15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 EYLÜL 2013 PAZARTESİ 2 böylesi bizde de olsa” dediğiniz o meydan sanki ortak bir çöplükmüş gibi her Allah’ın günü halkın kirlettiği, izmarit attığı, hatta sıkışınca kuytusunda apdes bozduğu bir yerse? Ya da asılmış, boynu vurulmuş, linç edilmiş ünlü insanların anısını aklınıza getiriyorsa? Veya falanca miting sırasında yüzlerce insan orada kurşunlanmışsa? O bakımdan sonu gelmeyen meydan tartışmalarıyla helak olmaya, o konuda birbirini kırıp selamlaşamaz duruma gelmeye değmez. Meydanlar açılırken, değiştirilip yenilenirken yanlışlar yapılmış ve hatta çirkinlikler gözleri rahatsız edecek biçimde ortalığa konmuşsa kahrolmak da gerekmez; meydanlar nispeten kolay düzeltilip güzelleştirilebilecek ferah yerlerdir. Yeter ki, en münasebetsiz köşelere masraflı ucubeler kondurulmamış olsun ve siz demokratik çabanızla iktidara geldiğinizde onları yıkmanız çok masraflı olmasın. aha da iyisi şudur: Bu yollara başvurmadan, yüksek bilimin ve estetiğin öğretildiği insan yetiştirme kurumlarını geliştirmek, onlara gerçek özerklik sağlayarak doğrunun, iyinin ve güzelin ülkeyi yönlendirmesini sağlamaktır elbet. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Meydanlar ve İnsanlar YENİ tartışma başladı: Büyük kentin meydanları nasıl olmalı? Ağaçlı mı, ağaçsız mı? Trafikli mi, trafiksiz mi? Prototip yok ki “meydan dediğin öyle olsun” diyebilesiniz, herhangi bir kent ya da başkent sakinleri arasında anketimsi yarışma bile açsanız, bin türlü yanıt gelir, hiçbirine ödül veremezsiniz. Çünkü herkesin meydanı kendine. Sizin beğendiğiniz “örnek meydan”ın adını bile duymamış olanlar çıkacaktır. Başka birçok konuda olduğu gibi bunda da insana ve toplumlara göre sonuç değişecektir. Hele şu var: Meydan, adı üstünde, hep meydandadır ve her yerde herkesindir, herkes farklı sever ya da benimser. Mekânlarla insanlar arasındaki ilişki, halkların değerlerine ve ulusların ve tarihlerine göre değişir. öyle olduğu için, bu konu uzadıkça uzar. Örneğin, sizin resmine bakıp pek beğenip içinizden “Keşke Suriye Krizinin Enerji Boyutları Medyada sözü edilmiyorsa da Suriye krizi Türkiye için enerji açısından bir risk oluşturuyor. Bu risk ilk aşamada İran ile ilişkili. İran, Suriye’ye yapılacak bir askeri saldırıda Türkiye’ye misilleme yapacağını yarı kapalı beyan etmiştir. Bu tehdidin ciddiyet derecesi bilinemez. Ancak İran’ın elinde bu noktada inandırıcı bir koz var; doğalgaz. Türkiye günümüzde doğalgaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 20’sini İran’dan ithal ediyor. G Dr. FERRUH DEMİRMEN Bağımsız Petrol Danışmanı ünümüzde yaşanan Suriye krizi tartışmalarında enerji hususları hemen hiç yer almıyor. Oysa Ortadoğu gibi bir bölgenin siyasi ve askeri gelişmelerinde petrol ve doğalgazın rolünü yadsımak zor. Suriye krizini tetikleyen etkenler arasında Esad rejimini devirme ve bölgenin enerji dengelerini değiştirme var denebilir. Krizin bir yan etkisi olarak da Türkiye, enerji açısından kritik, tehlikeli bir aşamaya girme olasılığıyla karşı karşıya. D B Kabul etmek gerekir ki, petrol ve doğalgaz rezervleri açısından Suriye Ortadoğu’nun enerji denkleminde önemli bir yer almıyor ve bu nedenle krizin enerji boyutları medyanın dikkatinden kaçmış durumda. Ancak bir enerji transit ülkesi olarak Suriye’nin coğrafi konumu anahtar niteliğinde. Suriye’nin kanıtlanmış 240 milyar metreküp doğalgaz rezervinin yanı sıra Doğu Akdeniz’de henüz keşfedilmemiş doğalgaz Enerji çıkarlarının rolü Çocuğunuz bir dahi olabilir O’na bir fırsat verin! Tablet destekli okul öncesi eğitim alan çocukların, yaşıtlarından daha hızlı kavrama ve öğrenme becerisi edindiklerini biliyor musunuz? ANNELİK AKADEMİSİ Anne Çocuk tablet destekli okul öncesi eğitimi başlıyor... Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin başkanlığında; M.E.B Okul Öncesi Eğitim Mevzuatı’na uygun olarak, anaokulu öğretmenlerinin önerileri ile geliştirilmiş eğitici ve eğlenceli Anaokulu dergileri ve tablet uygulamaları ile mükemmel bir okul öncesi eğitimi. Çocuğunuzla birlikte oyunlar oynayarak ses, animasyon ve interaktif uygulamalar ile zenginleştirilmiş içerikle öğrenmek şimdi çok kolay. 0.99 Haftalık sadece TL Çocuğunuz 8 klasör içinde 96 dergiye ek olarak, interaktif tablet eğitimi uygulamaları ile konuşma, okumayazma ve iletişim yeteneklerini geliştiriyor. Tablet kullanmayı öğrenerek günümüz teknolojisi ile erken tanışıyor. Ve böylece kesme, yapıştırma, çizme alıştırmaları ile yaratıcılığı ve el becerileri ilerliyor. Arayan herkese ücretsiz Hemen arayın ya da tıklayın. Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin Uygulamayı kitaplarından incelemek için birini seçin, Annelik Akademisi’nin hediyesi olarak adresinize gelsin. 5.90 TL. kargo bedeli, kargo görevlisine kapıda ödenecektir. 0212 440 14 34 20.09.2013 12:05 www.annelikakademisi.com kaynaklarına sahip olduğu da gözden kaçmamalı. Transit konusunu daha iyi açmak için krizde taraf olmuş, Türkiye hariç kilit ülkelerin enerji çıkarlarını ele alalım. Görünürde askeri müdahaleyi açıkça destekleyen ABD, Katar ve Suudi Arabistan var. İsrail bu konuda resmen beyanda bulunmaktan kaçınıyor ise de müdahale taraftarı olduğu kesin. Müdahalenin öncülüğünü yapan ABD her ne kadar Suriye’de kullanılan kimyasal silahların ABD ulusal çıkarlarını tehdit ettiğini belirtmişse de esas kastedilenin ABD’nin yakın stratejik dostu İsrail’in çıkarları olduğu şüphesiz. Bu çıkarlar arasında enerji var. ABD’deki İsrail lobisi askeri müdahalenin tetikçiliğini yapıyor. İsrail, özellikle 2009 ve 2010’da Doğu Akdeniz’de münhasır ekonomik bölgesinde yapılan keşifler sonucu 270 milyar metreküp kanıtlanmış doğalgaz rezervine sahip. Toplam rezerv büyük olasılıkla çok daha yüksek. İsrail son 2 yıldır denizaltı boru hattı veya LNG (sıvılaştırılmış doğalgaz) tankerleri yoluyla Avrupa’ya doğalgaz ihracını planlamaktadır. Ürdün 2. ihraç hedefi. Doğalgaz ihracı İsrail için büyük ticari ve stratejik önem taşımaktadır. Planlar kesinlenmemiş olup, bir ihtimalle Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile işbirliğini içerecektir. Katar doğalgaz rezerv zenginliğinde dünyada üçüncü, LNG ihracatında birinci durumdadır. 1997’de başlayan doğalgaz ihracatının yılda yaklaşık 63 milyar metreküpü (toplam ihracatın yüzde 42’si) Avrupa’ya yapılmaktadır. Avrupa’ya doğalgaz sevki Katar için de büyük ekonomik önem taşımaktadır. Suudi Arabistan günümüzde doğalgaz ticareti yapmıyorsa da İran’ı OPEC’te önemli bir rakip olarak gördüğü ve siyasi açıdan İran ile genellikle ters düştüğü bilinen bir gerçek. Suudi Arabistan yaklaşık 8.5 milyon varil/ gün ham petrol ihracatını İran Körfezi ve Kızıldeniz üzerinden yapmaktadır. İhracatının yüzde 30’unun Akdeniz ve Avrupa ülkelerine olması nedeniyle bu ihracatın Lübnan ya da Suriye, yani Akdeniz üzerinden yapılması mali açıdan büyük avantaj sağlayacak. Ancak bugünkü konjonktür buna engel. Suudi Arabistan’dan Ürdün’e kadar uzanan “TransArap” ham petrol boru hattı yıllardır faaliyette değil. Bölgede enerji dengeleri bu durumda iken son yıllarda önemli bir gelişme oldu. Temmuz 2001’de İran, Irak ve Suriye bir doğalgaz projesi üzerinde mutabakat protokolü imzaladılar. Aslında projenin tohumları 2008’de atılmıştı. “İslami” veya “Şii Gaz Hattı” adlı bu proje, İran’ın Güney Pars sahasından üretilecek doğalgazın Irak ve Suriye üzerinden Akdeniz yoluyla Avrupa’ya sevkini öngörüyor. Irak, Suriye ve Lübnan da hattan yararlanabilecek. Karadaki kesimi 1500 km ve kapasitesi 40 milyar m3/yıl olan boru hattının yapım maliyetinin yaklaşık 10 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Irak Bakanlar Kurulu geçen şubatta projeyi onayladı. Yapım aşamasında olan hattın 2016’da tamamlanması bekleniyor. İslami Gaz Hattı gerçekleşirse Ortadoğu’da en büyük ve en uzun doğalgaz boru hattı olacak ve mevcut enerji dengelerini değiştirebilecek. İsrail’in Avrupa’ya doğalgaz ihraç planı tehdit edilecek, Katar için de doğalgaz ihracatında büyük bir rakip oluşacak. Daha ileride bu hata paralel yapılabilecek bir ham petrol boru hattı da ki Irak uzun zamandır Suriye yoluyla ham petrol ihracını amaçlıyorSuudi Arabistan’ın Akdeniz yoluyla petrol ihraç planlarını olumsuz etkileyecek. Suriye’ye kadar uzanan KerkükBanias petrol boru hattı 2003’ten bu yana kapalı. Doğaldır ki İslami Gaz Hattı yoluyla İran gazının Avrupa’ya sevki için ABD ve AB’nin İran’a uyguladığı ticari yaptırımın sona ermesi gerekecek. Ancak uzun vadede bu yaptırımın sona ermemesi için bir sebep yok. Burada akla gelen bir soru, Türkiye’nin Suriye krizinde Katar aracılığyla enerjide bir çıkar bekleyip beklemediği. Türkiye son birkaç yıl Katar ile doğalgaz tedariki hususunda görüşmeler yaptı. Medyada Katar gazının Nabucco projesine kaynak olacağı yönünde yorumlar çıktı. Ancak Katar gazının bir boru hattı ile Türkiye’ye ve AB’ye iletimi ekonomik ve politik yandan gerçekçilikten uzak. Kaldı ki Katar zaten Avrupa’ya doğalgaz satıyor. Türkiye’nin Katar ile yaptığı görüşmeler küçük miktarda olası LNG alımı ile ilgili. Yukarıdaki gözlemler Suriye krizinin mezhep çıkarları ve insancıl kaygıların ötesinde enerji boyutlarını da içerdiğine işaret ediyor. Burada “kapı arkasında” masaya oturtulan “kirli” enerji çıkarları söz konusu. Yaklaşık 2 yıl önce patlak veren Suriye krizinin zaman açısından İslami Gaz Hattı projesinin gündeme gelmesi ile çakışmış olması da dikkate değer. Medyada sözü edilmiyorsa da Suriye krizi Türkiye için enerji açısından bir risk oluşturuyor. Bu risk ilk aşamada İran ile ilişkili. İran, Suriye’ye yapılacak bir askeri saldırıda Türkiye’ye misilleme yapacağını yarı kapalı beyan etmiştir. Bu tehdidin ciddiyet derecesi bilinemez. Ancak İran’ın elinde bu noktada inandırıcı bir koz var; doğalgaz. Türkiye günümüzde doğalgaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 20’sini İran’dan ithal ediyor. Doğalgazın yaklaşık yüzde 50’si elektrik üretiminde, yüzde 25’i konut sektöründe kullanılıyor. İran doğalgaz musluğunu kaparsa Türkiye’de ciddi oranda enerji eksikliği olacak. Bu eksikliğin gaz depolama (3 milyar metreküp) imkânları ve spot LNG alımıyla giderilmesi mümkün olmayacak. Ek olarak, Şii bloktan Bağdat’ın da bir misilleme olarak IrakCeyhan ham petrol boru hattını kapaması Türkiye için daha da vahim sonuçlar yaratacaktır. Bu hat Türkiye’nin ham petrol ithalinin yüzde 3035’ini karşılıyor. Kabul edilir ki, bu çizilen tablo kötümser olup olasılık derecesi küçük. Enerji alımsatım anlaşmaları tarafların anlaşmaya sadık kalmasını, aksi durumda cezai unsurların gündeme geleceğini kayda alır. Ancak ortada bir belirsizliğin olduğu açık ve Türkiye bu riski görmezlikten gelemez. Husumet ya da aşırı gerginlik durumunda tarafların anlaşmalara sadık kalmasını beklemek biraz saflık olur. Türkiye gibi enerji ithal bağımlılığı yüksek (yüzde 72 oranında) olan bir ülkenin enerji zengini komşu ülkeleriyle iyi ilişkiler geliştirmesine özen göstermesi beklenir. Oysa günümüzdeki durum böyle değil. Enerji sıkıntıları bir olasılık olarak Türkiye’nin kapı eşiğinde. Türkiye için risk 6 x 33cm.indd 2
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle