Katalog

SAYFA CUMHURİYET 11 HAZİRAN 2013 SALI 16 Faiz lobisine haddini bildirmek gerekir. Senin spekülatörlüğünü yakaladığımız anda da ümüğünü sıkarız...” Sonra ne olacak, uluslararası derecelendirme kurumları da senin kredini sıfırlamayacaklar mı? HHH AKM çatısına çıkıp “yıktırmayız” diyenlere “Ona senin gücün yetmez!” tehdidinden sonra bu ülkenin en seçkin sanatçılarına ne dedi? “Sanatçılara eğer siz şu ana kadar sanatınızı icra etmek için çalışıyordunuz da AKP iktidarı sizin sanatınızı icra etmenize mi mani oldu? Bundan sonra farklı olacak. Bu milletin iktidarına saygı duymayanlar bunun AOÇ hava fotoğrafı. DIŞ HABERLER [email protected] Observer gazetesi Gezi direnişiyle ilgili haberinde dayanışmayı vurguladı Baş Kışkırtıcı Kim? Cuma günkü yazımın “Kuğular ve Peşkeş” başlıklı ikinci bölümünde şöyle yazmıştım: “Adı üzerinde en önemli ‘park’, daha doğrusu ‘orman’ denilen ‘Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ)’ Tayyip Efendi’nin belediye başkanı sayesinde yolgeçen hanına dönüştürüldü. AOÇ’de başbakana saray yapılıyor. O da yetmemiş gibi ABD Büyükelçiliği’ne ‘peşkeş’ için çalışılıyor.” Bu konuda bir okurumdan ekteki hava fotoğrafını aldım. AOÇ’nin katliamı apaçık ortada! Bir başka okurdan gelen iletide Başbakan’ın Kuzey Afrika gezisi dönüşü hakkında şöyle deniliyordu: “Tayyip Efendi ne kadar havalanırsan havalan, ineceğin yer ATATÜRK Havaalanı’dır!” İndikten sonra kent kent dolaştı ve tehditler savurdu, kışkırtmalar yaptı. Bakın bakalım kim baş kışkırtıcı? “Biz birkaç çapulcunun yaptıklarını yapmayız. Onlar bu ülkenin başbakanına küfredecek kadar alçaktırlar. Bize marjinaller değil millet hesap sorar. Artık sabrın da bir sonu var!” HHH “Faiz lobisi yıllarca benim milletimin alın terini sömürdü. Bundan sonra sömüremeyeceksiniz. Bu lobiyi ayakta tutan bankalar, kim varsa söylüyorum. Bunun bedelini ödeyeceksiniz. Utanmadan, sıkılmadan borsayı çökertme gayretine girenler. Borsada Tayyip Erdoğan’ın parası yok, çökersen sen çökeceksin. Türkiye’nin ilk komünü Dış Haberler Servisi Batı basınının Gezi Park olaylarına ilgisi azalmadan sürüyor. Ünlü İngiliz pazar gazetesi Observer Türkiye’deki protestolarla ilgili olarak yaptığı haberinde Gezi Parkı’nın Türkiye’nin ilk komününe dönüştüğünü belirtirken bir diğer İngiliz gazetesi Times’ın İstanbul muhabiri Alexander ChristieMiller da Türkiye’de olan biteni anlamanın “kahve falında geleceği görmek” kadar zor olduğunu ileri sürdü. Miller, bu nedenle teknolojiden anlayan göstericilerin sosyal medyaya yönelmesinin şaşırtıcı olmadığını kaydetti. Gezi Parkı protestocularının taşıdığı Penguenli pankartlara değinen ve Türk televizyonlarının olaylar olduğu sırada penguenlerle ilgili belgesel, Mars’ta radyasyon ve liposuction ile yağ aldırma gibi konularda programlar yayımladığını hatırlatan Miller, “bağımsız olduğu varsayılan medyanın Tayyip Erdoğan hükümetinin esiri olduğu, Türkler için uFransız gazetesi Liberation “Taksim Cumhuriyeti” olarak tanımladığı Gezi Parkı için “Erdoğan’ın mezarı olabilir” manşetini attı. karşısına Twitter belasının çıkması şaşırtıcı değil” dedi. Cockburn: Hata yapması şaşırtıcı Bir başka İngiliz gazetesi Independent on Sunday’in yazarı Patrick Cockburn da önceki gün yayımlanan yazısında “Erdoğan gibi marifetli bir siyasetçi ve etrafındakilerin bu kadar kısa bir zaman içinde bu kadar çok hata yapması şaşırtıcı” dedi. Devrik Tunus lideri Zeynel Abidin ve Mısır eski devlet başkanı Hüsnü Mübarek’in 2011’de Arap Baharı’nın başlangıcında halkın baskıya karşı gösterdiği tepkiyi yanlış değerlendirmelerini anlamanın kolay olduğunu vurgulayan Cockburn, “Peki, ama Erdoğan nasıl aynı tuzağa düştü” sorusunu sordu ve “En basit açıklama kibir” yanıtını verdi. Telegraph gazetesinin “Sağduyu zamanı” başlıklı yazısında “Maalesef Sayın Erdoğan’ın artan çatışmacı ve otokratik tarzı, elde ettiği başarıları tehlikeye atıyor ve demokrasiyi, sadece bir amaca ulaşmak için araç olarak gördüğü yönündeki eski korkuları canlandırıyor” görüşü dile getirildi. Fransız gazetesi Liberation ise birinci sayfasından “Taksim Cumhuriyeti” olarak tanımladığı Gezi Parkı için “Erdoğan’ın mezarı olabilir” manşetini attı. Dünya basınında Türkiye’nin üç büyük takımının Gezi Parkı için seferber olduğu yorumları da yapılıyor. Fransız Le Monde gazetesi Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarlarının Taksim Meydanı’nı stadyuma çevirdiğini yazdı. Taraftarların Gezi Parkı için yaptığı büyük yürüyüşe yer veren Fransız gazetesi, cumartesi gecesi rakip üç büyük futbol takımının taraftarlarının Taksim Meydanı’nda birlikte hareket ederek kutladığını yazdı. Gezi stadyumu bedelini öder.” “Atatürk Kültür Merkezi’ni yıkacağız!” diyen kimdi? Devlet Tiyatroları’nı kapatma hazırlığında olan hükümetin başbakanı kim? HHH Başka ne dedi? “Nev York’ta Vall Street’i işgal olayında polis biber gazıyla 17 kişiyi öldürdü!” Ankara’da ABD Büyükelçiliği’nin bu konudaki açıklaması nasıldı? “O olaylarda kimse ölmedi!” Düşünebiliyor musunuz ABD “baş tacı yaptığı” Tayyip’i, şimdi yalan söylemekle suçluyor! Çapulcuları, sanatçıları, ekonomi dünyasını dikkate almıyor, ama hiç olmazsa Cumhurbaşkanı’nın “Baskı, çatışmaların kaynağı!” sözlerini benimsese ya da Başbakan Yardımcısı’nın “Olayları anlamak için birilerinin bizi uyarması, silkelemesi lazım!” sözlerinden sonra silkelenebilse! hiç bu kadar saçma bir şekilde açık olmamıştı” diye yazdı. Medya kuruluşlarının başka alanlarda çalışan dev holdinglerin parçası olduğunu kaydeden Miller, analizinde bu holdinglerin alacakları ihaleleri tehlikeye atmamak için hükümeti öfkelendirmemeye çalıştıklarını vurgulayarak “Bu nedenle on yıllık iktidarındaki en ciddi krizle ilgili ifadeleri kontrol etmeye çalışan başbakanın TUTTGART’TAN DİRENİŞE DESTEK Taksim Gezi Parkı direnişine, yurtiçinden olduğu kadar dışından da destek gelmeye devam ediyor. Hafta sonu Almanya’nın Stuttgart kentinde toplanan ve sayıları 2 bini bulan eylemciler “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganıyla buluştular ve yürüyüş gerçekleştirdiler. Türklerin yanı sıra Alman uyrukluların da destek verdiği yürüyüş, Wilhelmsplatz’dan Türkiye Konsolosluğu’na dek sürdü. (Fotoğraf: HASAN ÖZKAN) S HALEP’TE EL NUSRA VAHŞETİ 15 yaşındaki çocuğa infaz Dış Haberler Servisi Suriye’nin Halep kentinde El Kaide terör örgütü ile bağlantılı dinci bir grubun, “dine aykırı yorumlar yaptığı” gerekçesiyle önceki gün 15 yaşındaki bir çocuğu idam ettiği bildirildi. İnfazı ailesinin gözleri önünde gerçekleştirilen Muhammed Kataa adlı çocuğun yüzünden ve boynundan vurularak öldürüldüğü belirtildi. Haberi duyuran Londra merkezli, muhalefet yanlısı Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin dağıttığı fotoğrafta Kataa’nın ağzının ve çenesinin kanlar içinde olduğu görülüyor. Kentin işçi kesimlerinin yoğun yaşadığı Şaar bölgesinde sokaklarda kahve sattığı belirtilen Kataa’nın tartıştığı birine “Muhammed cennetten gelse bile asla inanmayacağım” dediği ileri sürüldü. Olayın duyulması üzerine Irak ya da Suriye’de faaliyet gösteren El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi’ne bağlı teröristler cumartesi günü kaçırdıkları Kataa’yı pazar günü yeniden Şaar’a getirip halkın gözü önünde kırbaçladı. Grup üyeleri kalabalığa “Allah’a inanmamak putpereset ve putperestlik de küfürdür. Bu küfrü işleyenler işte böyle cezalandırılır” şeklinde konuştu. Anne ve babasının tüm yalvarmalarına karşın otomatik tüfekle iki kez vurulan çocuk hayatını kaybetti. Bahar ve Özgürlük! Dünya siyasal sözcüklerine 1968’de Çekoslovakya’da Aleksander Dubçek yönetiminde “Prag Baharı” markası eklenmişti. Son yıllarda bu marka “Arap Baharı” olarak kullanılıyor. Şimdi de “Türk Baharı” söylemleri ortalıkta dolaşıyor. Dubçek, Çekoslovakya Komünist Partisi Genel Yazmanı idi. Moskova diktasına boyun eğmemiş, 1968’de demokratik adımlar atmaya başlamıştı. SSCB’nin başındaki Leonid Brejnev Varşova Paktı askerlerine Çekoslovakya’yı 20 Ağustos 1968’de işgal ettirdi. 21 Ağustos’ta Cumhuriyet adına o gün Prag’daydım. Josef Stalin’in emriyle ordudan atılan Ludvik Svoboda o tarihte devlet başkanı idi. Ülke işgal edilirken Svoboda ve Dubçek görevlerinden uzaklaştırıldılar. Dubçek sonra Ankara’ya büyükelçi atandı. Cumhuriyet için bana verdiği mülakatta “Prag Baharı” dediği için apar topar Ankara’dan uzaklaştırıldı. “Prag Baharı’nın” ne olduğunu bilirim. Hatta Devlet Başkanı Svoboda’nın soyadının “özgürlük” anlamına geldiğini de! HHH Hani CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Avrupa Sosyalist Partiler toplantısında Erdoğan’ı Esad’a benzettiği için grubun başkanı Avusturyalı Hannes Svoboda (özgürlük) kendisine tepki göstermişti ya... Şimdi Bay Svoboda Hanya ile Konya’yı algılamış olmalı ki şöyle diyor: “Erdoğan güvenlik güçlerinin İstanbul’daki vatandaşlara saldırılarını ve kışkırtıcı projesini durdurmalıdır. Türk hükümeti, siyasal projeler ve polis şiddetiyle çatışmalara katkıda bulunmak yerine toplumsal barışa katkıda bulunmalıdır. Devlet ve İslami otoriterliğin ötesinde bir Türkiye yaratılmalıdır.” Almanya Başbakanı Angela Merkel “Gösteri hakkının demokrasinin bir parçası olduğu unutulmamalıdır!” derken Almanya Dışişleri Bakanı Guido Vestervelle “Bu, Türk hükümetinin Avrupa ve dünyaya, hukukun egemenliği ve özgürlük haklarının onlar için bir anlam ifade ettiğini göstermek için bir denemedir” diye uyarıyor. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, “Büyükelçimiz, Türk hükümetine özgürlüklere saygı duyulması gerektiğini ve aşırı güç kullanımından duyduğumuz kaygıları bildirdi” diyor. Rusya Büyükelçisi Vladimir İvanovsky “Devlet Başkanımız Vladimir Putin’in dediği gibi Rusya olarak Türk hükümetinin gerek muhalefetle, gerekse sivil toplumla diyalog ilişkisi içinde herkese uygun bir çözüm bulunacağına inanıyoruz” açıklamasını yapıyor. AB Genişlemeden Sorumlu Yetkilisi Stefan Füle geldiği İstanbul’da “Olayları anlamamız güç, düş kırıklığına uğradık” diye tveet atıyor... HHH Cuma günü ne yazmıştık? “Tayyip Efendi ‘başbakan’ olarak 10 yıldır hiç izin yapmadı. Yoruldu. Kafası iyiden iyiye yoruldu. Cumhurbaşkanı ve yardımcısı ile konuştuktan sonra mutlaka yıllık izne çıkmalıdır. (...) bu dinlence ile birlikte kafasındaki beyinsel yorgunluğu bir psikiyatrın divanında atmalıdır!” KATALONYA’DAN DAYANIŞMA MESAJI No pasaran! A ve ‘mazlum’ değil. 10 yıldır iktidarda, ‘kurban’ ve ‘mazlum’ profilini uygulaması ise imkânsız” gibi ağır eleştirilerde bulundu. ABHaber ile bir mülakat yapan Duff, “Erdoğan artık ne ‘mazlum’ ne de ‘kurban’ bunu anlaması gerek. Hâlâ eskide kalıp 10 yıl önce kendisine yapılanları anlatıyor. 10 yıldır Türkiye’yi yönetiyor her şey çok açık” diye konuştu. Duff, Türk demokrasisinin “prematüre” olduğunu savunduğu mülakat sırasında ortamın kesinlikle değiştiğine dikkati çekerek “Türk halkında bir uyanış var. Gezi Parkı protestolarıyla Paris’teki 1968 olayları arasında bir paralellik kurabiliriz. Bir demokratik uyanış var. Halk gösterileri tam anlamıyla Avrupalı görüşünü ortaya koydu” sözlerini de kullandı. Duff şöyle devam etti: “AB’nin de bu gelişmelerde sorumluluğu bulunuyor: Müzakere sürecinin tıkanması. Keyfi nedenlerle Türkiye’nin AB üyeliği sürecinin engellenmesi vs. AB’nin Türkiye’de Gezi Parkı sonrası ortaya çıkan mevcut durumdan sorumluluğu bulunuyor. Türkiye’de artık AB reformları yapılmıyor.” İngiltere’nin eski dışişleri bakanlarından Jack Straw, Başbwakan Erdoğan ve kurmaylarının ekonomideki başarılı çizgiye karşın, “genç, orta sınıfın büyük bir bölümünün neden hâlâ kendisini yabancı hissettiğini ve küskün, öfkeli olduğunu anlayamadığını” savunarak “Bu bana 60’lı yılları hatırlatıyor. Savaştan çıkan büyüklerimiz, hayatımızın onlara göre en güzel yıllarını yaşarken neden isyan ettiğimizi anlayamamışlardı” dedi. KaliforniDış Haberler Serya Stanford visi Katalonya ParÜniversitesi’nden lamentosu Gezi diakademisyenler, direnişi için bir mesaj renişle dayanışmalayayımladı. Parlamenrını bir video mesatoda yapılan ve “Sajı haline getirirken, yın Erdoğan” diye başlayan konuşma Katalan meclisi: Avusturya, Kanada, Faşizme karşı Slovakya dahil dünda, Başbakan’ın sadece kendi seçmeni omuz omuza... yanın pek çok ülkesi yine dayanışma eyne değil, bütün Türk halkına hizmet etmesi gerek lemlerine sahne oldu. tiği vurgulandı. Parlamentoda B’nin de payı var Türkçe okunan mesajda şu ifaTürkiyeAB Karma Parlamendeler kullanıldı: “Demokratik hakların engellenmesine, bas to Komisyonu Eşbaşkan Yarkıcı rejime ve şiddete hayır. dımcısı İngiliz Liberal Andrew İstanbul ve Türkiye’nin diğer Duff, Başbakan Recep Tayşehirlerinde sokakları doldu yip Erdoğan’ın iktidara “Keran bütün direnişçiler, Kata malistlerin kendisine baskı lan halkı olarak bütün daya yaptığı, horlandığı temasını nışmamız sizinle, faşizme kar işleyerek” geldiğini savunarak “Erdoğan, artık ‘kurban’ şı omuz omuza.” ABD’DE TELEKULAK SKANDALI ‘Herkesin izlendiği bir dünya istemiyorum’ Dış Haberler Servisi ABD Ulusal Güvenlik Kurumu’nun (NSA), devasa veri toplama projesi, elektronik casusluğun yaşamlarımıza ne kadar girdiği ve ne kadarına izin verilmesi gerektiği yönündeki tartışmaları alevlendirirken İngiliz Guardian gazetesi, ABD istihbarat servislerinin telefon ve internet kayıtlarını izlediği haberinin kaynağının 29 yaşındaki Edward Snowden olduğunu açıkladı. Gazete, eski CIA çalışanı olan ve taşeron olarak NSA için de çalışmış olan, halen savunma sanayisi sektöründe faaliyet Snowden (AFP) gösteren Booz Allen Hamilton adlı şirkette çalışan Snowden ile yapılan röportajı yayımladı. Snowden’ın kendi isteği üzerine kimliğinin açıklandığını vurgulayan Guardian, Snowden’ın “Saklanmak gibi bir niyetim yoktu, çünkü yanlış bir şey yapmadığımı biliyorum” sözlerini aktardı. Olaylardan sonra Hong Kong’a giden Snowden “Böyle şeylerin yapıldığı bir toplumda yaşamak istemiyorum” dedi. Straw: 60’lar ruhu Avusturya’da da gösteriler düzenlendi. (Fotoğraf: UĞUR ATAY) Viyana’da adres Stepansplatz SELİM YALÇINER VİYANA Viyana’da da Türkiye’deki Gezi Parkı direnişine destek eylemleri sürüyor. Viyana’daki beşinci kitlesel destek eylemi dün kentin merkezi Stepansplatz’da gerçekleştirildi. Sosyal paylaşım ağları üzerinden örgütlenen ve aralarında Avusturyalılar başta olmak üzere çok sayıda ülkeden eylemcilerin de bulunduğu iki bine yakın gösterici, dün saat 15.00’te oturarak aynı anda eylemi başlattı.