14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 TEMMUZ 2013 PAZAR 12 PAZAR YAZILARI U ğur sözünü tutmadı, tutamadı! Oysa sözleşmiştik, bu yaz ben İstanbul dönüşü Belçika’ya, Leuven’de yaşayan kızıma uğrayıp oradan Kuzey Amerika’ya geçeceğim sıra ya Paris’te yahut Belçika tarafında buluşacaktık. Uğur Hüküm, şimdi hatırlıyorum da ansızın ölüm haberi çıkagelmeden üç hafta önce Kanada’daki evimde beni aramıştı, yirmi dakikaya yakın sohbet etmiştik. Paris mahreçli haberleri ve Pazar yazılarıyla Cumhuriyet’e uzun yıllar boyu habercilik, yazarlık sanatıyla hizmet eden Uğur iki hafta önce ani bir kalp vurgunuyla aramızdan ayrıldı ya, siz bakmayın ben halen anlatılana inanamıyor, bunu bir şaka sanıyorum. Haberi İstanbul’da bulunduğum günlerde Dış Haberler masamızın şefi Özgür Ulusoy beni arayıp bildirince, bir Paris’ten Uğur geçti... LEUVEN süre dilim tutuldu; hani şaka gibi öyle bir haberdi Uğur derler ya! O yüzden, Brüksel’e Hüküm’ün ölüm haberi yarım saat mesafedeki Leuven benim için... Birisi bir kasabasında geçirdiğim üç gün şey söylüyor ama bunun zarfında, Albert Camus’nün sizin için bir anlamı Yabancı başlıklı romanına olmuyor! Uğur’un yitimi giriş cümlesini kendi kendime MAHMUT ŞENOL bende yabancılaşmanın tekrarlayıp durdukça dostumun bir simgesine dönüşürken yitim haberi anlamsızlaşıp giderek onun ayrılışıyla saçma bir şey haline dönüşecekti. Camus hepimizin biraz daha yalnızlaşıp romanının daha ilk satırında, bilirsiniz eksildiğini de düşünmedim değil. ya, Mersault adlı kahramanının ağzından Zira Uğur kolay bulunamaz “Annem bugün ölmüş!” der; işte insanlardan biridir; insan gibi insan denilip mumla aranacak cinstendir. Leuven’de perşembeden pazara kadar üç günü su gibi geçirip Belçika biraları ve şaraplarını deneye deneye saatleri akıttım. Maren Mina adını almış ailemizin en genç üyesi 4 aylık kız torunumu görmeye gitmiştim, onunla oyalandım. Leuven’de Uğur aklıma geldikçe, tıpkı Cumhuriyet okurlarının onu sayfalarımızda bir daha göremeyeceği gibi ben de artık onu telefonunda, adresinde bulamayacağımı, Paris’te kapısı çalınacak dostlarımdan şarap lütfen!.. G ezi Parkı Direnişi ve yaşanan belediye binasının bodrumundaki olaylar Alman gazetecilerin dev şarap fıçılarıyla dekore dilinden düşmüyor. Özellikle edilmiş olanı. Birkaç basamakla dünya protesto literatürüne inilen loş ve serin mekânlarda giren “duran adam” eylemleri romantik bir eskilik adeta Almanya’nın pek çok kentinde sizi kapıdan karşılar... Mum hâlâ yapılmakta. Münih’e ışıklı tahta masalardan birine aniden gelen sıcakların ardından oturursunuz. Sonra damağınızda gelip geçen sağanak yağmurlar Bavyera’nın ünlü Franconia ise bu ülkenin bir gerçeği. Ve şarabının kekremsi tadıyla tam şu sıralarda Türkiye’ye bakışlarınız raflarda gezinmeye tatile gitmeye hazırlanan pek başlar... Muhteşem beyazlar çok Alman turist ise ya tatilini ve kırmızılar özellikle yeşil erteliyor ya da iptal ediyor. renkli kalın Bucksbeutel denen En büyük neden ise ülkedeki şişelerde satılır. Münih gibi ideolojik içki yasakları!.. 50 bin Türk’ün Tatilcinin en büyük derdi yaşadığı bir MÜNİH her şeye yasak getiren kentte çoğunluğu dikta kafasının deniz Goethe Caddesi’ne kenarında oturup keyifle toplanmış İslami bir iki kadeh şarabını ya marketlerin da buz gibi birasını bile hiçbirisinde ne yudumlayamayacağı bira ne şarap ne EROL ÖZKAN kuşkusu! Yıllardır gidip de rakı bulunur. geldikleri Türkiye’yi Sadece birkaç ay hayli değişmiş bulan Alman öncesine kadar Kasap Şadi’nin turistler tedirgin. Öte yandan Landwehr Caddesi’ndeki bütün alkollü içkilere getirilen dükkânında bunlar vardı ve ne yazık ki şeriatçıların baskısıyla fahiş fiyatlar da işin tuzu biberi. orası da kapandı. Yani Münih deyince ister istemez Münih’te Türk şarabı bulmak akla gelen bira imajının kesinlikle imkânsız! Bildiğiniz yanı sıra şarap kültürü de gibi son aylarda nefis Türk çok köklüdür. Son yıllarda şaraplarımız dinci diktatörlüğün düzenlenen şarap festivalleriyle hışmına uğradı! Yeni yasal kent dikkat çekmekte. Örneğin düzenlemelerin sadece üretici 110 yıllık Elisabeth Meydanı firmalar değil pazarlamacılar, bunun bir tanığı... Münih’teki reklamcılar ve asıl şaraplık şarapevlerinin en ünlüsü ve üzüm üreticilerini nasıl da eskisi Marien Meydanı’nın vurduğunu herkes biliyor! sembolü haline gelen tarihi Antik çağlarda Anadolu şarap üretiminin merkeziydi. Batı Anadolu’da Hellenistik dönemin en büyük şarap bayramları yani Dionysos şenlikleri ise bugünkü Seferihisar’ın yanıbaşındaki Teos antik kentindeki dev tapınakta yapılırdı... Şimdi gidin Teos’a 3 km. uzaktaki Sığacık Limanı’nda oturup gece 22.00’den sonra köşedeki marketten bir şişe şarap alın da görelim bakalım. Ve bu yasakları, baskıları da bir Alman turiste izah edin edebilirseniz! Şu günlerde Münih’te sokak festivalleri yapılıyor ve bunların en ilginçlerinden birisi de Şarap Festivali, önümüzdeki haftalarda olacak... Cıvıl cıvıl bir cumartesi ikindisinde ise Stutgart’tan trenle Münih’e gelen Ahmet Arpad ile istasyonda buluşuyoruz. Aniden kalp krizi geçirerek bize veda edip giden ve Pazar yazılarıyla herkesin sevdiği arkadaşımız Uğur Hüküm’ü anlatıp saatlerce konuşuyoruz... Sevgili eşi Defne Gürsoy’a ve çocuklarıyla sevenlerine sabır dilemekten başka ne diyebiliriz ki? Uğur Hüküm entelektüel bir insandı. Avrupa Türk Gazeteciler Birliği’ni (ATGB) kuranlardandı. Mücadeleci, dost canlısı, konuşmayı ve yazmayı Bir kadeh çok seven biriydi... Yazdığı yazılarını teker teker okuyorum. Sanki onun gülümseyen yüzünü tekrar görür gibiyim... Ve bir Pazar akşam alacasında sağanak yağmur tekrar bastırıyor. Eve gidip müzik aletine Georges Moustaki’nin ‘Le Meteqe’ CD’sini yerleştiriyorum ve bir kadeh şarap koyuyorum kendime. Aklımda ise Kaz Dağları’nın eteklerinde yaşayan usta şair Sevil Sungur’un o unutulmaz “Kadeh” şiirinden satırlar... Dışarıda yaz yağmuru ve hüzünler. İçimde ise hep canlı tuttuğum umutlar... erolozkan66 @hotmail.com birisinin eksikliğiyle düşündüm. Sonra tuttum, BelçikaBrüksel muhabirimiz ve pazar yazılarının bir diğer ustası Erdinç Utku’ya telefon açtım; aksi gibi yerinde yoktu, mesaj bırakabildim, kim bilir neredeydi! Yapacak tek şey Mina’yla beraber kasabayı yaşamaktı: 6 asırlık Katolik Üniversitesi ile ünlenmiş Leuven’de saat başı kilise çanları çalıyor, her taraf Katolik kültürle kendisini dışavuruyor. MS 600 yıllarında kurulmuş ve bugün nüfusu sadece 100 bin civarında olan kasabayı hafta sonları dışarıdan gelenler doldurunca sokak kafeleri, lokantalarda sıra bekleyenler dahi görülüyor; hele bir de hava güzelse... Sanki ona sorulmuş gibi Maren Mina’yla kasabanın meydanına gidiyoruz, hava güzel ve bebek uykusunda, arnavut kaldırımı taşlı yollarda tıngır mıngır bebek arabasını iterek varıyoruz. Belediye orkestrası geniş meydanın, piyasanın tam ortasına kurulu bir özel ses düzenekli çadırda yerini almış, önü hınca hınç izleyici dolu, müzik başlıyor. Nefesli sazlar orkestrasının çaldığı bir parça Roberto Benigni’nin başrolü oynadığı La Vita e Bella filminin ünlenmiş, harika müziklerinden birisi; Viva Glouse... İtalyan besteci Nicola Piovani’nin 1997 yapımı Hayat Güzeldir adlı filme döşediği bu besteler bir tesadüf gibi orada çalınınca, bir hayatın kaybı ve yeni bir hayatın yanı başımda duruşu arasında bulunan ben fakire iyi geliyor; ne şanslıyım! Evime döner dönmez CD’likten bu film müziklerini bulmalı, ardı ardına çalmalıyım; unutmasam bari... Ertesi gün ABD’ye, daha sonra Kanada’ya geçiyorum. Belçika’ya gelmişken Erdinç’in işine Pinokyo burnumu sokayım istedim, basını taradım gün boyu... Dişe dokunur bir tek şey yoktu. Erdinç’e üzüldüm ama hayran da kaldım. Bu haber kıtlığında tencereyi nasıl kaynatıyor, merak etmemek ne mümkün... Tek haber, 500 bin nüfuslu komşu ülke Lüksemburg’un başbakanının istifa haberiydi. Başbakan JeanClaude Juncker, gizli servislere emir verip siyasileri dinlettirdiği iddiası ortaya çıkınca istifa etmişmiş, sosyalistler koalisyondaki desteği çekmişler, Afyon’un Dazkırı ilçesi kadar ülke genel seçime gidecekmiş de falan filan; belki duymamışsınızdır diye ekliyorum. Benim Avrupa haberciliğim bu kadar olur. Zaten Uğur da bıraktı işini, Paris’i artık başkasından okutacak bize... İçine çekilmek istenen bir siyasisol tartışmadan söz etmişti son telefonunda, “İnsanlarla hır gür edecek halim kalmadı!” dediğini hatırlıyorum. Şimdi sessizliği bundan olsa gerek ama unutulması zor bir şey yaptı: Paris’ten bir Uğur geldi geçti... [email protected] Emekli 150 büyükelçiden bildiriyle ‘torba’ tepkisi ‘Kurumsal yapı tahrip ediliyor’ cak ve yerleşik, denenmiş hiyerarANKARA (Cumhuriyet Büşik düzeni altüst edecek. Oysa tüm rosu) Meclis’ten geçirilen dünyada diplomasi birikim gerekve Cumhurbaşkanı Abdullah tirir. Türk diplomasisi de saygınlıGül’ün onayına sunulan “torba ğını güçlü kurumsal yapısına ve kıyasa”da Dışişleri Bakanlığı’na dem hiyerarşisine borçlu. dışarıdan müsteşar, müsteşar yardımcısı ve genel müdür ataUlusal çıkarlar zedelenir: nabilmesinin önünü açan düAyrıca, keyfilik, kayırma ve lütuf zenlemeyi, 150 riskini artıracak bir geemekli büyükelçi lişmeyle birlikte, mevildiriye esbir bildiriyle procut personelin kendi kuki dışişleri testo etti. AKP dörumuna olan itimadını bakanları Ali Boneminde dışişleri ve çalışma şevkini kırazer, Hikmet Çemüsteşarlığı yapcak; dolayısıyla, kamu tin, Mesut Yılmış isimlerin de yararını ve ulusal çıkarimzaladığı bildirimaz, Murat Kaları ciddi şekilde zedelede, değişikliğin karayalçın, Mümyecek bir durumla karşımu yararı ve ulutaz Soysal, Şüklaşılabilecektir. sal çıkarlara aykırü Sina Gürel ve Kurumsal yapıyı rı olduğu ve hayata Vahit Halefoğlu tahrip edecek: Degeçirilmesi halinde destek verirken ğişiklik, Cumhuriyetin dışişlerinin kurumAKP döneminen önemli ve köklü kusal yapısını tahrip de Dışişleri Müsrumlarından birisi olan edeceği uyarısı yateşarlığı göreviDışişleri Bakanlığı’nın pıldı. Bildiriye Dıni üstlenen Uğur kurumsal yapısını derinşişleri Bakanlığı Ziyal ve Ertuğrul den tahrip edecek niteyapmış siyasetçiApakan da imliktedir. ler de destek oldu. zacılar arasında Köşk’e veto Bildiride şu mesajyer aldı. çağrısı: Dışişleri balar verildi: kanlığı, başbakanlıHiyerarşi ğı, cumhurbaşkanlığı dönemaltüst olur: Dışarıdan kişilelerinde Dışişleri Bakanlığı’nın rin, dışişlerinde 2030 yıl boyunbu özellik ve niteliklerini yakica kesintisiz hizmet vermiş, sınen tanıdığına inandığımız Sayın navlardan geçmiş kişilerle eş tuCumhurbaşkanı’ndan, Dışişleri tulması, bakanlıkta “dışarıdan Bakanlığı’nın kurumsal kimliğiatananlar” ve “kariyer menin korunması için gerekli adımmurları” şeklinde iki farklı yükları atmasını bekliyoruz. sek düzeyli yönetici sınıf yarata B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle