kayıtsız şartsız yandaşlık eden insanlar hiç eksik değil. Sormuyor, düşünmüyor, öğrenmiyorlar. İleri sürdüğünüz olay ve kanıtları duymuyor, umursamıyorlar. Hapiste yıllardır yatanlar onlar için bir haksızlık nedeni değil. Daha somutlaştırırsak, sokak dostluğu yaptığım biri, Mustafa Balbay yeniden hapse girecek diyor iftiharla. Sen girersen ziyaretine gelirim diye ekledi. Din, İslam, Kuran, inançlar, jandarma, yollar, camiler onların argümanları arasında. (Bana gönderilen bir mektuptaki “Türk milleti Allah’ın yolundan sapmıştır, yeniden Allah’ın nizamı kuruluncaya kadar burası artık bir darülharp bölgesidir” vurgulamasını hiç unutmam). Bir diyalog kurup bir şeyler anlatmanız, ikna edici olmanız olanaksız. Doğan Kuban’ın sıkça vurguladığı cehalet vesayeti saptamasına elbette katılıyorum. Ama burada bence onun ötesinde bir şey var. Yılmaz Özdil’in bugün genişçe sergilediği 2013 olaylarının, kısaca abartmasız, rezilliklerinin diyebiliriz, nasıl oluyor da vatandaşın küçümsenemeyecek bir bölümünde hiçbir yansıması olmuyor! Ben inanç ve bağnaz dindarlık faktörünü sıkça dile getiririm. Ama bunu da yeterli bulmuyorum. Ben yine de 2014’e iyimserlikle bakıyorum. Bu ülkenin gençliği Atatürk ideallerini, aklın, bilimin, çağdaşlığın, bağımsızlığın, antiemperyalizmin önemini ve önceliğini gittikçe daha iyi anlıyor. Herkese çalımını atıp röveşatasını atan Gezi gençliğine güveniyorum. Atatürk’ün defalarca bu gençliğe hitap edişi boşuna değil. 2014 daha aydınlık bir yıl olacak. Yılın TIR’ı: asker arkadaşımın Suriye’ye yardım kardeşinden geldi. malzemesi götürdüğü Cezası: Cihan’da bir süre lın Yı söylenen ve savcılıkça lostromoluk yapıp denetlenmek istenen ayrılmış. Güney Suriye’ye geçecek TIR iyle TIR’ın aranmasına Kore’den kömür emr cılık sav sınırda engel olan vali bey, almışlar, Kanada’nın durduruldu. Durduran iktidara hizmet aşkına Vancouver kentine Yılın Saygısızı: Bakan oğlunun polisler görevden Yılın Manşeti: Yeni muhtemel bir silah götürmüşler. Bu e bürosunu arayan komiserin rind elle elik Üst dı. alın Adalet Bakanı Bozdağ, “Bu iktidar kaçakçılığına yardım ve kadar uzak diyarlar görevden alınma nedeni, lahmacun de tespih yokmuş, manşetlerle gelmedi. Manşetle yataklık yaptı. İHH, “TIR ve uzak rotalar sipariş etmesiymiş. Parası yetseydi de ne üstü ak bacak bac gitmez!” diyor. Ama aynı gün bizim değil!” dediğine seçmesi dedikodu belki de “suşi” ısmarlayacaktı! atmamışlar, lahmacun da gazetecilerin Emniyet Müdürlüğü’ne göre içindeki malzeme korkusundan mı? Kahraman polisimizi lahmacuna sipariş etmemişler. girmesi de yasaklanıyor. Niye? kimin? Kimlere, ne Hayır, korksalar mahkum edenler utansın! “Manşet” atılmasın diye. Manşetler için teslim edilecek? karada rahat Yılın Özgürlüğü: Yargıtay 4. Ceza önemli değilse, yandaş medya İçindeki malzemenin dururlardı! Dairesi, Başbakan’a, “Allah belanı yaratma uğruna kamu bankalarının parası kimlerin ayakkabı kutularına Yılın Şehadeti: Erdoğan, arada versin!” demenin suç olmadığına milyonlarca lirası neden ortalığa dolacak? bir “Şehadet en yüce mertebedir!” karar verdi. “Belanı versin” sözünü açıldı saçıldı? Yılın Rotası: “Gemicik”le milletçe diyor. Buna milletçe hakaret değil, bir temenni Yılın Simgesi: dalga geçtik. şahidiz. Raslantıya olarak değerlendirdi ve Elbette ayakkabı Haksızlık bakın ki, şehadet, “beddua” saydı. Böylece, kutusu. Belki “asrın etmişiz. Sahiden hem şahitlik, hem ı: Fethullah Gülen’le birlikte as Du lın Yı simgesi” demek daha Yı lın So rusu: gemicikmiş: de şehitlik anlamına milyonlarca seçmenin önü doğru. Asrın Lideri’nin, ; den rün şofö i taks Bir sadece 5 bin geliyor. Suriye’de açıldı! Dolar lobisine zevkten Asrın Projeleri’nin a kınm Kal ve let Ada 500 tonluk! Satın savaşan tarafların Yılın ‘Good’ Duası: çifte telli oynatan nedir? ülkesine de bu yakışır. ”, alet “ad Partisi’ne alınan yedinci ve hepsi de Müslüman. Sevgi sellerine kapılasın, “İç savaşa hazırız!” diye Arada bir “Özal’ın k Hal iyet hur Cum sonuncu geminin Hangi tarafın şehit mutluluk fırtınalarına kefen giymiş meczupları devamıyız” diyordu. ış Bar adı Cihan: 85 sayılacağını Allah bilir. Partisi’ne “halk”, tutulasın, aşktan nefesin Haklıymış!.. Rahmetli önüne dizip miting ne tisi’ Par asi bin tonluk! Ama belli ki bizim kesile... Dostlardan, ve Demokr Özal da davul delen yapmak mı, yoksa dolar Dünya küçük, Başbakan da biliyor. dostluklardan, bereket ve “barış”, Miliyetçi Hareket jaguarla tarihe dolu mekânlara baskın et” rek haber dediğin Ki, Suriye’deki savaşa bolluktan kurtuluşunuz Partisi’ne “ha geçmişti! Partisi bile yap ılm asına engel de ışıktan hızlı. dahil oldu... Bir tarafın olmaya... Her neye nasip eyle yarabbi! kurulmuştu. Ayakkabı olm ak mı? Cihan’ın son şehit, bir tarafın niyazi nereye bakarsan içiniz Kutusu Partisi için rotası ve yükü olması için çalışıp sevinç ve coşku dola, de ortam çoktan ile ilgili haber bir duruyor. veladdalin amin! hazır! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ‘Deveyi Havuduyla Yutmak!’ “Kırk” yıl önce “Cumhuriyet”teki bir yazısında “Hıfzı Veldet Hoca” şöyle diyor: “Hukuk güvencesi’nin kesin olarak gerçekleşmediği yerde, bırakınız ‘hukuk devleti’nden gerçek ‘İNSANLIK’tan bile söz etmeye olanak yoktur!” Katılmamak olası mı? Ülkemizde yaşananları; her gün her an yaşanmakta olanları şöyle bir an düşünürsek, “hukuk güvencesi”nden söz edebilir miyiz? Dolaysiyle “olupbiten”lerin pek çoğunun “insanlık”la bir ilişkisi olabilir mi? “Hukuk Devleti” olduğunu, “hukukun üstünlüğünü içeren kuralların geçerliliğini”, yazaçize, bağıraçağıra ortaya koyan bir ülkede, bu “güvence”nin olmayışının en önemli nedenini “H.V. Hoca”: “O ülkedeki ‘yönetici’lerin bu ‘kural’ların üzerinden atlayarak ‘keyfi icraat’a sapmalarıdır!” diye belirtir ve bu durumda da “Hukuk Devleti” yönetiminden söz edilemeyeceğini bunun karşıtı olan “Keyfi Devlet” yönetiminin geçerli olduğunun altını çizer. Bu “keyfi”liğin, dolaysiyle üzerinden atlanacak “kural ve yasa”ların hangileri olacağının ilk adımları da hemen hemen yine “kırk yıl” önce atıldı; “Mayıs 1975”te, “Milli Cephe” hükümetinin “İçişleri Bakanı” MSP’li “Oğuzhan Asiltürk”; “İmam Hatip” mezunlarının “polis” olabilmelerinin, böylece de “imam”ların “Emniyet”e yerleşmelerinin yolunu açıyordu. Bu “ilk adım”, “devlet”in öteki “kurum” ve “kuruluş”larında da “imam”ların görev almasının başlangıcıydı kuşkusuz; ilk kurum olarak “Emniyet”in seçilmesi de, bu başlangıcı ve süreci “güven” altına alınmasını sağlayacak “güç” olmasıydı. Yalnız o günlerde küçük de olsa başka bir “adım” daha atılmıştı: “Emniyet” kadrolarının “imam”lara açılması kararına karşı, “Emniyet Amir”leri “Muzaffer Özbayrak, Saffet Yüksel, Nazım Ulusoy”, “Danıştay”da “iptal” davası açmışlardı. Bu “üç genç Emniyetçi”nin yürekliliğini, “Polislik ve İmamlık” başlıklı yazısıyla kutlayan “H. V. Velidedeoğlu” , bu “tutum”un öteki “kurum”lara, “kuruluş”lara örnek olması gerektiğini vurgular. Ne var ki, bu “oldubitti”ye karşı “Milli Savunma Kurumu” “TSK” dışında hiçbir “kurum” “dernek”, “kuruluş”tan “tepki” gelmez, ne “Mülkiyeliler”den, ne “Adliye”den... Yalnızca askeri okullara “İmam Hatip” mezunlarının alınması yasaklanır. Ama yine en sonunda “iki imam”, “Emniyet”i emniyetlerine alırlar; üstelik “imam”lardan biri “başbakan”dır; ötekinin “Emniyet”in kadrolarına yerleşip çöreklenmesine ilkin pek karşı gelmez; ne ki bu “keyfi devlet” yönetiminin “bal tutan parmak yalar” dönemi, “deveyi havuduyla (semer) yutmak” sürecine girince aralarının açıldığı kanısı pek yaygındır. Bu denli irilikteki devenin, develerin şaşılası büyüklükteki “havud”uyla (semer) birlikte yutulması karşısında “genç”ler mitinglerde, eylemlerinde “Haramiler’i Geçtiniz!” diye haykırıp, yazılı pankartlar taşıyorlar... Kuşkusuz haklılar. “1945”te içte ve dışta çevrilen filmlerle “Haramiler”i azçok tanıdık; topu topuna “40” kişiydiler; “bizim harami”ler “40”ın kaç katı? Onlar yüzlerini örtüyorlardı; “bizimki”lerin ise çekinmeleri, herhangi bir “kaygı”ları yok, dahası “utanma”ları hiç yok... Üstelik “aile boyu” soygunluk... Bilmem ki anımsanır mı, Türkiye’de “17 Aralık Operasyonu” günlerinde, “AB” Bakanı “Egemen Bağış” la bağlantılı (milyonların ayakkabı ve çikolata kutuları içinde teslimatını içeren) suçlamalar kamuoyu gündemine düştüğünde, “İngiltere”nin eski “AB” Bakanı “Denis MacShane”, sahte faturayla masraf (yaklaşık 44 bin lira) göstermesi suçuyla yargılanıyordu; “İngiliz Bakan” olay patlak verir vermez anında “istifa” etmişti... Bu bitmez tükenmez “yolsuzluk”, “rüşvet”, “soygunculuk” suçlamaları ortalara döküldüğü dolaysiyle “AKP” milletvekilleri partilerini “terk” etmeye başladığı bu süreçte, başta muhalefet partisi “CHP” olmak üzere, kimi kesimlerin “AKP”li “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül”e yanaşmaları, kendisini “kurtarıcı” gibi görmeleri de inanılır gibi değil... İnsan “şaşkınlık”lar içinde kalıyor; ne çabuk unutuldu, sindirildi, “Sincan Birinci Ağır Ceza Mahkemesi”nin Cumhurbaşkanı “yargılanmalıdır” kararı... “Refah Partisi”nin yöneticileri arasındayken, “devlet”ten alınan bir “trilyon”un hesabını soran ünlü “Kayıp Trilyon Davası”yla bağlantılı olarak, “belgede sahtecilik”le suçlanıyordu “A. Gül”... “Yargılanmalı” kararıyla ilgili olarak verdiği demeçte: “Benim yargılanmaktan endişem yok; tek kaygım cumhurbaşkanlığının zedelenmesidir” dediğinde, “yargılanmaktan çekinmediği” doğruydu; çünkü daha önce de yine “para”yla ilgili bir konuda yargılanmış “mahkum” olmuştu; üstelik bu “karar”, “Yargıtay”ca da onanmıştı... Bu “akçe”li konular dışında “laik rejim”le ilgili “kabul edilemez” saptamalarını, suçlamalarını umarız birileri “CHP”ye anımsatır. Yarın “Beşiktaş”taki “Sessiz Çığlık”ta buluşmak üzere. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com BULMACA UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1/ Baş dönmesi. 1 2/ Bir işi yerine 2 getirme... Gecikme. 3/ Bir burç 3 adı... Bir nota. 4 4/ Kemiklerin 5 yuvarlak ucu... İşçi. 5/ Canlı 6 larda dokularda 7 yer alan, vücu8 dun sıvı dengesinin korunması 9 nı sağlayan, bak1 2 3 4 5 6 7 8 9 teri ve yabancı hücreleri dokulardan uzak 1 K A R D İ N A L laştıran renksiz sıvı... 2 A R A B A R A K Letonya’nın başkenti. 3 R A L L İ A L A 6/ Endonezya’nın pla 4 D L O K A L M ka imi... Döviz piyasa 5 İ B İ K R I Z A sında, vadeli kur peşin A R A K A kurdan daha yüksek 6 N A ME olduğu zaman, bu iki 7 A R A L I K kur arasındaki fark. 7/ 8 L A L Z AM İ R İlkbaharda, daha çok 9 K AMA E R G Hıdrellez’de genç kızların ve kadınların baktığı bir fal. 8/ Cilve... Yüzeni içeriye çeken deniz akıntısı. 9/ Tifo gibi bazı hastalıklara eşlik eden kas zayıflığı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Satış sırasında yumurtayı korumak için yapılmış özel kap... Madencilikle ilgili kuruluşumuzun kısa yazılışı. 2/ Günlük yaşama ait küçük ve geçici belgeleri toplama şeklindeki koleksiyonculuk. 3/ Nâzım Hikmet’in soyadı... Küçük çocukları uyutmak için söylenen türkü. 4/ Yersiz ve beceriksiz söz ya da davranış... Güneş doğmadan önceki alacakaranlık. 5/ Cennet bahçesi... İzin verme, kabullenme. 6/ Çadıra verilen bir başka ad. 7/ Küçük bitkilere verilen ortak ad... Çirozluktan sonra yağlanmaya başlayan uskumru. 8/ Bir düşüncenin, canlandırılmış ve geliştirilmiş bir eğretilemeyle anlatımı. 9/ Bir etkinliğin geçici olarak durdurulduğu süre... Hicap... Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı. 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle