15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 EYLÜL 2013 PAZARTESİ 8 Başbakan Erdoğan, toplumun çeşitli kesimlerinin hak taleplerine karşılık vereceklerini savunduğu ‘demokratikleşme paketi’ni bugün açıklıyor. Zamanlaması ve tahmini içeriğine baktığımızda, paketin varlık sebebi olarak sayabileceğimiz üç unsur öne çıkıyor: 1. Hükümet ile PKK arasında yürütülen müzakerelerin baskısı. Hükümet ne kadar aksini söylese de doğrudan İmralı’da Abdullah Öcalan ile yürütülen görüşmelerde iş Ankara’nın atacağı adımlara gelip dayanmış durumda. Bu yüzden paketin ana unsurları arasında anadilinde eğitimin özel eğitim kurumlarında başlatılması, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nda değişiklik yapılması ve Kürtçe yer isimlerinin kullanılması gibi adımlar yer alacak. 2. Gezi Parkı protestoları sonrasında dünya kamuoyunda daha da belirginleşen ‘otoriter lider’ imajından kurtulma çabası. Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması, cemevlerine yeni statü (Alevilerin talebini karşılamayacak da olsa) gibi yıllardır bekleyen adımların bugün atılmasının sebebi, yaklaşan seçimler öncesinde geçmişte AKP’ye hep kazandıran ‘reformcu’ iddiasını yeniden ön plana çıkarabilmek. 3. İslamcı tabanının beklentilerinin karşılanabilmesi için kamuda türban serbestisi getirecek adım bu açıdan önemli. Gerek Erdoğan gerekse parti sözcülerinin toplumun her kesiminin taleplerinin bulacağını belirttikleri paket; görüldüğü gibi Kürtler, İslamcı taban, gayrimüslim azınlıklar ve Alevilere HABERLER Paket ve Gezi Etkisi seslenecek unsurlar içeriyor. Zamanlama açısından ise paket, Erdoğan’ın bundan sonraki siyasi yol haritasıyla doğrudan ilişkili. Erdoğan, Ağustos 2014’te Çankaya’ya çıkabilmek için halkın oylarının ‘yüzde 50+1’ini almak zorunda. Bugün açıklanacak farklı toplumsal kesimlere yönelik adımlar işte bu yol haritasının izdüşümü niteliğinde. Ancak farklı kesimler hedeflenirken, özellikle yaşam biçimi kaygılarını içinde taşıyan Gezi Parkı eylemlerine destek veren kesimlerin taleplerinin pakette yer bulamayacağı anlaşılıyor. Paketin adı ‘demokratikleşme’ ama ülkede hâlâ 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası, başta Gezi Parkı ruhuyla hareket eden kesimler olmak üzere muhalifler için işletilmiyor. Polis en küçük bir eyleme göz açtırmadığı gibi taraftar gruplarından doktorlara, öğrencilerden öğretmenlere kadar büyük bir eylemci avı sürdürülüyor. Paket uzun tutukluluk süreleri ve tutuklu milletvekilleri sorunlarına da çözüm getirmiyor. Hükümetin, liderlere ‘diktatoryal’ yetkiler veren 12 Eylül ürünü antidemokratik Siyasi Partiler Yasası’nı değiştirme gibi bir kaygısı da bulunmuyor. Yasadışı dinlemeler, Uludere’deki katliamın failleri de keza. Tüm bunlar, 2014’teki seçimlere daha da artacak kutuplaşma ikliminde gidileceğinin göstergesi. duymadık. Paketin bu haliyle çıkması demokrasi açısından büyük bir eksiklik olacak. Dün görüştüğümüz AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, bu eleştirimize karşı çıkarak pakette ‘laik kesimlerin’ endişelerini girdermeye yönelik adımlar bulunacağı mesajı verdi. Çelik’in değerlendirmesi şöyle: “Bu paket bizim demokrasi perspektifimizin yeni bir halkasını oluşturacak. Yayımlandığı zaman Türkiye yeniden doğacak diye bir iddiamız yok. Ama her kesimden insanın talebi karşılık bulacak. Buna bizim ‘endişeli laikler’ dediğimiz grup da dahildir. Yani ‘Adalet ve Kalkınma Partisi daha uzun yıllar yönetimde kalır ve bizim yaşam biçimimize müdahale eder’ diyenlerin de endişesini giderecek maddeler bu pakette yer alacak.” CHP lideri Kılıçdaroğlu, paket öncesinde kurmaylarına ‘sessizlik’ talimatı verdi. Pakette Kürt sorunu ve ifade özgürlüğüne ilişkin açıklanacak adımların, daha önce CHP tarafından açıklanan 17 maddelik demokrasi ve özgürlükler bildirgesi ve Meclis’te verdikleri kanun teklifi önerileriyle aynı içerikte olması kaçınılmaz. İşte bu nedenle paket sonrasında CHP’den, “Bizim seçim barajının aşağı çekilmesi, azınlıklar, Aleviler, yargı ve siyasetin demokratikleştirilmesi yolunda verdiğimiz tüm önerileri AKP Meclis’te reddetti. Ama şimdi hiç kimseyle konuşmadan kendisi bundan da geri adımları getiriyor. Üzerinde mutabakat olan adımlara sadece türban gibi kendi gündemleri olan kutuplaştırıcı bir maddeyi ekliyorlar” tepkisi gelebilir. n Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM MUSTAFA BALBAY elik: Endişeli laikler de düşünüldü Gezi Parkı Direnişi, bugünkü açıklamanın sadece Kürtlerin beklentisini karşılayan ‘çözüm süreci eksenli’ bir paket olmaktan çıkıp, toplumun daha geniş kesimlerini kapsayacak bir pakete dönüşmesinde çok önemli bir etken oldu. Ancak bugüne kadar basına sızan haberlerde o protestolara dayanak teşkil eden ‘yaşam biçimine müdahale’ şikâyetlerini ortadan kaldırmaya yönelik bir adımdan bahsedildiğini hiç Ç Herkese demokrasi yok CHP ‘Biz önermiştik’ diyecek ‘Eksİk’ dEMokRasİ Adı ‘demokratikleşme’ olan paketin açıklanacağı basın toplantısına Aydınlık, BirGün, Evrensel, Sözcü ve Yurt gazetelerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda basın kuruluşunun davet edilmemesi önemli bir ‘demokrasi’ eksiği. Hükümet daha önce Kürt sorununun tartışıldığı Başbakanlık Konutu’ndaki toplantıya ve AKP Kongresi’ne katılım konusunda basın kuruluşlarına benzer sınırlamalar getirdiğinde eleştiri almıştı. Umarız toplantı saatine kadar bu kuruluşlara da gerekli davetler yapılır. Çankaya kampanyası başlıyor Yarı fiyata sattılar Füze ihalesi BARKIN ŞIK Türkiye’nin milli insansız hava aracı ‘Anka’ uçağını 56 milyon dolara Suudiler aldı aBd’den Çin tepkisi Dış Haberler Servisi Türkiye’nin uzun menzilli füze savunma sistemi üretimi konusunda ABD, Rusya ya da Avrupa’daki şirketler yerine, Çin şirketi CPMIEC ile anlaşma imzalayacağını açıklaması ABD’nin tepkisine yol açtı. CPMIEC, “nükleer silahların yaygınlaştırılması anlaşmalarını” ihlal ettiği gerekçesiyle Şubat 2013’ten bu yana ABD’nin yaptırım uygulanan şirketler listesinde bulunuyor. Suriye sınırına ABD, Almanya ve Hollanda’dan ikişer Patriot füze savunma sistemi yerleştiren Türkiye’nin, yakın müttefiki ABD yerine bir Çin şirketini seçmesinin hem maliyeti düşürmek, hem de askeri üretime dahil olmak istemesinden kaynaklandığı belirtilirken, ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir sözcü, “Türk hükümetinin ABD’nin yaptırım uyguladığı bir şirketle, NATO sisteminde ya da kolektif savunma kapasitesi içinde kullanılamayacak bir füze savunma sistemi için görüşmeler sürdürmesiyle ilgili ciddi endişelerimizi ilettik. Görüşmelerimiz sürecek” dedi. ANKARA Türkiye’nin milli insansız hava aracı “Anka”nın ilk yurtdışı satışı gerçekleşti. Suudi Arabistan’a 56 milyon dolara 4 adet Anka, komuta kontrol sistemleri ile birlikte satıldı. Türk Hava Kuvvetleri’nin ise 3 adet Anka’yı 96. 43 milyon dolara alması dikkat çekti. Geçen hafta toplanan Savunma Sanayii İcra Komitesi’nde (SSİK) de Anka’nın seri üretimi için kararlar alındığı öğrenildi. Suudi Arabistan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin bin abdullah al Gobail, nisan ayında Ankara’ya yaptığı resmi ziyarette, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in yanı sıra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından da kabul edil mişti. Gobail’in bu kadar yüksek seviyede kabul görmesinin arka planında milyon dolarlık silah satışı görüşmeleri yatıyordu. Türkiye’nin Suudi Arabistan’a, milli insansız hava aracı “Anka” ile milli tankı “Altay”ı satmak için sözleşme görüşmelerine bu ziyaret sırasında başlanmıştı. Ocak ayında uçuş testleri tamamlanarak seri üretime geçilme aşamasına gelen Anka’ya ilgi gösteren Suudi Arabistan’a ilk satış gerçekleşti. Edinilen bilgilere göre 4 adet Anka 56 milyon dolara Suudi Arabistan’a satıldı. Ancak aracın Türk Hava Kuvvetleri’ne satış fiyatının Suudi Arabistan’a satışının çok altında kalması dikkat çekti. Türk Hava Kuvvetleri 3 adet Anka’yı 96.4 milyon dolara tedarik etti. Geçen hafta toplanan SSİK’te Anka’nın seri üretimi konusunda da kararlar alındığı öğrenildi. Anka, şimdi TSK’nin yanı sıra Suudi Arabistan ordusu için de üretilecek. Suudi Arabistan’ın ilgi gösterdiği Türkiye’nin bir diğer projesi ise milli tank “Altay”. Altay’ın prototip testleri devam ediyor. Otokar’ın ana yükleniciliğinde, Aselsan, MKE, Roketsan ve Rotem tarafından geliştirilen Altay’a Türkiye 1 milyar dolar ArGe kaynağı ayırdı. İlk etapta 250 adet üretilmesi planlanan tankın birim maliyetinin 5.4 milyon dolar olması tahmin ediliyor. Suudi Arabistan’ın elindeki ABD yapımı “Abrams” tanklarının birim maliyet fiyatı ise 8.58 milyon dolar. Sırada Altay var 4 adet aldılar AKP’Lİ İDRİS BAL: Acılı yazıklar olsun Yurt Haberleri Servisi AKP Kütahya Milletanneler vekili İdris Bal, Gezi Parkı Direnişi sırasında polihaykırdı sin şiddeti nedeniyle gösteriHATAY (Cumhuriyet) Hatay’da Gezi Parkı Direnişi’ne destek için düzenlenen eylemlerde yaşamlarını yitiren Abdullah Cömert, Ahmet Atakan ve Eskişehir’de darp edilerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz, Ankara’da öldürülen Ethem Sarısülük ve Lice’de karakolu protesto eyleminde öldürülen Medeni Yıldırım’ın anneleri çocukları için yürüdü. “Anneler Çocukları İçin Yürüyor” adı altında yapılan yürüyüşe çok sayıda yurttaş katıldı. Uğur Mumcu Alanı’nda toplanan grup, Cömert ve Atakan’ın katillerinin bulunması için slogan attı. Cömert ve Atakan’ın öldüğü Armutlu Mahallesi’ne kadar yürüyerek karanfil bırakan grup, ardından oturma eylemi gerçekleştirdi. Eyleme Atakan’ın annesi Emsal Atakan, Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz ve Ethem Sarısülük’ün annesi Sayfı Sarısülük ile Lice’deki olaylarda yaşamını yitiren Medeni Yıldırım’ın annesi Fahriye Yıldırım da katıldı. Yürüyüş sırasında Armutlu Mahallesi’nde bulunan bir gelin ve damat da gruba destek verdi. o imamı sürenlere görecek, duymak istemeyenler bile duyacak. Çünkü Meclis’in hem ışıklandırma sistemi değişti hem mikrofonları yenilendi. Derin araştırmalar sonucunda, milletvekillerinin sık sinirlenmesinin, ani öfke kabarmasının ana nedeninin fazla ışık olduğu saptanmış. Salon fazla aydınlık olunca, bunun milletvekillerinin sinir uçlarına dokunduğu ortaya çıkmış. Demek ki genel kural Meclis’te de geçerli; fazla aydınlanma sinir bozar! Çözüm olarak 16 avizenin ışıkları yüzde 25 oranında azaltılmış. Bu yasama yılında yapılacak sinir ölçümlerinin ardından önümüzdeki yıl yeni bir indirime de gidilebilir. Mevcut mikrofon sistemi de kaldırılmış. Daha hassas, kürsü zeminine daha yakın mikrofon konmuş. TBMM Genel Sekreter Yardımcısı Vekili Kemal Kaya, mikrofon konusunda gazetecilere bilgi verirken şu değerlendirmeyi yapmış: “Milletvekili kürsüde konuşurken yönünü değiştirse bile çok net bir şekilde sesi anlaşılacak.” Bu da önemli; milletvekili ne tarafa dönerse dönsün, anlaşılma sorunu olmayacak! HHH Anlatıma biraz mizah karıştırdık ama değişikliğin etkilerinin olumlu olmasını dileyelim, beklentilerimize geçelim. Türkiye’de kritik olmayan yasama yılı yoktur. Her 1 Ekim öncesi, mutlak o döneme özgü gündem vardır. Bu kez durum daha ciddi. Önümüzdeki 2 yılda üç önemli seçim var. İlk ikisi bu yasama yılının başlıca konusunu oluşturacak. Üstelik 2014 yılı Mart ayında yapılacak yerel seçimler Meclis’in aritmetiğini de etkileyecek. İktidardan muhalefete pek çok milletvekilinin belediye başkanlığına adaylığını koyması gündemde. Siyasetimizde artık böyle bir gelenek var. Nisan başından itibaren bütün gözler ağustostaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine çevrilecek. Siyasette 24 saatin çok uzun olduğu Türkiye’de aylara dayalı tahminlerde bulunmak çok zor. Ancak her iki seçimin genel iklimini ekim ve kasım ayının şu iki gündemi şekillendirecek: Demokratikleşme paketi. Anayasa çalışmaları. Her iki konunun da temel belirleyicisi iktidar olacak ama biçimlendiricilik görevi de Meclis’e düşecek. Her şey Başbakan’ın iki dudağı arasında görünse de yakın geçmişteki Meclis mesaileri gösterdi ki, son dakika değişiklikleri olağan bir TBMM faaliyeti! Girişte ayrıntılarıyla aktardığımız Meclis salonundaki görüntüsel değişiklikler milletvekillerinin kafalarında ve yüreklerinde de var mıdır? Bu soruya yanıtımız şu: Seçim yıllarında Meclis’ten her şey beklenir. Gözlemimiz o ki, sürprizlere hazır olmak gerekecek. HHH Konunun “sürpriz” yanları bir tarafa iktidar kadrosunun planlaması şöyle görünüyor: Çıkarılacak ve çıkarılmayacak paketler hem Doğu’da oylarımızı artırmalı hem Batı’da. Güneydoğu’da “Bakın size daha önceki iktidarların ağzına dahi almadığı hakları veriyoruz” deyip paketlerin Meclis’ten geçen maddelerini gündeme getiririz... Batı’da da “Bu dış destekli nifak yuvaları öyle şeyler gündeme getirdi ki, bunların hepsini elimizin tersiyle itip birlik beraberliğimizden ödün vermedik” deriz, muhalefete oy kaptırmayız... İktidar bu tür politikalar uygulamada ustalık dönemini çoktan aştığı için, atacağıatmayacağı adımların altını doldurmakta zorlanmayacaktır. Sorun şu: Toplum bunu Doğu’suyla Batı’sıyla ne ölçüde inandırıcı bulacak, benimseyecek ve buna dayalı olarak oy verecek? Her şeyi halının altına süpürmekten öyle tümsekler oluştu ki; Meclis’in yeni aydınlatma sistemi de görünmez kılamaz. Meclis’in yeni yasama yılını kutlarken olası sürprizlerin ülke yararına olmasını dileyelim. ‘Şirket, durumu ciddileştiriyor’ Öte yandan BBC Türkçe tarafından yayımlanan bir analizde Çinli CPMIEC firmasının Suriye, İran ve Kuzey Kore’yi ilgilendiren “nükleer silahların yaygınlaştırılması anlaşmalarını ihlal ettiği gerekçesiyle Şubat 2013’ten itibaren ABD’nin yaptırım uygulanan firmalar listesinde olmasının” durumu daha da ciddileştirdiği savunuldu. ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkiliye dayandırılarak yapılan analizde, Ankara’nın Çin firmasını tercih etmesinin “siyasi sonuçları”nın da olabileceği ileri sürüldü. ‘Ne hak var ne de hukuk’ Grevdeki THY işçilerine destek verenlere polis müdahale etti. Çok sayıda eylemci yaralandı İstanbul Haber Servisi THY Greviyle Dayanışma Komitesi’nin çağrısıyla aralarında çeşitli siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, sendikalar ve İstanbul park forumları üyelerinin de bulunduğu yüzlerce kişi, Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Geliş A Kapısı önünde dün akşam bir araya geldi. Eylemcilerin “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganı atması üzerine barikat kuran polis, biber gazı ve coplarla müdahale ederek grubu havalimanı dışına çıkardı. Etkin Haber Ajansı muhabiri Emrah İngil’in de bulunduğu çok sayıda kişi yaralanırken 2’si SDP üyesi 3 eylemci gözaltına alındı. Eylemciler daha sonra THY’nin Genel Müdürlük binası önündeki grev çadırına yürüdü. Havaİş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin, “Ülkenin her yanında isyan var. Bizi polis şiddetiyle korkutacaklarını zannediyorlarsa yanılıyorlar” dedi. Eylem konserle sona erdi. Fotoğraf: KAYHAN AYHAN cilerin sığındığı Dolmabahçe Bezmiâlem Valide Sultan Camisi müezzini Fuat Yıldırım’ın Başakşehir’e bağlı Kayabaşı köyüne sürülmesine tepki gösterdi. Dumlupınar Üniversitesi’de katıldığı bir etkinlikte konuşan Bal, Gezi Parkı eylemlerinden toplumun her kesiminin ders çıkarması gerektiğini söyledi. Taksim olaylarına karışanlarla destek verenlerin bir olarak değerlendirilmesinin yanlış olacağına anlatan Bal, “Bunların hepsini suçlu, illegal ya da marjinal gurupların üyesi olarak kabul edemeyiz. Kabul edilirse yanlış yapılmış olur” dedi. Dolmabahçe Bezmiâlem Valide Sultan Camisi müezzini Fuat Yıldırım’ın Başakşehir’e bağlı Kayabaşı köyüne atanmasına da tepki gösteren Bal, “İmamı sürenlere yazıklar olsun. Eğer imam doğru söylediği için sürüldüyse onu sürenlere yazıklar olsun. Hür bir medyanın olmadığı bir ülkede demokrasi yoktur. Kontrol edilen bir medyanın olduğu bir ülkede demokrasi yoktur” dedi. ‘Yakışır İzmirime’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Büyükşehir Belediyesi, yaklaşan EXPO seçimleri öncesinde kentliler üzerindeki EXPO algısını güçlendirebilmek amacıyla, İzmir’in çeşitli mekânlarını dikkat çeken afişlerle donattı. Kent geneline yayılan billboard, durak raketleri ve bayrakların yanı sıra köprü üstlerini de “Yakışır İzmirime” sloganıyla giydirdi. EXPO 2020 yarışının kazananı, 27 Kasım’da Paris’te belirlenecek. İstanbul Haber Servisi AB Bakanı Egemen Bağış, Gezi eylemlerinin damga vurduğu haziranda Twitter’da attığı “Ouokl” mesajıyla Türkçede olmayan bu kelimeyi dolaşıma sokmuştu. Bağış, dün de katıldığı etkinliklerle ilgili attığı mesajların ardından sadece “Rö” yazılı bir mesaj attı. Bağış’ın mesajı binlerce kez paylaşıldı. Bağış’tan ilginç tweet: Rö İstanbul Haber Servisi TEM otoyolu Kavacık mevkiinde dün öğle saatlerinde yol kenarında ağaca asılı bir ceset bulundu. Olay yeri inceleme ekipleri cesedin üzerinden Hasan Şener (37) adına düzenlenmiş kimlik buldu. Polis ekiplerinin incelemesi devam ederken, otoyoldaki araç sürücüleri ve yolcuların cesedi görme merakı yüzünden trafik sıkıştı. Bir yolcu otobüsü, önündeki araca çarptı. Kazada, araçlarda hafif çapta hasar meydana geldi. Polis ekiplerinin Şener’in ailesine ulaştığı ve ailevi sorunları olduğu belirtildi. TEM’de ceset bulundu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle