15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 TEMMUZ 2013 SALI 12 öğrenmekle görevlendirmişti. Ne var ki kurbağaadamın gövdesi başından ayrılmış olarak kıyıya vurmuştu! HHH Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Brunei’de ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’den bilgi istedi, “Açıklamaları aldıktan sonra durumu değerlendiririz” demekle yetindi. Ankara’da bakanlık müsteşar yardımcısı Ömer Önhon, büyükelçi yerine, yardımcısı müsteşar Jess Belly’den bilgi istedikten sonra sözcü Levent Gümrükçü, “Alınacak yanıtlar ışığında, konu hakkında gerekli değerlendirme yapılacak...” demekle yetindi. Diplomatik dilde bu açıklamalar, futbol deyimiyle “oyunu yavaşlatma amaçlı olarak topun taca atılmasından” başka bir şey değildi. HHH CHP milletvekili Vahap Seçer, Başbakan’ın yanıtlaması için verdiği önergesinde Aralık 2012’de Erdoğan’ın odasına konulduğu söylenen “böceği” anımsatarak “Yoksa ABD mi koydu? MİT uyuyor mu? Sorumluyu hani bulacaktınız?” gibilerden alaycı sorular sordu. Telefonlar ve internet iletişimi bu “izlemelere” konu oluşturuyor. Arama motoru “Google”a girip birkaç sözcük soruyorsunuz; karşınıza binlerce, bazı durumlarda birkaç milyon yanıt geliyor. Ayrıca “internet korsanlarından daha donanımlı” EGD’nin geliştirilmiş “telekulak” gereçlerine uygulayın bakalım! Sonuçta belki bir hükümet başkanının metresi ile nasıl kırıştırdığını da öğreniyorlardır! DIŞ HABERLER [email protected] temsilciliklerini “dinlediği” açıklandı. Benzerini, Fransa’nın da yaptığı belirlendi. İngilizlerin Türk Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’i Londra’da dinlediği de ortaya çıkmıştı. Bu olaylar bugünün işi değildir. Anımsarım! 1960’lı yılların sonlarında Varşova Paktı ülkelerine yaptığım gezilerde Türkler dahil, yabancı diplomatlar odalarında meslektaşları ile konuştuklarında radyolarının sesini sonuna kadar açarlardı. 1980’lerin başında Atina’daki 4 yıllık görevim sırasında benzeri olaylara ben de konu edilmiştim! 1960’ta Moskova’ya büyükelçi atanan, sonradan cumhurbaşkanı olan Oramiral Fahri Korutürk, önemli görüşmelerini makamında değil, sokakta yapardı. Bu olay Korutürk’ün sağlık durumunu da olumsuz etkilemişti. HHH Sovyetler’in ünlü yöneticisi Nikita Kruşçev 1956’da İngiltere’de yalnız otelinde dinlenmekle kalmamış, bir başka ziyaretine bir savaş gemisi ile gittiğinde ilginç bir olay yaşanmıştı. İngiliz “Haber Alma Örgütü”(M16), bir emekli deniz subayı kurbağaadamı, zırhlının ileri teknolojisi ile çalışan pervanesinin içyüzünü ABD Telekulağı İse Boş Ver! BD “Ulusal Güvenlik A Dairesi’nin” (UGD) Türkiye dahil 38 ülkenin Kahire’de şafak katliamı Cumhuriyet Muhafızları Karargâhı önünde devrik Cumhurbaşkanı Mursi taraftarlarına ateş açılması sonucu 53 kişi öldü Dış Haberler Servisi Mısır’ın başkenti Kahire’deki Cumhuriyet Muhafızları Karargâhı önünde dün devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi yandaşlarına ateş açılınca 5’i çocuk 53 kişi hayatını kaybetti, 300’den fazla kişi yaralandı. Müslüman Kardeşler’in siyasi kanadı Hürriyet ve Adalet Partisi olayların ardından “ayaklanma” çağrısı yaptı. Geçici yönetim, olayları soruşturmak için komite kurduğunu bildirdi. AB mi, ABD Bakanı mı? aliye Bakanı Şimşek’i bilakis takviye edilir. Buna karşı M 2009’da Londra’da en müessir çare fikri fikir ile İngiliz “telekulağı” dinlemişti. mukabele etmektir.” 20 Haziran’da Ankara’da İngiliz Kraliçesi’nin doğum günü kutlama resmi kabulüne AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış katılmayarak “diplomatik” tepki göstermişti. İngiliz Büyükelçisi David Reddavay tepkiyi ciddiye almamış, Gezi Parkı’na değinerek şöyle demişti: “Türkiye’nin, farklı görüş ve artalanlara sahip insanların görüşlerini, yasalar çerçevesinde, barışçıl ve insan onuruna yakışır bir biçimde ifade edebilmek için bir araya gelebildiği bir demokrasi olduğunu tüm dünyaya gösterecek bir sonuç görmeyi umuyoruz!” El Ezher şeyhinden iç savaş uyarısı D arbeye başlangıçta destek veren Selefi Nur Partisi Cumhuriyet Muhafızları Karargâhı önünde yaşanan katliama tepki olarak görüşme sürecinden çekildiklerini açıkladı. Nur Partisi Başkanı Yunus Mahyun, Genelkurmay Başkanı ve Savunma Bakanı Abdulfettah Sisi ile ekibinin “yol haritası” ile ilgili bütün görüşmelerden çekilme kararı aldıklarını bildirdi. Halka ateş açılmasını “Cumhuriyet Muhafızları katliamı” olarak nitelendiren Mahyun, geçici Cumhurbaşkanı Adli Mansur ile görüşmeleri durdurduklarını söyledi. Nur Partisi, dün başbakanlığa atanan Sosyal Demokrat Parti lideri ve ekonomi uzmanı Ziyad Bahaüddin’i de istemediklerini duyurdu. Açıklamada, başbakanlığa teknokrat ve bağımsız bir ismin gelmesi gerektiği belirtildi. Bahaüddin, eski Cumhurbaşkanı Mübarek döneminde, Yatırım ve Mali Denetim Kurumu Başkanlığı görevini yürütüyordu. Nur Partisi’nin yine karşı çıktığı ve başkanlığa atandığı yolundaki açıklamanın daha sonra geri çekildiği Muhammed el Baradey ise dün geçici cumhurbaşkanı yardımcılığına getirildi. Darbeye destek veren ElEzher Üniversitesi Şeyhi Tayyib de Cumhuriyet Muhafızları Karargâhı önünde meydana gelen saldırıyı kınadı. Tayyib, “Olaya ilişkin gerçeklerin derhal ortaya çıkarılmasını ve bütün Mısır halkının bu acı olay hakkında bilgilendirilmesini” istedi. İç savaş uyarısı yapan Tayyib, kanlı çatışmalar sona erene kadar evinden çıkmayacağını söyledi. Geçici Cumhurbaşkanı Adli Mansur da ölümlerden üzüntü duyduğunu bildirerek soruşturma açılması ve bir yargı heyeti oluşturulması için talimat verdi. Soruşturma açılmasını isteyen bir isim de El Baradey oldu. Olayın bağımsız bir heyet tarafından soruşturulması çağrısında bulunan El Baradey, halka ateş açılmasını “şiddetle” kınadı. Tahrir Meydanı’nda gösteri düzenleyen Mursi karşıtları ise Türkiye’den Artı1 televizyonu muhabiri Bilge Egemen’i darp ettiler. Mursi’nin devrilmesinin “darbe” olarak nitelendirilmesine kızan göstericiler çok sayıda Batılı gazeteciyi de tartakladılar. ABD bakanı mı? ABD, Türk Büyükelçiliği’ni ve konsolosluklarını “telekulak” kapsamına almış. Davutoğlu ve sözcüsünden “bekleyip görelim” gibi yüzeysel tepki gelmişti... Ama! HHH ABD’nin ulusal günü Ankara’da büyükelçinin konutunun bahçesinde kutlandı... A, o da ne? İngiliz telekulağına tepki olarak Kraliçe’nin doğum gününü kutlamaya gitmeyen Bağış, peşine Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ı, İçişleri Bakanı Muammer Güler’i, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’yı, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nu da takıp gitmez mi? ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin, doğal olarak Dışişleri Bakanlığı ile görüşmek yerine AKP Genel Merkezi’ne ani ziyaretinde boy göstermeyen Mevlüt Çavuşoğlu da “yüksek düzey temsilde” yerini almıştı! O ziyaretten sonra “Türk demokrasisini, paylaştığımız ifade özgürlüğüyle ve barışçıl toplanma hakkıyla ilgili ilkeleri desteklediğimizi dile getirdim” diyen Ricciardone’nin “davetiyesinde” üstelik Atatürk’ün şu sözleri yazılıydı: “Fikir cereyanları cebir, kuvvet ve şiddetle reddedilemez Riccardone konuşmasında Gezi Parkı’na değinerek “Kuğulu Park ve Kennedy Caddesi’ni dolduran kalabalıkları, konutumun penceresinden dinlerken TC’nin kurucusu Atatürk’ün sözlerinin yankısını duyuyorum!” diyerek sözlerini pekiştirdi... Bu sözlere “AB Bakanı” değil de, sanki “ABD Bakanı” imişçesine Bağış, ABD başkanlarından Thomas Jefferson’un “Seçim sandığı mermiden daha kuvvetlidir” sözleriyle yanıt vermeye çalıştı. HHH Acaba ABD Başkanı Barack Hussein Obama, telefon görüşmesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı uyardığı için mi beş bakan ve parti başkan yardımcısı “yalakalık” için orada boy göstermeye gitti? 29 Ekim’de Vaşington’da TC Büyükelçiliği’ne kaç ABD’li bakan geliyor acaba? Onurlu bir hükümet, bu denli katılım yerine 1990’ların ortasında ABD Büyükelçiliği’nin “maaşlı memuru” olan Maliye Bakanı Şimşek’i gönderip o günkü “amiri” elçilik müsteşarı, bugünkü ABD Büyükelçisi Ricciardone’ye tepeden baktırabilirdi! Bağış “şeffaflıktan yanayız” deyince konuklardan birinin “yalancı” diye bağırması geceye damgasını da basmış! Bağış, Amerikan elçisinin tepkisini gazetecilere “Birilerinin baskısı altında ton farkı olmuş olabilir. Ancak eski dost düşman olmaz. Büyükelçi ifade özgürlüğü kapsamında konuştu, biz de ifade özgürlüğü kapsamında ona cevap verdik” sözleriyle yorumladı. “Telekulak” olayına ilişkin soruyu da Bağış, “Dost ve müttefikler birbirlerini böyle dinlemeye ihtiyaç duymaz, birbirlerini can kulağı ile yüz yüze dinlerler” yanıtını verdi. Bu yanıtı yuttunuz mu? HHH AKP’nin tüzüğü gereği “üç dönem milletvekilliği yapanların yeniden seçilemeyecek” kişiler arasında yer alan ve ABD Başkanı Bill Clinton’ın Türkiye ziyaretinde “resmi” çevirmenliğini yapan Bağış’ın Vaşington Büyükelçiliği’ne atanmaya oynadığı da diplomasi çevrelerinde konuşuluyor. Mısır’da krizi derinleştiren katliamla ilgili çelişkili bilgiler geliyor. Müslüman Kardeşler, oturma eyleminin yapıldığı alana yerel saatle 04.00 civarında askerler ve polis tarafından baskın düzenlendiğini duyurdu. Müslüman Kardeşler yanlısı bir eylemci AFP’ye yaptığı açıklamada, askerlerin gözyaşartıcı gaz attığını ve havaya ateş açtığını, ancak sivil kıyafetli bir grubun göstericilere ateş açtığını kaydetti. Bazı Müslüman Kardeşler sözcüleri sabah namazı sırasında ateş açıldığını söylerken, bir öğrenci önce Mursi’ye bağlı silahlı kişilerin ateş açtığını, bölgedeki bir caminin çatısından da ateş açıldığını söyledi. Ordu ise saldırıyı kışlaya girmeye çalışan “silahlı bir terörist grubun” düzenlediğini öne sürdü. Abluka altına alınan bölgeden yaralıların çıkarılmasına izin verilmediği, ambulans, halk ve gazetecilerin bölgeye sokulmadığı, olay yerine girmekte ısrar eden gazetecilerin, milis grubu “Baltacılar” tarafından dövüldüğü bildiriliyor. Bazı görgü tanıkları ise askerlerden bazılarının silahlarının şarjörlerini boşaltarak halka ateş açmadığını söylediler. Karargâhın yakınındaki bir camide çoğunluğu kadın ve çocuk yaklaşık 500 kişinin askerler tarafından abluka altında tutulduğu, çıkmak isteyenlerin tutuklandığı ya da vurulduğu da gelen haberler arasında. Adeviye Meydanı’nda toplanan Mursi yandaşları, ölenler için zılgıtlar eşliğinde ağıt yakarken bütün camilerde gıyabi cenaze namazı kılınması için çağrı yaptı. Mısır Silahlı Kuvvetleri’nden yapılan açıklamada, karargâha girmeye çalışan kişilerle girişilen çatış Çelişkili bilgiler Nasıl başladığına ilişkin çelişkili bilgiler gelen katliamdan sonra bölge ablukaya alınırken, yaralılar sahra hastanelerine taşındı. (REUTERS/ AFP) mada 2 polis ve 1 subayın hayatını kaybettiği, 1 askerin de yaralandığı bildirildi. Açıklamada, binaya saldıranların yaklaşık 200 kişi olduğu, ellerinde çok sayıda ağır silah, mühimmat bulunduğu, yakalanan saldırganların yargı önüne çıkarılacağı da belirtildi. İslamcı çizgideki ilk Mısır Cumhurbaşkanı olan Mursi’nin, görevden el çektirildiği çarşamba gününden beri, Cumhuriyet Muhafızları kışlası içindeki Orduevi’nde tutulduğu sanılıyor. Müslüman Kardeşler’in siyasi kanadı Hürriyet ve Adalet Partisi “devrimi tanklarla çalmak isteyenlere karşı ayaklanma” çağrısı yaptı. Çağrının ülkedeki gerilimi daha da yükselteceği, daha fazla kan dökülmesine yol açacağı yorumları yapılıyor. Müslüman Kardeşler, dünya kamuoyuna yardım çağrısında da bulundu ve Yardım çağrısı “Cumhuriyet Muhafızları, halka karşı suç işliyor. Mısır halkı, askeri diktatörlüğe geri dönmeyecek ve bu diktatörlüğü ikinci kez dize getirecek. Bu çirkin saldırı ve katliamdan sorumlu olan kişi Genelkurmay Başkanı sıfatını taşıyan Abdülfettah Sisi’dir” denildi. Müslüman Kardeşler paralelindeki Hürriyet ve Adalet Partisi’nin Kahire’deki merkezi ise başsavcılık tarafından kapatıldı. Başsavcılık açıklamasında, parti merkezinde silah, bıçak ve yanıcı maddeler bulunduğu belirtildi. Mısır resmi haber ajansı MENA’ya konuşan bir ordu yetkilisi de Mursi yandaşı silahlı kişilerin, iki askeri kaçırdığını söyledi. Yetkili, iki askerin bir araca konularak, ordu karşıtı açıklamalar yapmaya zorlandığını da öne sürdü. İki asker kaçırıldı Gıyabi cenaze namazı Gazeteciler tartaklandı ‘Saldırı provokasyon niteliğinde’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Mısır’da sabah namazında yaşanan katliamı, temel insanlık değerleri adına şiddetle kınadığını belirtti. Davutoğlu, Twitter’dan paylaştığı mesajında, “Mısır’da sabah namazında yaşanan katliamı, savunageldiğimiz temel insanlık değerleri adına şiddetle kınıyorum. Provokasyonlara rağmen Mısırlı kardeşlerimizin bundan sonra da vakar içinde demokrasiye ve özgür iradelerine sahip çıkmalarını bekliyoruz” ifadelerini kullandı. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada da, “Saldırıyı temel insani değerler adına şiddetle kınıyoruz” denilerek şunlar kaydedildi: “İnsanların toplu olarak hedef alındığı bu saldırı, Mısır’da son derece vahim gelişmelere yol açabilecek bir olay olarak görülmektedir. Saldırı, ifade özgürlüğü ve barışçıl gösteri hürriyeti gibi temel evrensel değerlerin çiğnenmesinin yanı sıra, şiddeti körükleyecek bir provokasyon niteliği de taşımaktadır.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle