28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 HAZİRAN 2013 PAZAR CUMHURİYET SAYFA PAZAR YAZILARI 15 Kuzeyde alkol yasakları T ürkiye’de alkollü içecek satışına yeni sınırlamalar gündeme gelince, bazıları, Rusya gibi ülkelerde de alkol yasaklarının olduğunu söylemeye başladı. Hayatının neredeyse yarısını bu ülkelerde geçiren bir işadamı ahbabım, Rusya ve Ukrayna gibi ülkelerin Türk erkekleri üzerindeki etkisini bana anlatırken “Bak delikanlı”, demişti, “Rusya ve Ukrayna gibi ülkelere gelen Türk erkekleri üç hastalığa yakalanır. Birincisi, kendini kadına kıza kaptırma hastalığıdır ki bu, buraya gelen, istisnasız bütün Türk erkeklerinin başından geçer. Her kim ki ‘ben kendimi böyle şeylere kaptırmadım’ diyorsa, bil ki yalan söylüyordur. İkincisi, içki hastalığıdır. Ben, hacı hoca takımından olup da buraya geldikten sonra içkiyle yoldan çıkan çok kişi gördüm. Üçüncüyse, ‘her şeyi başarırım’ hastalığıdır. Türkler, burada havaalanından indikleri anda etraflarına bakınca, ne iş yapsalar başarıya ulaşacaklarını sanmaya başlarlar” demişti. Bu ahbabımın özet şekilde anlattığı üzere, kuzeyimizdeki Slav ülkelerinin, Türk erkekleri üzerinde pek çok bakımdan yoğun tesirde bulunduğu, tecrübeyle sabit bir durum. Peki, buralardaki alkol yasaklarını Türkiye’ye örnek göstermek ne kadar doğru? Sovyetler Birliği’nde alkole yönelik sınırlamalardan en bilineni, 198587 arasında, dönemin Sovyet lideri Mihail Gorbaçov’un yasakları. O dönemde votka, şarap, bira fiyatlarına büyük zamlar yapılıyor ve bu içkilerin üretim ve satışına büyük sınırlamalar getiriliyor. Bu yasaklar, alkol tüketimini biraz azaltır gibi görünse de yasadışı alkollü içki üretimine yol açtı ve o dönemde, yasadışı içkilerden ötürü meydana gelen ölüm ve sakatlanma olaylarında patlama meydana geldi. Rusya’da yakın yıllarda alkole yönelik önemli sınırlamalar, 2005’te ve 2011’de yapıldı. 2005’te, alkollü içeceklerin kamusal alanlarda içilmesine sınırlama getirildi. (Rusya’yı ilk gördüğüm 1999 yılında, Moskova’da metro ve troleybüslerde içki içmek serbestti ve Ankara’ya dönünce Gökçek’in metrosunda bunu yapamayacağımızı bildiğimizden, arkadaşlarla birlikte, metroya veya diğer taşıtlara binmeden önce, büfeden bira alıyorduk.) İki yıl önceyse Rusya KİEV genelinde, gece 23.00’ten sonra bira dahil, alkollü içeceklerin büfe ve marketlerde satışı yasaklandı. DENİZ BERKTAY Belarus’ta, üç yıl önce benzer bir uygulamayla, gece saat 12.00’den sonra market ve büfelerde içki satışı yasaklanmıştı. Fakat burada şunu hatırlamak lazım: İçki satışına ve kullanımına sınırlama getiren bu ülkeler, alkole bağlı ölüm oranlarının eskiden beri en yüksek olduğu ülkeler. Sovyetler Birliği’yle birlikte, bu ülkelerde aile kurumu da parçalanmış ve işsizlik ve alkol, birbirini tetikleyen sorunlar haline gelmiş. Türkiye’de hiçbir dönemde düşünülemeyecek olaylara, buralarda sıkça rastlamak mümkün. (Sadece bir tanesini söyleyeyim: Yine 1999’da, Moskova’dan St. Petersburg’a giderken sabah treninde yemek vagonuna girdiğimde, geceden içmeye başlamış asker ve subayların, masalarda sızdığını görmüştüm. Bizde Ankaraİstanbul trenlerinde benzer bir durum meydana geldi mi veya gelebilir mi?) Genel olarak söylersek içkiye sınırlama getiren Rusya, Ukrayna ve Belarus gibi ülkeler, dünyada alkol sorununun en yoğun yaşandığı ülkeler. Türkiye’de içki tüketiminin en serbest olduğu zamanlarda bile buradakilere benzer olaylar yaşanmadı. Diğer taraftan, yaygın önyargının aksine, toplumun geniş bir kesimi, “adam gibi” içmesini biliyor. Düzenli bir hayatı olan, gelecek güvencesi olan ve hayat görgüsüne sahip olanlar, nasıl içileceğini biliyor. O nedenle, “içkisiz restoran” gibi bir anlayışı buralarda düşünmek mümkün değil. Dolayısıyla, bu ülkeleri Türkiye’deki yasaklar için örnek göstermek, hele de vizelerin kalkmasından sonra çok sayıda Türk’ün bu ülkeleri görmeye başladığını düşünürsek hiç mantıklı değil. denizberktay@yahoo.com Tezgâh altından içki satışı Y edi yıl kadar önce, bir sabah göğsümde ağrı hissettiğimde gittiğim sağlık ocağındaki Doktor Bertil, (adı gerçek değil) kalp atışlarımı ölçen aygıta bağlarken bir yandan da beni hastaneye götürecek ambulansı hazırlatıyordu. Yarım saat içinde hastaneye yatırılarak anjiyoya alındım. Rahatsızlığı kalbe takılan 2 stentle MALMÖ atlattım. Bertil, beni yaşama döndüren doktordu. 6 ayda bir, kalp denetimlerimi de ALİ HAYDAR o yapıyordu. NERGİS Bir gidişimde oradan ayrıldığını söylediler. Neden ayrıldığını, nereye gittiğini kimse söylemiyordu. Sonra öğrendim ki, birçok kez göreve sarhoş geldiği için işine son verilmişti. Alkol tedavisi görmesine karşın iyileşememiş, sonunda alkol bağımlısı olmuştu. Onu, bir gün Möllevången Meydanı’ndaki taş heykelin dibinde, elinde votka şişesiyle sarhoşların arasında gördüğümde anlatılmaz bir acı duydum. Yüzü gözü, yara bere ve morluklar içindeydi. Yanına giderek konuşma özgüvenini kendimde bulamadım. Yanımdaki arkadaşıma, “Şu gördüğün adam bir zamanlar benim kalp doktorumdu” dediğimde inandıramadım... 196070’li yıllarda İsveç, dünyanın en ileri sosyal refah ülkelerinden biriydi. Kimsenin aş, iş, konut derdi yoktu. Devlet, herkesin, her gereksinmesini daha anında karşılıyordu. Önlerinde ulaşabilecekleri bir hedef kalmayan insanlar giderek yaşama coşkusunu yitirdi: Toplumda başlayan yozlaşma ve çürüme intihar eğilimlerini arttırdı. Bu koşullarda alkol, yatıştırıcı (sakinleştirici) bir çözüm olarak düşünüldü, aşırı ve denetimsiz tüketilmesine göz yumuldu. İntihar eğilimindeki kişilerin “kafayı bularak” bundan vazgeçecekleri sanıldı. Alkol bağımlılığı toplumda hızla yaygınlaştı, giderek önlenemez boyutlara ulaştı. İsveç’te, alkol bağımlılığının artmasının önemli nedenlerinden biri buydu. Tehlikenin farkına varıldığında geç kalınmıştı. Yasalar, yasaklar, alkol fiyatlarına yapılan zamlar soruna çözüm getirmedi. İsveç, bugün, alkol yasaklarının en katı uygulandığı, buna karşın alkol bağımlısı sayısının azaltılamadığı bir AB ülkesidir. Bakkallarda, alışveriş merkezlerinde, alkol oranı yüzde 3.5 sınırını aşan bira satışları yasaktır. Bu oranın üzerindeki içkiler, sadece alkol satış yetkisine sahip restoranlarda ve devlete ait özel satış merkezlerinde (systembolaget) satılabilir... Örneğin, 300 bin nüfuslu Malmö kentinde, alkollü içki satma yetkisine sahip systembolagetlerin sayısı 1012 dolayındadır. İsveç’te alkol satış belgesi bulunan restoranların 11.0023.00 saatleri dışında içki satışı yapmaları yasaktır. Bar, diskotek gibi yerler özel izinle sabah saat 03.00’e kadar içki satışı yapabiliyor. İçki servisi yapacak kişilerin en az 6 haftalık bir alkol satış kuralları kursundan geçmeleri, alkol yasasını ayrıntılarıyla bilmeleri ve kendi adlarına alkol satış belgesi almaları zorunludur. Gazete, radyo ve televizyonlarda alkollü içki reklamı yasaktır. İsveç, 1995 yılında AB’ye üye olduktan sonra, alkol ve sigara tüketiminin azaltılması için yasalarını daha da ağırlaştırdı; fiyatları arttırdı. Ancak, alınan önlemlerin bir yararı olmadı. Yasaklar ve fiyat artışlarından sonra İsveç, bir kaçak içki ve sigara pazarı haline geldi. O güne dek içki satmaları yasak olan mahalle bakkalları bile tezgâh altlarından gizli satışlara başladılar. Polis, bakkallara, alışveriş merkezlerine sık sık baskın düzenleyerek kaçak içki ve sigara stoklarını ele geçirmeye çalıştı. Bu önlemler de bir işe yaramadı. İsveç systembolagetlerindeki en pahalı içkiler, merdiven altlarında yarı fiyatına bulunur hale geldi. Alkol pazarı, insanları zehirleyen, kör eden kalitesiz içkilerle dolup taştı. Örneğin, Malmö kentinde, işsiz güçsüz insanlar, artık sabahları erkenden yakınlardaki Trelleborg veya Ystad limanlarından yolcu feribotlarına biniyor, 56 saatlik yolculuktan sonra gittikleri Almanya’nın liman kentlerinde ucuz fiyatlarla satın aldıkları içki kolilerini pazar arabalarına yükleyerek akşam İsveç’e geri dönüyor; el altından bakkallara, konu komşuya satıyorlar. Sofu görünmeye gerek yok; ben de zaman zaman alkol gereksinmemi kent merkezindeki bakkal Muhi’den (adı gerçek değil) karşılıyorum. Muhi, Iraklı, yaşı ilerlemiş, çember sakallı bir muhteremdir. Her cuma sabahı bakkal dükkânında Arapça Kuran kasetleri çalar; sesi duyan Müslümanlar, “Hacı! Hacı!” diyerek onun dükkânından alışveriş yaparlar. Bir gidişimde Muhi’yi yerinde bulamadım. Kasada oğlu duruyordu. “Baban nerede?” diye sordum; “Allah kabul ederse, ikinci kez Hac’a gitti” dedi. “Allah kabul etsin!” demekten başka ne söyleyebilirdim... ali.nergis@gmail.com Votka kuşağı B Kafayı bulmak için urası votka kuşağı ülkelerinden gereğinden fazla İsveç. Votka kuşağı da nedir? içki üretilmiş Merak edenleri bekletmeyelim. ama sofraya Bu kuşak kuzey yarıküresinin kuzeyinde yer alan ülkeleri kapsıyor. koyacak yemek Adından belli olduğu gibi, bu bulunamamış. kuşakta yaşayanlar votka aşkıyla 1800’lerin tanınır. Votka kuşağının isim babası da Time dergisi. Rusların votka tutkusunu bilmeyen yoktur. Finlandiya, İsveç, Norveç’te de votka çok içilir ama bu ülkelerde ayrıca votka ailesinden değişik baharatlarla lezzetlendirilmiş bränvin denilen bir içki daha vardır. Bu içki Almanya’da brandvin ya da şnaps diye adlandırılır. Kuzey halklarının içki tutkusu hep merak başında işçilerin maaşlarının bir edilmiştir. Merak edenler için bölümü votka ile ödenmekteymiş. söyleyelim, söz konusu ülkelerin kış Bu yüzyılın ilk çeyreğinde adam mevsimleri sert geçer ve uzundur. başına votka tüketimi yılda ortalama Üstelik karanlıktır. Böyle bir iklimde 49 litreye çıkmış ama işçiler arasında yaşayanlar eski zamanlarda karanlık ölüm yaşı da 3540’a düşmüş. Bu günlerde teselliyi herhalde votka ya yüzden liberalleşme döneminden sonra 1800’lü yıllar içki tüketimini da branvinde arıyorlardı. Yüzyılların kısıtlama çabalarıyla geçmiş. Kral alışkanlığı tabii hâlâ sürmekte. öncülüğünde bile içkiyi kararında İçki tüketimi bu kadar yaygın içme dernekleri kurulmuş. 1917’de olunca devletin hep müdahaleci de karne uygulamasına geçilmiş. bir rolü olmuş. Devletin yanı sıra Bu yüzyılda Yeşilay hareketinin Yeşilay ve benzer derneklerin de çok etkin olduğu görülüyor. Onların uzun geçmişleri olduğunu zaman öncülük ettiği kampanya sonucunda zaman da çok öne çıktıklarını içkinin tümden yasaklanması görüyoruz. İsveç AB’ye üye amacıyla bir referanduma gidilmiş. olduktan sonra içki politikasında Yasaklanmasını isteyenler az farkla belirli liberalleşme oldu ancak içki kaybetmişler. Karne uygulaması satışı hâlâ devlet mağazalarında 1955’te sona ererken içki üretim yapılmakta. Marketlerde içki satışı ve satışı tümüyle devlet tekeline yasak olduğu gibi özel alkollü içki bırakılmış. Bu uygulama hâlâ satış butiklerine de izin verilmiyor. sürüyor ancak AB üyeliğinden sonra Ancak AB üyeliğinden sonra içki reklamı serbest STOCKHOLM şirketlerin içki ithalatına izin verildi. İsteyen de bırakıldı. İçki satışının internet üzerinden içki devlet tekelinde olması siparişi verebiliyor. Devlet AB kurallarına aykırı tekeli Systembolaget’in ancak İsveç, yürürlükteki Avrupa’daki içki satış sistemin bir süre daha mağazalarından farkı satışa sürmesi yolunda AB sunduğu içki çeşitliliği OSMAN İKİZ ile anlaştı. Böyle bir bakımından çok zengin anlaşma olmasa ve olması. Systembolaget devlet tekeli kaldırılıp içki satışı mağazalarında bulunan şarapları tümüyle serbest bırakılsa sonucun ne Avrupa’daki mağazalarda bulmak olacağını kestirmek zor. Ama bilinen olanaksız. Bu satış politikasının bir şey varsa, o da kuzey halklarının altında biraz da halkı votka ya da içkiye düşkünlüğü. Pek çok kimseye branvin yerine şaraba yöneltme göre içki satışında devlet denetimi çabası bulunuyor. Şarap zaten kaldırıldığı takdirde tüketim mutlaka İsveç’te her zaman elit sınıfın artacaktır. Bu yüzden de içki satış içkisi olmuş, karne uygulaması mağazaları hafta içinde 10.0018.00 döneminde bile şarap uygulamanın dışında bırakılmış. Bu politika arası cumartesi günleri de 15.00’e günümüzde sonuçlarını vermeye kadar açıktır. Pazar günleri ise başladı. İstatistikler şarap tüketiminin kapalıdır. Devletin içki politikası o arttığını gösteriyor. İçki konuşulunca kadar sınırlayıcıdır ki 18 yaşındaki sürücüler için geçerli kurallardan bir genç milletvekili seçilme hakkına sahip olduğu halde içki satış da söz etmek gerekiyor. Trafik kazalarının azalması için kurallar mağazasında alışveriş yapamaz. sertleştirildi. Hedef sıfır ölüm İçki satın alabilmek için 20 yaşı olduğundan içkili araba kullanmanın doldurmak gerekmektedir. Devletin cezası da arttırıldı. Yollardaki içki politikasında kuralcılığı denetimlerde trafik polislerine yeğlemesini yadırgamamak direnmek, üflemeyi reddetmek gerekiyor. Çünkü İskandinavların mümkün değil. Promil ölçmek içki zaafiyeti bilinen bir gerçek. için üflemeyi reddedenleri polis Hatta içki politikalarında biraz hastaneye götürüp test için kan gevşeme olunca içkinin yemekten önce geldiği de tarihteki örneklerden bırakmaya zorlama hakkına sahip. Toplumsal huzur ve can güvenliği biliniyor. İçki politikalarında en için her şeye evet ama içki fiyatları gevşek dönem 1700’lü yıllar. bu kadar da yüksek olmaz ki Kral Adolf Fredrik 1716’da içki üretimini serbest bırakınca İsveçliler kardeşim. Şarap almıyorsun sanki ceza ödüyorsun... tarlada yetişen tüm patates ve tahıllardan votka ve branvin üretmiş. osman.ikiz@gmail.com Hoplaya zıplaya S sokaklarında rastlamayacağınız, belki de aat gecenin ikisi. Başka zaman olsa çoktan uykudayız. Fakat bu gece bir bütün haftayı garajlarında geçiren lüks dost eğlentisinden dönüyoruz. Sabah araçlar... Tabii bunlar sadece Stuttgart biraz geç kalksak da o kadar önemli markaları Porsche veya Mercedes değil. değil. Yolumuz kent merkezindeki 400500 beygirlik, güzel havada üstü Theodor Heuss bulvarından geçiyor. açılan Maserati’lere, Lamborghini’lere, Sadece beş yüz metrelik sekiz şeritli Ferrari’lere hayransanız bir hafta geniş bulvar cumayı cumartesiye sonu Theodor Heuss bulvarına gelin! bağlayan bu gece tam bir “ana baba Çoğu başka kent plakalı, lüksün lüksü günü!” Uzun kışın ardından özlemini araçların direksiyonlarında kelli felli, çektiği ılık ilkyaz gecelerinin tadını varlıklı beyler oturmuyor. Sürücüler, çıkarmak isteyen Stuttgart’ta insanlar otomobilin kontak anahtarını kimden sokaklara dökülmüş. Geniş kaldırımları almış olduğu bilinmeyen, saçları kızlıerkekli genç grupları doldurmuş. briyantinli, altın zincirli, bir eli Bulvarın iki yanında son on yılda peş direksiyonda, diğeriyle birilerine el peşe açılan sosyetik, kibar, lüks barlar sallayan genç tipler. adam almıyor. Havanın güzel olmasından Bunların bütün işi gücü, trafik tıkanmış yararlanıp dışarıya da masalar atılmış! da olsa gaza basıp gürültü yapmak, beş Suite 212, TO 12, BarBee, yüz metre sonra dönmek, tekrar Barcode, Muttermilch, ve tekrar aynı barların, kulüplerin STUTTGART L’Oasis, Rohbau, Sausalitos önünden geçmek! Ellerinde ağzına kadar dolu. Çoğu alkollü içecekler binlerce insanın insan içerde ve dışarda, eğlendiği bulvarda tek kör kütük ellerinde rengârenk içkiler sarhoşa rastlamadık. Saat ikiyi ayakta. Turistlerin ve çoktan geçmiş. Bu gece artık hafta sonlarında da çevre içki içmeye niyetli değiliz. kentlerden gelenlerin AHMET ARPAD Theodor Heuss bulvarının geniş uğramadan edemediği kaldırımlarını da yeterince “barlar bulvarı”nda arşınladık. Rotebühl alanındaki neşe sabaha karşı dorukta! Aynı bulvar taksi durağına doğru yürürken şunları üzerindeki bir varyete ile tiyatrodan düşünmeden edemiyoruz. Türkiye’de çıkanların çoğu da eve gitmeden önce yanılmıyorsam alkollü içkiye 34 yıl burada bir kadeh atmadan edemiyor! içinde son 90 yılın en büyük zamları Stres dolu geçen bir haftanın ardından yapıldı. Özel Tüketim Vergisi birkaç dostlarıyla, tanışlarıyla bir araya gelmek, kez katlandı! İçkiyi pahallılandırmakla bir şeyler atıştırıp çene çalmak, değişik kokteylerin tadına bakmak veya milli içki insanların içmekten vazgeçeceğini sanmanın doğru olmadığını, bunun birayı yudumlamak, kalkıp dans etmek, sadece kaçak içki imalatını ve ülkeye yeni tanışlar edinmek, kaçak içki sokulmasını arttıracağını düşlere dalmak, kısacası sadece mutlu kavrayan Almanya’da ise eyalet olmak isteyenler Theodor Heuss bulvarına akın ediyor. hükümetleri içki vergisini zamanla Diskjokeylerin çoğunlukla elektro, kaldırdılar. Kişi başına 130 litre bira dance, house, pop, black müzik türlerini ve şarap tüketilen 82 milyon nüfuslu yeğlediği kulüp ve barlarda bir tanışını ülkede şimdi saat 22.00 ile 5.00 arasında arayan, başka bir müzik dinlemek veya benzincilerle açık büfelerde her türlü değişik bir içki isteyen “hopping” içki satışı yapılamıyor. Almanya’da yapıyor. Bardan bara gidiyor. Görmek ve içki yasağını her eyalet kendine göre görünmek isteyenler için Theodor Heuss uyguluyor. Genelde ülkede 18 yaşından bulvarı hafta sonları en uygun mekân! küçüklere tüm gün boyu her türlü Buraya kadar gelip de şık barlardan, alkollü içki satışı yapılmıyor. İdeolojik müzikli kulüplerden içeri adımını şok zamlara Almanya’da kesinlikle atmayanlar, alkollü içki içmeyenler rastlanmıyor… de var. Onlar otomobilli fiyakalılar! Altlarında çoğu zaman kent cadde ve www.ahmetarpad.de bardan bara!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle