14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 EYLÜL 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER YTB’DE BULUNAN DİNLEME CİHAZLARININ İRAN BAĞLANTILI AKP’Lİ İKİ KADIN TARAFINDAN KONULDUĞU İLERİ SÜRÜLDÜ 5 koparan? HHH Kemal Okuyan, çok önemli bir konuya değinmişti yazısının sonunda: “Hareket kendiliğindendi ama akıl doluydu. İşlerine gelen ‘örgütsüzlük’ vaazlarına prim veren bir kısım ‘örgütlü kuvvet’, o aklı hafife almış olmalı. O halde şimdi örgütlülüğün ne anlama geldiğini göstermenin, mücadele ruhunu siyasal stratejinin içinden çıkarmanın, duvarlara aklın, mizahın, yaratıcılığın yeniden oya gibi kazınmasının zamanı.” Mücadele ruhu Gezi’de yeniden filizlenince 68 ve 78 kuşağı heyecanlanmış ve şaşırmıştı. 1980’de doğanlar bugün 33, 1970’te doğanlar 40 yaşındaydı. Biz ve bizden küçük olanlar, 1990 yılında doğanları siyasetten, mücadele ruhundan uzak sanıyor, onları tanımıyorduk. Beşiktaş Çarşı topluluğunu elbet biliyorduk ama onların bu denli yaratıcı mizah gücü olduğunu anlamamıştık. HHH Akıl ve yaratıcı güç! Örgütlü bir toplum! Öç alma duygusundan arınmak! Savaştan değil barıştan yana tavır koymak! Ezenin değil ezilenin yanında saf tutmak! Yaşadığımız coğrafyada binlerce yıllık tarihimizi, kültürümüzü bilerek, bütünleşerek insan ve eşit birey olmanın derinliğine inip, olup bitenleri doğru algılamak Türkiye’yi aydınlığa götürür... Bir tomurcuk nasıl patlar, bir çocuk nasıl gülümser, nar ağacı niçin ağlar? Bunlar size şiirsel gelebilir ama hayatın anlamı budur bence... Bu köşede şu soruyu sormuştum: “Ey hayat sen nerdeydin!” Hayat, mücadele yolunun akıldan geçtiği yerde başlar... Akıl ve mizah birleşir... Bir siyasal hareket sermayeemek çelişkisini ayırt ederek ivme kazanır... HHH Haziran Direnişi’nden ders çıkarmak gerekir... Kürt, ulusalcı, derin milliyetçi, sosyalist İslamcı, Sünni, Alevi, terörist demeden, kırıp dökmeden gerçekleri görüp, halkı birbirine kırdırmaya çalışanlara karşı engel kurarak... Mücadele ruhunu ateşleyerek, demokratik hak ve özgürlükleri savunarak... AKP’de ‘böcek’ şoku ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nda (YTB) bulunan “böcek”lerle ilgili başlatılan soruşturmada, “böcek”lerin AKP’nin kuruluşunda görev alan 2 kadın tarafından konulduğu, bu kadınların İran’la bağlantılı olduğu iddiası siyaseti karıştırdı. Türkiye gazetesinin haberine göre, YTB’deki “böcek” skandalı bir ihbar mektubuyla ortaya çıktı. YTB’de makam odalarında yaklaşık 8 ay önce ortam dinleme cihazı bulundu. Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün yaptığı incelemeler sonucunda aktif durumda olan “böcek”leri koyan kişilerin AKP’nin kuruluşunda da görev alan ve halen parti siyasetine dışarıdan destek veren 2 kadın partilinin olduğu belirlendi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturmada, kadınların kullandıkları cep telefonu numaralarının İran uyruklu bir kişi üzerine kayıtlı olduğu, kadınların uzun süredir bu kişilerle irtibatlı oldukları, zaman zaman bir araya geldikleri belirlendi. Haberde, aynı iki kadının AKP içerisinde halen görevde bulunan bir bakanı da dinlemek için harekete geçtiği iddiası yer alırken Başbakanlık’a bağlı daire başkanlıklarından birine ve parti ile bağlantılı bir başka şahsın da villasına “böcek” yerleştirdiği ileri sürüldü. YTB’nin bağlı olduğu Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, konuyla ilgili sorular üzerine “böcek” olayını doğrularken haberdeki “böcek” koyan kişilerin AKP kurucusu olduğuna ilişkin kısmın “külliyen yalan” olduğunu savundu. Bir gazetecinin İran bağlantısıyla ilgili kısmını hatırlatması üzerine Bozdağ, “O kısmını bilemiyorum. Ama ‘AKP’nin kurucuları arasında, AKP’liler arasında İran ajanı var. İran onları dinliyormuş’ kısmı koca bir yalandan ibaret” karşılığını verdi. AKP’li iki kadına yönelik “böcek” soruşturması yürütüldüğünün basına sızması, Ankara Adliyesi’nde sıkıntıya neden oldu. Sabah saatlerinde başsavcı Fethi Şimşek, TMK’nin 10. maddesiyle görevli Başsavcı Vekili Murat Esen ve soruşturmayı yürüten savcı Mustafa Bilgili’yi odasına çağırdı. İki savcı başsavcıya bilgi verdi. Görüşmenin ardından Esen ve Bilgili’nin haberin basına sızması nedeniyle yüzünün asıldığı görüldü. Esen, gazetedeki haberin fotokopisini çektirerek yanına aldı. Soruşturmanın tarafları özellikle bilgi vermekten kaçınırken, topu birbirlerine attı. Haziran Direnişi’nden Ders Çıkarmak... Kaygıların, acıların sarmalında yaşayan bir toplum, bilinmezliklerin derin kuytularında, hayatın boşluğunda soluk alıp veriyor... Tüm ölümler, acılar, kayıplar, yargısız infazlar, derin devlet, faili meçhuller. Acıları, hüzünleri topladık hep! Sevgiyi, aşkı bir kıyıya ittik! Kendi avuntularımız içinde örgütsüzlüğün ne olduğunu pek anlatamadık... Örgütsüz bir toplum halk olur mu? Çıkış noktamız bu olmalıydı ama bunu yapamadık, daha açıkçası beceremedik. Nohut taneleri gibi ortalığa saçıldık, emeksermaye çelişkisini görmezden geldik. Din bezirgânlarına yenik düştük... Onlar örgütlendiler, tarikatların gücüyle iktidar oldular... Biz ise birbirimizi yedik! Serin bir İstanbul sabahında televizyonda ilk haberleri dinlerken gazetelere göz atıyordum... Her sabah kimi gazetelerin haberlerini, köşe yazarlarını okur, gazeteye gelince ötekilerine bakardım. HHH Sol gazetesinden Kemal Okuyan’ın yazısı benim düşüncelerimi yansıtıyordu. Örgütlü ve örgütsüz güçler... Haziran Direnişi örgütlü bir direniş değildi... Kitleler “yeter artık” demiş, yurdun dört bir yanında eyleme katılmıştı. Bu direnişin ya da eylemin arkasında “Ergenekoncuların”, “derin milliyetçilerin” olduğunu söyleyenlerin amacı belliydi... Direnişin önünü kesmek... Gezi Direnişi örgütsüzdü ama eylem akılcıydı... Örgütsüz ama akılcı demokratik güç anayasal hakkını kullanarak yapabileceğini yaptı, ölüler verdi, yüzlerce kişi yaralandı, gözaltına alındı ve tutuklandı. Peki bundan ders çıkarıldı mı? Bu ülkenin sosyalistleri, demokratları, komünistleri, yurtseverleri niçin bir araya gelmiyordu? Kimdi onların arasındaki bağı Bekir Bozdağ, ‘böcek’leri koyan kişilerin AKP kurucusu olduğu iddiasını yalanladı. CHP Güneydoğu heyetinin başkanı Oyan, bölgedeki çalışmalarının sonuçlarını anlattı: Çözüm yeri Meclis l CHP’nin 2.5 aydır Güneydoğu’da yaptığı çalışmalar hakkında bilgi veren Oğuz Oyan, yurttaşların daha sosyal demokrat çizgide bir CHP görmek istediklerini söyledi. CHP çözüme karşıymış gibi yanlış bir algı olduğunu belirten Oyan, ‘Biz çözüme değil yapılan müzakere biçimine karşıyız. Türkiye’de demokrasi olmadan bölgede demokrasi olmaz” dedi. AYŞE SAYIN ANKARA CHP’nin, kamuoyunda oluşturulan “Kürt sorununun çözümüne karşı” imajını kırmak için hazırladığı “Demokratikleşme ve Özgürlükler” paketini anlatmak için yaklaşık 2.5 aydır bölgede toplantılar düzenleyen milletvekili heyetleri, 2 il dışında çalışmalarını tamamladı. Güneydoğu heyetinin başında yer alan CHP İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, “bölge açılımı” olarak nitelendirdiği ziyaretlerde, CHP’nin “daha sosyal demokrat çizgide yer alması, çözüme destek vermesi” ve hatta “CHP Abdullah Öcalan’la görüşsün” taleplerinin geldiğini belirtti. Oğuz Oyan, bölge izlenimleri, hükümetin demokratikleşme paketi ve Abdullah Öcalan’ın “yeni format” taleplerini Cumhuriyet’e ana başlıklarıyla şöyle değerlendirdi: Çözüme 3 formül: CHP’nin içinde bulunduğu politik pozisyonun çok iyi algılanmamasından kaynaklı, çözüme karşıymışız gibi ciddi bir önyargıyla karşılaşıyoruz. CHP çözüme karşı değil, çözüm diye sunulan müzakere biçimine karşıdır. Biz çözümün adresinin Meclis olması gerektiğini savunuyoruz, hep savunduk. İkincisi bu soruna çözüm bulacaksanız, bunu ülke sınırları içinde arayacaksınız. Aksi takdirde, siz olayı uluslararası sorun haline getirirseniz, dünya hegemon gücünün kontrolüne bırakırsınız, oradan ne çıkacağını bilemezsiniz. Üçüncüsü, Türkiye’de demokrasi olmadan bölgede demokrasi olmaz. Şu anda bu sürecin içinde AKP ve BDP var. Biri din üzerinden, diğeri dil üzerinden veya etnik milliyetçilik üzerinden son 10 yılda bir yükseliş yaşadı. Milliyetçi yükseliş, dinci yükseliş Cumhuriyetle hesaplaşma derdinde. Re jim değişikliği isteyen, eski rejimi yıkıp, kendi rejimini inşa etmek isteyen bir iktidara, “Al teokratik otokrasiyi, ver bana çözümü” gibi bir pazarlığın siyaseten savunulamaz, gayri ahlaki olduğunu belirtiyoruz. Birgül Ayman Güler’e eleştiri: Elbette orada özeleştiri yapmamız veya bölge politikaları açısından yapmamız gerekenleri de gördük. Birincisi bölge insani konularda çok duyarlı ve çok politize olmuş bir bölge. Üsluba çok dikkat etmek gerekiyor. Alınganlık had safhada. Hele de “Türk ulusu ile Kürt milliyeti aynı şey değildir” diye tanım yaparsanız, farklı algılanırsınız. Örgütleri ikna etmeliyiz: Bölgeye dönük insan hakları açısından, demokratikleşme konularında çok sayıda çalışmamız, araştırma önergelerimiz, kanun tekliflerimiz var ama CHP yaptıklarını asla anlatamıyor, bölgeye ulaşamıyor. Bunları daha iyi anlatacak yayınlar yapmalıyız. Bir de örgütümüzü daha aktif hale getirebilmeliyiz. Öcalan’ın ye ni format tale bi: Öcalan’ın ne istediğini bilmiyorum ama bizim başından beri önerdiğimiz format, Öcalan’ın içinde doğrudan rol almadığı bir formattır. Belki karşılaştırmak çok doğru değil ama şunu da söylüyorum: Güney Afrika’da Mandela’yı sürecin içine çekmek istediklerinde, hapisteyken kabul etmemişti ve örgütünü göstermişti. Öcalan bizim formatımıza göre doğrudan müzakerenin içinde olamaz. “Sürecin muhatabı Meclis’teki seçilmiş temsilcileri olmalı” diyoruz. Şimdi bize, “Siz de gitseniz, Öcalan’la görüşseniz” diye talepte bulunanlar da oldu. “Böyle bir yol olmaz” diyoruz. Meclis’te seçilmiş temsilcileri var. AKP’nin demokratikleşme paketi için parti genel merkezinde toplantı düzenlendi. Toplantıya Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da katıldı. (Fotoğraf:AA AYKUT ÜNLÜPINAR) Paket ay sonuna kaldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP’nin çözüm sürecine ilişkin hazırladığı pakete ilişkin çalışmaların ilk etabının tamamlandığını belirterek paketi ay sonuna kadar açıklayacağını söyledi. AKP’de dün saat 13.30’da başlayan ve basına kapalı gerçekleştirilen toplantı yaklaşık 3 saat sürdü. Toplantıya başbakan yardımcıları Bülent Arınç, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Başbakan Erdoğan’ın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan katıldı. Demokratikleşme paketi üzerindeki çalışmaların devam ettiği, pakette yer alan hususların bir araya getirilmesi ve metinlerin bir bütün olarak redaksiyonu için süreye ihtiyaç duyulduğu belirtildi. Başbakan Erdoğan, Pakistan Başbakanı Navaz Şerif ile yaptığı görüşme sonrası demokratikleşme paketiyle ilgili soru üzerine, “Bugün çalışmamızın ilk etabını tamamladık ve şu anda görevlendirmeleri yapmak suretiyle arkadaşlarımız redaksiyonlarını yapacaklar ve ay sonuna kadar ben de sadece demokratikleşme paketine yönelik bir basın toplantısıyla bunu açıklayacağım” dedi. Paketin içeriğine ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, paketle ilgili her şeyin, açıklandığında görüleceğini ifade etti. ‘Açıklanınca görürsünüz’ Haber Servisi Terör örgütü PKK’nin üst yapılanması KCK’ye yöne‘Öcalan’ın İstanbul lik yürütülen soruşturma 16’sı tutuklu 50 sanığın yargılandığı kamuoyunda KCK ifade avukatlar davası olarak bilinen davada alan avukat Ercan Kanar, “Abdulvermesi söz lah Öcalan, kardeşine, tutuklu avukatKCK ile ilgisinin olmadığını söygereksiz’ ların lemiş. 2 yıldır Öcalan’ın dinlenilmesi ni talep ediyoruz. Tanıklığı konusunda bir an önce karar verilmesini istiyoruz” dedi. Öcalan’ın dinlenmesi ve hukuka ayrıkırı olduğu iddia edilen delillerin dava dosyasından çıkarılması istemini reddeden mahkeme savcıya esas hakkındaki görüşünü hazırlaması için süre verdi. Mahkeme, tutuklu sanıkların tahliye taleplerini de reddetti. l Telefonunun izinsiz dinlenmesi AİHM, Paksüt davasında Türkiye’den savunma istedi Haber Merkezi Eşi Ergenekon davasında 2 yıl 6 ay hapis cezasına mahkum edilen Anayasa Mahkemesi üyesi Osman Paksüt, telefonunun Ergenekon davası savcıları tarafından izinsiz teknik takibe alınması ve bu konuyla ilgili olarak üyesi olduğu Anayasa Mahkemesi önündeki yasal sürecin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğu tezleriyle Türkiye’yi AİHM’e şikâyet etti. Davayı incelemeye alan AİHM Türkiye’den savunma istedi. NTV’nin haberine göre; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 2008 yılında Paksüt ile eşi Ferda Paksüt’ün mahkemede görülmekte olan AKP’nin kapatılma davası sürecinde Ergenekon örgütü üyesi oldukları söylenen şahıslarla görüştüklerini ve “basına bilgi sızdırdıklarını” ifade etmişti. Anayasa Mahkemesi bu iddia temelinde Osman Paksüt hakkında ön inceleme başlatmış, inceleme sonunda “gizli kalması gereken bilgileri basın mensuplarıyla paylaştığının anlaşılmış olduğunu” belirtmiş ancak savcılık tarafından öne sürülen deliller yasaya uygun olmadığı için Paksüt hakkında soruşturma açılmasına gerek bulunmadığına hükmetmişti. Paksüt, AİHM’ye yaptığı başvuruda, savcıların kendisini teknik takibe aldıkları konusunda Anayasa Mahkemesi’ni bilgilendirmemiş, Anayasa Mahkemesi’ndeki ön soruşturma sürecinde savunmasının alınmamış ve eşiyle 30 Temmuz 2008 tarihinde yaptığı telefon görüşmesinin ön inceleme raporuna eklenmemiş olmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin adil yargılanma ve özel hayatın korunmasıyla ilgili maddelerine aykırı olduğunu savundu. Başvuruyu incelemeye alan AİHM, davacının özel hayatın korunmasıyla ilgili haklarının ihlal edilip edilmediği konusunda Türk hükümetinden savunma istedi. CHP’li üyeler komisyonda bölündü Anadili krizinde Kılıçdaroğlu devrede YENİ ÖNERİDE NE YER ALIYOR CHP’nin daha önce sunduğu önerisinde, “Eğitim ve öğretim kurumlarında Türkçeden başka bir dille eğitim yapılamaz” ifadesi yer alıyordu. Ancak CHP’de yapılan tartışma sonrasında, bu ifadenin mevcut anayasadaki “yasakçı” anlayışla benzeştiği gerekçesiyle ifadenin yumuşatılması benimsendi. Kart’ın sadece “okuyarak” tutanaklara geçirttiği yeni fıkra önerisi ise şöyle: “Eğitim dili Türkçedir. Anadili Türkçe olmayan öğrenciler zorunlu Türkçe eğitimin yanı sıra kendi dillerini öğrenme ve kullanma hakkına sahiptir. Devlet bu hakkın etkin bir biçimde kullanılması için gerekli önlemleri alır.” AYŞE SAYIN ANKARA TBMM Anayasa Yazım Komisyonu’nda CHP’li üyeler arasında yaşanan “anadili” krizinde bu kez CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu devreye girdi. TBMM Anayasa Yazım Komisyonu dün eğitim hakkı ve özgürlüğü maddesinin görüşmelerine devam ettiği toplantıda, CHP’li Atilla Kart, komisyona daha önce sundukları “eğitimöğrenim hakkı” maddesinin “eğitim dili”ne ilişkin fıkrasında değişiklik yapacaklarını söyledi. Kart’ın bu sözleri üzerine CHP’li Süheyl Batum devreye girdi ve “Hiçbir şeyi değiştirmiyoruz. Ben Genel Başkan ile görüştüm. CHP’nin tavrı bu konuda nettir” diyerek itiraz etti. Batum, partilerin eğitim hakkı ile ilgili CHP’nin eğitim dilinin Türkçe olduğu, ancak diğer dillere de öğrenim hakkı tanınacağı ilkesi üzerinde uzlaşmaya varmaları halin de kendilerinin önerilerinde değişik yapabileceklerini söyledi. Batum, “Partilerin uzlaşması yokken bizim formülde değişiklik yapmamız gibi bir teklifimiz yok” dedi. Atilla Kart ve Rıza Türmen yapılan değişikliğin Genel Merkez’in de bilgisi dahilinde olan bir değişiklik olduğunu belirtmelerine karşın Batum geri adım atmadı. Kart ve Türmen, toplantıya verilen arada Kılıçdaroğlu’nu aradı. Ancak Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’daki programı nedeniyle görüşme gerçekleşeme di. Komisyon yeniden toplandığında ise Kart ve Türmen de yeni öneriyi sunmadı. Toplantıdan sonra, ilk olarak CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, üç üyeyi de arayarak gelişmelerle ilgili bilgi aldı. Ardından da Kılıçdaroğlu’nun, üyelerle görüşerek sorun olup olmadığını sorduğu öğrenildi. Kılıçdaroğlu’nun, üyelerden bilgi aldığı ancak tarafların tutumu konusunda yorum yapmadığı belirtilirken konunun bugünkü MYK toplantısında gündeme gelebileceği belirtildi. CHP’nin barış mitingleri başlıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’nin Suriye’ye ait bir helikopteri düşürmesinin ardından iki ülke arasındaki gerilim doruk noktasına çıkarken CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, cuma günü Adana’dan “barış mitingleri”ni başlatacak. CHP lideri Kılıçdaroğlu, bir süredir planlanan “Savaşa Karşı Barış” mitinglerinin ilkini cuma günü Adana’da gerçekleştirecek. Kılıçdaroğlu’nun daha sonra Gaziantep’in de aralarında bulunduğu bazı illerde miting düzenlemeyi planladığı bildirildi. Kılıçdaroğlu, Adana mitinginin ardından ise cumartesi günü Hatay’a geçerek ÖDP’de olan Samandağı Belediyesi’nin bazı açılış törenlerine katılacak. ÖDP’li Başkan Mithat Nehir’in yerel seçimlerde CHP’den aday olacağı belirtiliyor. Henüz kesinleşmemekle birlikte Kılıçdaroğlu’nun Hatay’daki tek Ermeni köyü olan Vakıflı köyü ile Reyhanlı’ya gideceği de bildirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle