22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 HAZİRAN 2013 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER İzmir halkı sabahın ilk ışıklarına kadar eylemlerini sürdürüp AKP’yi aralıksız protesto etti 7 istifa’ sesleri yükseliyor İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Taksim’deki polis şiddetine karşı bir araya gelen İzmirliler, kentin tüm ilçelerinde sabaha kadar AKP’yi protesto etti. Alsancak’taki gösterilerin yanında ellerinde tencere tavalarla Karşıyaka, Narlıdere, Balçova, Konak, Bornova, Güzelbahçe, Çiğli ve Karabağlar’da on binlerce kişi geceyi sokakta geçirerek hükümeti istifaya çağırdı. İzmirliler, ilçelerinde yürüyüşler yaparak “AKP şaşırma sabrımızı taşırma” sloganları da attı. Alsancak’taki gösterilerin ardından Basmane’de başlayan çatışmalar sonrası 250 kişinin gözaltına alındığı açıklandı. 110 eylemcinin ifadelerinin ardından serbest bırakıldığı belirtildi. Karşıyaka’daki eylemde AKP ilçe örgütünün bulunduğu binanın camlarının kırıldığı kaydedildi. Basmane ve Konak başta olmak üzere İzmir’in dört bir yanından gelenler önceki gün olduğu gibi dün de erken saatlerde Gündoğdu’da toplanmaya başladı. Akşam saatlerine kadar çeşitli sloganlar atan yaklaşık 50 bin kişi, Basmane’ye yürümek isteyince çevik kuvvet gaz ve tazyikli suyla müdahale etti. Yoğun kullanılan gaz bombası nedeniyle evlerinde oturanlar da zor anlar yaşadı. AKP Konak ilçe binasına yürümek isteyen bir gruba da polis sert müdahale etti. Polis kalabalığı dağıtmak için göstericileri burada da gaz bombaları ve TOMA’larla karşıladı. Bu arada bazı polislerin, alana giren kişilerin ellerinden Türk bayraklarını toplaması da tepki çekti. Alanda çok sayıda eli sopalı sivil polislerin başlarında renkli şapkalarıyla müdahale etmek için uzun süre beklemesi de Gezi Parkı’na destek için toplanan grup içinde huzursuzluk yarattı. İzmir’den ‘Hükümet Vahdettin Kışlayı da Satmış... “Gülme komşuna gelir başına” derler ya. Taksim Gezisi yüzünden kafa karışıklığı sırası AKP’ye geldi. Sessizlikten ve eylemsizlikten kurtulmanın yolunun Gezi’deki ağaçların yok edileceğinin ve alana alışveriş merkezi yapılacağının öğrenilmesiyle açılmasının şehir sevgisini tetiklemesi, son yılların en başarılı eylemlerinden birini oluşturdu. Eylemin hükümete karşı bir gösteriye dönüşmesini hükümetin sağlaması da yaşanılan bir başka çelişkiydi. Yasalarda yapılan değişiklikle AKP iktidarına karşı olanların terörist sayılması yaklaşımı, Gezi Parkı’nda bir kez daha somutlaştı. Eyleme katılanların tümünün “marjinal” olarak yaftalanması, “Başbakan’ı neden sevmiyorsunuz” sorusunu soracak kadar iktidarlaştırılmış polisin, bırakın ölçüsüzlüğü, gaddarlığa varan saldırısı, aklın alacağı bir tutum değildi. Nitekim, göstericilerin çığ gibi artmasına ve tepkilerin iktidarı temsil eden Başbakan’a yönelmesi, kaçınılmaz bir sonuçtu. Her adımını kendi ideolojisine uygun biçimde atmaya özen gösteren bir iktidarın, göstericileri ideolojik olmakla suçlaması da çelişkilerin en yamanlarından biriydi. HHH İstanbul yakasında Taksim, Şişli, Beşiktaş ve bağlantı yollarındaki görüntünün benzeri Anadolu yakasında Bağdat Caddesi’nde yaşanıyor. Her gece 10 binlerce genç yaşlı, kadın erkek, Cadde’de gösteri yürüyüşleri yapıyor. Katılanların çoğunu genç kızların oluşturması, insanın gelecek umutlarını da büyütüyor. Yürüyüşe katılanların kiminin ellerinde tencere, tava, kiminin de ağızlarında düdük var. Üzerlerine Atatürk’ün resimleri eklenmiş bayraklar da dalgalanınca cadde gelincik tarlası görüntüsüne dönüşüyor. İnsanın yüreğini soğutan bir ulusal tepkiyle karşı karşıyayız. HHH Osmanlı’yı canlandırma amacını yaşama geçirmenin araçlarından biri de Topçu Kışlası’nın yeniden yapılmasıydı. İçine AVM yerleştirilmesi de bir başka tepki nedeniydi. Tepkiler nedeniyle AVM’den cayıldığı yolunda açıklamalar var. Ama Başbakan, Kışla’nın yapılmasında ısrarlı. Demokratik bir yaklaşımla “Ne yaparlarsa yapsınlar, karar verdik yapacağız” diyor. İşte şimdi sorunun tam zamanı. “Topçu Kışlası’nın; ikinci katındaki caminin ve çevredeki mezarlıkların Osmanlı’nın ulu hakanlarından Sultan Vahdettin Han tarafından yabancılara satıldığını biliyor musunuz?” HHH Araştırmacı arkadaşlarımızdan Atilla Oral’ın son belgesel kitabı “Sömürge Valisinin Himayesinde Vahdettin’in İhanetleri ve İşgal İstanbul’u / CHARLES HARİNGTON” adıyla kısa bir süre önce yayımlandı. Belgeler, yayımlanmış anılar ve o dönemi aktaran gazete haberleri, bir yanıyla Atatürk’e ve İnönü’ye yöneltilen saldırıların da iftira olduğunu gösteriyor. Dönemin belediye başkanı Cemil Topuzlu, iş yapabilmek için Maliye Nâzırı Mehmet Rıfat Bey’den para istemiş. Aldığı yanıtı anı kitabında şöyle aktarıyor. “Sizden gizlemeden söyleyeceğim ki, Osmanlı maliye tarihinde ilk defa olarak askeri beslemek için, askeri bir kışlayı satmak mecburiyetinde kalıyorum. Dün Taksim Kışlası ile Talimhane’yi ecnebi bir şirkete verdik. Böylece birkaç yüz bin lira elde ettik. Yarın Dolmabahçe Gazhanesi’ni, Kadıköy Rıhtımı’nı ve Borsa Hanı’nı satmak için bazı şirketlerle görüşmeye gideceğim.” Talimhane ve Kışla’nın 500.000 liraya Fransız sermayeli bir yabancı şirkete satıldığını İleri Gazetesi’nin 7 Aralık 1921 günkü sayısının 3’üncü sayfasından öğreniyoruz. Satışı, Türkiye’den kaçmadan birkaç ay önce Vahdettin’in uygun gördüğünü de bu arada öğreniyoruz. Ayazpaşa Mezarlığı’nın bir bölümünün 17 bin liraya gayri müslimlere satıldığını, Ağacamisi’nin avlusunun da 50 yıllığına yine Vahdettin döneminde yabancı elektrik şirketine kiralandığını yine belgelerden okuyoruz. HHH İnsan, “Vahdettin hayranlığı, satıp savma konusunda da örnek alınmasından kaynaklanıyormuş” demeden edemiyor... ‘Hesabını vereceksiniz’ EMRE DÖKER İZMİR Taksim’de yaşanan polis şiddetine karşı destek için alanlara çıkan İzmirlilere, polisin yanında ellerinde sopa, demir çubuk ve taş olan gruplar da saldırdı. Önceki gece ilerleyen saatlerde Basmane’de AKP Konak İlçe Binası önünde polisin sert müdahalesiyle karşılaşan grup gaz bombaları, tazyikli sularla dağıtılmaya çalışıldı. Bu saatlerde AKP Konak İlçe Binası önünde toplanan 100’e yakın AKP gençlik kolları üyesi de ellerinde sopa, demir çubuk ve taşla “direnişçilere” saldırdı. Polis tarafından korunan saldırganların AKP İzmir Gençlik Kolları üyeleri olduğunu söyleyen CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, “Bu kişiler polis olsa ellerinde sopa değil cop olur, polis yeleği olur. Bunlar polisin arkasına saklanan AKP’li militanlardı. 100’lerce kişiye gözümüzün önünde saldırdılar. Polisse onları kalkanlarıyla korudu” dedi. CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler de, “kindar” bir sivil grubun çevik kuvvetle beraber halka taş ve sopalarla saldırdığını, hükümetin bunun hesabını vermesi gerektiğini söyledi. Çam ve Güler, konuyu TBMM’ye taşıyacaklarını açıkladı. Okurlardan kısa kısa Mehmet Çoban’ın yazısı Iphone ve Android telefonlarda da okuyabilelim Sayın Öz, en büyük sıkıntılarımızdan biri abonelik yoluyla internetten okuduğumuz Cumhuriyet’in aynısının iphone aplikasyonu yoluyla okuyamıyor oluşumuz. Örneğin Sözcü’nün iphone aplikasyonuyla gazeteyi aynen basıldığı şekliyle okumak mümkündür. Ancak Cumhuriyet’i bu şekilde okuyamıyoruz. Bu sıkıntıyı yaşayan sadece ben değilim, başkalarından da duydum. iphone ve android aplikasyonuyla da Cumhuriyet okunabilirse böylece seyahat ederken, yolda, tatilde yani bilgisayardan uzaktayken de online aboneler gazeteyi okuyabilir. Bunun dışında da ben her ne kadar Cumhuriyet’in genel çizgisinde, yani moda deyimle “ulusalcı” olsam da farklı sesleri okumaktan da haz duyuyorum. Birgün bu şekilde Kürtçü, sosyalist yazarlara yer veriyor, hatta rahmetli Hrant Dink de bir dönem yazmıştı Birgün’de. Cumhuriyet’in de genel kendi çizgisinde olmasa da farklı görüşlerdeki yazarlara da yer vermesi gerektiğini düşünüyorum. Cumhuriyet basın özgürlüğünün fevkalade sıkıntılı olduğu bu günlerde özgürlüğün ışığı ve bağımsızlık, özgürlük, Cumhuriyet, Atatürkçülük âşıklarının dinamik bir sığınağı olmalı. Sadece belli yazarlar, belli fikirler, belli bakış açılarına hapsolursa yazık olur. Teşekkürler. Z. Emre Kurt Okur Temsilcisi’nin notu: Arkadaşlar internet yayınının telefonlardan da izlenebilmesi ile ilgili hazırlıkların tamamlanmak üzere olduğunu söylediler. Yakın bir zamanda dileğiniz gerçekleşecek. Öteki haklı isteğinize gelince; laiklik, demokrasi ve cumhuriyetçilik ilkelerine aykırı olmamak koşuluyla farklı görüşler gazetemizde de yer alıyor. Medyanın Büyük Ayıbı Gezi Parkı Direnişini görmezden gelen TV kanalları ve “beyefendiye gönülden bağlı matbuat” tüm Türkiye’nin ve dünyanın gözünde intihar etmiş durumdadır. Kaçacak, saklanacak yeri yoktur. Haberi, analizi unutmuş, yalakalığın zirvesinde dans etmeyi marifet bellemiştir. Artık tüm dünyada alay konusudur. Halkın haber alma hakkını çiğneyenlere gazeteci denilemez. Muhabirlerinin canla başla izlediği, gaz altında, cop altında ürettiği haberleri çöpe atan, kameraların çektiğini yayına koymayanların gazeteciliği kuşkuludur. Türkiye Gezi Direnişi gerçeklerini, haberciliği unutmamış az sayıda gazeteden, Halk TV’den, Ulusal Kanal’dan, artı1’den, yabancı medyadan BBC’den, NYT’den, Alman haber kanallarından öğrendi. Merkez medyanın TV kanalları üç maymunu oynadı. Direnişi geçiştiren medya, Vali’nin, Belediye Başkanı’nın hiçbir şey anlatmayan gerçeklerle ilgisi olmayan açıklamalarını yineledi durdu. Direnişin zirveye çıktığı saatlerde “Beyefendinin ulusa seslenişini” yayına koyanlar bile vardı. Onlar haberciliği, gazeteciliği bir yana bıraktılar. Peki haber ölür mü? Haber de, habercilik de ölmez. Ölmedi zaten. Merkez medyada, kendini iktidara sıkı sıkı bağlamış medyada çalışan muhabirler, kameramanlar haberi üretmeyi ve paylaşmayı sürdürdüler. Sosyal medya, gözünü kapatmış medyanın yerini aldı. Binlerce kişi muhabir oldu. Üç maymunu oynamayı reddeden gazeteleri, internet sitelerini beslemeyi, onların gönüllü muhabiri olmayı başardı. Türkiye’nin sorumlu aydınları, sanatçıları, aydın olmanın, sanatçı olmanın gereğini yerine getirdi. Hepsi birer sorumlu gazeteci oldu. Haber ölmedi. Gözünü kulağını kapatmayı, beyefendiyi mutlu etmeyi görev bilen medya öldü. Merhaba, 26 Mayıs 2013 tarihli Cumhuriyet’te Mehmet Çoban’ın, Tükenmek Bile Yasak yazısı çok güzeldi. Hele son paragraf. Huzur Sokağı’na rakip olacak bu yeni dizi sık sık ‘ayran’ reklamlarıyla kesilirse tadından yenmez! Mehmet Çoban’ın kurgusuna göre Hürrem, Meryem Uzerli ile Behzat Ç. Erdal Beşikçioğlu başrolde. Hürrem bir türlü çocuk doğuramayan varoş kadını, Behzat ise alkole tövbe etmiş ama her Allah’ın günü karısını döven muhafazakâr, maço ve de muhtemelen işsiz bir koca... Saygılarımla, A. Tarık Emre Bundan sonraki etapta ne var? Benim içkimi eşim dostum, arkadaşlarımla sosyal bir muhabbet ortamında içmemi yasaklayan beyin(siz)lerin bundan sonraki etapta davranışını tahmin edebiliyorum. Komşunun evinde içmesinden vazife çıkaran birinin elinde palası ile kapıma dayanıp “Bu mahallede içki içen komşu istemiyoruz” diyecekleri günlere yaklaşıyoruz. Hani kimsenin yaşam tarzına karışılmayacaktı. Bu yasak dini gerekçelere dayandırıyorsa ve benim mensubu olduğum din şarabı yasaklamıyorsa, nerede kaldı benim özgürlüğüm. Bu ülkede herkes RTE’nin kendince yorumladığı inançlarını paylaşmak zorunda mı? Savaş Çığır Bu kadar hata bir araya nasıl geldi? Sayın Okur temsilcimiz; ‘Dinin emrettiği yasayı neden reddediyorsunuz?’ başlıklı haberinizin girişinden bir bölüm aldım: “...Necip Fazıl Kısakürek’i rağmetle yağdediyorum. Mayıs ayının son haftalarında 27 Mayıs Cuma günü 53. yıldönümünde 27 Mayıs müdehalesi ardından tertip bir mahkeme süreciyle idam edilenleri rağmetle yağdediyorum. İstanbul’un fethinin 560. yıldönümünü milletçe yağdediyorum...” Bir paragraflık metinde kaç tane imla hatası olduğunu kendiniz de görün diye... Şimdi, izninizle bir soru: Cumhuriyet her şeyden önce bir matbuat. Personeli işe alırken Türkçe okuryazar olup olmadığını sınamıyorlar mı? Şaman Türksoy Okur Temsilcisi’nin notu: Sözünü ettiğiniz haber gazetede değil, internet sitesinde yer almış. Başbakan Erdoğan’ın konuşmasını anında aktarabilme çabası bu yazım hatalarına yol açmış. Sonra da düzeltilmemiş. Bundan sonra daha dikkatli olacaklarını söylediler. Sigara yasağı ve kadına şiddet Hemen bütün televizyon kanallarında sabah akşam sigaranın zararlarına ilişkin reklam filmi gösteriliyor. Sadece film değil, örneğin ben sigara içmediğim halde sık sık cep telefonuma SMS’le bana da uyarı geliyor, tabii dinlemeden kapatıyorum. Diyorum ki, iyi güzel de, sigara yüzünden sağlığını yitirenler, ölenlere dair pek bir haber okumuyoruz gazetelerde ya da istatistik bilgiler, veriler pek çıkmıyor, oysa kadına karşı şiddet konusunda Türkiye neredeyse rekor kıracak. Öyleyse Kadın ve Aileden Sorumlu Bakanlığımız neden Sağlık Bakanlığı gibi, bu konuyu televizyonlara getirmez acaba? Beyin yıkama mekanizmasına pek bir yatkın o dizi filmlerin arasına, bence Türk erkeğinin yüz karası olan kadına şiddetle ilgili iyi hazırlanmış kısacık reklam filmleri serpiştirmek işe yaramaz mı dersiniz? Bir düşünelim, sigara mı yoksa kadına şiddet mi daha zararlı toplumumuz adına? Deniz Banoğlu İnternet sitesinde yazılar Cumhuriyet, çizgisinden hiç ödün vermeden yıllardır takip ettiğim tek gazetedir. Hiç bozulduğunu düşünmedim, hiçbir zaman da böyle bir olayın olacağını sanmam. Yakın zamanda Radikal ve Milliyet blog sayfalarında yazmaya hevesli okuyucularının yazı ve denemelerini blog sayfalarında yayımlamaya başladılar. Ben de çocukluğumdan beridir kendimce dikkatimi çeken konularda yazıyorum. Yakın zamanda biraz daha ciddi olarak eğilmek istediğim bu konuya daha fazla dikkat ederek yazılarımı Radikal’e yolladım ve çok beğenildi. O gün birçok haber sitesinde makalemi kenarından köşesinden kırpıp kendi haberleriymiş gibi servis ettiler. Ardından peş peşe yazmaya başladım. Sonrasındaki iş saatlerimin uzunluğu dolayısıyla azaltmak durumunda kaldım. Fazla uzatmak istemiyorum ama gazetenizin sitesinde de blog oluşturulsa ve yazılarını paylaşmak isteyen kişilerin yazıları paylaşılsa bence çok güzel olur. Eminim gazete yönetiminin böyle bir düşüncesi olmuştur veya olacaktır. Cem Kaplan Okur Temsilcisi’nin notu: Cumhuriyet internet sitesinde okur yorumlarının dışında gönderilen yazılar da 2. sayfa ölçütleri çerçevesinde yayımlanmaktadır. Siz de yazılarınızı gönderebilirsiniz. Kıyım yalnız 3. köprü ayaklarında değil Sayın Öz, gönderdiğim fotoğrafı yayımlama şansınız olur mu bilmiyorum fakat üçüncü köprü katliamının bir diğer ayağını Cumhuriyet okurlarıyla paylaşmak istedim. Köprü için kesilen ağaçlar köprünün ayağıyla sınırlı kalmıyor maalesef. İstanbul’un ciğerleri köprüye ulaşımı sağlayacak yolların yapımı için de katlediliyor. UskumruköyKilyos arası kesilen ağaçlar sonrası ormanlarımızın görüntüsü. Köprünün adının da Yavuz Sultan Selim olması bu duruma epey uygun düşmüş, ne de olsa; “Ceddimizdir övündüğümüz/altmış binin/ kör testeresi”. Saygılarımla. Dehen Aydoğdu MUĞLA (Cumhuriyet) Gezi Parkı direnişine Muğlalılar da destek vermeye devam ediyor. Önceki gece Bodrum’da eylem yapanlara biber gazıyla müdahale edilirken Milas’ta 8 bin kişi Taksim’de uygulanan polis şiddetini protesto etti. Fethiye’de 2 bin kişi zıplayarak direnişe destek verdi. Marmaris’te eylemciler Atatürk Caddesi’nde oturma eylemi yaparak yolu trafiğe kapattı. AKP İlçe Örgütü’nün bulunduğu binaya Türk bayrağı ve Atatürk posteri asıldı. Muğla’nın kent merkezinde de eylemler aralıksız sürdü. Kentte son üç günde eylemlerde toplam 416 kişi gözaltına alındığı bildirildi. Muğla, Taksim için direniyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle