22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 AĞUSTOS 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Saldırgan serbest bırakıldı NEVŞEHİR (Cumhuriyet) Hacı Bektaş Veli Anma Kültür ve Sanat Etkinlikleri’nde Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’a yumruklu saldırıda bulunan Hüseyin Satı, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Satı, adliye çıkışında gazetecilerin sorusu üzerine eylemden dolayı pişmanlık duymadığını söyledi. Bozdağ ise saldırının o anda gelişmiş bir olay olmadığı kanaatinde olduğunu belirterek “Bu işin arkasında kim varsa ortaya çıkarılmasını ve hesap vermesini istiyorum. O nedenle şikayetçiyim” dedi. CHP’lilerin açıklamalarını ve saldırgana ‘görevli’ kartı verilmesini eleştiren Bozdağ, “Kim verdi bu görevli kartını, neden verdi? Bunlar soruşturma sonunda ortaya çıkacak” dedi. 7 Dershane planından vetolu yasa çıktı SİNAN TARTANOĞLU CEMAATİN TEPKİSİ DİNDİRİLECEK Kızgınlığın Nedeni... Siyaseti laf cambazlığı olarak algılar, öfkeyi de sos olarak kullanmaya kalkarsanız, bir de bakarsınız ki yazın sanatlarının en önemlileri arasında bulunan ironinin de ustalarından biri olmuşsunuz. İroniyi, “bir şeyin tersini söyleyerek dalga geçme” olarak tanımlarlar, ama bizdeki siyasette işin doğası gereği ciddi ciddi, kızıp köpürerek, bağırıp çağırarak yaparsanız yüksek siyaset yapmış olursunuz. General Sisi’nin önderliğinde gerçekleştirilen darbe, Mısır’ı toplu kıyımlar ülkesine dönüştürürken ve can verenlerin sayısı her gün büyük ölçüde artarken sessiz kalınması, kınanmaması düşünülemez. Ama Gezi Parkı’ndaki masum eylemcilerin üzerine saldırılması ve ardından başlayan tepkiler sırasında biber gazı fişekleriyle, sopalı palalı saldırılarla öldürülen altı yurttaşla aralarında sakat kalanların da bulunduğu sadece Gezi Parkı’ndakilerin sayısı 8 bin 200 olan yaralılar için tek söz etmemişseniz, Mısır’dakiler için söyledikleriniz nedeniyle niyetinizin sorgulanması da kaçınılmaz olur. HHH Söz konusu iki ülkeden birinde kâğıtla (oy pusulası), ötekinde ise tankla topla iktidara gelenleri aynı kefeye koymak yanlış olur. Ama iktidarlar da bu farkın ayırdına varmak zorundadır. Oyla gelip, tankla topla gelenin yöntemlerini daha küçük çapta da olsa uygulamak ve yapanları kutsamak, siyaset gereğidir diye hoş görülemez. Irak’ta ABD’nin ya da denetimindeki güçlerin öldürdüğü milyon dolayındaki, çoğu kadın ve çocuk, insan için ağızlarını açmayanların, Mısır söz konusu olunca dünyayı karşılarına alma pahasına giriştikleri çaba, yaratılanı sevme gerekçesi ile açıklanamaz. Müslüman Kardeşler örgütü, neredeyse yüzyıla yaklaşan başlangıç amaçlarını “Mısır’a İslami yönetimi getirme” olarak açıklamıştı. Bu amaç da Mursi’nin iktidara gelmesiyle gerçekleşmeye başlamıştı. Darbe bu hayali şimdilik yıkmış oldu. Seçimle gelip İslam devleti oluşturma umudunun askıya alınması bizdeki dincileri de tedirgin etmişe benziyor. Mısır’daki darbeyi kınamak amacıyla düzenlenen gösterilerde, darbelerin karşıtı olan demokrasinin kahrolmasını istemeleri dilin altındaki baklanın çıkarılmış olduğunu da gösteriyor. İslam devleti kurulması da kimilerini kesmemiş olmalı ki, tüm Müslümanları bir araya getireceği sanılan “halife” istekleri de dile getiriliyor. O nedenle de sadece asker darbecileri kınamak yeterli olmuyor. HHH Spora bulaştırılan siyasetin Süper Lig’in başlamasıyla statlarda ve tribünlerde protestolara yol açacağı korkusuyla kural üstüne kural konup genelge üstüne genelge yayımlandı. Ama cumartesi günü oynanan iki maçta spor alanlarının siyasetten arındırılamamış olduğu ortaya çıktı. Bir kez daha ortaya çıktı ki iktidarın hoşuna giden protestolara hoşgörü gösteriliyor. Yeni çifte standardımız hayırlı olsun... Kaçakçı ‘ordusu’ engellendi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Başkanlığı, 5060 araç, 200250 atlı ve 3 bin kişilik kaçakçı grubunun, TürkiyeSuriye sınırından yaşadışı geçişinin engellendiğini bildirdi. Genelkurmay’dan yapılan açıklamada, önceki gün saat 20.00 sularında, TürkiyeSuriye sınırına gelen kalabalık bir kaçakçı grubunun Suriye tarafında toplandığı, sınıra yaklaşan gruptakilerin sayısının saat 24.00 itibarıyla 3 bin kişiye ulaştığı belirtildi. Uyarılan grubun geçiş yollarını kapatan zırhlı araçları yoğun bir şekilde taşladığı kaydedilen açıklamada, grubun geçişinin engellendiği ve personel zayiatı meydana gelmediği belirtildi. Dünya Bankası ödeneğiyle yapılan Yalova İl Halk Kütüphanesi’nin 14 bin okuru bulunuyordu. Kütüphaneyi de imam hatip yaptılar FARUK KIRTAY YALOVA 17 Ağustos 1999 depremi sonrasında Dünya Bankası tarafından gönderilen ödenekle yaptırılan Yalova İl Halk Kütüphanesi boşaltılarak Yalova İmam Hatip Ortaokulu’na dönüştürüldü. 14 bin 119 okuru olan yaklaşık 40 bin kitabın bulunduğu Yalova İl Halk Kütüphanesi binasının, yan tarafında bulunan Yalova İmam Hatip Lisesi’nin ortaokul kısmının açılması için tahsis edildiği belirtildi. Uzman olarak 7 personelin görev yaptığı il halk kütüphanesi, eski Yalova belediye başkanlarından Sefa Tüzünataç’ın 1980 yılında kütüphane yapılması için bağışladığı bir apartman dairesinde faaliyet gösteren ve 2 personelin görev yaptığı Tüzünataç Çocuk Kütüphanesi’ne taşındı. Yalova İl Halk Kütüphanesi, 17 Ağustos 1999 depremi sonrasında Dünya Bankası tarafından gönderilen ödenekle iki kat olarak düzenlenmiş ve özel olarak yapılmıştı. Kütüphanenin yıl sonuna kadar Tüzünataç Çocuk Kütüphanesi’nde faaliyet göstereceğini belirten yetkililer, Yalova İl Halk Kütüphanesi’nin, 2014 yılı başında Yalova kent merkezinde bulunan 5 katlı çevre ve şehircilik il müdürlüğüne taşınacağını açıkladı. Yeni yapılan çevre ve şehircilik il müdürlüğü binasının yıl sonunda faaliyete geçeceğini, boşaltılan binanın da il kültür müdürlüğüne tahsis edildiğini belirten Yalova İl Kültür Müdürlüğü yetkilileri, “İl halk kütüphanesinin kent dışında olmasından dolayı şikâyetler söz konusuydu. 2014 yılından itibaren daha büyük bir binada hizmet verecek” iddiasında bulundu. ANKARA AKP’nin dershaneleri kapatma planından 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in veto ettiği özel okul yasası çıktı. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, hükümetin cemaatle kapışma nedenlerinden biri haline gelen sınavlara hazırlık dershanelerini kapatma planında yapılan takvim değişikliğinin gerekçesinin “dönüşüm için gerekli olan yasal çalışma” olduğunu açıklamıştı. Takvimdeki 1 yıllık erteleme “cemaatin tepkisini yumuşatmak için formül arayışı” olarak yorumlanmıştı. MEB, “hem cemaat ile ayrı düşmemek hem de dershaneleri özel okula dönüştürmek görüntüsü altında, kapatmış gibi göstermek için aradığı formülü” buldu. Bulunan formül 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilen ve ardından rafa kaldırılan yasa taslağındaki maddi desteğe dayanıyor. Bakanlık yetkililerinden edinilen bilgiye göre, dönüşecek dershanelere öğrenci garantisi ve bakanlık bütçesinden maddi destek sağlanacak. Garanti edilecek öğrenciler ise maddi durumu olmayan ama başarılı ve çalışkan öğrencilerden seçilecek. Bu öğrencilerin dershanelerden dönüşecek özel okulda eğitim almasından doğacak masraflar da yine bakanlık bütçesinden karşılanacak. Bakanlığın gündemindeki bu proje eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik dö neminde yine Meclis’e gelmişti. Milli Eğitim Temel Yasası’nda değişiklik öngören yasa tasarısı 31 Temmuz 2003 tarihinde TBMM tarafından kabul edilmişti. Taslağın 1. maddesi “Maddi imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin en yüksek eğitim kademelerine kadar öğrenim görmelerini sağlamak amacıyla parasız yatılılık, burs, kredi ve ücreti Milli Eğitim Bakanlığı’nca karşılanmak kaydıyla özel öğretim kurumlarında öğrenim görmeleri sağlanabilir” hükmünü içeriyordu. Ancak bu madde Sezer tarafından veto edildi. Sezer’in temel veto gerekçesi ise “Özel okulların devlet kaynakları ile desteklenmesi laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti niteliklerine uygun olmayan düşünce yapısına sahip insanların yetiştirilmesi anlamına gelmektedir” olmuştu. AKP, öğrencileri özel okullarda devlet desteği ile okutma projesi ısrarından vazgeçmedi. Aynı düzenleme, kapsamı genişletilerek, bu kez Özel Öğretim Kurumları Yasası’nda değişiklik olarak gündeme geldi. Bu kez, maddi imkânlardan yoksun öğrencilerin okutulması amacından da vazgeçilerek özel okullarda fakir ayrımı yapmadan öğrencilerin hizmet satın alma yöntemiyle okutulması düzenlendi. Sezer, rötuşlu yasayı aynı gerekçelerle yine veto etti. olmayan ‘Laik insanlar...’ Bir Kere Daha Dil Üzerine Okurumuz Tarık Konal’ın gazetenin dili üzerine eleştirilerini eksiksiz aktarıyorum. Kısa yanıtımı da ekledim. Saygın Güray Öz Beyefendi Cumhuriyet Gazetesinin Okur Temsilcisi. Bugün Okur Temsilcisi köşenizde yazdığınız kimi tümceleri içtenlikli bulmadım. Gazetenin duyutlarında (haber) yapılmış yanlışlara ilişkin olarak “yinelenmemek koşuluyla kabul edilebilir” demişsiniz. Peki, her uyarıya karşın, yıllardır her gün yinelenen yanlışlara ne demeli? “Her gün yinelenen yanlışlar” söz konusudur Saygın Öz! Türkçesi varken sözcüklerin, Arapça, Farsça, Fransızca vb. kullanmak yanlıştır Saygın Öz! Bugün yalnızca başlıklarda kullanılmış yabancı sözcüklere birlikte bakalım: 1. sayfada “tehdit”; 3. sayfada “taciz, kravat”; 4. sayfada “bahane, tabela, kritik, kontenjan”; 5. sayfada “zihin”; 6. sayfada “tahlil”; 7. sayfada “kapasite, mağdur, imtihan”; 8. sayfada “husumet”; 9. sayfada “katliam, şüphe, kriz”; 11. sayfada “teşvik, ithalat”; 12. sayfada “seviye”; 13. sayfada “Cumhuriyet arşivi”; 14. sayfada “zenginlik”; 15. sayfada “sempozyum”; 16. sayfada “kontrol”; 17. sayfada “tehdit, ikna”; 18. sayfada “liste” sözcüklerinin güzel dilimiz Türkçemizde apak karşılıkları yok mu? Cumhuriyet’in arşiv’i mi olurmuş? Belgeliği olsa olmaz mı? “Boyunbağı, özendirme, varsıllık, denetim, bellek, sığa, sınav, nedence, göz korkutma, tanıtımlık, inandırma, çizelge, bilgi şöleni, düzey, toplukıyımtopluöldürüm, kuşku, bunalım, dışalım, dışsatım.” Bu güzelim Türkçe sözcükleri kullanmak için ne bekliyor Cumhuriyet Gazetesinin çalışanları, düzeltmecileri? Düzeltme, bunca gülünçlüğü değilse neyi düzeltecektir? Saygın Öz Düzeltmeye, önce siz başlamalısınız! Siz önce Okur Temsilcisinin sesiletir (telefon) bilgilerini verdiğiniz dizekte (satır), fax biçiminde gülünç yazım’ı düzeltmelisiniz. Türk Abecesinde “x” yazacı (harf) var mı? Yok. Bu aygıtın adı belgegeçer, kısaca belgeç’tir. Fransızcası yazılacaksa, Faks biçiminde yazılmalıdır. Cumhuriyet, Anadolu Aydınlanma Devriminin gazetesiyse kendine çeki düzen vermeli; değilse, günün rüzgârına uyarak küreselleşiyorsa (globalleşme) Türk Devrimine gönül vermiş okurlarının uyarılarına, eleştirilerine dürüstçe“Biz sizin gibi düşünmüyoruz”, “Bizi beğenmiyorsanız, bu gazeteyi okumazsınız, olur biter” demelisiniz! Yaşarlığını yitirmiş sözcükleri yaşatarak, gönendirmeyin karşıdevrimcileri! Kaygılandırmayın devrimcileri! Can Kardeşim Deniz Som’un “Dilinizi eşek arısı soksun” dediklerinden olanlarla, o düşün biçimini baştacı etmeyin bu gazetede! Arapçaya, Farsçaya, Fransızcaya, İngilizceye “dur” deyin, DUR! Bilge Önder Atatürk’ün Dil Devrimini doğru alımlamış bir öz Türkçe tutkunu. Cumhuriyet’in 58 yıllık okuru. Tarık Konal Okur Temsilcisinin notu: Değerli Tarık Konal. Eleştirilerinizden yararlanıyorum. Ama tümünü kabul etmem olanaklı değil. 18 sayfayı gözden geçirerek bulduğunuz görece eski sözcüklerin bir kısmı yerine yenileri kullanılmalı. Bu konuda haklısınız. Ama önerdiğiniz kimi sözcüklerin Türkçenin özleşmesi için çaba gösteren aydınlar arasında kabul gördüğünü söyleyemem. Biliyorsunuz. Dilde öneriler öncelikle aydınlar ve daha sonra da geniş kesimlerin kullanımı ile yerleşebiliyor. Sizin önerileriniz arasında yer alan belgegeçer, dizek, yazaç, sesiletir bu türdendir. Gazeteler anlaşılır olmayı önde tutmalı, genel kabul görmüş ya da eskimemiş, hâlâ kullanımda olan sözcüklerden eğer anlaşılmak istiyorlarsa vazgeçmemelidirler. Ama sizin örneklediğiniz kimi eski sözcüklerde de ısrar etmeleri anlamsız olur. Siz yeterli bulmasanız da bu yönde çaba gösteriyorum. Selamlar, saygılar. Kısa yazmanın yararları Sevgili Güray Bey, Merhabalar, Geçen haftaki Kitap Eki’nde E. ÖZKÖK’le Gamze AKDEMİR’in yaptığı o güzel röportajı okurken aşağıdaki cümleyi not ettim: “... Bugüne dek beş kez yazı tarzı değiştirdim. Kimse uzun yazı okumuyor artık.” Bu cümle uzun zamandır size yazmak istediğim bu notu hemen yazmama neden oldu. İyi bilirsiniz Sevgili İlhan SELÇUK’un da yazı yazarken temel ilkesi ve tüm diğer yazarlara önerisi kısa yazmaktı. Kendisi de o kısa yazılarında dünyaları anlatırken, hiçbir zaman sayfa kat yerinden aşağıya inmezdi. Şimdi E. KONGAR, B. COŞKUN, E. ATABEK, O. ERİNÇ ve bir ölçüde siz bu kurala uygun yazıyorsunuz. Oysa bazı yazarlarımızın hemen her yazıları sayfayı baştan aşağıya kaplıyor. O. BURSALI, N. CERRAHOĞLU, Ö. ACAR gibi yazarları da ne kadar uzun yazarlarsa yazsınlar gene de zevkle okuyorum. Ancak tüm yazarların İlhan SELÇUK’un önerisine uymalarını ve E. ÖZKÖK’ün yukarıdaki tespitini değerlendirmelerini tercih ederim. Eminim yazıları böylece daha zevkli ve daha rahat okunur olacaktır. Sevgi ve saygılarımla. Kamil Aksoy Eleştirel gözle bakma zamanı Sayın Temsilci, Son günlerde spor sayfası ikiye çıkarıldı ama futbol baskısı ve egemenliğinden kurtulamıyor. 11 Ağustos’un manşeti kuşkusuz Kupa derbisi idi. Ancak spor olayı filede sultanların Dünya ve Olimpiyat şampiyonu Çin milli takımından iki set ve bir puan alması, spordaki milli başarımızdı. Tek bir kelime yok. Siyaset bütün kurumlara egemen, şimdi seyirci davranışını düzenliyor. Gezi, Ergenekon ve Silivri Hukuku’ndan bir nefes alınca ‘Cumhuriyet Spor’u da öz eleştirel bir gözle ele almak zamanı geldi, geçiyor. Bu sayfa, Fatih’in kupa imparatorluğundan ve Arda’nın yuvaya dönüş dedikodusundan daha hayati değil mi? Saygılarımla. Bozkurt Güvenç Fotoğraf: AA EVREN ATALAY Yaz ortasında sel İzmir’de önceki akşam saatlerinde başlayan sağanak yağmur ve dolu, kenti felç etti. Yaklaşık 5 dakika boyunca yağan dolu nedeniyle, çok sayıda ATM ve araç alarmı çaldı. Dolu daha sonra yerini sağanak yağmura bıraktı. Bir saatte metrekareye yaklaşık 18 kilogram yağışın düştüğü kentte, çok sayıda trafik kazası meydana geldi, çok sayıda ev ve işyerini su bastı. Bayraklı ilçesinde sahildeki parktan geçen Murat Çolak’a (41) yıldırım isabet etmesi sonucu ağır yaralandı. Okurlardan kısa kısa Kim olduğu belli olmayan zanlı Sn. Öz, 10 Ağustos tarihli gazetenin Dış Haberler sayfasında iki pilotumuzu kaçıran “zanlılar”dan söz ediliyordu. Ama pilotlarımızı kaçıranların kimliğinin belli olmadığı da yazılıydı haberde. Zanlının Türkçesi sanık olduğuna göre kimliği belli olmayan kimseler için bu terimi kullanmak doğru mudur? Not: Bu arada en doyurucu sayfanın da Dış Haberler sayfası olduğunu belirtmeliyim. İyi çalışmalar. M. Aydın AKÇA Zanlı ile sanık eş kavramlar değildir. Zanlı şüpheli, hakkında suç işlediğine dair şüpheler bulunan kişi, sanık ise mahkemeye sevk edilmiş kişidir. Soyut olarak zanlılardan söz edilebilir kanısındayım. ‘Olimpiyat olmazsa sorumlu Gezi’ Kitap Eki internet sitenizde nerede? Merhaba Güray Bey, 15.08.2013 Perşembe günü yayımlanan Kitap ekinizdeki “Melike İlgün / Bir Başvekil Sevdim” röportajı neden internet sitenizde bulunmamaktadır? İyi çalışmalar dilerim. Metehan Bozok Değerli Metehan Bozok, Kitap Eki internet sitesinde gazete abonelerine ayrı bir bölüm halinde ve tüm olarak verilmektedir. Abone iseniz gazeteyi tıklayınız, Arşiv bölümüne giriniz, Kitap Eki bölümünü seçiniz ve hangi tarihli eki istiyorsanız açınız. İstediğiniz yazı ya da röportaja kolaylıkla ulaşacaksınız. Abone değilseniz Kitap Eki’nden seçilmiş kimi yazılara site içinde en alt bölümde yer alan Kitap bölümüne tıklayarak ulaşabilirsiniz. Selamlar. İstanbul Haber Servisi Sancaktepe Belediyesi tarafından Samandıra Şölen Alanı’nda düzenlenen “20. Geleneksel Sancaktepe Yağlı Güreşleri”ne katılan Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İstanbul’un dünyanın en büyük ve sayılı şehirlerinden biri olduğunu belirterek, “İstanbul’un tek eksikliği olan olimpiyat sıfatını da inşallah gelecek eylülde verilecek karardan sonra alacak” dedi. Bazı kişilerin İstanbul’a olimpiyatların verilmesini istemediğini anlatan Bağış, “Bakın, Gezi Parkı’nda eylem yapanlar, iki defa İstanbul’un adaylığını düşürmek için başvuru yaptılar ama başaramadılar. Eğer vermezlerse bu onların yüzünden olacak” şeklinde konuştu. Yine arazi kavgası: 2 ölü n BATMAN (Cumhuriyet) Batman merkeze bağlı Aydınkonak köyünde oturan ve Gündem soyadını taşıyan akraba iki aile arasında arazi analaşmazlığı nedeniyle dün silahlı çatışma çıktı. Çatışmada Şemsettin Gündem (37) olay yerinde, Mecit Gündem (45) hastanede yaşamını yitirirken, kardeşleri Mustafa, Faysal ve Ömer Gündem ile kıraathanede bulunan ve yoldan geçen 17 kişi de yaralandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle