25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 TEMMUZ 2013 PERŞEMBE 4 HABERLER CHP’li Koç, Başbakan Erdoğan’ı ‘Gezi’ ve Suriye politikası nedeniyle eleştirdi Lozan’ın Daha Ne Kadar Ömrü Var? Konferansın formatı uluslararası, ama içeriği ulusal. Kürt Ulusal Konseyi’ni kastediyorum. Türkiye’den DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk orada; KCK Yürütme Kurulu üyesi Sabri Ok orada; BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş orada. Geleceğin Büyük Kürdistan’ının dört parçasının dördünün de temsilcileri orada. Bu arada, Suriye’de, ÖSO ile PYD arasındaki savaş PYD’nin hâkimiyetinde giderken, Türkiye’de çözüm süreci sürüyor mu sürmüyor mu belli değil. Bu konuda kesin bir şey söyleyebilmek için, tarafların karşılıklı vaatlerinin ne olduğunu, bunların ne kadarının taraflarca yerine getirildiğini söyleyebilmek gerek. Bu konuda elde kesin bir veri yok. Ama, PKK’nin silahlı elemanlarının yalnız yüzde 15’inin sınır dışına çekildiği söyleniyor. Ne var ki Kürtleri temsil ettikleri ileri sürülenler, ikinci, hatta üçüncü aşamaya geçilmesi yolunda yoğun çağrılar, hatta baskılar yapıyorlar. AKP ya da daha doğru deyişi ile Tayyip Erdoğan cephesi ise herhangi bir konuda, herhangi bir demokratikleşme adımı atmıyor, atmaya da niyetli görünmüyor. Ama bu süre zarfında, devlet ülkenin bir kısmında egemenliğin emin adımlarla el değiştirmesine göz yumuyor ve PKK, savaş ile bile ulaşamadığı sonucu elde ediyor. HHH İkinci, üçüncü aşamaların neler olduğu görülüyor, herhangi bir demokratik önlem söz konusu değil. Olay tümüyle etnik tabana oturmuş bir iktidar transferi. Artık Kürt sorununun uluslararası boyutlara ulaşmış olan bir “ulusal sorun” olduğu aşikâr. Bundan en ufak kuşkusu olanlar var ise son günlerin gelişmelerini, Uluslararası Kürt Ulusal Konferansı’nın gelişmelerini yakından izlemeliler. Bütün bu gelişmeler ve yapılan açıklamalar, çözüm sürecinin de nasıl gelişeceğini, hiç değilse taraflardan birince nasıl gelişmesinin istendiğini ortaya koyuyor. Bu çözüm derecesi ve adı, ister özerklik, ister demokratik özerklik, ister federasyon, ister konfederasyon olsun, ayrı bir Kürt varlığıdır. Dört Kürt etnisitesinin ilerde birleşerek bir bütün içinde tek Kürt ulusu olup olmayacakları, bugünün değil, yarının sorunudur ve Türkiye’nin durumunu değiştirecek de değildir. Bir Kürt ulusu oluştuktan sonra, bunun fiilen bir Kürt devletinden başka bir tatmin edici bir sonuca varmayacağını görememek için ahmak olmak gerekir. 24 Temmuz 2013’te, bu sonuca varırken, imzalanmasının doksanıncı yılını idrak ettiğimiz Lozan’ın daha ne kadar yürürlükte kalacağı konusu da doğal olarak gündeme gelmektedir tabii ki... HHH İmzalanmasının doksanıncı yılında , “Nedir Lozan”sorusunun yanıtı özetle şudur: Lozan bağımsız ve üniter Türkiye Cumhuriyeti’nin tapusudur. Bağımsızlığın gitmesi Lozan’ın da bitmesi demektir. Üniter devletin yerini herhangi bir başka devlet şeklinin alması, Lozan’ın sonunun gelmesi anlamını taşır. Kürt sorununu demokratik biçimde çözmek ve Türkiye’deki bütün etnik kimliklere eşitlik sağlamak başka bir şeydir, bunu yapıyorum diyerek yola çıkıp, etnisiteye dayalı, iki ayrı ulus biriminden yola çıkan ve er veya geç ayrılıkla sonuçlanacak olan çözümlerin yoluna girmek ayrı bir şey. Bu ikinci olasılığın çok güçlü olduğu dönemde, haklı olarak şu soru gündeme geliyor: Lozan’ın daha kaç yıllık ömrü kaldı acaba? Bu soru ciddi biçimde gündeme gelince, Lozan’ın altında imzası bulunan İnönü’nün adının neden bazı kişiler tarafından anılmadığı da kendiliğinden ortaya çıkıyor. Lozan’ı tarihe gömecek olanların, imzacısının adını anmamalarından daha doğal ne olabilir ki? ‘Palalı sağır sultan’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, hükümetin Suriye politikasının çöktüğünü belirtirken Başbakan Tayyip Erdoğan’a “Sınırdaki gelişmelere sağır sultan, demokratik haklarını kullananlara karşı da palalı sultan” benzetmesi yaptı. Koç, Gezi eylemcilerine “kemirgen” diyen Erdoğan’a “Asıl kemirgen senin uyguladığın politikalardır” yanıtını verdi. CHP Merkez Yönetim Kurulu, dün CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. CHP Sözcüsü Haluk Koç, toplantı sürerken yaptığı basın toplantısında, hükümetin Suriye politikasının çöktüğünü belirterek “Bunun baş nedeni, çap tartışmalarına konu olan Dışişleri Bakanı’nın ‘Stratejik Derinlik’ diye geliştirmeye çalıştığı bir safsata çukurudur” dedi. Erdoğan’ın Şam’a giderek cuma namazını Emevi Camisi’nde kılacağı şeklindeki sözlerini anımsatan Koç, “Kıldın mı na Düzgün: PKK kaymakam atıyor TOKAT (Cumhuriyet) CHP Tokat Milletvekili Orhan Düzgün, gazetecilere yaptığ açıklamada hükümetin yanlış tutumu nedeniyle Kürt sorununun çıkmaza girdiğini savundu. Düzgün, “Bakın PKK bir şehitlik kurdu, resmi bir şehitlik açılışı yaptı. Ve bunu devletin askeri ve polisinin gözünün önünde yaptı. Bundan daha vahimi bizim Güneydoğu illerimizde PKK bir güvenlik örgütü kurdu. Yol çeviriyor, kimlik soruyor. Şimdi basından görüyoruz ki bir mali örgüt kurmuşlar. Vatandaştan resmi vergi topluyorlar. Şu anda PKK Güneydoğu’daki ilçelerimize kaymakam atıyor. Bu kaymakamlar, oradaki devletin resmi kaymakamlarına gidip onları tehdit ediyorlar, ‘Bizden habersiz iş yapmayacaksınız’ diyorlar” diye konuştu. Barış sürecine destek verdiklerini ancak yaşananlara karşı olduklarını ifade eden Düzgün, “Barış, evet olsun. Ama barış adı altında Türkiye adım adım bölünmeye gidiyor. Biz yeni baştan hükümeti aklını başına almaya çağırıyoruz” dedi. mazı, kılabildin mi? Bundan sonra Dolmabahçe’deki Bezmiâlem Camisi’ne bile gidecek yüzün yok senin” diye konuştu. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Suriye’de bir de “facto” uygulamasını kabul etmeyecekleri ve sınırda güvenlik önlemlerinin artırılacağı yönündeki açıklamalarına ilişkin ise Koç, “Güvenlik önlemi mi var Sayın Davutoğlu? Ört ki ölem. Kevgi re döndürdün sınırı, yolgeçen hanı oldu. Bu kadar aymazlık, bu kadar basiretsizlik, öngörüsüzlük. Hükümet etmeye çalışıyorsunuz fakat bir tiyatro kumpanyası gibisiniz” dedi. “Hiddetli bir Başbakan ve arkasında ağlamaklı gözüken Dışişleri Bakanı” diye nitelendirdiği Erdoğan ve Davutoğlu’nun yer aldığı bir fotoğraf gösteren Koç, “İşte Suriye’nin iktidar fotoğrafı bu. Yani bizimki sınırdaki gelişmelere sağır sultan, demokratik haklarını kullananlara karşı da palalı sultan” görüşünü dile getirdi. Koç, Erdoğan’ın TESK iftarında yaptığı konuşmada Gezi eylemcileri için “kemirgen” benzetmesine de tepki göstererek “Esnafı kemiren sensin, En baş kemirgen senin uygulandığın politikalar” dedi. BAHÇELİ: CHP İLE İTTİFAK AKP’YE YARAR MAHMUT LICALI ANKARA MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Mart 2014’te gerçekleştirilecek yerel seçimler için MHP’nin AKP’ye karşı CHP ile seçim ittifakı yapacağı iddialarına yönelik “CHP ile seçim ittifakı yapmayacağız. CHP’nin ya da başka bir partinin böyle bir düşüncesi varsa vazgeçmelerinde yarar var. Seçim ittifakı diyerek AKP’nin ekmeğine yağ sürmekten vazgeçsinler” dedi. Bahçeli önceki akşam iftarda bir araya gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan’ın tencere tava eylemi yapan kişileri ihbar edin açıklamasının anımsatılması üzerine Bahçeli, “Tencere, kapak işini bıraksın. Onu yasaklarsa bu millet zekidir, yine bir şey bulur” ifadesini kullandı. Gezi eylemlerinde mizahın çok zekice kullanıldığını kaydeden Bahçeli, “Biz iki saat konuşup derdimizi anlatmaya çalışırken, iki çizgiyle dünyanın meramını aktarıyorlar. Siyasilerin en çekindiği konu mizahtır. Sabır göstermek ayrı bir erdemdir” dedi. Bahçeli, yerel seçimlerde CHP ile MHP’nin AKP’ye karşı belli illerde ittifak yapacaklarına ilişkin iddialara da son noktayı koydu. Bahçeli şöyle konuştu: “CHP ile ittifak yok. MHP tek başına kararlı şekilde seçime girecek. CHP ve başka partilerin böyle düşüncesi varsa vazgeçmelerinde yarar var. Seçim ittifakı diyerek AKP’nin ekmeğine yağ sürmekten vazgeçsinler, buradan sonuç çıkmaz.” AKP’nin medya gücünü çok iyi kullandığını söyleyen Bahçeli, kendilerinin kilometrelerce gidip 35 bin kişiye hitap ederken köylerdeki çanak antenlerin durmadan “Recep” dediğini ifade etti. 2014’teki Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Erdoğan’ın karşı karşıya gelmelerinin mümkün olup olmadığı sorusunu Bahçeli, “Erdoğan ve Gül, kader birliği yapmış arkadaşlar. Dış faktörlerin etkisi ile ve çıkarları için birbirlerini kolay harcayacaklarını zannetmiyorum” diye yanıtladı. Bahçeli, “Bebek katilinden barış kelebeği mi yaratmak istiyorlar” yönündeki bir soru üzerine “Kelebeğin ömrünün 24 saat olduğu unutulmasın. Kelebek olmamak lazım” yanıtını verdi. Demirtaş: Erbil’de Kürtler hangi statüyü istediklerini ilan edecek ‘Dengeler değişir’ Parktaki ağaçların kesilmesi halkın tepkisini çekti Yenimahalle ayakta MERT TAŞÇILAR ANKARA Yenimahalle halkı önceki gece Yunus Emre Parkı’nda kesilen ağaçlar için sokağa çıktı. Ağaçların kesildiği noktada oturma eylemi yapan yurttaşlara polis basınçlı su ve biber gazıyla müdahale etti. Yurttaşlar dağılmadı ve ıslananlara çevre evlerden yeni kıyafetler getirildi. Yenimahalle önceki gece hareketli saatler yaşadı. Anakent Belediyesi ekiplerinin gece yarısı operasyonuyla söktüğü Yunus Emre Parkı’ndaki ağaçlar için protesto gösterisi yapıldı. Sökülen ağaçların bulunduğu bölgede yaklaşık 200 kişi oturma eylemi yaptı. “Hırsız Gökçek, Ankara’dan defol”, “Ethem’in katili, AKP’nin polisi”, “Gökçek’ten hesabı yurtseverler soracak” sloganları atan yurttaşlara polis dağılmaları için anons yapıp ardından TOMA’larla müdahale etti. Parkın ortasında oturan yurttaşlara yapılan müdahaleyle birlikte çatışma başladı. Kısa süren çatışmanın ardından polis, parkın etrafını sararak parka girişleri yasakladı. Protesto gösterilerine katılan yurttaşlara polisin sert müdahalesi tepki çekti. Taşkınlık yapıp taş atmadıklarını dile getiren eylemciler, “Sadece parkın içerisinde oturuyorduk. Taş atmadık, etrafa zarar vermedik” ifadelerini kullandı. Bazı yurttaşlar ise TOMA’ların müdahalesinin ardından ıslanan yurttaşlara yardım etti. Parkın çevresinde oturan yurttaşlara kuru giysi atıldı. Bir protestocu yurttaş da polislere doğru yürüyerek “Hepiniz koyun gibi güdülüyorsunuz. AKP’nin polisi değil halkın polisi olun. Sizin çocuklarının oynayacak bir parkı kalmayacak. Farkında değil misiniz?” dedi. Yaşananların ardından park için her gece toplanma kararı alınırken çevik kuvvet ekipleri de tüm gün boyunca parkın çevresinde nöbet tuttu. Kulislerde konuşulan iddia Kaçmaz, MHP’nin Çankaya adayı oluyor İLHAN TAŞCI ANKARA Yerel seçimler için geri sayım başlarken kulislerde,“kayıp trilyon” davasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yargılanmasını istemesiyle şimşekleri üzerine çeken eski Sincan hâkimi Osman Kaçmaz’ın adı MHP’den Çankaya Belediye Başkanlığı için dile getirilmeye başlandı. Kaçmaz, kendisinin herhangi bir talebinin olmadığını belirterek “Genel merkez görev verirse de kaçmam” dedi. Kaçmaz, MHP lideri Devlet Bahçeli ile bu konuyla ilgili olarak herhangi bir temasının olmadığını da söyledi. Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı görevini yürüten Osman Kaçmaz, kamuoyunda “kayıp trilyon” olarak bilinen ve kapatılan RP’ye verilen Hazine yardımının sahte belgelerle harcanmış gibi gösterilmesi nedeniyle açılan davada, Cumhurbaşkanı Gül’ün de şüpheli olarak yargılanmasını istemişti. Osman Kaçmaz, Başbakan Tayyip Erdoğan hakkında, “Sayın Öcalan” sözü nedeniyle yargılama kararı da vermişti. İğneli Fırça Z AFER TEMOÇİN Elindeki çantasını hiç bırakmadı İmralı Cezaevi Müdürü kaza yaptı LEVENT GERCELLİ BURSA Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yattığı İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’nin Müdürü Ahmet Düzman, önceki gece geç saatlerde Ankara’ya giderken geçirdiği trafik kazasında yaralandı. Önceki gece Ankara’ya gitmek üzere yola çıkan Düzman’ın yönetimindeki araç, saat 00.30 sıralarında İnegöl ilçesinin Mezitler mevkisinde hatalı sollama yüzünden karşı yönden gelen Hüseyin Yolcu yönetimindeki glikoz yüklü tankerle çarpıştı. Hurdaya dönen araçta sıkışan Ahmet Düzman’ın yardımına önce çevredekiler koştu. Sağlık ve itfaiye ekipleri tarafından otomobilden yaralı olarak çıkarılan Düzman, İnegöl Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Vücudunda kırıklar bulunan Ahmet Düzman’ın elindeki çantayı ambulansa binerken bile hiç bırakmaması dikkat çekti. DİYARBAKIR (Cumhuriyet) BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, önümüzdeki ay Erbil’de yapılması planlanan Kürt Ulusal Konferansı’yla ilgili “Son gelişmeleri, dengeleri değiştirecek bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Kürtlerin hangi ülkede, hangi statüyle yaşamak istedikleri bu kongre sayesinde dünyaya ilan edilmiş olacak. Suriye’deki Kürtler kilit noktada” dedi. Demirtaş, Diyarbakır’da gazetecilere ilişkin açıklamalarda bulundu. Kürt Ulusal Konferansı için yapılan hazırlık toplantısının ardından bir hazırlık komitesi kurulması kararı alındığını belirtti. Demirtaş, “Kürtlerin birlik sağlaması hem 40 milyonluk Kürt nüfusunda hem de bölge ülkelerinde bir rahatlık sağlar. Son gelişmeleri dengeleri değiştirecek bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Kürtlerin hangi ülkede hangi statüyle yaşamak istedikleri bu kongre sayesinde dünyaya ilan edilmiş olacak” dedi. Suriye’nin bir bataklığın içinde olduğunu ifade eden Demirtaş, “Bu bataklıktan çıkışı bütün dünya arıyor ama bulamıyor. Suriye’deki Kürtler kilit noktada. Ulusal Kongre Suriye’de barışa ve çözüme giden süreci tetikleyebilir. Türkiye çözeyim derken oradaki yangına benzin dökecek girişimlerden uzak durmalıdır. Oradaki çatışmaları durdurmak Türkiye’nin de yararına olur” diye konuştu. Suriye’deki Kürtlerin kimseye tehdit oluşturmadığını vurgulayan Demirtaş şunları söyledi: “Türkiye’de yürüyen çözüm süreci, Suriye’deki Kürtlerin durumundan bağımsız değildir. Kürtlerin kalbi orası için atıyor. Hükümetten her kim konuşursa bunu unutmadan konuşmalıdır. Türkiye çözüm süreciyle birden fazla sorunu çözme şansı yakalamıştır. Siz Türkiye’deki 15 milyon Kürt’e ‘kardeşim’ derken oradaki 1.5 milyon ‘Kürt’e düşman diyemezsiniz.” Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın basın toplantısı değil birkaç gazeteciyle buluşmak istediğini ifade eden Demirtaş “Tek bir sözüyle otuz yıllık savaşı durduran biri görüşemeyecek mi?” dedi. Gazeteciler, bölgedeki yol kesme, kimlik kontrolleri ve kendilerine gösterilen sert davranışlardan şikâyet ederken Demirtaş yaşanan olumsuzlukları engellemek üzere genelge yayımlama sözü verdi. Canlı yayının devam ettiğini fark etmeyen Selahattin Demirtaş, yol kesen ve kimlik kontrolü yapan bazı gruplarla ilgili olarak, “Değişik bir grup var kontrol edemediğimiz. Çok da politik de değiller. Örgütlü olsalar sıkıntı olmaz. Sızmaya benzeyen bir şey var. Sadece size karşı değil, örgüt içinde de hissediyoruz çok zorlayıcı şeyler yapıyorlar. Gençlik örgütündeki zaaf noktalarını biliyorlar ve oraları kullanıyorlar” dedi. Yol kesme için genelge! namikzafer@yahoo.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle