15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET [email protected] 1 HAZİRAN 2013 CUMARTESİ 16 KÜLTÜR Güzin Dino ‘genç bir kadın olarak’ 103 yaşında bu dünyayı terk etti Hep Türkiye’de yaşadı u Türkiye hasretini ara vermeden Cumhuriyet okuyarak, Türkiyeli yazarları, ozanları Fransızcaya çevirerek gidermeye çalıştı. Son 60 yılından fazlasında Türkiye topraklarında değildi, ama hep Türkiye’de yaşadı. kulaç atmayı, yün bereleri, sıcak tutan yelekleri, ince belli çay bardaklarını ve hayatın küçük ayrıntılarını sevmekten hiç vazgeçmedi. Türkiye hasretini ara vermeden Cumhuriyet okuyarak, Türkiyeli yazarları, ozanları Fransızcaya çevirerek, ülkesinden gelenlerden lokum bekleyerek, son yıllarında televizyonundan Türkiye kanallarını izleyerek gidermeye çalıştı. Aslında son altmış yılından fazlasında Türkiye topraklarında değildi ama hep Türkiye’de yaşadı. Kendine iyi baktı, kendine iyi ZEYNEP AVCI Osmanlı’da doğdu, Türkiye Cumhuriyeti’yle büyüdü, yaşamının büyük kısmını Fransa’da geçirdi, orada öldü. Âşık olduğu adamla evlenmek için parlak bir akademisyen olmaktan, varlıklı bir aileden, rahat bir yaşamdan vazgeçip ölüm ayırana kadar onunla diz dize, göz göze, el ele yaşadı. Âşık olduğu adamın başka bir dünyaya göçmesinden sonra, tam yirmi yıl boyunca o adamı anmadığı tek gün geçmedi, yalnızca onun adını yaşatmak için çalıştı. Ufak tefekti ama âşık olduğunda da, kızdığında da, küstüğünde de, güldüğünde de ateş parçasıydı. Kavgayı severdi ama (mümkünse) barışmayı çok daha fazla severdi. Sert olmak gerektiğinde sertti ama içindeki çocuksu ürküntüleriyle boğuşur, başı sıkıştığında kendi kendine sorardı: “Abidin olsa ne yapardı?” Her şeyden önce Abidin’i, ardından edebiyatı, kâğıthelvayı, bilmece yüzükleri, denizde kravl bakmayan kadınları bıkmadan, yılmadan uyardı; entelektüel olmakla kadın olmak arasında seçim yapmak zorunda kalsaydı herhalde kadın olmayı seçerdi. Evine giren her çiçeği sevdi, o çiçekler de onu sevdi, sonunda evi yıllanmış bitkilerle dolup taştı. Gençleri sevdi, genç olmayı sevdi, gövdesi ne yaparsa yapsın ruhu hep genç kaldı. Güzin Dino genç bir kadındı, genç bir kadın olarak 103 yaşında bu dünyayı terk etti. ‘Küçük dev kadın’ artık yok UĞUR HÜKÜM 50. evlilik yıldönümlerinde, Paris 1993 Sadece yaşlılığı sevmedi GAYE PETEK u Türkiye’nin yetiştirdiği en önemli aydınlardan biriydi. Nâzım ve Yaşar Kemal’i Fransızcaya çevirerek insanlığa açtı. Abidin Dino’nun eşi olmak gibi bir sorumluluğu taşıdı. Öğrenciler yetiştirdi, araştırmalar, yayınlar yaptı. Günümüz Türkiye’sinden, “Bunlar Türkiye’yi çağdışı bir Osmanlı’ya dönüştürecek” diye yakınıyordu. ya dillerine kazandıran eşsiz çevirmen, adil ve aydınlık bir dünyaya inancını ve azmini son nefesine dek sürdüren Küçük Dev Kadın, Güzin Dino artık yok. Ressam, yazar, benzersiz kültür ve sosyalist mücadele insanı Abidin Dino’nun eşi olmak gibi bir sorumluluğu taşımanın zorluğunu, iki kişiliği biraz yakından tanıyanlar anlar. Dino ailesiyle ilk karşılaşmam sanırım 1978 baharına denk gelir. “Abidin Abi”nin olağanüstü parlak ve etkileyici kişiliği, mükemmel Fransızcası ve hitabet yeteneği, Fransız entelektüel ve siyasi çevrelerinde en yetkin ve güvenilir “Türkiye ve Türk” referansı olması Güzin Hanım’ı gölgede bırakmıştı. O, tutkulu bir sadakat ve sevgiyle bağlandığı bu adamdan, kendine biçilen rolden (tanıyabildiğimiz kadarıyla) asla rahatsız olmamıştı. Aslında Abidin Abi’nin sanatı onlara nispeten rahat yaşam koşulları sağlayıncaya kadar (muhtemelen 70’lerin PARİS Güzin Dino’yu da kaybettik, kocaman bir çınar daha yıkıldı, ortak tarihimizden, hafızamızdan, kişisel anılarımızdan, benim çocukluğumdan sayfalar götürerek... Güzin ile sevgili eşi, aşkı, yoldaşı Abidin memleketlerinden uzakta, yıllarca sürgünde yaşarken acılı ve hüzünlü zamanlar yaşadılar elbette ama güzel de yaşadılar. Güzin hep bunu söylerdi, bunun bilincindeydi. Güzin, son anına dek hep bilinçli kaldı zaten, hayatı sevmeye devam etti, sadece yaşlılığı sevmedi, yaştan söz etmeyi hiç ama hiç sevmezdi zaten; ben kısa bir süre öncesine kadar Güzin’in bir tek beyaz saçını görmemiştim, evinde bir tek gün terlikle görmedim. Tabii ki bu yaşa varınca yalnızlığı da yaşadı ama evinde, Abidin’in anılarıyla son günlerine kadar kalabildi. “Evet, evet, gel çok ihtiyacım var” diyordu daha bir avuç gün önce. Sohbeti, ziyaretleri seviyordu, o tostoparlak gözlerinde muzip çocuk bakışı keyif ve iştah gönderiyordu çay sofrasında onu bekleyen pastayı görünce. Güzin hayata iştahlıydı, belki onun için bu kadar uzun ömrü oldu. Toprağı bol olsun diyelim, onun yazıları, çevirileri, akademik araştırmaları, anıları zaten bizde onu yaşatmaya devam edecektir. PARİS “Her büyük (veya başarılı) erkeğin arkasında bir kadın vardır” deyişi aslında, “Her büyük erkeğin arkasında bir büyük kadın vardır” olmalıymış. Geçen perşembe sabaha karşı 103 yaşında Paris’te vefat eden Güzin Dino Dikel işte o nadir “büyük” kadınlardandı. Paris’teki topluluğumuzun gerçek “abla”sı idi. Ne var ki şahsen 35 yılı aşkın tanışıklığımızda ona “abla” diyen tek kişiye rastlamadık. Herkes ona “Güzin Hanım” şeklinde hitap ederdi. 1.50’lik cüssesinin ardındaki ciddiyeti ve heybeti insanlarda doğal bir saygı uyandırırdı. Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği en önemli aydın simalardan biriydi. Ölümüyle tam bir tarih kapandı. Öğretim üyesi, dilbilimci, edip, araştırmacı, radyo programcısı, gazeteci; özellikle 60’lı yıllarda Nâzım Hikmet ve Yaşar Kemal’i Fransızcaya çevirerek insanlığa açan, dün sonuna doğru) hayat idamesi, ev idaresi, asgari garantiler küçük dev kadının omuzlarındaydı. Kaldı ki Abidin Abi ön planda gözükse de o daima faal oldu. Öğrenci yetiştirdi, radyo yayıncılığı kanalıyla Fransa’daki Türk göçüne destek verdi, yol gösterdi. Düzenli biçimde Fransız Ulusal Bilimsel Araştırmalar Merkezi (CNRS), Doğu Dilleri ve Uygarlıkları Enstitüsü’nde (INALCO) ders verdi, araştırmalar, yayınlar yaptı. 1993’te kendisini bekleyen bir dizi yeni tasarının heyecanının yanı sıra Abidin Abi’nin rahatsızlığından endişeliydi. Yıl sonunda korktuğumuz başımıza geldi. Kendisinden 3 yaş genç olan yarım yüzyıllık sevgilisi, yoldaşı Abidin Dino dünyaya veda etti. Onun çökeceğini, kısa sürede aramızdan ayrılacağını düşünüyorduk. İlk matem günlerinin ardından adeta yeni bir Güzin Hanım doğdu. Üstelik dışındakilere gösterdiği ketumluğu, sertliği büyük oranda kaybolmuş; daha sosyal, Abi din Dino’nun idealini, eserlerini, kişiliğini daha iyi tanıtmak isteyen yepyeni bir insan vardı karşımızda. 20 yıl süreyle dünyayı yakından takip etti, devamlı Cumhuriyet ve Le Monde okudu. Türk aydın göçünün ve siyasi ziyaretçilerin uğrak noktası evleri, Abidin atölyesi eski yoğunluğuyla gündelik hayatını sürdürdü. Güzin Hanım çok sayıda Abidin Dino sergisine; büyük sanatçıyı anlatan, anan faaliyete, esere ya önayak ya da destek oldu. Son haftalarına kadar büyük oranda kendi işini kendi gördü. Hep bağımsız yaşadı; ideallerine sadık kaldı. Günümüz Türkiye’sinden çok endişeliydi. “Bunlar Türkiye’yi çağdışı bir Osmanlı’ya dönüştürmek istiyorlar” diye yakınıyordu. “İyi ki Abidin bu günleri görmedi. Kahrolurdu” derdi. “Abidin acıları bitmeyen bir dünyada dilediği mutluluğun resmini yapabildi mi, bilmiyorum. Ama biz en zor zamanlarımızda bile mutlu yaşadık...” Yılın yapımı ‘Güzel İzmir’im’ 38. İSMET KÜNTAY TİYATRO ÖDÜLLERİ AÇIKLANDI Oyuncu Ödülü” “Türkiye Kayası” adlı oyundaki rolüyle Hikmet Körmükçü’ye, “En İyi Erkek Oyuncu Ödülü” ise “Zengin Mutfağı” ile Murat Garipağaoğlu’na değer görüldü. “İsmet Küntay Özendirme Ödülü” Fehime Seven’in yazdığı, Şükrü Türen’in yönettiği “Türkiye Kayası” adlı oyunla Fehime Seven’e, “İsmet Küntay Jüri Özel Ödülü” Ümit Denizer’in yazdığı “Adalet , Sizsiniz” adlı oyuna ve “İsmet Küntay Tiyatro Özel Ödülü” ise Albert Camus’nün yazdığı, Bertan Onaran’ın dilimize çevirdiği, Turgay Kantürk’ün yönettiği “Sıkıyönetim” adlı oyuna verildi. Onur Ödülün ise Ahmet Levendoğlu’na verilmesi uygun görüldü. Kültür Servisi 38. İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri açıklandı. Hayati Asılyazıcı, Nilgün Serimoğlu, Oya Gökberk, Şerif Köyan ve Nadide Küntay’dan oluşan seçici kurul, “En İyi Oyun Yazarı Ödülü”ne “Masal Müfettişi” adlı oyunuyla Ferhan Şensoy’u değer gördü. “En İyi Yapım Ödülü” ve “En İyi Yönetmen Ödülü” yazıp yönettiği “Ah Smyrna’m Güzel İzmir’im” oyunla Nesrin Kazankaya’ya verildi. “En İyi Kadın Documentarist İstanbul Belgesel Günleri bugün başlıyor Gerçeği belgeselle soluyun Kültür Servisi Bu yıl da Kültür Bakanlığı’ndan destek alamadan ilerleyen Documentarist İstanbul Belgesel Günleri bugün başlıyor. 6. yılına giren festivalin onur konuğu, çağımızın en önemli belgeselcilerinden olan Alan Berliner. Yarın Akbank Sanat’ta saat 11.00’de başlayacak bir master class’a katılacak olan Berliner’in ödüllü son yapıtı “Büyük Kuzen” başta olmak üzere, “Gözleri Tamamen Açık” “En Tatlı Ses, “Kimseyi İlgilendirmez”, “Ailedeki yabancı”, “Aile Albümü” dahil tüm filmleri gösterilecek. Festival kapsamında bugün Oscar ödüllü yapım “Bir Şarkının Peşinde” Fransız Kültür Merkezi’nde saat 12.00’de, yapımcılığını Fatih Akın’ın üstlendiği Suzan Şekerci’nin “Mama Coca” filmi saat 14.00’te Akbank Sanat’ta, Dilek Gökçin’in “Buka Baranê” filmi ise SALT Beyoğlu’nda saat 16.00’da izlenebilir. www.documentarist.org Tanıtım filminde Serra Yılmaz, Nejat İşler gibi oyuncuların rol aldığı festivalin başlığı, “Gerçeği Solumak İçin Belgesel”. Son zamanlarda sokaklarda yurttaşların maruz kaldığı biber gazına gönderme yapan filmde oyuncular, gaz maskesiyle bir sinema salonunda film izlemeye hazırlanan bir seyirciyi canlandırıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle