25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 HAZİRAN 2013 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 15 Yatırımcı zaten kırılgan bir ekonomisi olan Türkiye’deki siyasi gerginlikten kaçıyor Lobi değil fobi Bugüne kadar borsa yükselirken Türkiye’nin güçlü bir ekonomiye sahip olduğunu, bu nedenle yabancı yatırımcının ilgisini çektiğini iddia eden hükümet, işler tersine dönünce faiz lobisi kılıfını öne sürdü. Ancak piyasalarda son bir haftadır süren satışların nedeni iç siyasi gerginlik ve küresel konjonktür. PELİN ÜNKER ABD’nin tahvil alımını azaltabileceği sinyali sonrası dünyadaki bol likidite döneminin sonuna geleceğine dair endişeler, gelişmekte olan piyasalardan kaçışı hızlandırırken; cari açığı sıcak parayla finanse eden Türkiye için de bir dönem sona ermiş oldu. Son bir haftadır borsada yaşanan keskin düşüşler, yükselen kur ve faiz ortamının altında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘faiz lobisi’ iddialarının aksine aslında sıcak parayla finanse edilen Türkiye ekonomisinin küresel konjonktürden faydalanma döneminin sona ermesi yatıyor. İzmir Yaşar Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi ve gazetemiz yazarı Prof. Dr. Erinç Yeldan Türkiye ekonomisinin her şeyden önce dış gelişmelere bağımlı olduğunu belirterek şunları söyledi: “Türkiye yabancı yatırımcıyı çekmek, tüketim ve inşaat spekülasyonuna dayalı bir büyüme ivmesi peşinde. Şu anda dünyada parasal likiditeye bağlı olan konjonktürün sonuna gelindi. Dünyada faiz hadleri nin yakın zamanda tekrardan yükselişe geçmesi, bütün dünya ekonomilerinde yukarıya doğru bir faiz dalgası yaşanması bekleniyor. Hükümetin ‘güçlü ekonomi’ söylemine karşın; Türkiye ekonomisinin son derece kırılgan bir yapıda, dış dalgalanmalardan çok etkileniyor. Şimdi ise hükümetin idare edemediği bir siyasi gerginlik konjonktürüne sürüklenmiş durumdayız. Bunun arkasında bir faiz lobisi aramaya gerek yok. Bu; iç ve dış şoklara karşı kırılganlığın bir göstergesi.” Erdoğan’ın Frensiz Öfkesi AKP’nin Cephe Arkasına mı? Başbakan Erdoğan’ın pazar günkü 5 ayrı mitinginde, soluksuz, öfke, tehdit, tahrik, çatışma, cepheleşmeyi tırmandıran söylemi, canlı yayınlarda tekmili birden, hepimizin kanını dondururken, en yakınları, yandaşlarının yüz, beden dillerini okumaya çalıştınız mı? Gerilim, kaygı, korku, şaşkınlık, öfke bileşkesi duyguların yansıması sıradan vatandaşınkinden, karşı cephede sayılabileceklerden çok daha çarpıcıydı. Çaresiz, dönüşü olmayan bir yolda yürümenin yansımaları, Başbakan Erdoğan’ın söylem dili, öfkeleri beslenen militan kitlenin sloganları sertleştikçe daha çarpıcı bir korkuya, paniğe yol açıyordu. Canlı yayınlarda söz söyleme, görüş açıklama noktasında olan yandaşların, cephe kadroları, parti yöneticilerinin deyimin tam karşılığı “nutukları tutulmuştu”. Ne de olsa geçmiş deneyimleri, beklentileri “balkon konuşması” çerçeveli, gerilimi yumuşatıcı olacakken, cepheleşmeyi, çatışmaları, krizin nasıl biteceğini belirsizliğe sürükleyen sertleşmeyi, savunmak, alkışlamak zorunda olmak ile haklı olabileceklerden korkmak ikileminin sarmalında kalakalmışlardı. Günah keçisi olarak hayali senaryolar yazma, düşman, hedef göstermenin, en beceriklileri için bile, öncelikle kendi cephelerini inandırabilmenin güçlüğünün sırıtması halleri vardı. Bu kadar uzun soluklu bir iktidarda büyüme deneyimi, her alana yönelik kadrolaşma, iktidarlarını, cephelerini sağlam kazıklara bağlayabilme başarısından sonra, dereyi geçip bir avuç suda boğulma gibi bir çarpık durumun şokunu atabilmek, kendi kendilerine anlatabilmek öyle kolay bir iş değil. Öncelikle kendilerini, cephelerini ayakta tutabilmeye yönelik, büyük büyük, inandırıcı senaryolar yazılabilmesi şart. Tabii ki Ortadoğu, Suriye politikalarındaki çuvallamalar, iktidarlarını zora sokan öngörmedikleri gelişmeler nedeniyle en çok dış odaklı provokasyonlar, düşman arayışları var. Başbakan Erdoğan’ın ağzından düşmeyen dış odaklı düşman, provokasyonlar senaryoları, bozulan cephe moralini düzeltmede en işe yarayabilecek senaryolardan olmalı. HHH Gezi Parkı olayı üzerinden CHP’yi hedef tahtasının ortasına oturtmak kendi cephesine, seçmenine bile inandırma güçlüğü çok fazla olsa da CHP’nin hedef tahtasında olmasının başka amaçları var. Ne de olsa ortada kaldırılamayacak bir seçim sandığı var. AKP’ye oy veren cepheden kırılma, en çok ana muhalefet partisine yarayacağına göre, baştan saldırı ile kafa karıştırma, oy toplanabilme olasılığını kırma çok önemli. Ayrıca saldırı ve suçlama ile CHP’yi etkili muhalefet duruşundan koparmak, yıldırmak da önemli. Gezi Parkı’nın öngörülemeyen toplumsal direnişi yaratmasında başrol verilen, sosyal medyadan çıkıp toplumsal yaşamımızın dümenine oturan, 1990’ların bildik ölçülerle siyasal örgütlülüğü, kimliği olmayan gençliğine... direnişin çekirdeğini oluşturan gençliğe gelince. İktidarları cephesinin onları doğrudan en azından şimdilik hedef alabilecek ön hazırlığı yok. Doğrusu bu ülkede yaşayan halktan her kesimi, belki de en çok kendilerini şaşırtan, geleceğe yönelik umutlandıran bir direngenlik, dayanma sınavı verdiler. Üstüne üstük başları dönmüş bir halleri hiç yok. Toplumun yeni baştan düzenlenmesine yönelik, büyük büyük iddialarla söz söylemeye kalkışmadıkları gibi, çok az konuşmaları, çok hoşgörülü olmaları, özgürlüklerine bağlılıkları ile bu toplumun en büyük yarası cepheleşme, çatışmacı eğilimlerin karşısında umut saçıyor gibiler. Gibisi fazla, birlikte yaşayabilme koşullarına yönelik çok anlamlı öğretileri söz konusu. Başbakan Erdoğan’ın toplumu gererek, korku salarak iktidar gücünü elinde tutma stratejisi son çıkışlarında, bir tek onları fazlaca hedef almamaya çalışması dikkat çekici. Oysa bu beklenmedik direniş, başkaldırının odağında onların direnç, kararlılıkları belirleyici. Herkesin bir şeyler görüp çok farklı kaygılarla hiç dillendirmediği asıl çarpıcı gelişmeler iktidarlarının cephesinde, daha doğrusu cephe arkasında yaşanmakta... İktidar nimetleri paylaşılacak büyüklükte gelişirken yaşanan saadet zincirinden, şimdilerde çok hızlı, çok boyutlu kırılmalar gündemde. Öyle seçmenlerine onaylatılmaya çalışıldığı üzere, iktidarlarında Türkiye’nin bölgesinde büyük güç olmasından korkulması ile bağlantılı dış odakların hedef tahtası olunması ile açıklanabilecek gibi de değil. Dahası iktidar içinden cemaatin de dış ittifakları ya da Erdoğan’ın fren tutmaz tek lider, otoriterleşmesi sorunları ile de sınırlı, açıklanabilmesi zor. İktidarlarının cephe arkasında içdış odaklı ittifaklar, çatışmalar henüz çok iç içe, kaypak. Erdoğan’ın söylemindeki “Ben yurtdışında iken arkamdan bana karşı çevrilen dolaplar” siteminin, kendisine oyun oynayanlardan hesap soracağı tehdidinin odağındakiler bile çok belirsiz. Cepheden kimler gidecek, kimler kalacak öylesine bilinmez ki... Cephenin arkasındaki çatışma kamuoyundan olabildiğince saklanıyor. Gerçek şu ki, insan hakları, demokratikleşme, özgürleşme, ülkeyi gerçekten ileriye taşıma, 76 milyonla kucaklaşma gündemlerinin çok uzağında, en çok kendilerini kurtarma derdine düşmüş konumdalar. İktidar kendi eliyle istikrarsızlık yarattı Ekonomist Uğur Gürses de Türkiye’nin tasarruf açığına işaret ederek “Tasarruf açığı olan bir ülkede, Başbakan’ın özel bankaları hedef alması, borsada ‘cadı avına’ girişmesi finans merkezi hayallerini de rafa kaldırır” dedi. Faizlerin yükselmesinden kazanç sağlayabilecek kesimin, teorik olarak elinde nakit parası olanlar olacağını belirten Gürses, bu kesimin de sayı olarak faizi yükseltecek güçte olmadığına işaret etti. Borsa ve faizlerde son dönemde yaşanan iniş çıkışların nedeninin ‘iktidarın kendi eliyle istikrarsızlık eşiği yaratması’ olduğuna dikkat çeken Gürses, “Ekonominin güçlü olduğunu savunanlar kendi savlarının altını boşaltıyor. Bu açıdan siyasetçiler ekonomiye zarar veriyor. Faizler ekonomik olduğu kadar, politik risklere de duyarlıdır. Toplumsal hareketlere de. Toplumsal hareketin devlet tarafından şiddetle karşılık görmesi, istikrardan uzaklaştıracağı için faizleri yükseltir. Türkiye’de olan da budur” dedi. Başbakan’ın ‘paranızı kamu bankalarına yatırın’ söylemiyle ilgili Gürses “Rekabete de, bankacılık yasasına da, sermaye piyasası yasasına da aykırı bir durum ortaya çıktı. En azından yetkililerin çıkıp açıklama yapması gerekir” diye konuştu. Gürses, önümüzdeki dönemde sermaye girişinin azalacağına dikkat çekti. Sıcak paranın sabit getirili (tahvil, bono) araçlara geldiğini ve faizlerdeki potansiyel düşüşe oynadığını söyleyen Gürses, “Lobi olduğunu düşünmüyorum. Tasarruf fazlamız olsaydı bir lobiyi arayabilirdik” dedi. Başbakan bankaları da kutuplaşmaya davet ediyor Ekonomi Servisi Gezi Parkı direnişi kaların personel sayısı da eklenince, saile ilgili her konuşmasında fazi lobisi, iş yı 131 bine çıkıyor. Türkiye’deki 3 kamu dünyası ya da banka yöneticilerini hedef bankasının çalışan sayısı ise 52 bin. Topgösteren Başbakan Recep Tayyip Erdo lam 50 bankadan oluşan Türk bankacılık ğan son olarak halka kamu bankalarına sisteminin aktif büyüklüğü 1.44 trilyon ligeçin çağrısında bulundu. ra seviyesinde bulunuyor. Sektörde 4 kaPazar günü yaptığı mitinglerde faiz lo tılım bankası faaliyet gösteriyor. Ayrıca bisiyle başlayan mücadelenin bankalardan kamu bankalarının 2 yeni katılım bankası başladığını savunan Erdoğan, “Faiz lobisi kurması yönündeki çalışmalar da devam bu dönemde çok büyük gayret sarf etti. ediyor. Aktif büyüklüğüne göre özel banBen diyorum ki faiz lobisine de haddini kalar Türk bankacılık sektörünün yaklabildirmeniz gerekir. Onun için yapma şık yüzde 70’ini oluşturuyor. Başbakan’ın nız gerekenler var. Şimdi millet olarak “Kamu bankaları var” çağrısının cevap bunlara dersini verme zamanı. Devletin bulması durumunda durum 131 bin kişibankaları var, onlardan istifade eder yi etkileyebilir. Türkiye’de toplam istihsiniz. Bana isim verdirmeyin, onları damın yüzde 6’sı mali kurumlar, sibiliyorsunuz. Devletin bankalagorta gibi finansa dayalı alanrı var diyorum, ne demek islarda çalışıyor. Başbakan tediğimi anlarsınız” dedi. Erdoğan’ın halkı kamu Erdoğan’ın ‘kamu Reuters’e açıklama yabankalarına yönlendirmebankalarına geçin’ pan Özyeğin Üniversitesi si, faiz lobisi söylemi ve öğretim üyesi Ümit ÖzGaranti Bankası’nın heçağrısı yaptığı Türkiye’de, lale, Başbakan’ın ekonodef alan açıklamalarıözel bankalar 131 bin kişiye miye dönük açıklamaları nı “dozu aşan ve kuistihdam sağlıyor. Uzmanlara içinde en tehlikeli olanın tuplaştırıcı” olarak dedevlet bankalarına yönğerlendiren üst düzey göre Başbakan’ın açıklaması lendirme yapması olduğubir bankacı, “Bankadozu aşan, kutuplaştırıcı nu söyledi. Özlale, “Erdolar birkaç aylık mevve tehlikeli bir ğan, toplumun önemli bir duat tabanı ile 10 yıllık yaklaşım. bölümünden gelen açıklamakonut kredisi veriyorlar, lar karşısında Milli Görüş kadolayısıyla bankalar faiz risbuğuna geri döndü ve bu görüşleriki taşıyorlar. Erdoğan’ın bu açıknin ardında sürdürülebilir bir ekono lamaları sadece kendi tabanını bir aramik model yok. Başbakan, daha ılım da tutmak ve kemikleştirmek için yaplı açıklamalar yapan Cumhurbaşkanı tığını düşünüyorum, bu açıklamaların Abdullah Gül ve Bülent Arınç’ı da pi ardından rasyonel bir görüş bulunmuyasaları da dinlemiyor. Bu açıklama yor” değerlendirmesini yaptı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme ların sürmesi bir kar topu etkisi yaratarak piyasaları çok daha kötü nokta Kurumu (BDDK) yetkilileri de sektördeki gelişmeleri yakından izlediklerini lara götürebilir” dedi. Türkiye Bankalar Birliği’nin Mart 2013’te belirterek “Bir bankanın dahi etkilenyayımladığı rapora göre, Türkiye’de özel mesi sistemik riks doğurur. Dolayıbankalar 92 bin kişiye istihdam sağlıyor. sıyla kamu otoriteleri buna izin verBuna sayısı 16 olan yabancı sermayeli ban mez” açıklamasını yaptı. Rötar da borsayı kurtaramadı Ekonomi Servisi Borsa İstanbul’da (BIST) dünden itibaren 09.35’e çekilen sürekli müzayede başlangıç saati teknik bir sorun nedeniyle ertelenirken, Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası’nda işlemler de geçici olarak durduruldu. Başbakan Tayyip Erdoğan her konuştuğunda düşürdüğü borsanın yeni kayıplardan korkulduğu için teknik arıza gerekçesiyle geç açıldığı ileri sürüldü. Saat 11.00’de sürekli müzayedeye açılan BlST, Erdoğan’ın “faiz lobisi” eleştirilerinin etkisiyle 1.82 düşüşle açıldı. Başbakan’ın sert ifadeleri, piyasalar üzerinde dün de baskı kurmayı sürdürdü. Borsada kayıplar yüzde 3’e yaklaşırken; gösterge faiz yüzde 6.55’e, dolar/TL ise 1.9010’a kadar çıktı. Serbest piyasada dolar 1.8990 TL’den kapandı, Borsa günü yüzde 2.48 düşüşle 76 bin 386 seviyesinden tamamladı. Öte yandan CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, borsanın “birilerinin” talimatı üzerine açılamadığını belirterek, “Bu devirde teknik arıza, şu, bu... Bu kadar tesadüfe kimse inanmaz. Sıcak para kaçışı daha da artacak. Başbakan panik içerisinde” dedi. Sermaye çıkışına dikkat Son dönemde faizlerde yaşanan yükselişin temelde iki nedeni olduğuna işaret eden ING Bank Başekonomisti Sengül Dağdeviren ise bu nedenleri şöyle sıraladı: “Uluslararası piyasalarda hızla yükselen ABD faizleri (FED’in para politikasında yıl sonundan önce değişikliğe gideceği beklentisi) bizim gibi gelişmekte olan ülkelere yatırım ilgisini azaltıyor. Diğer yandan son yaşanan olaylar nedeniyle Türkiye’nin risk primi arttı. Bir de buna belki TCMB’nin likiditeyi kademeli olarak azaltmasının kısa vadeli beklentiler ve faizler üzerindeki etkisini de ekleyebiliriz.” Türkiye ekonomisinin dış tasarruflarla büyüyen bir ekonomi olduğunu söyleyen Dağdeviren, “O nedenle yurtdışı piyasalardaki risk algısı ve ülkeye sermaye girişi genel olarak ekonomi için en önemli belirleyiciler olmaya devam ediyor. Son dönemde yaşadığımız piyasa oynaklığı ve faiz artışının reel ekonomiye etkisini ancak zaman içinde görebileceğiz. Bu daha çok güven üzerindeki etkisine ve sermaye çıkışlarına bağlı olacak” dedi. T.C. ANKARA 25. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2013/5613 ESAS Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TAŞINMAZIN Özellikleri: ANKARA İl, PURSAKLAR İlçe, 95233 Ada No, 2 Parsel No, PURSAKLAR MAH. Mahalle/Mevkii, Ankara ili Pursaklar İlçesi Pursaklar Mah 95233 ada 2 parsel Havuz Sk no: 2 adresinde antre salon, 3 oda, mutfak, banyo, WC ve 2 balkondan müteşekkil 80 m2 net kullanım alanı olan 44/670 arsa paylı zemin kat 3 nolu meskenin antre zemini seramik duvarları plastik boyalı salon zemini laminat duvarlar plastik boyalı oda zemini/serfloor/duvarları plastik boyalıdır. Isınma sistemi kat kaloriferidir. Adresi: Pursaklar Mah. Havuz Sokak No: 21/3 Nizam Arafat apt. ANKARA Yüzölçümü: 80 m2 Arsa Payı: 44/670 İmar Durumu: İmarlı Kıymeti: 65.000,00 TL KDV Oranı: %1 Kaydındaki Şerhler: 1. Satış Günü: 12/08/2013 günü 10.12 10.22 arası 2. Satış Günü: 06/09/2013 günü 10.12 10.22 arası Satış Yeri: ANKARA ADLİYESİ BELEDİYE MEZAT 3. SALONU Satış şartları: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elekt“Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” ronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini, rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı isteğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV, 1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellaliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgilerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır, ihale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2013/5613 Esas sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 05/06/2013 (Basın: 35360)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle