14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 TEMMUZ 2013 PERŞEMBE 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada Her alana örnek model önlerinde. Dönekliği sevdiğini içine sindirdin mi; örneğin Gezi Parkı eylemlerine ön sıralarda katıldıktan, kendi iş dünyanda kim bilir hangi etkilerin tutsağı olduktan sonra eylemciler arasında olmaktan utanç duyduğunu söyleyerek birdenbire hidayete erip... örnekleyelim Sezer Şafak gibi Başbakan’ın önünde diz çöküp özür diledin mi?.. …. birden dizilerde ve reklamlarda bol kazançlı rollerine son verileceği duyumlarından kurtulabilir; üstelik yenilerinin kapıda olduğunu görerek rahatlayabilirsin! HHH Siyasetten örnek verelim: Mehmet Metiner, Başbakan’ın eşi Emine Hanım’ın önünde neredeyse diz çökerek elini öptükten sonra partisinin gözde milletvekilleri arasına katıldı. Medyaya bakalım: Adlarını söylemeye gerek yok. Bir süre RTE’yi alabildiğine eleştiren medya grubunun patronu, önüne trilyonları bulan vergi borcu faturası uzatılınca birden dört değil, sekiz köşeli hızlı bir dönüş yaptı. Bu başarılı dönüşü kanıtlayacak olaylar da yaşanmadı değil. Bir TV’sini sattıktan sonra RTE’nin tasfiyesini istediği ekranların her daim aranan ismine, koskoca medya imparatorluğunda yerleştirecek yer bulamadığını söyleyerek kapıyı gösterdi. Borçlar hız kesti. Patron ile herhangi bir vesileyle yan yana geldiklerinde yüz vermeyen RTE ile barış içinde yaşamaya, yeni yatırımlarının açılışını Başbakan yapmaya başlayacak ölçüde dostluk gösterilerine başladılar. Bu arada RTE’nin sahibi olduğu TV’lerde ve gazetelerde tasfiyesini istediği gazetecileri kapı önüne koymaya başladı. Baba mirasını giderek zenginleştirme yolundaki bir diğer patron, Gezi Parkı’nı yansıtan haberleri TV’lerde canlı yayımlayan çalışanları kovdu. Kapağına Gezi Parkı ve eylemlerini koyduğu için sahibi olduğu tarih dergisini kapattı. İktidarın öngördüğü medyadaki son tasfiye hareketi, Akşam gazetesi ile SKY TV’de yaşandı. Yazarlar tasfiye ettirildi. Başlarına iktidar düdüğü çalanlar getirildi. TMSF’den 60 milyon dolara bu iki yayın organını satın alan, son on yılın büyük ihalelerini kazanan, Başbakan’la içli dışlı üç işadamından biri olan Cengiz İnşaat’ın sahibi, soranlara, “Neden gazete sahibi olduğumu söyleyemem” diyor... İyi mi? HHH Topyekun hepimiz, medyadaki tasfiyelere neden olan RTE’nin marifetlerini eleştiriyor, kınıyoruz da... ....Başbakan’a maddi olanaklarına zarar vereceği kaygı ve düşüncesiyle hâlâ baş köşelerde el bebek gül bebek yer verilen, kovdukları yüzlerce gazetecinin güncel yaşamlarını kurutan dönekliğin baş aktörlerini aynı ölçüde bir avuç gazete ve yazarları dışında el ve güç birliği yaparak yüklenemiyoruz... Bu da medyanın arka yüzü!. Türkiye burası. RTE’ye yalakalık her alanda derya deniz. HHH Bu arada CHP heyeti, hapiste terörden suçlu gazeteci olmadığını hazırladığı bir raporda özenle vurguluyor. Kuşkusuz RTE’nin medyaya karşı düşman davranışlarını örnekleyen bir çalışma. RTE, içerideki gazetecilerin hepsini terör suçlusu ilan etti. Lakin, aylardır suç ayrımı gözetmeksizin gazetecilerin tümünü RTE’nin içeri tıktığını yazan ve söyleyen Batı’ya ve de dünyaya gönderecekleri bu raporla gerçekleri göstereceklerini söyleyen Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Batı’ya bildikleri gerçeği duyuracaklarını söyleyerek hayli iddialı siyasal duruş sergilemiyor mu?.. HHH RTE bu ve benzeri uyarılara kulak asmaz. Hatta ve hatta bin PKK’li yurdu terk ettiyse 2 bin fazlasının dağa çıktığını açıklayan Siirt Valisi Ahmet Aydın’ın sürece köstek olduğunu söyleyerek yalanlayabilir. Kin gözlerini kör etmiş... Şu hale bakın. Bu devletin başbakanı; “Mustafa Kemal Atatürk başta İsmet İnönü, arkadaşlarının meydanlarda kazandığı askeri zaferin masa başında diplomatik alanlarda tescil edilmesini sağlayan tarihsel belge Lozan’dan” 90’ıncı yıldönümünde birkaç cümleyle söz etmek gereğini bile duymuyor... HHH Sanki Doğrucu Davut! Burnunun dikine bakalım, nereye kadar yürüyecek? HABERLER Lozan Barış Konferansı ve Antlaşması’nın 90. yıldönümü yurtta dün coşkuyla kutlandı. Seçimleri Beklerken Bana öyle geliyor ki önümüzdeki genel seçimler ülkemizde son seçim olacak... Kimin kazanacağı belli değil diyemiyorsanız... İyi bilelim, bu son seçimi bir kez daha Tayyip partisi kazanırsa... Bir daha seçim yüzü görmeyebiliriz. İyi kötü yıllar yılı seçimler gördük, yaşadık. Bunların hemen hepsinde sağcı, aşırı sağcı, hatta Cumhuriyete gizliden gizliye karşı partiler ve liderler kazandı. Gidişi varışı önceden belli artık. Elinden kurtuluş yok Tayyip’lerin. Bir geldiler, bir daha gitmemek üzre. Bu kadar emin nasıl olabiliyorsun ey yaşlı adam... Görmedik mi gelenleri ve gidenleri? Gitti sandıklarınızın yeni ad altında yeniden geldiklerini... DP’dir giden, gittiği sayılan. Oysa hepsi yerinde duruyor. Menderes yok, ama şimdi de Tayyip var. On yıl birincide, on bir yıl da ikincide. Sonu nereye vardı? Menderes iktidarının çökmesine. Ama kısa süre sonra Menderes takımının başka partilerin adıyla iktidara geldiklerini de... Şu CHP var ya... Bir kez bile seçim kazanmadı. Elli yıl geçti gitti, en çok halkoyunu aldığı yok... Hep sağa giden yol açık önümüzde. İster oy ver ister verme, o alacağını alır her zaman. Lider değişir, ama aslında hepsi aynı soyun ürünüdür. İktidara bir gelinir bir daha gidilmez. Kendin gidemezsin, seçimde karşı oylar, seni yenecek düzeye bir türlü varmaz. Nasıl değişir uygar ükede iktidarlar. Genel seçimlerde ön yeri alarak. Bazen de başka türlü olur, bir iç kalkışmayla, bir çeşit devrim ile. Asker güdümüyle kendiliğinden ya da iç ve dış kışkırtmalarla eyleme geçen. Türkiyemizde hep askerler geldi iktidarları devirdi. Ama asker uzun bir süre işbaşında kalmadı. Hemen açıkladı gelir gelmez, ilk genel seçimleri yakında yapacağız... Ve yaptı da... Gazetelerde bazı arkadaşlar soruyorlar kendi kendilerine “Bu iktidar nasıl yıkılır” diye... Kaç kez aynı olayları yaşadık. Bu konuda hepimiz az çok tecrübe sahibiyiz. Demokrasiye ara vermek mi, yoksa demokrasiyi yeniden sağlam bir yere oturtmak mı? Şu ülkenin iç ve dış politikasını şöyle böyle kırk yıldır izleyenlerdenim. Bir tek defa umutlanmadım. Seçim yoluyla bir iktidarın değiştiğine, değişeceğine inanmadım. Bence bunun nedeni doğru dürüst kuşaklar yetiştiremeyişimizdir. Aydınlık bir kültürle işbaşına gelen pek olmadı. Sorsak bir lidere “Sen hayatında kaç kitap okudun” diye, ne yanıt verir? Ben de Tayyip Bey’e soruyorum: “Sevdiğin, beğendiğin bir yazar var mı, kitaplarını okudun mu?” Beklemiyorum yanıt vermesini. Herkes kendi yolundadır, karışılmaz... En iyisi de budur. Lozan’ın 90. yıldönümünde AKP’nin kazanımları yok etme girişimleri eleştirildi ‘Kendi rejimlerini kuramayacaklar’ Haber Merkezi Lozan Barış Konferansı ve Antlaşması’nın 90. yıldönümü nedeniyle İstanbul’daki kutlamalar kapsamında, CHP İstanbul İl Örgütü tarafından Maçka Parkı’ndaki İsmet İnönü Heykeli önünde tören gerçekleştirildi. Heykele çelenk bırakılması ve saygı duruşuyla başlayan törene, CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, il yönetim kurulu üyeleri, parti yöneticileri ve çok sayıda partili katıldı. Salıcı, burada yaptığı konuşmada, “Lozan’ın baş müzakerecisi ve imzacısı İsmet İnönü’yü yıpratma kampanyasının içindeyiz. Cumhuriyet’in 2 büyük kahramanı hakkında çirkin imalar, bizzat Başbakan’ın ağzından utanmadan, sıkılmadan ifade edilebiliyor. Bu ülkenin yiğit evlatları onlara Gezi Parkı sürecinde iyi bir ders verdi. Apolitik olduğunu düşündüğümüz gençler cumhuriyetin sahipsiz olmadığını, nasıl korunulacağını, özgürlükçü bir Türkiye istenebileceğini ve otoriter yaklaşımlara karşı nasıl bir reaksiyon ortaya konacağını net bir şekilde gösterdi” dedi. İzmir’de ise Kültürpark’taki Lozan Anıtı önünde toplanan yurttaşlar, AKP’nin Lozan kazanımlarını yok etme girişimlerini eleştirdi. CHP, DSP, İşçi Partisi, Cumhuriyet İçin Güçbirliği, ADD, 68’liler Platformu üyelerinin yer aldığı etkinlikte konuşan CHP İzmir Milletvekili Oğuz Oyan, AKP’nin kendi rejimini kuramayacağını söyledi. Atatürkçü Düşünce Derneği İzmir Şubeleri Eşgüdüm Başkanı Ali Yanar da Atatürk ve İnönü’ye küçük düşürücü yakıştırmalarla alçakça saldıranların amacının, Lozan Barış Antlaşması’nın yarattığı ulus bilincinin törpülenmesi ve ortadan kaldırılması olduğunu vurguladı. Yanar, “Türkiye Cumhuriyeti bir şeriat devletine dönüştürülmekte, ülkemiz kendi yöneticileri eliyle parçalanmaya doğru hızla götürülmektedir. Lozan yoksa Türkiye yok. Lozan’a sahip çıkmak vatana sahip çıkmaktır” dedi. Cumhuriyet Kadınları Derneği ise (CKD), Lozan Antlaşması’nın 90. yıldönümünde “Türkiye, Amerikan çıkarlarını savunmak için kurulan NATO’dan derhal çıkarak barışçı dış politikaya yönelmelidir. Başka ülkelerin içişlerine burnunu sokan yöneticiler bizleri temsil etmiyor” açıklamasını yaptı. Açıklamada, “Lozan’ın yıldönümü nedeniyle tekrar talep ediyoruz ki; Türkiye Amerikan çıkarlarını savunmak için kurulan NATO’dan derhal çıkarak bağımsız ve barışçı dış politikaya yönelmelidir. Başka ülkelerin iç işlerine burnunu sokan yöneticiler bizleri temsil etmiyorlar” denildi. Mesajında yine İnönü yok Lozan’ın 90. yıldönümünde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Türkiye Cumhuriyeti, Lozan ruhunu korumak suretiyle, katılımcı ve çoğulcu demokrasisini daha da ileri taşıma, tüm unsurlarıyla birlikte toplumsal barışı sağlama, insan hakları standartlarını en ileri seviyeye getirme ve hızlı ekonomik kalkınmasını sürdürülebilir şekilde devam ettirme yönünde kararlılıkla ilerlemektedir” mesajı yayımladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, mesajında, “Aziz milletimizin tüm vatan sathında başlattığı istiklal mücadelesinin zaferle sonuçlandığının tescili bakımından büyük öneme sahip olan Lozan Barış Antlaşması’yla, Misakı Milli hedeflerimize büyük oranda ulaşılmıştır” ifadelerine yer verdi. TBMM Başkanı Çiçek ise “Lozan Antlaşması ile sağlanan barış döneminin, ulusal hedeflerimiz doğrultusunda uzun yıllar devam etmesini diliyorum. Atılan imza Türk milletinin gücüne inananların imzasıdır” ifadelerini kullandı. CHP lideri Kılıçdaroğlu, Lozan’a herkesin sahip çıkması gerektiğini söyledi Türkiye’nin tapu senedi ALİ AÇAR Adalar Belediyesi ve İnönü Vakfı tarafından Lozan Antlaşması’nın yıldönümü nedeniyle düzenlenen etkinlikte konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,“ Lozan Türkiye’nin tapu senedidir. O tapu senedine hepimiz sahip çıkmak zorundayız. ”dedi. Adalar Belediyesi ve İnönü Vakfı tarafından dün Lozan Antlaşması’nın 90. yılı dolayısıyla Heybeliada’da İnönü Müzesi’nde anma programı düzenlendi. Etkinlikte konuşan Kılıçdaroğlu, Türkiye’de görünen karanlık tünelin ucunda ışığın göründüğünü belirterek, “Dişimizle, tırnağımızla nasıl Kurtuluş Savaşı’nı verdiysek şimdi de özgürlüğümüzü ve bağımsızlığımızı aynı şekilde koruyacağız” dedi. Lozan’ın Türkiye’nin ta FATURA YURTTAŞA ÇIKIYOR Devlet kaçak elektrik kullanımını pu senedi olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu,“O senede hepimiz sahip çıkacağız. O günün koşullarını bilmeden rahat koltuklarında oturanlar, bugünü yargılamayazlar. Önce o günün koşulalarnı öğrenecekler”diye konuştu. Gezi Parkı olaylarına da değinen Kılıçdaoğlu özetle şunları söyledi: “Bazı aydınlar dahil bugünün gençlerini toplumdan uzak ne yaptıklarını bilmeyenler olarak açıkladılar. Sonra o gençler çıktı bütün dünyaya ders verdi. Türkiye’nin onurunu korudular. Herkesin eleştirdiği o gençler, özürlüğü ve demokrasiyi savunarak hayatımıza müdahale etmeyin dediler. İktidar ise tam bir panik içinde cadrı avı başlattı. Ne yaparlarsa yapsınlar polisin kurşununa, copuna , tomasına bu gençler direndi. Artık geri dönüş yok, ülkenin bağımsızlığı ve onuru bu gençler tarafından korunacaktır. Sen palalı saldırganı serbest bırakacaksın, göğsünü TOMA’ya siper edeni tutuklayacaksın. Sizin mahkemeleriniz de olsa bizi yıldırmaya gücünüz yetmeyecek.” engelleyemiyor FIRAT KOZOK n Haber Merkezi Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda bir uzman çavuşun çok sayıda askere, üstast ilişkisi içinde cinsel saldırıda bulunduğu iddia edildi. Son.tv’den Ömer Adıyaman’ın haberine göre olay, 28 Aralık 2012 tarihinde sözlü ve fiili tacize uğrayan erlerin şikâyet etmesi üzerine ortaya çıktı. Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından hazırlanan iddianameye göre V. A, Sahil Güvenlik Marmara ve Boğazlar Bölge Komutanlığı’na bağlı gemideki görevi sırasında astları konumundaki erlere, emirkomuta zinciri çerçevesinde seri olarak cinsel tacizde bulundu. Hakkında “cinsel saldırı”, “cinsel taciz” ve “hizmet ilişkisinden sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle cinsel saldırı” suçlarından dava açılan V. A, 24 Ocak 2013 tarihinde tutuklanarak 1. Ordu Komutanlığı Askeri Ceza ve Tutukevi’ne konuldu. TSK’de cinsel taciz skandalı Lozan 1. lig mücadelesi İstanbul Barosu’nun panelinde tarihçi yazar Sinan Meydan ‘Son 200 yıldır hiçbir ülkenin böyle bir antlaşma imzalayamadığını’ vurguladı İstanbul Haber Servisi İstanbul Barosu tarafından dün düzenlenen “90. Yılında Lozan” konulu panelde konuşan Prof. Dr. Sina Akşin, “Savaş döneminde kazanılan statü, Lozan Antlaşması’yla masada da kabul ettirilmiştir” dedi. İstanbul Barosu Orhan Adli Apaydın Konferans salonunda Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof. Akşin, “Türkiye savaş alanında kazandığı başarıyla bir anda lig değiştirdi. Daha sonra Mudanya’da da istediğimizi aldık. Lozan Antlaşması da birinci ligde olduğumuzu kabul ettirme mücadelesidir” diye konuştu. Tarihçi yazar Sinan Meydan da “Mustafa Kemal yaşarken yapılan uçak fabrikaları Demokrat Parti döneminde tencere tava fabrıkalarına dönüştü. Lozan’da bizi Kurtuluş Savaşı’nın galibi değil 1. Dünya Savaşı’nın yeniği olarak gördüler. Başarımızı kabul etmediler. Son 200 yılda İngiltere, Fransa ve Amerika’ya karşı herhangi bir mazlum ya da normal devlet Lozan gibi bir antlaşma imzalayamamıştır.” Adnan Menderes Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Yücel Bozdağlıoğlu ise Lozan Antlaşması’nın asimetrik güç ilişkisinin en belirgin konferans olduğunu belirtti. İstanbul Barosu Genel Sekreteri avukat Hüseyin Özbek de “Lozan’da bize siz ‘Yunanlılarla çatışmaların galibi olabilirsiniz ama 1. Dünya Savaşı’nda yenik olduğunuzu hatırlayın’ dendi” dedi. ANKARA Bu yılın ilk 6 ayında 148 milyon 90 bin TL’lik kaçak elektrik kullanıldığı saptandı. Bu paranın yalnızca 26 milyon 783 bin TL’si tahsil edilebilirken, borcunu ödemeyen 24 bin 672 kişi hakkında dava açıldı. Kaçak kullanımda Mardin, Şanlıurfa ve İstanbul başı çekiyor. TEDAŞ Genel Müdürlüğü Elektrik Piyasası İzleme ve Değerlendirme Daire Başkanlığı’nın verileri, yurttaşın cebine de yansıyan kaçak elektrikle mücadelenin önlenemediğini ortaya koydu. Başkanlığın hazırladığı rapora göre yılın ilk 6 ayında Türkiye’de 2 milyon 833 bin 197 adet abone taraması yapıldı. arkı yurttaş ödüyor! Yapılan denetimlerde 350 milyon 94 bin kilovatsaat elekt F riğin kaçak kullanıldığı ortaya çıktı. Bu elektriğin parasal karşılığı ise 148 milyon 90 bin 313 TL oldu. Bir başka deyişle faturasını düzenli olarak ödeyen yurttaşların cebinden 6 ayda 148 milyon TL fazladan para çıktı.Kaçak elektrik kullandığı belirlenen kişi ve kurumlara tahakkuk ettirilen borçlardan da beklenen geri dönüş sağlanamadı. Toplam borç miktarının ancak beşte birine karşılık gelen 26 milyon 783 bin 132 TL’si tahsil edilebildi. Borçlarını ödemeyen 24 bin 672 kişi ve kurum hakkında ise dava açıldı. Kaçak elektriğin 10 yıllık faturası ise tam 2 milyar 697 milyon 882 bin TL’ye ulaştı. Devlet, 10 yıl boyunca oluşan bu dev faturanın ancak 639 milyon 884 bin 477 TL’sini tahsil edebildi. Bugüne kadar hakkında dava açılan kişi ve kurum sayısı da 659 bin 117’ye çıktı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle