01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 OCAK 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 yetmiyor. Çünkü rejim, diktatörün kişiliğiyle değil, sistemin ihtiyacıyla besleniyor. “Koalisyonlar devri”nde hükümete boyun eğdirmek zorlaştı mı; anayasadaki güçler ayrımı, iktidarın ayağına mı dolaşıyor; yargı, yasama, medya, üniversite, sivil toplum otoriteye karşı mı koyuyor; ona göre bir tek parti anayasası tanzim ediliyor. “İstikrar için”, güç, tek elde toplanıyor. Çoğunluğun borusunun öteceği otoriter bir sistem kuruluyor. Meclis, “el kaldırel indir” kıtalarıyla pasifleştiriliyor. Medya satın alınıyor. Üniversite susturuluyor. Böylece kararlar daha hızlı çıkıyor. Bürokrasi daha seri işliyor. İşadamı daha çok kâr ediyor. Yabancı başkentler hemen sonuç alıyor. İktidar sınıfı, güçten nemalanıyor. HHH Yani bugünkü sonucun faturası, şimdilerde moda olduğu gibibirilerinin kişilik bozukluğuna değil, bir kolektif suça kesilmelidir. Aslen kötü olan muktedir değildir, iktidardır. Mutlak iktidar, mutlaka bozar. Erdem merdem tanımaz; koltukta azar. Polisten, yargıçtan, işadamından, bürokrattan, gazeteciden, hocadan daima itaat beklediği için en ufak itirazı, kişiliğine saldırı sayar, saldırganlaşır, sindirir. Öfkesinin nedeni tıbbi değildir, siyasidir. Her despot, biraz da onu alkışlayanların eseridir. Kimse sıyrılmaya kalkmasın, bu enkazın bedelini onlar da ödeyecektir. HHH Demem o ki; gün, güçlüden erdem bekleme günü değildir, gün, güce boyun eğdirme günüdür. Alevi öğrenciye din dersi dayağı! SEYFETTİN METE ÇORUM Çorum’da 13 yaşındaki A.R.Ç., din kültürü ve ahlak bilgisi dersinde konuştuğu iddiasıyla okul müdürü Şeref Bilal tarafından feci şekilde dövüldü. Kulağından kan gelen A.R.Ç. hastaneye kaldırıldı. Baba Tanju Ç., cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulundu. Kadıkırı Köyü İlköğretim Okulu’nda din kültür ve ahlak bilgisi dersi sırasında A.R.Ç. adlı öğrenci arkadaşı T.K. ile konuştu. Bu sırada Ayşe İmli adlı öğretmen dersleri dinlemedikleri için öğrencileri okul müdürü Şeref Bilal’a şikâyet etti. Okul müdürü Bilal, A.R.Ç’yi feci şekilde dövdü. Okuldan eve döndükten sonra yaşadıklarını ailesine anlatan küçük çocuk, kulağından kan gelmesi üzerine ailesi tarafından hastaneye götürüldü. Öğrenciye hastanede “darp sonrası kanama” raporu verildi. Baba Tanju Ç., cumhuriyet savcılığına başvurarak şikâyetçi oldu. BabaTanju Ç., “Biz Aleviyiz. Çocuğum din dersini dinlemediği için dövüldü. Sorumluların cezalandırılmasını istiyorum” dedi. Olayın duyulması üzerine Hacı Bek ‘Alevi olduğu için dövüldü’ taşı Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, İnsan Hakları Derneği (İHD) Başkanı Öztürk Türkdoğan ve Alevi Kültür Dernekleri Genel Sekreteri Ali Doğan, Çorum’a giderek incelemelerde bulundu. Türkdoğan, “Son yıllarda Aleviler üzerindeki baskılar artmıştır. Din dersini dinlemediği için bir Alevi çocuğu dövülmüştür. Bu bir insan hakları ihlalidir. Bu olayın takipçisi olacağız” diye konuştu. Geçmez ise, “Bu saldırılar bir devlet politikasıdır. Zorunlu din dersleri kaldırılmalı, Alevi çocuklarına yönelik bu asimilasyon politikası son bulmalıdır” dedi. Güç ve Erdem “Güç erdemli olmazsa sürekli olmaz” diyor Cumhurbaşkanı Gül... Tam da Erdoğan’a “güç zehirlenmesi” teşhisinin konduğu günlerde Hitler örneğini veriyor: “Mağlup olmadan önce o da bir güçtü”yü hatırlatıyor. “İktidarda erdemli davranmayanın sonu onun gibi olur” mesajı veriyor. HHH Güç ve erdem... Uyumsuz ikili... Nadiren bir araya gelirler; buluştuklarında da ilişkileri uzun sürmez. Çünkü güç, erdemi bozar; erdem, gücü zayıflatır. Mesele sadece erdemsizlik değil... Hitler’i erdemsiz kişiliği mi felakete sürükledi; faşizmden nemalananların teşviki mi? HHH Güç, hele çocukluğunda fazlaca itilip kakılmışların elinde, zapt edilmesi zor bir intikam silahıdır. Baskı altında hep alttan alan, ihtiraslarını kontrol altında tutan “küçük adam”, iktidar koltuğuna yerleştikçe özdenetimi kaldırır, kafesine sığmayan egosunu salıverir. İçindeki vahşi çıkar ortaya... Kendi dev aynasında herkes ufalır, dışlanır, düşmanlaşır. Baştaki “Dünya bana hayran” böbürlenmesi, zamanla “dünya bana düşman” ikirciklenmesine dönüşür. Gücü kaybetme korkusuyla önce muhaliflerini, giderek müttefiklerini ve nihayet en yakınındakileri tasfiyeye girişir. Gün gelir, kendinden şüphelenir. Ve Hitler örneğindeki gibi, son kurşunu hep kendine saklar. HHH Lakin “küçük adam”ın kişilik özellikleri, faşizmi anlatmaya MEB yönetmelikteki ‘Okul içinde başı açık’ kelimesini çıkarmayı hedefliyor Öğrencilere de türban ÇHD savcısına HSYK incelemesi SİNAN TARTANOĞLU MALTEPE ÇOCUK VE GENÇLİK CEZAEVİ RAPORU İstanbul Haber Servisi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) davasında tutuklu yargılanan avukat Barkın Timtik’in gözaltı sürecinde mevzuatlara aykırı biçimde bürolarının gece basılması, zorla parmak izi ve tükürük örneği alınması nedeniyle savcılar hakkında yaptığı suç duyurusunu dikkate aldı. HSYK şikâyetler nedeniyle savcı Adem Özcan hakkında soruşturma açtı. 8 Ocak 2014’te Başsavcı Vekili Ercan Şafak tarafından ifadesi alınan Timtik, dilekçedeki tüm şikâyetlerini tekrar etti. ANKARA Hükümetin demokratikleşme paketi içinde kamu çalışanlarına türban serbestliği getirmesinin ardından, Milli Eğitim Bakanlığı’nın da öğrencilerin türbanla derslere girmeleri için düzenleme hazırlıkları yaptığı ortaya çıktı. Türbana ilkokul dahil tüm kademelerde serbestlik getirilmesi için kılık kıyafet yönetmeliğindeki “okul içinde başı açık” kelimelerinin çıkarılması yeterli. Sadece din derslerinde değil tüm derslerde türbanın önünün açılması hedefleniyor. Demokratikleşme paketi ile birlikte öğretmenlerin türban takmasına serbestlik getirilmesinin ardından gözler Milli Eğitim Bakanlığı’na çevrilmişti. AKP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, “Lise, ortaokul, bence ilkokulda bile olabilir. Okul müdürü, öğretmen başörtüsü takacak, öğrenci niye takmasın” demişti. Eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer döneminde öğrencilerin uyması gerekli kılık kıyafet yönetmeliği değiştirilmiş ve okullarda serbest kıyafet düzenlemesi başlamıştı. Öğrencilere de memurlar gibi türban serbestliği getirilmesine ilişkin bakanlığa başta yetkili sendika Eğitim Bir Sen olmak üzere ilgili kamuoyundan sayısız talep iletilmişti. Milli Eğitim Bakanlığı’nda yetkili sendika olan Eğitim Bir Sen Genel Başkanvekili Ahmet Özer, türban serbetliği ile ilgili olarak, “Özellikle lisede başörtüsü özgürlüğü için velilerden bakanlığa talep baskısı var. Çünkü veliler ‘Artık ergen oldun’ diyor. Bunun için yönetmelikten 4 kelimenin çıkarılması gerekecek” ifadelerini kullandı. SETA Vakfı’nın konuğu olan Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, “Öğrencilerin başörtüsü takmasıyla ilgili şu anda ders bazlı, tuhaf, benim de tasvip etmediğim bir uygulama söz konusu. Bu gündemimizde” dedi. Tekin bu açıklaması ile seçmeli Kuranıkerim dersi dışında öğrencilere uygulanan türban yasağını onaylamadığına işaret etti. Tüm derslerde türban takılabilmesi için Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik hükümlerinin değiştirilmesi gerekiyor. Yönetmelikteki “okul içinde başı açık” kelimelerinin yönetmelikten çıkarılması, ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinin tüm derslerde türban takabilmesi için yeterli olacak. Çıplak aramayı İstanbul Haber Servisi İnsan Hakları Derneği (İHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Tutuklu Aileleri Derneği’nden (TUAD) bir grup avukat ile insan hakları savunucusunun yer aldığı heyet, Maltepe Çocuk ve Gençlik Cezaevi’ne sürgün edilen, işkence gören 4 çocuk ile ilgili yeni bir rapor hazırladı. Cezaevi yönetimi, cezaevi savcısı ve çocuklarla görüşülerek hazırlanan raporda, cezaevi yönetiminin çıplak aramayı savunarak bunun zorunluluk olduğuna dikkat çektiği belirtildi. Raporda, cezaevi yönetiminin cezaevinin fiziki şartları nedeniyle çocukları aynı koğuşlara alamayacağını söylediği de ifade edildi. Ankara Sincan Cezaevi’nden İstanbul Maltepe Çocuk ve Gençlik Cezaevi’ne sürgün edilen B.K, B.D, K.Ş. ve A.D. adlı tutuklu çocuklarla ilgili rapor dün Taksim’deki İHD binasında düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. Raporu açıklayan ÖHD üyesi avukatı Veysi Eski, çocukların 9 kişilik koğuşlara geçen salı günü ikişerli olarak alındığını anımsatarak “Cezaevi yönetimi, çocukların koğuş tabir edilen alanda bir araya gelebildiklerini, cezaevinin fiziki şartları nedeniyle çocuk Talep yine Eğitim Bir Sen’den savundular Dink sanıkları serbest TRABZON (Cumhuriyet) Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin 7 Ocak günü görülen davada haklarında yakalama kararı çıkarılan ve aynı gün Trabzon’da tutuklanan Yasin Hayal’in kardeşi Osman Hayal ile Zeynel Abidin Yavuz dün serbest bırakıldı. Yavuz ile Hayal’in ifadeleri, sanıkların görüntülü olarak sorgu ve işlemlerinin yapılmasını sağlayan SEGBİS aracılığı ile İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nce alındı. İstanbul’daki duruşmaya neden gitmedikleri ve Yargıtay’ın mahkemenin kararını bozması konusunda ifadeleri alındığı öğrenildi. 4 kelimenin silinmesi yeterli Fotoğraf: UĞUR DEMİR ŞANLIURFA (AA) Suriye’nin Resulayn bölgesindeki çatışmalardan seken mermi ve mühimmatların Ceylanpınar’a düşmesi sonucu bir yılda 5 kişi hayatını kaybetti. Maddi sıkıntı yaşadıklarını belirten ölenlerin aileleri sivil şehitlik haklarından yararlanmak için başvurduğu resmi makamlardan olumsuz yanıt aldı. Sivil şehitlik hakkı istiyorlar ların aynı koğuşa alınmayacağını heyetimize söylemiştir” dedi. Raporda, çocukların Maltepe Cezaevi’nin girişinde çıplak aramaya maruz kaldıklarını, konuldukları hücrelere içme suyu verilmediğini, gece saat 24.00’ten sonra ortak kullanım alanında kalmalarına da izin verilmediğine dikkat çeken Eski “Cezaevi İzleme Kurulu, 7 Ocak günü çocukları ziyaret etmiş ama bu kuruldaki bazı görevliler çocukları adeta tehdit eder bir tarzda konuşarak ‘Bu şekilde davranmalarının örgüt tavrı olduğunu, örgüte uymamalarını ve akıllı olmalarını’ söylemişlerdir” diye konuştu. İHD İstanbul Şube Başkanı Ümit Efe ise cezaevi yönetiminin sözler verdiğini, birkaç hafta sonra verilen sözlerin yerine getirilip getirilmediğini kontrol edeceklerini söyledi. İHD İstanbul Şubesi Çocuk Hakları Komisyonu’ndan avukat Tülay Bingöl de Türkiye’de haklarında dava açılan ve tutuklanan çocuk sayısının giderek arttığını belirterek “2002’de çocuklar hakkında açılan dava sayısı 11 bin 747 iken bu sayı 2012’de 100 bin 121’e yükselmiştir. 2002’de verilen mahkumiyet kararı 2 bin 29 iken, bu sayı 2012’de 32 bin 294’e çıkmıştır” dedi. JANDARMAYA HAKARETTEN 4 YIL HAPSİ İSTENİYOR Roboski’ye takipsizlik Ferhat Encü’ye dava Yurt Haberleri Servisi Genelkurmay Askeri Savcılığı’nın Şırnak’ın Uludere ilçesi Gülyazı köyünde (Roboski) 28 Aralık 2011’de 34 kişinin bombalanarak öldürüldüğü katliamla ilgili verdiği takipsizlik kararına tepkiler sürerken katliamda yakınlarını kaybeden Ferhat Encü’ye jandarmaya hakaret ettiği gerekçesiyle dört yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Bianet’ten Ayça Söylemez’in haberine göre, savcı Hasan Serdar Çelikbilek tarafından hazırlanan iddianamede yolda kendisini durduran jandarmalara, “Sana ne”, “Sizden nefret ediyoruz” diyen Ferhat Encü hakkında, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 261/1. maddesi uyarınca “Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla, cebir veya tehdit” ve 125/3. maddesindeki “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret” suçlamasıyla dört yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Savcı Çelikbilek,Mazlum Encü için ise “görevi yaptırmamak için direnme” suçundan kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. 34 kişinin bombalanarak öldürüldüğü katliamla ilgili takipsizlik kararı verildiğini ancak kendisinin daha önce de “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla 6 kez gözaltına alındığını belirten Ferhat Ercü, “Adliyeye gitmeyeceğim, duruşmalara katılmayacağım. Hak, hukuk gözetmeyen yargıyı da biz tanımıyoruz. Katliamı değil bizi soruşturuyorlar” dedi. 3 PKK’Lİ KADININ ÖLDÜRÜLMESİ ULUDERE SORUŞTURMASI Bektaş: AİHM ve UCM’ye gideceğiz DİYARBAKIR / İSTANBUL (Cumhuriyet) BDP ve hukukçular, Genelkurmay Askeri Savcılığı’nın takipsizlik kararı verdiği 19’u çocuk 34 kişinin yaşamını yitirdiği Roboski katliamıyla ilgili davayı, AİHM ile Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) taşımaya hazırlanıyor. BDP Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, “İç hukuk yolları tüketildikten sonra AİHM ve UCM de dahil katliamı tüm uluslararası hukuk alanına taşımayı düşünüyoruz” dedi. Eski Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar ise “Bu karar hükümet ve Genelkurmay’ın Kürtlere bir savaş ilanıdır” ifadelerini kullandı. Uludereli ailelerin avukatlarından İHD yöneticisi Reyhan Yalçındağ ise “Verilen karar ikinci Roboski katliamıdır” dedi. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi, Özgürlükçü Hukukçular Derneği ve Kartal Hukukçular Derneği üyesi avukatlar dün Çağlayan Adliyesi önünde açıklama yaparak Uludere (Roboski) katliamı sorumlularının ortaya çıkarılmasını ve hesap sorulmasını istediler. Cüppeli davasında sona gelindi da “Cüppeli Ahmet” olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü’nün, yabancı uyruklu iki kadının fuhuş amaçlı Türkiye’ye getirilerek alıkonulmasını sağladığı, bir kadına da cinsel saldırıda bulunduğu gerekçesi ile yargılandığı davada mahkeme heyeti, dosyanın davaya ilişkin görüşünü hazırlaması için savcılığa gönderilmesine karar verdi. Ünlü, çıkışta gündeme ilişkin sorularını, “Benim bir şeyden haberim yok. Ben kendi derdimdeyim. Hastalıklarımla uğraşıyorum. Allah Türkiye’ye hayrı ne ise onu yapsın” diye yanıtladı. İstanbul Haber Servisi Kamuoyun Anmaya müdahale İSTANBUL / DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Paris’te geçen yıl öldürülen PKK’nin kurucularından Sakine Cansız, KNK Paris temsilcisi Fidan Doğan ve Kürdistan Enformasyon Bürosu çalışanlarından Leyla Şaylemez, ölüm yıldönümü nedeniyle Taksim’deki Fransa Konsolosluğu’na yürümek isteyen gruba polis müdahale etti. Cinayetin aydınlatılması istemiyle Demokratik Özgür Kadın Hareketi ve HDP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in de arasında bulunduğu kalabalık bir grup Galatasaray Lisesi önünde bir araya geldi. Üzerinde “Adalet istiyoruz” yazılı siyah çelenkle Fransa Konsolosluğu’na yürümek isteyen grubun önü, çevik kuvvet polisleri ve TOMA araçlarıyla kesildi. Grubun dağılmaması üzerine çevik kuvvet kalkanlarla grubu itekleyerek alandan uzaklaştırdı. Grubun içinden soda şişesi ve taş atılması üzerine polis biber gazı ve basınçlı suyla kalabalığa müdahale etti. Tuncel’in de arasında bulunduğu HDP yöneticileri sivil polisler tarafından darp edildi, çok sayıda kişi gözaltına alındı. Öldürülen 3 PKK’li Diyarbakır ve bölge illerinde düzenlenen yürürüşlerle de anıldı. Diyarbakır, Hakkâri, Şırnak, Mardin ve Elbistan’da esnaf kepenk açmadı. Hakkâri, Van, Şırnak, Mardin ve ilçelerinde de 3 kadın için eylemler yapıldı. Cizre’deki yürüyüşte polis kalabalığa gaz bombası ve basınçlı suyla müdahale etti. Göstericiler, Cizre karayolu ile Nusaybin karayolunda lastikleri ateşe vererek barikat kurdu. Adnan Keskin toprağa verildi Fatsa Devrimci Yol Davası’nın önemli isimlerinden olan, ağır işkenceler gören, iki kez askeri cezaevinden firar eden ve 1988’den beri sürgün olarak yaşadığı Almanya’nın Köln kentinde geçen cuma günü kalp krizi geçirerek yaşamını yitiren Adnan Keskin’in cenazesi önceki gün Türkiye’ye getirildi. Keskin için Artvin’in Şavşat ilçesine bağlı Taşköprü köyünde tören düzenlendi. Bölge illerinin yanı sıra Ankara, İstanbul, Bursa, İzmir’den çok sayıda yoldaşı Keskin’in cenazesine katıldı. Keskin’in mezarına arkadaşları tarafından Türkiye’nin dört bir yanından getirilen topraklar serpildi. (ÖMER ŞAN) İstanbul’da açıklama
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle