14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 TEMMUZ 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 13 TÜPRAŞ’a polis baskını 20 polis eşliğinde Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşu TÜPRAŞ’a baskın düzenlendi Ekonomi Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Gezi Parkı Direnişi sırasında hedef aldığı Koç Holding’e ilk baskın geldi. Dün 20 polis eşliğinde Türkiye’nin en büyük 500 şirketi arasında birinci sırada yer alan TÜPRAŞ’a baskın düzenlendi. Maliye Bakanlığı’na bağlı mali ekipleri Koç Holding’e ait TÜPRAŞ’a polis eşliğinde baskın düzenleyerek bazı evraklara el koydu. Mahkeme kararı ile yapılan baskına 20 polis ve akaryakıt uzmanları katıldı. Baskının kaçak akaryakıt için yapıldığı ve Maliye ekiplerinin de bu yüzden TÜPRAŞ’ta olduğu açıklandı. Baskının dün sabah saat 8’de düzenlendiği belirtildi. TÜPRAŞ’tan alınan numuneler incelenmek üzere TUBİTAK’a gönderildi. Maliye ekipleri polis eşliğinde incelemelerini de sürdürüyor. TÜPRAŞ önceki gün İstanbul Sanayi Odası’nın Başbakan hedef göstermişti Gezi Parkı olayları sırasında Başbakan, Koç Holding başta olmak üzere iş dünyasını hedef alan açıklamalar yapmıştı. O açıklamaların bazıları şöyle: * (Koç Üniversitesi için) Kendi üniversitenin öğrencilerini bu gösterilere gönderen bir üniversite, 15 yaş üzeri on binlerce ağacı kesmek suretiyle oraya üniversite yapan bir gruptur. Oradaki ağaçlar onlar tarafından katledilmiştir. Bunların kestikleri ağaçların hesabını ayrıca vermek lazım. * Divan Oteli suç işlemiştir. O meydanlarda polisle çatışanlar oraya gitti. Oranın sahipleri de onlara güzel bir ev sahipliği yaptı. Bu bir yataklık etme suçudur aslında. * Faiz lobisine rağmen buralara geldik. Şunu da çok iyi bilmeleri lazım, bu milletin alın terini biz onlara yedirtmeyeceğiz. Bir bankanın genel müdürü (Garanti Bankası) çıkıp da eğer bu vandalizmin yanında olduğunu söylüyorsa onlar karşısında bizi bulacaktır. açıkladığı “Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu” listesinde yıllardır olduğu gibi yine liste başında yer aldı. Gezi Parkı olayları sırasında direnişçilerin Divan Oteli’ne sığınmasını gerekçe gösteren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan özellikle Koç Holding’i hedef alan açıklamalar yapmıştı. Öğrenciler, gençler, STK’lere yönelik başlatılan cadı avının iş dünyasına da sıçramasından endişe duyulurken TÜPRAŞ’a yapılan Maliye baskını bu avın ilk işareti olarak nitelendirildi. TÜPRAŞ yetkilileri, hurriyet. com.tr’ye yaptığı açıklamada “Rutin, rutin dışı bu tür denetimlere tabi tutuluyoruz. Bu konuda resmi bir açıklamamız olmayacak. Borsaya da gerekli açıklamayı yapacağız” dedi. TÜPRAŞ Genel Müdürü Yavuz Erkut da konuya ilişkin olarak The Wall Street Journal’a açıklamalarda bulundu. Erkut, “Bu EPDK yetkililerinin yaptığı fiziki envanter denetimidir. Her zamanki gibi yapılıyor. Her zaman bu denetimler bir grup halinde yapılır” dedi. Haberler sonrasında TÜPRAŞ hisseleri yüzde 2.07 düşerken gün sonunda hisse 42.60 TL’den kapandı. Koç Holding hisselerinde sert satışlar oldu. Holding hisselerinde ise yüzde 4’e varan kayıplar yaşandı. ‘Önce Korkup Susan Medya Sahipleri Oldu...’ 1908 24 Temmuzu’nda sansürcüleri matbaalara sokmayarak gazetciliğin, düşüncenin özgürlük savaşımını veren gazeteciler, bu yılın 24 Temmuz gününe, ekonomik gelişmişliği, demokrasi tarihi ile tersine orantılı olarak dünyanın en büyük gazeteci cezaevi konumuna düşürülmüş Türkiye’de, basın özgürlüğüne ilişkin her alanda krizin doruk naktasında bir tablo ile girdiler... Basın özgürlüğünün askeri darbeler dönemlerinde daha ağır sorunları karşısında, özgürlük, hak savaşımında üzerlerine düşen görevleri yapmaktan uzakta kalan meslek örgütlerimiz, çaresizliğin refleksi olarak var olan tüm örgütlenmeleri ile oluşturdukları Gazetecilere Özgürlük Platformu çatısı altında dün dönemin ikinci Uluslararası Özgürlük Kongresi ile yaşanan sorunları çok boyutlu olarak gündeme taşımaya çalıştılar. Tabii halkının, ülkesinin, doğal olarak basın özgürlüğü sorunlarının karanlıkta kalması yolunda İktidarlarından talimatlı çoğunluk medya insan hakları, demokrasi, hukuk devleti düzeni işleyişinin de güvencesi bu acı gerçekleri bir kez daha yok saydı... Türkiye’nin basın özgürlüğü krizinin savaşımında, toplumun gerisinde kalmış medya gerçeği karşısında, dünyanın bilinen en önemli uluslararası gazetecilik örgütlenmelerinin, tam dayanışma ve destek vermek üzere Türkiye’deki Gazetecilere Özgürlük Platformu’nun yanında yer almaları dikkat çekiciydi. Öncelikle basın özgürlüğünde, ülkenin insan hakları, demokrasi, hukuk devleti düzeni işleyişleri paralelinde, büyük dalgalanmaların yaşandığı ülkemizde, dünya gazetecilik, basın özgürlüğü savaşımını veren örgütlenmelerin atağa kalkışlarının kritik, tarihsel dönemeç süreçlerine ilişkin bir not bilgiyi sizlerle paylaşmalıyım... HHH Basına yasakların, baskıların gündeme girdiği 12 Mart, 12 Eylül askeri darbe süreçlerinde de gazetecilerin, medya sahiplikleri ve örgütlenmelerinin hak arayışlarının zora düştüğü yıllarda, başta Dünya Gazeteciler Sendikaları Federasyonu, ilgili haközgürlük savunucusu meslek örgütlenmelerinin hem doğrudan çıkışları ile hem de Türkiye’ye gelerek yaptıkları toplantılar, etkinliklerle basın özgürlüğünün önündeki sorunların, olumsuz uygulama, yasakların kaldırılması yolunda verdikleri savaşım, büyük dayanışmayı anımsatmalıyım... AKP İktidarları icraatları sürecinde uluslararası gazetecilik örgütlerinin çıkış ve dayanışmalarında ise bir patlama söz konusu... Çok sayıda gazetecilik, yayın örgütünün Türkiye’ye dönük sayısız raporu, yasaklara yönelik protesto, uyarı kampanyalarında patlama, basın özgürlüğüne yönelik baskıların katlanmış olmasının tek başına kanıtları. Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, Avrupa Medya Özgürlüğü, Avrupa Gazeteciler Federasyonu, Uluslararası Basın Enstitüsü, Sınır Tanımayan Gazeteciler, Uluslararası Yayıncılar Birliği, Güneydoğu Avrupa Medya Örgütü, Uluslararası PEN örgütlenmelerinin heyetlerle Türkiye’ye gelerek raporlar hazırlamaları, kongrelerini dayanışma adına Türkiye’de yapmaları cabası. Askeri darbe döneminden daha ağır olarak Türkiye’de 2. Gazetecilere Özgürlük Kongresi’nin yapılma gereğinin duyulması, İktidarlarının özgürlükleri katleden icraatlarının vahametinin aynası... HHH Türkiye’nin ekonomik, insani gelişmesi, demokrasi birikimi ile tersine insan hakları, hukuk devleti düzeni, demokrasi karnesinin düşürülmesinde başrol oynayan basın özgürlüğü karnesinden satır başlarını bile bir köşeye taşımak olanaksız olduğuna göre, 2. Gazetecilere Özgürlük Kongresi’nden, gazetecilik örgüt liderliklerinin kimi çarpıcı cümlelerini sizlerle paylaşmakla yetinelim... Sorunumuz basın özgürlüğü ile sınırlı değil, toplumun ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, toplantı gösteri yapma özgürlüğüdür... Toplumun, siyasi iktidarın 10 yılda adım adım yarattığı korku imparatorluğunu 11. yılında yıktığı bir ortamda, biz gazetecilerin korkarak, susarak, gerçekleri gizleyerek bir yere varmamız mümkün değildir... Bizler konuşmaktan, fikrimizi açıklamaktan, hakkımızı aramaktan, doğruları haberleştirmekten, işten atılmaktan, sendikalaşmaktan, birbirimize sahip çıkmaktan korkarak, toplumun dayanışma çağrılarına kulaklarımzı tıkayarak bu demokrasi mücadelesine katkı veremeyiz... Meyda patronları; sermayenizi kaybetmekten korkarak bir yere varmazsınız, nasıl olsa bir gün kaybedeceğiniz medyanızı şimdiden halkın sesiyle paylaşın, hiç değilse onurunuzu kurtarın... ABD’de gaz kaçağı patlaması Türkiye’deki televizyon stüdyolarından hissediliyor. Ama Türkiye’de evlerin balkonlarına, otel lobilerine, insanların yüzlerine atılan gaz bombalarından hiç kimse haber kokusu alamıyor... Tahrir Meydanı, Adeviye gösterilerini ekranlara taşıyan Türk medyası, ne Taksim’i, ne Silivri’yi, ne Lice’yi, Reyhanlı’yı, Uludere’yi görüyor... Türkiye medyası, ne yazık ki meslektaşlarına sahip çıkmadı. Bir avuç meslek örgütü, bir grup gazeteci, birkaç yayın kuruluşu tutuklu gazeteci yakınlarıyla birlikte yıllardır Türkiye gündemine girebilmek için çaba gösteriyor... Basın özgürlüğü mücadelesinde ilk önce korkup susan medya sahipleri oldu. Sonra da yazıişlerini susturdular... Haliç Yat Limanı ihalesini 1.346 milyon dolarla SembolEkopark İnşaatFine Otelcilik OGG kazandı Haliç’i Tamince aldı Osmanlı İmparatorluğu döneminden kalan Türkiye’nin en eski tersanelerinden biri olan Haliç’in yat limanına dönüştürülmesi için düzenlenen ihaleyi 49 yıllığına Başbakan Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen Rixos otellerinin sahibi Fettah Tamince’nin şirketi Sembol İnşaat liderliğindeki konsorsiyum aldı. Ekonomi Servisi Haliçport için yapılan açık artırmada, Sembol İnşaat’ın liderliğini yaptığı ortak girişim grubu ile Cengiz İnşaat’ın liderliğini yaptığı ortak girişim grubu mücadele etti. Sembol İnşaat, Rixos otellerinin sahibi Fettah Tamince’nin şirketi. Cengiz İnşaat ise mayıs ayında yapılan 3. havalimanı ihalesini kazanan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Çılgın Türkler” diye tanımladığı konsorsiyumun ortağı. 19’uncu turda Cengiz OGG mola aldıktan sonra ihaleden çekildiklerini açıkladı. 20’inci turda Sembol Ekopark İnşaat Fine Otelcilik OGG’nin son teklifi ise 1 milyar 346 milyon dolar oldu. Fettah Tamince ihale sonrasında yaptığı açıklamada 1 milyar TL civarında bir yatırım öngördüklerini söyledi. The Wall Street Journal Türkiye’ye konuşan Tamince, projenin finansmanı konusunda zorlanmayacağını “Son 15 yıldır projelerine en rahat para bulan adamım” dedi. Tamince şöyle devam etti: “Ben bankalardan para bulabilirim. Ya ortak alırım, ya da bir şey satarım. Çevrem hem bankacılık hem de iş hayatında zengin. İlle bankalar verir demiyorum. Kendime göre modelim bugüne kadar da işledi. Bu projede satmayı zaten öngörmüyoruz, idare de öngörmüyor. Ama ortak mutlaka alacağız bu proje için.” Yüzde 4 büyüme zor Ekonomi Servisi ABD’li ekonomi gazetesi Financial Times, Fed kararlarından sonra gelişmekte olan ekonomilerin büyüme ve enflasyon ikilemi yaşadığını belirterek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu haftaya dek, gelecek iki yıldaki seçimler öncesi büyümeye odaklandığını ancak döviz satışı lirayı güçlendirmeye yani enflasyon baskısını frenlemeye yetmeyince TCMB’nin faizi yükseltmek zorunda kaldığını yazdı. Haberde şöyle denildi: “Erdoğan otoriterliğe karşı son dönemde yapılan protestolar nedeniyle müphem bir uluslararası ‘faiz lobisini’ suçladı. Uzmanlar Merkez Bankası’nın faizleri daha önce arttırmamış olma nedeninin bu olduğunu söylüyor. Para pompalama politikasının terk edilmesi sonucu yabancı yatırımcılar çekilir ve siyasi belirsizlik devam ederse, lira zayıflayacak ve cari açık daha da büyüyecek. Yani Türkiye, büyümeye yönelik tehdide karşın, faiz oranlarını arttırmak zorundaydı. Hükümetin bu yılki yüzde 4’lük büyüme hedefi iç talep artmadıkça çok olası gözükmüyor.” Türkiye duvara toslayabilir ya gibi gelişmiş ekonomilerdeki varlık alımını azaltabileceği yöEkonomi Servisi ABD’li yavaşlamanın gelişen ekonomilenündeki açıklamasının bu ülkeekonomist Nouriel Roubini, geri etkilediğini ifade etti. Roubini, de sıfıra yakın faiz döneminin solişen ülkeleri “kalın bir duvara na ereceğinin göstergesi olduğunu toslayabileceği” konusunda uyar buna örnek olarak Avro bölgesinsöyleyen Roubini, ucuz paranın dı. Roubini, kaleme aldığı bir yagelişen piyasalardan çıkmaya başzıda, gelişen piyasaların çoğunun ladığını söyledi. 20102011 yıllarında aşırı ısındıRoubini, ucuz para dönemiTürkiye, Güney Afrika, Breğını, bu ülkelerin büyüme orannin sona ermesiyle birlikte bugüne dek zilya ve Hindistan ekonomilarının potansiyellerini aştığılerinin cari açıkla mücadele nı, enflasyonun da hedeflerin bundan faydalanan gelişen ekonomilerin eski ettiğini söyleyen Roubini, üzerinde arttığını söyledi. Robüyüme oranlarını yeniden yakalayamayacağına bu ülkelerin cari açığı gitubini, bu ülkelerin parasal sıve cari açığı finanse etmekte zorlanacaklarıtikçe daha riskli yöntemlerle kılaştırmaya gitmek zorunda finanse etmeye başladıklarına kaldığını ve bunun da 2012 ve na işaret etti. dikkat çekti. Roubini, cari açığı2013’teki büyüme oranlarını etkinı kapatmak isteyen ülkelerin hislediğini belirtti. se satma yerine borç alma, uzun BRICS ile birlikte Türkiye, Ardeki daralmanın Türkiye ekonodönem yerine kısa dönem borçjantin, Polonya ve Macaristan gimisine olan negatif etkisini göslanma ve yerel para birimi yerine bi daha önce hızla büyüyen ülketerdi. dövizle borçlanma gibi yöntemlelerin de yavaşladığını dile getiren ABD Merkez Bankası Fed’in re başvurduğunu söyledi. Roubini, Avrupa, ABD ve Japon 49 yıl işletecek Proje; 250 dönümlük alanda 70’er yat bağlama kapasiteli iki yat limanı, 400’er oda kapasiteli iki adet 5 yıldızlı otel, 1000 kişilik cami, AVM ve otoparkın inşa edilmesi ve bu yapıların dört yılı yapım süresi olmak üzere 45 yıllığına özel sektör tarafından işletilmesini kapsıyor. Haliç Tersaneleri; Haliç, Camialtı ve Taşkızak Tersaneleri’nden oluşuyor. Yetkililer, 558 yıllık Haliç Tersanesi’nin yıkım projesi dışında kaldığını, atıl durumda olan Camialtı ve Taşkızak tersanelerinin dönüştürüleceğini belirtiyor. Ayrıca proje alanı içinde bulunan tarihi binalar proje kapsamı dışında tutulacak. Söz konusu alan içinde bulunan Aynalıkavak Kasrı, Çorlulu Ali Paşa Cami, Divanhane Binası gibi tescilli yapılar restore edilecek. Bayramda en çok şekeri Anadolu yiyor Kent, hediyelik ve ikramlık kategorisinde yarım milyar TL büyüklükteki pazarda liderliklerini sürdürmeyi ve önceki bayramlarda lider marka olduklarını vurgulayarak bu bayramda da öncü marka olmayı hedeflediklerini açıkladı. Mondelez International Türkiye Pazarlama ve Strateji Direktörü Bahar Uçanlar toplam kategoride çikolatanın pazarın yüzde 65’ini, şekerin ise yüzde 35’ini oluşturduğu söyledi. Uçanlar, “Hediyelik ve ikramlık ürünler Türkiye’deki hanelerin yaklaşık yüzde 70’ine giriyor. Bu kategorideki toplam tüketimin üçte biri Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde gerçekleşiyor. İç Anadolu ve Marmara yaklaşık yüzde 22’şer payla bu bölgeleri takip ediyor” dedi. Özilhan, ABank’tan çıktı Ekonomi Servisi Anadolu Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, Alternatifbank’taki hisselerinin tamamını sattı. Özilhan, KAP’a yaptığı açıklamada, toplam 261.926 nominal hissesinin tamamını 2.732.80 TL fiyat aralığından satarak banka sermayesindeki payını sıfırladığını bildirdi. Ekonomi Servisi Alman yazılım devi SAP, Türkiye’de inovasyon merkezi kuruyor. SAP Labs Innovation Center Türkiye, Teknopark İstanbul’da 20 milyon Avro’luk yatırımıyla büyük bir bilim ve teknoloji merkezi kuracak. Merkezde 300 kişi istihdam edilecek. SAP Laps’ın Türkiye’deki merkezi, dünya genelinde 15 lokasyonda yer alan SAP Laps ağının bir parçası olacak. Almanya’da Berlin Teknik Üniversitesi bünyesindeki ArGe Laboratu SAP, Türkiye’de inovasyon merkezi kuruyor Çaykur yüzde 10 büyüme hedefliyor Ekonomi ServisiTürkiye’de üretilen 1 milyon 200 bin tonluk üretimin 650 bin tonunu alan Çaykur, geçen yılki 1.5 milyar liralık cirosunu bu yıl yüzde 10 büyütmek istiyor. Şirketin 2023 hedefi, 100 ülkeye 50 bin tonluk ihracat yapmak. arı DAILabor’un Direktörü Türk asıllı Prof. Dr. Şahin Albayrak, “Bu merkezle beraber Türkiye tersine beyin göçünü de sağlayabilir. Yetenekli ve parlak gençler ülkeye geri dönebilir. Bu da yazılım sektörünün gelişmesini sağlar” dedi. Şahin Albayrak, “Bu merkeze hizmet eden yan firmalar kurulacak. Ayrıca SAP’nin yatırımını gören pek çok kurumsal yazılım firması da Türkiye’de bu tarz merkez kurmayı düşünebilir” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle