05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 OCAK 2014 PERŞEMBE [email protected] 14 KÜLTÜR 20. yüzyılın en önemli bestecilerinden Benjamin Britten doğumunun 100. yılında anılıyor Çağımızın ses şairi u İngiliz besteci ve orkestra şefi Britten için düzenlenen en anlamlı anma etkinliklerinden biri de, 12 şarkısının tüm dünya çocukları tarafından seslendirilmesi oldu. İngiltere’den Singapur’a, Türkiye’den Amerika’ya, birçok ülkenin katıldığı bu performanslar internet üstünden canlı yayımlandı. Sanat dünyası, 2013’ün son aylarında, İngiltere müzik tarihinin Henry Purcell ve Edward Elgar ile birlikte üç büyükleri arasında kabul edilen besteci, orkestra şefi ve piyanist Benjamin Britten’ın (191376) 100. doğum yılını kutladı. Hıristiyan kültüründe müzisyenlerin koruyucusu olarak bilinen Azize Cecilia Günü’nde (22 Kasım) İngiltere’nin Suffolk kentinde dünyaya gelen ve 63 yıl süren yaşamı boyunca özellikle şan ve opera için bestelediği eserleriyle tanınan Britten için, dünyanın dört bir yanındaki orkestralar, eserlerine yer vermeyi, başta BBC Radyo 3 olmak üzere çok sayıda radyo kanalı da onun müziğine dair özel programlar hazırlamayı sürdürüyor. Geçen ay birçok klasik müzik dergisinde ayın bestecisi olarak yer alan, operaları ve CD kayıtları yeniden yayımlanan ve çeşitli sempozyumlara konu olan Britten için bir de çok özel bir web sitesi hazırlandı. www.britten100.org adını taşıyan sitede 2013 ve 2014 yılındaki tüm Britten etkinlikleri sunuluyor. Britten hakkında iyi hazırlamış çok sayıda içeriğin yer aldığı sitede, onun müziğinden örnekler dinlemek de mümkün. Besteci ile ilgili en anlamlı anma etkinliklerinden bir diğeri ise kendisinin 193335 yılları arasında bestelediği 12 şarkının 100. doğum gününde tüm dünya çocukları tarafından seslendirilmesi oldu. İngiltere’den Singapur’a, Türkiye’den Amerika’ya, birçok ülkenin katıldığı bu performanslar internet üzerinden canlı yayımlandı. yazdığı “Senfonia da Requiem” isimli çalışması bu alanda yazdığı eserlerinin ilkidir. Britten’ın II. Dünya Savaşı’nı hazırlayan karanlık politik nedenlere bir tepki olarak yazmış olduğu eserin dünya prömiyeri New York Senfoni Orkestrası tarafından 29 Mart 1941’de Carnegie Hall’de yapılır. Besteci bu eserin sonrasında, Şostakoviç’in 20. yüzyılda bestelenmiş en iyi eser olarak tanımladığı “Savaş Ağıtı” (War Requiem) eserini yazar. Bestecinin II. Dünya Savaşı sırasında bombalanan ve binlerce insanın hayatını kaybettiği Conventry Katedrali’nin yenilenmesi için yazmış olduğu bu eser, yeniden açılan katedralde ilk kez 30 Mayıs 1962 tarihinde seslendirildi. Benjamin Britten (solda), pek çok yapıtını hayat arkadaşı ünlü tenor Peter Pears’a adamıştı. Teşekkürler Hayat Bu yazıyı 2014 yılının ilk sabahı, erken saatlerde yazıyorum. Ege’de, bir kıyı kentteyim. Güneş az önce doğdu. Ortalıkta sıcak, nemli bir turunculuk… Bu renk cümbüşünün kaynağı güneşin ışınları mı yoksa penceremin önündeki mandalina ağacı mı, kestiremiyorum… Önemli de değil zaten. Uzanıp bir mandalina koparıyorum. Ağzımda bal, şurup… Teşekkürler hayat diyorum. Her gecenin sonunda güneş mutlak doğar… Teşekkürler. Dün akşam daha 2013 bitmemişken, ülkemin son yasağı düştü masaya: Gezi Parkı’na giriş yine yasaklanmıştı! Zavallı zavallı hükümet! Zavallı zavallı Tayyip! Kavganın tarafları arasında cüceleşme yarışı sürerken, masaya bir tümce daha düştü: 2013 yılının özetini BirGün gazetesi yapmıştı: “Sizin çocuklarınız çaldı, bizim çocuklarımız öldü” … Kurşun gibi ağır bir tümce. Yedi fidanla birlikte biraz daha öldük… Her gecenin sonunda güneş mutlak doğsa da, ölen çocuklarımız görmeyecekler güneşin doğduğunu… SAMİ KISAOĞLU Operalarıyla gündemde oldu Ses paletinde ortaçağ müziği, romantizm, atonalizm ve yeni klasikçilik gibi çok farklı stile ve döneme yer veren Britten, müziğinde eklektik bir sanat estetiğini benimsedi. Kendisinden 100 yıl önce dünyaya gelen Verdi ve Wagner’den de büyük ölçüde etkilenen Britten, operalarıyla uluslararası müzik çevrelerinin her daim gündeminde oldu. Dünya prömiyeri 7 Haziran 1945’te Aldeburgh’da yapılan ilk operası “Peter Grimes”dan, ölümünden 3 yıl önce yazdığı “Venedik’te Ölüm” operasına kadar her defasında kendini yenilemeyi başaran Britten, farklı ölçeklerdeki opera toplulukları için 10’dan fazla eser yazdı. Alban Berg, Richard Strauss ve Leos Janacek ile birlikte 20. yüzyılda opera yazmış isimler arasında eserleri en fazla sahnelenen Britten, sadece operaları ile değil Shakespeare, Blake, Keats gibi İngiliz dilinin büyük ozanlarının dizelerinden bestelediği şarkı larla da büyük beğeni kazandı. New York’ta geçirdiği birkaç yıl ve Endonezya’da kaldığı bir yılın dışında ömrünün büyük kısmını doğup büyüdüğü İngiltere’nin sahil kasabası Aldeburgh’da geçiren Britten, insan sesi için yazdığı yapıtlar kadar savaş karşıtı senfonik ölçekli eserleriyle de tanındı. Bestecinin 1940’ta 26 yaşındayken Müzik dünyasından Richter, Rostropoviç, Şostakoviç gibi isimlerle kurduğu dostlukların yanı sıra heykeltıraş Henry Moore, romancı Christopher Isherwood gibi isimlerle de iyi ilişkiler kuran Britten’ın yaşamı 1973 yılında geçirdiği başarısız bir kalp ameliyatı sonrasında büyük ölçüde değişti. Bu operasyonun sonrasında yaşadığı kısmi felce rağmen ömrünün son üç yılında da eser vermeye devam eden Britten, 4 Aralık 1976 sabahı çok sayıda yapıtını ithaf ettiği yakın dostu ve hayat arkadaşı ünlü tenor Peter Pears’ın kollarında öldü. Bir yaşamın sonu Çukurova 7. kitap Fuarı’nın etkinlik programı belli oldu KİTAP İNTERNETTEN İNDİRİLEBİLİYOR Orhan Kemal’i konuşacaklar u Orhan Kemal 100 Yaşında sempozyumu kapsamında bir dizi panel ve söyleşi yapılacak. Edebiyatımızın büyük ustasının yaşamı ve yapıtlarını ele alan bir de sergi açılacak. Kültür Servisi Bu yıl 1419 Ocak 2014 tarihleri arasında TÜYAP Adana Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek Çukurova 7. Kitap Fuarı edebiyatımızın büyük ustalarından Orhan Kemal’i çeşitli etkinliklerle anmaya hazırlanıyor. Fuarın etkinlik programı belirlendi. Orhan Kemal, “Orhan Kemal 100 Yaşında Sempozyumu ” kapsamında düzenlenecek bir dizi söyleşi, panel ve sergiyle memleketi Adana’da anılacak. Sempozyum boyunca “Yaşamı ve Eserleri ile Orhan Kemal ”, “ Türkiye Yazarlar Sendikası’nın Anıt Yazarı Orhan Kemal 100 Yaşında”, “Çukurova’dan bir Orhan Kemal Geçti” “Edebiyattan Sinemaya Orhan Kemal”, “Bursa Cezaevi’nde Bir Çukurovalı: Orhan Kemal”ve “Orhan Kemal ve İzleri” başlıkları altında paneller düzenlenecek. Ayrıca, Orhan Kemal’in yaşamı, Adana’da geçirdiği yıllar ve yapıtlarından seçme metinlerden oluşan “Orhan Kemal 100 Yaşında” sergisi, fuar süresince kitapseverlerle buluşacak. TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım AŞ tarafından Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği ile Adana’da düzenlenen Çukurova 7. Kitap Fuarı’na yurtiçinden 200’den fazla yayınevi ve sivil toplum kuruluşu katılacak. Fuar süresince 50 kültür etkinliği gerçekleştirilecek. Girişin ücretsiz olduğu fuar 19 Ocak 2014 günü sona erecek. 14 Ocak Salı günü TÜYAP’ın düzenleyeceği “Yaşamı ve Eserleri ile Orhan Kemal” başlıklı paneli Turhan Günay yönetecek, panele konuşmacı olarak Işık Öğütçü ve Nebil Özgentürk katılacak. 15 Ocak Çarşamba günü Çetin Yiğenoğlu’nun yöneteceği ve Türkiye Yazarlar Sendikası’nca düzenlenen “Türkiye Yazarlar Sendikası’nın Anıt Yazarı Orhan Kemal 100 Yaşında” başlıklı panelin konuşmacıları ise Ali Ozanemre, Orhan Özdemir ve Selamet Bağcı. Aynı gün, Çukurova Edebiyatçılar Derneği’nin düzenleyeceği ve Zafer Doruk’un yöneteceği “Çukurova’dan Bir Orhan Kemal Geçti” paneline Arslan Bayır, Bekir Dağsever, Hasan Hüseyin Çabuk ve Veli Cuma katılacak. 16 Ocak Perşembe günü TÜYAP’ın düzenleyeceği ve Rıza Kıraç’ın yöneteceği “Edebiyattan Sinemaya Orhan Kemal” panelinde Ercan Kesal ve Caner Cindoruk konuşacak. 17 Ocak Cuma günü, “ Bursa Cezaevi’nde Bir Çukurovalı: Orhan Kemal” başlıklı söyleşi Evrensel Basım Yayın tarafından düzenlenecek ve söyleşiye Tahir Şilkan ile Güney Özkılınç katılacak. 18 Ocak Cumartesi günü, TÜYAP tarafından düzenlenecek “Orhan Kemal ve İzleri” panelini Bedri Aydoğan yönetecek. Panelin konuşmacıları Haydar Ergülen ve Ahmet Ümit. ‘Suriye Yerle Bir Olduktan Sonra’ Kültür Servisi Gazeteci Serdar Korucu, ağustos ayında Hatay’da görüştüğü Suriyeli sığınmacılarla ilgili izlenimlerini “Suriye Yerle Bir Olduktan Sonra” isimli kitapta topladı. Hayata Destek Derneği’nin mültecilerle ilgili çalışmaları kapmasında oluşturulan kitaptaki fotoğrafları ise Kerem Yücel çekti. Serdar Korucu, Hatay’da farklı inançlara sahip Arap, Türkmen ve Kürt mültecilerle görüştü, bu nedenle kitap Türkçe, İngilizce, Kürtçe ve Arapça dillerinde yayımlandı. Korucu, sunuş yazısında, kitabın adını, Ortadoğu’da sıklıkla kullanılan “Basra yerle bir olduktan sonra” deyiminden aldığını anlatıyor. “En değerli şeyi kaybettikten sonra olan değişikliğin anlamsızlığını ifade eder bu deyim”in önce Irak, şimdilerde Suriye için kullanılmaya başlandığını söyleyen Korucu, kitabın amacını ise şu sözlerle açıklıyor: “Bu projede asıl amaç, ne umut vaat etmek ne de acı dolu bir tablo sunmak. Din, dil, ırk ayırt etmeden, tüm kesimlerden Suriyeli mültecilerin yaşadıkları üzerinden gerçeği olduğu gibi sunmak.” Kitap, Hayata Destek Derneği’nin internet sitesinden ücretsiz olarak indirilebiliyor. (http://www.hayatadestek.org/) “Teşekkürler Hayat” diyebilmek için, ben 2013’ün en güzel teşekkürünü eden ÇARŞI’ya bırakıyorum sözü. Çoğunuz okumuştur. Ama Gezi ruhunu, direnişin özünü, yaratıcılığını ve tüm özelliklerini barındıran teşekkür, bize 2014 yılı boyunca yol göstersin demekten kendimi alamadım: “Bir bahçeye giremezsen Durup seyran eyleme Bir gönül yapamazsan Yıkıp viran eyleme... Gördüğü şiddet yüzünden yaralanmış tüm insanlarımıza geçmiş olsun der, yaşamını yitirmiş olan insanlarımızın ailelerine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Mekânları cennet olsun, hatıraları yaşasın... İstemeden de olsa kimilerine bir zararımız dokunmuşsa... Geride bıraktığımız tek bir çöp için dahi, halkımızdan ve dünyadan en onurlu işini en az ücret karşılığı yapan tüm temizlik işçilerimizden özür dileriz... Bilenler bilir bizi: Gerektiği zaman özür dileyenleri severiz. Hayatı futbol değil, futbolu hayata feda edenler olarak yaşadığımız bu süreç zarfında, çocukluğumuzdan beri vurmalı çalgıların ustası analarımıza... Kapısını arkadan sürgülemeyen semtimizin güzel sakinlerine... ‘Direnmeye gittim gelicem’ diyen esnafına... ‘Semt bizim aşk bizim’ şarkısının hakkını verirken yere düşen insanlara korkusuzca kalkan olan delikanlılarımıza... Seccadesini sedye yapan cami imamına, su taşıyan kilise papazına... Başka renklere gönül verip rekabetini maneviyata saklayanlar... Dualarını iyi niyetlerini bizden esirgemeyen Antartika’daki penguenlere... Şerefini patronlarına devreden medyaya karşı kalemini kırıp onurlu tavır sergileyen basının tüm emekçilerine... Duyarlılıklarını esirgemeyen sanatçı, yazar/şair ve düşünürlere... Emekçi ve emeklilere... Starbucks’ın alnının ortasına ‘Yaşasın tam bağımsız Kurukahveci Mehmet Efendi’ yazan zekâya... ‘Sinirlenince çok güzel oluyorsun Türkiyem’ diyen dikkate, haksızlığın, kibrin fırlattığı taşlara karşı göğsünü siper eden kadınlarımıza... Gönüllü doktor ve avukatlarımıza... ‘Bi başına çoraplarını bile giyemez, eksantirik kitaplar dışında kitap, dergi okumaz; etliye, sütlüye, dertliye, asgari ücrete, evin ekmeğine karışmaz, yanında bomba patlasa umurunda olmaz’ denilen, velakin herkese çalımını atıp röveşatasını yapan gençliğimize... Selam veren tüm dostlara... Yolda bize eşlik eden Beşiktaş sahilinin martılarına ve gölgesini bizden esirgemeyen ağaçlara teşekkür ederiz...” Sen de sarılacak bir ağaç bul 21. troYa kÜltÜr Sanat ÖdÜlleri ‘Edebiyat’ ödülü Necati Tosuner’e Kültür Servisi 50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Film Ödülü”nü alan “Kusursuzlar” yarın gösterime girecek. 50. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ayrıca “En İyi Yönetmen” ödülüne de değer görülen film, 4. Malatya Film Festivali’nde de “En İyi Kadın yarın gösterimde ‘Kusursuzlar’ Oyuncu” ödülünü almıştı. Yönetmenliğini Ramin Martin’in üstlendiği ve senaryosu Emine Yıldırım’a ait olan film, kardeşlik bağının yarattığı sevginefret ilişkisine tanıklık ederken erkeğin egemen olduğu toplumsal kalıplara başkaldıran, tüm çelişkileri ve çatışmalarıyla yaşayan iki kadın karakterin verdiği savaşı anlatıyor. Kültür Servisi Troya Folklor Araştırmaları Derneği’nin düzenlediği 21. Troya KültürSanat Ödülleri sahiplerini buldu. “Atatürkçülük” ödülüne Fazıl Say, “Troya Özel Ödülü”ne Taksim Dayanışması, “Edebiyat” ödülüne Necati Tosuner, “Fotoğraf” ödülüne İlyas Göçmen, “Plastik Sanatlar” ödülüne Bedri Baykam, “Sinema” ödülüne Serkan Koç, “Şiir” ödülüne Yaşar Miraç, “Tiyatro” ödülüne Nâzım Oyuncuları, “Halkoyunları” ödülüne Taner Çetin, “Halk Müziği” ödülüne Havva Karakaş Ahuzar Grubu, “Çağdaş Halk Müziği” ödülüne de Boğaziçi Caz Korosu Sinan Ayyıldız değer görüldü. 21. Troya KültürSanat Ödülleri Töreni ise 18 Ocak Cumartesi günü saat 19.00’da, Bahçeşehir Üniversitesi, Beşiktaş Yerleşkesi’nde Fazıl Say Salonu’nda yapılacak. Ödül törenini sinema ve tiyatro sanatçıları Gülsen Tuncer ve Ender Yiğit sunacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle