15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 EYLÜL 2013 PAZARTESİ 4 HABERLER CHP lideri türbanlı vekil tartışmasına son noktayı ‘devletin kuralları var, herkes uyar’ diyerek koydu Kılıçdaroğlu: Yeter artık AYŞE SAYIN ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, türbanlı milletvekili tartışmalarına son noktayı, “İsteyen istediği kıyafetle gezebilir, konuşabilir. Ama devletin kuralları vardır. Herkes de o kurallara uyar. Yeter artık! Yıllardır istismar ettiler” sözleriyle koydu. CHP lideri Kılıçdaroğlu, Hatay gezisi dönüşünde sorularımızı şöyle yanıtladı: Savaş karşıtı mitingleriniz sürecek mi? Savaş tehlikesi sürdüğü sürece ve Suriye’deki iç çatışmadan bu bölge halkı etkilendiği sürece bunu sürdüreceğiz. Herhangi bir takvimlendirme yok. Diyelim ki Cenevre sürecinde barış sağlandı, güzel bir şey. O zaman savaşa hayır mitingi yapmaya gerek kalmayacak. Suriye’nin kimyasal silahlarla ilgili bilgileri BM yetkililerine vermesi de çok önemli. Suriye ile ilgili tezkere konusunda tavrınız ne olur? Türkiye’ye yönelik bir saldırı olursa, buna karşılık vermek üzere bir tezkere gelirse o ayrı, ama tek taraflı “Suriye’ye müdahale edilsin” diye bir tezkere gelirse burada düşüncemiz farklı. Meşru müdafaa hakkı varsa zaten tezkereye gerek yok ki. “Bir başka ülkenin müdahalesi halinde biz de müdahale edeceğiz” diye, o anlayışla AKP getirmek istiyor. Böyle bir tezkereye biz olumlu bakmayız ve muhalefet ederiz. Böyle bir tezkere Türkiye’yi savaşın içine sokmaktır. Başbakan, “Eğer ABD Suriye’ye müdahale ederse biz de karadan destek veririz” dedi. Bu, parlamentonun iradesine ipotek koymaktır. AKP milletvekillerini de insan yerine koymamak demektir. Belki birisi çıkacak hayır diyecek, bu gizli oylama. Türbanlı milletvekili tartışması sürüyor. TBMM Genel Kurulu’na türbanla milletvekili gelirse tavrınız ne olur? Türban üzerinden siyaset halkı Tür Ermeni köyü için yasa teklifi ılıçdaroğlu, Hatay gezisinde ilK ginç bir ziyaret de gerçekleştirdi. Samandağı mitingi geç saatte bitmesine ve hava kararmasına karşın Kılıçdaroğlu, Türkiye’deki tek Ermeni köyü olan Vakıflı’yı ziyaret etti. Köydeki Meryem Ana kilisesini ziyaret edip anı defterini imzalayan Kılıçdaroğlu, ayrıca Musa Peygamber’in asasını vurduğu yerden çıktığına inanılan “Musa Ağacı”nı ziyaret etti. Kılıçdaroğlu daha sonra muhtar ve köylülerle sohbet etti. Köylüler, Hatay’ın büyükşehir olması nedeniyle, köylerinin “mahalle”ye dönüşeceğine dikkat çekerek bu durumun köylerinin özelliklerinin ve kendi kültürlerinin yok olmasına yol açacağından yakındılar. Kılıçdaroğlu’ndan bu durumun önlenmesi için yardım isteyen köylüler, bu konuda yasal düzenleme istediler. Kılıçdaroğlu, elinden gelen yardımı yapacaklarını ve bu kapsamda CHP olarak TBMM’ye yasa önerisi vereceklerini söyledi. ‘Dinlemelerde hükümet Başbakanlık’a bağlı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nda dinleme skandalı yaşandı. Siz de dinlenme endişesi taşıyor musunuz? Endişelenmez olur muyuz? Önce bizim milletvekillerinin izlendiğini, dinlendiğini, fişlendiğini duyurdu medya. Bilinen bir olay bu. Bunu devletin bir kurumu, MİT yapıyor. Benim lehime ise dinleme ona göz yummak, sırtını sıvazlamak, “Benim aleyhime ise onun üstüne gideceğim” demek, yani dinlemede çifte standart uygulamak, dinlemenin önünü almaz. AKP’nin yasadışı dinlemelerde kendisine servis edilen bilgileri kullanmak istemesi onları zaman zaman dillendirmesi, bu tür dinlemeleri hoş gördüğü anlamına geliyor. Zaten görüyoruz da. Örneğin CHP vekillerin fişlendiği konusunda kamuoyuna bilgi yansıdı, üstelik yazılı olarak yansıdı. Başbakan’ın söylediği “Biz de geçmişte dinlenmiştik.’ Yani “siz de dinlenebilirsiniz” demektir. Kişisel olarak bir önlem almak mümkün değil, önlemin iktidar tarafından bütün yurttaşlar için alınması lazım. çifte standart uyguluyor’ ‘Evren’in yüzde 10’undan farksız’ Hükümetin demokratikleşme paketinde, “daraltılmış bölge sistemi” yer alacağı konuşuluyor. Siz bu öneriye nasıl bakıyorsunuz? Ayrıntılar çıkmadığı için yorum yapmam doğru değil. Orada şu hedefleniyor. “Yüzde 10 seçim barajını düşüreceğim, daraltılmış bölgeyi kendi istediğim gibi yapacağım, daha fazla milletvekili çıkaracağım.” Eğer bu arayış içindeyse bu düşüncenin Kenan Evren’in yüzde 10 barajından bir farkının olmadığı çıkar ortaya. Vatandaşın oyu parlamentoya aynen yansımalı. Yüzde 1 alırsa 1 milletvekili çıkarmalı. Yüzde 5 alıyorsa 5 milletvekili çıkarmalı. Türkiye milletvekilliği de olabilir. Belli sayıda normal yöntem. 100 Türkiye milletvekili olabilir. CHP’nin paketi bölgede nasıl algılandı? “Demokratikleşme paketimize” bölgede olumlu bakılıyor. Olumsuz bakan hiçbir unsur yok. ‘Paket pazarlık sürdüğü için gecikti’ Başbakan sürekli ertelediği ‘demokratikleşme paketi’ni açıklama konusunda, sonunda net takvim verdi. Neden bu kadar uzadı? “Demokratikleşme paketi”nde erteleme şunu gösteriyor. İmralı ile yapılan pazarlıkları gösteriyor. Erteleme o. Pazarlık süreci henüz daha bitmiş değil. Böyle bir süreç Türkiye’ye demokrasi getirmez. Gizli kapaklı PKK ile oturulmuş masada pazarlıklar yapılıyor. Sonra Başbakan açıklayacakmış. Neyi? Demokratikleşmeyi. Ne için? Halk için, ama halkın haberi yok. Eğer ülke demokratikleşecekse 12 Eylül yasalarından başlanmalı. ‘Yeter artık!’ kiye gerçeklerinden koparma siyasetidir. Kılık kıyafet üzerinden siyaset mi yapılır. Tamamen oy kaybeden AKP’nin “oyumu nasıl devşiririm tekrar” üzerinden siyaset yapmasıdır. Kadınlar konuşmuyor erkekler konuşuyor. Bu kadar saçma bir şey olabilir mi? Kadının türbanıyla senin ne alıp veremedi ğin var. İsteyen istediği kıyafetle gezebilir, konuşabilir. Ama devlet dediğiniz bir kurum vardır, devletin kuralları vardır. Herkes de o kurallara uyar. Olay da budur. Bunu alıp da Türkiye’nin çok hayati bir sorunuymuş gibi gündeme getirip onu istismar etmek. Yeter artık, yıllardır istismar ettiler. Sarıgül: Demokrasi ve adalet olmadan kürsel barış olmaz İstanbul Haber Servisi Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Uluslararası Dünya Barış Günü nedeniyle İtalya’da düzenlenen konferansa katıldı. Venedik Barış Araştırmaları Vakfı’nın davetlisi olarak katıldığı Venedik’te yapılan konferanstaki konuşmasında Sarıgül, “Küresel demokrasi ve adalet sağlanmadan, küresel barış sağlanamaz” dedi. Sarıgül, savaşların en büyük mağdurunun sivil halk, kadınlar ve çocuklar olduğunu vurguladı. Şişli Belediyesi Basın Bürosu’ndan yapılan açıklamaya göre Sarıgül, konuşmasında şunları söyledi: “Savaş, kâinatın en üstün yaratığı olan insanı kâinatın en acımasız canavarı haline getiren bir hastalık. Bugün sadece, benim ülkeme komşu olan Suriye’den çevre ülkelere sığınan 6 milyon savaş mağduru var. Küresel eşitsizlik ve adaletsizlik barışın önündeki en büyük engel. Herkesin birbirini anlayabileceği ortak bir kültüre, evrensel bir anlayışa ihtiyaç var.” Konuşmasının ardından Venedik Barış Araştırmaları Vakfı Kurucusu Maria Laura Picchio Forlati, Sarıgül’e bir teşekkür plaketi verdi. CHP Genel başkan yardımcısı adnan keskin: Sarıgül önümüzdeki günlerde CHP’de olur İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) CHP’nin örgütlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, “Öyle sanıyorum ki önümüzdeki günlerde Mustafa Sarıgül CHP’ye kaydolacaktır” dedi. Keskin bir düğüne katılmak için geldiği İzmir’de önemli açıklamalarda bulundu. İstanbul Şişli Belediye Başkanı Sarıgül’ün CHP’ye geçmesi için kendisinin de içinde bulunduğu gruplarla önemli görüşmeler yapıldığını belirten Keskin şöyle konuştu: “CHP kültürünü almış, çalışmış, yerel yönetimlerde ciddi ve başarılı örnekler sergilemiş bu arkadaşımızın CHP’ye gelip partimizin mensubu olmasını arzuluyorduk. Öyle sanıyorum ki önümüzdeki günlerde Sarıgül, CHP’ye kaydolacaktır. Parti meclisi ve merkez yönetim İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun Buca’da temel atma töreninde yerel seçim çalışmalarını başlatmasını değerlendiren Keskin şunları söyledi: “Kocaoğlu üstü kapalı da olsa aday olacağını ilan etmiş. Aziz Bey zaten adaydı. Bugüne kadar başvurmadı, ama Genel Başkan’la görüştüğünde düşüncelerini ifade ediyordu. Hayırlı, uğurlu olsun. İzmirlilere de önümüzdeki dönemlerde de güzel hizmetler sunacağına inanıyorum.” ‘Kocaoğlu zaten aday’ kurulu uygun görürse yerel seçimlere girecektir. Kendisi de başvurabilir. Başka formüller de üretilebilir. Önemli olan görüş ve anlayış birliğine varılması. O birlik de sağlanmış durumda.” Beklemediğiniz zamanda kapınız çalınıp tanıdığınız birini gördüğünüz oldu mu hiç? Uzun zamandır görmemiştiniz. Hakkında söylentiler vardı. Sizin de kuşkularınız vardı. Düzenle uyuşmayan yanları nedeniyle kaçtığı söyleniyordu. Siz de merak ediyordunuz ama bir yandan da çekiniyordunuz. Arayamıyordunuz. Size de uzanacak bir zarar olabilirdi. Bu işlerle uğraşmak gerekiyordu ama başkaları uğraşsındı. Şimdi kurulu düzeninizi bozmaya değer miydi? Değmezdi demiyorsunuz ama başkalarının yapması daha iyiydi. Ama şimdi? Ama şimdi, işte karşınızdaydı. Kapınızdaydı, onu içeriye almanız gerekiyordu. O da kaygıyla bakıyordu size. İçeriye alacak mıydınız? Kalmasına izin verecek miydiniz? Belki sizin de başınızı belaya sokacaktı ama çaresiz kalmıştı işte. Siz onun dostuydunuz. Size gelip gelmemeyi çok düşünmüştü ama sonunda gelmişti. Bir kaçağı saklar mıydınız? Hiç kaçak sakladınız mı? HHH “Suçu nedir acaba?” diye sormadan. “Takip ediliyor mu?” kuşkusuna düşmeden. “Benim başımı da belaya sokar bu” demeden. “Neden başka yere gitmedi ki?” diye sızlanmadan. Bir kaçağı saklar mısınız? Dürüst olun. “Elbette saklarım” deyivermeyin. “Dostumu ortada bırakmam” demeden düşünün. İçinizde kaçak yok muydu? Yabancı değil, kendi içinizde. Kaçak yok muydu? Kaçaklar yok muydu? Onları saklamadınız mı? Onları saklamıyor musunuz? Kendi kaçaklarınızı. HHH Sorumluluklarınız vardı. Oralı olmadınız. Kaçtınız. Kaçıyorsunuz. Kaçaksınız. Onlara karşı sorumluydunuz. Onlar ortadaydı. Eziliyorlardı. Dövülüyorlardı. İşlerinden atılıyorlardı. Grev yapıyorlardı. Çadır kuruyorlardı. Pankart asıyorlardı. İşçiydiler. Öğrenciydiler. Kadındılar. Erkektiler. İnsandılar. Siz duyuyordunuz. Okuyordunuz. Evet, üzülüyordunuz ama o kadardı işte. Kaçmadınız mı? Kaçmıyor musunuz? Kaçak değil misiniz? Sevmeniz gerekiyordu. Yok, öyle sadece sevgilinizi değil, sevilmeye değer herkesi, her şeyi. Doğayı, canlıları, hayvanları, bitkileri, sizden sevgi bekleyen dünyayı, hayatı... Bildiniz mi? Ama siz ne yaptınız? Sadece sizin olanı sevdiniz. Sadece sizin dediğinizi yapanı. Sadece size yakın olanı. Sadece sizi seveni. Sevginizi cömertçe vermediniz. Sevmekten kaçtınız. Öyle mi, değil mi? Öfkeniz neydi öfkeniz? Canınızı sıkan şeylere öfkelendiniz. Size ters gelen şeylere öfkelendiniz. Kişisel bir tepkiydi öfkeniz. Bunun ötesinde, bilinçli öfkenin ne olduğunu düşündünüz mü? Dünyaya, hayata, hiç tanımadığınız insanlara zarar verenlere karşı öfke duydunuz mu? Eğer duymadınızsa, öfkenin kaçağı değil misiniz? Yaşamınızın anlamını düşündünüz mü? Ne için yaşadığınızı? Neyin yaşamınızı anlamlı kıldığını? Gününüzü iyi geçirmenin mi? Evinizin olmasını mı? Eşinizin, çocuğunuzun olmasını mı? Arabanızın markasını mı? Yaşamınızın anlamını nelerin oluşturduğunu mu? Yoksa, düşüncelerinizin çapını mı, duygularınızın neleri kapsadığını mı, sizi nelerin sevindirip nelerin üzdüğünü mü? Yaşamın anlamının kaçağı mısınız, değil misiniz? Kendinizi sorgulayın. Yaşamınızı sorgulayın. Hiç kaçak sakladınız mı? İçinize bakın, yanıtı bulacaksınız…. Hiç Kaçak Sakladınız mı? Fotoğraf: ENSAR ÖZDEMİR/AA Kürtçe1920’de Meclis tutanaklarında ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kürtçenin TBMM Genel Kurulu tutanaklarında yer alıp almamasının tartışıldığı günümüzde, Meclis açıldıktan yaklaşık 7 ay sonra Kürtçenin Genel Kurul tutanaklarında yer aldığı anlaşıldı. Kürtçe sözler, TBMM Zabıt Ceridesi’nin, 30 XI 1336 (30 Kasım 1920) tarihli 106. içtimasında yer alıyor. Tutanaklarda, Kürtçe sözlerin Muş Mebusu Hacı Ahmet Hamdi Bey tarafından söylendiği görülüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle