26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 AĞUSTOS 2013 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER CHP’den ‘AKP’li belediyelerin erzak yardımı ihalelerinde yolsuzluk var ’ iddiası 5 geyiğini yanında götürmesi ve “Geyik Muhabbeti” ve hepimizin bildiği şu tümce: “Ne şehittir ne gazi, hiç yoluna gitti Niyazi...” Günümüzde Niyazi olmak çok kolay! Niyaziler o yüzden giderek çoğalıyor... Bu arada sanatın işlevi, sanatçının günümüz Türkiyesi’nde durumu, demokrasi ve özgürlükler bağlamında renklerin yok oluşu, kıskançlık, ötekileştirme. Apollon’un hışmına uğrayanlar da var Zeus’un da... Erk Acarer’in deyişiyle sanatçı; baskıya, şiddete uğrar... Örnek mi, Memet Ali Alabora... Birileri Mehmet Ali ve babası Mustafa Alabora için idam sephasını kurdu bile: “Babası da teröristti, oğlu da!” Bilindik tetikçi medya daha önce kimleri hedef göstermemişti ki? Hedef gösterdikleri birer birer öldürüldü... HHH kansere karşı mı? Karşı! Neden karşı olduğunu Erk Acarer anlatıyor “Korsan Kitap”ta... Peki “Komünist Manifesto”yu kim finanse etti? Sahi nereden geldik nereye gidiyoruz? İnsanoğlunun kötülükte ne denli ustalaşmış olduğunu, şairlerin ağaçları sevdiğini, kınanın nereye yakıldığını, Çanakkale’de atılan ilk kurşunu, kelebeğin evrimini öğreniyorum kitabı okumaya başlayınca... Polis helikopterinin Gezi Direnişi’nde alanlara nasıl gaz bombaları attığını insanlık adına izlerken yüreğimiz yanıyor. Sevgi, arkadaşlık, kardeşlik duygularının bittiğini sandığımız bir günün içinde o resimler çoğalıyor gözlerimin önünde. Yeşil vadiler, dalgalı denizler, mavi bir gökyüzü! Aşkın uçurtmasını salıvermişiz evrenin boşluğuna. Hem Hitler hem de Hititlerden ders almamız gerekir... Binlerce yıllık tarihten, yaşadığımız topraklardaki uygarlıklardan. HHH Bir yaz akşamı... Nemli körfezin üzerine bir gölge düşüyor. Işıksız bir tepede, kendi düşlerim içinde kayboluyorum Erk Ecarer’in “Korsan Kitap”ını bitirdiğimde... Tam bu sırada avazım çıktığı kadar bağırıyorum: “Diren Türkiye, Diren Gökyüzü!” Yoksulun sırtından CHP: Minareye kılıf bulmuşlar İBB Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Serdar Bayraktar konuyu gazetemize şöyle değerlendirdi: “Karaca milletvekilidir. Sahibi olduğu şirket belediyelerden ihaleler almıştır. Bir TBMM üyesi anayasanın 82. maddesine göre kamusal nitelikteki kuruluşlara karşı taahhüde giremez. 2011 sonrasında ihaleleri KAPE Gıda’da müdür olan bir kişinin sahip olduğu firmanın alması dikkate değerdir. Belirttiğimiz yolsuzluklar, etik ilkelere aykırı uygulamalar, artık yakınlar eliyle yürütülmektedir. Bu noktada AKP, ihalelerde kalfalık dönemini kapamış ustalık dönemine geçmiştir. Yani artık mızrak çuvala sığmamış. minareye kılıf bulunmuştur...” Karaca’nın ismi basında ilk kez 2004 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin dağıttığı on binlerce kolilik erzak için yapılan ihale sırasında gündeme gelmişti. Karaca’nın ismi o dönemde 15 millyonluk koli erzakgıda paketi ihalesini alan şirketin ortağı olarak köşe yazılarına konu olmuştu. Karaca, Başbakan Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanlığı döneminde danışmanlarından birisiydi... doyan doyana... AYKUT KÜÇÜKKAYA #direntürkiye #direngökyüzü Esintili bir sabah olsun istiyorum, çiçeklenmiş bir hayat, bir sevda, özlem ve tutku... Denize uzanan bir yol! Uçsuz bucaksız bir inci çiçeğinin orta yaprağı var ya, Andre Breton’un 1934’ün güzel yaz gününde kalan tüm geceyi içinde saklayan... Çocukların öyle olmasını istiyorum. Korku nöbetlerinden, savaşlardan nefret ediyorum... O eski siyah beyaz resimlere bakarken yorgun ikindiler geliyor aklıma. Şimdi beni gördüğün yerdeyim... Bak Anna Ahmatova’nın gençliğini uğurladığı yerde, bir çınar ağacının altında, bir yaz akşamında ya da sabahında. Senin tedirginliğin fırtınalı akşamlarda deniz fenerlerine çarpan göçebe kuşları hatırlatıyor bana. HHH Bak rıhtımdaki tahta iskele ve pansiyonların kör ışığı gözünü kamaştırıyor. Suskunluğun niye? Yorgo Seferis’in düşleri Homeros’un ışık sahiline vururken Urla’da dolaşıyorsun. İyonya’dan Troya’ya doğru giderken yüreğinin beni görmediğini duyumsamam acı veriyor. Azra Erhat’ı, Cevat Şakir’i okuyorum siren kayalıklarında... Foça’da bir düş kuruyorum gün batarken... Cunda’da poyraz esiyor acımasız... Erk Acarer’in “Korsan Kitap”ını (İnkilap Yayınları) okudum dün gece, nemli bir Akdeniz sabahında. Erk, “#direntürkiye #direngökyüzü” derken bizi tarihin derinliklerine götürüyor... HHH Erk, hepimizin öyküsünü anlatıyor Gezi Direnişi’nden yola çıkarak... Tarihin sayfalarını aralıyor, bir yüzleşmeyi sergiliyor... Mizahı, insanı, vahşeti... Zeus’u... Acımasızlığın derin sularında hayata bakışı, binlerce yıllık uygarlığı, sanatın, felsefenin, bilimin, siyasetin nasıl akıldan saptığını kimi kez masalımsı, kimi kez şiirsel bir dille anlatıyor. Kolağası Resneli Niyazi Bey, nereye giderse gitsin Yerel seçimlerle ilgili partilerin çalışmaları hızlanırken iktidar partisi AKP ile ana muhalefet partisi CHP arasındaki çekişme yolsuzluk iddialı dosyalarla başladı. CHP, vekil olduktan sonra sahip oldukları şirketler aracılığıyla belediyelerden ihale almayı sürdüren AKP’li milletvekillerinin “etik eleştiriler” üzerine farklı bir yönteme başvurduğunu ileri sürüyor. Şöyle ki; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanlığı döneminde danışmanlarından biri olan Harun Karaca’ nın sahibi olduğu şirket AKP’li belediyelerden “yoksullara dağıtılacak erzakgıda yardım paketi” ihaleleri alıyordu. Karaca 2011 yılında AKP’den İstanbul milletvekili seçildi. Milletvekili olduktan sonra belediyelerden biriki ihale daha alan Karaca’nın şirketi daha sonra ihalelere girmeye ara verdi. 2012 yılında Karaca’nın şirketinin ihaleler aldığı belediyelerin “erzak ihalelerini” başka bir şirket kazanmaya başladı. AKP’li belediyeler aynıydı; fakat şirketler farklıydı. Ortak nokta ise ihaleleri alan yeni şirketin sahibi olan kişi Karaca’nın sahibi olduğu şirketin finans sorumluluğunu yapan isimdi. CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Serdar Bayraktar, bu durumu, “AKP ihalelerde kalfalık dönemini kapamış ustalık dönemine geçmiştir” sözleriyle yorumladı. AKP İstanbul Milletvekili Karaca 2004’te yine AKP: Çok çirkin gündeme gelmişti bir iftira AKP İstanbul Milletvekili Harun Karaca ise, “İddia milletvekili olduktan sonra şirketinizin çok fazla ihale almadığı ancak KAPE şirketinde finans sorumluluğu yapan isim adına başka bir şirket kurulduğu ve ihalelerin bu şirketin almaya başladığının görüldüğü iddiasıdır. Yani iddia ihaleleri almanız etik olmayacağı için emrinizdeki bir kişiye şirket kurdurarak bazı belediyelerden ihaleler almaya devam ettiğiniz şeklindedir. Sayın Karaca, bu iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz” şeklinde sorumuza şu yanıtı verdi: “Çok kısaca cevap vereceğim. Çok çirkin bir iftira olduğunu, başkası üzerinden ticaret yapmanın da etik olmadığını ifade etmek isterim.” ise “başka bir isim üzerinden ticaret yaptığı iddiasının çirkin bir iftira olduğunu” belirtti. Cumhuriyet, AKP Bitlis Milletvekili Vedat Demiröz’ün sahibi olduğu şirket ile Sivas Milletvekili Ali Turan’ın aile şirketinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle “iş yaptığını” 3 ay önce kamuoyuna duyurmuştu. 26 Mayıs 2013’te vekillere verilen ihaleleri manşetimizdeydi. CHP, belgelere ulaştı CHP’nin yerel seçimler öncesi İstanbul’da oluşturduğu yolsuzlukları araştırma komisyonu AKP İstanbul Milletvekili Karaca hakkında önemli bir iddiayla ilgili belgelere ulaştı. Buna göre 12 Haziran 2011 seçimlerinde İstanbul milletvekili olan Karaca’nın sahibi olduğu KAPE Gıda Şirketi bu tarihten sonra hem Başakşehir hem Sancaktepe belediyelerinin açtığı yoksul ailelere kolilerle dağıtılan gıda paketleri için açılan ihaleleri aldı. Milletvekili olduktan sonra bu iki belediyeden ihale alan Karaca’nın şirketi 2012 yılında aynı ihalelere katılmadı. Aynı belediyelerden ihaleleri bu kez farklı bir şirket aldı. KAPE şirketinde finans sorumluluğu da yapan bir kişiye ait olan bu şirket aynı belediyelerin erzak ihalelerini aldı. Bu firma bu iki ilçe belediyesinin dışında Fatih Belediyesi ve Sakarya Belediyesi ile birçok kamu kurumunun kolilenmiş erzak alım ihalelerini aldı. Şirketin yalnızca 4 AKP’li belediyeden aldığı ihalelerin toplam tutarı 2.5 milyon TL’ye ulaştı. İstanbul Ticaret Odası kayıtlarına göre ise vekil Karaca 2013 yılında KAPE şirketindeki hisselerini tamamen devretti. Basın Konseyi Başkanı Türenç ile avukat Kazan Balbay ve Özkan‘la görüştü ‘İnfaza götürüldük’ u Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç “Gazetecilik faaliyetleri sonucu ağır cezalara çarptırılan gazetecilerin içindeki bulundukları bu durum bir linç girişimi. Bu dava tümüyle moral değerlere yönelik bir savaştır ” dedi. İstanbul Haber ServisiBasın Konseyi Başkanı Pınar Türenç ile Konsey Yüksek Kurul üyesi avukat Turgut Kazan, gazetemiz yazarı CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay ve gazeteci Tuncay Özkan ile görüştü. Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç “Gazetecilik faaliyetleri sonucu ağır cezalara çarptırılan gazetecilerin içindeki bulundukları bu durum bir linç girişimi. Bu dava tümüyle moral değerlere yönelik bir savaştır ” dedi. Türenç kararın Balbay ve Özkan için süpriz olmadığını belirterek “5 Ağustos günü karar duruşmasına değil infaza götürüldük” dediklerini aktardı. Türenç ve Kazan, Ergenekon davasının 5 Ağustos’ta görülen karar duruşmasının ardından ilk kez görüştükleri Balbay ve Özkan ile ilgili izlenimlerini dün düzenledikleri basın toplantısı ile kamuoyuna aktardı. Osmanbey’deki Basın Konseyi Merkezi’nde düzenlenen toplantıda konuşan Pınar Türenç, hüküm giyen gazetecilerle 16 Ağustos Cuma günü Silivri Cezaevi’nde açık görüşte tek tek konuştuklarını anlattı. Türenç gazetecilerin içinde bulundukları koşulları, çok zorlayıcı ve dayanılmaz bulduklarını bir kez daha dile getirdi.Türenç gazetecilerin özgürleşmelerinin, ancak Meclis’in yeni düzenleme ile toplumsal barışa çare getirmesiyle sağlanabileceğini kaydetti. Basın Konseyi Yüksek Kurul üyesi Kazan, Ergenekon kararlarının hukuken yok hükmünde olduğuna dikkat çekerek “Yargıtay incelemesine bile gerek olmadan bu mahkeme kararlarının düşmesi gerekir. Çünkü 6 üye ile toplanan mahkeme usul hatası yapmıştır” diye konuştu. Bu davanın hukuken değil siyaseten çözülmesi gerektiğini de vurgulayan Kazan TBMM’nin bir genel af ya da yeni demokratikleşme paketinde yapılacak düzenlemeyle beklentilerin karşılanabileceğine işaret etti. Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç ve avukat Turgut Kazan ortak açıklama yaparak genel bir değenlendirmede de bulundu. Kararların açıklandığı gün mantık, duygu ya da insani hiçbir davranış görmediklerini dile getirerek “Olağanüstü önlemlerle 4 kat insan çemberi içinde tam 4 saatte mahkeme salonuna taşındık. Sonuçta örgüt de çıkmadı, lideri de bulunamadı. Bu dava tümüyle moral değerlere yönelik bir savaştır. Ortada suç yok ancak gazetecilik faaliyeti var. Hedef hepimizi yalnızlaştırmak ve ölüme götürmektir” dediler. ‘Özgür kalacakları günü umutla bekliyoruz’ Türenç ve Kazan şu değerlendirmelerde bulundu:“Tuncay Özkan en ağır koşullarda yatmaktadır. Tek başına kalacağı hücresinde ağırlaştırılmış müebbet cezasını çekmesi insani olmamakla birlikte adaletli de değildir. Tuncay Özkan’ın, diğer gazetecilerle birlikte kalabileceği bir hücreye nakledilmesinin doğru olduğunu düşünüyoruz. Kaldı ki bu cezaların çoğu zaten idam cezası niteliğindedir. Ağırlaştırılmış müebbet hapisleri, yaş ve sağlık açısından birçoğu için kaldırılamaz. Bu hususların bir daha gözden geçirilmesini hukuk ve insani hakları açısından istiyoruz. Gazetecilik faaliyetlerinden suçlanan meslektaşlarımızın özgür kalacakları günü umutla bekliyoruz.” SESSİZ ÇIĞLIK EYLEMİ 46. KEZ YAPILDI Örgüt yok lider yok Adaletsizliği miras bırakmayacağız İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında yargılanan emekli ve muvazzaf askerlerin yakınlarının oluşturduğu Vardiya Bizde Platformu, her cumartesi günü gerçekleştirdiği Sessiz Çığlık eyleminde dün Beşiktaş Meydanı’nda 46. kez bir araya geldi. Eylemde Balyoz davasına ilişkin İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararın Türk hukuk tarihine kara bir sayfa olarak geçtiği ifade edildi. Beşiktaş’taki Demokrasi Anıtı önünde gerçekleştirilen eylemde basın açıklamasını 18 yıl hapis cezası verilen emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz’un eşi Lütfiye Yavuz okudu. Yavuz, Balyoz davası kararının Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından 9 Ekim tarihinde açıklanacağını anımsatarak İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği hukuksuz kararlara, başta Ergenekon davası olmak üzere diğer özel yetkili mahkeme kararlarında da karşılaştıklarını ifade etti. Balyoz davası nedeniyle kendilerine yaşatılanlara ve mağduriyetlere karşın adalete ve demokrasiye olan inançlarını hiç kaybetmediklerini belirten Yavuz, özetle şunları kaydetti: “Türkiye’nin demokrasi, insan hakları, adalet ve hukuk devleti gibi kavramlarla sınanması açısından 9 Ekim tarihi belirleyici bir tarih olacaktır. Çocuklarımıza yargı eliyle yaratılan bir adaletsizliği miras olarak bırakmak istemiyoruz. İleride torunlarımızın gönül rahatlığıyla ‘Neyse ki Ankara’da hâkimler vardı’ diyebilmeleri umudunu taşıyoruz.” zkan’ın durumu belirsiz Türenç ve Kazan, Balbay’ın ailesi Ankara’da olduğu için kendi isteği ile Sincan Cezaevi’ne nakledilmesinden sonra yıllardır aynı koşulları paylaşan Özkan’ın durumunun belirsiz olduğuna da vurgu yaptı. Ö Yok hükmünde İstanbul Haber Servisi Ezilenlerin Sosyalist Partisi’nce (ESP) “Yıkımlara, yozlaşmaya, çeteleşmeye karşı kültürüne sahip çık” söylemiyle düzenlenen “7. Gülsuyu Sanat ve Hayat Kültür Festivali”nin 2. gününde de semtte giderek yoğunlaşan çete saldırılarına dikkat çekildi. Maltepe Gülsuyu’ndaki Nurettin Sözen Parkı’nda düzenlenen festivalde, aralarında Pınar Aydınlar’ın da olduğu çok sayıda sanatçı sahne aldı. ESP üy0esi Mustafa Kapar, bölgede rantın yüksek olduğuna, yıllardır evlerin düşük fiyata kapatılmak istendiğine dikkat çekerek festivalin de çetelerce engellenmek istendiğini anlattı. Gülsuyu ranta direniyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle