28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 OCAK 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Hukukçular yargı ile yürütme arasında yaşanan gerginliği değerlendirdi 5 üstünlüğü yok sayılmıştı. Kurulu düzen çatırdıyordu artık! Beklenen ve beklenmeyen bir balyoz kimin kafasına vurulmuştu?.. Pakistan dönüşü, Esenboğa’da otobüs üzerinden seslenen kaptanımız verip veriştirirken dört bakan yan yana ayakta gülümsüyorlardı. Bakan Bayraktar, her tümcesini alkışlıyordu eski arkadaşının. Dördü de birbirinden daha fazla alkışlayarak birinciliği kapmak istiyorlardı ama nafile! Dile kolay tam 40 yıl kol kola yürümüşlerdi... Esenboğa’daki kaptan kendine güveniyordu. Elbet dört bakan da... Ne olduysa o gece oldu... Hayırlara vesile olsun diyelim ve geçelim... Alkışlayanlardan biri, 40 yıllık arkadaş, “haydi güle güle” denilince çılgına döndü, telefonla NTV’ye bağlandı... Vay, vay, vay! Bayraktar, açtı ağzını yumdu gözünü... Milletvekilliğinden de istifa ettiğini açıkladı... “Her yapılan işin altında Başbakan Erdoğan’ın imzası var... Erdoğan da milleti rahatlatmak için istifa etsin!” Kaptanın yanıtı gecikmedi: “O bakanlıktan istifa etmedi, ben azlettim!” HHH Kimileri 17 Aralık 2013’ten bu yana adalet ve hukuk üzerine yazıp çiziyor... Eski dost kalemler birbirbirine salvo atışları yapıyor, ekranlarda birbirleriyle didişiyor. Adalet ve hukuk nedir sizce? Adaletin toplumun vicdanı olduğu yazılıp çizilirken siz neredeydiniz? Duruşunuzu biliyorum ben! Kin, intikam, nefret tohumları atıyordunuz... Eğer vicdanı hukuk yapmayıp, insanları suçlamayıp, yalan makinelerinde haber, yazı üretmeyip, yolsuzluğun ve rüşvetin üzerine gitseydiniz bunların hiçbirisini bu ülke yaşamazdı. Yapmadınız! Soner Yalçın’ın, Tuncay Özkan’ın, Nedim Şener’in, Ahmet Şık’ın, iki Barış’ın, Hilmioğlu’nun, İlker Başbuğ’un ve diğer meslektaşlarımın, suçsuz insanların elleri yakanızdadır... Adalet ve hukuk insanın vicdanındadır! Adaletsizliğin çukuruna düşen bir toplum, ne demokrasiyi ne özgürlüğü, ne de hukuku, haksızlığı görebilir... Yasadan önce akıl gerekir, hırs ve intikam duygusu değil. Yargıdan önce de vicdan! Hep bunları yazdık ve yazmayı sürdüreceğiz! Vicdanımızın sesini dinleyeceğiz! Siz de öyle yapın! ‘Türkiye arınmalı’ ALİCAN ULUDAĞ / HAKAN DİRİK Merhaba Özgürlük Merhaba Barış!.. 2013 Türkiye için bir direniş yılı oldu; Gezi eylemleri hiç beklenmedik bir toplumsal tepkiye dönüştü... Kendiliğinden başlayan bir çevre hareketi, salt ülkemizde değil, tüm dünyada ilgiyle karşılandı. Siyasal iktidar bu toplumsal tepkiyi nedense görmezden geldi: “Üç beş çapulcunun işi!” Baktılar ki herkes kendini “çapulcu” olarak görüp meydanları doldurdu, tepki dalgası İstanbul’dan Ankara’ya, İzmir’den Eskişehir’e, Hatay’dan Trabzon’a yurdun dört bir yanına yayıldı, eylemleri “teröristlerin işi” ve iç güçlerdış güçler olarak kamuoyuna yansıtmaya çalıştı. 2013 yılı geride kaldı... Ölümler, acılar, hüzünler yılı olarak! 17 Aralık’taki yolsuzluk ve rüşvet operasyonları... Bakan çocukları... Bürokratlar... Gözaltılar ve tutuklamalar... Yeni yılın ikinci günü bugün. Gizli bir soğuğun içindeyiz hep birlikte! Soğuğun ilk günlerinde aklımızın uçup gitmemesi için, barışı, demokrasiyi, özgürlükleri yaşam biçimi olarak görmemiz gerekmez mi? Kolayca duygulanmalar, örtülü bir dinginlikle bir ırmak gibi hayatımızın içine akarken, sözcüklerin kaçınılmazlığında yeni yüzler arıyoruz belki. Gizleri ve öyküleri, yarım kalmış şiirleri... Maviler giyinmiş bir sabahı, yazın habercisi kırlangıçları. Daha şiirsel bir dünyanın soluk alıp verişini! En kalın ağaç gövdelerini... Bir çocuğun gözlerindeki sevinci... HHH Gezi Direnişi’nde çalışmaya başlayan yalan makinesi, baktım 17 Aralık’la birlikte yeniden gündeme geldi... Yok Dolmabahçe’deki camide içki içildi, yok sevişildi, Marmaray’ın imdat kolu çekildi... Medyamız Gezi’de oldukça “yansız (!)” haberciliği benimsemiş, yalan makinesinin bir numaralı önderi olmuştu. Bu kez rota başka yöne çevrildi... Paralel devlet, çete, polis, yargı... 11 yıldır iktidarda olan ampul bir yanıp bir sönüyordu... Eski dostlar düşman olmuş, kirli çamaşırlar ortaya dökülmüştü.... Barış suya düşmüş, yargının bağımsızlığı, hukukun ANKARA / İZMİR Galatasaray Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu, bakan çocuklarının gözaltına alındığı 17 Aralık operasyonunda yürütmenin “açık şekilde yargıya müdahale ettiğini” söyledi. Yargının bağımsız olmasının herkes için güvence olduğunu belirten Yüzbaşıoğlu, “Burada Türkiye’nin bir arınmaya ihtiyacı var” dedi. Eski Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Güven Dinçer, Silivri davalarında iktidarla anlaşan yargının şimdi hükümet aleyhinde operasyon yapmasını, “2010 referandumu ile oluşan koalisyon dağıldı. Yargıçlar artık maşa olmak istemiyor” sözleriyle değerlendirdi. Prof. Yüzbaşıoğlu, 17 Aralık operasyonu sonrası yaşananları değerlendirdi. 17 Aralık günü yapılan operasyonun Halk Bankası, TOKİ ve Fatih Belediyesi ayaklı üç ayrı dosya olduğunu anımsatan Yüzbaşıoğlu, bunların aynı güne gelip birleştirilmesinin soru işareti yarattığını söyledi ancak bu durumun yolsuzluğu ortadan kaldırmadığını vurguladı. Bu operasyonda Muammer Güler’in tapelere yapılan eklemelerden şikâyetçi olduğuna dikkat çeken Prof. Yüzbaşıoğlu, şunları kaydetti: “Ergenekon, Balyoz, Şike davalarında bunu gördük. Yıllardır bu tür hukuksuzlukla elde edilen bilgilerle savcılarımız dava açtı, mahkemelerimiz insanları tutukladı, hatta hükümler verildi. Bun ‘Yürütme müdahale etti’ Hukuka aykırı delil meselesinin Türkiye’nin köklü sorunlarından biri olduğunu dile getiren Yüzbaşıoğlu, “Burada Türkiye’nin bir arınmaya ihtiyacı var. Umarım iktidar partisi üzerindeki soruşturma buna bir zemin hazırlar” dedi. Yargı bağımsızlığına yürütmenin müdahalesinin kabul edilmez olduğunu ifade eden Yüzbaşıoğlu, “Burada (17 Aralık operasyonu) yürütmenin yargıya müdahalesi vardır” diye konuştu. Yüzbaşıoğlu, Türkiye’de iktidarların hiçbir zaman yargıdan hoşlanmadığını vurguladı. Tüm iktidarların yargıyı ele geçirmek istediğini söyleyen Yüzbaşıoğlu “2010 referandumunun da amacı buydu ama paylaşma konusunda sorun çıktığı görülüyor” dedi. mış, bireysel açıklama yapmak zorunda kalmış. ‘Benim bağımsızlığıma müdahale ediliyor’ diye. Savcıların ve hâkimlerin de ifade özgürlüğü vardır. HSYK açıklama yapmıştır, çok da doğru yapmıştır. Yargı kendi bağımsızlığını savunmazsa hukuk diye bir şey kalmaz” diye konuştu. Prof. Necmi Yüzbaşıoğlu ların üretilmiş deliller olduğuna yönelik yoğun itirazlar duyduk. Ama bunlar kale alınmadı. Ama bu hükümetin başına gelince hükümet de bunları söyledi. Güzel de kaç yıldır bu söyleniyor. Biz de bunu söyledik.” HSYK, Yargıtay ve dosyadan alınan soruşturma savcısı Muammer Akkaş’ın açıklamalarını bu müdahaleye karşı “refleks” olarak nitelendiren Yüzbaşıoğlu, “Başbakan’ın HSYK, savcılar üzerinde çok ciddi ithamı vardır. İtham ettiği zaman HSYK’nin, yargının, Yargıtay’ın da buna bir refleks gösterme hakları vardır. Sonuçta bunlar da yargı yetkisini millet adına kullanıyor” değerlendirmesini yaptı. lik müdahalesini, “Hükümet, baştan beri yargıyla ilgili kurgu yapmak istiyor” dedi. HSYK’nin iktidara karşı yaptığı açıklamayı “yapay” bulan Dinçer, “Çünkü Silivri davalarında mahkemelerin kurgulanmasında, bu tertibe karşı duran yargıçların değiştirilmesinde bu kurul büyük rol oynadı. Onun için benim artık yargıyla ilgili olayların hukuk yoluyla düzeltilmesi konusunda hiçbir ümidim kalmadı. Bunların hepsi siyasal yoldan düzeltilebilir” dedi. CNNTürk’te Tarafsız Bölge programına katılan Prof. Dr. Sibel İnceoğlu, operasyon sırasında savcının emrinin adli kolluk tarafından yerine getirilmemesini değerlendirdi. İnceoğlu, “Bu dehşet bir olay. Dehşet olayla karşı karşıya kalan savcı, normal mekanizmayı çalıştırama ‘Bu dehşet bir olay’ ‘Açıklama yapay’ Eski Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Dinçer, iktidarın 17 Aralık operasyonu sonrası yargıya yöne İzmir Barosu Başkanvekili Ercan Demir, “Son yolsuzluk ve rüşvet operasyonu gösterdi ki, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ekibi, yargı bağımsızlığına, hukuk devletine, demokrasi ve özgürlüklere hiçbir zaman inanmadı” dedi. Yargının iktidardan ve bazı iktidar odaklarından bağımsız ve tarafsız olmadığının tüm çıplaklığıyla gözler önüne serildiğini söyleyen Demir, şunları söyledi: “2013, bizim gibi hukuk kurumlarının Emniyet ve yargı işbirliğiyle üretilen komplolora ve hukuk kıyımına sesini yükselttiği ama iktidar ve cemaat işbirliğiyle tüm bu hukuk kıyımının bağımsız yargının tasarrufu olarak lanse edildiği bir yıl oldu. Nitekim Gezi Direnişi, iktidarın hukuk tanımazlığının toplumda yarattığı büyük tepkinin göstergesiydi. Ancak yılın son günleri, hukuk devletinin ve evrensel insan hakları normlarının mutlaka ülkemizde de yaşam bulacağının emareleriyle son buldu. 2014’ün, köhnemiş zihniyetin tarihin çöplüğüne atıldığı bir yıl olacağına gönülden inanıyoruz” dedi. devletine ‘Hukuk hiç inanmadılar’ Necdet ÖzelHaşim Kılıç Genelkurmay’da sürpriz buluşma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in, Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Haşim Kılıç ile Genelkurmay Başkanlığı’nda görüştüğü belirtildi. Görüşmenin Balyoz ve Ergenekon mahkemesinde üst rütbeli komutanların yaşadıkları sorunlar üzerine gerçekleştirildiği ileri sürüldü. Orgeneral Özel’in, AYM üyelerini 18 Aralık’ta Genelkurmay karargâhında ağırladığı dile getirildi. Görüşmenin, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın “Askere kumpas kuruldu” sözlerinden önce gerçekleştiği belirtilirken Genelkurmay’ın, Ergenekon ve Balyoz ismini vermeden üst rütbeli askerlerin yargılandıkları davalara ilişkin sıkıntılarını ve mağduriyetini AYM üyelerine ilettiği kaydedildi. TSK tarafının, “Çeşitli davalarda silah arkadaşlarımız yargılanıyor. Pek çok açıdan mağdur oldular. Askerlerin yargılandığı davalarda yaşanan sıkıntılar biliniyor. Usullere aykırı uygulamalar var” çerçevesinde değerlendirme yaptığı aktarılırken AYM üyelerinin bireysel başvuru ile önlerine gelebilecek davalar konusunda yorum yapmadan, askeri dinlemekle yetindiği belirtildi. Genelkurmay karargâhında 6 ay önce AYM Başkanı Kılıç’ın Genelkurmay için yaptığı yemekli toplantıya karşı iadei ziyaret olarak verildiği öne sürülen öğle yemeğine Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Gürel, Genelkurmay Genel Sekreteri Tuğgeneral Metin Özbek, Genelkurmay Adli Müşaviri Hâkim Albay Muharrem Köse, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanı Hâkim Tuğgeneral Abdullah Arslan, AYİM Başsavcısı Hâkim Albay Hasan Mutlu, Askeri Yargıtay Başkanı yurtdışında olduğu için Askeri Yargıtay İkinci Başkanı Hâkim Albay Mehmet Ali Uzun katıldığı vurgulandı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç’ın, yemeği Orgeneral Özel’le 6 ay önce bir sohbet sırasında kararlaştırdıklarını ve Anayasa Mahkemesi’nde birlikte yemek yediklerini anımsatarak “10 gün önce de kendileri bizi Genelkurmay karargâhında yemekte ağırladılar. Bütün üye arkadaşlarımız vardı. Özel bir gündemimiz yoktu” diye konuştuğu iddia edildi. ‘Gitme vakitleri geldi’ CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Şişli Belediyesi başkanı Mustafa Sarıgül, yılbaşını temizlik işçileri ile karşıladı. Sarıgül, Nişantaşı’ndaki yılbaşı partisinin ardından sabaha karşı saat 03.00’te Nişantaşı Atiye Sokak’ta temizlik personeliyle yemek yedi. Sarıgül burada yaptığı açıklamada yaklaşan yerel seçimleri anımsatarak “Artık yoruldular. İstanbul’u yönetenlerin artık gitme vakti geldi” dedi. (Fotoğraf: DHA) Haber Merkezi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 3. Dairesi’nin 8 Ocak günü toplanarak “Büyük Rüşvet Operasyonu” sonrasında yargıdaki karşılıklı suçlama ve iddiaları görüşeceği öğrenildi. Hürriyet’in haberine göre toplantıda savcılar Zekeriya Öz, Muammer Akkaş ve Başsavcı Turan Çolakkadı’yı da kapsayan olaylar ile Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın “Suç duyurusunda bulunuyorum” eleştirileri incelenecek. Savcılar krizine HSYK incelemesi Ebru Gündeş’e yolsuzluk sorgusu İstanbul Haber Servisi Sanatçı Ebru Gündeş, işadamı eşi Rıza Saffaf’ın tutuklandığı yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında, ağabeyi Cengiz Kumartaşlıoğlu ile birlikte ifade verdi. Gündeş ve ağabeyinin yeni yıla dakikalar kala ifadeleri tamamlanarak Emniyet’ten ayrıldığı belirtildi. Gündeş’e, Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin şüpheli bulduğu eşiyle yaptığı telefon konuşmalarının ifadesinde sorulduğu belirtildi. HATAY(Cumhuriyet) Hatay İl Jandarma Komutanlığı’na gelen ihbarı değerlendiren jandarma ekiplerinin durdurduğu ve İnsani Yardım Vakfı’na (İHH) ait olduğu öne sürülen bir yardım TIR’ında mühimmat bulunduğu iddia edildi. İHH ise TIR’la ilgisinin olmadığını açıkladı. Radikal gazetesinin internet sitesinin haberine göre, Jandarma İmdat hattını arayan bir şahıs, silah yüklü bir TIR’ın Hatay’dan Kilis istikametine gideceğini ihbar etti. Habere göre, Kilis Öncüpınar sınır kapısı istikametine giden TIR, cumhuriyet savcısının talimatıyla yol kontrol noktasında jandarma tarafından durduruldu. Sitenin haberinde, TIR’da İHH Bölge Müdürü ve bir MİT elemanı da bulunduğu, MİT mensubunun aracın kendi kontrollerinde olduğunu belirterek TIR’ın aranmasına engel olduğu iddia edildi. Ayrıca Hatay Valisi Celalettin Lekesiz’in de aracı jandarmanın elinden almaya çalıştığı, savcının ise arama kararında direndiği ileri sürüldü. Hürriyet’in internet sitesi ise TIR’da arama yapıldığını ve mühimmat, hücum ye Hatay’da Kavga çıktı esrarengiz TIR maden durdu Suriye’ye giderken durdurulan yardım TIR’ıyla ilgili çok sayıda iddia ortaya atıldı lekleri ve yaşamsal malzemeler ele geçirildiğinhi öne sürdü. Habere göre, detaylı incelenmek üzere jandarma karakoluna çekilen TIR’ın sürücüsü ile biri Suriye uyruklu, biri Türk toplam 3 kişi gözaltına alındı. Haberde yer alan bilgiye göre mühimmat bilgisini doğrulamayan jandarma yetkilileri, TIR’da arama yapıldığını belirtti. Cumhuriyet’in ulaştığı kaynaklar ise TIR’ın Kırıkhan ilçesindeki Güzelce Karakolu’nda bir süre bekletildikten sonra savcılık talimatıyla serbest bırakıldığını ve Kilis yönüne doğru yoluna devam ettiğini bildirdi. Konuya ilişkin açıklama yapan İHH Başkanı Bülent Yıldırım ve İHH Basın Koordinatörü Serkan Nergis ise TIR’ın kendileriyle bir ilişkisinin bulunmadığını belirttiler. EMRE DÖKER İZMİR Çevrecilerin doğaya verdiği zarardan dolayı 2009 yılından beri kapatılması için mücadele verdiği Koza Altın firmasının Çukuralan’daki altın madeni, AKP cemaat çekişmesinin ardından kapatıldı. Çevrecilerin avukatı Arif Ali Cangı, “İl Özel İdaresi, lisansı olmayan bir şirkete Gayri Sıhhı Çalışma Ruhsatı’nı nasıl verdi. Vermediyse madenin bu zamana kadar çalışmasına nasıl izin verilmiştir” diye sordu. CHP İzmir Milletvekili Musa Çam da durdurma kararının zamanlamasına dikkat çekti. Fethullah Gülen cemaatine yakınlığıyla bilenen Akın İpek’in sahibi olduğu Koza Altın İşletmeleri’nin 5 altın madeninden biri olan Çukuralan’daki işletmenin çalışmaları durdurulmuştu. Çukuralan’daki madenin doğaya verdiği zararlardan ötürü dava açan avukat Cangı, Koza Altın İşletmelerini’nin Ovacık Altın Madeni’nde rezervin azalması üzerine yeni madenler aradığını bunun için Dikili Kozak Yaylası’nda Çukuralan, Gelintepe, Uzunkaya, Yerlitahtacı’da 4 altın madeni ruhsatı aldığını söyledi. Altın madeninin Nisan 2010’dan bu yana faaliyetini sürdürdüğüne dikkat çeken Cangı, şunları söyledi:“O zaman açtığımız davalarda yargıya müdahalede bulunarak çevreye verdiği zararların belirlenmesi için yapılacak keşfi geciktirdiler. Mahkeme her üç ÇED izni için açtığımız davaların reddine karar verdi. Şu an bu kararlar temyiz aşamasında. Çevre izni ve lisans belgesi olmadan madenin çalıştırılmış olması, başlı başına İzmir İl Özel İdaresi’nin ve İzmir Valiliği’nin görevini ihmal ettiğini göstergesidir. Madenin lisansı olmadığı için faaliyetinin durdurulması olumlu bir gelişme. Ancak aradan geçen 3 yılda bu durdurulma işlemi neden yapılmadı, 3 yıldır ne beklendi? Burada ciddi bir ihmal söz konusudur.” CHP İzmir Milletvekili Musa Çam da, madenin faaliyetinin durdurma kararının AKP cemaat kapışmasının sonrasına gelmesinin dikkat çekici olduğunu söyledi. Koza Altın İşletmeleri’nin internet sitesinde yer alan bilgilere göre Çukuralan’da 2017 yılına kadar 3.5 milyon ton cevher çıkarılması planlanıyordu. l Çevreciler: 3 yıl neden beklendi CHP bölgeye gidiyor Haberler üzerine CHP Hatay milletvekilleri Refik Eryılmaz ile Mevlüt Dudu’nun bölgeye gitme kararı aldığı bildirildi. CHP Hatay Milletvekili Mehmet Ali Edipoğlu’nun da konuyu meclis gündemine taşıyacağı kaydedildi. Güler cezaevinde oğlunu ziyaret etti İstanbul Haber Servisi 17 Aralık operasyonu tutuklularının tutulduğu Metris Cezaevi, 2014’ün ilk gününde ziyaretçi bakımından hareketliydi. Dün saat 12.00 sıralarında, lüks bir otomobil ve minibüsle, kalabalık ziyaretçi grubu cezaevine girdi ve içeride 2 saat kaldı. Cezaevinin ana kapsından saat 14.00 sıralarında bir otomobil daha giriş yaptı. Bu araçtaki kişinin oğlu Barış Güler’i ziyarete gelen Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler olduğu öğrenildi. Muammer Güler, 1 saat kaldıktan sonra cezaevinden ayrıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle