15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 TEMMUZ 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Kılıçdaroğlu, kredi kartı kullanmayın diyen Başbakan Erdoğan’ı eleştirdi: Vatandaşı borç batağına sürükleyen bu hükümet İnsanlar kartla nefes alıyor UTKU ÇAKIRÖZER Bir Başka Devlet Şiddeti... Ahiret, iman ve nefsi köreltmek için tutulan orucun sona erdirildiği iftarı dünya işleri için kullanma eylemi hız kesmiyor. Nasıl olduysa bir kerelik basına kapalı iftar yapılmasının ardından iftarlar yine siyasete açıldı. “Gözünüzü toprak doyursun” fırçasında sıra çiftçilerden sonra bankacılara gelmişti. “Faiz lobisi” söylemi, Gezi Direnişi’ni eleştirmenin gerekçesiydi ama fos çıkmıştı. Bu kez bankaların faiz dışındaki gelirleri gündeme geldi. Ve kabak kredi kartlarının başına patladı. Galiba vatandaşın sahip olduğu yüksek gelire(!) karşın kredi kartı ile har vurup harman savurduğu düşünülüyor. Sayısal verilere bakılınca ev geçindirme ya da evin giderlerine katkıda bulunma zorunluğundaki yurttaşların en az üçte birinin yoksulluk ve açlık geliri sınırında olduğu görülüyor. Bu yurttaşlar da geçimlerini ancak, bir dönem bankerlerinin uyguladığı yöntemle sürdürebiliyorlar. Yani bir bankanın kredi kartıyla gerçekleştirilen borcun taksitini, başka bir bankanın kredi kartıyla çektikleri paralarla ödeyebiliyorlar. Halk arasındaki geleneksel söyleme uygun olarak sıra ile önce Ali’nin külahını Veli’ye giydiriyorlar. İzleyen ayda da Veli’ninkini Ali’ye... Bu yöntem kişi başına ortalama 10 bin doları aştığı, ancak kâğıt üzerinde kanıtlanabilen milli gelirdeki adaletsiz dağılım bitmedikçe de süreceğe benziyor. HHH Türkiye’de vergi gelirlerinin çok büyük bölümü Katma Değer Vergisi (KDV) ve Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) tarafından sağlanıyor. ÖTV’yi bir yana bırakırsak (ÖTV de öyle tüketim mallarından alınıyor ki) KDV’de Türkiye’nin en zengini ile en yoksulu aynı vergiyi ödemek zorunda kalıyor. Vergi ve muhasebe uzmanları yıllardır dünyanın bir başka ülkesinde görülmeyen bu gaddarlığı anlatmaya çalışıyorlar ama iktidarların işine gelmiyor. Çünkü çılgın projeler için para gerekiyor ve aklı paralarla ülkeye kuş konduruluyor. HHH Benzin satış fiyatları, arıtımevlerine olan uzaklık nedeniyle her yerde aynı değil. Taşıma masrafı nedeniyle fark ediyor. İstanbul’da belirli nitelikteki benzinin fiyatı 5 lirayı 1 kuruş aşmış durumda. Bu parayı Bağdat Caddesi’nde zevk için tur atan da, evini geçindirmek için sürücülük ya da küçük taşımacılık yapan da ödüyor. Halden aldığı meyve ve sebzeyi daha pahalı taşıtan manav ile dağıtım şirketlerinden mal alan bakkal ve kasaplar da verdikleri farkı maliyete yansıtıp, artan maliyetin kâr payını da ekleyerek tüketiciden çıkarıyorlar. “Peki benzin neden pahalı” sorusuna mantıklı bir yanıt bulmak da olası değil. Çünkü 100 liralık benzin tutarının 65 lirasını devlet(?) alıyor. Geriye kalanın 26 lirası ham petrol gideri, 9 lirası da rafinerinin üretim ve dağıtıcı istasyonunun geliri. 5 liralık benzin üzerinden hesaplanınca 175 kuruşu petrol payı ile üretici ve dağıtıcının payına düşüyor. Aslan payı olan 325 kuruş da devletin payına düşüyor. “Biraz da vergiden indirin” önerisi ise sürekli havada kalıyor. Bu da yerleştirilmek istenen devlet şiddetinin bir başka uygulaması... ‘Öcalan son AYŞE SAYIN düğüm’ Hasan Ören: Öcalan’a özgürlükten başlarsanız çözüm süreci tıkanır ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın vatandaşlara yaptığı “kredi kartı almayın” çağrısını eleştirerek “İnsanlar kredi kartıyla nefes almaya çalışıyor. Borcuna takla attırıyor. Vatandaşı bu duruma getiren kredi kartları değil, onu borç batağına sürükleyen hükümettir” tepkisini gösterdi. Kılıçdaroğlu, AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana tüketici kredisi ve kredi kartı borçlarını ödeyemeyenlerin sayısının da üç kat arttığını açıkladı. Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan CHP lideri, iç ve dış politika ile ekonomi konularında hükümete şu eleştirileri yöneltti: l Süreci ANKARA Doğu ve Güneydoğu’da CHP’nin “Kürt sorununun çözümüne karşı” algısını kırmak için milletvekilleri, Parti Meclisi üyeleri ve “sosyolog”dan oluşan heyetle bölge illerini ziyaret programının ilk turu tamamlandı. Program kapsamında Malatya ve Adıyaman’a giden heyetin başkanı CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören, bölge halkına çözüm sürecinin başarıya ulaşmasının yolunu “düğümlü ip örneği” ile anlattı. Bölge halkının Öcalan’a özgürlük taleplerine değinen Ören, eline aldığı bir ipe on düğüm atarak, “En alttaki düğümden başlarsak, ipi çözemeyiz. Burada Abdullah Öcalan son düğümdür. Eğer Öcalan’dan başlarsanız çözüm istemiyorsunuz demektir” diye uyardı. Sosyolog Umut Beşpınar’ın da eşlik ettiği Malatya ve Adıyaman’da incelemelerde bulunan heyetin başkanı olan Hasan Ören CHP’nin “çözüm sürecinin tıkayıcısı olmadığını” anlattıklarını ifade etti. CHP’nin Kürt sorunu konusunda, kamuoyuna açıklanan 17 maddelik önerisini halka anlattıklarını belirten Ören,“Bir fidan dikilmiş, bu fidana nasıl cansuyu verebiliriz bunu anlatmaya geldiğimizi söyledik” dedi. Bölge halkının, çözüm sürecinin sadece AKPBDP’nin inisiyatifine bırakılmasından rahatsız olduğunu ve “CHP olarak siz de devreye girin, sürece girin” dediklerini aktaran Ören, kendilerinin de öncelikle demokratikleşme, düşünce özgürlüğü ve hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasına dönük 17 maddelik CHP önerisinin bir an önce Meclis’ten geçirilmesini istediklerini anlattı. Ören, görüşmeler sırasında gündeme getirdiği ilginç bir öneriyi de aktardı. Ören, çözüm süreciyle ilgili Abdullah Öcalan’a özgürlük taleplerinin kendilerine iletildiğini belirten Ören, kendisinin bu konuya “düğümlenmiş ip” örneğinden yola çıkarak “sorunu çözümsüzlüğe itmeyin” mesajı verdiklerini söyledi. Ören, “Öcalan’a özgürlük taleplerine” ilişkin yanıtını şöyle anlattı: “Elime bir ip aldım. Üzerine 10 düğüm attım. Şimdi bu ipi en alttaki düğümden başlarsak çözemeyiz. Ama üstünden çözersek alt ucu çözülür. ‘Öcalan dışarıya çıksın’ şeklindeki talepler düğümün onuncusu. Buradan yani onuncu düğümden başlarsanız çözüm istemiyorsunuz demektir. Bu ülkede 141, 142 ve 163 maddeler vardı. Ama biz düğümleri yukarıdan çözmeye başladığımızda bir zenginlik olarak kaldı. Şimdi de o talepleri söyleyenler var ama çevresindeki halk daraldı.” Ören 1015 gün sonra, ŞırnakHakkâriVan’ı içeren ikinci turuna başlayacaklarını belirterek, rapor haline getirilecek görüşme sonuçlarına ilişkin tespitlerini yönetime sunacaklarını bildirdi. Şehit yakınlarıyla iftarda buluştu Kılıçdaroğlu, Bilkent Otel’de şehit yakınları ve gazilerin katılımı ile düzenlenen iftar yemeğine katıldı. Kılıçdaroğlu, masaları tek tek gezerek gazilerle ve yakınlarıyla sohbet etti. (Fotoğraf: AA) silah bırakmasına yönelik müzakere süre‘PKK’nin PKK’nin ci hakkında kuşkularını da ifade eden Kılıçdaroğlu, “Son yaşananlardan sonra PKK’nin güçlendiği Girdiler bir kulvara, çaresiz ve çözümgüçlendiği anlaşılıyor. süzler” diye konuştu. CHP lideri “MHP ile ittifak iddiaları konusunda da “Söz konusu anlaşılıyor’ yapacakları” değil. Bilinçli çıkarıyorlar bu söylentileri” dedi. yönetemiyorlar: Son günlerde Doğu ve Güneydoğu’da yaşanan olaylar PKK’nin güçlendiğini gösteriyor. AKP bu süreci yönetemiyor. Girdiler bir kulvara. Çaresiz, çözümsüz. Çıkamıyorlar da. Türkiye’yi de yönetemiyorlar. Bu gerçeği de artık tüm dünya gördü. Türkiye’nin de görmesi lazım. Ülkeyi yönetemeyen bu siyasi yapı, Türkiye’yi felakete sürükleyecek. Hukuk kalmadı, güven kalmadı, anlayış kalmadı. Neyin ne olduğu, kimin ne yaptığı belli değil. Başbakan ayrı telden, bakanları ayrı telden. Bu sorunun çözümü için ‘toplumsal uzlaşı sağlayın’ diye defalarca uyardık. Dinlemediler. ‘Kapalı kapılar ardından millete hesap veremeyeceğiniz bir sürece girmeyin’ diye uyardık. Ama yine bizim elimizi itip ‘Ben çözerim’ diye yol çıktılar. Gelinen nokta ortada. l Kart borçlusu üç katına çıktı: Ekonomiyi de yönetemiyorlar. Ciddi sorunlar var, ama ilgilenen yok. Yasakçı bir anlayış ekonomi yönetmeye çalışıyor. Dünyada ‘Kredi kartı kullanmayın’ diyen başka bir başbakan var mıdır? Yoktur. Kredi kartı çağdaş bir alışveriş ve ödeme aracı. Eğer vatandaşı borç batağına sen sürüklediysen, bir de üstüne o vatandaşı suçlamayacaksın. Dönüp ‘Neden bu adam borç batağında’ diye kendine bak. Rakamlar ortada: Tüketici kredisi ve kredi kartı borçlarını ödeyemeyenlerin sayısı Aralık 2002’de 847 bin idi. Mart 2013’te ise aynı rakam, 2 milyon 517 bin kişi olmuş. ‘Ben izlediğim ekonomi politikasıyla sizi borçlandırdım’ demiyor ama ‘Kart almayın’ diyerek, vatandaşı sorumlu tutuyor. l Suçunu vatandaşa yıkma: Ekonomi politikasını vatandaş değil sen belirliyorsun. Kendi suçunu vatandaşın sırtına yıkmaya çalışma. Vatandaş sana sormayacak mı, ‘Borç batağına bu ülkeyi kim soktu’ diye? İnsanlar kredi kartıyla nefes almaya çalışıyor. Borcuna takla attırıyor. Ekonomiyi bilmeyen, dünyayı bilmeyen ama ‘Benim her dediğim yasalaşır’ diyen bir insan bu ülkede başbakan maalesef. Türkiye’nin talihsizliği de bu. Türkiye’nin dünyaya açılan tüm kapılarını kapatmış durumdalar. l Demokrasiyle süpüreceğiz: Ülkede adalet kalmadı, anayasaya göre insanların gösteri yapma hakları var. İnsanlar bu hakkını kullandılar diye ‘cadı avına’ çıkıyorsunuz. Bunu dünyaya nasıl anlatacaklar? 5 kişi hayatını kaybetti, 10’u aşkın kişi gözünü yitirdi. Hâlâ yoğun bakımda çocuklar var. Polise talimat ver, cadı avı başlat. İnsanda biraz vicdan olur da bir sorar kendisine. Neden ve nasıl oldu birdenbire? Ülkenin önünde sadece tek seçenek var: Bunları süpüreceğiz. Ve dünyaya ‘Türkiye’de demokrasi var ve bu iktidar demokratik yollardan geldiği gibi gitti’ mesajı vereceğiz. Cadı avına çıktılar l Mezhepçi dış politika: Hükümetin politikası başından beri yanlış. Türkiye dış politikasını kendi ulusal çıkarları üzerine inşa etmek zorunda. Türkiye hep Mısır halkının yanında oldu, iç politik tartışmalarına girmeme politikasını özenle korudu. Şimdi ise doğrudan Mısır’ın iç siyasi tartışmalarının içine çekiliyoruz. Bu Türkiye’ye zarar veriyor. Türkiye’nin saygınlığına gölge düşürüyor. İtibar kaybına yol açıyor. Hükümet Mısır’ın önemini kavrayabilmiş değil. Dış politikayı at gözlüğüyle dünyaya bakan bir perspektife oturtmuşlar. Sadece mezhep endeksli bakıyorlar, yorumluyorlar. l İttifak söz konusu bile değil: CHP ile MHP’nin seçim ittifakı yapması söz konusu bile değil. Ben de gazetelerden okuyorum ve anlamakta gerçekten zorluk çekiyorum. Sanırım bilinçli çıkarıyorlar. l 48 madde yanlış algı yaratabilir: Kemal Kılıçdaroğlu ayrıca Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun anlaştığı 48 maddenin yasalaşmasının tutuklu milletvekillerinin sorunlarını çözeceğine ilişkin görüşlere ilişkin “Bu aşamada tutuklu milletvekilleri serbest bırakılacak mı bırakılmayacak mı böyle bir tartışma doğru değil. Sanki anayasayı tutuklu milletvekilleri çıksın diye yapıyoruz gibi bir algı çıkabilir ortaya, bu doğru değil” diyerek, Türkiye’nin daha özgür, daha demokratik bir anayasaya sahip olmasını istediklerini vurguladı. Mezhepçi suçlamaya ceza yok l Atatürk’ün sigarasına anında ceza kesen RTÜK, Hakan Albayrak’ın “Yaralılara Sünni diye eziyet eden doktorlar var” sözlerine ceza yazmadı FIRAT KOZOK Atatürk’ü çöpe attılar ANTALYA (Cumhuriyet) Adem Tolunay Anadolu Lisesi’nde temizlik çalışmaları sırasında çok sayıda Atatürk posteri, Gençliğe Hitabe ve İstiklal Marşı çöpe atıldı. Mahalle sakinlerinden Erdal Orhan ve birkaç kişi bunları çöpten alarak yurttaşlara ve esnafa dağıttı. Orhan, “Sağlam olanlarını kurtardık ve buradaki esnaf arkadaşlara verdim. Birini de kendi evime götürdüm. Durum beni çok etkiledi. Çok üzüldüm. Durumu sosyal medyada da paylaştım” dedi. Adem Tolunay Anadolu Lisesi Müdürü Osman Hatipoğlu, okulda genel temizlik yapıldığını, olayla ilgili inceleme başlattıklarını belirtti. Okulun karşısındaki Side Apartmanı’nın yöneticisi Mehmet Göktaş ise okulun 3 yıl önce de Atatürk posterleri, Gençliğe Hitabe ve İstiklal Marşı’nın yazılı olduğu levhaları çöpe attığını belirtti. ANKARA Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), geçmişte “Atatürk’e hakaret”ten 15 ay hapse mahkum olan eski Milli Gazete yazarı Hakan Albayrak’ın Hatay’da görev yapan hekimlere ilişkin A Haber’deki “Mezhebi, ideolojik düşmanlık yüzünden yaralılara kötü davranan 4 doktor var”, “Yaralılara Sünni diye eziyet eden doktorlar var” sözlerinde yayın ihlali bulamadı. Albayrak ayrıca, Reyhanlı’da meydana gelen patlamada yaşamını yitiren kişilerden 3’ünün, patlamanın ardından yöre halkı tarafından linç edilerek öldürülen Suriyeli mülteciler olduğunu ileri sürdü. Albayrak, bu üç kişiye ait otopsi raporlarının polis baskısıyla hekimler tarafından değiştirildiğini savunmuştu. Üst Kurul, programda yayın ihlali bulunmadığına karar verdi. Karar, kurula CHP kontenjanından seçilen üyeler Süleyman Demirkan ve Ali Öztunç ile MHP kontenjanından seçilen Esat Çıplak ve BDP kontenjanından seçilen Ahmet Yıldırım’ın karşı oylarına rağmen AKP’li üyelerin oylarıyla alındı. Üst kurul buna karşın bir belgeselde Atatürk’ü elinde sigarayla gösteren kare nedeniyle yerel Kaçkar TV’yi 73 bin lirayla cezalandırdı. l Skandal tweet’ler Öte yandan RTÜK’te Halk TV’yi izleyen ve bu kanalın raporlarını hazırlayan İbrahim Uslu hakkında soruşturma açıldı. Uslu’nun Halk TV aleyhine tweet’leri bulunduğu tespit edilince, tarafsızlığını yitirdiği gerekçesiyle Halk TV’nin bütün dosyaları hukuk müşavirliğine sevk edildi. Tweet’ler şöyle: “Tüh yazık oldu Roj TV ve Nuche TV kapatıldı. Halk TV şimdi nasıl PKK’nin yayın organları ile ortak yayın yapacak.” “Uğur Dündar, Yılmaz Özdil, Levent Kırca, Fazıl Say, Müjdat Gezen ve Enver Aysever bunları topla yoğurdu bas yine olmaz yine olmaz.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle