05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 OCAK 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 13 Korkutarak ‘Tarhiyat’ Öncelikle “tarhiyat işlemi nedir” sorusuna yanıt vererek başlayalım. Vergi Usul Kanunu’nda bu işlem vergi hesaplama olarak tanımlanır. Beyana dayalı, ikmalen, resen ve idarece vergi tarhiyatı olmak üzere dört yöntemi vardır. Evet, bu dört yöntem dışında herhangi bir vergi hesaplama yöntemi yok. Ancak ne yazık ki son dönemlerde vergi idaresinin yeni bir tarhiyat yöntemi icat ettiğini sıklıkla gözlemliyoruz. “Korkutma yoluyla tarhiyat.” Evet, yanlış duymadınız. Üstelik bunu da biz değil hukuk söylüyor. Nasıl mı? Vergi idaresi bu yöntemi oldukça sık uyguluyor. Süreç, mükelleflere gönderilen bir yazı ile başlıyor. Yazıda, mükellefin, X firmasından mal ya da hizmet alışı yaptığı, ancak X firmasının olumsuz mükellefler listesinde olduğu ifade ediliyor. Yetmiyor, bu firmadan alınan faturalarda yer alan KDV’lerin düzeltme beyannamesi verilerek ilgili dönem beyannamelerinden çıkarılması gerektiği, yani bu KDV’lerin devlete ödenmesi gerektiği, aksi halde mükellefin olumsuz mükellefler listesine (özel esaslara tabi mükellefler listesine) alınacağı belirtiliyor. Kısacası mükellefe korku salınıyor. Bu korkuyu yaşamak istemeyen mükellefler de yazıda buyrulduğu gibi X firmasından aldığı faturaların KDV’sini devlete ödeyip kurtulmak istiyor. Bu arada Gelir İdaresi, X firmasından yapılan alımın gerçek olup olmadığını, ödemelerin mevzuat hükümlerine göre yapılıp yapılmadığını hiçbir şekilde araştırmıyor ve incelemiyor. X firması olumsuz mükellef sayıldıktan sonra bu firmadan mal veya hizmet alan tüm mükellefler korkutularak KDV tarhiyatı yapılıyor. Ancak, işler her zaman da Gelir İdaresi’nin istediği gibi olmuyor. Yanlış hesap bazen yargıdan dönüyor. Tıpkı yukarıda özetlediğimiz tarhiyat sürecinin, yargıda incelenip, Danıştay’ın özetle “korku yoluyla tarhiyat yapılamaz” demesi gibi. Yüksek yargı ne dedi? Danıştay 9. Dairesi, çok kısa süre önce; 13 Aralık 2012 tarihli kararında, “idarelerin zorlaması sonucu ihtirazi kayıtla verilen beyannamelere dayanılarak tarh edilen vergi ile kesilen cezalarda hukuka uygunluk olmadığını” belirtti. Anılan kararda özetle; düzeltme beyannamesi verilerek KDV’nin Kod adı gözdağı ödenmesinin olağan sayılamayacağı vurgulandı ve davacının verdiği ikinci beyannamenin özgür iradeyle oluşumundan söz edilemeyeceği ifade edildi. Ayrıca, davalı idarece, davacının indirim veya iade konusu yaptığı bazı faturaların sahte olduğunun ileri sürüldüğü durumların, VUK’un 134. maddesinde belirtilen esaslar çerçevesinde vergi incelemesine konu yapılarak açıkça ortaya konulması gerektiği belirtildi. Kararın sonuç bölümü ise oldukça dikkat çekici ve önemli. İdarenin tarhiyat şekilleri ve vergi incelemesine ilişkin hükümlerini dikkate almadan, kod listesine alma korkusu yaratarak alınan düzeltme beyannameleri üzerine yapılan tahakkukta ve kesilen vergi ziyaı cezasında yasal isabet görülmediği açıklandı. Sonuç olarak, bu karardan Gelir İdaresi’nin bir sonuç çıkarması ve korku yoluyla tarhiyattan acilen vazgeçmesi gerekiyor. Hukukun da dediği gibi… GÖRÜŞ DR. BEŞİR DOSTER Aliye Biray Öylesine etkili bir ölüm ilanıydı ki, okuduğum anda “Eyvah bu benim öğretmenim, bizim öğretmenimiz, diye haykırmak geçti içimden”; birkaç kez okudum yoğun duygular içinde… ALİYE BİRAY 1920 doğumlu Fizik öğretmeni Kars Lisesi’yle başlayan görev yerleriydi kimliğiyle ilgili yazılanlar… Evet! Aliye Onkan’dı o. 1940’lı yılların ikinci yarısında Kars Lisesi’nde okuduğumuz yıllardaki fizik öğretmenimizden başkası olamazdı Aliye Biray. Bir anda 60 küsur yıl geriye gittim. Değerli öğretmenim hakkında belleğimde kalanlarla bir şeyler yazmak, bir görev, bir zorunluluk oldu. Sarışın, minyon, çıtı pıtı bir görünümü vardı. O yıllarda kıyasıya izlediğimiz Amerikan filmlerindeki artistlere bile benzettiğimiz olurdu. Liseye yakın geniş bir hayatın içinde otururdu annesiyle beraber. Başını bir tarafa doğru hafifçe eğer, omuzlarına dökülen saçlarıyla salınarak yürürdü. Sınıfta veya koridorda ellerini bazen önünde, bazen arkasında kenetleyerek gülümsemesi, kendisiyle ve çevresiyle barışık olmanın ötesinde bir özgüvenin göstergesiydi. Nitekim Aliye Hoca’nın yurtdışında doğup büyüdüğü ve son derece başarılı bir öğrenci olduğu söylenirdi kulaktan kulağa… Dersi derste öğreten öğretmenlerimizdendi. Optikten mekaniğe, fizik ilminin bütün konularını beyaz tebeşirle karatahtaya yansıtırdı. Bıktırmadan, zorlamadan, sıkmadan. Özenle, dikkatle ve sıcaklıkla… Gerek anlatımı gerek sınavı ve gerekse notu ile hiçbir yakınmamız olmamıştır. Yıllar sonra bir araya geldiğimiz ak saçlı sınıf arkadaşlarımızla Aliye Hoca hakkında hep güzellikleri konuştuk. Cumhuriyetin o ilk kuşak öğretmenlerini, Aliye Hoca’nın şahsında saygıyla anıyorum. Onlar Anadolu Aydınlamasının öncüleri, Prometheus’larıydı. Onlar olmasaydı biz o ücra taşra şehrinde savrulup, çürüyüp, yok olup gidecektik. Onlar sadece öğrettikleriyle değil, yaşam biçimleri, alışkanlıklarındaki uygar düzeyleri ve görüntüleriyle de bize örnek oldular. O mahrumiyet bölgesinde yaşamanın rengini, içeriğini, anlamını gösterdiler, anlattılar. Biz onlara ne 24 Kasım çiçekleri ne de Öğretmenler Günü hediyeleri verebildik. O nedenle onlara hep borçlu olduk, hep borçlu kaldık. Ölümünü bir gazete ilanından öğrendiğim değerli öğretmenim Aliye Biray’ı (Onkan) saygıyla anıyorum. Işıklar içinde yatsın. Yakınlarına sabırlar diliyorum. Bu yazı, okurlara kendilerinde iz bırakan öğretmenlerini hatırlatırsa amacına ulaşmış olacaktır. SOSYAL GÜVENLİK Evde Çalışana Yasa Karmaşası işler olup, kendine özgü özelikler gösterir. Bunlar için 6098 sayılı Borçlar Kanunu uygulanır. Ev hizmetlerinde çalışanlar için İş Kanunu hükümleri uygulanmazken, ücretle ve sürekli olarak çalışanların sigortalı olması zorunludur. Ancak ev hizmetlerinde günübirlik veya ücretsiz ya da süreksiz olarak çalışanlar sigortalı sayılmaz. Diğer bir deyişle, evlerde gündelikçi olarak adlandırılan, bazı günler evlerde temizlik, çamaşır yıkama, cam silme, yerleri silme, ütü vb. işleri yapan kimseler hem İş Kanunu kapsamı dışında kalır ve hem de sigortalı olarak kabul edilmez. SORU CEVAP 4857 sayılı İş Kanunu, tüm çalışanları kapsama almaz. Bir kısım çalışan Basın İş Kanunu, başka bir kısım çalışan da Deniz İş Kanunu ile getirilen haklardan yararlanır. İlginçtir, hiçbir iş kanunu kapsamında olmayan çalışanlar da vardır. İş Kanunu’nun 4. maddesine göre ev hizmetlerinde İş Kanunu’nun hükümlerinin uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır. Yasaya göre ev işleri; hizmetçi, aşçı, uşak, çocuk bakıcısı, temizlik, çamaşır, orta hizmetleri, bahçıvan gibi ev idaresinde faaliyet gösterilen Sigortasız Günlere Dava Açılmalı Anneme 20032008 yılları arasında sigortalı çalıştığı şirkette sürekli girdi çıktı yapılmış ve kâğıt imzalatılmış. Şirketin adı da hep değiştirilmiş. Sigortayı ayda sadece 5 gün yatırdıkları için hizmet tespit davası açtık. Gördük ki, sigortayı yatıran şirketler bile aynı binadaki başka firmalar. Nasıl bir dava süreci izlemeliyiz? Erol Bodur Davayı fiilen çalıştığınız firmaya açtıysanız, sizi sigortalı gösteren firmayı tanımadığınızı, maaşınızı kendi şirketinizden aldığınızı ifade etmeniz gerekir. Hak kaybına uğramamak için dava sürecinde avukatınız bu durumu özellikle vurgulamalı. Sorularınız için [email protected] adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular eposta ile tek tek cevaplanacaktır. Sigorta şart! AKP’de Büyük Deprem Perihan ERGUN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] İktidarın sayısız siyasi depremle ülkeyi sarsması, bende Antalya Körfezi’nde 6 büyüklüğündeki doğal depremi bile önemsemez bir ruh hali oluşturdu. Yurttaşlık bilinciyle eskiden olduğu gibi, yanlış gidişata tepkiyle kadınlardan oluşan kalabalıkları toplayıp yürüyüşlere geçemeyişimin özlem ve üzüntüsünü duydum. Sonra da Haziran 2013’te Gezi eylemleriyle ortaya çıkan, sevgili halkımın bütün yurtta büyükkent, kent ve hatta ilçelerde laik, demokratik, sosyal cumhuriyetimiz için “Atatürk’ün askerleriyiz” seslendirimleriyle yürüyüşe geçip meydanları doldurmalarıyla teselli buldum. HHH Geçen haftaki yazımda kendilerini borçlulukla şükranla anarak değinmem gereken iki öğüncümüzü yer darlığıyla yazamamıştım. Bunlar merhum İsmet İnönü ile sayın Doğu Perinçek’tir. 25 Aralık 2013 İsmet İnönü’nün Hakk’a yürüyüşünün 40. yılıydı. Kendisine bizlere ve yurda ettiği sayısız hizmetle sonsuza dek borçluluk duyacağımız İ. İnönü, Atatürk’ün en güvendiği silah ve siyaset arkadaşıydı. Garp Cephesi Komutanı olarak kurtuluş zaferinin başarılı kumandanı oluşu eşliğinde, bağımsızlık senedimiz olan Lozan Antlaşması’nın da yedi düvelin temsilcilerine karşı büyük siyasetçisiydi. Atatürk, ona güvenip inanarak, adeta kendisini simgeleyeceğini de bilerek iki kez toplanarak karara vardırılan egemenliğimizin simgesi bu antlaşmada onu görevli kılmıştı. Bu siyasi zafere borçlulukla yıllarca Ada Dostları Derneği başkanıyken her yıl 24 Temmuz günlerinde önceleri Heybeliada’daki konağında, daha sonra katılımcıları oraya sığdıramadığımız için iskele meydanındaki Atatürk abidesi yanında İKKB ile ÇYDD kurucuları ve üyelerinden oluşan ki rahmetli Türkan Saylan’ın da katıldığı kadirbilir dostlarla İnönü’yü anmayı görev bilmişizdir. Nurlar içinde yattığına inandığım General İsmet İnönü, Atatürk’ün başbakanı, onun vefatından sonra cumhuriyetimizin cumhurbaşkanı, 1946’da çok partili düzene geçirilişin öncüsüdür; ki Demokrat Parti o günlerin mahsulü olarak 1950’de Meclis’e girmiş ve hükümet kurmuştu. O tarihten sonra da muhalefet lideri olarak hep demokrasinin ve cumhuriyetin savunuculuğunun simgesi CHP’nin onuru olarak tarihe mal olmuştur. HHH Büyük borçluluk duymamız gereken diğer kişi de sayın Doğu Perinçek’tir. Onun büyük bir medeni cesaretle Avrupa’nın etkin büyük devletleri sayılan Fransa, İngiltere, İtalya, arka safta da ABD’nin, Kurtuluş Savaşımızdaki galibiyetle zaferimizi bir türlü içlerine sindiremeyerek ulusumuzu küçültücü gerçek dışı senaryolar yaratmaya çalıştığı araçlardan biri ve en önde geleni, devletimizin, ordumuzun Doğu Anadolu’daki Ermenileri katlettiği iftirasıdır. Bunu insan hakları konusu olarak ele alıp istilacı siyasetlerini destanlaştırarak yarattıkları Ermeni Diyasporası’nın gerçek dışı iddiası olduğunu, Talat Paşa ki (Almanya’da bir Ermeni genci tarafından katledilmişti) Komitesi üyeleriyle önce Lozan’da, daha sonra da Fransa ve Almanya’da yüreklilikle, meydanlarda toplanan kalabalıklara bunun büyük bir yalan olduğunu suratlarına vururcasına savunmuştur. Fransa’da bu konuda oluşturulmuş olan yadsıyanları cezalandırma yasasına göre Perinçek’i suçladılar. Bunun üzerine Doğu Bey’in açtığı savunma davası AİHM’ce haklı bulunup beraatına karar verildi. İşte bu olayın ülkemize verdiği onur armağanının değeri ölçülemez seviyededir. Bu nedenle sayın Doğu Perinçek’e borçlulukla minnet ve teşekkürlerimizi sunmak, başta devletimiz olmak üzere öngörevimizdir. Buna karşın AKP iktidarı, kendisini teşekkürle ödüllendirmesi gerekirken yazık ki muhaliflerini susturmak için oluşturduğu yapay Silivri mahkemesince beş seneyi aşkın süredir orada zindanda tutup cezalandırmıştır. Yetmemiş, sevgili oğlu Mehmet Perinçek’i de Moskova kaynaklarına dayanarak, katliamın düzmece olduğunu kitaplaştırıp kanıtlamasına karşın İstanbul Üniversitesi’ndeki görevinden aldırttıktan sonra onu da hapsettirmiştir. İnancım ve tesellim odur ki, Yaratan bu haksızlıkların karşılığını kesinlikle verecektir. Her şeye karşın dileğim, 2014’ün tüm dostlara mutlu ve aydınlık günler getirmesidir. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Kırmı1 zı renkli ve 2 iri taneli bir üzüm cinsi. 3 2/ Bir etkin 4 liğin geçici 5 olarak dur 6 durulduğu 7 süre... Bir cins av kö 8 peği. 3/ Te 9 niste, oyun1 2 3 4 5 6 7 8 9 cuların uzun 1 S E L AMO T U süreli karşılıklı vuruşlarından 2 İ K İ L E M S İ A K S oluşan seriye ve 3 R E N E T ON T R U P rilen ad... Karı 4 K şık renkli. 4/ Bir 5 E K L İ M E T R E A L A N dernek ya da ku 6 N E Y P U N Ç B A D ruluşun üyeleri 7 G E R İ nin buluşmaları 8 D E M E için ayrılmış yer. 9 O Z T O R L A K 5/ Köşe, kenar, uç... İzin verme, kabullenme. 6/ Sodyum elementinin simgesi... İri taneli bezelye. 7/ Iğdır’ın bir ilçesi... Eylemleri olumsuz yapmakta kullanılan ek. 8/ Parlak kırmızı renkte bir süs taşı... Dilbilgisindeki sözcük türlerinden biri. 9/ Oyunda kazanılan her parti... Fizikte kullanılan bir iş birimi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Gözde bir akvaryum balığı. 2/ Renk renk parlak tüyleri olan, iri gövdeli bir papağan... Türk halk müziğinde bir uzunhava türü. 3/ Bir tür otomobil yarışı.. Kekliğin boynundaki siyah halka. 4/ Sınırlı bir yerle ilgili olan. 5/ Horoz, hindi gibi hayvanların tepesinde bulunan kırmızı deri uzantısı... İsteme, istek. 6/ Olumsuzluk belirten bir önek... Kesilmiş ekşi sütten yapılan bir tür rakı. 7/ Bir ay adı... Kuzu sesi. 8/ Dili tutulmuş, konuşamaz hale gelmiş... İçyüz. 9/ Hint mitolojisinde aşk tanrısı... Büyük Sahra’da kumullarla örtülü bölge.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle