15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 TEMMUZ 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER [email protected] u Güçlü teşkilat yapısıyla yıllarca yeraltında kalmasına rağmen yayılan Müslüman Kardeşler’in radikal bir dönüşüm geçirmesi gerektiğini söyleyenlerin yanı sıra güçlenerek döneceğini düşünenler de var. Son tutuklama kampanyasından kaçan liderlerinin de yine yeraltına dönmesi bekleniyor. 13 İhvan yine mi yeraltına inecek? leri bir hafta öncesine kadar Mısır televizyonlarında boy gösteriyordu. 30 Haziran günü, Mursi’nin Müslüman Kardeşler eksenli politikalarından bıkan milyonlarca kişi, başkent Kahire ve başka şehirlerde sokaklara döküldü. Bir gün sonra teşkilatın binası protestocular tarafından yakıldı, talan edildi. Protestocuların bir bölümünün desteğini alan ordu, Mursi’yi askeri darbeyle devirdi. Liderlerinin bir bölümü tutuklandı, bir bölümü saklandı. Örgüt, Mübarek döneminin baskıcı taktiklerine dönüldüğünü söylüyor. Mısır’ın bu en örgütlü İslami teşkilatının liderliğinin, teşkilatın 85 yıllık tarihinin büyük bölümünde olduğu gibi yine “yeraltına ineceği” yorumu yapılıyor. Müslüman Kardeşler (İhvanı Müslimin) 1928’de şeriatı, İslami hukuku destekleyen bir hareket olarak kuruldu ve kısa sürede Mısır’ın en örgütlü, en disiplinli, en yaygın siyasi grubu haline geldi. 1940’lı yılların sonunda, örgütün Mısır’daki destekçilerinin sayısı milyonlarla ifade edilmeye başlandı. Teşkilatın fikirleri başka Arap ülkelerinde de çok sayıda destekçi buldu. 1950’lerden itibaren askeri yönetimlerde yoğunlaşan baskılar nedeniyle gizli ör ‘Ilımlı İslam’dan ‘Askeri Vesayet’e Türk Modeli… “Le Monde”un eski genel yayın yönetmeni JeanMarie Colombani; “Türk Modeli” başlığıyla kaleme aldığı yazısında (8 Temmuz, El Pais); “ılımlı İslam”la yola koyulanTürk modelinin, heyhat neye niyet… neye kısmet… ani ve sert bir virajla “askeri vesayet Türk modeline” dönüştüğünü söylüyor. Durumun farkında olan Erdoğan’ın Kahire’deki gelişmelerin sırf bu nedenle en sert tenkitçisi olduğunu hatırlatıyor. Erdoğan damgalı Türk modelini kısaca“demokratik oyunun kurallarına uyma becerisi gösteren İslamcılara güç transferi modeli” şeklinde tanımlayan Colombani, “Model ne var ki Kahire’den önce laik şablon etrafında biçimlenen devleti ve halkı İslamcılaştırmaya kalkan iktidara direnen Türkiye’de (Gezi Direnişi’yle) sarsıldı” diyor. Mısırlıların önünde eğer bugün bir Türk modeli varsa, o da bildiğiniz eski askeri vesayet modelidir… diyerek tabloyu tamamlıyor. Colombani’nin önemle altını çizdiği nokta, gerçek demokrasilerin doğum yeri Avrupa dururken; böylesi acı savrulmalara açık olan bir taklit modeli (Türk modelini) örnek almanın çelişkileri... Le Monde’un eski genel yayın yönetmeni, resmi bir ziyaret için halihazırda Tunus’ta bulunan Hollande’ın, Kuzey Afrika’da, kısaca bu sebeple “yüzünüzü gene bizim gerçek demokrasilerimize çevirin” lobisi yaptığını ve güçlü bir Avrupa çıpası adına teminat sunduğunu belirtiyor. Zarlar tekrar atılırken, Fransızlar, eski nüfuz alanlarını anlaşılan hızla yeniden tahkim etmek peşinde. Bu tabii, bir Tayyip ErdoğanAhmet Davutoğlu markası taşıyan “Türk modeli”, iflas ettiği için mümkün oluyor. “Stratejik derinlik” düşleri, çölde serap gibi bir bir tebahhur ederken; “Türk modeli” üzerinde inşa edilen dış politika hayallerinin sıfırlanışına tanık oluyoruz. ÖZGÜR ULUSOY 011 Şubatı’nda Hüsnü Mübarek’ in devrilme sinden kısa süre sonra Müslüman Kardeşler, Kahire’de, teşkilatın daha önce idam edilen liderlerinin mezarlarının bulunduğu bölgedeki lüks bir villada ilk merkezini açtı. 1928’de Hasan el Benna tarafından kurulan ülkenin bu en eski ve en büyük İslami teşkilatı için bu tarihi anı, kısa sürede başka tarihi dönemeçler izleyecekti. Teşkilatın siyasi kanadı, seçimlerden en güçlü parti olarak çıkmış, teşkilattan Muhammed Mursi ülkenin ilk demokratik yollarla seçilen cumhurbaşkanı olmuştu. İhvanı Müslimin lider 2 ‘Yasaklı yıllar’ Kardeşler’in 85 yıllık yolculuğu M ısır’da Sünni İslamın en büyük temsilcisi olan Müslüman Kardeşler (İhvanı Müslimin) teşkilatının tarihçesi: 1928 Mart: İhvanı Müslimin, Süveyş Kanalı’ndaki İsmailiye şehrinde 1906 doğumlu Hasan el Benna tarafından kuruldu. El Benna, teşkilatın fikir önderi oldu. İngiliz etkisindeki Mısır aristokrasisinin yönettiği orta ve alt sınıflara yardım götüren İslami ideolojili bir hareket olarak başladı, İslami devlet yanlısı siyasi bir harekete dönüştü. 1948 Aralık: Müslüman Kardeşler, teşkilatın feshini isteyen Başbakan Mahmud Fehmi el Nukraşi’ye suikast düzenledi. Bu tarihten itibaren örgüte yönelik şiddetli bir baskı politikası uygulandı. 1949 Şubat: El Benna gizli polis tarafından öldürüldü. 1954: Teşkilat, Arap milliyetçisi Cemal Abdülnâsır’ın devrimini destekledi, ancak görüş ayrılıkları ve güvensizlik kısa sürede ayrışmaya ve harekete yönelik yeni baskı kampanyasına yol açtı. Bir suikast girişiminden sonra Nâsır, teşkilatı yasaklamaya karar verdi. 19541970: Nâsır döneminde binlerce üyesi tutuklandı ya da yeraltına indi. 1966: Hareketin radikalleşmesinin fikir önderi Seyyid Kutup, Nâsır rejimi tarafından asıldı. 1971: Envar Sedat döneminde liderliğe af çıksa da yasak devam etti. Sedat, 1981’de teşkilatın eski üyeleri tarafından öldürüldü. 1984: Hüsnü Mübarek teşkilatı dini bir örgüt olarak tanıdı, ancak siyasi bir parti olarak kabul etmedi. 2005’te meclisin beşte birini aldığı seçimlerden sonra, 2010 seçimlerinin ilk turundan eli boş döndü, 2. turu boykot etti. Şubat 2011 Mübarek isyanın 18. gününde yetkilerini orduya devretti. Teşkilat Hürriyet ve Adalet Partisi’ni kurdu. 30 Haziran 2012: Mursi, başkanlık seçimlerinde oyların yüzde 51.73’ünü alarak cumhurbaşkanı oldu. 3 Temmuz 2013: Ordu Mursi’yi darbeyle devirdi. 4 Temmuz: Mursi savunma bakanlığına götürüldü ve “önlem amaçlı” olarak gözaltına alındı. Müslüman Müslüman Kardeşler’in merkezi, 1 Temmuz’da yağmalanırken, bir gösterici elinde Müslüman Kardeşler’in amblemiyle binadan çıkmıştı. Müslüman Kardeşler’in binası, 1954’te Nâsır’a suikast girişiminden sonra da yakılmıştı. gütlenmeye kayan teşkilat, yeraltı faaliyetleri konusunda da çok başarılı bulunuyor. İlk yıllarında İhvan, Mısır’ın İngiliz sömürge idarecilerine ve Mısırlı yetkililere yönelik suikastlara karıştı. 1954’te, Devlet Başkanı Cemal Abdülnâsır, kendisine yönelik başarısız bir suikast girişiminden suçladığı teşkilatla ipleri kopardı. Yasaklanan teşkilatın liderleri idam edildi, binlercesi tutuklandı ve işkence gördü. Gizli örgütlenmeyi sürdüren teşkilat, bunu izleyen 60 yıl içinde yayılmaya devam etti. Nâsır’ın halefi Envar Sedat, teşkilata başlangıçla bir manevra alanı tanıdı. İhvan ve başka İslami hareketler üniversitelerde güçlü bağlar kurdu, ancak öğrenci aktivistler, iktidarına karşı gelmeye başlayınca çoğunu tutukladı. Bu tutukluların bir bölümü, Sedat’ın 1981’de suikasta kurban gitmesinden sonra iktidara gelen Mübarek tarafından serbest bırakıldı. Mübarek döneminde teşkilat rejimin sıkı kontrolü altında seçimlere katıldı. 1980’lerin ortalarından itibaren çeşitli partilerle ittifaka girerek siyasal harekete dönüşebilmek için birtakım denemeler yaptı. 2000 seçimlerinde parlamentoya aday sokmaya başardı. Teşkilatın ılımlı isimleri, gerçek anlamda demokratikleşmenin teşkilatın yasal hale gelmesinden geçeceği tezini dile getirmeye başladılar. 2005’te adaylarının, meclisteki sandalyelerin yüzde 20’sini aldığı seçimler, önemli bir zafer oldu. Mübarek rejimi için sarsıcı olan bu sonuçların ardından liderler hapse atıldı, Mübarek, söz verdiği siyasi reformlardan vazgeçti. ‘Jeostrateji: Batı’dan bağımsız cephe kırıldı’ Aynı gazetede bir gün önce okuduğum bir diğer yazı nitekim “Mısır’daki rejim değişikliğiyle, İslamcı rejimlerin jeostratejik planda Batı’dan bağımsız olarak yaratmış oldukları cephe böylece kırıldı!” diyor ve ekliyordu: “2012 Kasımı’nın Gazze savaşından sonra beliren söz konusu cephe (Mısır’ın yanı sıra) Türkiye, Katar ve Tunus’u da içermekteydi!” Fransa Cumhurbaşkanı Hollande tarafından şimdi ivedilikle markaja alınan Tunus, darbeyi izleyen saatlerde Mursi ile arasına hızla mesafe koydu. Katar’ın “61 yaşındaki emiri” de Batı telkini ile yerini; Kahire’deki rejim değişikliğine atik tetik ayak uyduran “deneyimsiz genç emir”e bıraktı… “Türk modeli” bu durumda iyot gibi ortada kaldı… AKP hükümetinin, “Kahire darbesini” şimdi kendisine yapılmış gibi hissetmesi ve yaşaması, o kadar boşa değil yani. Darbe salt Mursi’ye değil, Müslüman Demokratlara ve Müslüman Demokratların sponsorluğunu yapan tüm kesimlere yapılmış oldu. Ancak bu çok karmaşık bir komplo değil. Ayan beyan her şey ortada. Medyayı takip eden herkesin anlayabileceği şekilde, açıkça yazılıp çiziliyor, konuşuluyor. Ne var ki Gezi sonrasında yaptığı gibi sağda solda sürekli komplo arayan AKP iktidarı, “Biz nerede hata yaptık” sorusunu sormaya bir türlü yanaşamıyor. Gerçekçi olmayan ve boyunu aşan neoOsmanlıcılık projelerinin, şimdiye dek salt bela getirdiği olgusuyla örneğin yüzleşemiyor. İletişim devriminin şekillendirdiği yeni gençlik ve yeni siyaset anlayışlarını karşılamaktan çok uzak “ileri demokrasi” söylemlerinin gülünç kaldığını kabul edemiyor. Hal böyle olunca başta doğum yeri olmak üzere, sözde ilham vermiş olduğu Arap Baharı ülkelerinde “model” artık hepten rafa kaldırılıyor. REUTERS hvan, Tahrir’de ilk başta yoktu Ağırlıklı olarak solcu ve laik gençliğin Mübarek’e karşı 25 Ocak 2011’de kitlesel gösteri çağrısı yapmasının ardından İhvan liderliği önce bu harekete katılmadı, sadece bazı genç üyeleri meydandaydı. Önce Facebook’ta örgütlenip Tahrir’i dolduranlar daha ziyade orta sınıf, öğrenci, kadın ve azınlıklardı. Devrim büyük ölçüde ılımlı, laik, demokratik unsurlarını ürünüydü. Ne zaman ki ABD ve uluslararası toplum Tahrir’deki protestocuları barışçıl göstericiler olarak tanımlamaya başladı, o vakit liderlik de protestoları destekledi ve meydanda kendisine yer açtı. 18 günlük isyanın zirvesinde bile İhvan yetkilileri Mübarek’in istihbarat şefiyle görüşmeyi sürdürüyordu. Bu da İhvan’ın üzerindeki yasağın kalkmasına karşılık rejimle bir anlaşmaya varmaya niyetli olduğu yönünde suçlamaları gündeme getirdi. Mübarek 11 Şubat 2011’de devrildikten kısa süre sonra yasaklı olmaktan çıkan teşkilat siyasi partisi Hürriyet ve Adalet Partisi’ni kurdu. Muhammed Mursi iktidardaki 12 ayında, Mısır devriminin demokratik kazanımlarını aşındırmakla suçlanıyor. Çıkardığı kararnamelerle kadınların, laiklerin, azınlıkların haklarına darbe vurmak, muhalefetin uyarılarına kulak asmamak, ordu ve güvenlik güçlerini İhvan’ın uzantıları haline getirmeye kalkmak, ülkenin çeşitli kentlerine radikalleri vali olarak atamak, Libya’nın cihatçılarıyla bağlantıya geçmek, Mursi’nin Mısırlıları endişeye sürükleyen bir dizi adımından bazıları. Müslüman Kardeşler’in kendi üyelerini kayırması, aldığı mali yardımlara karşın ekonomide iyileşme sağlayamaması, Mursi’ye oy verenler arasında da hayal kırıklığı yaratan uygulamalardan. Hem İhvan’ın Hürriyet ve Adalet Partisi hem öteki İslamcı gruplar, parlamentoda kabul edilen yasaların şeriata aykırı olmaması gerektiği yönünde anayasaya maddeler eklediler. Önderlik düzeyindeki isimler, koyu İslamcı olarak biliniyor, ayrıca ultra muhafazakâr selefi ideoloji de son dönemde teşkilata sızmaya başladı. İktidarı döneminde pek çok stratejik hata yapan teşkilatın genç nesillerde de bir hayal kırıklığı yarattığı, artık İhvan’ın radikal bir dönüşüm geçirmesi gerektiği, liderliğine gençlerin gelmesi gerektiği yorumları yapılıyor. Örgütün bu baskılardan güçlenerek geri döneceğini düşünenler de var. Son tutuklama kampanyasından kurtulan liderlerin de yine yasadışı zemine geçmesi bekleniyor. İ Modern cihatçılar da Kutup’tan esinlendi eşkilatın ideolojisinin iki temel ismi Hasan el Benna ve Seyyid Kutup olarak biliniyor. Eski bir öğretmen olan El Benna, İhvan’ı İngiliz sömürgeciliği ve Mısır toplumundaki laiklikle mücadele için kurmuştu. ÖrgütLaik düşünceden çü kimliğiyle ve koyu İslama geçen Seyyid muhafazakârlığıyla biliKutup ve Hasan nen El Benna, 1949’da el Benna (yanda), suikasta kurban gitti. teşkilatın fikir Önceleri laik bir yazar önderleri. Kutup, olan, Batı’ya olumlu duyİslamın yaşamın gular besleyen Kutup, daher alanında hâkim ha sonra İslami referansolması gerektiğini düşünüyordu. lı yazılar kaleme almaya başladı, 1950’ler ve 1960’larda teşkilat içinde anki lider Muhammed Beyükselirken İhvan’ın ideolo dii) bulunuyor. jik önderlerinden birisi oluilelere’ büyük yordu. İslamın toplumu dönüştürmesi gerektiğini savu rol düşüyor nuyor; din başkadır, siyaset Teşkilatın en güçlü ismi başkadır görüşünü eleştiriyor olarak gösterilen, Bedii’nin du. İslam siyaset, inanç, eko yardımcısı Hayrat el Şatır, nomi ve cezalar dahil günlük Müslüman Kardeşler’in başhayatta hâkim kılınmalıydı. kanlık için aklına gelen ilk İdeolojisinin günümüzün ci isimdi. Ancak bu zengin işahatçı örgütleri üzerinde de et damı daha önceki hapis cezakisi olduğu belirtilen Kutup, sı yüzünden diskalifiye olun1966’da Nâsır rejimi tarafın ca, yarışa Mursi girdi. dan, hükümeti devirme planİhvan üyeleri, grubun liderlarına karıştığı suçlamasıy liğini “dinleyeceklerine ve la idam edildi. Teşkilatın en itaat edeceklerine” ant içertepesinde 1619 üyeli Reh ler. Sıkı bir hiyerarşinin buberlik Konseyi Başkanı (şu lunduğu teşkilatın tabanın T ‘A da, üyelerinin düzenli olarak buluşup kişisel bağlar geliştirebilecekleri, İslamın öğretilerini tartışabildikleri küçük “aile” tipi örgütlenmeler yer alıyor ve bu binlerce “aileye” talimatlar tepeden gidiyor. İhvan üyeleri genellikle teşkilat içinden eş seçiyor; cami, okul vb. gibi ağlarda sosyalleşiyor ve çocukları da grup olarak büyütüyorlar. Üyeleri arasında doktorlardan mühendislere, öğretmenlere, daha da önemlisi, yardımlarıyla teşkilatın güçlenmesini sağlayan başarılı işadamlarına kadar pek çok meslek grubu var. Teşkilat, vakıflar aracılığıyla yoksullara ucuz ya da parasız sağlık hizmeti, gıda yardımı vb. götürüyor. Bu güçlü yapı, teşkilatın özellikle Mübarek dönemindeki yoğun baskı ve tutuklamalara karşın hayatta kalmasını, hatta yayılmasını sağlamıştır. İhvan adayları için binlerce gönüllünün örgütlü bir şekilde çalışarak, teşkilatın seçimleri kazanmasını sağlayan en önemli etken de bu güçlü yapıdır. Hata üstüne hata ‘Askeri darbeden önce Mursi yargı darbesi yaptı’ Bundan sonra ne olur? Mısır’daki kanlı gelişmeler ve bir kâbus senaryosu olan “Cezayirleşme” ihtimali karşısında, ileriye dönük yorum yapmak zor. Batılı gözlemciler; şimdiye dek Arap Baharı coğrafyasındaki gelişmeleri geri plandan izleyen Washington’ın bundan böyle eli mahkum daha “aktif” olacağını söylüyorlar. Önceki gece izlediğim Amerikan CNBC TV’de, ABD yönetimine yakın isimler; Mısır’ın Batı çıkarları için gözden çıkarılamaz önemde bir ülke olduğunu, Obama’nın gelişmelerle ister istemez daha yoğun ve doğrudan ilgileneceğini söylüyor; tipik bir Amerikan pragmatizmiyle “önemli olan Mısır’ı kimin yönettiği değil, nasıl yönettiğidir!” diyorlardı. Mursi’yi deviren “askeri darbe”den önce, Mursi’nin kendisinin bizzat bir “yargı darbesi” yapmış olduğunu hatırlatan konuşmacılar; şimdiye kadar izlenen Ortadoğu politikalarının sil baştan gözden geçirileceği işaretini verdiler. Sonucun “siyasi İslam” için kötü olduğunu ilan ettiler, çarenin ABD’nin bölgedeki yeni çizgisi olduğu anlaşılan “farklılıklara açık ve farklılıkları kucaklayan politikalarda” yattığını söylediler. Baas Partisi liderliğinde değişim Dış Haberler Servisi Suriye’de iktidardaki Baas Partisi liderliğinde değişikliğe gidildi. Devlet Başkanı Beşşar Esad önderliğindeki partide, aralarında Devlet Başkanı Yardımcısı Faruk el Şara’nın da bulunduğu lider kadronun değiştirildiği açıklandı. Baas Partisi’nin internet sitesindeki duyuruda, partinin merkez komitesinin dün sabah uzun bir toplantı yaptığı ve yeni isimleri belirlediği bildirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle