14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 TEMMUZ 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 G elir Vergisi Kanunu 200 bin lira ücret geliri yanında tasarısını incelemeye 10 bin lira konut kira geliri olan devam ediyoruz. bir mükellefi ele alalım. İnceledikçe de tasarının Mevcut Gelir Vergisi Kanunu temel felsefesinin “daha uyarınca, ücret geliri beyan çok beyan, daha çok vergi” edilmeyecek, sadece konut kira olduğunu fark ediyoruz. geliri beyan edilecektir. Artan Son haftalarda, ‘tasarı’nın oranlı tarife uyarınca yüzde 15 yasallaşması halinde oranında vergi hesaplanacaktır. yeni vergi sürprizleri ile Tasarının yasalaşması halinde karşılaşılacağına dikkatleri ise, ücret geliri de beyan edilecek ve toplam beyan çekmeye çalıştık. İşte yeni bir tutarı kira geliri ile birlikte 210 örnek daha. bin lira olacaktır. Hesaplanan Tasarı ile mevcut Gelir vergiden, ücretler üzerinden yıl Vergisi Kanunu’nun 86. içinde yapılan vergi kesintisi maddesinde düzenlenen ücretler üzerinden artan oranlı mahsup edilecektir. Yukarıda beyan esası büyük ölçüde tarifeye göre vergi kesintisi yapılıyor. açıkladığımız üzere, ücretler değişiyor. Örneğin, mevcut Yıllık beyanname verilmesi halinde nedeniyle ilave vergi çıkmayacaktır. uygulamada tek işverenden alınan de yine artan oranlı tarifeye göre Ancak kira geliri, artan oranlı ve stopaj yoluyla vergilendirilmiş vergi hesaplanacak, hesaplanan bu tarife uyarınca, yüzde 35 oranında olan ücretler için beyan söz konusu vergiden yıl içinde yapılan kesinti vergilendirilmiş olacaktır. değil. mahsup edilecek, dolayısıyla Tasarının 66. maddesinin 4 Zaten tek işverenden alınmış ücretlerin tek başına beyan edilmesi numaralı fıkrası uyarınca, tam ve vergi kesintisine tabi tutulmuş ilave bir vergi doğurmayacak. Peki mükellef gerçek kişilerce elde ücretlerin beyan ettirilmesinin vergi sürprizi nerede? edilen gayrimenkul sermaye iradı, sebebi de budur. Ücret dışındaki Ücretlerin yanında, beyana tabi diğer kazanç ve iratlar, 31. madde gelirlerden daha yüksek vergi herhangi bir gelirin elde edilmesi kapsamındaki serbest meslek almak. durumunda, bu gelirler yüksek kazançları veya ücretlerden, gelir Daha önce, kira gelirlerinde oranda vergilendirilmiş olacak. İşte unsurları itibarıyla herhangi birinin, götürü giderin sınırlandırılmasını, sürpriz de burada. 188 bin lirayı aşması halinde, başka eğitim ve sağlık harcamaları Örneğin, vergi kesintisine tabi hiçbir hüküm dikkate alınmaksızın indiriminin azaltılmasını ve fikir ve tutulmuş ve tek işverenden alınan yıllık beyanname sanat eseri üretenlere uygulanan verilmesi istisnanın daraltılmasını gerekiyor. eleştirmiştik. Bu Bu da tek düzenlemeler gibi, Engelli emekliliğinde yaş aranmaz işverenden tek işverenden alınmış olsa alınan ve ücret Özür oranı yüzde 48 olan, indirim dahi yıllık gelirlerinin de belgesi bulunan engelli yakınım, 1995 yılı tutarı 188 beyan ettirilmesi sigortalısı ve 4015 gün prim ödemesi var. bin lirayı mükellefler Ne zaman emekli olabilir? Hüseyin Avcı SORU CEVAP aşan stopaj üzerindeki Engelliler için işe giriş tarihi ve engellilik Sorularınız için malicozuyapılmış vergi yükünün oranına bakılarak emeklilik koşulları m6ismmmo.org.tr adresine ücretlerin artırılması anlamına belirlenir. Yaş şartı aranmaz. 1995’te mail atabilirsiniz. Tüm sobeyan gelmektedir. çalışmaya başlayan III. Derece vergi rular eposta ile tek tek edilmesi Oysa ki temel indiriminden yararlanan engelliler, 17 yıl cevaplanacaktır. anlamına amaç vergi yükünü sigortalılık süresi ve 3920 prim gün sayısı geliyor. artırmak değil, ile emekli olur. Bilindiği vergiyi tabana üzere, yaymak olmalıdır. ‘İş Güvenliği’ne ara çözüm GÖRÜŞ HİKMET ALTINKAYNAK 6 Beyan da Çok, Vergi de! 331 sayılı kanunla birlikte her işyeri için iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli çalıştırma dönemi de başladı. Anımsanacağı üzere, sadece 50’den az çalışanı olan işyerleri için bu zorunluluk bir süre ertelendi. Zorunluluk, 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 1 Temmuz 2016 tarihinden, 50’den az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için de 1 Ocak 2014 tarihinden itibaren geçerli olacak. Yasaya, olumlu olmasına rağmen gereksiz tartışmalara girilmesi ve uygulamada özellikle A grubu uzman sayısı yetersiz olmasından dolayı çok tepki gelmişti. Bu, tehlikeli ve çok tehlikeli işletmeler için çok ağır maliyetler doğuracak ücretler talep edildiğinden dolayı sıkıntı yaratmıştı. TBMM’de kabul edilen 6495 sayılı kanunla iş güvenliği uzmanlığında yaşanan sıkıntılar ve sorunlar büyük ölçüde çözülüyor. Buna göre öncelikle bakanlık, iş güvenliği uzmanlığı belgesine sahip olanlara, üst sınıflarda iş güvenliği uzmanlığı belgesi alabilmeleri için bir yıl içinde en fazla iki sınav düzenlemeye yetkili kılındı. Yine, bakanlıkça yetkilendirilmiş iş güvenliği uzmanlığı belgesine sahip, bakanlık ve ilgili kuruluşlarında çalışma hayatını denetleyen müfettişler ile mühendislik veya mimarlık eğitimi veren fakültelerin mezunları ile teknik elemanlar da iş güvenliği uzmanı olabilecek. Bu çerçevede çalışma hayatı ve işyeri denetimi yapan teknik ve sosyal iş müfettişleri ile SGK müfettişleri de iş güvenliği uzmanı olacak. İstanbul’un Yeşil Alanları Gezi Parkı eylemleri “İstanbul’un yeşil alanları ne kadar” sorusunu akla getirdi. Yanıtını Güven İslamoğlu’nun Yeşil Doğa programında buldum. Program videosunu, dünyanın en güzel kentinin nasıl bir taş yığını haline getirildiğini, nasıl bir doğa kıyımı yapıldığını “otoyol kenarında nefes alan, bir ağaç altında piknik için sıraya giren insanların hikâyesini” hüzünle izledim. İstanbul’da kişi başına 1.97 metrekarelik alan düşüyor. Oysa normali 20 metrekare. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, en az 10 metrekare olmalı. Her iki orana da İstanbul çok uzak. Hele de iki ilçe var ki, “bir deprem sonrası çadır kuracak yeri bile yok.” Sultanbeyli: 0.07, Esenler: 0.1 metrekare. Var olan ortalamayla bile arada dağlar kadar fark var. Peki bu neden böyle? Nedenini yetkililer söylemeli! Ama görünen köy kılavuz istemez. Nedeni açık: Kent planlaması diye bir şey yok! 2012 nüfus sayımına göre İstanbul’da 13.854.740 kişi yaşıyor. Nüfus yoğunluğu 2.666. Çarpık yapılaşma. AVM ve gökdelen yapma tutkusu. Yeşil alan yaratma yerine ayrılmış yeşil alanları hukuksuz bir yapılaşmayla beton yığınına dönüştürmüş, kent yağmalanmış! Aslında İstanbul’u 1.97 metrekarelik yeşil alana çıkaran, daha çok orman alanları, tarihi sit alanları, TSK alanları. İBB’nin arada bir “binlerce ağaç dikildi” demesi, otoyol kenarlarına dikilen ağaçlar olmalı! Ama öte yandan 1999 depremi sonrası İstanbul’daki 480 toplanma yerinin yarısı kaybolmuş, kimsenin istemediği 3. Köprü için 245 bin 121 ağaç kesilmiş! Bir önerim var: Doğaya önem verdiğimizi ililçe sınırına konulan “kent levhasına kişi başına düşen yeşil alan oranını da yazarak gösterelim.” Yeşil alan yokluğu ayrıca çok önemli iklim değişikliklerine yol açıyor. Yeşil alansız kalan Dünya ısınıyor. Bilim insanları bu ısınmanın korkunç sonuçlar doğuracağını söylüyorlar. Örneğin 2 derecelik bir ısınmanın buzulları eritmesiyle denizlerde 5 metrelik bir yükselmeye yol açacağını, bunun da kıyısı olan ülkeleri sel yıkımıyla karşı karşıya bırakacağını söylüyorlar. Taksim Gezi Parkı, AVM ve Topçu Kışlası olmaktan kurtulunca, 8 bin metrekare daha büyümüş! Ne güzel! İBB’nin açıklamasına göre, toplamda Taksim Gezi Parkı 58 bin m2’lik bir yeşil alan haline gelmiş. Kötü mü? Gayet güzel! Halk gitsin, biraz temiz hava alsın, bedava! Hani diyor ya Orhan Veli “Bedava” şiirinde “Bedava yaşıyoruz, bedava” diye. O eskide kaldı! Ne yazık ki bedava temiz hava alma uğruna verilen mücadele hiç de bedava olmadı, tam tersine “ateş pahası” değil, “ölüm pahası” oldu. Kaç hayat söndü. Kaç göz kör oldu. Kaç hayat hâlâ ölümle yüz yüze. Yüzlerce kişi yaralandı. Mağdur olan on binler var. Neden? Oysa bir hayat için bile olsa, onlarca AVM, onlarca Topçu Kışlası feda edilebilmeliydi. Çünkü doğa ve insan sevgisi, günümüz insanına yakışan bir tutum. Dileriz bundan sonra insanlık kazanır, insana yaşam veren doğa sevgisi kazanır. Buna özen gösterenler çoğalır. Dileriz Kanal İstanbul ve 3. Köprü yapımından vazgeçilir. Milyonlarca kişinin umutları tazelenir... Dünyanın en güzel kenti İstanbul kazanır… Lozan Barış Konferansı ve Antlaşması’nın 90. Yılı... Perihan ERGUN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türk tarihinin dönüm noktası” olarak tanımladığı Lozan Barış Antlaşması, Kurtuluş Savaşımızın ardından Türk devletinin uluslararası siyasal, hukuksal ve ekonomik ilişkilerinin bağımsızlık ekseninde yeniden düzenlendiği bir diplomasi zaferidir. Lozan’da 20 Kasım 1922’de İsmet İnönü’nün başkanlığında başlayan müzakereler, Türk heyetinin bağımsız devlet olma düşüncesini yadsıyan devletlerce 2 Şubat 1923 günü kesilmişti. Türkiye’nin kararlı tutumu karşısında 23 Nisan 1923 günü tekrar toplanan konferans sonunda her biri ayrı konuyu kapsayan ve 17 ekten oluşan Lozan Barış Antlaşması, 24 Temmuz 1923’te imzalanarak Sevr’i ortadan kaldırmıştır. Antlaşmanın önsözünde; devletlerin bağımsızlık ve egemenliğine saygı gösterilmesi ilkesine yer verilmiştir. Bu ilkeyle yeni Türk devletinin Lozan’da I. Dünya Savaşı’nın galipleri ile eşit koşullar altında gösterdiği kararlı siyasi savaşımın göstergesidir. Bu antlaşmanın imzalanmasında Ulu Önderimizin yol göstericiliğiyle İsmet İnönü’nün siyaset bilimiyle azminin büyük yeri vardır. Lozan Antlaşması’nın bizlere emanet ettiği bağımsız, özgür ve laik Türkiye tüm nitelikleriyle onurumuzdur. Onu sonsuza dek koruyup yaşatmak öncelikli görevimizdir. HHH Atatürk Lozan Barışı’nı “Bu antlaşma Türk ulusuna karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması’yla tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın yıkılışını bildirir bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasal utku yapıtıdır” yorumuyla tanımlar (SöylevII s. 526). Atamız Lozan’dan bir ay sonra 23 Ağustos 1923’te “Bu başarı, uygarlığa doğru yol açtı. Henüz amacımıza ulaşamadık. Bize düşen görev, durmaksızın ilerlemektir. Bunca özverinin getirisini elden kaçırmamak, felaketlerin geri gelişini engellemek her günkü düşüncemiz olmalıdır. Ama buna kuru bir dikkat ve iyi bir niyet yetmez. Bunun sonsuz barış olacağına inanmaksa saflık olur” diyor. Bizlerin çok önemsemesi gereken bu öğüt, AKP iktidarının toplumumuzu nerelere götürmek istediğini yansıtmıyor mu? Şu anda onun cumhuriyeti emanet ettiği ve güvendiği Türk gençliği bilinçle bunun farkında. Gezi eylemleriyle başlattıkları sağduyuya dayanan göstergeleri, aydınlanmanın ışıkları oldu. Halkımız yeniden Kuvayi Milliye zırhına büründü. Bu oluşumun mutluluğunu yaşamak isterken, kalpleri insan ve yurt sevgisiyle çarpan, pırıl pırıl gençlerimizin, hatta eylemelerle ilişkisi olmayan yoldan geçen çocukların bile Sayın Başbakan’ın emri doğrultusunda polis kurşunu ve işkencesiyle can verişleri, bazılarının da misket kurşunuyla, zehirli gazla kör edilişleri, tarihimizin sayfalarına RTE iktidarının yüz karası olarak geçecektir. HHH Geçen yazımda AKP iktidarının, kural tanımaz “ben yaptım oldu” yapısıyla ilgili, sit alanı kapsamındaki Marmara’nın incilerinden Yassıada ve Sivriada’yı, ilgili hiçbir yerel yönetime bildirmeden imara açtığına değinmiştim. Bu yapılaşmanın giderek korunmakta olan ana adalara da yayılacağını belirtmiştim. Tahmin ettiğim gibi bu beklenmeyen olay tüm ada sakinlerini ayağa kaldırdı. Geçen pazar günü motor ve teknelerle pankart ve sloganlar eşliğinde o iki adaya giderek tepkilerini gösterdiler. Halen her akşam ayrı ayrı tüm adalarda forumlarla tepkiler sürdürülüyor. Dileğim; iktidarın rant sevdasını dünyada eşi menendi az bulunan Prens Adaları’nın katline bulaştırmamasıdır. Aksi halde bu konuda başta hukuk olmak üzere her yola başvurularak Adalar’ın tarihi ve doğal güzelliklerinin korunması yoluna girişilecektir. HHH Geçen hafta sonunda usta edebiyatçımız Sayın Leylâ Erbil’in hakka yürümesi ile kaybı da üzüntü verici oldu. Değerli yazarımızın yakınlarına, sevenlerine sabırlar dilerim. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY ANKARA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ’NDEN 20132014 EĞİTİMÖĞRETİM YILINDA ÖZEL YETENEK SINAVI İLE ÜNİVERSİTEMİZ DİL VE TARİHCOĞRAFYA FAKÜLTESİ TİYATRO BÖLÜMÜ’NE, BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR YÜKSEKOKULU’NA VE ANKARA ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI ANASANAT DALLARI’NA ÖĞRENCİ ALINACAKTIR. Başvuru tarihleri, başvuru koşulları ve kontenjanları hakkında ayrıntılı bilgiler http:// oidb.ankara.edu.tr/adresinde yer almaktadır. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 45378) ACI KAYBIMIZ Cemiyetimiz Üyesi, Basın Şeref Kartı ve 2010 Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü Sahibi, Değerli Arkadaşımız TUNCER BENOKAN 24 Temmuz 2013 Çarşamba günü vefat etmiştir. Kaybı topluluğumuzda üzüntü yaratan Benokan’ın cenazesi 25 Temmuz 2013 Perşembe günü (bugün) ikindi namazının ardından Ferahevler Dedeman Camii’nden alınarak Kilyos Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Tuncer Benokan’ı sevgi ve saygıyla anarken, ailesine, basın topluluğuna başsağlığı dileriz. TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Almanya 1 kökenli bir 2 köpek cinsi. 2/ Kav 3 rulmuş ce 4 viz ya da ba 5 demle kara6 meladan yapılmış bir tür 7 şekerleme... 8 Taş kırıkları 9 üzerine kum dökülüp si 1 2 3 4 5 6 7 8 9 lindir geçirile 1 H A R Ş A N E A rek yapılan yol. 2 A L A B A N A L 3/ Bir şeyi yapıp 3 yapmamaya karar 4 L O S Y O N M İ D T EMA R U Z verme gücü... Rus E T A köylü topluluğu 5 İ M A M E R na verilen ad. 4/ 6 Z A F İ Y E T 7 E Z A N Ş İ L İ Budizmde ruhun S EMA N ulaştığı en yük 8 N A R sek aşamaya ve 9 K İ F A Y E T rilen ad. 5/ Kimse, kişi... İki sert cismi birbirine bağlamaya yarayan, iki ucu sivri ve kıvrık metal parça. 6/ Etek ucuna doğru genişleyen giysiler için kullanılan sözcük... Y. K. Beyatlı’nın hece ölçüsüyle yazdığı tek şiiri. 7/ Bir nota... Bitkilerden elde edilen ilaç... Lityum elementinin simgesi. 8/ “Gargantua” adlı yergili yapıtıyla tanınmış Fransız yazar. 9/ Eski Türklerde “yuğ” denen ölüm törenlerinde söylenen ağıt... “Katil balina” da denilen balina türü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tavuk ya da dana etiyle yapılan bir tür yemek. 2/ Aydınlık, ışık... Kütahya’nın Emet ilçesinde, bir dizi mağaranın ortak adı. 3/ Denizcilikte hareket halindeki bir halatın ya da zincirin, bir süre tutularak bırakılmaması için verilen komut... File biçiminde örgü. 4/ İki dağ arasındaki geçit... Vezir konaklarındaki bir kısım müstahdeme verilen ad. 5/ Yasadışı bir işin yapıldığı yerde geleni haber verme işi. 6/ Hayat arkadaşı... Bir bağlaç... Telefon sözü. 7/ Bir tür İtalyan peyniri... Utanç duyma. 8/ Sineklerin girmesini önlemek için dükkân kapısına takılan şerit, boncuk dizisi gibi şeylerden yapılmış perde. 9/ Bir buluştan, bir haktan yararlanmak için devletçe verilen belge... Bir peygamber.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle