26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 TEMMUZ 2013 CUMARTESİ 6 KADIKÖY’DE HABERLER Taksim Dayanışması Gezi Parkı’nı halka açmak için toplanacaklar Gazdanadam İstanbul Haber Servisi Taksim Gezi Parkı eylemlerini görmezden gelen, yanlı yayın yapan yazılı ve görsel basını teşhir etmek amacıyla organize edilen “1. Geleneksel Gazdanadam Festivali”, yarın Kadıköy’de gerçekleştirilecek. Miting öncesi bilgi veren Aykut Diş, halkın haber alma hürriyetinin Gezi Parkı eylemleri sırasında engellendiğini belirterek “Barikatlara giderken, AKP faşizmine direnirken coşkulu kararlı ve azimliydik. Pazar günü Kadıköy’de direnen basın ile birlikte 1. İsyanbul Geleneksel Gazdanadam Festivali düzenliyoruz. Etkinliğe Sanatçılar Girişimi’nin yanı sıra Gülriz Sururi, Ayşen Gruda, Tarık Akan, Levent Kırca, Suzan Aksoy, Bennu Yıldırımlar, Şebnem Sönmez, Ferhan Şensoy gibi iktidarın cephe aldığı sanatçılar da destek verecek” dedi. Mitingde çeşitli sürprizler gerçekleştirileceğini belirten Diş şunları kaydetti: “Şu iyi bilinsin ki biz örgütsüz değiliz. Biz özgürlüklerimize ve yurdumuzun bağımsızlığına sahip çıkıyoruz. Mitingde de en başta bunu savunacağız.” Gezi ruhu Gaziantep’te İstanbul’daki Gezi Parkı Direnişi’nin ardından Gaziantepliler de yeşil alan katliamlarına karşı ayağa kalkı. Düzentepe Mahallesi sakinleri Esentepe Çamlık Parkı’nın yıkılarak okul yapılmak istenmesini, Konak Mahallesi sakinleri de Vali Konağı yerine benzin istasyonu yapılmasını protesto etti. Protestolara rağmen her iki yerle ilgili imar planı değişikliği belediye meclisinde AKP’li meclis üyelerinin oylarıyla kabul edildi. Düzentepe Mahallesi sakinleri Esentepe Çamlık Parkı’nın yıkılarak okul yapılmak istenmesini protesto için burada bir eylem düzenledi. Eyleme, Gaziantep Taksim Platformu da destek verdi. Ağaçlara sarılarak projeyi protesto eden yurttaşlar, bu karardan vazgeçilmesini istedi. Konak Mahallesi sakinleri de Vali Konağı’nın yıkılarak yerine benzin istasyonu yapılması projesini protesto etti. Her iki eyleme CHP İl Başkanı Mehmet Gökdağ destek verdi. (Fotoğraf: BEKİR ŞAHİN) Avrupalı heyetlerin Türkiye ziyaretleri Gezi Parkı sorgusuna dönüştü ‘Polis şiddetiyle ilgili işlem yaptınız mı?’ ERDEM GÜL SU SAVAŞI Festivali yarın ‘Bugün Gezi Parkı’ndayız’ İstanbul Haber Servisi Taksim Dayanışması, Gezi Parkı’na Topçu Kışlası’nın inşaasını da kapsayan Yayalaştırma Projesi’nin dayanağı olan planları iptal eden mahkeme kararını tebliğ etmek üzere bugün Taksim’de toplanma çağrısı yaptı. Gezi Parkı eylemlerinde hayatını kaybedenleri anmak, talepleri yeniden hatırlatmak ve hâlâ tüm Türkiye’de yaşanan şiddeti kınamak üzere binlerce kişi bugün 19.00’da mahkemenin gerekçeli kararıyla Taksim’de buluşacak. Dayanışma tarafından yapılan açıklamada, “Bizi biz yapan bütün değer ve renklerimizle, sarsılmaz bir sağduyu, direnme gücü, kararlılık ve inanılmaz bir yaratıcılıkla, yaşamın olduğu her alanda hâlâ bir aradayız. Taleplerimizden ve kazanımlarımızdan vazgeçmedik ve vazgeçmeyeceğiz” denildi. Gezi Parkı merdivenlerinde açıklama yapan CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı ise polis müdahalesi olmaması için tüm devlet yetkililerini sağduyuya çağırdı. Salıcı, “Park kamuya ait, halk parkı kullanmak istiyor. Polis burasını boşaltmalı” dedi. G eçen hafta Lice’deki saldırı nedeniyle iptal edilen su savaşı da bugün gerçekleştirilecek. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Akdeniz Olimpiyatları’nın açılışında söylediği “White Sea” sözlerinden esinlenerek “1. Geleneksel Water War Şenliği” adı verilen etkinlik 18.00’de Taksim Meydanı’nda yapılacak. Sosyal medya üzerinden yapılan çağrılar ile örgütlenen eylem 15 dakikayı geçmeyecek. Eylemde tabanca görünümlü aletler kullanılmayacak, sadece pet şişe ya da geri dönüştürülebilir araçlar kullanılabilecek, cephane olarak kullanılacak su miktarı yarım litreyi geçmeyecek, şaka için bile olsa polise su atılmayacak. Eylemde içme suyu da kullanılmayacak. Savaşa karşı olan veya savaşmak istemeyenler çiçek sulamak ya da TOMA’ya karşı su içmek gibi aktivitelerde bulunabilecek. Kim Avrupalı? Art arda gelen haberler ve yorumlarla Mısır’da olup bitenleri izlemeye çalışırken, “bayram değil, seyran değil…” deyişini anımsatırcasına internete Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schauble’ın Türkiye’ye ilişkin demeci düştü: “Avrupa’ya ait olmayan Türkiye, Birliğe alınmamalı.” Beyefendi bu sözü Hıristiyan Demokrat Parti’nin bir mitinginde söylemiş. Bu kişinin önceki bir tarihte bir Alman gazetesine demecinde de bu partinin başkanı Bayan Merkel’in aynı konudaki görüşünü tekrar ederek Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda da Avrupa Birliği’ne tam üyeliğinin söz konusu olamayacağını, ancak özel bir statü verilebileceğini söylediğini anımsıyoruz. Merkel’in Gezi Parkı direnişi sırasındaki bildirisi daha ılımlıydı ve hiç değilse görünürdeki amaç iktidarın demokrasi karşıtı tavrının eleştirisiydi. Maliye bakanı ise daha açık bir dille Türkiye Avrupa’ya ait değildir diyor. Bu sözler, sanırım çoğumuz gibi bana da S. Huntington’ın kabak tadı veren “Uygarlıklar Çatışması” tezini anımsattı ve ister istemez bir kez daha Avrupa kimdir, nedir sorusunu düşündürdü… HHH Kısaca, bir kez daha yanıtlayalım… Sanırım, Avrupalılık, Batılılık, Batı kültürü vb. derken, ekonomik tabanlı bir işbirliğinden daha farklı şeyler düşünüyoruz. Bilimsel anlamıyla aydınlanma düşüncesi ve hümanist felsefe, kimi Batı Avrupa ülkelerinde sistemleştirildi. Bilimsel devrimlerin, bilimsel düşüncenin beşiği de bu Batı Avrupa ülkeleridir. Zaten Huntington da bunu söylemeye getiriyor. Siz Doğu toplumları, hümanizmden, bilimsel düşünceden anlamazsınız, yerinizi ve haddinizi bilin diyor… Şimdi de Alman maliye bakanının sözleri tam olarak bu düşünceyi dile getirmekte. “Türkiye Avrupa’ya ait değil” başka nasıl yorumlanır. HHH Birçok kez yazdım, kısaca tekrarlayayım: Hümanist düşünce, bilimsel akıl, kimi Batı Avrupa ülkelerinde sistemleştirilmiş; bilimsel devrimler bu ülkelerde gerçekleştirilmişse de bunun ırksal değil, tarihsel, dönemsel, coğrafi, sosyal nedenleri vardır. Hümanist kişiliğe ve bilimsel akla sahip olmak, hiçbir ulusun, ülkenin kıtanın tekelinde değildir. Bu olgunun en parlak ve belirgin örneklerinin başında da Mustafa Kemal ve devrimleri geliyor… Nitekim, bu konuda daha önceki yazılarımda da değindiğim gibi, söz buraya gelince Huntington’ın gırtlağına kılçık kaçmış gibi bir şey oluyor, adeta kekeliyor… Bu faşist, ırkçı, bilim dışı, köhnemiş düşünce, daha özgül anlamıyla Türkiye ve Türk düşmanlığı, Alman maliye bakanının demeciyle bir kez daha karşımıza çıkmakta. HHH Herr Schauble’ın siciline göz attığımızda ilginç verilerle karşılaşıyoruz… Şu anda iktidardaki Hıristiyan Demokrat Birliği’nin 1988’de başkanı olan bu zat, silah tüccarı ve başka karanlık işlere de karışmış olan Karlheinz Schreiber adlı kişinin bu partiye para bağışının neden olduğu skandal sonucunda, 2000’de başkanlıktan ayrılmak zorunda kalmış… Bir silah tüccarı bir partiye ne diye para bağışında bulunur? Söz konusu maliye bakanının, ABD’nin Irak işgalini hararetle destekleyen bir siyasetçi olduğunu da biliyorsak sorunun yanıtı güç değil… Özetle, Merkel’in maliye bakanının, silah tüccarlarıyla içli dışlı; emperyalizmin en saldırgan, en acımasız kanadının temsilcilerinden biri olduğu çok açık değil mi? HHH W. Schauble’ın sicilinde başka pürüzler de var ama bu örnekle yetinelim… Almanya’nın ırkçı maliye bakanına, bütün insanlık tarihinin en büyük alçaklığının, Nazizm adıyla onun ülkesinden kaynaklanmış olduğunu anımsatmanın bir yararı olur mu? Onun gibiler, Türkiye’nin Avrupa’ya ait olmanın da ötesinde, Cumhuriyet devrimleri, 60’lı yıllar gençliği ve Gezi Parkı Direnişi’yle, köhnemiş, kendi değerlerine ters düşmüş bir Avrupa’ya genç bir örnek oluşturduğunun da farkında değiller. Batılı değerlerin günümüzde ki gerçek temsilcisi, çürümüş ve saldırgan ABD ve Avrupa emperyalizmi değil, Türkiye’nin aydınlık, aydınlanmacı güçleridir… YARIN 17.30’DA KADIKÖY’DE GAZDANADAM ŞÖLENİ’NDEYİZ… ANKARA Avrupalı heyetlerin önceden planlanmış rutin Türkiye ziyaretleri, olağan gündeminden çıkarak Gezi Parkı eylemleri ve polisin “orantısız güç” kullanımının sorgulandığı görüşmelere dönüştü. Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks de, Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün’ü ziyaretinde Gezi Parkı eylemlerindeki polis şiddetini gündeme getirdi. Muiznieks’in beraberindeki heyetle birlikte önceki gün daha önceden planlanmış bir randevu çerçevesinde Üstün’le TBMM’de yaptığı görüşmede, Gezi Parkı eylemleri ağırlıklı ilginç diyaloglar yaşandı. Edinilen bilgilere göre Muiznieks, polisin orantısız güç kullanımının nedeni ve “polis şiddeti” konusunda ne tür işlemler yapıldığına ilişkin sorular yöneltti. Üstün, Gezi Parkı sürecinde eylemciler gibi polisin de yanlış yapmış olabileceğini, kuraldışı davranan ve yanlış yapan polisler hakkında hükümetin soruşturma başlattığını, bu soruşturmaların da devam ettiğini söylediği öğrenildi. Muizinieks, Meclis İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde polisin orantısız güç kullanımı ve başka nedenlerle ortaya çıkan insan hakkı ihlalleri ve şikâyetlerle ilgili bir komisyon kurulup kurulmadığını ya da başka bir işlem yapılıp yapılmadığını da sordu. İktidar partisinin Gezi Parkı eylemlerinin derinlemesine incelenmesi için bir araştırma komisyonu kurma kararı aldığını ve bunun için önerge verdiğini belirten Üstün, bu nedenle komisyon olarak kendilerinin bir şey yapmadığını söyledi. ANKARA BAROSU’NDAN SUÇ DUYURUSU Avukata hem dayak hem küfür ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Barosu Gezi eylemleri sırasında polis müdahalesiyle yaralanan Av. Özge Elif Durak ve Stj. Av. Eda Ayşegül Akyol için yaralanmalarına neden olan polislerin tespit edilmesi ve dava açılması için suç duyurusunda bulundu. Baro, suç duyurusunda polisin işkence suçunu işlediğini savundu. Suç duyurusu dilekçesinde Akyol’un maruz kaldığı şiddet, “Atatürk Bulvarı’nda 2 Haziran’da yaşanan polis müdahalesinde gaz bombasından etkilenen ve uzaklaşmaya çalışan Akyol polisin coplarla saldırısına maruz kaldı. Akyol polislere avukat olduğunu söylemesi üzerine polisler dayağa devam ederek, ‘Avukatsan ne işin var o…u’ şeklinde küfürler etmeye başladı. Bilincini yitiren Akyol yere düştü. Bir gönüllü tarafından revire götürülmek istenen Akyol yolda polis tarafından bayılana kadar dövülmeye devam etti” ifadeleriyle anlatıldı. Baro, ilgili polislerin olay yeri çevresinde bulunan kameralarla tespit edilerek haklarında işlem başlatılmasını talep etti. Ankara Barosu’na destek yağıyor İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Aydın, Balıkesir, Çanakkale, Denizli ve Muğla baro başkanları ortak açıklama yaparak Gezi Parkı olaylarını “kışkırtmakla” suçlanan Ankara Barosu’na destek verdi. Açıklamada, Türkiye’nin her geçen gün hukuk devleti anlayışından uzaklaşarak polis devleti anlayışına yöneldiği, bu durumun da duyarlı baroları kaygılandırdığı vurgulandı. Çağlayan Adliyesi’nde avukatlara yönelik saldırının ardından, Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün Ankara Barosu’nu “hükümet karşıtı ve kışkırtıcı” olarak nitelemesinin kabul edilemez olduğu belirtilen açıklamada, “Bu nitelemeyi yapma cüretkârlığını gösterenler hakkında İçişleri Bakanlığı’nın derhal soruşturma açması gerekmektedir. Avukatlar ve barolar tüm toplumun güvencesidir” denildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle