01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 OCAK 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 ARALIK YOLSUZLUK VE RÜŞVET OPERASYONU AKP’NİN OYLARINI YÜZDE 7 DÜŞÜRDÜ t HABERLER 7 Yurttaş ‘Hırsız var’ diyor 3 bakanın istifasını getiren sürecin seçimlere etkisini analiz etti. “17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk operasyonlarının haklı olduğunu düşünüyor musuz” sorusuna ankete katılanların yüzde 60.3’ü “evet”, yüzde 28.1’i “Hayır”, yüzde 11.6’sı ise “Fikrim yok” diye yanıt verdi ya da yanıt vermedi. “17 Aralık operasyonlarındaki iddialara göre bazı bakanların veya akrabalarının iddia edildiği gibi bazı yolsuzluklara karıştığını düşünüyor musunuz” sorusuna ankete katılanların yüzde 67.8’si “evet”, yüzde 19.2’si “hayır” diye yanıt verirken yüzde 13’ü “fikrim yok” dedi. Araştırmaya katılanlar, yolsuzluk operasyonunu yapan Emniyet ve adalet görevlilerinin görevden alınmasını doğru bulmuyor. “17 Aralık yolsuzluk operasyonunu yapan Emniyet ve adalet görevlilerinin hükümet tarafından durdurulmasını veya görevden alınmasını doğru buluyor musunuz” sorusuna yüzde 57.6 oranında “hayır”, yüzde 30.9 oranında “evet” yanıtı verdi. “Bu pazar bir genel seçim yapılsa, hangi partiye oy verirsiniz” sorusuna, ankete katılanların yüzde 42.3’ü AKP’ye, 29.8’i CHP’ye, İstanbul Haber Servisi Türkiye’yi sarsan 17 Aralık “yolsuzluk ve rüşvet” operasyonunun etkileri, anketlere yansıdı. SONAR’ın anketine göre AKP’nin oyları yüzde 7 düşerek yüzde 42.3’lük oy dilimine geriledi. Araştırmada, “toplumun bazı bakan yakınlarının yolsuzluk yaptığına yüzde 67.8 oranı ile inandığı, yolsuzluk operasyonlarını da yüzde 60.3 ile haklı bulduğu” saptandı. Araştırmada, bu pazar günü seçim yapılması halinde AKP’nin tek başına iktidara gelemeyeceği ortaya çıktı. Siyasi eğilimler konusunda anketler düzenleyen SONAR’ın Ocak 2014 tarihli “Siyasi Eğilimler Araştırması”nın sonuçları yayımlandı. 3 bin 25 kişiyle yüz yüze yapılan ankette 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ve 18.7’i MHP’ye, yüzde 5.6’sı ise BDP’ye oy vereceklerini belirtti. Kararsız seçmenin yüzde 7.3 oranındaki oyu dağıtılmadığında ise AKP’ye oy vereceklerin oranı yüzde 36.5, CHP’nin oyları yüzde 25.7, MHP’nin oyları yüzde 16.1, BDP’nin oyları oyları ise yüzde 4.8 olarak belirlendi. Araştırma verilerine göre, Haziran 2011’den bu yana SONAR’ın yaptığı araştırma sonuçlarına göre, AKP’nin oy oranında yüzde 7’lik bir kayıp var. Haziran 2011’de yüzde 49.8’lik oya sahip olan AKP, Ocak 2014’e geldiğinde yüzde 42.3’lük oy dilimine geriledi. CHP ve MHP, Haziran 2011’den bu yana oylarını artırdı. Haziran 2011’de yüzde 26 oya sahip olan CHP, Ocak 2014’te oylarını yüzde 29.8’e yükseltti. MHP’nin oyları ise yüzde 13’ten yüzde 18.7’ye çıktı. Seyreder Âlem Bizi Başbakan’ın bakanlarından Bekir Bozdağ’ın Cemaat’in “ölüleri bile oy vermeye” çağırdığı referandumda gerçekleşen “devrim”i artık beğenmediği anlaşıldı. O şimdi, bir “devrim” de kendisi yapmak istiyor. Bu kez halka sormaya niyeti yok. Kendi devrimini kendisi Başbakan’ının isteği doğrultusunda yapacak. Ne yapacak peki? HSYK’yi Cemaat’in elinden alacak, kendine bağlayacak. Ayrıntısını merak eden Bozdağ efendinin taslağına bakabilir, madde madde yargının önemli hatta en önemli bir kurumu nasıl yürütmeye, bakana, başbakana bağlanabilirmiş görür. “Daha demokratik bir HSYK olabilir mi” diye soranlara ise soruyu geri çevirerek yanıt verebiliyorum: Biz seyrederken âlemi, âlem de bizi seyrediyor olabilir mi? HHH Şimdi yürütmenin ipini kopardığı, yasa, anayasa, kural, yönetmelik falan dinlemediği, savaştığı Cemaat’in ise evvel eski bu konularda çok deneyimli olduğu, son on yılın siyasi davalarında deneyimlerini iyice pekiştirdiği, zamanı gelince de kendisine ihanet ettiğini düşündüğü yürütmeye, yürütmenin yumuşak karnı ve olmazsa olmazı yolsuzluklar üzerinden yargıdaki gücüyle saldırdığını biliyoruz. Cümle uzun ama gerçek özetle böyledir. Bundan sonrası dedikleri gibidir; fırtınadır, kumpastır, kaostur, devlet krizidir. Peki, biz ne yapalım? Ortalığın yatışmasını mı bekleyelim. Ya da kavga yatışınca neler olacağını mı hayal edelim. Peki, hayal edelim öyleyse: İki bilinmeyenli bir denklem değil bu. İktidar, elindeki gücü kullanarak, “sizi bize sayıyla mı verdiler” hesabıyla giriştiği kanlı savaşta bir “Pirus zaferi” kazanacaktır. Bu türden krizlerin ekonomik faturası da büyük olur ama yürütme bunu göze alacak, küçülmeyi saklayacak ve önemlice bir kısmını halka yüklemek suretiyle işin bu noktasında taviz vermeyecek ve dik duracak ve fakat diklenmeyi de ihmal etmeyecektir. Size tanıdık geldiğini tahmin ettiğim bu üslubun Türkçesi, geçen on yılın “adım adım ilerleme” yönteminin tekrar edilmeyeceği, memleketin hızla zapturapta alınacağı, yürütmenin yargı ve yasama üzerinde mutlak egemenliğinin kurulacağıdır. Bu durum nezaketli, zarif sözlerle de tarif edilebiliyor ama işin aslı, otokratik bir rejimin İslami bir sosla önümüze konulmasıdır. HHH Bu arada 12 Eylül referandumunda “yetmez ama eveeet” diye çığlık atan kardeşlerimizin TV kanallarındaki şaşkınlıklarını görünce hüzünleniyorum bir yandan da. Vah diyorum, yaşınız 60’ı, 70’i geçti, hâlâ gördüklerinizi, zalimi, zulmü tanıyamaz haldesiniz. Kimden demokrat kimden faşist olabileceğini hâlâ keşfedemediniz. Hâlâ muhayyel darbecilerle cenktesiniz ve hâlâ memlekete ve kuşkusuz hepimize inen darbeyi küçümseme eğilimindesiniz. “Darbe dediğin askerle olur sivil darbe deyip darbenin şanını küçültmeyelim” havasındasınız. Peki, öyle olsun. Olanı biteni görmüyor, göremiyorsanız ne yapalım... HHH Bu arada her zaman kendisine bir görev düşmesini bekleyen kadim devlet ricalinin Baykal gibi eski şöhretlerle birlikte devleti kurtarmaya, devletin oyunu bol refleksini göstermeye hazırlandıklarını görüyor, duyuyoruz. Lakin bu kez kavga farklıdır; eski usuller yeterli olmayacak, hırsı ve günahı büyük yürütme o eski usullerle adam edilemeyecektir. Ufukta zorbalık görünüyor. Zorbalığı önleyecek tek güç halkın kendisidir. Yürütmenin yargı kılığında kendini gösteren Cemaat’le kavgası halka gerçekleri görme fırsatı yaratıyor. Halkın siyasetçisi olmak isteyenlere de “seyretmeyin âlemi harekete geçin, yoksa âlem de seyreder sizi” demektedir tarihin sakallı dedesi. Savcı değişiminin ardından 41 şüphelinin olduğu dosyaya dair herhangi bir işlem yapılmadı 2. dalgada sır perdesi İstanbul Başsavcılığı’nın ekonomik büyüklüğü 100 milyar doları bulan, uluslararası çapta “kara para aklama, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma ve yolsuzluk” suçlarından yürüttüğü soruşturmada, savcı değişiminin ardından tam bir sessizlik hâkim. CANAN COŞKUN Gazeteci ‘Savcının yerinde olsanız ne yapardınız’ diye sordu, TBMM Başkanvekili Yakut cevapladı ‘Ebeni öperdim’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, dün Meclis’teki makam odasında Güney Koreli parlamenterleri kabul etti. Kabul öncesi gazeteciler Yakut’a yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla ilgili sorular sormak istedi. Ancak esprili bir dille Yakut soruları cevap vermedi ve önündeki mikrofonu kapattı. Daha sonra bir gazetecinin “Savcının ne yapması gerektiğini bilen bir insansınız. Siz olsaydınız ne yapardınız? Muammer Akkaş gibi mi davranırdınız” sorusu üzerine Yakut gülerek “Ben olsaydım ebeni öperdim senin” yanıtını verdi. Rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun, aralarında Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan ve işadamlarının da olduğu 2. dalga yolsuzluk soruşturması sır gibi saklanıyor. Soruşturma, geçen günlerde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı tarafından savcı Muammer Akkaş’tan alınmıştı. Soruşturmayı yürütecek savcıların Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 10. maddesi ile yetkili savcılar İdris Kurt, İrfan Fidan, Fuzuli Aydoğdu ve İsmail Uçar olduğu iddia edilmişti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ekonomik büyüklüğü 100 milyar doları bulan, uluslararası çapta “kara para aklama, rüşvet, “Yasin el Kadı, M. Latif Topihaleye fesat karışbaş, M. Fatih Saraç, Abdullah Tivnikli, Avni Çelik, Usame tırma ve yolsuzKutub, Muaz Kadıoğlu, Cengiz luk” suçlarından Aktürk, Abdulkerim Çay, Semih soruşturma yürütDemirci, Orhan Cemal Kalyon tüğü, 25 Aralık’ta cu, Ömer Faruk Kalyoncu, Kenan ortaya çıkmış Avis, Gökhan Özdemir, Selcan Zeliha Özkök, Aynur Uluğtekin, tı. SoruşturmaMehmet Cengiz, Celal Koloğlu, da Başbakan’ın Nihat Özdemir, Sezai Bacaksız, oğlunun yanı sıİbrahim Çeçen, Hayrettin Özaltın, ra Yasin el Kadı, Dilek Cengiz, Adnan Çebil, Medet Nebi Yanık, Adnan Şişman, Fatih Saraç, İbAhmet Ergun, Kadri Tunç Pe rahim Kalın’ın ker, Murathan Kiraz, Mustafa da aralarında buBayraktar, Gaffar Yıldırım Er, lunduğu çok sayıŞener Ünsal, Oğuzhan Boya da işadamı hakkıncı, Abdullah Kavukçu, Hada gözaltı ve arama kan Aslan, İbrahim Erdokararı verildiği belirğan Gözel, Hasan Dağcı, tilmişti. Aradan geçen Esat Özkazanç, Orhan Nurduhan, Nurcan Ça16 gün içinde savcı Mutalpınar, Şefik Gül.” ammer Akkaş tarafından ifade vermek üzere çağrılan Bilal Erdoğan ifade vermeye gelmemişti. 2. dalga operasyonunda soruşturma kapsamında 41 kişi şüpheli olarak yer alıyordu. Gözaltı listesi 17 Ekim 2013’te Türkiye’den çıkan Öz, 21 Ekim’de dönmüş Safari hayali çıktı CANAN COŞKUN Görevinden alınarak Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili olarak atanan Zekeriya Öz’ün Dubai seyahatiyle ilgili uçak bileti ortaya çıktı. Elektronik bilet bilgilerine göre Savcı Zekeriya Öz, 17 Ekim 2013’te Türkiye’den çıkış yapıp, 21 Ekim 2013’te Dubai’den Türkiye’ye giriş yaptı. Öz’ün, 22 Ekim’de Dubai’de safari turuna katıldığı iddia edilmişti. Öz, Dubai’de safari turuna katıldığı iddia edilen tarihte İstanbul’da olduğunu söylemişti. İşadamı Ali Ağaoğlu, Savcı Öz’ü Dubai’de kendilerinin ağırladığını savunmuştu. Sabah gazetesinde çıkan haberlerde de masraflarının yaklaşık 77 bin TL’yi bulduğu iddia edilen Savcı Öz’ün 22 Ekim tarihinde safari turuna çıktığı öne sürülmüştü. Elektronik bilette yer alan bilgilere göre Öz, Türkiye’den 17 Ekim’de 00.25’te Dubai’ye gitti. Dubai’den de 21 Ekim sabahı saat 06.55’te ayrıldı. Öz, dün adliyeden ayrılırken basın mensuplarına yaptığı kısa açıklamada Bakırköy Başsavcı Vekilliği’ne atanmasına itiraz hakkı olduğunu yeni öğrendiğini belirterek “Bakacağız” dedi. Bu arada Öz’ün 6 korumasından 5’inin geri çekildiği bu 5 kişi yerine 3 koruma tahsis edildiği ve Öz’ün 4 koruması kaldığı öne sürüldü. Akşam saatlerinde bir açıklama yapan İstanbul Emniyet Müdürlüğü ise İl Koruma Komisyonu Kararı gereğince 4 personel ile koruma kararı bulunan Öz’ün korumalarından bazılarının değiştirildiği ancak koruma sayısında azalma olmadığını duyurdu. Açıklamada, Öz ve ailesinin toplam 7 adet koruması bulunduğu vurgulandı. ‘Korumaları azaltıldı’ iddiası ‘O iddialar konuşulmadı’ Zekeriya Öz’ün, Başbakan tarafından görevlendirildiğini ve soruşturmaları durdurması için kendisini tehdit ettiklerini öne sürdüğü yüksek yargı kökenli iki hukukçunun Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu ile Yargıtay 13. Ceza Daire Başkanı İsmail Rüştü Cirit olduğu iddia edildi. Görüşmeye Balyoz davasına bakan hâkim Ali Efendi Peksak’ın da katıldığı öne sürülürken Öz’le ailece görüştüklerini açıklayan Ömeroğlu ve Cirit tehdit iddialarını ise yalanladı. Ömeroğlu, Öz’ün iki yüksek yargı mensubunun ismini açıklamadığına dikkat çekerek şöyle devam etti: “İsmimi belirtseydi gerekli cevabı verirdim. Öz, benim Bursa Adliyesi’nden tanıdığım stajyerdir. Kendisiyle ailece görüşürüz. İstanbul’da, Bursa’da birçok kez beraber olmuşuzdur. 22 Aralık 2013 günü Bursa’da değildim. 28 Aralık 2013 günü yılbaşı için Bursa’daydım. İddia ettiği hususlar bir araya geldiğimizde hiçbir zaman konuşulmamıştır. Başbakan tarafından görevlendirilmem, tehdit etmem, ‘soruşturmayı kapatın’ demem asla söz konusu değildir” dedi. Cirit de Öz’ü yakından tanıdığını ve ailece görüştüklerine belirterek, “28 Aralık’ta ailemle birlikte memleketim Burhaniye’ye giderken Bursa’da konakladığımız otelde akşam yemeğinde Savcı Öz ile ailece birlikte olduk. Ancak iddia edildiği gibi Sayın Başbakan tarafından görevlendirilmem, tehdit etmem, soruşturmayı kapatın demem söz konusu değildir” diye konuştu. Wall Street Journal gazetesi Türkiye’deki polis tasfiyelerini internet sitesinde bu grafikle gösterdi. AKP’nin yeni ‘Demokrasi Paketi’ Anayasa Komisyonu’nda Dünya Türkiye’deki çatışmayı konuştu Dış Haberler Servisi Türkiye’de yolsuzluk skandalıyla patlayan AKPcemaat karşıtlığı dünya basınında yer almaya devam ediyor. Amerikan Wall Street Journal gazetesinin dünkü sayısında “Türkiye’de yolsuzluk soruşturması burası benim çöplüğüm kavgasına dönüştü” ifadeleri dikkat çekti. Gazete, Türkiye bürokrasisinin de Erdoğan ile eski müttefiki Fethullah Gülen arasında güç gösterisine sahne olan bir savaş alanına döndüğünü vurguladı. Diğer bir Amerikan gazetesi New York Times da “Polisi altüst eden Türk hükümeti şimdi de yargı üzerinde daha fazla iktidar istiyor” sözleriyle değerlendirmede bulundu. Gazete, analistlerin Başbakan Erdoğan’ın iktidara geldiğinden beri en zor krizin içinde olduğunu belirttiklerini de kaydetti. Bloomberg ise Türkiye’de rüşvet soruşturmasının bedeli arttıkça tepkilerin de gelmeye başladığını belirtti. CNN televizyonu “İstikrarsızlık Türkiye’nin ‘yeni normali’ mi oldu?” diye sorarken Financial Times’ın İstanbul muhabiri Daniel Dombey de yazısında Erdoğan için “fiili adli hakem” başlığını kullandı. Bozdağ’ın hedefi Öz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, savcı Zekeriya Öz’ün açıklamalarının Başbakanlık tarafından yalanlandığını belirterek “Artık Türkiye’de şov yapanlarla, hukuku işletenlerin ayrılması lazım” dedi. Demokratikleşme paketi olarak nitelendirilen yasa tasarısı, TBMM Anayasa Komisyonu’nda alt komisyona sevk edildi. Adalet Bakanı Bozdağ, Anayasa Komisyonu toplantısının başında gazetecilerin Zekeriya Öz’ün açıklamalarını anımsatmaları üzerine, Öz’ün iddialarının Başbakanlık tarafından yalanlandığını söyledi. Bunların iftira olduğunun çok açık olduğunu kaydeden Bozdağ, savcıların açıklama yapmalarının bir usule bağlı olduğunu, bu konuda HSYK’nin de izin verme yetkisinin olmadığını söyledi. Savcıların görevlerini anayasa ve hukuk çerçevesinde sürdürmeleri gerektiğini belirten Bozdağ, “Her gün basının huzurunda şov gibi vazife yaparlarsa, kendilerine olan saygının, hukuka olan güvenin zayıflamasına yol açarlar. Artık Türkiye’de şov yapanlarla hukuku işletenlerin ayrılması lazım” dedi. Komisyon toplantısı sırasında tasarıyı eleştiren CHP’li Atilla Kart, tasarıyla Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nda yapılmak istenen değişikliğin daha geri bir düzenleme olduğunu belirterek “12 Eylül darbesinin yaptığı düzenlemeyi daha daraltıyoruz, geriye götürüyoruz” diye konuştu. Bozdağ’ın kişisel verilerin korunmasıyla ilgili sözlerinin inandırıcılığı olmadığını ileri süren Kart, son zamanlarda paralel devlet tartışmalarının ülkedeki gerçek tabloyu yansıttığını söyledi. Kart, “İçişleri, Adalet bakanlıkları ve Başbakanlık’ta illegal yapı, karargâhlar var. Orada devletin yasal birimleri, illegal yapılarla beraber çalıştı” dedi. MHP’li Oktay Vural, Bozdağ’a, “Savcısını, hâkimini koruyamayan, onları birbirine düşman eden tabloda, yürütmenin içindeki rüşvet ve yolsuzluğunu kapatmak için gücünü kullandığı ortamda demokrasiden söz etmek hilkat garibesidir” görüşünü dile getirdi. HSYK TASARISINA TEPKİLER Yargıdan Meclis’e faks yağmuru ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hâkimler ve savcılar, görüşmelerinin bugün TBMM Adalet Komisyonu’nda başlamasının beklendiği yeni HSYK düzenlemesini Meclis’i faks yağmuruna tutarak protesto edecek. Hâkim ve savcıların internet sitesi adalet. org’un kurucu yöneticisi hâkim Aydın Başar tarafından kaleme alınan HSYK düzenlemesiyle ilgili metnin TBMM’ye faksla, milletvekillerine de elektronik posta yoluyla gönderilmesine karar verildi. Meclis Başkanı Cemil Çiçek ve milletvekillerine hitaben yazılan mektupta, yeni düzenleme ile ilgili olarak “HSYK’nin yapısında anayasanın ruhuna, kuvvetler ayrılığı ilkesine ve yargı bağımsızlığı ilkesine aykırı” değerlendirmesi yapılarak “Biz hâkim ve savcılar yalnız Meclis’in iradesi olarak ortaya çıkmış kanunu, amirimiz görür, vicdanımız da o kanunu uygularken bize yardımcı olur” denilecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle