25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 EYLÜL 2013 ÇARŞAMBA 4 HABERLER ‘Buradan adalet çıkmaz’ Hrant Dink’in katledilmesi davasını CHP milletvekilleri Mahmut Tanal, Sezgin Tanrıkulu, DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, BDP milletvekili Sebahat Tuncel, Ertuğrul Kürkçü ve bağımsız milletvekili Levent Tüzel de izledi. Dava öncesi Çağlayan’daki adliye önünde bir araya gelen Hrant’ın Arkadaşları adına açıklama yapan sanatçı Ahmet Kaya’nın eşi Gülten Kaya, “Bu müsamere artık sona ermelidir. Gerçek sorumlular hesap vermeli, yargı önüne çıkmalıdır. Bu dava böyle başlamaz çünkü şimdi halihazırda kimi İçişleri Bakanı, kimi vali olan, yani bir anlamda terfi ettirilen kamu görevlileriyle ilgili somut bir gelişme olmamıştır. Aksi halde yeni başlayan davada da adalet çıkmayacak” dedi. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Eski Dünya Düzeni… Eski dünya düzeni öldü ama öldüğünü bilmiyor. Yapısal kriz, mali genişleme (siz küreselleşme olarak okuyabilirsiniz) hegemonyacının son baharıydı. Son mali kriz, bir hegemonya boşluğu ortamında yeni olasılıkları zorlamaya başladı. Dün dünle beraber gidiyor ama bugünün getirmekte oldukları henüz belirsiz. Suriye konusunda İngiltere parlamentosundan çıkan “hayır” kararı, ABD senatosunda ve halkındaki isteksizlik, hep bu “geçiş” döneminin semptomları. İngiltere’nin hegemonyacı konuma yükselmeye başladığı 1800’lü yıllardan bu yana parlamento ilk kez bir başbakanın savaş oylamasına hayır dedi. ABD’nin hegemonyacı konuma yükseldiğinden bu yana hep yanında taşıdığı İngiltere, ilk kez bir savaş olasılığı karşısında ABD’yi yalnız bıraktı. Rusya ilk kez inisiyatif alarak bugünün getirmekte olduklarını ABD ile birlikte şekillendirmeye girişti. Nitekim, Suriye krizinin yanı sıra, İran’ın nükleer silahlarına ilişkin pazarlıklarda, yine Rusya’nın yardımıyla bir canlanmanın başlamış olması, ABDRusya işbirliğinin oyun kurucu potansiyellerine işaret ediyor. Suriye “muhalefetine” egemen olan radikal unsurların bu iki büyük gücü neredeyse aynı ölçüde kaygılandırıyor olması da işbirliğini zorlayan bir başka etken. İki hafta önce, ABDRusya ortak inisiyatifi henüz başlamadan, “Gerileyen hegemonyacı, yükselen güçlerle (...) birlikte bir mutabakat içinde kapitalist yaşam dünyasına istikrar getirmeyi deneyebilir” saptamasını yaptıktan sonra, her zamanki kötümserliğimle, böyle bir gelişmenin başarı şansının olmadığını savunmuştum. Çok aceleci davranmış olabilir miyim? Gerçekten “eski dünya düzeni” geride mi kalıyor? Yargıtay’dan dönen davanın ilk duruşmasında, Erhan Tuncel hakkında tutuklama kararı çıktı Dink davası yeniden n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Emniyet Genel Müdürlüğü, Hrant Dink suikastının ardından Erhan Tuncel ile yaptığı telefon görüşmesi kayıtları ortaya çıkan polis memuru Muhittin Zenit’in İstihbarat Dairesi Başkanlığı’na yeni atandığı ve Özel Kalem Müdürlüğü’ne getirildiği haberlerini yalanladı. Emniyet’in Twitter hesabından yapılan açıklamada, Zenit’in hiçbir dönemde Başkanlık Özel Kalemi’nde görev yapmadığı bilgisine yer verildi. n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki 28 Şubat davasına dün devam edildi. Duruşmada, Genelkurmay Başkanlığından, mahkemece Batı Çalışma Grubu’nun faaliyetlerine ilişkin istenen bir belgenin imha edildiğine dair cevap geldiği açıklandı. TRT tarafından görevlendirilen iki spiker bin 309 sayfalık iddianameyi 996. sayfaya kadar okudu. n RİZE (Cumhuriyet) Atatürk’ün Rize’ye gelişinin 89. yıldönümü törenlerinde konuşan AKP’li Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı, valinin silah ruhsatı vermeyişinden yakınarak “Cumhuriyet var olduğu sürece bu bölge insanının silaha tutkunluğu sürecek. Bu namlular doğru yerde, vatanın ve milletin menfaatine doğru dönmüştür” dedi. Bakırcı, “Rizeliler, reisicumhuru Rize’ye ayak bastığında aşırı miktarda silah atarak karşıladı” diye konuştu. n ŞANLIURFA(Cumhuriyet) Şanlıurfa Valiliği’nden yapılan açıklamaya göre Suriye sınırındaki Mürşitpınar Sınır Kapısı, insani yardımlar için açıldı. Valilikten yapılan açıklamada Türk Kızılayı’nın eşgüdümünde Suruç ilçesine bağlı Mürşitpınar köyü karşısındaki Suriye’nin Aynel Arap bölgesine insani yardım gönderileceği belirtildi. Emniyet’ten açıklama HİLAL KÖSE 996 sayfa okundu Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’i öldürmeye azmettirdiği ve silahlı terör örgütü yöneticisi olduğu gerekçesiyle tutuklu yargılanan ve beraat eden polis muhbiri Erhan Tuncel hakkında, Yargıtay’ın bozma kararının ardından yapılan ilk duruşmada, tutuklama kararı çıkarıldı. Gazetesinin önünde 19 Ocak 2007’de öldürülen Dink’in davası, 1 yıl 8 ay sonra dün yeniden başladı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, Dink’in eşi Rakel Dink ve çocukları gelmedi. Dink’i öldürmeye azmettirmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilen tutuklu sanık Yasin Hayal ve tutuksuz u Müdahil avukatı Fethiye Çetin, Dink’in bir planın parçası olarak öldürüldüğünü vurgulayarak, “Yargıtay, Dink’e, yazısı nedeniyle verilen cezayı onayarak onu bu planın ortasına attı. Bu davayı bozan daire, o onama kararına imza atmıştı” dedi. sanık Salih Hacısalihoğlu duruşmaya katıldı. Yargıtay’ın “mahkum edilmesi gerektiğini” belirterek hakkındaki beraat kararını bozduğu polis muhbiri Tucel’in avukatı, Yargıtay’ın baskı altında karar aldığını ve müvekkilinin de bu örgütün mağduru olduğunu söyleyerek bozma kararına uyulmamasını istedi. ‘Müsamere’ Müdahil avukatı Fethiye Çetin, duruşmada Dink ailesinin bazı medya organlarına gönderdiği mektubu okudu. Ailenin, “Ar tık biz yokuz, bu müsamereyi daha fazla görmek istemiyoruz. Bu dava sadece ailemizin değil, Türkiye’de demokrasiye inanan, ayrımcılığı ortadan kaldırmak isteyen, devletin şeffaflaşmasını arzu eden, yüzleşmeden ve barıştan yana herkesin davasıdır” dediğini aktardı. Dink’in bir planın parçası olarak öldürüldüğünü vurgulayan Çetin, “Yargıtay, Dink’e, yazısı nedeniyle verilen cezayı onayarak onu bu planın ortasına attı. Dink, ‘benim idam kararım’ diyordu. Bu davayı bozan daire, o onama kararına imza atmıştı” dedi. Müdahil avukatlarından Bahri Belen de bozma kararına uyulmasını talep ederek “Kısa süre önce Agos’un merdivenleri bordomaviye boyandı. Bu bile Dink’i öldüren örgütün Agos’a yönelik tehdidin sürdüğünü gösteriyor” diye konuştu. Duruşma 3 Aralık’a ertelendi. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve milletvekili Sezgin Tanrıkulu, dava sonrası yaptığı açıklamada, “Yargıtay bu büyük cinayete, bu büyük katliama maalesef kahve muhabbeti çetesi muamelesi yaptı. O gün görevde olan, sorumluluğu olan 24 kişiyle ilgili olarak hiçbir işlem yapılmadı” dedi. ‘Kahve çetesi’ 600 yıllık dönem Sanırım bu sorulara “evet” cevabı verilebilir. Önceki hafta bir yorumcu Batı’nın emperyal düzeninin, İngiltere’nin Amerika’yı kaybetmesiyle başlayan, Fransa’nın Hindiçin ve Cezayir’i, ABD’nin Vietnam’ı kaybetmesiyle devam eden, Afganistan, Irak, hatta Libya başarısızlıklarıyla artık iyice belirginleşen bir iktidarsızlık sorunu yaşadığını, giderek sona ermekte olduğunu savunuyordu. Bu yoruma katılıyorum ama Portekiz gemilerinin Hint denizine girmesiyle başlayan, 600 yıllık bir dönemin birkaç yılda değişmesini (Bolşevik devrimi gibi bir şok dışında), beklemek gerçekçi olmaz diye düşünüyorum. Hemen iki etkene işaret edebiliriz: Hegemonyacı devletin ve halkının yeni konumunu kavraması, bu konuma uyum sağlaması için olağanüstü şokları da içeren bir zamanın geçmesi gerekiyor. İkincisi, bu hegemonyacının yerini alabilecek, “güç transferine uygun” (İngiltere’den ABD’ye olduğu gibi) ya da hegemonyacıyı bir savaşta yenerek boyun eğdirecek güçlü bir devletin (devletler koalisyonunun) varlığı gerekiyor. Günümüz dünyasında ikinci seçeneğin uygarlığın sonu anlamına gelebileceğini dünya halkları, liderleri artık biliyor. Geriye en anlamlı senaryo olarak “güç transferi” kalıyor. Ne ki, ABD ile, Rusya ya da Çin arasında böyle bir transferin yaşanabileceğine ilişkin hemen hiçbir belirti yok. Bu ülkelerin ekonomileri dünya sistemini peşinden sürükleyecek kadar dinamik, yaratıcı değil. ABD ile bu ülkeler arasında, böyle bir transferin ardından bir “özel ilişki” biçimine olanak verebilecek bir kültürel yakınlık da yok. ABD devletinin, seçkinlerinin ruh halini ise ABD dış politika entelijensiyasının, Putin’in New York Times’ta yayımlanan yazısına gösterdikleri tepkiden ölçmek olanaklı. “Sen kim oluyorsun da, eşitlik talep eden, bizim istisnai bir ülke olduğumuzu sorgulayan mektuplar yazıyorsun” türünden histerili tepkiler çoğunlukta. Bu “istisnai” olma durumu özellikle önemli çünkü ABD’nin Tanrı tarafından dünyayı yönetecek ülke olarak atandığı, istediği ülkeye saldırmaya hakkı olduğu inancından kaynaklanıyor. ABD’nin toplumsal düzenini, uluslararası alanda saldırganlığını halkının gözünde meşrulaştıran, bir anlamda da eski dünya düzeninin ruhunu oluşturan bu ideolojinin, büyük bir şok yaşanmadan değişmesi olanaksız. Eski dünya düzeni “öldüğünü bilmeden” de yenisinin inşasına başlamak zor. Kısa dönemde, ABDRusya işbirliğinin bir savaşı önleme olasılığı var ama hangi provokasyonların yaşanacağı, eski dünya düzeninin cesedi çürümeye devam ederken orta ve uzun dönemde üzerinde hangi zehirli mantarların yetişeceği henüz belli değil. Sendikacı Yeter davasında sanık polis için 22.5 yıl hapis istendi ‘Silahlara övgü..’ Savcı: İşkencede öldü HİLAL KÖSE CANAN COŞKUN ‘Mürşitpınar’ açıldı DİSK’e bağlı Limterİş Sendikası eğitim uzmanı Süleyman Yeter’i işkenceyle öldürdüğü gerekçesiyle yargılanan Komiser yardımcısı Ahmet Okuducu hakkında, eski TCK’nin 452/1 maddesi uyarınca, 22.5 yıla kadar hapis cezası istendi. Savcı esas hakkındaki görüşünde, sanığın, Yeter’i konuşturmak için darp ettiğini, Yeter’in işkence sonucu öldüğünü belirtti. Yeter’in 7 Mart 1999 tarihinde Terörle Mücadele Şubesi’nde gözaltında öldürülmesinin ardından hakkında dava açılan sanık Okuducu, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor. 14 yıl kaçtıktan sonra Haziran 2013’te tutuklanan Okuducu, Yeter ailesinin soruları üzerine, Süleyman Yeter’in gö Duruşma sonrası adliye önündeki meydanda açıklama yapan Yeter ailesinin avukatı Keleş Öztürk, sanık Ahmet Okuducu’nun Emniyet tarafından 14 yıl boyunca sahte kimlik ve pasaportlarla korunduğunu belirtti. Limterİş Sendikası Genel Sekreteri Hakkı Demiral da davanın takipçisi olacaklarını vurguladı. zaltına alındığı operasyona katılmadığını söyledi. Avukatlar, Yeter’in gözaltına alındığı 5 Mart 1999 tarihli yakalama tutanağını mahkemeye sundu. Okuducu tutanaktaki imzanın kendisine ait olduğunu belirtti. Savcı İsmail Güler, esas hakkındaki mütalaasında, Adli Tıp raporuna göre öldüğünde vücudunda birçok darp izi bulunan Yeter’in işkence yapılarak öldü rüldüğünün anlaşıldığını belirtti. Sanığın “bir kişiye suçunu söyletmek için yapılan işkence neticesi ölümüne neden olmak” suçundan 22.5 yıla kadar ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep eden Savcı Güler, sanığın kaçması nedeniyle indirim maddelerinin uygulanmamasını istedi. Mahkeme sanık Okuducu’nun tutukluluk halinin devamına hükmederek da vayı 8 Ekim’e erteledi. AİHM suçlu buldu Öte yandan sanık Ahmet Okuducu hakkında, TKİP üyeleri Ahmet Turan, Müslüm Turfan ve Dinçer Erdoğan’a işkence yapmak suçundan da dava açıldı. Dava zamanaşımından düştü. Mağdurlar, AİHM’de açtıkları davada Türkiye’yi mahkum ettirdi. Erdoğan’a sansür mektubu LONDRA (ANKA) Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a mektup göndererek Türkiye’deki “basın özgürlüğü krizi”nden kaygılı olduğunu belirtti ve “Hükümetin basın özgürlüğünü teminat altına almaması ulusunuzun büyük gücüne darbe vuruyor” dedi. BBC’nin haberine göre merkezi CPJ, Adalet Bakanlığı aracılığıyla Erdoğan’a elden ulaştırıldığı kaydedilen mektupta, Ekim 2012’de Türkiye’deki basın özgürlüğüyle ilgili bir rapor hazırlandığını ve bu raporda, “gazeteciler hakkındaki yaygın soruşturmalardan, gazetecilerin hapsedilmesinden ve hükümetin çeşitli baskı araçlarıyla otosansüre özendirilmesinden” söz edildiği anımsatılıyor. gılarla dönüyoruz” ifadelerini de kullanıyor. Merkezi New York’ta olan örgütün “kaygı” duyulan konuların arasında “Gazetecilerin işlerini yapmaları karşılığında hapsedilmesi ve hükümet politikalarını sorgulayan haberlerin terörle ilişkilendirilmesi”ne de yer verdiği mektupta, “Hassas başlıklar ve haberlerin hükümetin hamlesiyle” sansürlendiği, “sosyal medyanın kısıtlanmasına dair resmi ağızlardan tehditler”in geldiği savunuluyor. CPJ: Kaygılıyız CPJ, aradan geçen bir yıla yakın süreye karşın, ülkedeki medya ortamının “çok zorlu” olduğunu belirtirken de “Aslında Türkiye’ye aşağıdaki konularla ilgili olarak yeni kay AKP’de ‘152. madde’ heyecanı EMİNE KAPLAN ANKARA AKP tüzüğünü hazırlayan Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın 3 dönem engeline takılan milletvekilleri için parti tüzüğünün 152. maddesini işaret etmesi partide heyecan yarattı. Söz konusu madde, kongrenin yetkilerini MKYK’ye devrini öngörüyor. Bakan Yazıcı, AKP tüzüğünü yazan kişinin kendisi olduğunu belirterek milletvekillerine 3 dönem sınırlamasıyla ilgili “Her uzun metinde sınırlamaları çözecek anahtar düzenlemeler vardır. Burada da 152. madde anahtar olabilir” demişti. “Yetki ve görev devri” başlıklı söz konusu 152. madde, “Parti organ veya makamları, kanunun devrine olur vermedikleri dışında kalan bütün konulardaki yetki ve görevlerini, belirleyeceği esas ve usuller çerçevesinde geçici veya sürekli olarak alt kademe organ veya makamlarına devredebilir” hükmünü içeriyor. Parti yöneticileri, bu maddenin “Kongrenin yetkilerini MKYK’ye devretmesi” anlamına da geldiğini belirterek, “Başbakan, 3 dönem konusunda kararlı. Başbakan istemediği sürece böyle bir yolla tüzük değişikliği olmaz” değerlendirmesini yaptı. Parti kulislerinde, Erdoğan’ın Çankaya Köşkü’ne çıkmaması ya da Cumhurbaşkanı olduktan sonra parti üzerindeki ağırlığını yitirmesi durumunda tüzük değişikliği gibi bir durumun gündeme gelebileceği belirtiliyor. Aranan şeyh Bodrum’da çıktı Tüzük değişikliği n MUĞLA (Cumhuriyet) ABD’deki üç bankasını kapatıp, milyarlarca dolar vergi borcu ile ortadan kaybolduğu için kırmızı bültenle aranan Suudi Arabistanlı şeyh Ghaith Pharaon’un, 60 metrelik lüks yatı “Le Pharaon”un 3 gün önce Bodrum’a geldiği ortaya çıktı. Sürat teknesiyle karaya çıkan ve zırhlı bir otomobile binerek ayrılan kişinin Pharaon olduğu iddia edildi. Pharaon’un yatı, dün sabah Rodos Adası’na hareket etti. n İstanbul Haber Servisi Polis ekipleri, Gezi Parkı’nda özellikle kadınları rahatsız eden, parkta oturanlardan para isteyen madde bağımlıları ve evsizlere yönelik uygulama yaptı. Çok sayıda polisin katıldığı uygulamada kimliksiz ve şüpheli şahıslar gözaltına alındı. Polis ‘Gezi’yi boş bırakmıyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle