15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 EYLÜL 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 9 Sekiz bin kişiye dava Liseli öğrencilerin kaldığı pansiyonda patlama YOZGAT (AA) Yozgat Lisesi öğrencilerinin kaldığı Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı pansiyonda gece saatlerinde patlama meydana geldi. Paniğe neden olan patlamanın ardından olay yerine polis, itfaiye ve ilk yardım ekipleri sevk edildi. Patlamanın şiddetinden banyo duvarının bir bölümü yıkılırken, kapı ve pencereler de parçalandı. Patlamada şans eseri ölen ya da yaralanan olmadı. Patlamaya banyodaki açık kalan termosifonun neden olduğu öğrenildi. Son üç yılda ‘silahlı örgüt kurma ve yönetme’ suçlarından dava açılan sanık sayısı katlanarak arttı Çarşı’nın Sırrı Yazılı değil sözel kültürün gelişkin olduğu ülkemizde birçok klişe kavram ve söz var. Bunlardan biri de ‘Futbol sadece futbol değildir’ sözü. Ancak ‘Çarşı’ söz konusu olduğunda bu söz klişe olmaktan çıkıp hakikate dönüşüyor. Çarşı sadece bir taraftar grubu değil. Çarşı’nın varlığı sayesinde de artık futbol sadece futbol değil... Futbolla ilgisi olanlar için Çarşı farklı bir hikâye. Top meselesiyle alakadar olup da popüler üç büyük takımdan Galatasaray ve Fenerbahçe’nin taraftar gruplarının adını sorsanız asla söyleyemeyecek olanlar Çarşı’yı her nasılsa bilirler mutlaka. HHH Ama asıl, bu satırların yazarı gibi futbolla ilgisiz yaşamlar süren, dünyalarında futbolun neredeyse hiç yer almadığı insanlarca da bilinen neredeyse tek futbol unsurudur Çarşı. Bir tek futbolcu ismi sayamayan, üç büyükler dışında takım bilmeyen bu insanlar Çarşı’yı mutlaka duymuştur, konuşmuştur. Bırakın maça gitmeyi, televizyonda futbol maçı izleme fikrini bile aklından geçirmemişken, sadece Çarşı merakıyla İnönü’deki maç öncesinde otobüsle, trenle İstanbul’a akıp, Beşiktaş Çarşı’da başlayan coşkuyu paylaşıp dönen o kadar çok Ankaralı var ki etrafta... Hayatında futbol cümlesi kurmayan, kuramayan binlerce insan, Çarşı’nın politik sloganlarını olmasa bile “Çarşı Kendine de Karşı” sloganı ya da ilkokul kitaplarında hep ‘8. ve en küçük gezegen’ olarak öğrendiğimiz Plüton’un artık gezegen statüsünden çıkarılmasına karşı İnönü Stadı’nın tribünlerine asılı “Hepimiz Plüton’uz” pankartından bir şekilde haberdardır. Çarşı, işte bu ve bir yazıda asla anlatılamayacak, bunlardan kat kat ağırlıktaki tüm değerleriyle sadece bir futbol takımının taraftar grubu değildir. Sınırları sadece futbolla çizilen bir alanın içindeki bir unsur hiç değildir. HHH İşte bu Çarşı, Gezi Parkı protestoları sırasında ve sonrasında futbolla ilgili, ilgisiz herkesin kafasında bir kez daha yer etti. Son örneği malum...Pazar gecesi oynanan GalatasarayBeşiktaş maçı biterken çıkan olaylardan sonra günlerdir akıllarda bir sürü soru var. Sahaya girenlerin kimler olduğu, ortada organize bir plan olup olmadığı ve daha birçok soru. Ama yukarıda belirttiğimiz futbolla ilgili ilgisiz herkeste, ortada Çarşı’ya yönelik bir operasyon olduğu kuşkusu ve kaygısı var. Gezi’den bu yana Çarşı’ya yönelik hesapları olanların var olduğu bir gerçek. Hedef seçenlerin niyetleri varsa bile Çarşı’yı itibarsızlaştırmaları, değersizleştirmeleri mümkün değil. Zaten bu hesapların boşa çıkacağına olan umudumuzu da olaylar sonrasında Çarşı’dan gelen şu açıklama artırıyor: “Bizler için nihai zafer denilen, asla ipi birinci göğüslemek olmadı. Düşüncelerimizi gerçekleştirecek evvellerimiz ve geleneklerimiz var olduğu sürece öylesine başı dik, alnı açık, onurlu ve gurur dolu tertemiz bir geçmişi geleceğe de aktaran ve gelecekte yaşatacak olan Beşiktaşımızın var olabilmesidir; zafer.” HHH Bitirirken, üç büyükler arası rekabet nedeniyle Beşiktaş’a çok kızmakta olan ama özellikle Gezi eylemlerinden sonra hükümetin Çarşı’yı hedef haline getirmek istemesi üzerine Beşiktaş’a sempatisi artanların varlığını da vurgulamak gerekiyor. Bu durum yüz yıllık üç büyükler rekabeti açısından da belki de bir ilktir. Bunun sırrı da Çarşı! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in verdiği bilgilere göre, 2009 yılından 2012 yılına kadar geçen üç yıllık sürede “silahlı örgüt kurma ve yönetme, örgüt üyeliği” suçlarından hakkında dava açılan sanık sayısı 2 kat arttı. Buna göre, 2009 yılında 4 bin 599 kişi hakkında dava açılırken 2012 yılında bu sayı 8 bin 316’ya yükseldi. BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, Türk Ceza Yasası’nın 314. maddesinde düzenlenen “silahlı örgüt kurma ve yönetme, örgüt üyeliği” suçlarından son 5 yılda kaç kişi hakkında soruşturma açıldığı, kaçının yargılandığı ve kaç kişinin bu suçlardan ceza aldığını sordu. u BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan’ın Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in yanıtlaması istemiyle verdiği önergenin yanıtı çarpıcı sonuçları ortaya koydu. Buna göre, 2009 yılında 4 bin 599 kişi hakkında dava açılırken 2012 yılında bu sayı 8 bin 316’ya yükseldi. Adalet Bakanı Ergin’in verdiği bilgiye göre, 2009 yılında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verilen dosya sayısı 1048 iken, toplam sanık sayısı 1819 oldu. Aynı yıl 4 bin 599 kişi hakkında dava açıldı. 2010 yılında 1077 dosya ve 2 bin 139 sanık hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Aynı yıl 1858 dosyada ise 6 bin 142 kişi hakkında dava açıldı. 2011 yılında, 1011 dosyada, 1996 sanık hakkında kovuşturmaya yer olma dığı kararı verildi. 2011 yılında, 2 bin 256 dosyada ise hakında dava açılan 7 bin 150 kişi sanık oldu. 2012 yılına gelindiğinde ise 1840 dosyada 6 bin 116 kişi hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı oluşturulurken 8 bin 316 kişi hakkında “silahlı örgüt kurma ve yönetme, örgüt üyeliği” suçlarından dava açıldı. Böylelikle 2009 yılından 2012 yılına kadar geçen 3 yılda silahlı örgüt suçlarından hakkında dava açılan sanık sayısı 2 kat arttı. 2009 yılında 3 bin 17 kişi bu suçlardan mahkum olurken 1668 kişi beraat etti. 2010 yılında 4 bin 319 kişi mahkum olurken 1418 kişi beraat etti. 2011 yılında 4 bin 705 kişi, 2012 yılında ise 8 bin 224 kişi bu suçlardan ceza aldı. Dava sayısında artış Dalaman’da servis faciası MUĞLA (Cumhuriyet) Muğla’nın Dalaman ilçesindeki Çiftlik İlköğretim Okulu anasınıfı öğrencisi 5 yaşındaki D.D, öğle yemeği için evine gitmek üzere Muammer T. yönetimindeki servis minibüsüne bindi. Araçtan inen D.D, bilinmeyen bir nedenle, hareket eden servis minibüsünün sağ arka tekerleğinin altında kalarak yaşamını yitirdi. Acı haberi alan çocuğun anne Ülkü ve babası Doğan D. sinir krizi geçirdi. Muamer T. ise gözaltına alındı. Telefonu için öldürüldü BURSA (Cumhuriyet) Bursa’da hepsi 15 yaşında ve lise öğrencisi olan A.Ö, A.Ş. ve A.Ş. kendileri gibi lise öğrencisi olan 17 yaşındaki B.D’nin önünü keserek 2 bin lira değerindeki cep telefonunu kendilerine vermesini istedi. B.D. telefonunu vermeyince A.Ö. belinden çıkardığı bıçağı B.D’nin göğsüne sapladı. B.D. kalbine isabet eden bıçak darbesi nedeniyle yaşamını yitirdi. Kaçan saldırganlar ise kısa sürede yakalandı. Deniz Teztel’i sonsuza uğurladık İstanbul Haber Servisi 12 Eylül askeri darbesinden sonra sıkıyönetim mahkemelerinin açtığı çok sayıda siyasi davanın tanığı, gazetemiz eski çalışanlarından Deniz Teztel (54) uzun süredir mücadele ettiği kanser hastalığı nedeniyle dün sabah yaşamını yitirdi. Teztel, sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanan sendika başkanları, avukatlar ve gazetemiz çalışanları tarafından gözyaşlarıyla uğurladı. Deniz Teztel’in cenaze törenine CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi, DİSK’e bağlı Tekstil Sendikası ve eski DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcaytu, Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve yazarımız Orhan Erinç, sanatçı Sadık Gürbüz, Barış Derneği ve DİSK davalarının avukatı Turgut Kazan, avukatlar Alp Selek, Bahri Belen, Ercan Kanar, Filiz Kerestecioğlu, darbenin ardından açılan siyasi davalarda yargılananlar ve çok sayıda seveni katıldı. Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız, Yazıişleri Müdürü Ayşe Yıldırım, gazetemiz yazar ve çalışanları da Teztel’i son yolcuğuna uğurladı. Cenazeye DİSK, TGC, İstanbul Barosu, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, Fest Travel, gazeteci Okay Gönensin çelenk gönderdi. Deniz Teztel 1959 yılında İstanbul’da doğdu. İktisadi ve Ticari İlimler Yüksekokulu’nu bitirdi. Gazeteciliğe 1980 yılında Türk Haberler Ajansı’nda (THA) muhabir olarak başlayan Teztel, daha sonra Cumhuriyet Gazetesi’ne geçti. TGC ve TGS üyesi olan Deniz Teztel, 12 Eylül Askeri Darbesi’nin ardından başlayan Devrimci Sol, DİSK, Barış Derneği gibi toplu siyasi davaları gazeteci duyarlılığıyla takip etti. Selimiye Kışlası, Metris Baştabya’da kurulan toplu davaları izleyen Teztel, hukuk dışı yargılamaların yakın tanığı olarak, yaşanan baskıları dönemin koşulları elverdiğince okurlara aktardı. Teztel daha sonraki yıllarda tanık olduğu işkenceleri, hukuk dışı uygulamaları yazı ve haberleriyle, röportajlarıyla aktardı. Kaç kişinin gözaltına alındığı, işkence görenlerin sayısı gibi 12 Eylül’ün hak ihlalleri bilançosunun hazırlanmasında büyük katkıda bulundu. Deniz Teztel’in siyasi duruşu ve tanıklıklarını kamuoyuyla paylaşan gazeteciliğinin karşılığı “gizli örgüt kuryeliği” suçlamasıyla cezaevine konulmak oldu. 14 Haziran 1991 tarihinde Devrimci Sol örgütü üyelerinin dışarıyla haberleşmesini sağladığı iddiasıyla gözaltına alınan Teztel, 28 Haziran 1991’de “gizli örgüt kuryeliği” iddiasıyla tutuklanarak Eskişehir Özel Tip Cezaevi’ne konuldu. Yoğun işkencenin uygulandığı Eskişehir Cezaevi’nin kapatılması istemiyle yapılan açlık grevi eylemine katıldı. Teztel’in tutuklanması, dünya çapında gazeteci meslek örgütleri, Uluslararası Af Örgütü tarafından tepkiyle karşılandı. Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde 17 Ocak 1992’de hâkim karşısına çıkan Teztel tahliye edildi. Tahliyesinin ardından gazetemize dönen Teztel, Haber Merkezi’nde mesleğini sürdürdü. Teztel’in 1991’de tutuklu bulunduğu sırada Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Direktörü Peter Galliner, dönemin başbakanı Süleyman Demirel’e 18 Aralık 1991 tarihinde bir mektup yazarak, “Öğrendiğimize göre polis, Teztel’in insan hakları ve işkence konusunda yazılar yazmaktan vazgeçmesi durumunda koşullu olarak serbest bırakılacağını bildirdi. Deniz Teztel’in tutuklanışı ifade ve kamunun bilgilenme özgürlüğüne doğrudan bir saldırıdır” demişti. Parkta yaşamını yitirdi DENİZLİ (AA) Denizli Adalet Mahallesi’ndeki Saime Aslan Anaokulu’na bu yıl başlayan A.A.T, okulun bodrum katındaki oyun parkında arkadaşları ile oynarken düştü. Başından darbe alan A.A.T, kaldırıldığı Servergazi Devlet Hastanesi’ndeki müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi. A.A.T’nin cenazesi, ölüm nedeninin araştırılması amacıyla Pamukkale Üniversitesi Hastanesi morguna götürüldü. Makam aracı kanala uçtu ADANA (Cumhuriyet) Sosyal Politikalar İl Müdürü Erhan Güngör ile İl Müdür Yardımcısı Sezai Balcılar’ın da içinde olduğu otomobil, sürücü Mehmet Çiçekdağ’ın yolun karşısına geçmeye çalışan 52 yaşındaki Sevinç İnan’a çarpmamak için direksiyonu kırması üzerine DSİ’ye ait sulama kanalına uçtu. Otomobilde bir süre mahsur kaldıktan sonra çıkarılan İl Müdür Yardımcısı Balcılar’ın hayati tehlikesinin bulunduğu açıklandı. Kovada boğuldu Yurt Haberleri Servisi Şanlıurfa’da 6 aylık H.K, annesinin temizlik için kullandığı su dolu kovanın içine düştü. Anne Zeynep K, kovanın içinde bulduğu bebeğini Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürdü. Acil serviste tedaviye alınan H.K, yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. T Bir döneme tanıklık etti eztel, SkyTürk televizyonunda yayımlanan Öteki Tanık programında, 12 Eylül davalarını şöyle anlatmıştı: “1980’in Kasım ayında Selimiye Kışlası’na adım attım, sonra 10 yıl kadar da orada kaldım. Herkes ‘suçluydu’, bu nedenle bir sürü davamız oldu. DİSK, TSİP, TİP, Barış Derneği, MLSPB, TKP/ML TİKKO davaları... Duruşmalarda işkenceyle ilgili anlatımları çok dinledim. Yargıç bunları dikkate bile almıyordu. 1243 sanıklı Devrimci Sol (DevSol) davası, 24 Temmuz 1981’de başladı. İlk duruşmada altı sanık vardı. Sonra bu sayı arttı...” CHP’li Hüseyin Aygün’den Başbakan’a suç duyurusu Emniyet’te yeni atamalar ANKARA (ANKA) “Dinci terör örgütleri tarafından ölümle tehdit edilen” CHP Milletvekili Hüseyin Aygün, “kendisini hedef gösterdiği” gerekçesiyle Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Dilekçede; “Aygün’ün hedef gösterilmesi neticesinde, dinci terör örgütü olarak değerlendirdiğimiz maşaların internet hesabından tehdit edilmiştir” denildi. ANKARA (DHA) Emniyet Genel Müdürlüğü, yapılan yeni atamaları resmi internet sitesinden açıkladı. 20/09/2013 tarih ve 2013/616 sayılı kararnameye göre; “Kâbil Büyükelçiliği Emniyet Müşavirliği’ne 1. Sınıf Emniyet Müdürü Müslüm Sayli, Lahey Büyükelçiliği Emniyet Müşavirliği’ne 1. Sınıf Emniyet Müdürü Şammaz Demirtaş, Sofya Büyükelçiliği Emniyet Müşavirliği’ne 1. Sınıf Emniyet Müdürü Metin Tanış getirildi. Kadıköy’de yürüyüş düzenleyen kadınlar ‘tacizci polislerin’ cezalandırılmasını istedi VEFAT Baromuzun 4987 Sicil sayısında kayıtlı Kadınların ‘çıplak arama’ isyanı KAYHAN AYHAN AVUKAT Çocuk parkını yaktılar! BURSA (Cumhuriyet) Orhaniye Mahallesi Varışlısoy Sokak’ta bulunan ve belediye tarafından yaptırılan parktaki çocukların oynadığı plastik aletler, kimliği belirlenemeyen kişi ya da kişilerce ateşe verildi. Yangının ardından olay yerine gelen İnegöl Belediye Başkan Yardımcısı Turgay Yel, vatandaşlardan parklara sahip çıkmalarını istedi. Belediye olarak çocuklara yeni parklar kazandırmaya çalıştıklarını ifade eden Yel, “Burada yaklaşık 78 bin liralık zarar var. Ama maddiyattan ziyade burada manevi hasar var” dedi. Yoğurtçu Parkı Forumu’ndan kadınlar, Kadıköy’deki eylemler sırasında gözaltına alınan kadınlara Rıhtım Polis Merkezi’nde çıplak arama yapılmasını protesto etti. Kadıköy boğa heykeli önünde dün akşam bir araya gelen kadınlar, Kadıköy Rıhtım’da bulunan Polis Merkezi’ne yürüdü. Yürüyüş boyunca kadınlara çevredeki yurttaşlar alkış ve sloganlarla destek verdi. Burada kadınlar adına açıklama yapan Nida Karabağ, Kadıköy’deki eylemler sırasında gözaltına alınan 2 kadına Kadıköy Rıh tım Polis Merkezi’nde zorla çıplak arama yapıldığını belirterek, “Biz kadınlar bulunduğumuz her yerde tacizci polisleri, buna zemin hazırlayan karakolları ve cesaret veren yetkilileri teşhir ediyoruz. Bugüne kadar bu suça ortak olmuş herkesin cezalandırılmasını istiyoruz. Gözaltında ince arama adıyla yapılan çıplak arama bir insanlık suçudur” dedi. Kadınlar açıklamanın ardından ellerinde taşıdıkları dövizleri polis merkezi önünde barikat kuran polislerin önüne bıraktı. Bu sırada polisle kadınlar arasında kısa süreli gerginlik yaşandı. HÜSEYİN RAHMİ YANANLI vefat etmiştir. Aziz meslektaşımızın cenazesi 25.09.2013 Çarşamba günü (bugün), Kadıköy Göztepe Çemenzar Camii’nde kılınacak ikindi namazını müteakip Ümraniye Ihlamur Kuyu Mezarlığı’na defnedilecektir. Merhuma Tanrı’dan rahmet, kederli ailesine, yakınlarına ve Baromuz mensuplarına başsağlığı dileriz. İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle