28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 OCAK 2014 CUMA 8 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK olmaya da gerek yok. RTE’nin AB’nin politik nezaket sınırları içinde yüzüne söylediği eleştirileri “bazı uyarılar” diye niteleyeceğini, paralel devlet dediği cemaate açtığı ve sürdürdüğü savaşı örgütün desteklediğini söyleyeceğini önceki gün Güncel’de yazdık. Dün basında, uçakta gazetecilere aynı ifadelerle AB görüşmelerini açıkladığını okuduk... Bizimkisi ne bilgiçlik, ne de falcılık. Olası adım ya da söylemlerini tahmin edebilmek için 12 yıldır RTE’yi izlemiş olmak yeterli. Cemaat ile savaşa neden giriştiğini anlatınca “AB ikna oldu” diyor.. Demek ki: AB’nin üye yapmayı arzuladığı bir ülkede olup bitenleri öğrenebilmek, ülkesini ekonomide yıldızı parlayan 15 ülkeden biri konumuna getirdiğini iddia eden bu hükümeti suçlayan gerçeklerin tümüyle iftira olduğunu saptamak için... ... RTE’nin Brüksel’e teşrifini ve anlatıklarını dinleyerek,“ikna olmayı” bekliyormuş! Meğer AB ne kadar saftirik bir örgütmüş! RTE ülkesinde, çoğu zaman toplumu gerçekleri saptırarak ikna ettiği gibi, üç günde AB ve AP yetkililerini konuşmalarıyla, söylemleriyle ikna edivermiş! AKP’liler böyle ikna gücü olan, dünyada eşi benzeri bulunmayan, yalan da söylese, varsın söylesin ona yakışır dedikleri bir liderleri olduğu için elbette ne kadar iftihar etseler, gurur duysalar haklarıdır! Üstelik bir vekilleri ilan etnedi mi, RTE’de Allah’ın nitelikleri olduğunu? HHH Muhalefet partileri, iç ve dış medya, hatta özellikle ABD, AB ve AP; Başbakan’ın savaş açtığı cemaatle birlikte 12 yıl boyunca iç içe, devleti bugün içinden çıkılması zor bir krize sürüklediğini... ... Kumpas tuzaklarını ccmaatin kurmasına AKP hükümetinin bilerek göz yumduğunu, desteklediğini bilmiyorlar mı? Biliyorlar ama bu; RTE’nin kişisel ikna yeteneğine hayran olmalarından değil, Türkiye’nin öncelikle coğrafi konumu, halkının demokrasiyle yönetilmeye layık olması nedeniyle... ... Bu yıkıcı rüzgârın da gelip geçeceğini varsayarak bugün cemaat konusunda RTE’den 12 yılın hesabını sormuyorlar. HHH Şu düştüğü hale bakınız: Daha düne kadar Ergenekon, Balyoz, şimdi de Şike davalarının savcısı olduğunu sesi kısılıncaya kadar söyleyen; bu davaların savcı ve hâkimlerini öven Başbakan... ... Şimdi, sahte deliller üretilerek binlerce masum insanın haksız yere hapishanelerde çürümesine karar veren o davaların savcı ve hâkimlerini cemaati emrinde olmakla suçluyor. Kendi söylüyor kendi inanıyor... Doğasından kaynaklanan vurdumduymazlığıyla bir gün gerçekleri tersine çevirmekle suçlanmayı umursamıyor. Söylediklerine, kurguladığı yalan dünyaya kendi inanıyor... Hazin mi desek yoksa gülünç, kara mizahlara malzeme mi desek... Türkiye halkı gibi; Batı’yı, ABD’den AB’ye kadar bütün yönetici örgütleri, Batı medyasını ikna ettiğine inanıyor... Böyle bir hayal dünyasında yaşayan insanın yönetiminde bu ülkenin krizden krize yuvarlanmasından daha doğal ne olabilir?.. HHH HSYK Yasası’nı yargıçları, savcıları avcunun içine almak amacıyla değiştirmesinin yanı sıra hele yolsuzluk ve rüşvet olaylarına, kararı yargının değil de sandığın vereceğini söylemesi yok mu; adalet tarihimize yazılacak değerde ve fakat... ... Dünden bugüne açıklamalarına bakılırsa bu devletin yargısı, savcısı, hâkimi ve emniyetinin dörtte üçü çoktandır cemaatin elinde ve emrinde imiş ki... ... Hemen her gün emniyetin içini boşaltıyor, savcılarla yargıçların yerlerini değiştirip duruyor. Yine de cemaate bağlı elemanları temizleyemiyor... Tabii cemaatin marifetleri devam ediyor ki Başbakan; “Herkesi şantajla tehdit ediyor. Telefon dinlemesi, alan dinlemesi yapıyor. Görüntü, evlere böcek koyuyor. Ajanlık var, casusluk var ” diyor ve lakin... ... Bu söylediklerini kanıtlayan ne bir olay, ne de kişi veya kişileri yakalayıp yargıya teslim etmiyor, edemiyor. HHH Bu nasıl iş? Yasadışı uygulamaları devam eden cemaatin işbaşında olduğunu yana yakıla açıklayan, ama sorumlularını yakalayamayan bir hükümet var; hâlâ görev başında!.. Cemaatten yakınıyor, sızlanıyor, suçluyor. O kadar! Bir de umut bu ya; seçimlerde hükümete ve partisine “Artık buraya kadar, yallah!” diyebilse… diyebilecek mi halkımız? ‘Pankart tahrik edermiş!’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Cezaevi İnceleme Komisyonu’nun, Kandıra Cezaevi’nde görüştüğü Sinan Eşiyok, “Açılan ‘Zorunlu din dersi kaldırılsın’ pankartına savcı, ‘Alevileri eylem yapması için tahrik eder’ diye yorum yaptı” bilgisini aktardı. Ulaş Erdoğan ise polisin kendisine “Genelkurmay Başkanı terörist, inanmıyor musun” dediğini söyledi. Öte yandan Meclis Cezaevleri Alt Komisyonu Başkanı Ayşe Türkmenoğlu ise mahkumların çıplak arama şikâyetlerine, “Çıplak denilen çırılçıplak değil, iç çamaşırları ile arama. Bu arama, hem kendi güvenlikleri hem de cezaevi güvenliği için önemli” karşılığını verdi. CHP Cezaevi İnceleme Komisyonu üyeleri Veli Ağbaba, Özgür Özel, Nurettin Demir ve Muharrem Işık, 13 Ocak günü Kandıra Cezaevi’ne giderek rapor hazırladı. Raporda yer alan bazı saptamalar şöyle: 19 Şubat 2013’te gözaltına alınan Sinan Eşiyok, “Davamızda tutuklu olanlardan 5 kişi annesini kaybetti, sendika eylemleri soruşturuluyor. Balıkesir Akçay’da Turban Otel’e gittik, 2 bin kişilik otel burası. Terör örgütü kampı olarak gösterilmiş. Mayolu, şortlu resimler, yeğenlerimle çekilen fotoğraflar konmuş iddianameye. Bize operasyon yapan polislerle, Süleyman Aslan’a operasyon yapan polisler aynı. Polis ne sorduysa 8 ay sonraki iddianamede aynısı çıktı. Fezleke kopyala yapıştır biçiminde iddianame oldu. Açılan ‘Zorunlu din dersi kaldırılsın’ CHP Cezaevi İnceleme Komisyonu üyeleri Kandıra Cezaevi’ne giderek rapor hazırladı Aile boyu gözaltı KESK operasyonu kapsamında tutuklanan Dursun Doğan’ın, “Aynı operasyon kapsamında oğlumla 8 ay beraber cezaevinde kaldım. Eşim de aynı davadan tutuldu, üyelik ve propagandadan yargılanıyor. Oğlum gözaltına alındı diye basın açıklaması yaptım, beni de gözaltına aldılar” sözleri ise dikkat çekti. KESK üyesi Ulaş Erdoğan, polise, “Genelkurmay Başkanı’nı, hocaları terörist yaptınız” dediğini, polisin de kendisine “Genelkurmay Başkanı terörist inanmıyor musun” dediğini aktardı. ‘Bana birşey olursa’ Mardin Cezaevi’nden “sürgün” geldiğini belirten KCK tutuklusu Metin Fındık ise CHP’li komisyon üyelerine, “TBMM’den bir komisyon geldi, 5060 kişi beni sözcü seçti, her şeyi anlattım. Bir hafta sonra beni sürgün ettiler, Mardin’den Kandıra’ya sürgüne gönderdiler. Buraya geldiysem İnsan Hakları Komisyonu yüzünden geldim. Şimdi sana konuşacağım ama başıma bir şey gelir Edirne’ye sürgün edilir miyim diye korkuyorum. Başıma bir şey gelirse sen sorumlusun” dedi. pankartına savcı, ‘Alevileri eylem yapması için tahrik eder’ diye yorum yaptı. Doğum yapan arkadaşımıza gittik, örgütsel faaliyet diye geçti. Evlenen arkadaşlarımıza ‘hayırlı olsun’ ziyareti örgütsel eylem oldu” ifadelerini kullandı. ÇHD Başkanı Selçuk Kozağaçlı ise yeni HSYK düzenlemesi ve avukat görüşündeki usule aykırı uygulamalardan yakınarak şunları söyledi: “Avukat görüşü akvaryum gibi bir yerde yapılıyor. Kocaeli Barosu geldi, ses denemesi yapıldı, ses geçirdiği anlaşıldı. Kocaeli Baro Başkanı Tamer Solakoğlu geldi, savcıyla görüştü. Bu, avukat görüşüne aykırı. Biz avukat odasında slogan attık, ‘Savunma hakkımız engellenemez’ diye. 12 kez ceza verdiler görüş/iletişim yasağı verdiler. Görüşle ilgili, bakanlık resmen sorun yaratıyor. Bu davanın avukatlara yönelik bir operasyon olduğu ortaya çıktı. Cam odayla ilgili ceza infaz kurumunda koridorun en sonundaki insan bizi duyabiliyor. Yargıya el koyuyor hükümet, kendisine dönük yargılama tehdidini kaldırıyor. Bu değişiklik geçerse yargıçlık ve savcılık kalmaz. Bu, malı hırsıza teslim etmektir.” Yine çıplak arama Haziran 2012’de tutuklanan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi 1. sınıf öğrencisi Oktay Gürdeğir, “İki yıldan beri buradayım. Yemekler kötü, 7 hafta boyunca yıkanamadık. Gece 10’dan sonra hiç su yok. Sıcak su haftada iki gün var. Dilekçeye cevap verilmiyor, çıplak arama yapılıyor” açıklamasını yaptı. Öte yandan, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Cezaevleri Alt Komisyonu Başkanı Ayşe Türkmenoğlu, Kırıkkale F Tipi Cezaevi’ne gerçekleştirdikleri ziyarete iliş kin bilgiler verirken mahkumların “çıplak arama” şikâyetleri ile ilgili olarak, “Bu düzenleme mevzuatta var. Çıplak denilen çırılçıplak değil, iç çamaşırları ile arama. Arama da kapalı bir mekânda yapılıyor. Vücuduna yapıştırılmış bir şey olabilir, yolda dışarıdan birisi bir şey verebilir. Güvenlik için önemli” dedi. Türkmenoğlu, komisyonun İmralı ziyareti ile ilgili olarak da “CHP’li üyemiz Veli Ağbaba da bu teklifi desteklediklerini söyledi. Biz de ‘bu teklifi değerlendirmeye alalım’ dedik. İmralı’da kalan mahkumlardan şikâyet mektubu gelmedi bize. Konuyu başkanımıza ilettik, oraya gitmek özel bir izne tabi. Gitmemiz için de gitmememiz için de bir neden yok. Arkadaşlarımızın taleplerini değerlendirmeye aldık” açıklamasını yaptı. Komisyon İmralı’ya gidebilir KESK üyesi ve yöneticileri 11 ay sonra ilk kez hakim karşısına çıktı ‘Bu zulme son verin’ CANAN COŞKUN/SERKAN YILDIZ YILMAZ: ÇALIŞMA VAR Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üye ve yöneticisi 29’u tutuklu 56 kişi, örgüt suçlamasıyla yargılandıkları davada 11 ay sonra hâkim karşısına çıktı. 15 öğretmenin de yargılandığı davanın ilk duruşması görülürken adliye önünde oturma eylemi yapmak isteyen gruba polis yakın mesafeden biber gazı sıktı, müdahale etti, yerlerde sürükledi. 19 Şubat 2013’te gözaltına alınan 56 kamu emekçisinin DHKPC üyesi örgüt üyeliği ve yöneticiliğinden 7.5 yıl ile 85 yıl arasında değişen hapis cezasi istemiyle yargılanmasına dün başlandı. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın ilk duruşmasına 29 tutuklu sanık ve 14 tutuksuz sanık katıldı. Duruşmayı KESK Başkanı Lami Özgen, HDP Eş Genel Başkanı Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, CHP Genel Başkan Vekili Sezgin Tanrıkulu, İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner Gören, İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Hüseyin Demirdizen, Avrupa Kamu Hizmetleri Sendikaları Federasyonu Genel Sekreteri Carola FischbachPyttel, İsveç Sendikalar Konfederasyonu Uluslararası Sekreteri Lars Bengtsson, Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu Sendikal Haklar Departmanı’ndan Nadine Thevent’in de aralarında olduğu pek çok sendikacı izledi. TSK, MİT statüsüne geçiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının Başbakan’ın izni doğrultusunda Yüce Divan’da yargılanmasını öngören düzenlemesinin ardından, tüm TSK mensuplarına “yargı kalkanı” getirecek bir çalışma içinde olduklarını açıkladı. Yılmaz, görev suçlarıyla ilgili bir yasal düzenleme hazırlığı yapıldığını belirterek “Silahlı Kuvvetler mensuplarımız hakkında eğer bir soruşturma yapılacaksa bu göreviyle ilgili değil mi diye görevi veren makama bu Başbakan, bakan olabilir bunlardan izin alınması gerekir doğrultusunda bir çalışma başlatıldı” dedi. Yılmaz, nisanda gelecek bu torba kanunda Genelkurmay’ın görüşü doğrultusunda bedelli askerlik taleplerinin de dikkate alınabileceğini kaydetti. TBMM Milli Savunma Komisyonu, söz konusu kanun tasarısını kabul etti. AKP’li Oğuz Kağan Köksal başkanlığında toplanan komisyon, Askerlik Kanunu ile Bazı KHK’lerde değişiklik yapan kanun tasarısını görüştü. Tasarıya göre, görevleriyle ilgili suçlardan dolayı soruşturma açılmasına, Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanları hakkında Başbakan, Jandarma Genel Komutanı hakkında İçişleri Bakanı karar verecek. İsimsiz, imzasız, adressiz yahut takma adla yapıldığı anlaşılan, delilleri ve dayanakları gösterilmeyen ihbar ve şikâyetler işleme konulmayacak. Komisyonun CHP’li üyeleri komutanlar hakkındaki soruşturma izninin Başbakan tarafından verilmesini eleştirerek “Kişi vesayeti geliyor” dedi. CHP’liler soruşturma izin ve prosedürünün yargı tarafından gerçekleştirilmesini istedi. Yılmaz, soruları yanıtlarken görevi, görevi verenin belirlediğini belirterek “Bir suçla ilgili, MİT olayında var, Başbakan’dan izin alınması lazım. Silahlı Kuvvetler mensuplarımız hakkında eğer bir soruşturma yapılacaksa bu göreviyle ilgili değil mi diye, görevi veren makama bu Başbakan, bakan olabilir bunlardan izin alınması gerekir doğrultusunda bir çalışma başlatıldı” diye konuştu. Tasarıdan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un yararlanıp yararlanmayacağına yönelik soru üzerine Yılmaz, “Ne cevap versem, bir şey söyleyeceksiniz” dedi. Fotoğraflar: SERKAN YILDIZ Adliye önünde uygulayabilmek için bizi tutukladılar” diye konuştu. Polat, Başbakan Yardımcı Bülent Arınç’ın “masumiyet karinesine” ilişkin sözlerini anımsatarak “Bizim kapılarımızı kırılabilir kapılar olarak görenler, bakan çocukları için ‘Kendileri gelebilirler’ şeklinde karar verdiler. Oysa bizim evimizde kasalar, ayakkabı kutuları ve balya balya paralar da çıkmadı” diye konuştu. Şişli Belediyesi çalışanı 28 yıllık memur tutuklu sanık Nazmiye Kaya da, 19 Şubat 2013’teki baskının DHKPC operasyonu olmadığını belirterek “2.5 milyon kamu emekçisini sindirme, baskı altına alma, KESK’i bitirme operasyonudur” dedi. Dolandırıcıların, çetelerin ve tecavüzcü okul müdürlerinin kaçma şüphesi olmadığı gerekçesiyle tutuklanmadıklarını aktaran Kaya, “Baskın sırasında 95 yaşındaki annemin beni bekleyen gözlerle vefat ettiği gerçeğini unutmayacağım. Bu bir zulümdür. Bu zulme son verin” dedi. müdahale KESK’i bitirme operasyonu Silah ve bombalar nerede? İlk olarak savunma yapan tutuklu sanık 61 yaşındaki Selvi Polat, 11 ay sonra mahkeme karşısına çıkabildiklerini vurgulayarak “Sanki devlet kadrolarına sızmış bir örgüt gibi bizi ortaya çıkardılar. Tek gerçek var: Memuruz. Nerede o silah, bomba ve tehlikeli örgüt? Ben göremedim. Bulabildikleri 38 yıllık öğretmen, 25 yıllık sendikacı Selvi Polat. Eğitim ve sağlığın paralı hale gelmesini Davanın ilk duruşması nedeniyle KESK Genel Başkanı Lami Özgen, adliye karşısındaki alanda yaptığı basın açıklamasında “İddianamede isnat edilen bütün suçlar bizim sendikal eylem ve etkinliklerimizdir. Arkadaşlarımız 11 aydır haksız hukuksuz ve peşinen cezalandırma amacıyla cezaevinde tutulmaktadır” diye konuştu. İstanbul Adalet Sarayı’nın C kapısının önünde oturarak arkadaşlarının serbest bırakılmasını isteyen Halk Cephesi grubuna ise polis müdahale etti. Polis önce yerde oturan ve kol kola girerek birbirine kenetlenen gruptakileri kalkanlarıyla iterek teker teker uzaklaştırmak istedi. Grubun direnmesi üzerine polis grubun üzerine yakın mesafeden biber gazı sıktı. Ancak grup gazlı müdahaleye rağmen oturma eylemine devam etti. Polis daha sonra basın açıklamasına izin verdi. DHKPC operasyonu: 5 gözaltı DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Iğdır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Iğdır ve Siirt’te dün sabah önceden belirlenen 4 ayrı adreste eşzamanlı operasyon düzenledi. Ekipler, DHKPC üyesi oldukları, farklı yerleşim alanlarına bomba süsü verilmiş paketler bıraktıkları, duvarlara örgüt propagandası yapan afişler astıkları iddiasıyla Siirt’te M.U. ile eşi A.U.’yu, Iğdır’da ise M.İ., F.G. ve B.Y.’yi gözaltına aldı. 4 şüpheli sağlık kontrolünün ardından sorgulanmak üzere Iğdır Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. 19 yıl sonra toprağa verildiler İstanbul Haber Servisi Mardin Kızıltepe’de 1995’te gözaltına kaybedilen Şemsettin Yalçınkaya ve Nejat Yalçınkaya’nın cenazesi 19 yıl sonra İstanbul’da toprağa verildi. Kızıltepe’ye bağlı Katarlı köyünde yapılan kazılarda bulunan kemiklerin Yalçınkaya kardeşlere ait olduğunun belirlenmesinin ardından iki kardeşin kemikleri tek tabuta konularak dün İstanbul’a getirildi. Beyoğlu’ndaki Hacı Ahmet Parkı’nda düzenlenen törende konuşan Müstakkadir Yalçınkaya “Biz artık üzülmüyoruz. Bu halk sayesinde mutluyuz. Hepiniz hoş geldiniz” dedi. Kayıp yakınlarından Hanım Tosun bir yandan üzgün bir yandan mutlu olduklarını belirterek diğer kayıpların da bulunmasını istedi. İHD Gözaltında Kaybedilenler Komisyon üyesi Maside Ocak da “Biz İHD ve Cumartesi Anneleri olarak son kemiklerimiz teslim edilene kadar ve katiller bulunana kadar meydanları boş bırakmayacağız” dedi. Daha sonra cenazeler Sütlüce Mezarlığı’nda toprağa verildi. ESKİ GENELKURMAY BAŞKANI: HÜRRİYET HAKKIM İHLAL EDİLİYOR Başbuğ, AYM’ye başvurdu İstanbul Haber Servisi Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Anayasa Mahkemesi’ne özel yetkili mahkeme uygulamaları sonucu anayasanın kişi hürriyet ve özgürlüğünü düzenleyen 19. maddesinin 2, 3, 7 ve 8. fıkralarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulundu. Başbuğ, dilekçesinde “görevsiz” mahkeme tarafından haksız bir şekilde 2 yıldır tutuklu bulunduğuna dikkat çekti. Ergenekon davasından müebbet hapse çarptırılan ve Silivri Cezaevi’nde bulunan Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer, Anayasa Mahkemesi’ne Başbuğ adına yaptığı başvuruya ilişkin bilgi verdi. Sezer açıklamasında, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun amir hükmüne göre, gerekçeli kararın 15 gün içinde dosyaya konulması gerektiğini ifade ederek “İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kısa kararı açıkladığı 5 Ağustos 2013 tarihinden itibaren altı aya yakın bir süre geçmesine rağmen bu işlem yerine getirilmemiştir” dedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne, 31 Aralık 2013 günü tahliye talebinde bulunduklarını belirtti. Sezer şöyle devam etti: “Müvekkilimizin ‘görevsiz’ mahkemede yargılanmasına ve iki yıldır devam eden tutukluluğuna ilişkin haklı itirazlarımızın incelenmeksizin reddedilmesine karşı, mesleki sorumluluğumuzun bir gereği olarak 22 Ocak 2014 tarihinde, Anayasa Mahkemesi’ne tarafımızdan, müvekkilimizin adına bireysel başvuruda bulunulmuştur. Öncelikle görüşülme istemli bireysel başvuruda; yukarıda belirtilen özel yetkili mahkeme uygulamaları sonucu anayasanın kişi hürriyet ve özgürlüğünü düzenleyen 19. maddesinin 2, 3, 7 ve 8. fıkralarının ihlal edildiğinin tespit edilmesi istenilmiş olup tazminat talebinde bulunulmamıştır. Müvekkilimizin komutanlığını yapmış olmaktan her zaman onur ve gurur duyduğu Türk Silahlı Kuvvetleri’nin personeline yönelik haksız soruşturma ve davaları ilgiyle takip eden kamuoyuna saygıyla duyurulur.” Asker ateş açtı: 1 ölü, 1 yaralı Yurt Haberleri Servisi Kilis’in Suriye sınırındaki İnanlı köyünde sınır hattında devriye görevi yapan askerler, Suriye’den getirilen kaçak şekerleri otomobile yükleyen 2 kişiyi fark etti. Kaçakçılık yaptığı iddia edilen 2 kişi askerleri görünce otomobille kaçmaya başladı. Kovalamaca sırasında askerlerin ateş açması sonucu Fayat Arslan ile Yusuf Karaçizmeli (25) yaralandı. Yaralılar Kilis Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı ancak Arslan yaşamını yitirdi. Gaziantep 5. Zırhlı Tugay Askeri Savcılığı’nca başlatılan incelemede ateş açtıkları belirlenen 3 asker gözaltına alındı. 2’nci Ordu Komutanı sınırda KİLİS (Cumhuriyet) Malatya’daki 2’nci Ordu Komutanı Orgeneral Galip Mendi, Suriye sınırındaki Kilis’te incelemelerde bulundu. Sınır hattındaki gelişmelere ilişkin brifing alan Orgeneral Mendi, daha sonra Suriye sınırındaki Öncüpınar 4’üncü Hudut Bölük Komutanlığı’nı ziyaret etti. Orgeneral Mendi, Suriye’yi gören hâkim bir tepede konuşlandırılan füze bataryalarını inceleyip sınır birliklerini denetledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle