25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 AĞUSTOS 2013 PAZAR [email protected] 16 KÜLTÜR ‘Gezi Direnişi’ adlı kitapta ünlü sanatçı, yazar ve düşünürlerin Gezi Direnişi’ne destekleri yer alıyor ‘Ben de çapulcuyum’ “Dip Dalgası Yeryüzüne Çıktı!” sloganıyla yayımlanan kitapta Noam Chomsky, Joan Baez, Slavoj Zizek, Roger Waters, Paulo Coelho, Patti Smith gibi dünyaca ünlü isimlerin Gezi Direnişi eylemlerine desteklerine yer veriliyor. Kültür Servisi Gezi Parkı Direnişi’yle ilgili olarak, dünyaca tanınmış isimlerin demeçlerinden ve direniş fotoğraflarından oluşan “Gezi Direnişi” adlı kitap yayımlandı. “Dip Dalgası Yeryüzüne Çıktı!” sloganıyla yayımlanan 256 sayfalık kitap Kaynak Yayınları’ndan çıktı. Kitapta, aralarında Noam Chomsky, Joan Baez, Slavoj Zizek, Roger Waters, Paulo Coelho, Patti Smith ve Antonio Negri gibi isimlerin de yer aldığı dünyaca tanınmış pek çok ismin Gezi Direnişi’ne verdikleri destek bildirileri yer alıyor. ‘Aynı mücadelenin parçalarıyız’ Roger Waters (Pink Floyd’un kurucularından) Yanınızdayım! Yanınızdayız! Siz otokratik, dindar yobazlara karşı savaşıyorsunuz. Özgürlüklere ve özgürleşmeye önem veren tüm insanlar, Türkiye halkına şöyle seslenmelidir: “Hoş geldiniz! Artık hepimiz aynı küresel mücadelenin parçalarıyız. İspanya, İsveç, Yunanistan, Türkiye. Ve ancak birlikte savaşırsak bir şansımız olabilir. ‘Bu adam Jürgen Elsaesser (Alman gazeteci) Edinburgh İnsanlık Onuru İçin Sanat!! “Biz bu festivalleri insanlık onurumuzu korumak için kurduk!” Bu kadar açık ve net söyledi. Konuşan, İskoç Parlamentosu’nun Kültür ve Dış İşlerinden sorumlu bakanı Fiona Hyslop’tu… Karşısında, dünyanın her yerinden gelmiş kültür sanat yazarları ve gazetecileri vardı. 1947’de İkinci Dünya Savaşı’nın ardından moral çöküntüsünü gidermek, sanata ve sanatçıya yeni alanlar açmak, en önemlisi de “İnsanlık onurunu yeniden anımsamak” için kurulmuştu Uluslararası Edinburgh Tiyatro Festivali… Aynı yıl, resmi programa alınmayan daha küçük, farklı, marjinal grupların “Madem buradayız, oyunumuzu oynamadan Edinburgh’u terk etmeyiz” inadı ve direnişiyle (o zaman biber gazı yoktu! Üstelik burası Türkiye değil İskoçya!) kurulmuştu Edinburgh Fringe Festivali… (İngilizce “Fringe”: Kenardaki, öteki, alternatif, marjinal vb.) Bugün yıl boyunca 12 festivali var Edinburgh’un. Bunların beşi (Kitap, Caz, Tiyatro, Fringe, Güzel Sanatlar) ağustos ayında. Kentin yarım milyonluk nüfusu her ağustosta ikiye katlanıyor. Her festivalin bütçesi ayrı ama her birinin ortalama yüzde 50’si devlet ve yerel yönetim tarafından karşılanıyor. (Gel de kıskanma!) Etek giyen erkekleri, alışık olmayanın kulaklarını tırmalayan gaydaları, tadına doyulmayan binbir tür İskoç viskileri… Bunlar kadar Darwin, Adam Smith, şair ve yazarları Robert Burns, Walter Scott, Robert L. Stevenson (“Define Adası”) ve Sean Connery ile de gurur duyuyor İskoçlar. Yüzyıllardır bozulmadan korunmuş kentleri… Tıpta ve ekonomide Nobel ödülleri kazandıran üniversiteleri… Yeryüzünün en derin göllerini, en eski dağlarını barındırmakla, insan başına en çok yeşil alanın düşmesiyle övünen bir ülke… İskoç milliyetçiliğine tanıklık ediyorum her an. Adım başı İngiltere’yle karşılaştırmalar. Kavga ederek değil gülerek üstünlük taslamaları… Bunlar elbet tiyatroya da yansıyor… Önümüzdeki yıl, 18 Eylül 2014’te referandum var: Tek soru: İskoçya bağımsız bir ülke olmalı mı? Evet ya da hayır… (Şimdilik yüzde 60 hayır diyormuş!) Bütün bunlar her an her yerde tartışılıyor. Ama kavgasız, sataşmasız, küfürsüz ve gerilimsiz! (Gel de kıskanma!) Gelelim tiyatro festivallerine: Uluslararası festivalin programında (tiyatromüzikopera) birbirinden önemli topluluklar ve dünyaca ünlü, çarpıcı prodüksiyonlar var. Bunların birçoğu teknolojik gelişimle sanatların etkileşimi üzerine kurulmuş ve kurgulanmış (önümüzdeki cuma, fotoğraflı köşeye bırakıyorum onları). Edinburgh Fringe Festivali’nde ise (sıkı durun) tam iki bin sekiz yüz yetmiş bir (sayıyla 2871) oyun var. Toplam temsil sayısı 45 bin 464… Kapalı tiyatro mekân sayısı 273. (Bunlar resmi sayılar!) Kentte aklınıza gelebilecek her yer tiyatro alanı. Zaten yarım milyonluk kentte 40 kadar eski ve yeni tiyatro yapısı var. Ama festival dönemi tüm okullar, kamu yapıları, kiliseler, spor salonları birçok kahve, lokanta, bar da tiyatro sahnesine dönüşüyor. Sokaklar, alanlar günün ve gecenin her anında doğal sahne. Bir köşede Harry Potter ve James Bond, öteki köşede Dracula ve “Cessur Yürek”… 24 saat doludizgin şenlik. Buralılar “Ağustos geçsin, eylülde uyuruz artık” diyor. Sevgili okurlar, uluslararası basına verilen basın davetiyle başladım yazıya. O gün tüm gazeteciler çevremde pervane oldu. Gezi Direnişi’ni, polis şiddetini, Türkiye’de uygulanan baskı yönetimini sormak ve anlayabilmek için. Dilim döndüğünce tüm sorularını yanıtladım... Şu birkaç gün Türkiye haberlerini izlememeye çalıştım. Ama çok zor. Ve Sevgili Memet Ali Alabora, inan her oyuna girip çıktığımda, her tartışmaya katıldığımda, senden bir parça bana eşlik etti. İnsan onuru için sanat yapan herkese sonsuz sevgi ve saygıyla… aklını kaçırmış’ Habere göre, eylemlere katılmış bir gencin evinde yapılan aramada “Ulusal Devletin Yıkımı ve Sol Tavır” adlı kitabıma “suç unsuru” olarak el konulmuş. Şimdi gerçekten de hemen atlayıp İstanbul’a gitmeli ve orada her şeyin yolunda gidip gitmediğini yerinde görmeliyim. Bu adam (Başbakan Tayyip Erdoğan) gerçekten aklını kaçırmış! ‘Değişmiş Richard Gunn (İskoç filozof) Gezi Parkı etrafından gelişen Türk ve yeryüzü hareketi, değişmiş bir topluma, pırıl pırıl ve yeni bir geleceğe kapı aralamaktadır. Mücadeleye devam! Provokasyonlara rağmen umudu terk etmeyin! Direnişi sürdürün! Orada olmayı isterdim... bir toplum’ ‘Sonunda biz kazanacağız’ Patti Smith (Rock müziği sanatçısı) Uyandılar! Uyanmaları gerekiyordu. Tanrı’ya şükrediyorum, uyandılar. Bu bir kültürel devrim, bu daha başlangıç, sonunda biz kazanacağız. İskoç milliyetçiliği ‘Kendimizden utanalım’ Paulo Coelho (Brezilyalı yazar) Kendimizden utanalım: Türkiye’de protestoculara karşı kullanılan biber gazı Brezilya malı. ‘Müteahhitlerin sultanı’ Slavoj Zizek (Sloven filozof) Demokratik olarak seçilen ancak dar kafalı bir diktatör gibi davranan, ülkenin her yanındaki müteahhitlerin sultanı Erdoğan. Yanlış hatırlamıyorsam 62 ehlileştirilmiş “bağımsız” entelektüeli danışmanı olarak yanına almış. Bu soytarılar acaba ne öneriyorlar? Taksim Meydanı’nda patlak verenler Türkiye politikası için son derece önemli gelişmeler. Bu hareket, diktatörlüğe meydan okuyor. Bu hareket; ülkeye ve dünyaya körleşmiş, yıkıcı, neoliberal ve artarak militaristleşen hükü met politikalarına karşı bir muhalefet olduğunu gösteriyor. Toplumsal olarak tutucu, politik olarak prensip sahibi olmayan, askeri olarak ise NATO’nun en favori İslaması durumundaki bu iktidar partisi sokakların sesini dinlemeli. Arka arkaya şehirlerden haykırılan hakikatler hükümete nahoş gelebilir ancak söyledikleri, danışmanların yumuşatılmış sözlerinden, kalemleri satılık köşe yazarlarının yazdıklarından ve yandaş kanalların haber sunucularının dediklerinden daha değerli. İstanbul’un vatandaşları yeni bir şey çıkardı ortaya ve bu daha başlangıç. Umarım... ‘Her yer direniş’ Noam Chomsky (ABD’li dilbilimci ve düşünür) Bu dayanışmada ben de “çapulcuyum”. Her yer Taksim, her yer direniş. Her yer tiyatro: 2871 oyun Selen Gülün ‘Başka’ (Lin Records) Aradaki piyano temelli albümleri bir yana; piyanist, besteci, eğitmen Selen Gülün’ün ilk şarkı formatlı çalışmasının üzerinden tam altı yıl geçmiş. Yani altı yıldan bu yana birikmiş her şeyin ağırlığını taşıyor “Başka” adlı yeni albümdeki bu şarkılar. “Başka” Selen’in beşinci albümü; içinde (biraz batıdan biraz doğudan esen bir meltemin altında söylenmiş) Türkçe ve İngilizce şarkılar var. Dili ne olursa olsun, ortak noktaları duygusal, derin ve insani oluşları. Bir kadının sevgisi, nahif duygularla ve minik dokunuşlarla dantel gibi işlenmiş. “Fruitful”un sözleri arkadaşı Ayşe Ayaşlı’nın bloguna yazdığı bir şiir. “Bütün Bunlar” bir Bülent Ortaçgil belgeselinin sonunda yazılar geçerken tınlıyor gibi. “Your Star”ı Elif Çağlar Muslu ile birlikte seslendirmiş. Albüme güç veren değerli müzisyenler arasında, trompetçi İmer Demirer, gitarcı Cenk Erdoğan, basçı Demirhan Baylan ve Ozan Musluoğlu, davulcu Ediz Hafızoğlu ve Cengiz Baysal, saksofoncu Tamer Temel gibi isimler var. Standartların dışına çıkmayanlar için değil “Başka” albümü, daha ziyade sürprizleri seven dinleyiciler için. Selen’in öz yazan tarafıyla, nota çalan tarafının pop ile caz arasındaki bir kavşak noktasında buluşması. Kendrick Scott Oracle ‘Conviction’ (Concord) Teksaslı davulcu Kendrick Scott Oracle, caz dinleyicisi tarafından şarkıcı Kurt Elling ve trompetçi Terence Blanchard albümlerinden bilinir. İnce ayar çekilmiş, gerilim ve enerji dolu tarzı ile göze çarpan iyi bir sideman olarak kabul görür kendisi. Altı yıl aradan sonra ikinci solo albümünü çıkardı bu ileri görüşlü müzisyen; “Conviction”. Gözlem yeteneği yüksek bir modernist özelliğiyle öne çıkıyor burada Kendrick. Dünyası, Malcolm X, Art Blakey ve albümün girişinde sözlerine yer verdiği Bruce Lee üçgeninde oluşmuş inanç dolu bir sentez. Parçalarının girift bir yapısı var; olgun meditatif temalar, sinematografik bir ruh hali ve mütemadiyen hareket halinde bulunan tempo ve melodiler... Kendrick’in basçısı Joe Sanders, saksofoncusu John Ellis, ama kadronun kahramanları gitarcı Mike Moreno ve yıldızı parlayan piyanist Taylor Eigsti. Sürpriz ise şarkıcı gitarcı Alan Hampton’ın iki parçalık misafirliği. Diğer sürprizler repertuvarda. Indie dünyasına meraklı bir caz davulcusu Kendrick. İki yorumdan biri Sufjan Stevens parçası “Too Much”, diğeri Broadcast’ten “Pendulum”. Onun albümdeki besteleri ve düzenlemeleri yakın geçmiş ile tarih arasında kurulmuş sağlıklı bir diyalog olarak görülebilir. [email protected] ‘Herkes için Nobelli yazarın yeni kitabı ‘Ben Bir Ağacım’ YKY’nin Doğan Kardeş serisinden yayımlandı Orhan Pamuk’ Pamuk’un bugüne dek yazdığı metinlerden kendi yaptığı alıntıların derlendiği kitapta bir de yeni öykü yer alıyor. Kitaba da adını veren öykünün, Pamuk’un 2014’te yayımlanacak romanının kahramanıyla tanışma olanağı sunduğu belirtiliyor. Kültür Servisi Orhan Pamuk’un yeni kitabı “Ben Bir Ağacım” pazartesi günü raflarda olacak. Yapı Kredi Yayınları’nın Doğan Kardeş serisinden çıkacak kitapta, Pamuk’un bugüne dek yazdığı metinlerden kendi yaptığı alıntılar yer alıyor. “Bu kitapta, şimdiye kadar yazdığım sayfalardan, en kolay anlaşılabilir ve en güçlü olanları seçmeye çalıştım” diyen Pamuk, seçtiği bölümleri yeniden elden geçirmiş; cümleler, paragraflar eklemiş. Çalışmanın dikkati çeken bir diğer yanı ise kitaba da adını veren “Ben Bir Ağacım” adlı öykünün ilk kez yayımlanıyor olması. Bu öykünün, okura, Pamuk’un 2014 yılında yayımlayacağını duyurduğu “Kafamda Bir Tuhaflık” isimli romanının kahramanıyla tanışma olanağı sunduğu belirtiliyor. Nobelli yazar, son kitabının içeriğini şöyle anlatıyor: “Kitabın kalbinde, hakkında hayaller kurmaktan hoşlandığım iki konu var: Tarihin esrarlı yüzü ve çocukluk ve öğrencilik yıllarının hatıraları. Romanlarımda ve düzyazılarımda bu iki kaynağa hep geri döndüm. Her seferinde de iki konunun kafamda iç içe geçtiğini hissettim. Yani: Tarihin çocuksu yanı ile çocukluğun tarihsel yanı.” “Herkes İçin Orhan Pamuk” başlığıyla sunulan kitabın Doğan Kardeş serisinden yayımlanmasının nedeninin, Pamuk’un açıklamasındaki “tarihin çocuksu yanı ile çocukluğun tarihsel yanı” olduğu sanılıyor. “Ben Bir Ağacım”, akıllara Elif Şafak’ın 2011 yılında yayımlanan “Kâğıt Helva” isimli kitabını getirdi. Şafak da bu kitabında daha önceki metinlerinden seçki yapmış, çalışma okura “Bu kitap dünden bugüne yazdıklarımdan ufacık bir seçkidir. Bir alıntılar kitabı. Karın doyursun diye değil, tadımlık niyetine” ifadeleriyle sunulmuştu. Hırsızlık duruşması ertelendi Kültür Servisi Hollanda’daki bir müzeden aralarında Picasso, Matisse ve Monet’nin de bulunduğu ünlü ressamların yapıtlarını çalmakla suçlanan altı Rumenin Bükreş’te başlayan yargılanmasında duruşma bir ay sonraya ertelendi. Rotterdam kentindeki Kunsthal Müzesi’nden çalınan yapıtlardan bazılarının, sanıklardan Radu Dogaru’nun annesi Olga Dogaru tarafından evinin fırınında yakıldığı ileri sürülmüştü. Dogaru’nun avukatı, ilk duruşmada, bu konuyla ilgili yeni bir eksper raporu düzenlenmesini istedi. Avukat Catalin Dancu, müvekkilinin Hollandalı yetkililerle bir anlaşma yapmaya ve çalınan yedi resimden beşini geri vermeye hazır olduğunu söylediğini belirtti. Ancak Rotterdam’daki müzenin yöneticilerinin yedi resim de geri verilmedikçe anlaşmaya yanaşmadığı öğrenildi. Jasper Johns dolandırıldı Kültür Servisi Resim ve özgünbaskılarıyla tanınan Amerikalı sanatçı Jasper Johns’un eski asistanı hırsızlık ve sahtekârlıkla suçlandı. 25 yıldan fazla bir süre Johns’un atölye asistanlığını yapmış olan James Meyer’in, ünlü sanatçının Connecticut’taki atölyesinden çaldığı 22 yapıtı sattığı ileri sürüldü. Meyer’in, yapıtları 20062012 yılları arasında Johns’un haberi olmadan atölyeden alarak Manhattan’daki bir sanat galerisine sattığı iddia edildi. Satış sırasında sahte evrak sunan Meyer’in 22 sanat yapıtını 6.5 milyon dolara sattığı ve bu ücretin yarısının kendisine kaldığı belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle