01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 OCAK 2014 CUMA 6 HABERLER Sayıştay raporlarına göre kurum ihalelerinin önemli bir kısmında kamu ihale yasası hükümleri uygulanmamış TCDD rekabeti sevmedi FIRAT KOZOK Polisin yaptığı teknik takibin kayıtları yayımlandı Rüşvetçinin kod adı ‘Covanni’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir merkezli 5 ilde yürütülen ve “İmbat” adı verilen limanlardaki yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda, zanlılar arasında geçtiği iddia edilen ilginç diyaloglar kamuoyuna yansıdı. İhale dosyalarına “davetiye”, rüşvet alan kişilere için de “Covanni” takma isimleri kullandığı öne sürülen zanlıların liman görevlilerine kadın gönderdikleri de savlandı. Soruşturma sürecinde polis tarafından yapılan dinleme kayıtlarında eski Ulaştırma Haberleşme ve Denizcilik Bakanı, AKP İzmir Büyükşehir Belediyesi başkan adayı Binali Yıldırım’ın bacanağı C.H’nin yardım istemek için birçok kez TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman’ı aradığı öne sürülüyor. Polisin teknik ve fiziki takibinden kurtulmak için AVM’lerin tuvaletinde buluştuğu, rüşvet alıp verirken de dinlemeleri önlemek için “Jammer” kullandığı öne sürülen zanlıların, aralarındaki pazarlıkta ilginç takma isimler tercih ettikleri iddia edildi. Dinleme kayıtlarında zanlıların ihale dosyalarına “davetiye” para alan kişilere de “Covanni” dediği öne sürülüyor. Kayıtlarda limanda iş yapan bazı işadamlarının resmi görevlilere kadın gönderdiği ve bazı memur ve yetkililerin de faturalarını ödediği iddia ediliyor. ANKARA Üçüncü yolsuzluk dalgasının adreslerinden biri olan TCDD, geçen yıl 1 milyar TL’lik ihale yaptı. Sayıştay raporuna göre bu ihalelerden 96.8 milyon TL’si kamu ihale yasası kapsamında, 248.9 milyonu istisna kapsamında, 128.2 milyonu pazarlık usulüyle gerçekleştirildi. Toplam 50.2 milyon TL’lik alım ise doğrudan temin yoluyla yapıldı. Sayıştay bu alım yöntemlerinin rekabet ortamını engellediğini bildirdi. İzmir Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen ve 5 ilde düzenlenen operasyonda, önceki gün ihaleye fesat karıştırdıkları, limanlardaki işlemlerde usulsüzlük yaptıkları iddiasıyla 25 kişi gözaltına alınmış, bu 25 kişinin 8’ini TCDD Genel Müdürlüğü personeli oluşturmuştu. Operasyonun yankıları sürerken, Sayıştay’ın TCDD ihalelerine ayrıntılı bir şekilde mercek tuttuğu ortaya çıktı. u Sayıştay, üçüncü yolsuzluk operasyonu dalgasının hedefindeki kurumlardan TCDD’nin verdiği ihalelere ilişkin raporunda çarpıcı tespitler yaptı. Rapora göre kurum, bir yıl içinde toplam 577 adet ihale açmış. Bu ihalelerden 96.8 milyon TL tutarındaki kısmı Kamu İhale Kanunu kapsamında yapılırken, toplam 473.9 milyon TL tutarındaki ihalede ise Kamu İhale Kanunu hükümleri dikkate alınmamış. Kurumun 2012 yılı faaliyetleriyle ilgili raporda, istisna, pazarlık ve doğrudan temin yoluyla gerçekleştirilen alımlar eleştirilirken, şu saptamalara yer verildi: dan temin yöntemiyle de 50.2 milyon TL tutarında alım gerçekleştirilmiştir. 4 TCDD ve bağlı ortaklıkların mal ve hizmet alımlarına ilişkin olarak yapılan tetkiklerde; alımların ağırlıklı kısmının 4734 sayılı kanunun 3/g maddesine istinaden yürürlüğe konulan satın alma yönetmeliği kapsamında açık ve pazarlık ihale usulü ile doğrudan temin yöntemleriyle gerçekleştirildiği görülmekte olup bu durum rekabet ortamının tam anlamıyla oluşamamasına neden olmaktadır. Yine bir kısım ihalelerde yaklaşık maliyet hesaplamalarının gerçekçi olarak yapılmamış olması nedeniyle, ya hiç teklif gelmemesi ya da yaklaşık maliyetin çok üzerinde teklif gelmesi gibi durumlar la karşılaşıldığı ve bu nedenle ihale iptallerinin yapıldığı belirlenmiştir. Çiçek ve Gül’le Görüşen Baykal: Maalesef Çıkış Yok AKP hükümeti 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması sonrasında yargıyı kontrol altına alma amaçlı adımlarını hızlandırırken, CHP’nin eski lideri Deniz Baykal, bu konudan duyduğu kaygıyı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile görüşmelerinde gündeme getirdi. Önceki gün Gül ile görüşen Baykal’ı dünkü görüşmemizde oldukça “karamsar” bulduk: “Vicdanen rahatım. Yapmam gereken şeyi yaptım. Ancak vardığım sonuç mutluluk verici değil. Ama gerçeğin ortaya çıkmasını sağlamış olmak da bir görev. Bir kör dövüşü içindeyiz ve ‘makul çıkış var mı’ diye yokladım ben. Maalesef yok. Türkiye’de sistemin ana damarı tıkalı. Yürütme ile yargı arasındaki çatışma giderek derinleşiyor ve daha da devam edecek. Ben görüyorum, herkes görüyor. Ama muhataplarım böyle bir uyumsuzluk görmüyor. İşleri toparlamaya yönelik bir inisiyatif içinde olmadıklarını görüyorum.” Meclis Başkanı Çiçek’in tüm iyi niyetine rağmen daha “temsili” bir görevde olduğunu anımsatan Baykal, krizden çıkışta Cumhurbaşkanı’na önemli rol düştüğü kanaatinde. Ancak beklentisine karşılık alabilmiş değil: “Organlar arası uyum konusu cumhurbaşkanına verilen anayasal bir görevdir. Uyum ve eşgüdümün sağlanması. Bu konuda Türkiye, tarihinin en sıkıntılı dönemini yaşıyor. Ama ‘uyum var’ deniyor. ‘Yasama, yürütme ve yargı başkanlarıyla yemek yiyorum’, ‘Meclis Başkanı Başbakan ile çok iyi geçiniyor’ deniyor. Böyle söyleyerek Türkiye’nin dört bir köşesine yayılan yürütmeyargı çatışmasını görmezden gelmeye hakkımız var mı? Bugün Türkiye’de doğruya sahip çıkacak, yanlışa dur diyecek bir anlayışa ihtiyaç var. Çatışan tezlerin içindeki doğruları yakalayacaksın. Yanlışları ayıklayacaksın. Doğruları hayata geçireceksin. Hiçbir taraf tam mutlu olmayabilir. Cumhurbaşkanı’nın kamuoyu önünde yapabilecekleri var, kamuoyu önüne taşınmadan yapılması gerekenler de var. Sadece genel geçer, yuvarlak doğruları ifade etmekle yetinmek doğru değil. Yapılanlar mazur görülemez. Gerekirse Cumhurbaşkanı Bakanlar Kurulu’nu toplar, görüşlerini ifade eder.” Başbakan Erdoğan ile de görüşüp görüşmeyeceği merak ediliyordu. İşte yanıtı ve gerekçesi: “Başbakan ya da başka bir yetkiliyle görüşme yönünde bir niyetim yok. Bunu gerektiren bir şey görmüyorum. ‘Güvenilir bir yargı kuralım’ arayışını görsem görüşürüm tabii. Öyle olsa hepimize görev düşer. ‘Hem yolsuzlukların gereğini yapalım, hem de yargı işgal altındaysa onu ortadan kaldıralım’ dense herkes dikkate alır. Ama öyle değil. Öyle imiş gibi gözüküyorlar ama değiller.” 17 Aralık’tan bu yana yaşanan olayların vahametine dikkat çeken Baykal şu değerlendirmeleri yaptı: “İzmir’de başsavcılık tarafından izin veriliyor. Gözaltı kararları alınıyor. Ama bu kararlar uygulanmıyor. Görevini yapan polisler görevinden alınıyor. Olay ciddi. Filmler var. Zamanlama manidar lafıyla örtbas etmek mümkün mü bunları? Yolsuzluklar himaye ediliyor, yargılanması engelleniyor. Bir aya yaklaşıyor hâlâ ilk soruşturmada bakanlarla ilgili fezlekeler ortada yok. Zekeriya Öz’ün söyledikleri son derece önemli. Gerçekten böyle bir buluşma oldu mu, Başbakan’ın mesajları iletildi mi? Doğruysa çok vahim. Hukuk devletinde olamaz dediğimiz ne varsa yaşandı şu süreçte.” “İfade vermesi gerekenler ifadeye gitmiyor. 2 Ocak’ta neden gitmiyor? Çünkü henüz yargı onun ifade vermesine hazır hale getirilmedi. Bunu halletmek için, HSYK’yi tamamen Adalet Bakanı’nın tercih ve kararlarına bağlama çabası var. ‘Yargıyı cemaate emanet etmeyelim.’ Etmeyelim tamam ama sizin yaptığınız haliyle de Adalet Bakanı’nın yargısı olmuyor mu?” Deneyimli siyasetçiye göre içinden geçmekte olduğumuz dönem Türkiye’nin dünyadaki algısını ve itibarını da yakından etkileyecek: “Bu gidişle yargı kanamaya devam edecek, demokrasi sorgulanır hale gelecek. Dünya Türkiye’ye ve demokrasimize küçümseyerek bakmaya başlayacak. Yargının bu kadar örselendiği bir süreç tek parti döneminde bile yaşanmadı. Şimdi çok ciddi biçimde sorgulanır hale gelecek.” Baykal, Türk demokrasisinin daha önce yaşamadığı bir samimiyet testi ile karşı karşıya olduğu inancında: “Türkiye’de demokrasinin sorunu şu: Maalesef demokratik seçimle gelen iktidarlar, vakti gelince usulünce iktidardan ayrılmayı beceremiyor. Tek istisnası 1950 seçimleri. Seçimi kaybeden kadro hiçbir güvence talep etmeden bıraktı. Başka da örneği yok. AKP ile de aynı sıkıntıyı yaşıyoruz. Tüm bunlar karşısında demokrasinin temel güvencesi seçimlerde vatandaşın sergileyeceği tavır olacak. Adaletin yerini tutmayacağını bile bile artık vatandaştan umut eder hale geldik. Umarız vereceği oyla bu tabloyu o düzeltir.” 4 Yıl içinde TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü’nde mal ve hizmet alım komisyonları yetki alanına giren konularda toplam olarak 577 adet ihale açılmıştır. Bu ihalelerden 96.8 milyon TL tutarındaki kısmı 4734 sayılı yasa kapsamında, 248.9 milyon TL tutarındaki kısmı 3/g istisna kapsamında, 128.2 milyon TL tutarındaki kısmı pazarlık usulü ile olmak üzere toplam olarak 473.9 milyon TL tutarındadır. Ayrıca doğru milyonluk 248 istisna 4 TCDD topluluğunun mal alım hacmi ile yatırım faaliyetleri önemli ölçüde genişlemiş bulunmaktadır. Dolayısıyla tedarik ve yatırım faaliyetlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için demiryolu alanında sektörel birim fiyat tarif, analiz ve standartlarının oluşturulması hususu üzerinde de titizlikle durulmalıdır. 4 TCDD ve bağlı ortaklıkların tedarik faaliyetleri ile ilgili olarak; mal ve hizmet alımlarına ilişkin “yaklaşık maliyet” hesaplamasının, güncel fiyat düzeyine uygun ve gerçeğe yakın olarak tespit edilmesinde, kuruluşlarda yaygın olarak kullanılan proforma fatura üzerinden yaklaşık maliyet tespitinin yanı sıra uygulama yönetmeliklerinde detaylı olarak belirtilen diğer usullerin de titizlikle kullanılması önerilir. hacmi genişledi Alım Türkiye’de ana damar tıkalı Bir yemekle uyum sağlanmaz Atama kararnamelerini, Uzakdoğu’da olan Erdoğan imzalamış Eski bakan Yıldırım Islak imza sorusu İğneli Fırça ZAFER TEMOÇİN ‘Babam da olsa gereği yapılacak’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Eski Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı, AKP İzmir Büyükşehir Belediye başkan adayı Binali Yıldırım, İzmir merkezli yolsuzluk operasyonunun ardından ortadan kaybolan bacanağı C.H’yle ilgili, “Bacanağım değil, babam da olsa gereği yapılacak, adalet yerini bulacak” dedi. Limanlardaki yolsuzluk ve rüşvet olaylarıyla ilgili İzmir merkezli toplam 5 ilde gerçekleştirilen operasyonun ardından gözaltına alınan 24 kişinin sorgusu sürüyor. Zanlıların bugün hâkim karşısına çıkarılması bekleniyor. Aranan 10 kişiden ise henüz iz yok. Aranan zanlılar arasında Binali Yıldırım’ın bacanağı C.H. de bulunuyor. Yıldırım, patronu M.C.B’yle birlikte rüşvet alırken görüntüleri bulunduğu iddia edilen C.H’yle ilgili “adaletten kaçılmaz” mesajı verdi. Selçuk’ta gazetecilerin sorularını yanıtlayan eski bakan, “Soruşturması devam eden bir iş hakkında bizim bilgi almamız söz konusu değildir. Yargı işini yapsın. Bacanağım olmazsa babam olsun! Yanlış yapan varsa hesabını verir” diye konuştu. Binali Yıldırım, Bacanağı C.H.’nin kaçıp kaçmadığı sorusunu da “Ne kaçması... Adaletten kaçılmaz! Benim bildiğim şehir dışındaydı. Herhalde dönmüştür, gerekeni yapılır. Kendisiyle görüşmem olmadı. Bacanağımdır ama işiyle gücüyle işim olmaz. Biz kendi işimize bakıyoruz” diye yanıtladı. Hem dayak hem soruşturma SAVAŞ KÜRKLÜ ADANA Türkiye’yi sarsan yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla ilgili hükümeti protesto yürüyüşüne katılan ve polis tarafından darp edilen Eğitim Sen üyesi öğretmen Güven Boğa hakkında, “yasadışı yürüyüşü organize etmek” suçlamasıyla adli ve idari soruşturma başlatıldı. Boğa, Adana İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı güvenlik şube müdürlüğüne çağrılarak hakkında açılan soruşturma kapsamında ifade verdi. Aynı gün il milli eğitim müdürlüğüne de çağrılan Boğa, burada da açılan idari soruşturma çerçevesinde savunmasını yaptı. Demokratik bir hak olarak yürüyüş yapmak istediklerini ve mağdur edildiklerini söyleyen Boğa, “Yürüyüş sırasında polis müdahalesiyle yaralandım. Rapor aldım. Polisler hakkında suç duyurusunda bulundum. Sanki tek başına ben yürüyüş yapmışım ve suç işlemişim gibi adli ve idari soruşturma açıldı. Soruşturmayı şiddetle kınıyorum” dedi. Okulda kokartlı eylem EMRE DÖKER İZMİR Eğitimİş Sendikası’na üye öğretmenler, yolsuzluk ve rüşvet olaylarını yurt genelinde derslere kokartlı girerek protesto etmeye başladı. Kokartlarda, “Ranta, talana, yolsuzluğa hayır. Yolsuzluğunuz yoksulluğumuzdur” yazıyor. Bazı öğretmenler, okul müdürlerinin “soruşturma tehdidi”yle karşılaşsa da, eylemlerinden yılmayacaklarını vurguladı. Eğitimİş Sendikası Genel Başkanı Veli Demir, yolsuzluk operasyonlarının AKP tarafından üzerinin örtülmeye çalışıldığını ifade ederek, “Amacımız yolsuzluğu ve rüşveti kamuoyuna anlatmak” diye konuştu. 2 bin 277 adet ele geçirildi ‘Gizli kamera’ operasyonu ANKARA (AA) İzmir’de depo olarak kullanılan bir evde yasadışı yollarla Türkiye’ye sokulduğu belirlenen 2 bin 277 adet gizli kamera ile çok sayıda elektronik eşya ele geçirildi. İzmir Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü ekipleri, Türkiye’ye değişik yollardan gizli kamera ve dinleme cihazları sokulduğu bilgisine ulaştı. Bunun üzerine Bayraklı semtinde bir eve operasyon düzenleyen ekipler çok sayıda gizli kamera ve elektronik eşya ile karşılaştı. Gümrük muhafaza ekipleri; hareket algılayıcısı bulunan yangın, gaz, duman sensörü ile askılık, fosforlu kalem gibi yeni nesil gizli kameralar ve bu cihazlara ait görüntüleri ekrandan canlı olarak izlemeyi sağlayan sistemin Türkiye’de ilk defa ele geçirildiğini belirtti. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Emniyet müdürleri ile bakanlıklardaki üst düzey bürokratların görevden alma ve atama kararnamelerinin kendisi Japonya’da olduğu halde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası ile Resmi Gazete’de yayımlanması TBMM gündemine taşındı. 7 Ocak tarihli atama kararlarının altında ilgili bakanların, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın imzası yer almıştı. Oysa Erdoğan 5 Ocak’ta Japonya’ya gitmişti. Başbakan yurtdışına çıkarken de vekâletini Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’a bırakmıştı. Vekâlet kararı da 5 Ocak’ta Resmi Gazete’de yayınlanmıştı. Atama kararlarında Atalay’ın değil de Erdoğan’ın imzasının yer alması çeşitli iddiaları gündeme getirdi. Kararnamelerin Başbakan Japonya’ya hareket etmeden önce hazırlanıp hükümet tarafından bekletilmiş olabileceği ya da Gül’ün inceleme için bekletmiş olabileceği yorumları yapıldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği önergede, Resmi Gazete’nin 8 Ocak tarihli sayısında yayımlanan İçişleri Bakanlığı’nın üçlü kararnamesiyle Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Muammer Buçak ile birlikte bazı il emniyet müdürlerinin görevden alındığını anımsattı. Atama kararnamesinin 7 Ocak 2014 tarihini taşıdığına dikkat çeken Oran, Erdoğan’a şu soruları yöneltti: “Siz Uzakdoğu turuna 5 Ocak 2014’te hareket ettiğiniz için söz konusu üçlü atama kararnamelerini de aynı gün, 5 Ocak 2014 tarihinde mi Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne sundunuz? İzmir Emniyet Müdürü Ali Bilkay’ın görevden alınmasının AKP İzmir Büyükşehir Belediye başkan adayınız olan Binali Yıldırım’ın bacanağının İzmir’de gözaltına alınması kararı verilen operasyonla bir ilgisi var mıdır? Atama kararnamesinin, Cumhurbaşkanlığı’nda 48 saat beklemesi sayesinde İzmir’deki söz konusu operasyonun yapılabildiği şeklinde kamuoyunda oluşan algı doğru mudur? Uzakdoğu turuna çıkarken veya tur sırasında Cumhurbaşkanı Gül ile kararnameye dair herhangi bir telefon görüşmesi yaptınız mı?” Fotoğraf: ALİ AÇAR Kimse ‘güvenilir yargı’ aramıyor ‘Olmaz ’ dediğimiz her şey yaşandı [email protected] İfade için yargı ‘hazırlanıyor’ Demokrasimiz sorgulanacak AKP usulünce bırakmayı bilmiyor Sendikalar hesap soracak ANKARA / İSTANBUL (Cumhuriyet Bürosu) DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, “Bozuk düzende sağlam çark olmaz! Bu pisliği halk temizler” sloganıyla yarın Ankara’da yapılacak olan miting için Ankara ve İstanbul’da yaptığı eşzamanlı açıklamayla yurttaşları mitinge katılmaya çağırdı. Ankara’da Güvenpark’ta gerçekleştirilen basın açıklamasını okuyan KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul, “Artık yeter! Çetelerin içinde çete arayanların, tüm suçu paralel dünyalara atarak kendilerini aklamaya çalışanların yalanlarına karnımız tok” diye konuştu. İstanbul’da ise aralarında DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin de arasında bulunduğu çok sayıda meslek örgütü Taksim’de bir araya geldi. “Bozuk düzende sağlam çark olmaz. Bu pisliği halk temizleyecek” yazılı pankart açan emekçiler adına açıklamayı okuyan DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, “Gün emekçiler için hesap sorma günüdür” dedi. Miting kapsamında yarın saat 09.00’da Ankara Hipodrom’da toplanılacak. Buradan saat 09.30’da yürüyüş başlayacak. Sıhhiye Meydanı’ndaki miting saat 12.00’de başlayacak. HSYK ‘VUR KAÇ’INA GEÇİT YOK Baykal, AKP’nin hızla Meclis gündemine getirdiği HSYK düzenlemesine de çok tepkili: “HSYK düzenlemesini içeren kanun teklifinin, Adli Kolluk Yönetmeliği’nden farkı yok. Kendilerine bağlamak istiyorlar. HSYK bir anayasal kurum. Anayasa ile kurulan bir kurumun ‘iç örgütlenmesini yapıyorum’ diye içini boşaltacaksınız. Bu kesinlikle iyi niyetli değil. Ülkede yığınla yargı faciası var. Deniz Feneri, Balyoz, Ergenekon... Adaletin yığınla sorunu var. Sen gelip ‘HSYK’yi adalet bakanına bağlayacağız’ diyeceksin ve Türkiye de bunu seyredecek. Bunları muhalefetin Türkiye’ye anlatması lazım. Vur kaç yaparak bu işleri yöneteceklerini sanıyorlar. Bunun olamayacağını umarım Anayasa Mahkemesi’nin tedbir kararıyla Türkiye görecek. Kanun çıkar çıkmaz yürürlüğü durdurup acele tedbir kararı alınması gerekir. Tek çıkış odur. Ondan sonra iktidarın muhalefete giderek ‘Birlikte yapalım’ demesi gerekir. Krizden çıkışın tek yolu iktidar ve muhalefetin bir araya gelerek bağımsız yargının özünü oluşturacak bir HSYK düzenlemesi yapmasıdır.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle