19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 AĞUSTOS 2013 CUMARTESİ 4 HABERLER Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda, kamu çalışanlarının siyasi partilere üye olmasında uzlaşma sağlandı ‘Benim memurum’ dönemi Ordusunu Yenmek Bu yıl Yüksek Askeri Şura (YAŞ) gergin bir ortamda toplanıyor. Bir yandan 5 Ağustos günü Ergenekon davasının karar aşamasına geçilmesi, bu oturuma katılmak üzere binlerce kişinin Silivri’ye akın etmesi beklenirken öte yandan, Balyoz davasının temyiz aşaması sürüyor. Bunlar olurken hemen YAŞ öncesi üç generalin istifaları, dikkatlerin Hava Kuvvetleri’ne yoğunlaşmasına neden oldu. Arkadaşımız Barkın Şık’ın 30 Temmuz tarihli Cumhuriyet’te yayımlanan haberinde belirtildiğine göre, 2013 başından beri Hava Kuvvetleri’nden istifa ile ayrılan subay sayısı, 123’ü pilot olmak üzere, 170’i buluyor. Bu arada, bu yılki YAŞ kararlarında da TSK’nin nesnel ölçütlerinin yerini yine iktidarın tercihlerinin alacağı söyleniyor. Gerçekten endişe ile izlenen bir tablo. Ne var ki, kimileri gelişmeleri, “askeri vesayeti tasfiye ediyoruz” diye büyük bir hoşnutlukla izlemektedirler. Kimsenin askeri vesayetin tasfiyesine itirazı yok. Ama demokrasilerde, bunun da hukuki yolu ve yordamı olması gerektiği gibi, askeri vesayeti tasfiye ile kendi ordusuna savaş açma ayrı ayrı şeylerdir. HHH Burada yeri geldiğinde sıkça değinildi. Bir devletin kendi ordusuyla savaşıp yenmesi mümkündür, ama bundan kazançlı çıkması mümkün değildir. Bu konuda, şimdi moda Osmanlı olduğuna göre ondan örnek verelim. 2011 yılında Tarihçi Kitabevi, Sayın Cahit Kayra tarafından yayına hazırlanan bir eser yayınladı: Hasan Rami Paşa’nın “Hatırat”ı. Hasan Rami Paşa, 18821897 arasında Abdülhamit’in Bahriye Nazırlığı’nı yapmış olan Hüseyin Hüsnü Paşa’nın ardından Bahriye Nezareti ve Akdeniz Donanması Komutanlığı görevini yürütmüş olan kişi. Hatırat’ı, insanı şaşırtacak, utandıracak ve de isyan ettirecek nitelikte. Kitap, Abdülaziz zamanında dünyanın en güçlüleri arasında olan Osmanlı donanmasının 1897 yılında üç Yunan savaş gemisi karşısında düştüğü acınası durumu anlatıyor ve Paşa, hatıratında kendini mazur göstermeye çalışıyor. İsterseniz biraz geriye doğru gidelim. 18. yüzyıl sonu, 19. yüzyıl başı Osmanlı donanması içler acısı bir durumdaydı. Gerçi, 1774’te Deniz Harp Okulu Mühendishaneyi Bahrii Hümayun adı altında açılmıştı ama yetmiyordu. Nihayet Napolyon Seferleri sırasında bir gün, İngiliz donanmasının Çanakkale’deki nöbetçilerin hepsinin namazda olmalarını fırsat bilerek İstanbul önlerine gelip toplarını III. Selim’in sarayına çevirmeleri üzerine donanmanın önemi kavrandı. HHH Güçlü donanma girişimleri Abdülaziz döneminde yaşama geçti. Padişah’ın ısrarlı politikası ile Aziziye, Mesudiye, Osmaniye gibi dönemin en güçlü gemileriyle donanmış bir donanma edinildi. Ne var ki, Abdülaziz’in devrilmesinde, geliştirdiği Deniz Kuvvetleri’nin de payı oldu. Abdülhamit, hem askeri vesayeti tasfiye etmek hem de Deniz Kuvvetleri’nden intikam almak için, Hüseyin Hüsnü Paşa aracılığıyla donanmayı Haliç’te çürüttü. Gemilerin bakımsızlığı ve mürettebatın eğitimsizliğinin vardığı boyutun farkında olmayanlar, 1897’de bu donanma ile Yunan Deniz Kuvvetleri’ni Ege’de vurmaya karar verdiler. Rezalet, donanma daha sefere çıkarken başladı. İstanbul halkının ve kordiplomatiğin gözleri önünde Haliç’ten çıkıp Sarayburnu’nu dönerek, Marmara’ya açılan gemiler zar zor Yeşilköy önlerine kadar geldiler. Orada birinin dümeni kilitlendi, İmralı önüne sürüklenip orada karaya oturdu. Hasan Rami Paşa komutasındaki donanma Çanakkale’den çıkıp Yunan gemileriyle temas sağlamak bir yana düşmandan fellik fellik kaçtı. Saklanacak delik aradı. Sonuç tam anlamıyla fiyaskoydu. Hasan Rami Paşa’nın “Hatırat”ında bütün bunların öyküsü var. Abdülhamit, donanmayı cezalandırmış ama kendisi de kaybetmişti. Hasan Rami Paşa Hatırat’ı, ordusunu yenen despotun kaçınılmaz yenilgisini güzel güzel anlatıyor. Herkese hararetle tavsiye ederim. EMİNE KAPLAN ANKARA Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda, memurların siyasi partilere üye olmasında uzlaşma sağlanırken; genel seçimlerde yüzde 1’in üzerinde oy alan siyasi partilere Hazine yardımı yapılması öngörüldü. Anayasa Uzlaşma Komisyonu, dün de çalışmalarını sürdürdü. Uzlaşılan toplam madde sayısı yine 60’ta kaldı. Ancak bazı önemli değişiklikler öngören fıkralarda uzlaşmaya varıldı. “Siyasi parti özgürlüğü” başlıklı maddenin partilere yapılacak hazine yardımıyla ilgili fıkrasında “Devlet, son milletvekili genel seçimlerinde geçerli oyların en az yüzde biri oranında oy alan siyasal partilere, hak u Komisyonda genel seçimlerde yüzde 1’in üzerinde oy alan siyasi partilere Hazine yardımı yapılması öngörüldü. Memura siyaset kapısı da aralandı. Daha önce buna karşı çıkan CHP, memurları olası baskılara karşı koruyacak önlemlerin alınması koşuluyla çekincesini kaldırdı. ça mali yardım yapar” düzenlemesi benimsendi. Aynı maddenin, siyasi parti üyeliğini düzenleyen fıkrasında da “Hâkimler ve savcılar ile bu meslekten sayılanlar, silahlı kuvvetler ve kolluk gücü mensupları Sayıştay başkan ve üyeleri, mülki idare amirleri hariç kamu görevlileri ile yükseköğretim öğrencileri siyasi partilere üye olabilirler” hükmünde uzlaşmaya varıldı. Daha önce memurların siyasi partilere üye olmasına karşı çıkan CHP, memurları olası baskılara karşı koruyacak önlemlerin alınması koşuluyla çekincesini kaldırdı. MİT mensuplarının kapsam dışı tutulmasına ilişkin önerisi kabul edilmeyen MHP de fıkraya onay verdi. Siyasi partilerin hangi esaslara uyacağına ilişkin fıkra ile partilerin mali denetimini kimin yapacağına ilişkin fıkrada ise yine uzlaşma sağlanamadı. Maddeye, mevcut anayasadaki “Siyasi partiler ticari faaliyetlere girişemezler” fıkrası eklendi. Komisyonda BDP dışındaki partiler parti kapatma usul ve esaslarında anlaştı. Buna göre siyasi partiler ancak şiddete başvurmaları ya da şiddet kullanmayı teşvik etmeleri durumunda kapatılabilecek. Bir parti hakkında kapatma davası açılabilmesi için TBMM’nin 330 oyla izin vermesi koşulu aranacak. Anayasa mahkemesi açılan davada üye tamsayısının üçte ikisinin kararı ile kapatma kararı verebilecek. “Toplu sözleşme ve grev” başlıklı madddede CHP, grevin sınırlanmasına ilişkin düzenlemeye karşı çıkınca bu fıkrada daha önce varılan uzlaşma bozuldu. “Evlenme ve aile kurma hakkı” başlıklı maddede, “Aile toplumun temelidir” ve “Küçüklerin bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi anne ve babanın hakkı ve yükümlülüğüdür” ifadeleri ne CHP karşı çıktı. CHP, ikinci cümledeki “hak” ifadesinin kız çocuklarının okula gönderilmemesinin aileler tarafından bir hak olarak görülebileceği gerekçesiyle “Eğitim ifadesi kalacaksa hak ifadesi çıksın” görüşünü bildirdi. “Vatan hizmeti” başlıklı maddede de uzlaşma sağlanamadı. MHP, “Türk vatandaşı” ifadesinin konulmasında, BDP de “vicdani ret” düzenlemesinde ısrarcı oldu. “Kültürel kimlik hakkı” maddesinde sürpriz biçimde MHP dışındaki partiler uzlaştı. Madde, “Herkes kendi kültürünü ve kimliğini geliştirme hakkına sahiptir. Devlet, bütün kimlikleri ve kültürleri tanır” hükmünü öngörüyor. BDP’DEN HÜKÜMETE UYARI: İğneli Fırça ZAFER TEMOÇİN RTEÜ REKTÖRÜ: ART NİYET YOK Geçen her gün çözüme zarar veriyor [email protected] İLHAN TAŞCI Üniversitede torpil ‘sehven’ açığa çıkmış RİZE/ANKARA Öğretim üyesi alımı için gazetede yayımladığı ilanda alacağı öğretim üyelerinin de adını yayımlayan Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, isimlerin “sehven” yayınlandığı gerekçesine sığındı. TBMM Milli Eğitim Komisyonu Üyesi CHP’li Nur Serter, ilanın AKP’nin pervasız bir biçimde kadrolaşmada bir sakınca görmediğini ortaya koyduğunu belirtirken CHP Mersin Milletvekili Vahap Seçer, skandalı TBMM gündemine taşıdı. Rize’de bulunan Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Basın İlan Kurumu aracılığıyla öğretim üyesi alımı için ulusal bir gazetede yayımladığı ilanda, alacağı öğretim üyelerinin adlarını da yayımlaması tepki topladı. Skandal üzerine üniversitesiden yapılan açıklamada, “İlanı yapılacak resmi ilan metninin yerine, ilgili daire başkanlığının doçentlik sınavına giren öğretim üyelerine ait rutin çalışma tablosunu içeren müsvedde çalışması, 30.07.2013 tarihinde elektronik ortamda sehven Basın İlan Kurumu Trabzon Bölge Müdürlüğü’ne gönderilmiş ve yayımlanmıştır. Çizelgenin herhangi bir resmi niteliği bulunmamaktadır” denildi. RTEÜ Rektörü Prof. Dr. Arif Yılmaz, idari olarak soruşturma açacaklarını belirterek “Olay dikkatsizlik sonucu meydana gelmiştir. Olayda art niyet olduğuna inanmıyorum. Ancak bu çalışmadaki söz konusu isimler üniversitemizde yardımcı doçent olarak çalışan arkadaşlarımızdı. Zaten doçentlik haklarıydı. İsimlerin basına yansıması hoş değil” dedi. ANKARA Abdullah Öcalan’ın güçlendirilmesi çağrısında bulunduğu Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ile nasıl bir çatı örgütlenmeye gidebilecekleri tartışmalarını sürdüren BDP yönetimi, bir yandan da hükümetle “çözüm paketi” konusundaki görüşmelerini sürdürüyor. Geçen salı günü BDP yöneticileri ile Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in bir araya geldikleri bildirildi. Görüşmede, hükümet kanadının 3035 maddelik bir “çözüm paketi” hazırlığını sürdürdüğünü BDP yöneticilerine aktardıkları öğrenildi. Ancak bakanların paketin ayrıntılarına ilişkin herhangi bir bilgi vermedikleri belirtildi. BDP’liler bakanlara, çözüme yönelik yasal düzenlemeleri içeren somut adımların atılmamasından duydukları rahatsızlıkları dile getirirken, “Geçen her gün çözüm sürecine zarar veriyor” uyarısında bulundular. BDP içerisinde yerel seçimlere hangi stratejiyle girileceğine ilişkin üç farklı senaryo tartışılıyor. BDP çatısı altında seçimlere girilmesi görüşü savunulurken bir başka görüş olarak ise Halkların Demokratik Kongresi’nin örgütlenmesini tamamlayarak “Bütün demokratik güçleri, Türkiye solunu” kucaklayarak seçimlere girmesinin daha yararlı olacağı dillendiriliyor. Üçüncü bir düşünce olarak ise oy tabanının güçlü olduğu Doğu ve Güneydoğu’da BDP, Batı’da ise HDP fikri öne çıkıyor. Bu kapsamda, Halkların Demokratik Partisi (HDP) de 1. Olağan Kongresi için çağrı yaptı. Kongre 18 Ağustos’ta. Kongrede eş genel başkanlığa Ertuğrul Kürkçü ile Sebahat Tuncel’in geleceği konuşuluyor. Yerel seçim stratejisi ‘Bağımsızlık kararı çıkmaz’ Gafur Mahmuri, Kürt Ulusal Konferansı’ndan devlet kurulması kararı çıkmayacağını söyledi DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Kürt Ulusal Konferansı, 2426 Ağustos’ta Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin başkenti Erbil’de yapılacak. Hazırlık komitesi üyesi Gafur Mahmuri, “Kongre, bir Kürt devletinin kurulma kararını alamaz. Bu aşamada bağımsızlık ilan edilemez. Çünkü siyasi koşullar, buna uygun değil” dedi. Hazırlık komitesi üyesi Gafur Mahmuri,Kürt Ulusal Konferansı’na Türkiye, Suriye, İran ve Irak’tan 600 delege ve 300 misafirin katılacağını belirterek belirlenen kontenjanın yüzde 45’inin siyasi parti ve kurumlara, yüzde 30’unun STK’lere ve bağımsız adaylara, yüzde 10’unun bağımsız kişilere ayrılacağını, kadınlar için de kontenjan belirlendiğini söyledi. Mahmuri, konferansla ilgili tartışmalara ilişkin de “Kongre, bir Kürt devletinin kurulma kararını alamaz. Bu aşamada bağımsızlık ilan edilemez. Çünkü siyasi koşullar, buna uygun değil. Bu konferansta, komşu ülkelerin hepsine barış mesajı verilecek. Kürt ulusunun başkanının konferansta seçilmesi bekleniyor” dedi. Hazırlık komitesinin Türkiye’deki üyelerinden Azadi İnsiyatifi koordinatörü Adem Özcaner de konferansın daha önce 1921 Temmuz’da yapılmasının planlandığını, ancak hazırlıkların yetişmediğini, 2426 Ağustos olarak belirledikleri konferans tarihinin tekrar değişebileceğini söyledi. 8 komite ile hazırlık çalışmalarına devam edildiğini anlatan Özcaner, kongreye katılacak delegelerin ve davet edilecek misafirlerin bu komitelerce belirleneceğini kaydetti. CHP, TBMM’ye taşıdı Üniversitenin skandal ilanına CHP’den de tepki geldi. CHP’li Nur Serter, söz konusu ilanın öncelikle hukuk kurallarına aykırı olduğuna dikkat çekti. CHP Milletvekili Seçer de Başbakan Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle verdiği bir soru önergesiyle konuyu TBMM gündemine taşıdı. Seçer, söz konusu ilanın “Adrese teslim kadro ilanı” olup olmadığını sordu. Seçer, ilanda adı geçen kişilerin kim olduğunu, akademik liyakatlarının da ne olduğunu öğrenmek istedi. Eğitimİş’ten yapılan değerlendirme de şu ifade yer aldı: “AKP uzun yıllar üniversiteleri yandaş haline getirmek için uğraş verdi. Yaşanan torpil skandalı AKP’nin hayalini kurduğu ‘Ak üniversite’ projesinin acı sonuçlarını gözler önüne seriyor.” ETTİ MAHKEME ÖCALAN’I REDD Bürosu) AnkaANKARA (Cumhuriyet , ağırlaştırılesi em hk ra 11. Ağır Ceza Ma ını İmralı’da çezas ce pis ha et bb üe mış m alan’ın yeni Öc ah ull bd ri A ken PKK lide n infazının ını zas ce den yargılanması ve i. Öcalan’ın ett dd re ini eb tal sı ma durdurul ak bilinen lar ti o ake ı p avukatları, 4. yarg esine dayadd ma 1. 6459 sayılı Yasa’nın 2 lardı. Mahuş rm şvu ba eye kem narak mah yet savuri mh cu iği ted kemenin görüş is i. ted i is sin cısı talebin reddedilme ‘AK üniversite’
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle