14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 TEMMUZ 2013 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER [email protected] 13 Suriyeli Kürtlerin partisi PYD’den Kubani, El Kaide’nin sınırda İslami emirlik istediğini söyledi ‘Cihatçılara komşu olursunuz’ İdlib’deki çatışmalarda yaralılar arasında çocuklar da var ÖZGÜR ULUSOY Suriye tarafından ateş açıldı: 5 asker yaralandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Suriye sınırında önceki gece devriye görevi yapan askerlere, Suriye tarafından açılan ateş sonucunda 5 asker yaralandı. Askerlerin hayati tehlikesinin bulunmadığı bildirildi. Suriye tarafında ise ölü ve yaralılar olduğu bildirildi. Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, TürkiyeSuriye sınırında, 2’nci Sınır Alay Komutanlığı Kıyıgören Sınır Karakolu sorumluluk bölgesinde önceki gün saat 17.30’da Asi Nehri kenarı boyunca iki zırhlı araç devriye görevine çıktı. Asi Nehri’nin Türkiye tarafında bidonlar tespit edildi. Personel tarafından mazot dolu bidonlar nehirden çıkarılmaya çalışılırken Suriye tarafından ateş açıldı, bir uzman çavuş ve bir er hafif şekilde yaralandı. Ateşin geldiği bölgeye piyade tüfeği ve makineli tüfekle karşı ateş açıldı, bölgeye takviye olarak bir Zırhlı Muharebe Aracı (ZMA) daha sevk edildi. Yaralıların tahliyesi esnasında Suriye tarafından pompalı tüfekle ikinci bir ateş daha açıldı ve iki astsubay ve bir er hafif şekilde yaralandı. İkinci ateşe de angajman kuralları çerçevesinde karşılık verildi. 2. Ordu Komutanı Orgeneral Galip Mendi, yaralanan 3 askeri Antakya Devlet Hastanesi’nde ziyaret etti. Suriyeli Kürtlerden oluşan Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) Avrupa’daki Dış İlişkiler Sözcüsü ve Kürt Yüksek Konseyi Dış İlişkiler Komite üyesi Zuhat Kubani, Nusra Cephesi ile öteki cihatçı yapılanmaların Suriye’nin kuzeyinde İslami bir emirlik peşinde olduğunu, bu grupları desteklemenin Türkiye’nin lehine olmadığını söyledi. Suriye’de siyasi çözüm istediklerini, aski takdirde çatışmaların bütün bölgeye yayılacağını belirten PYD Sözcüsü Kubani, Türkiye’yle dostluk ilişkileri istediklerini kaydetti. El Nusra Cephesi ile PYD arasındaki son çatışmalar nasıl başladı? Öncelikle sizin gazetenizi ve okuyucularınızı selamlıyorum. Serê Kanê’deki (Resulayn) çatışmalar son çatışmalar değildi. İki çatışma oldu daha önce, sonra Suriye’deki barış komitesi geldi, bir anlaşmaya varıldı. Anlaşmaya göre şehirde Arap, Kürt, Çeçen ve Hıristiyanlardan oluşan bir halk meclisi kurulacaktı. Anlaşmaya göre şehirde askeri güç olmayacak yalnızca halk meclisine bağlı sivil polis asayişi sağlayacaktı, ancak Cebhet el Nusra anlaşmaya riayet etmedi. Halkı tehdit etti, kontrol noktaları oluşturdular. Son olarak pusu kurularak YPG’nin devriyesine saldırıldı. El Nusra niye anlaşmayı bozdu? Cebhet el Nusra ile Bağdat ve Şam İslam Devleti, El Kaide bağlantılı örgütler, Suriye’nin kuzeyinde İslami emirlik oluşturmak istiyorlar. Halkı sıkıştırıyorlar, insanların eşyalarını talan ediyorlar. Silahlı gücümüz YPG’ye halktan çok şikâyet geldi, bunlar çıksın diye. Halk Meclisi Nusra’dan ötürü çalışmaları durdurdu. YPG halk isteği üzerine müdahale etti, bunları bölgeden çıkardılar. Ceylanpınar’a tekabül eden sınır kapısını da aldılar. El Nusracılar Suriyeli mi, yabancı mı? Müslüman Güvenliği merkezi var onların şehirde, ayrılmalarından sonra birçok ülke Suriye’nin Libya ve Tunus’tan farklı olduğunu, bu ülkedeki bir çatışmanın bütün Ortadoğu’yu içine alacağını kaydeden PYD Sözcüsü Zuhat Kubani, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, Ankara’yı, El Kaide ile değil Kürtlerle ittifak yapmaya çağırdı. nin kimliği çıktı. Türkiye, ABD, Tunus, Suudi kimlikleri var elimizde. Suriyeli çok az. Çoğu Irak’tan geliyor. YPG’nin elindeki esirlerden birisi Güney Kürdistanlı, Soranlı, daha önce Çeçenler vardı, Türkler de var. Mevcut durumda 24 saatte temizlendiler, bazıları Türkiye tarafına Ceylanpınar’a kaçtı. El Nusra lideri bir dönem Türkiye’den destek aldıklarını söylemişti. Ankara, bu cihatçı grupları hâlâ destekliyor mu? Bu gruplar Türkiye sınırından geliyorlar. mokratik bir Suriye içerisinde özerklik istiyoruz. Parçalanma peşinde değiliz. Beraber yaşamak istiyoruz. Şu anda nerelerin kontrolü Kürtlerin elinde? Resulayn, Derik’ten Afrin’e kadar, bu bölge Kürtlerin kontrolünde. Suriyeli Kürtlerin Türkiye’den beklentisi nedir? Biz Türkiye’yle dostluk ilişkisi istiyoruz. Biz beraber yaşamaya mahkumuz, birlikte ülke kurmuşuz. Türkiye bu politikalardan vazgeçmeli, Kürtlerle iyi ilişki kurabilirler. Birbirini tanıyan, daha iyi çalışabilen insanlar Kürtlerle Türkler, bir tarihleri var, birlikte mücadele etmişler. Suriye’deki Kürtleri tehdit olarak görmeyin. 2.5 yıldır Suriye devrimi olmuş, Kürtlerin tarafından herhangi bir zarar gelmemiş Türkiye’ye. Türkiye ile uzun bir sınır var. Türkiye halkı, demokratları, hükümeti Suriye’deki Kürt halkını dostları olarak görsünler. Kürtler kendi özgürlükleri için mücadele ediyor, Kürtler özgür olursa, bu Türkiye halkına da destek olur. Özgür insandan güç alırsın, köleden değil. Türkiye Cebhet el Nusra’yı desteklemekten vazgeçsin, yarın bunlar Türkiye’ye bela olacak. Kürtlerle ittifak kursunlar. Ankara, Suriyeli muhalifleri Türkiye’de ağırlıyor. Sizin Türk yetkililerle hiç temasınız oldu mu? Resmi bir görüşmeme olmamış, dolaylı bazı görüşmeler olmuş, yalnızca insani açıdan. Daha önce hümaniter bir heyet gönderdik Ankara’ya, halk üzerine ambargo var, çocukların ihtiyaçları var diye. Suriye’de 3.5 milyon Kürt var, insani yardım yapın dedik. Geldi mi yardım? Hayır gelmedi. Bizim Türkiye’den, Avrupa’daki Kürtlerden yardım geldi. Mevcut durumda ambargo var, Suriyeli Kürtlerin üzerinde. Afrin, Kobani’de birer kapı açılabilir. Suriye’de çözüm nasıl olur? Suriye devrimi boyunca, Kürtler şöyle bir hat izledi, biz saldırıya geçemeyiz, kendimizi korumamız gerekiyor, biz bu savaştan yana değiliz. Cihatçılar, Suriye’yi savaş alanına dönüştürmek istiyor. 67 milyon göç var. Suriye’deki çatışmalar diğer bölgelere yansır demiştik, Suriye demek Ortadoğu demektir, Suriye, Libya ve Tunus gibi değil. Suriye’de siyasi bir çözüm olmalı. Biz Kürtler olarak siyasi çözümü savunuyoruz. ÖSO bayrağı hiçbir yerde yok, siyah bayraklar sallanıyor her yanda, aralarında birlik yok. Rejimin güçleri hâkimdir hâlâ birçok yerde, bu durumda yeni bir hükümet için müzakere gerekiyor, masada muhalefet ve hükümet olmalı. Askeri müdahale nasıl etkiler? Biz askeri müdahale istemiyoruz. Irak’ta, Libya’da oldu, sonuçları bellidir, felaket ve kaos getirir. Komşuya Büyük Gözaltı “Faşist komşusunu sever” diyor Mussolini ve gerisini şöyle getiriyor: “Komşu sözcüğü, soyut bir kavrama karşılık gelmez. Komşu sevgisi, gereksinim duyulan eğitimin ciddiyetini dışlamaz. (Faşizm) insanların gözlerinin içine bakar. Her daim tetikte ve gözetimde bulunmayı gerektirir, başkalarını yaptıkları işlerde takip eder, ilgilerini izler.” Faşizmin babası, Benito Mussolini’nin “Faşizm Doktrini”nden alınmış satırlar bunlar. “Duçe”, “Komşuyu sevmek onu gözetlememek anlamına gelmez” diyor özet olarak: “Komşunuzu gözetleyin, atik, tetik olun! Ne yaparlarsa izleyin!” diye bulunduğu en tepe konumdan “yakın gözaltı” komutunu veriyor. Faşizmi anlatan çeşitli filmlerde, belgesellerde, romanlarda izlediğimiz “komşu gözaltısının” doktrinde bayağı yeri var yani. Rasgele öyle; laf ola beri gele yapılan değerlendirmeler değil bunlar. İnceden inceye üzerinde düşünülmüş, taşınılmış ve dönemin en büyük faşist filozofu Giovanni Gentile ile beraber kavramlaştırılarak “doktrinin” parçası haline getirilmiş. “Doktrin”, bireyin kendisini, totaliter devletin her şekilde hizmetine sunması oluyor. Komşunun komşuyu denetimiyle, bu “hizmete sunuş” kolaylaştırılıyor. Toplum, en küçük birime dek denetim altına alınıyor. Bu sıkı gözaltı kapsamında, herkes birbirinden çekindiğinden kimse kimseye güvenmiyor, böylelikle her türlü toplu muhalefetin önü kesilmiş oluyor. Tayyip Erdoğan’ın; “Tencere tavacıları çekinmeden yargıya taşıyacaksınız. Komşuyu rahatsız etmek suçtur. Her şeyi devletten beklemeyin. Müracaatınızı yapacaksınız, yargıya bildireceksiniz, herkes haddini bilsin!” şeklindeki açıklamalarını okuyunca aklıma ister istemez Mussolini’nin bu “faşist komşusunu sever!” söylemi geldi. Dönem filmlerinden mutlaka görmüşlüğünüz vardır... Mussolini faşizmindeki “mahalle baskısı” yöntemiyle, otoriter denetim istisnasız biçimde tüm hanelerin içine giriyor. Kapıcılar, gözetledikleri ev ve apartmanlara günün 24 saati gireni, çıkanı kontrol ediyor; kuşkulu görünenleri derhal Emniyet’e ihbar ediyor. En yakın ilişkide bulunan insanların; birbirini “alçakça aldatmasına” yol açan bu “ihbar mekanizması”, aile fertlerini bile etki altına alıp birbirinden uzaklaştırıyor. Oportünizm ve yağcılığın devreye girdiği durumlarda, kardeş kardeşi dahi gereğinde gözünü kırpmadan ihbar ediyor. Muhatabına herkesin “olası ihbarcı” gözüyle baktığı bu ortamda insanlar sessizce polis devletine baş eğiyor, ifade özgürlüklerinden itirazsız vazgeçiyorlar ve bu durumda sadece yukarıdan yapılan propagandaya yer kalıyor. Derin sessizliği, dönemin kamuya açık tüm yerlerinde asılı olan simgesel “Sus! Düşman seni dinliyor!” afişleri özetliyor. Tencere ve tava eylemlerini “çevre kirliliği, ses kirliliği” olarak tanımlayan Tayyip Erdoğan’ın özlediği “çevreci sessizlik” işte böyle herkesin muma çevrildiği bir sessizlik. Ne diyor Başbakan: “Herkes haddini bilecek!” Yedi düvel susacak. Bir tek o konuşacak! Kürsüye çıkıp icabında hançeresi yırtılana dek bağıracak! Hangi TV kanalını açarsak açalım onun bağırış çağrışına muhatap kalacağız. Bu bir “ses kirliliği” olmayacak ama siyasi görüş farkını ifade etmek için veya sesini duyurmak için vatandaşın tencereye, tavaya dokunması “cızz”, “çevre kirliliğinden” sayılacak. El Nusra merkezinde Türkiye, Suudi Arabistan, ABD, Tunus ve Mısır’a ait pasaportlar bulundu. Elimize ilk çatışmalarda geçenlerden bazılarının itirafları var Türkiye’yle ilgili. Bizi kamplarda eğitiyorlar ve bizimle ilgileniyorlar diye. El Kaide’yi desteklemek lehine değil Türkiye’nin, aleyhine. Suriye’deki Kürtler ne istiyor, devlet mi? Bizim amacımız devlet kurmak değil, Kürtler kendi özgürlüğü için mücadele ediyor, de ‘Sus! düşman dinliyor!’ ‘Kadınlar erkeklerin orucunu bozuyor, pazara gitmesinler’ ‘Ben de Trayvon olabilirdim’ ABD Başkanı, silahsız bir siyahiyi öldüren bekçinin aklandığı davayla ilgili yaptığı ilk açıklamada, öldürülen siyahi genci kastederek “35 yıl önce olsaydı, Trayvon Martin ben olabilirdim” dedi. Obama, “Yanından geçtiği arabaların kapılarının kilitlenme sesini duymayan çok az Afrika kökenli Amerikalı vardır” diye konuştu. (Fotoğraflar: AFP) Dış Haberler Servisi Pakistan’ın kuzeybatısındaki aşiret liderleri ve dini liderler, kadınların pazarda yanlarında bir erkek akrabaları olmadan alışverişe çıkmasına yasak getirdi. AFP’nin telefonla görüştüğü aşiret lideri Maulana Mirzakim, “Kadınların yanlarında erkek akrabaları olmadan pazara gitmelerinin yasak olduğuna karar verdik. Yanlarında erkek olmadan pazara gidenler polise teslim edilecek” dedi. Mirzakim, yasağın gerekçesini açıklarken kadınların “müstehcenlik yaydığını, erkeklerin ramazan orucunu bozduğunu” söylemekte mahsur görmedi. Yasak, camilerden anons edilecek. Mursi karşıtlarının da yandaşlarının da eylemleri sürerken, Sina’da iki taraf arasında çıkan çatışmalarda 3 kadın öldürüldü. (Fotoğraf: AP) T.C. AFYONKARAHİSAR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2013/248 Taşınmazın Bulunduğu Yer: Afyonkarahisar ili Deper Köyü Parsel No: 1282 Yüzölçümü: 1.480,00 M2 Malikin Adı Soyadı: Abdullah Tekin, Hanife Öz, Şükriye Öz, Nazike Akar, Ayşe Öz, Türkan Öz, Aliye Tekin, Nurettin Tekin, Halil Tekin, Süheyla Tuz, Ummahan Yahşi, Ramazan Tan. Kamulaştırmayı Yapan İdarenin Adı: T.C. Milli Savunma Bakanlığı Kamulaştırmanın ve Belgelerin Özeti: Afyonkarahisar ili, Merkez ilçesi, Deper Köyünde bulunan tarla vasıflı 1,480,00 m2 yüzölçümlü 1282 numaralı parselin tamamının 2942 sayılı kanunun 8/1. maddesi gereğince pazarlıkla satın alma usulüyle kamulaştırılmasına, TSK’nin 2010 yılı kamulaştırma planı kapsamında karar verilmiştir. Kamulaştırmayı yapan davacı T.C. Milli Savunma Bakanlığı tarafından kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili için mahkememizin 2013/248 Esas sayısında dava açılmıştır. 2942 Sayılı Kamulaştırma Yasası’nın 10. maddesinin 4. bendi uyarınca ilan olunur. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 43515) iyasi gösteriyi ‘gürültüye’ indirgemek Tenceretava eylemleri, Arjantin, Şili, İspanya gibi faşizmin vaktiyle daniskasını yaşamış ülkelerde sıklıkla başvurulan bir eylem türü. Hiçbirinde şimdiye dek bu eylemleri “çevre kirliliği” olarak sunmak/ nitelendirmek cesaretine sahip çıkan olmadı. Kimsenin bu direnişi, çevreciliğe tehdit şeklinde sunmak aklına gelmedi. Siyasi amaçlı bir protesto gösterisini salt “gürültüye” indirmek yalnızca Erdoğan’a mahsus. Başbakan’ın demecinin en vahim boyutlarından biri de bu “muhalif gösteriyi” çekince duymadan, böyle damardan “çevre kirliliğine” indirgemesi oluyor. Toplumu bölen, kutuplaştırıcı içerik tabii ayrıca cabası. Komşunun komşuyu ihbar ettiği bir toplum; insanların birbirine kolaylıkla sırt döndüğü dolayısıyla dayanışmayı temelden yok eden, yabancılaştırıcı ve de kamplaşmaları bileyici bir toplum örneğidir. Tayyip Erdoğan’ın görülen o ki böyle bir tasası yok. Yaptığı her konuşmada ortamı sanki mahsus bile bile geriyor. Kutuplaşmış bir toplumu gerek oy avcılığı açısından, gerek görüşlerini toplumun geneline dayatmak açısından belli ki amaçlarına daha uygun buluyor. Yazık ki ne yazık! S Kral Abdullah’tan KEMAL Kahire seferi TÜRKLER’i Katledilişinin 33. yıldönümünde saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz. DİSK VE MADENİŞ GENEL BAŞKANI AİLESİ 22 Temmuz 2013 Pazartesi günü, saat 11.00’de mezarı başında anılacaktır. Dış Haberler Servisi Körfez ülkelerinin para musluğunu açtığı yeni Kahire yönetimine askeri darbe sonrası şu ana kadar ki uluslararası siyaset arenasından en üst düzey ziyaret dün Ürdün’den geldi. Ürdün Kralı Abdullah dün gittiği Mısır’ın başkenti Kahire’de geçiş hükümeti Başbakanı Hazim Biblavi tarafından karşılandı. Kimi yorumda, Ürdün’de Müslüman Kardeşler merkezli muhalefete dikkat çekilirken Mısır’da yaşanan gelişmelerin Kral Abdullah tarafından memnunlukla karşılandığı belirtiliyor. Bakandan Suriye mesajı Mısır’ın yeni Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi, devrim cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin “Suriye rejimi ile bütün diplomatik ilişkilerin kesilmesi yönündeki kararının önümüzdeki dönemde gözden geçirileceğini” söyledi. “Suriye’de cihat niyetimiz yok” diyen Fehmi hâlâ siyasi çözüme inandıklarını da kaydetti. Bakanlığın öncelikleri ara sında Mısır’ın çeşitli ülkelerle ilişkilerini gözden geçirmek olduğunu söyleyen Fehimi, ABD ile ilişkilerin, Mısır’ın Ortadoğu’da önemli bir devlet olması konumuyla belirleneceğini ifade ederken “Hiçbir devlet, Mısır’ı dikkate almadan Ortadoğu ile ilgilenemez” dedi. Bir gazetecinin, Mısır’ın, İran, Türkiye ve Etiyopya başta olmak üzere, bölgesel ve uluslararası alandaki ihtilaflarını çözme konusunda nasıl bir yaklaşım izleyeceği yönündeki sorusuna ise Fehmi şu yanıtı verdi: “İlkemiz herkesle diyalogda olacak... Ülkeler arasındaki ilişkiler, partiler veya liderler arasında değil, halklar ve devletler arasındadır.” Efsanevi Beyaz Saray muhabiri öldü n Haber Merkezi Beyaz Saray’da uzun yıllar muhabirlik yapan Helen Thomas 92 yaşında yaşamını yitirdi. Thomas, Beyaz Saray’da başkanlık yapan 10 başkanı da görerek neredeyse yarım yüzyıllık bir tarihe şahit olarak sektörde bir efsane haline geldi. Thomas Beyaz Saray’da gerçekleştirilen basın konferanslarında sorduğu sivri sorularla liderlere soğuk terler döktürürdü. Hediye kuponları Tahrir Meydanı’nda Mursi yanlılarına askeri helikopterlerden hediye kuponları atıldığı kaydedildi. AA’nın haberine göre, kuponlarda, “Tebrik ederiz, 30 takım bardak kazandınız”, “50 takım mutfak seti kazandınız” yazıları bulunuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle