23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 TEMMUZ 2013 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 15 Türkiye’nin üstüne çöken karabasanı taptaze soluklarıyla rüzgâr olup dağıtan haziran gençliği, salt iktidarı değil, muhalefeti de şaşırttı. Daha doğrusu, yaşadıkları düzende durağan bir konum benimsemiş tüm beyinler, bu gençliğe hazırlıksız yakalandılar. İster iktidar yanlısı olsun, ister muhalif ya da ilgisiz, statükoya dair statik fikirlerle yetinen herkes; denenmemiş bir dünya görüşü, yepyeni fikirler, çözümler ve yöntemler geliştirebilen gençlere aşıldılar! Onların akıl edebildiğini düşünemediklerine mi yanıyorlar, yoksa aşıldıklarını (yani eskidiklerini) mı kabullenemiyorlar bilemiyorum, ama bazılarının gençlerin “isyan” önderliğini içine sindiremediği, hatta kendilerini artçı bırakan “çocuklara” çok kızdığı açık. HHH İşte bu yüzdendir ki haziran direnişine ilişkin komplo teorileri bitmiyor ve ne gariptir ki aslında hiç değil! AKP karşıtı bazı “aydın” ulusalcılar, komplo üretiminde AKP ve yalakaları ile yarışıyor, hatta neredeyse ittifak halinde çalışıyor. Başbakan, haziran direnişini “faiz lobisi”nin marifeti diye sunarken, bazı AKP’liler de lobinin Yahudi olduğunu açıkladı. Bu saçmalık, elbette ki İslamcı ve İslam emperyalizmi hayalleri kuran bir hükümetten beklenebilecek temel içgüdü, yani Yahudi düşmanlığıydı. Bozacının şahidi şıracı olur ya, dinci sağın imdadına sağlı sollu ulusalcılar yetişti ve AKP’nin “Yahudi faiz lobisi ” komplosunun teorik altyapısını, güya AKP’ye muhalif “aydın” ulusalcılar üretti. Neymiş efendim? Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki iktidara muhalif görünen sağlı sollu bu komplocuların, teoriye değil, gözlerinin önünde olup biten “pratiğe” dönüp bakmaları yeter. Komplo, Libya’dan getirilip hastanelerde pastanelerde ve 5 yıldızlı otellerde ağırlandıktan sonra Suriye’ye gönderilen binlerce “mücahit”tir. Komplo, Suriye’deki İslamcı teröristlere, Mısır’daki Müslüman Kardeşler’e silah ve mühimmat götürürken Beyrut’ta yakalanan arabalardır. HHH Komplo, Yemen’e 3 bin 400 top mermisi götürürken uğramaması gereken İskenderun Limanı’nda “ihtiyaç molası” veren Kiribati bandıralı Zeynep Dündar gemiciğinde, “açılamayan” konteynırda gizlidir. Komplo, Arap ÖSO militanlarını Türk polisi kılığına sokup Ankara Rixos Oteli’nde konuşlandırmak, İstanbul Gazi Mahallesi’nde dayak ve gaz atarak “destan” yazan Türk polisinin yanı sıra gençlerin üstüne sürmektir. Komplo, Hatay’dadır, Antakya’dadır; beslenen, silahlandırılan, eğitilen, Suriye’de Esad rejimini düşürmek üzere savaştırılan ve seçimlerde AKP’ye oy atmak üzere TC yurttaşlığı verilen Araplardır. Komplo, devlet kurumlarından kaldırılan TC simgesi, söylemesi ayıp hale sokulan Türk kimliğidir. Komplo, Ergenekon davası, Balyoz davası ve gencecik Türk subaylarının geleceğini çalan casusluk davaları, fuhuş davalarıdır. Komplo, Hrant Dink’in katline azmettirenleri gizlemek, gizleyenleri de terfi ettirmektir. Liste uzun. Komplocuların kimliği de belli. Ama o kadar belli ki AKP’nin “faiz lobisi” değirmenine su taşıyan teorisyenlerin faşist hayallerine yer bırakmıyor! “Toprak ulur, çiftleşme gecesi. Tutunmaya ye tmez, ölü dalların komplosu.” RENE CHAR İleri Demokrasi Dursun DOĞAN Büro Emekçileri Sendikası İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı Kandıra 2 Nolu F Tipi Hapishanesi Bugünlerde bizim söylemimizle hapishane, devleti yönetenler için ıslahevleri, ülke gündeminde epeyce yer tutmaktadır. Islah etmek, doğal yaşamda özgür olan vahşi hayvanların evcilleştirilmesi, sürüye katılması, sulak arazilerin tarıma kazandırılması, tohumların, hayvanların genetik yapısı değiştirilerek insan sağlığının bozulması, kısaca doğanın sermayenin emrine sunulmasıdır. Doğayı ıslah eden düşünce, insanı da ıslah etmeli. Bunun için devletin ıslahevleri var, hem de sınıflara ayrılmış. E tipi, L tipi, M tipi, T tipi, bir de adını faşizmin “F”sinden alan F tipi hapishaneleri. F tipi hapishanelerine genelde ıslah olmayacaklarına ve yok edilmesi gerektiğine inandıklarını hapsederler. Düşünen, üreten, direnen ve mücadele eden siyasi tutsaklardır. Emekçiler, öğrenciler, avukatlardır. Yok etmenin araçları olarak da, tecrit hücrelerini icat etmişler. Düşünceni yok etmek, iradeni elinden almak, kişiliksizleştirmektir. Düşünemeyen, üretemeyen birileri olarak bizleri sürüye katmak. 19 Şubat 2013 tarihinde kamu emekçilerine yapılan operasyonda, 187 gözaltı, 72 tutuklama yapıldı. Tutuklanan birçok kamu emekçisi ve sendikacı şu an F tipi hapishanelerdeyiz. Gözaltı sürecinde yaklaşık on beş arkadaş eşlerimizle, çocuklarımızla birlikte gözaltına alındık. Kimimiz birlikte tutuklandık, kimimiz adli takipli olarak tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldık. Gezi Parkı eylemleri sırasında da eşleriyle, çocuklarıyla birlikte gözaltına alınan ailelere tanıklık ettik hapishanelerden. Artık bir de “Aile Boyu F Tipi Hapishaneleri” ülke ve ileri demokrasi için ihtiyaç. Adalet Bakanı hemen TOKİ’yi göreve çağırmalı, açılışa Başbakan’ı çağırmayı da unutmamalı. Bu, sürece denk düşer. Hapishane yapmakla övünen zihniyet için, kaçınılmaz bir fırsat olacaktır. Bugün 22 yaşındaki oğlum (Ulaş Doğan) ve aynı gün gözaltına alınan öğretmen Yalçın Düzgün’le aynı hücrede kalıyorum. Yine kamu çalışanı olan eşim (Filiz Doğan) da aynı gün ve aynı gerekçeyle gözaltına alındı. Tutuksuz yargılanmak üzere adli takipli olarak serbest bırakıldı. Bizim için aile boyu F tipi hapishane artık ihtiyaç. Abisinin ve babasının özgürlüğü için sokaklarda eylem yapan 10 yaşındaki kızım da tutuklanırsa, aile bütünlüğü korunmuş olur. Kadından ve aileden sorumlu devlet bakanı da ziyaretçimiz olur. Al sana ileri demokrasi! Bir ülkenin nasıl yönetildiğini ve yönetim biçiminin ne olduğunu görebilmeniz için, yüzünüzü hapishaneler gerçeğine dönmeniz yeterli olacaktır. Gezi Parkı eylemleri sürecinde gözaltılar sırasında uygulanan onursuzluk dün de vardı, böyle giderse yarın da yaşanacaktır. Ne zaman hep birlikte omuz omuza verip insanlık onuruna ve adalete sahip çıktığımızda son bulacaktır, halka dayatılan onursuzluklar. Hoşça kalın... Komplo Nedir, Komplocu Kimdir? YOKSUL UYKULARIN ŞARKILARI Eski kasap dükkânlarındaki vitrinlerde durur fakirlikleri ucuz sakatatlar misali hem dünden kalmış hem kokulu delik deşik evlerde yemekler mi önce yenir dayaklar mı duvarlar kulaklar duymaz kimse kimseyi alışık cankurtaranların sesleriyle gelir karanlıklar sokaklara pazarcılar kumara çıkar yıldızlardan çok sinekler uçuşur çocukların gözlerinde büyüklerin donuk yüzleri donuk televizyonlarda kalır üç saatlik sabahlar için binyıllık yorgunluklarını giyerler erkekler kadınlar uzun horultularla başlar yoksul uykuların şarkıları Altındağ geceye dalar.    A. KADRİ ERGİN kalkışmalar (tabii ki Yahudi) Rockfeller ile Rotschild sermaye gruplarının marifetiymiş. Zaten ABD’nin diplomasi ve CIA raporlarını basına sızdıran WikiLeaks bile Rotschild’in tezgâhıymış! Ayaklanmaların altında OTPOR’la Georges Soros’un parmağı varmış, vb. vb. HHH AKP’nin tam da baskıcı, yasakçı, hukuksuz, gaddar, zevksiz, doğal yaşam düşmanı olduğu için ve ülkeyi tarümar eden rant politikalarına karşı ayaklanan soylu halk hareketini “Yahudi faiz lobisi ” diye karalamasına arka çıkan, dayanak olan bu komplo teorisyenleri hakkında söyleyeceğim tek şey var: Türkiye’de ve dünyada, sağ ile solun paylaştığı ortak karakter faşistlik eğilimi olup, göstergesi de Yahudi düşmanlığıdır! Oysa yurtsever geçinen ve güya KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK G NOKTASI behicak@yahoo.com.tr Kabotaj Bayramı Unutuldu Bağımsızlığımızı güvenceye alan “Kabotaj Kanunu”muzun yürürlüğe girdiği 1 Temmuz (1926) her yıl “Kabotaj Bayramı” olarak kutlanırken özellikle son yıllarda “kutlanmayan!” bayramlardan... Neden mi? Yanıtı için, kanunun amacı ile bugünkü durumu kıyaslamak yeterli… Fransızcada ‘kabotaj’ deniz ticaretinde gemilerin limanlardan yararlanmalarını tanımlıyor. Bağımsızlığını önemseyen devletler kendi limanlarından sadece kendi gemilerinin “özgür”ce yararlanmasına ayrıcalık getirirlerken yabancı bandıralı gemilere “kabotaj yasağı” uygular. Nitekim kimi uluslararası sözleşmelerde bu yetki onaylanmıştır. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Osmanlı Devleti, emperyalistlerin gemilerine limanlarımızı adeta teslim etmişti. Kapitülasyonlar kapsamında tanınan bu ayrıcalık, Cumhuriyetin ilanının ardından 24 Temmuz 1923’te aynı devletlerle imzalanan “Lozan Barış Antlaşması”yla kaldırıldı. Kapitülasyonlardan ‘Lozan’a Ulusal kalkınmamız için yaşamsal değerdeki bu büyük başarı her yıl kutlanırken “Batı’ya ödünler süreci”nde adeta unutuldu. Aynı şekilde “unutturulmak” istenen “Lozan’ın kutlanarak anılması” geleneğini ise sadece Cumhuriyet kazanımlarına sahip çıkan sivil kurumlarımız sürdürüyor. ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel, İnönü Vakfı’yla birlikte Heybeliada’da, Adalar Belediyesi’nin ve Adalar Vakfı’nın ev sahipliğinde 24 Temmuz’da gerçekleştirecekleri “Lozan’ın 90. Yılı” kutlamasının anlamı için geçen yıl şunu söylemişti: “Lozan’ın kazanımları ve Cumhuriyetin devrimleri, bütün sanatsal ve kültürel kurumlar, demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti ilkeleri, çağdaş Türkiye’nin yaşam projesidir, vazgeçilmezliğimizdir.” BULMACA SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY Denizlerimiz bizimdir Resmi sorumluların “vefasız”lıkları bir yana, aynı güne rastlayan Gezi Direnişi’nin muhteşemliği karşısında yeterli zaman ayıramadığımız 1 Temmuz Kabotaj Bayramı’nı “unutmayan” yurtsever kuruluşlarımız arasında Muğla Barosu da vardı. Baro Başkanı Mustafa İlker Gürkan, anma bildirisinde dedi ki: “Cumhuriyetin bu tarihsel hamlesi bütün alanlarda olduğu gibi durdurulmuş, geriletilmiş ve küreselleşme adına Türkiye denizlerine yabancılaştırmıştır.” Kabotaj yasasının, kendi denizlerimizdeki yolcu ve yük taşıma yetkisinin sadece bize ait olması anlamına geldiğini belirten Gürkan şunu da ekledi: “Kıyıları en fazla bir yarımada ülkesi olarak, bir an önce denizcileşmeliyiz.” Geçmiş 1 Temmuz Kabotaj Bayramımız ile 24 Temmuz’da anacağımız “Lozan’ın 90. yılı” tüm ulusumuza kutlu olsun. UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ 19. yüz 1 yılın ikinci 2 yarısından sonra Avru 3 palı siyaset 4 adamları 5 nın Osman6 lı devleti için kullandıkla 7 rı deyim. 2/ 8 Buyurucu... 9 Letonya’nın başkenti. 3/ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Olağandışı olay 1 Ç I V G I N S E ları anlatan öykü... 2 U R A R EM İ L Irmakları geçmek 3 A için kullanılan sal. 4 L A K L A K A H V A K E T A 4/ Akarsu yatağı; S A V A mecra... Bir nota. 5 A Y A Z 6 K O K E R H A S 5/ Kuşbaşı doğranR A S A T mış koyun eti ve 7 U R K U R AM yufkayla yapılan 8 Ş U T bir tür kebap. 6/ 9 U M A C I İ R İ Hollanda’nın plaka imi.... Bağ budamaya ya da ağaç kesmeye yarayan eğri bir bıçak. 7/ Yapma, etme... Genellikle eski kitap satan kitapçı. 8/ Yaldızlı... Düzgün biçilmiş uzun ve ensiz tahta. 9/ Elli yaşına doğru başlayan yaşlılık öncesi bunama hastalığı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kaba, kültürsüz ve incelikten yoksun kimseler için kullanılan bir sözcük... Ünlem. 2/ Gözleri görmeyen... Damıtma yöntemiyle elde edilen her tür içki. 3/ Tropikal bölgelerde yetişen ve yapraklarından değerli bir tekstil elyafı elde edilen bitki... Bir mal ya da hizmetin piyasaya sürülmesi. 4/ Yanardağ kayalıkları arasında bulunan bir tür feldispat.... Yarı memnunluk belirten bir ünlem. 5/ Hayvanların bağlandığı gölgelik. 6/ Utanç duyma... Pakistan’ın en büyük kenti. 7/ Derinliğin bittiği yer... İçyağı... 8/ Eski Yunan kentlerinde pazaryeri... Tanrıtanımaz. 9/ Yaprakları çay gibi haşlanarak içilen bir Güney Amerika bitkisi... Gözkapaklarına sürülen boya.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle