23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 HAZİRAN 2013 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Danıştay, sendika kararı ile iş bırakma eylemi yapan memura ceza verilemeyeceğine dikkat çekti 7 ‘Greve’ örnek karar MUSTAFA ÇAKIR Sıra Hilafette... Ülkeyi tersine çevirme girişimlerine her gün bir yenisi ekleniyor. İçki sınırlamasının ardından önemli bir dinsel adım daha atıldı. İstanbul’un fetih yıldönümünde temeli atılan 3. boğaz köprüsüne Yavuz Sultan Selim Köprüsü adının verildiği açıklandı. Adın açıklanması görevinin Cumhurbaşkanı Gül’e düşmesinin siyasal bir oyun olup olmadığını kestirmek zor. Çünkü Yavuz Sultan Selim’in ilk anda anımsanan özelliği Alevilere yönelik toplukıyımları oldu. Alevi açılımından dönüşün göstergesi olarak yorumlanan ve Alevi yurttaşların büyük tepkisini çeken adlandırmanın yarattığı kızgınlığın yıldırımlarının çekerliğinin Cumhurbaşkanı’na bırakılmasının varsa ardındaki nedeni, herhalde uzman siyasetçilerimiz irdeleyeceklerdir. Ancak Yavuz’un önemli bir özelliği daha var. Mısır’ın fethinden sonra (1517) hilafeti Osmanlı’ya getirmek. Böylece İstanbul’u fethettiği için Hazreti Muhammed’in övgü sözlerini hak ettiği belirtilen Fatih Sultan Mehmet’ten sonra hilafeti getiren Yavuz Sultan Selim’in adı da Boğaziçi’nde yaşama geçirilmiş oldu. Herhalde Yavuz’u kutsal emanetleri getiren padişah olarak belirtmekle yetinip hilafeti getirişini es geçmenin de bir anlamı olmalıydı. HHH Gelin biz gene dönelim içki muhabbetine. Milli içkimiz kimilerine göre ayran kimilerine göre de rakı. 1984’te iki bakanın da bulunduğu bir resmi gazetecilik seminerinin yapıldığı Anadolu kentindeki öğle yemeğinde sadece valinin şarap, protokol masasındakilerin meyve suyu, arka masalarda oturanların da ayran içtiklerini görüp şaşırmıştım. Merakım depreşince sorup soruşturdum ve Anadolu gerçeğini öğrendim. Belli olmasın diye rakıyı ayranla içerlermiş. Biraz geç oldu ama (kabahat ayranın resmen yeni keşfedilmesinde) iki milli içkiyi birlikte içenlere selam olsun. HHH Refik Halid Karay (18881965) Türkçeyi en etkili kullanan yazarlarımızdan biridir. Kurtuluş Savaşı yıllarında ulusal savaşımcılara karşı yazılar yazması nedeniyle 150’likler arasına katılmış, 1938’de çıkarılan af yasasıyla yurda dönmüştür. Kitabını karıştırırken günümüze cuk oturan bir yazısına rastladım. 11 Kasım 1921’de yazdığı yazının başlığı “İşrete ve İkbale Dair”. İşret içki âlemi, ikbal de yüksek makamlara erişme durumu. Yazıya şöyle girmiş: “İkisinin de zevki, sarhoşluğu ve ayıklığı vardır; onun için birbirlerine pek benzerler. Zaten ikisi de insanı değiştirir; olduğu gibi bırakmaz; huyuna göre büsbütün deli eder, yahut daha aptal eder, saçma söyletir, falso yaptırır, çam devirtir...” Benzerlik bunlarla sınırlı değil. Birkaç alıntı daha yapalım: “Her meclis için de, ister işret, ister devlet meclisi olsun, evvela iyi arkadaş, uygun dost, uysal ahbap aranır, daha doğrusu böyle zannedilenler seçilir, eğlenileceğine veya iş görüleceğine herkeste kanaat vardır, fakat çok geçmez, ne çıkarsa bu iyi, uygun, uysal dostlardan çıkar. İkbal veya alkol buharı kiminin başına vurur, ya yoktan bir celadete (yiğitliğe) kapılır, niza (çekişme) arar, kavga yapar, yahut somurtur, azamete (büyüklük taslamaya) başlar, yüksekten atar; nihayet birinde, daima meclisi terk edenler, keyif kaçıranlar, neş’e bozanlar olur.” “Masa başına oturmadan evvel karıncayı incitmeyecek zannettiklerinize sonra bakınız, filleri yıkmak, duvarları yenmek, ilahları devirmek arzusu gelir. Akıllı uslu sohbet edenlere de bir saçma söylemek arız olur (bulaşır). Öyle ki siz ne dediğini anlayamazsınız, o da ne diyeceğini bilemez. İşret ve ikbal sarhoşluğu insana ne lüzumsuz işler yaptırır ve ne lüzumlu şeylerden el yundurur, en aziz dostunuza husumet (düşmanlık) eder, en kavi (sert) düşmanınıza dostluk gösterirsiniz.” (Kaynak: Refik Halid Karay, Ago Paşa’nın Hatıratı, İnkılap Kitabevi, 2009) ANKARA Yargıdan, iş bırakma eylemi yapan memurların korkulu rüyası olan cezalar konusunda emsal olabilecek bir karar daha çıktı. Danıştay, sendikanın aldığı karar doğrultusunda bir günlük iş bırakma eylemi yapan memuru haklı buldu. Memura verilen cezayı hukuka uygun bulan yerel mahkemenin kararı bozuldu. Dava konusu olay şöyle gelişti: Samsun Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü’nde görev yapan Türk BüroSen üyesi me mur, sendikanın aldığı karar doğrultusunda ülke genelinde gerçekleştirilen bir günlük iş bırakma eylemine katıldı. Memura, Devlet Memurları Yasası dayanak gösterilerek kınama cezası verildi. Memur cezanın iptali istemiyle dava açtı. Samsun 1. İdare Mahkemesi, Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası’nda sendikalara, “Kamu görevlilerinin hak arama hürriyeti kapsamında mesaiye gitmesini ve görev yapmasını engelleyecek karar alma ve faaliyette bulunma yetkisi tanınmadığına” dikkat çerek açılan davayı reddetti. Memur, Danıştay’a başvurdu. Danıştay 12. Dairesi, Devlet Memurları Yasası’nda özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmeme fiilini işleyen memurun, brüt aylığının 1/30’u1/8’i arasında aylıktan kesme cezasıyla cezalandırılacağı hükmünün yer aldığına dikkat çekti. Aynı yasada geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan ve iyi veya çok iyi derecede sicil alan memurlar için verilecek cezalarda bir derece hafif olanın uygulanabileceği hükümlerine yer verildiğine işaret eden daire, “Davacının bağlı olduğu sendikanın almış oldu ğu karar üzerine bir gün göreve gelmeme eylemini gerçekleştirdiği anlaşılmış olup, sendikal faliyet kapsamında bir gün göreve gelmemek fiilinin özürlü olarak işlendiğinin kabulü gerektiğinden, özürsüz olarak göreve gelmemek fiilinin sübuta ermediği sonucuna ulaşılmıştır” değerlendirmesini yaptı. Daire, disiplin suçu teşkil etmeyen eylem nedeniyle memur hakkında kınama cezası verilmesinin hukuka uygun olmadığına dikkat çekti. Danıştay 12. Dairesi, davayı reddeden yerel mahkemenin kararını bozdu. Savunma süresini eleştiren Hilmioğlu ‘120 milyon sayfayı okumak için bin yıl gerekir’ dedi Asrın değil binyılın davası HATİCE TUNCER Ergenekon davasında son savunmasını yapan eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, “Her bir milyon sayfaya karşı sadece bir dakikalık savunma hakkı var. Asrın davası deniliyor, bu milenyum davasıdır” diye konuştu. Hilmioğlu, iddianamede ve mütalaada darbe teşebbüsü fiili olarak seminer, panel ve mitinglerin gösterildiğini belirterek “Askeri darbe panelle değil, paletle yapılır. Darbe girişimi iddiası olan bir davada Atatürk ve Cumhuriyet’e ilişkin unsurlar, cumhuriyet savcılarınca suç delili olarak gösterilmektedir” dedi. Ağır hastalıklarıyla mücadele eden Prof. Dr. Hilmioğlu, 2 saat süren savunması sırasında yorulduğunu belirterek ara talep etti. Davanın dün 307. duruşması yapıldı. Hakkında “hükümete darbeye teşebbüs” suçlamasıyla “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” istenen Hilmioğlu, savunmasına başlarken “Sayın başkan yasal hakkım olup olmadığını bilmiyorum ama savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in bulunduğu bir duruşmada savunmamı yapmak istiyorum. Çünkü bana terörist diyen o” dedi. Başkan Hasan Hüseyin Özese ise böyle bir hakkı olmadığını söyledi. Hilmioğlu, “Bu davada sayfa sayısının 120 milyon sayfaya ulaştığı söyleniyor. Günde 40 sayfa okuyabilen bir kişi bir yılda 120 bin sayfa okur. 120 milyon sayfayı okumak için bin yıl gerekir. Asrın davası deniliyor, bu milenyum davasıdır. Yani iddia makamının 120 milyon sayfayı okumadan yazdığı mütalaayla siz mahkeme olarak karar mı vereceksiniz?” dedi. 120 milyon sayfa belgeye karşı mahkemenin 36 bin sayfa savunma yapıldığını açıkladığını anlatan Hilmioğu, “Bu adalet terazisine konulsa sadece terazi değil, adalet tanrıçası da dengesini kaybeder. 120 milyon sayfaya karşı savunma için 120 dakika süre veriliyor. Yani her bir milyon sayfaya karşı sadece bir dakikalık savunma hakkı var. Hani savunma hakkı kutsaldı” diye sordu. ca neden suç delili olarak gösterilmektedir” sözleriyle sürdürdü. İddianame ve mütalaada laiklikle ilgili her girişimin, irticaya karşı her faaliyetin adeta suç unsuru olarak kabul edildiğini belirten Hilmioğlu “Cumhuriyet savcıları laik cumhuriyetin değil de başka cumhuriyetin savcıları mıdır?” diye konuştu. Hilmioğlu, “Mütalaada üniversitede örgütsel kadrolaşma sağladığım iddia ediliyor. Kadrolaştığım doğrudur. Üniversiteme domates, fasulye eken profesörler yerine karaciğer nakli yapan profesörler getirdim” dedi. 5 yaşındaki Zeynep adlı bir çocuğun fotoğrafının yer aldığı gazete kupürünü gösteren Hilmioğlu şunları söyledi: “Karaciğer nakli yaparak bu çocuğun hayatını kurtardık. Bu çocuğun hayatını kurtaran kadro kimdir? Birincisi, karaciğer naklinin yolunu açan Mehmet Haberal’dır. İkincisi, bu naklin yapılabileceği tesisi oluşturan benim. Üçüncüsü de karaciğerin üniversiteye getirilmesini sağlayan Hasan Iğsız’dır. Peki şimdi soruyorum, bu 5 yaşındaki çocuğun hayatını kurtaranlar terörist de bu insanları bu hale getirenlere ne denir?” Duruşmanın sabahki oturumunda İrtica ile Mücadele Eylem Planı belgesinde ıslak imzası olduğu iddia edilen emekli Deniz Albay tutuklu sanık Dursun Çiçek son savunmasına “İrtica ile Mücadele Eylem Planı adı verilen kâğıt parçası sahtedir. Belge altında bana ait olduğu iddia edilen imza ise taklittir. Bu iftirayı hazırlayanlar iftira çetesidir” sözleriyle başladı. Ankara’da avukat Serdar Öztürk’ün ofisinde bulunan “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” belgesinde parmak izi tespiti yapılması için 228 kez talepte bulunduğunu anlatan Çiçek, “Belge üzerinde 14 parmak izi var. Ancak bu parmak izinin kime ait olduğu tespit edilemiyor. Bu masumun hakkını kim koruyacak” diye konuştu. Davada eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Genelkurmay 2. Başkanı Hasan Iğsız’ın, Bilgi Destek Dairesi başkanlarının “örgüt üyeliği” ve “Darbeye teşebbüsle” yargılandığına dikkat çeken Çiçek, “Sonra da ‘Genelkurmay’ı, TSK’yi yargılamıyorum’ diyeceksiniz” diye konuştu. Çiçek, Genelkurmay tarafından işletilen internet siteleri ve Andıç’ın yasal ve kurumsal faaliyetler olduğunu belirtti. Çiçek’in avukatı ve kızı İrem Çiçek’in savunması sırasında mahkemeye hitaben “Tarafsız değilsiniz” sözleri üzerine Çiçek ile Özese arasında uzun süren sert bir tartışma yaşandı. Özese’nin “Reddi hâkim talebinde bulunun” sözleri üzerine Çiçek, “20 kez reddedildik. ‘Tarafsız değilsiniz demek’ suç değildir. Buradan çıkış yok biliyoruz” diye konuştu. CUMARTESİ ANNELERİ ADALET BAKANLIĞI’NA YÜRÜDÜ, ÇİTİL’İN CEZALANDIRILMASINI İSTEDİ Bu kez Ankara’da sordular ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Çoğunluğunu Mardin’in Derik ilçesinde faili meçhul cinayetlerde öldürülen 13 köylünün yakınlarının oluşturduğu Cumartesi Anneleri ile İnsan Hakları Derneği Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyeleri, “Kayıplarımızın sorumlularını koruyan cezasızlık geleneğine son verilerek cezai ve idari yaptırımlar başlatılsın!” talebiyle Adalet Bakanlığı’na yürüdü. Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya gelen Cumartesi Anneleri, YKM önünde toplandı. İHD İstanbul Şube’ye bağlı Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyelerinin destek verdiği yürüyüşe BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan ile İHD Başkanı Öztürk Türkdoğan da katıldı. “Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası” nedeniyle yapılan yürüyüş sırasında gruptakiler, Derik’te 13 kişinin faili meçhul cinayete kurban gitmesiyle ilgili hakkında dava açılan Ankara Jandarma Bölge Komu Çiçek’in savunması tanı Tuğgeneral Musa Çitil’in görevden alınmasını istedi. Cumartesi Anneleri, buna ilişkin pankart açarken “Kayıplar bulunsun, hesap sorulsun!” şeklinde slogan attı. Adalet Bakanlığı önüne yürüyen grup adına açıklama yapan İHD İstanbul Şube Başkanı Ümit Efe, Adalet Bakanlığı’nın devreye girerek davanın Mardin’den Çorum’a alındığını belirterek şöyle konuştu: “Hakkında 13 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen Çitil, tutuksuz yargılandığı 3 duruşmaya da katılmadı. Bu durum ağır insanlık suçlarından sanık devlet görevlilerinin etkili ve adil bir şekilde yargılanmayacağı, sanıkların korunmaya devam edileceği kaygılarımızı güçlendirmektedir.” İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Çitil’in halen görevi başında olmasını eleştirirken “Adaletin sefilliği sona ermelidir. Ya etkili kovuşturma yürütülsün ya da Adalet Bakanlığı kapatılsın” dedi. SİNAN CEMGİL, KADİR MANGA VE ALPASLAN ÖZDOĞAN BAŞKAN KARŞI OY KULLANDI Avcı’ya yine tahliye yok HİLAL KÖSE ‘Atatürk mü yargılanıyor?’ İddianame ve mütalaada “Atatürk’ün Nutuk’u, Bursa Nutku, Cumhuriyet’in 80. yıl yürüyüşü, cumhuriyet mitingleri, bir rektörün ‘Kubilay olmaya hazırız’ sözünün, Onuncu Yıl Marşı, laiklikle ilgili İnönü Üniversitesi’nin senato kararının” suç unsuru olarak yer aldığına dikkat çekerek “Atatürk ve Cumhuriyet mi yargılanıyor” diye sordu. Hilmioğlu savunmasını “Darbe girişimi iddiası olan bir davada Atatürk ve Cumhuriyete ilişkin unsurlar, üstelik bu değerleri namus ve şerefi üzerine korumak için yemin eden cumhuriyet savcıların Devrimci gençlik önderleri anıldı Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO), 68’liler Birliği Vakfı, Mücadele Birliği Platformu ve Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB) üyeleri, devrimci gençlik önderleri Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan’ı Karacaahmet Mezarlığı’nda törenle andı. Cemgil’in arkadaşı yazar Tuncer Sümer “Bugün yüzlerce hatta yüz binlerce insan bizimle aynı değerleri arıyorsa, 42 yıl önce verilmek istenen mesajın anlamı artmıştır” dedi. Cemgil, Manga ve Özdoğan’ı ölümlerinin 42. yıldönümünde anmak isteyen gruplar dün, Karacaahmet Mezarlığı’ndaki Sinan Cemgil’in mezarı başında toplandı. “Nurhaklar’da yanan devrim ateşi hiç sönmeyecek” pankartını açan Mücadele Birliği, “Nurhaklar’da dövüşene bin selam”, “Devrim şehitleri ölümsüzdür” ve “Unutmadık, unutmayacağız” sloganları attı. 68’liler Birliği Vakfı Genel Başkanı Sönmez Targan da “İçerisinde bulunduğumuz dönem bizi haklı çıkardı. Türkiye dinci faşizmle karanlığa sürüklenmektedir. Bugün sorumluluklarımız daha da arttı. Bu bayrağı Sinan Cemgil’in mezarı başından alıp alanlara taşıyacağız. Gezi Parkı’nda süren mücadele hayatın her alanında sürmelidir” diye konuştu. Anma töreni marşlar ve sloganlarla sona erdi. (Fotoğraf: HAZAL OCAK) 1. KCK davası ‘Olumlu karar vererek barışa katkı sunabilirsiniz’ İstanbul Haber Servisi İstanbul 1. KCK davasında savunmasını yapan 2 numaralı sanık Kudbettin Yazbaşı, 2 yıldır tutuklu olduğunu belirterek “Fakat çözüm ve barış süreci tutuklu olmamızın nedenini ortadan kaldırmaktadır” dedi. Yazbaşı mahkemeye “Hem hukuki esasları hem de siyasi süreci iyi değerlendirirseniz, olumlu kararlarınızla barışa katkıda bulunabilirsiniz” şeklinde çağrıda bulundu. Kürtçe konuşan Yazbaşı’nın savunması tercüman aracılığıyla aktarıldı. Devrimci Karargâh davasında 2 yıl 8 ay 4 gündür tutuklu yargılanan eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, davanın dün yapılan 21. oturumunda da oyçokluğuyla tahliye edilmedi. Mahkeme başkanı Nurettin Ak ise tutuklu kaldığı süre ve dosya kapsamına göre Avcı’nın tahliye edilmesi gerektiği yönünde görüş bildirdi. Avcı’nın avukatı uzun tutukluluk nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde diğer sanıklar çıkarıldıktan sonra Avcı, salona alındı. Savcının hakkında 49.5 yıla kadar hapis cezası istediği mütalaanın düzeltilmesi gerektiğini belirten Avcı, “İddialar kendi kendilerini yalanlıyor. Ben kitabımda Devrimci Karargâh soruşturmasıyla ilgili herhangi bir değerlendirme yapmadım. Bana ilişkin sahte isimle yapılan hukuk dışı istihbari dinlemeyi ifşa ettim” dedi. Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Hanefi Avcı, Okan Duman, Özgür Dinçer, Cemal Bozkurt, Fatih Aydın, Ulaş Erdoğan, Bayram Akdoğdu ve Volkan Karakuş’un tahliye taleplerini reddetti. SARİN GAZI OPERASYONU Gaziantep ve İncirlik’e saldıracaklarmış ADANA (Cumhuriyet) Adana’da El Kaide’yle bağlantılı El Nusra Cephesi üyelerine yönelik düzenlenen operasyonda, 2 kilogram sarin gazıyla yakalanarak gözaltına alınan 12 kişiden 6’sı Emniyet’teki sorgularının ardından serbest bırakıldı. 6 kişi ise dün sabah adliyeye sevk edildi. Zanlıların, sarin gazı ile 52 kişinin öldüğü Reyhanlı benzeri bir saldırı planladıkları, Gaziantep ve ABD’nin Adana’daki İncirlik üssünü hedef seçmeyi planladıkları bildirildi. Polis, terör eylemleri yapmak isteyen ancak aktif olmayan El Kaide üyelerinin, Suriye’ye gidip eğitim aldığını ve bomba patlatma düzeneklerini denediklerini de ortaya çıkardı. Yetkililer, sarin gazının Suriye’den değil Libya üzerinden Türkiye’ye sokulmuş olabileceğini belirtti. 2012 sonlarında, Libya’dan Suriye’ye gitmek isteyen bir kişi, Sabiha Gökçen Havalimanı’nda valizinde bombalarla yakalanmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle