05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 OCAK 2014 PERŞEMBE 6 ‘BİR SÜNNİ İLE ALEVİ EVLENİP ÇOCUK YAPARSA ÖLÜR’ HABERLER ‘KURTULUŞ SAVAŞI’NI BAŞI AÇIKLARLA KAZANAMAYIZ’ Öğretmenden korkunç sözler MEHMET MENEKŞE AMASYA Amasya’nın Gümüşhacıköy ilçesi Mehmet Paşa Ortaokulu’nda din dersi öğretmeni olan Abdussamet Arslan’ın “Bir Sünni Alevi ile evlenirse yüz kırk kırbaç cezası ile cezalandırılır, çocuk yaparsa ölür”, “Kurtuluş Savaşı’na yardım eden bayanların başı kapalı olduğu için biz bu savaşı kazandık, bugün olsa kazanamayız”, “Bugün eteğini kısaltan yarın lisede en değerli şeyini kaybeder” şeklindeki sözleri tepki çekti. Olayla ilgili soruşturma açıldı. Din dersi öğretmeni Abdussamet Arslan’ın söylemlerinin ardından okul yönetimi ve ilçe milli eğitim müdürlüğüne suç duyurusunda bulunan öğrenci velisi Ulaş Söylemez “Öğretmenin bu tutumu çocuklarımızın psikolojini bozdu. Öğrenci velileri olarak öğretmen hakkındaki şikâyetimizi gidebildiği yere kadar götüreceğiz” dedi. Öğrenci velilerinden Sebiha Yürekli “Bu öğretmen Türkiye’nin getirildiği durumdan cesaret alıyor. Okul müdürü Yakup Doluer’e şikâyet ediyoruz o olayı kapatmaya çalışıyor. Bu öğretmeni buradan alıp başka bir okula verdiklerinde de orada bu işlere devam edecek. İşin peşini bırakmayacağız.” EğitimSen Gümüşhacıköy Şube Temsilcisi Emrah Parlak “Bu öğretmen bunları söylemek için cesareti yöneticilerden alıyor. Birçok veli ile görüştük ve olayın doğru olduğunu tespit ettik. Bu olaydan okul müdürünün de ilçe milli eğitim müdürünün de haberi olduğunu öğrendik ancak nedense üzerine gidilip de ilgililerden hesap sorma yerine bu olayı kapatmaya çalıştıklarını tespit ettik. Biz EğitimSen temsilciliği olarak bunun takipçisi olacağız” dedi. Okul müdürü Yakup Doluer olayın abartıldığını ileri sürerek “Bu olayın üzerine gidersek diğer öğretmenler de artık ders anlatırken ağzından bir şey kaçırmamak için rahatsız olacak. Hocamızı çağırdım ve müfredatta ne varsa onu anlatmasını, Allah ile kul arasına girmemesini söyledim. Ben ne soruşturma açtım ne de inceleme başlattım. Şikâyet üzerine öğrencilerin ifadelerini alıp ilçe milli eğitim müdürlüğüne verdim. Bütün toplumu kucaklayıp, kazanmamız lazım.” Babalar Oğullar ve Vahşi Yaşam TV’de vahşi yaşamı izliyorum. Çıtalar, parslar, aslanlar, vahşi kedilerin hepsi, ana veya baba, avlarını getirip çocuklarının önlerine koyuyor. Amaçları, çocuklarının kendi kendilerini koruyabilecek, tek başlarına yaşayabilecek bir konuma getirmek.. Yavrular vahşi hayatta bütünüyle “aile”nin koruması altındadır.. Ama büyüyünceye kadar.. O an gelince ana babanın egemenlik/yaşam/av alanını bile terk etmek zorundalar. Artık o andan itibaren “yabancı”dırlar.. Dahası düşman bile sayılırlar.. Bu, doğanın en büyük varoluşsal genetik emrin ve bunun hayatta yansıması olan en büyük içgüdünün gereğidir: Üremek, neslini sürdürmek.. Doğa, evrim, neslini sürdürme “yasası”nı, cinsel birleşmeyi, acıkmak ve susamaktan bile daha “keyifli/zevkli” kılarak tamamen garanti altına almıştır. “Çocuklar”, kendi başlarına hayatlarını sürdürebilecek bir “yaşa” gelince, ana baba, nesli sürdürme “görevini” onlara devreder. Ana babadan “ayrılma” ölçütü, tamamen budur: Yeni neslin üreyecek olgunluğa ulaşması! Yukarıda dedim ki, yeni nesil bu olgunluğa gelince, ebeveynin egemenlik alanını bile terk eder.. Bu şu demektir: Hayvanlar dünyasında “miras” bırakmak yoktur! Yaşamak için gerekli olan avlanma, barınma, üreme, egemenlik sahası yaratma, tamamen yeni neslin görevidir.. Hayvanlar dünyasında oğulların veya kızların devraldığı tek miras, anababanın deneyimleridir. Dün gece izlediğim pars ailesinde, ana baba “canlı avladığı” bir ceylan yavrusunu, “nasıl avlanılacağı” konusunda, yavrularına bir “canlı denek” olarak kullanıyordu. Bunu ilk kez görüyordum! Ceylan yavrusu minikti, asla kaçabilecek bir büyüklükte ve hızda değildi. Anne pars, eliyle ceylanın arka ayağına bir pati atıyor ve yavru ceylan yere çöküyordu.. Yavru parslar da analarını aynen tekrar ediyorlardı.. Ta ki “tam başarı” elde edinceye kadar.. Görmedim, ama deneyin sonunda herhalde yavru ceylan, yavru parsların ilk ziyafeti olsa gerek.. Yavrular, bu deneyim miraslarıyla hayata atılıyorlardı.. Artık bu “mirası” ne kadar kullanabileceklerine kalıyordu iş! HHH Bakanlar ve oğulları, politikacı ve çocukları, babalar ve çocukları.. İnsanlar âleminde ise “miras bırakmak” başlıca meseledir. Çocuklarına “daha iyi yaşam koşulları” devretmek.. Aslında başlangıçtaki koşullar itibarıyla, vahşi hayatla insan hayatı arasında öze ilişkin hiçbir fark yoktur. Ana baba, büyükbaba/anne, nesillerini sürdürecek olan çocukları, yine çocuğun “neslini sürdürecek” olgunluğa ulaşmasına kadar, el bebek gül bebek büyütürler. Çocuklar “yaşı gelince”, aslında ruhen evden koparlar. Ana baba ile ergenlik çatışmalarının evrimselbiyolojik kökenleri bu olsa gerek! Psikologlar, psikiyatrlar, evrimsel biyologlar bu açıdan hiç yorumlarlar mı olayı bilmiyorum, sanırım ergenlik ve ergenlik başkaldırılarını burada ilk kez evrimsel biyolojik yönüyle yorumluyor olabilirim! (Dikkat, telif hakkını vurgulama, bir makale çalışmasını hak ediyor!). Tabii vahşi hayatta ergenliği, yavruların cinsel üreme yeteneğinin yanı sıra avlanmabarınma yetenekleriyle birlikte düşünmek gerek.. İnsan toplumsal hayatında ergenlikayrılma başka sosyal kurallara bağlanmıştır. Çocukların deneyim kazanması okuma süreleriyle ilişkilendirilmiştir. Ayrıca ana baba, nesillerini sürdürmeyi, aynı zamanda miraslarını da çocuklarıyla birlikte sürdürmeyle özdeşleştirmişlerdir. Bu, çocuklar için de avantajlı kabul edilebilir bir durumdur. HHH Gelelim rüşvet ve yolsuzluğa.. Soyluluk ve zenginlik nedir? Aynı zamanda yeni nesillerin de yaratılan en iyi koşullarda sürdürülmesinin garantileridir! Dedik ya, insanoğlu miras devreden bir toplumsal ekonomik düzene sahip! Soyluluk, halen kısmen sürdürülen, krallıkimparatorlukhanedanlık vb. dönemlerine ilişkindir. Bu nesillerin geleceği (sonrakilerin de!) garantilidir! İsim, hanedanlık sürdürülür! Günümüzde “demokratik cumhuriyetlerde” bunun karşılığı büyük zenginliklerdir! Soyluluk yok ama zenginlik verelim abi! Yarattığınız zenginlikle, aynı zamanda bir sülale, hanedanlık kurmuş oluyorsunuz (Tabii çocukların bunu sürdürmeleri koşulu ile ama bunun için eğitilir ve yetiştirilirler!) Aslında, ana babaların kendilerini de aşacak çocuk eğitimine önem vermelerinin nedeni de bu. Çocukların daha iyi yaşam koşullarına sahip olmaları, kendi nesillerinin ve isimlerinin de sürmesinin garantisidir! Çağımızda üst düzey politika, (şimdilik bununla sınırlıyorum, tabii ki isim yapmış baba mesleklerinin çocuklara devri de benzer özelliktedir!) pek çokları için hanedanlık/zenginlik yaratma özelliği de taşır. Neslinnesillerin en büyük garantisi! Bakanlar ve oğullarının rüşvet ve yolsuzluk iddiaları ortalığa saçılınca, şunu demiştim, “ulan en tepeye yükselmişsin, hangi yüzle ve ahlakla bu tür ilişkiler içine girersin!”.. Fakat işin toplumsal biyolojisi farklı: En iyi maddi yaşam koşullarını ve nesli sürdürmeyi, hanedanlıkzenginlik kurmakla ilişkili gören “yırtıcı” büyük bir kesim var. Toplumun temeli de bunu körüklüyor! Adı da köşe dönücülük! Tabii bu, böyle büyük bir fırsatı ele geçirmiş olan “yırtıcılar” için, 44 milyon dolarlardan aşağı bir anlam taşımıyor. Devlet, yetki, sorumluluk (ve yandaşlık tabii ki), hanedanlık yaratmanın en önemli zemini. Hele hele, ver yüzde 10’unu, komisyonunu al. Oğulların danışmanlık şirketlerinin var oluş nedeni bu. Kredi kolaylıkları vb. tam aşna fişna, bizim için tam ahlaksız ilişkilerin toplamı.. Siz, babalar ve oğullarına gelin bir de bu açıdan bakın.. SBS gitti TEOG geldi, dershane tartışmaları bitmedi, PISA’da yine hüsran Eğitimde sancılı yıl FİGEN ATALAY Eğitimde kalitenin artması, her çocuğa eşit ve adil eğitim, 2013’te de ne yazık ki gündeme gelmedi! Okullar arasındaki uçurumun kapanmasına, adaletsizliğin giderilmesine yönelik çalışmalar yapılmadı. 2013’ün eğitim gündemine SBS’nin kaldırılması ve dershanelerin kapatılması damgasını vurdu. Liselere geçişte kullanılan Seviye Belirleme Sınavı (SBS) 2013’te son kez yapıldı. Yerine “Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi” (TEOG) getirildi. Bu sistemle 8. sınıfta altı temel ders için dönemsel olarak yapılan sınavların bir tanesinin ortak olarak gerçekleştirilmesi kararı alındı. Bu derslerden birinin “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi” olması, velileri çocuklarına özel din dersleri aldırmaya mecbur bıraktı. Kasım ayında yapılan ilk ortak sınavlardan öğrencilerin çoğu gö Düz liseler tarih oldu! zü yaşlı çıktı! Özellikle din sorularının zorluğu, başta Alevi öğrenciler olmak üzere çocukları çok zorladı ve tepkilere neden oldu. 2013’ün son ayları dershane tartışmalarıyla geçti. Milli Eği Düz liselerin kapatılmasıyla Anadolu liselerini kazanamayan öğrencilere sadece meslek ve imam hatip liseleri seçenekleri kalması da velileri isyan ettirdi. Tepkiler üzerine çok programlı liseler bünyesinde düz lise sınıfları açıldı. tim Bakanı Nabi Avcı, dershanelerin 20142015 öğretim yılında kapatılacaklarını söyledi. Dershane kurucuları buna şiddetle itiraz etti, eylemler yapıldı. Sonunda dershanelere, okullaş maları için 2015’e kadar süre tanındığı açıklandı. Geçen günlerde dershanelere anket formu gönderilerek “hangi kuruma dönüşmek istedikleri” soruldu. PISA 2012 Eğitim Raporu, Tür kiye’deki eğitim sisteminin çarpıklığını bir kez daha gözler önüne serdi. Türk öğrenciler, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 65 ülkedeki öğrenci performanslarıyla ilgili hazırladığı rapora göre, matematik, fen ve okumaanlama beceri düzeyleri konusunda OECD ortalamalarının çok gerisinde kaldı. Türk öğrencilerin yaklaşık yarısı, temel matematiksel kavramları kolaylıkla kullanabildikleri sorularda daha başarılılar. Ancak daha karmaşık ilişkiler kurmaları gereken, daha üst düzey sorgulama, analiz ve yorum yapmaları gereken sorularda, yani Seviye 5 ve Seviye 6’nın toplamında öğrencilerimizin sadece yüzde 5.9’u başarılı. Sadece Seviye 6’da oran yüzde 1. Bu oran, benzeri şekilde PISA Okuma ve PISA Fen sonuçlarında da yüzde 5’in altında kalıyor. Yani PISA’nın tüm sınavlarında, Seviye 5 ve üstü başarı gösterebilen Türk öğrencilerin oranı yüzde 5’in altında kaldı. ESKİ REKTÖR: TOKİ İÇİN PARA İSTİYORLAR MEB’deki kaos yüzünden 10 yıllık işinden oldu Türbana itiraz genel müdürlükten etti Öğrenci parasına D göz diktiler CAN HACIOĞLU anıştay, Samsun’da türban taktığı için okuldan atılan öğretmenin göreve iadesine karar vermiş, ancak Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği karara itiraz edince bakanlıkta türban kaosu yaşanmıştı. SİNAN TARTANOĞLU ESKİŞEHİR Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr Davut Aydın, görevini Prof. Dr. Naci Gündoğan’a devretti. Devir teslim töreninde konuşan Aydın, Türk Dünyası Kültür Başkenti çalışmaları için kendilerinden 500 milyon lira para talep edildiğini belirterek, “Öğrenci parasıdır diye vermedik ama 49 milyon 990 bin liralık para aktarmak zorunda kaldık” dedi. Devir teslim töreninde yaptığı konuşmada Aydın, Türk Dünyası Kültür Başkentliği için kendilerinden 500 milyon lira para talep edildiğini belirterek “Toplam bütçesi 515 milyon 600 bin lira olan ajansın bu parasının yüzde 98.5’ini bizden talep ediyorlar. Israrlara rağmen ‘Bu kaynak eğitim gideridir, bu kaynak öğrenci parasıdır, hiçbir şekilde kullanılamaz’ dedik. Bu konuda çok mücadele verdik. En son, 49 milyon 990 bin liralık kaynak aktarmak zorunda kaldık. Üniversite olarak yürüttükleri eğitim, panel, seminer ve kon feranslar için de 70 milyon lira harcadık. Eskişehir’de Türk Dünyası’nın finansörü de ekonomik katkıcısı da taşıyıcısı da Anadolu Üniversitesi’dir. Ama ne yazık ki bugüne kadar bir teşekkür dahi alamadık” dedi. Türk Dünyası Kültür Başkenti çalışmalarnın 6 ay uzatıldığını anımsatan Aydın, “Bu yeni dönemde, yeni yönetimdeki arkadaşlarımıza da bu talepler gelecektir. Burada sizleri uyarmak istiyorum. Bu öğrenci parasıdır, bu üniversitenin kaynağıdır” dedi. TOKİ’nin işini bize yıkmaya çalıştılar Eskişehir meydanları ve TOKİ üzerinden yapılacak stadyumlarının finansmanın da üniversiteye yıkılmak istendiğini anlatan Aydın, “TOKİ’nin yapacağı işleri de bizim üzerimize yıkmaya çalışıyorlar. Bu konuda herkesi dikkatli olmaya davet ediyorum. Davut Aydın’ın dik durduğu gibi yeni yönetimin de bu anlamda dik durmasını bekliyorum” dedi. ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı’nın en aktif birimlerinden Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün başındaki isim Prof. Dr. İrfan Aycan koltuğu bıraktı. Genel müdürlük görevini 10 yıldır yürüten Aycan’ın ismi son olarak türban tartışmasında gündeme gelmişti. Danıştay, Samsun’da türban taktığı için okuldan atılan öğretmenin göreve iadesine karar vermiş, ancak Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği karara itiraz edince bakanlıkta türban kaosu yaşanmıştı. İtiraz nedeniyle emekliye ayrılan bakanlık hukuk müşaviri Osman Çelik, yaptığı açıklamada, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün sorumluluğuna dikkat çekince, tüm oklar Aycan’a çevrilmişti. Dün itibarıyla görevini bırakan Aycan, eylül ayında Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’dan “izin istediğini” açıkladı. 28 Şubat döneminde Samsun’da bir öğretmenin tür En eski genel müdürdü Aycan, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü görevine 2003 yılında başlamıştı. Milli Eğitim Bakanlığı’nda bakanlık koltuğunun 5 kez el değiştirmesine karşın Aycan, görevinde kalarak AKP döneminde en uzun süreli genel müdür olarak kayıtlara geçmişti. Süleyman Kılınç görevden el çektirildi. Bu sırada emekliye ayrılan 1. hukuk müşaviri Osman Çelik, Danıştay’a verilen itiraz ile ilgili olarak Milli Eğitim Bakanı Avcı’ya komplo kurduğu iddialarına yanıt verdi. Çelik, “Hukuk müşavirleri, avukatlar doğrudan bakanlığı savunuyor, onlar vekaleti aldılar, doğrudan Harun Kaman’a düşüyor. Arkadaş bunu, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne gönderiyor. Müdürlük bize yazıyor, arkadaş da bunu mahkemeye gönderiyor. Benim haberim olsa bakana mutlaka götürürdüm” sözleri ile topu Din Öğretimi Genel Müdürü İrfan Aycan’a attı. İstifaya davet edilmişti ban taktığı için okuldan atılması ile ilgili davada Danıştay 12. Dairesi, Kasım 2012’de göreve iade kararı verdi. Nisan 2013’te Milli Eğitim Bakanlığı bu karara itiraz etti. Danıştay’ın türbana özgürlük getiren kararının ardından Milli Eğitim Bakanlığı 1. Hukuk Müşaviri Osman Çelik emekliye ayrılmak zorunda kaldı. Ayrıca hukuk müşavirleri Harun Kaman, Meral Dağtekin, Seher Kutay, Ardından türbana yasak isteyen genel müdür olarak gösterilen Din Öğretimi Genel Müdürü Aycan, ilgili kamuoyu tarafından istifaya çağrıldı. Bakan Avcı temmuz ayında olaya el koydu ve Danıştay’a karar düzeltme başvurusundan vazgeçtiklerini bildirdi. Zaten daha sonra gerekli mevzuat düzenlemeleri yapılarak kamuda türban serbestleştirildi. Tüm bu gelişmelerin ardından Aycan, 1 Ocak’tan itibaren görevinden ayrıldığını açıkladı. Aycan, Din Öğretimi Genel Müdürlüğü görevini bıraktığını açıkladı. Cumhuriyet’e açıklama yapan Aycan, “Eylül ayında sayın bakanımızdan izin istedim” dedi. YGS başvuruları bugün başlayacak n ANKARA (ANKA) Üniversite adaylarının gireceği Yükseköğretime Geçiş Sınavı’na (YGS) başvurular bugün başlayacak. Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi (ÖSYS) kılavuzuna göre, ÖSYS’nin ilk sınavı olan YGS’ye başvurular 215 Ocak, Lisans Yerleştirme Sınavları’na (LYS) başvurular ise 2130 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek. YGS, 23 Mart Pazar günü saat 10.00’da gerçekleştirilecek. Adaylar 2014ÖSYS kılavuzu ile aday başvuru formuna ÖSYM’nin internet adresinden ulaşabilecek. Kılavuz satışı yapılmayacak. Adaylar sınav başvurularını 3 TL karşılığında yapacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle