15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 EYLÜL 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 ‘Yeşile hastayım’ diyen Erdoğan, Gezi ile ilgili konuşması sırasında gerçek mermiyle ölen polisler olduğunu iddia etti Gezi’de takıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Ria OomenRuijten, Gezi Parkı olaylarındaki polis şiddetini işaret ederek “Polis ve güvenlik görevlileri yasadışına çıkarsa sonuçlarına katlanacaklarını bilmeli. Kamu denetçiliği müessesesi, insan haklarına dayalı olarak polis tarafından kullanılan gücün, biber gazı gibi uygulamaların yasalara uygunluğunu denetlemeli” dedi. Ruijten’e yanıt veren Başbakan Tayyip Erdoğan ise ağaçların kesilmesi gerekçe gösterilerek başlatılan eylemlerde gerçek mermiyle ölen polislerin olduğunu ileri sürdü. Erdoğan, “Avrupa’ya Fransız değiliz, Avrupa’yı tanırız, biliriz ve o makineleri nasıl ürettiklerini de biliriz. Ben yeşile hayranım, hastayım” diye konuştu. Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) tarafından Ankara’da düzenlenen Uluslararası Kamu Denetçiliği Sempozyumu’na Gezi Parkı eylemleri damgasını vurdu. Sünni İslam Egemenliği... Gökkuşağına boyanmış merdivenler, çiçekler, ışıl ışıl caddeler... Sen rüzgârdan sırılsıklam, eylül göğü altında çıkarken o merdivenlerden, ben gelişigüzel esintinin içinde uyuyan suların içindeyim. Gördüğüm sen değilsin beni aradığımda... O solgun ve üzgün başaklar yok! Silah ve bomba sesleri var kulaklarımda. O merdivenlerden çıkarken, sarı, mavi, beyaz, kırmızı renklerin içinde Necib Mahfuz’un “Ezilenler”ini üçüncü kez okurken, Arap şairi Suriyeli Adonis’le (Ali Ahmet Said Eşber) Lazkiye kıyısında Akdeniz güneşinin batışını seyrediyorum. Bilirsin, Necib Mahfuz Mısırlı bir edebiyatçıdır ve 1988 Nobel Edebiyat Ödülü’nü almıştır. Ezilenlerin destanı Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yeniden basıldı. Mısır’da yoksul halkın ekmek isyanlarına kalkıştığı 1977 yılında bitirir. “Ezilenler” romanını. Ezilenlerin destanı yoksul bir mahalledeki derviş tekkesinin duvar dibinde bulunan bir bebekle başlar. Aşur adı verilen bebek büyüdükçe insanlar için önemli örnek bir lider haline gelir. Pek çok kişilik vardır romanda... Kimi zaman görkemli varsıllıklar, kimi zaman da utanç verici yalanlar, haksızlıklar, ezenler ve ezilenler... Ezilenlerin destanı Batı’nın roman kurgusuyla, Doğu’nun mesel geleneğini deneysel biçimde harmanlayan ve ustalık içeren bir yapıttır... HHH Necib Mahfuz ve Adonis... İkisi de uluslararası üne sahip. Necib Mahfuz öldü, Adonis Paris’te yaşıyor bir Lübnan yurttaşı olarak... Necib Mahfuz’un, başta “Kahire Üçlemesi” olmak üzere pek çok kitabını okudum... Suriye’yi de yakından tanırım, Mısır’ı da... ‘KAMU DENETÇİLİĞİ İÇİN GEZİ EYLEMLERİ BİR FIRSAT’ Kulaktan kulağa Ruijten’in konuşması sırasında AB Bakanı Egemen Bağış protokolde oturan Başbakan Erdoğan’ın yanına gelerek bir süre konuştu. Konuşmaya daha sonra Adalet Bakanı Sadullah Ergin de katıldı. Başbakanlık korumaları üçlüyü görüntülemek isteyen foto muhabirlerini engelledi. Daha sonra kürsüye çıkan Erdoğan, raportörün konuşmasına yer yer esprili, bazen de sert yanıtlar verdi. Avrupa Birliği’nin (AB) veya bazı çevrelerin hükümete karşı karalama kampanyası olduğunu, Avrupa’nın Türkiye hakkında son derece yanlış bilgilendirilmesi için özel bir çaba gösterildiğini savunan Erdoğan şöyle devam etti: “Bir seyahatte Almanya’daydım, oradan birileri bize doğru yöneldi, Alman polisi hemen gitti bileğine sarıldı, dirseğinden çevirdi, yere yatırdı ve tekmeledi. İngiltere’de, Fransa’da aynı şekilde neleri gördük. Bunları örnek olarak almıyoruz ama bizim polisimiz dayak yemiştir birçoğu yerinde son anına kadar tahammül etmiştir. Biberli gaz veya biber gazı sıkmak AB mevzuatında zaten var. Burada açısını, derecesini isabetli bir şekilde kullanma Sempozyumun açılışında konuşan Ruijten, “Türkiye’nin reform sürecini sürdürmesi ve temel hak ve özgürlüklere takviyeler yapması çok önemli” dedi ve isim vermeden Gezi Parkı eylemlerine değindi: “Gösteri yapma ve protesto etme hakkı önemli bir hak. Yasal düzenlemeler içinde bunların altının çizilmesi lazım. Herkes yaşam tarzının güvence altında olduğunu hissetmek ister. Çoğunluğun, azınlığın durumunu gözetmek gibi bir görevi vardır. Bu noktada İçişleri Bakanı Muammer Güler yaptığı inceleme sonrasında son dönemde yapılan gösterilerde orantısız güç kullanımını tespit etti ve bununla ilgili adımların atılacağını düşünüyoruz. Polis ve güvenlik görevlileri de yasadışına çıkarsa sonuçlarına katlanacaklarını bilmeli. Kamu denetçiliği müessesesi, insan haklarına dayalı olarak, polis tarafından kullanılan gücün, biber gazı gibi uygulamaların yasalara uygunluğunu denetlemeli. Türkiye’deki Kamu Denetçiliği Kurumu’nun tarafsızlığını, bağımsızlığını kanıtlaması için bu çok önemli bir fırsattır.” ifade eden Erdoğan, “Ve biraz da yeşile hayranım, hastayım. Bu işi çok severim ve bize adeta ‘çevre düşmanı’ gibi bir yaklaşım içerisinde olmak inanın bize karşı çok büyük bir haksızlık olur” dedi. Konuşmasında Suriye’ye de değinen Erdoğan, Batı’yı eleştirdi. “Demek ki aklına geldiği zaman bu tür darbeler rahatlıkla yapılabilir, meşrudur, sandığın içinden çıkmak hiç önemli değil” diyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir şey son zamanlarda tutturuldu gidiyor. Nedir o? Çoğunluğun azınlığa tahakkümü, hep bu konuşuluyor. Yani çoğunluk eğer halkından ülkeyi yönetme yetkisini almışsa ülkeyi yönetir, zulmediyorsa ve yanlış yapıyorsa yargı niye vardır, bunları yargılamak için vardır, sandık niye vardır önüne tekrar sandık geldiği zaman onu indirmek için vardır; ama böyle diyerek azınlığın veya seçkinlerin çoğunluğa tahakkümünü neyle izah edeceksiniz. Bir de bu var. Azınlık çoğunluğa tahakküm ediyor, seçkinler aynı şekilde tahakküm ediyor.” Erdoğan, basınla ilgili olarak da “Bundan 11 yıl önce gazetelerde her manşeti atabilmek, her konuda yazabilmek mümkün değildi. Özellikle devlete sirayet etmiş çetelerden korkuluyordu. Hükümetimiz medya yazarlar üzerindeki tüm bu korkuları ortadan kaldırmıştır. Gösteri, basın açıklaması yapmanın neredeyse imkânsız olduğu, çok sert karşılıklar bulunduğu Türkiye’den, şimdi ise şiddete başvurmadığı sürece vatandaşların haklarını kullanmaları imkân dahilindedir” dedi. ‘Her manşet atılamazdı’ Düşlerime giren gökkuşağı merdivenler ve senin rüzgârdan ıslanman bende hüzün yarattı çocuğum... Hem Mısır hem de Suriye alev alev... Adonis, Almanya’da yayımlanan Frankfurter Zeitung gazetesinde Arap Baharı’nın devrim olduğunu öne sürenlere bakın ne diyor: “Dini temeller üzerine kurulmuş siyasal sistemlerde demokrasi olmaz. Ya demokrasi ve özgürlük içinde yaşarız ya da dindarız. Ben birinci versiyonu seçiyorum, yani demokratik ve özgür olmayı...” Adonis, daha önceleri de şöyle demişti: “Arap Baharı devrim falan değildir. Ben camide başlayan bir devrime katılamam. Bunun demokrasi ve özgürlüklerle hiçbir ilgisi yok.” Adonis’in doğup büyüdüğü Suriye ve Ortadoğu’ya ilişkin sözleri ise şöyle: “Suriye’de devrim dedikleri şey silahlı başkaldırıya dönüştü. İslam ülkelerinden gelen çok sayıda paralı asker, devrimcilerin saflarında. Böyle devrim olmaz. Böyle bir şeyi ben nasıl desteklerim. Sorum şu: Devrimin siyasi programı ne? Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ılımlı İslam adı altında Fas’tan Pakistan’a kadar olan bölgeyi Sünni İslamın egemenliğine sokmak, böylece Akdeniz’den Kafkasya’ya kadar uzanmak istiyorlar. Bunun için Çin Müslümanları da kullanılır, Rusya Müslümanları da... Askeri bir saldırı olursa Suriye cihatçıların eline geçer. Rusya ve Çin de Suriye’de aynı çıkarlara sahip. Batı bunu göze alır mı? Bence almaz!” HHH Adonis’in “Barış” adlı bir şiiri vardır benim çok sevdiğim... Denizin yıkandığı toprakları, onun sevdasını anlatır... “Bir yıldızı heceliyorum resmini çiziyorum kaçaktır yurdumda yurdum heceliyorum onun çizdiği yıldızı yenik günlerinin ayak izlerinde ........ ey sözün külü gecede bir çocuğu daha var mı tarihimin?” Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı mış olabilir ki bunlar hakkında zaten gereği yapılıyor.” Olaylarda gerçek mermiyle yaralanan, hatta ölen polisler olduğunu anımsatan Erdoğan, “Bunlar karşısında polis ne yapacak? Bu soruların da cevabını herhalde bulmamız lazım” diye konuştu. Son Gezi Parkı eylemlerinde de ağaçların kesilmesinin gerekçe gösterildiğini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti: “İddiay ‘Yeşile hastayım’ la söylüyorum, AB üyesi ülkelerle biz ağaç dikme noktasında şu anda rekabetteyiz, biz ön alırız. Biz bu konuda vagon değiliz, lokomotifiz. İktidara geldiğimizden bu yana milyonlarca ağaç diktik, hızla bunu devam ettiriyoruz. ” Aziz Kocaoğu: Süreci izleyeceğim HAKAN DİRİK İZMİR CHP’de İzmir adayları topu genel merkeze attı. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, adaylık başvurularının son gününde “süreci izleyeceğim” diyerek kendisini geri çekti. Bu tutumla Kocaoğlu, yarışın içinde doğrudan yer almazken CHP Genel Merkezi’ne de “Aday gösterecekseniz buradayım” mesajı verdi. Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkanı Yardımcısı Gökhan Günaydın, “Dosya önümüze gelir bakarız. Gereken çalışma, zamanı geldiğinde yapılır” demek zorunda kaldı. Örgütlenmeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin de Kocaoğlu’nun söylemine ayak uydurarak “Süreci izliyoruz. Bir sorun yok. Biz kendisiyle görüşürüz” diye konuştu. Büyükşehir için adı geçen, ancak başvuru yapmayan bir diğer isim olan Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer de konuya ilişkin Twitter’ı kullandı. “İzmir’de CHP’li bir başkan varken aday adayı olmayı kendime yakıştıramadım” dediği ilk mesajının ardından, “Görev verilirse İzmir’in bütün Türkiye’nin gurur duyacağı bir kente dönüşmesi için nöbeti devralmaya hazırım” mesajını da atmayı ihmal etmedi. Böylelikle genel merkeze bir top da Soyer bırakmış oldu. Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan ise rakiplerinin aksine adaylık dosyasını teslim etti. CHP İzmir’de, büyükşehir için daha önce İzmir Milletvekili Prof. Dr. Birgül Ayman Güler ile eski milletvekili Canan Arıtman ve Cemal Zafer Gürbüz adaylık dosyası sunmuştu. Kendisinin de belediye başkanlığı yaptığını, bu işlerin ne denli önemli olduğunu bildiğini Yerel seçim çalışmaları AKP takvimi erkene çekecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan AKP MYK’de illerdeki partinin oy oranı ve belediye başkan adaylarına ilişkin 3 anket değerlendirildi. Toplantıda il il şirketlerin yaptırdığı anketler mevcut belediye başkanlarına ilişki destek oranları masaya yatırıldı. Anket sonuçlarına göre büyükşehirlerde partinin oy oranını koruduğu, bazı illerde ise arttırdığı saptaması yapıldı. Bazı MYK üyeleri, eylül sonunda açıklanması beklenen büyükşehir belediye başkan adaylarının daha erken açıklanması görüşünü dile getirdiler. Partide bu yönde eğilim ağırlık kazanırken illerdeki merkez ve eğilim yoklamasının yapılması için yerel seçim takviminin belirlenmesi kararlaştırıldı. AKP bugün de MKYK’yi toplayarak seçim hazırlıklarını değerlendirecek. Toplantıda Suriye başta olmak üzere siyasi gelişmerin de değerlendirilme bekleniyor. Ameliyata iftar molası terfi getirdi Prof. Dr. Dokucu Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanı oldu İKLİM ÖNGEL Kürt kongresine ikinci erteleme ERBİL (AA) Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin Erbil kentinde 1517 Eylül tarihlerinde düzenlenmesi planlanan Kürt Ulusal Konferansı 25 Kasım’a ertelendi. IKBY’de 21 Eylül’de yapılacak milletvekili seçimleri nedeniyle Ulusal Konferansın 25 Kasım’a ertelendiği belirtildi. ANKARA Sağlık Bakanlığı’nda, eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın ekibinin tasfiye edildiği yorumlarına neden olan görevden almaların ardından Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanlığı’na yapılan atama tartışma yarattı. Görevden alınan Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanı Hasan Çağıl’ın yerine atanan Ali İhsan Dokucu, sağlık çevrelerinde, Şişli Etfal Hastanesi’ndeki görevi sırasında 3 buçuk yaşındaki bir çocuğun ameliyatına iftar molası veren doktor olarak tanınıyor. Eski Sağlık Bakanı Akdağ’ın danışmanıyken göreve getirilen Hasan Çağıl, geçen hafta görevden alınmıştı. Çağıl’ın yerine geçecek isim önceki gün belli oldu. Göreve İstanbul İl Sağlık Müdürü Ali İhsan Dokucu getirildi. Sağlık çevreleri, Dokucu’nun adını ilk olarak “ameliyata verdiği iftar molası” ile duydu. Edinilen bilgiye göre Dokucu, Şişli Etfal Hastanesi’ndeki görevi sırasında, 3 bu ‘Profesör olması hukuki değil’ S ES Genel Başkanı Çetin Erdolu, Dokucu’nun “jet profesör” olması nedeniyle Türkiye Kamu Hastaneleri’nin başına getirilmesine tepki gösterdi. Dokucu’nun “profesör” unvanı almasının etik ve hukuki açıdan yanlış olduğunu söyleyen Erdolu, “Sağlık Bakanlığı’na bağlı eğitim ve araştırma hastanelerinde çalışan doçentler, bir üniversite bünyesinde 2 yıl çalışmadan profesör unvanı alamaz. Bakanlık Dokucu’yu Şişli Etfal’deki görevine devam ederken YÖK yasasını bypass ederek profesör yaptı. Ayrıca vakıf üniversitesinde profesör olanlar da sözleşmelidir. Bu nedenle 2547’nin dışındadırlar. Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’nun başına jet profesör geçmiştir” dedi. İstanbul’da büyük yarış yaşanıyor CHP’den aday olmak için 227 kişi başvurdu İstanbul Haber Servisi CHP’nin İstanbul’da 37 ilçesine 227 aday adayı başvuru yaptı. Büyükşehir için ise bugüne dek Prof. Dr. Semih Eryıldız ile eski milletvekili ve eski Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Celal Doğan aday adayı oldu. CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı geçtiğimiz dönemlere göre rekor düzeyde aday adaylığı başvurusu yapıldığını, aday belirlemenin ilçelere göre genel merkez ataması ve eğilim yoklaması şeklinde olacağını söyledi. Bu arada bazı isimlerin de genel merkez nezdinde başvuruda bulunduğu ve isimlerin adaylık sürecinde açıklanacağı kaydedildi. Salıcı aday adayları ile nasıl bir yol izleyecekleri yönünde konuştuklarını belirterek, “Her aday adayından 2 dakika boyunca düşüncelerini aldık. Şu anda geçtiğimiz seçim dönemlerine göre rekor düzeyde müracaat var. Adaylık sürecinde ise genel merkez ataması ve eğilim yoklaması yapılacak. Şu anda memur olup da istifa edemeyenler için süreç devam ediyor. Onlar da seçim sürecinde aday adaylığı başvurusunu yaptıktan sonra kesin listeler ortaya çıkacak” dedi. Salıcı, bugün ve yarın da 1 ve 3. bölge aday adayları ile görüşeceklerini söyledi. çuk yaşındaki bir çocuğu ameliyat ederken, iftar için yemek molası verdi. Çocuk, ameliyat masasında karnı açık bir şekilde 20 dakika bekledikten sonra Dokucu ameliyata devam etti. Dokucu’nun aynı zamanda “jet profesör” olduğu öne sürüldü. Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeyken Bilim Üniversitesi’ne atanarak “profesör” unvanı alan Dokucu, YÖK yasasının izin vermemesine karşın unvanı aldıktan sonra Şişli Etfal’e geri dönmüş ve görevi Jet profesör iddiası ni “profesör” unvanıyla sürdürmüştü. Profesörlüğe yükselmek için vakıf üniversitesinde “görünen” Dokucu, kendisi hakkında çıkan iddialara, İl Sağlık Müdürü iken, “Halihazırda Bilim Üniversitesi’nde eğitim faaliyetlerini yürütmekle birlikte, 2547 sayılı Yükseköğrenim Kanunu’nun 38. maddesine göre ‘Bakanlığımızın takdiri’ ve onayıyla Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Çocuk Cerrahisi Kliniği’nde klinik şefi ve İstanbul Sağlık Müdürü olarak görevini ifa etmektedir” yanıtını vermişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle