15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 2013 CUMARTESİ 6 Toplumu kafası kıyakkafası ayık olarak gören bir düşünce yapısı önce düşünceyi yasaklar. Demokrasinin olmazsa olmaz koşulu, örgütlenme özgürlüğü. Cehaletin kapısını açar, baskıyı, yıldırmayı, sindirmeyi sürdürmek için. Dini kullanır, inancı! Din, dil, ırk ayrımcılığı yapar! İşkenceyi görmez, görse bile “yola devam” der... Yaşamın derinliğini, sevgiyi bir kenara iter. Sömürü düzeninden beslenir, rant peşinde koşar! Vicdanı sızlamaz... Kendisi egemendir artık, ötekileştirilmekten kurtulmuş, iktidar olmuştur. İşsizlik, yoksulluk ona vız gelir! Adaletsizliğin diz boyu olduğu toplumlardan geçmiştir bugün sanayileşmiş ve demokrasisini geliştirmiş ülkeler. Fransa, İtalya, Almanya gibi... İspanya, Portekiz, Yunanistan örneği... Yakın tarihin kanlı sayfalarında vardır tüm bunlar, bilinir... Zalimlik ve despotluk! Kadınlara uygulanan baskılar, işkenceler... Ortaçağın o karanlık yıllarına tanık olmak isterseniz, Almanya’da birçok kentte bulunan “işkence müzeleri”ni eğer gitme olanağı bulursanız gezebilirsiniz. 1917 Rus Devrimi öncesi... İkinci Dünya Savaşı... Hitler’i anlatmaya gerek yok uzun uzun... Sovyetler Birliği’nin acısını falan... İnsanlık tarihinde öylesine kıyımlar, yıkımlar vardır ki inanılmaz olaylarla doludur... Bulgaristan Devrimi öncesi o kanlı hesaplaşma... Anımsatmak istedim! HHH Zalimlik, despotluk dönemleri bugün Ortadoğu ve Kuzey Afrika coğrafyasında var... Bizde ise dün de vardı, bugün de var! Az var, çok var! Bugün baskıcı sivil bir rejim olduğu kesin... Taksim Gezi Parkı’nda halk direniyor. Direnenler salt solcular değil... Dindarlar var, ateistler, sağcılar... Doğasever onlar. İdeolojileri farklı hepsinin! Onlar salt İstanbul’da değil, Bergama’da, Trabzon’da, Edirne’de, Tunceli’de, Kars’ta... Ağacı seviyor, kuşları, çiçekleri, böcekleri, her canlıyı... Yüreklerinde kin, nefret, intikam HABERLER duygusu yok! Anadolu’da olanlar seslerini pek duyuramıyor... Minik minik haberler o kadar... Sinop’ta da eylem yapıyorlar, Akkuyu’da da, Kozak Yaylası’nda da, Kaçkarlar’ın eteklerinde de... HES’lere karşı çıkıyorlar, tüm güçleriyle bağırıyorlar: “Akarsular bizimdir!” Bodrum’dan yanıt geliyor onlara: “Denizler bizimdir!” Bu sesleri devlet duymuyor... Yargı kararlarını tanımıyor. Ormanlarımızı talan ediyor, peşkeş çekiyor. Paranın, yeşil doların dini imanı yok. Bir de karşınıza geçip “dindar nesil”den söz ediyorlar... Sınıf savaşımını unuttuk mu sorusu aklımıza geldiğinde çevrecilerin direnişi hoşumuza gidiyor... Hemen sendikal hak ve özgürlükleri, emeğin örgütlü gücünü anımsıyoruz. Fabrikalar, 68’li yıllardaki grevler, coplar, “frukolar”, engeller... Aliağa Rafinerisi grevi, 70’li yıllarda Tariş direnişi... 12 Eylül darbesi... Sendikacıların, işçilerin, aydınların, kamu emekçilerinin, bilim insanlarının işkenceden geçmeleri... O dönem alkol yasağı yok, kitap yasağı var! Kaç milyon kitap yakıldı, unuttuk bile... HHH Taksim Gezi Parkı’ndaki direniş dört gündür sürüyor... Biber gazı, gaz bombası, tazyikli su. Yılmıyor çevreciler! Yaralanıyor, hastaneye kaldırılıyor! Bu arada gaz bombalarından biri BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in omzuna diğeri gazeteci Ahmet Şık’ın başına isabet ediyor... Bir avuç insan direniyor! Türkiye’nin her yerinde var bu zalimliğe, despotluğa karşı direniş... Köyceğiz’de, Eşme’de, Havran’da... Oradaki direnişleri, çokuluslu şirketlerin taşeronları, köylerde para dağıtarak eylemleri kırdırmak isteseler de başaramıyorlar... İstanbul’da bir ilk yaşanıyor... Bir avuç insan, yeşili seven! Kentsel dönüşüm adı verilen o maskaralık, o rant, çıkar, yeşil dolarlarla kanlı bir tarihin üzeri örtülmek isteniyor. Din maskesiyle, utanmadan, sıkılmadan! Direniş sürüyor, kadınlar, erkekler bağırıyor: “Biberle beni!” Biberle Beni... Dinci Faşizmin Şifreleri Çözülürken Olabilecekler bazılarımız için en başından, diktatör taslağının belediye başkanlığı döneminden belliydi… Fakat artık taslak tamamlanıyor, herkesin görebileceği bir açıklıkla gerçek kimliğine bürünüyor. Dinci faşizm olanca açıklığıyla gözler önüne seriliyor… HHH Önce şu dinci faşizm kavramı üzerinde duralım… Bilimsel olmayan herhangi bir düşünce yöneticilik tasladığında kaçınılmaz olarak faşizme dönüşür. Din böyle bir şeydir. Kişisel inanç olarak kaldığı sürece sadece kişiyi bağlar. Toplumu yönetmeye kalktığında adı faşizmdir. Çünkü soru sorulması, kuşku duyulması yasaktır. Tartışmaya, eleştiriye, irdelenmeye kapalıdır. Kanıta gereksinimi yoktur. Kanıt kendisidir. Ülkemiz her geçen gün değil her geçen an, dinci faşizmin mengenesinde biraz daha sıkıştırılmaktadır. Nereye kadar? Erich Fromm’dan bir çıkarsamayla yanıtlayalım: Boğulana ya da isyan edene kadar… HHH Alkol yasağından önceki büyük adım eğitimin dinselleştirilmesiydi. Okulöncesi çağındaki çocuklara, merak etmeyi, soru sormayı, doğa sevgisini, araştırma duygusunu, anadilin tatlarını duyumsatıp öğretmeden önce, taptaze beyinleri herhangi bir dinsel inancın dogmalarıyla doldurup karartmak, o çocuklara ve ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür. Dinci diktatörlük, yargının ve karşı çıkmayan herkesin suç ortaklığıyla, bunu yapmayı başardı… Alkol yasağı, bunu izleyen ikinci bir adımdır. Alkol yasaklanmadı ki, satılmasına sınır getirildi diyecek sığ akıllar olabilir. Bu gibiler herhalde evlerde de içki içilip içilmediğini denetleyecek ahlak polisleri gündeme gelinceye kadar uykularına devam edecek, belki de hiçbir zaman uyanmayacaklardır… Birkaç gün önce, yanılmıyorsam Kemal Okuyan’ın Sol’daki köşesinde okumuştum. Oralarda yaşayanlar ya da gezip görenler biliyor, ülkemizin birçok yöresinde alkol zaten yasa olmadan da yasaklanmış gibiydi… K. Okuyan çok doğru olarak, yasağın daha çok sahil kentlerini, turizme açık bölgeleri, İstanbul’u, İzmir’i hedeflediğini saptıyor… Bu yöreler, İstanbul, İzmir, dinci faşizmin yasa adı altındaki yasaklarına boyun eğecek mi? Yine boğulmak ve isyan etmek ikilemi karşısındayız… İnsan haklarına, ülke çıkarlarına aykırı bir yasa, hukuksal değer taşıyabilir mi? Ülke yönetiminde dinin gereklerini yerine getiriyorum diyen adam, günümüzün dünyasında ve Türkiye’sinde yasa koyucu kimliği taşıyabilir mi? Kafatasının içinde ortaçağ beyni taşıyan kişi, daha ne kadar süre hüküm sürmeye devam edecek?.. HHH Bugünkü siyasal iktidara yöneltilen başlıca eleştirilerden biri de, iktidarları süresince tek bir fabrika kurmadıkları, olanları da satıp savdıkları, elden çıkardıklarıydı… Bu konuya da Ali Sirmen Cumhuriyet’teki harika yazısıyla açıklık getiriyor: “…. hızla dini totalitarizme doğru yol alan Erdoğan diktası, ekonomik olarak üretime dayanmamakta, bu değirmenin suyu üretimden değil, yağmadan, talandan gelmektedir..” (“Diktanın Tabanı İstanbul’un Talanı”, 30 Mayıs 2013). Yazının bütününde, reddedilemeyecek bir açıklıkla, küresel kapitalizmin egemenleri ve içerideki işbirlikçilerince, ülkenin nasıl yağmalanıp talan edildiği, gecekondularda yoğunlaşmış kitlelerin de bu yağma ve talandan nasıl nasiplendikleri gözler önüne seriliyor… HHH AKP yönetiminin, başındaki diktatörün, dinci faşizmin çözülmedik hiçbir şifresinin kalmadığı rahatlıkla söylenebilir. Muhalefetteki siyasi partilerden MHP keskin söylemlerine rağmen en kritik anlarda AKP destekçiliğini sürdürmekteyken ve belli ki sürdürecekken, BDP ve Kürt muhalefeti ırkçılığa ve kısır bir ulusçuluğa sıkışmış olarak dinci faşizmin yanında yer alıyor… Umudumuz CHP’nin iç tıkanıklığını aşması; solundaki siyasi partilerle, yükselmekte olan kitle hareketleriyle, emekçilerin ve gençliğin enerjisiyle açık yürekli, gerçekçi eylem birliğini sağlayarak, söylemde ve eylemde asla geri adım atmaksızın, uzlaşmacı ve korkak davranmaksızın, ülkemizi içinde boğulmakta olduğu pislikten, bataklıktan çıkarmasıdır… Ben bu konuda umutlu olanlardanım… Erdoğan içki yasağı konusunda, ‘Derdimiz başka, başka olan derdimize saygı duy’ dedi Artık gizlemiyor ECONOMIST: ÖZLEM GÜVEMLİ Türkiye Avrupa’nın en ayık halkı Dış Haberler Servisi İngiliz haftalık Economist dergisi, Türkiye’de tartışma yaratan içki satışlarını düzenleyen yasayla ilgili analizinde “Ilımlı İslami hükümet, içkiye sert sınırlamalar getiriyor” ifadelerini kullandı. Türkiye’de içki satışlarını sınırlandırarak reklamlarını yasaklayan yeni yasal düzenlemeler, yurtdışında da dikkat çekmeyi sürdürüyor. Economist dergisi, “Türkiye, 10 yıllık AKP yönetiminin ardından çok daha muhafazakâr hissediyor” dediği analizinde, OECD araştırmasına da vurgu yaparak “Türkiye, Avrupa’nın en ayık halkı” ifadesine de yer verdi. Analizinde, Kuran kurslarındaki artışa, Anadolu’da içki bulmanın zorlaşmasına, THY’nin iç hatlarının çoğunda artık içki servisi yapmamasına ve kamu sektöründe etek boylarının uzaması gibi gelişmelere dikkat çeken Economist, “Türkiye’nin Alevileri de sıkışmış hissediyor” değerlendirmesinde de bulundu. Analizde şu görüşlere yer verildi: “Hotel sahipleri, sınırlamalar turistleri korkutacak diye tedirgin. Laikler ise düzenlemeyi şeriat hukukuna doğru yeni bir adım olarak görüyor. Türkiye, 10 yıllık AKP yönetiminin ardından çok daha muhafazakâr hissediyor.” Economist dergisi, Türkiye’de yaşanan tartışmaların gündemi değiştirerek dikkatleri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “sevilmeyen Suriye politikası”ndan uzaklaştırdığı görüşünü de savundu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, alkol ve sigara yasağını anayasanın “Devlet gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden korumak için gerekli tedbirleri alır” maddesi kapsamında savunarak “Birileri çıkıyor sizin derdiniz başka diyor. Derdimiz başkaysa, o başka olan derdimiz anayasanın bu amir hükmüne uyuyorsa sen de buna saygı duy” dedi. TBMM’de kabul edilen düzenlemenin alkole yasak getirmediğini belirten Başbakan Erdoğan, sözlerinin farklı yerlere çekildiğini söyleyerek “Konuşmamdan bir şeyler almaları gerekiyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yeşilay ve Sağlık Bakanlığı işbirliği ile Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen “31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü ve Küresel Yetişkin Tütün Araştırması Tanıtım Toplantısı”na katıldı. u Alkol yasağına ilişkin düzenlemeyi savunurken birilerinin çıkıp ‘derdiniz başka’ dediklerini söyleyen Erdoğan, ‘’Derdimiz başkaysa, o başka olan derdimiz anayasanın bu amir hükmüne uyuyorsa sen de buna saygı duy” diye konuştu. Erdoğan alkolü yasaklamadıklarını sadece yeni bir çerçeve ortaya koyduklarını savunurken sigara yasakları konusunda da daha ağır yaptırımlar hayata geçireceklerinin sinyalini verdi. Memnunum çünkü gündem oluşuyor. Bir başbakan gündem oluşturmuyorsa o görevde bulunmasın zaten” dedi. Yeşilay ve Sağlık Bakanlığı işbirliği ile Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen “31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü ve Küresel Yetişkin Tütün Araştırması Tanıtım Toplantısı”na Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da katıldı. Sigara içme yasağından sonra yeme içme sektöründeki işyeri sayısının azalmadığını, arttığını kaydeden Erdoğan, İstanbul’daki köşk ve kasırların belli bir azınlığın kullandığını İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde getirdikleri alkol ve sigara yasağı ile mekânların tıklım tıklım dolmaya başladığını söyledi. Erdoğan “De mek ki, azınlığın çoğunluğa tahakkümü var” dedi. Silahlı terörle mücadeleyi başarılı bir şekilde sonuçlandırma aşamasına gelen Türkiye’nin, neredeyse terör kadar zarar veren sigarayla mücadelede de aynı başarıyı yakalamasını istediğini dile getirdi. Başbakan Erdoğan, sigarayla mücadelenin kısıtlamalara ve cezalara karşın istedikleri düzeyde olmadığını ifade ederek “Hâlâ devam ettirenler var. ‘Beş bin lira ise cezası, bu beş bin lirayı öderim’ diyor. Bu yola devam ederim diyorsan, yeni bir kararla, çok daha farklı uygulamalara sokabiliriz. Bu tamamen kapatmaya kadar seni götürür ve anında kapanır gidersin. İlla sigara içmesi gerekenler var, onlara bir zehir odası yaparsın, orada girer içerler” dedi. Alkol konusunda çıkan ve çok tartışılan yasa ile ilgili de konuşan Erdoğan “Bu konuda da birtakım çevreler ayağa kalktılar. Düzenlemenin esasıyla ilgisi olmayan, yalan yanlış pek çok argümanla kamuoyunu etkilemeye ve bu suretle bize saldırmaya çalıştılar. Biz alkolü mü yasakladık. Sadece biz bir tercih ve yeni bir çerçeve ortaya koyduk” değerlendirmesinde bulundu. Kapatma kararı Alkol yasağı yokmuş CHP, bugün Kadıköy’de Diktaya Karşı Demokrasi ve Özgürlük mitingi düzenliyor ‘Meydan okuma’ zamanı İstanbul Haber Servisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), demokrasi ve özgürlükler için bugün alana çıkıyor. CHP milletvekilleri, AKP iktidarının baskısına, şiddetine, kenti talanına karşı yurttaşları Kadıköy Meydanı’nda gerçekleştirilecek mitinge çağırdı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun halka sesleneceği miting Kadıköy Meydanı’nda saat 16.00’da başlayacak. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, Türkiye’nin tek bir kişinin her şeye karar verdiği bir döneme geçtiğini anımsatarak yasaklara karşı İstanbulluları bugün Kadıköy’de yapacakları mitinge çağırdı. Tekin, “Tüm İstanbulluları geleceğine sahip çıkmaya, tek adam ve dikta zihniyetine meydan okumaya çağırıyoruz” dedi. Gürsel Tekin, miting için deniz ulaşımını kullanacaklarını, Avcılar, Beşiktaş, Eyüp ve Kasımpaşa başta olmak üzere 8 iskeleden miting alanına deniz yoluyla ulaşım sağlayacaklarını söyledi. HP Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Umut Oran ve basından sorumlu il başkan yardımcısı Canan Kaftancıoğlu da AKP’nin “yasaklarını yok etmek” ve “özgürlükleri sağlamak” için yurttaşlara mitinge katılım çağrısı yaptı. Umut Oran, İstanbul’un 19 yıldır AKP zihniyetiyle baskı ve korkuyla yönetilen bir hale geldiğini belirterek yurttaşların özgürlük ve demokrasi açlığı içinde olduğunu kaydetti. Oran özetle şunları söyledi: “Türkiye’de 10 yıldır AKP ile birlikte insan hakları ve demokraside olumsuz tablo ile geriye gidiş var. İstanbul’u 20 milyonluk bir kent haline getirerek yaşanmaz hale getiriyorlar. Kentte güvenlik, deprem ve ulaşım sorunu var. Tüm bunlardan şikâyeti olan İstanbulluları kendi geleceğine sahip çıkmaya, tek adam ve dikta zihniyetine meydan okumaya çağırıyoruz.” CHP’Lİ AKİF HAMZAÇEBİ: Özel yaşamlar tehlikede ramların referans alınamayacağını, toplumun, bireyin yaşam alanına müdahale edilemeyeceğini söyledi. Hamzaçebi, şöyle devam etti: “Başbakan, otoriter rejim özentisi içindedir. Özel yaşamlar tehlikededir. Yarın insanların sokakta ne giyeceğine karar vermeye soyunmuş olan Başbakan vardır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanıyken bindiği o demokrasi tramvayından inmenin hazırlıklarını yapıyor.” Hamzaçebi, alkolle ilgili düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi’ne götürüp götürmeyecekleri yönündeki soruya, özel yaşama müdahale anlamındaki düzenlemelerin ikincil mevzuatla yapılmak istendiğini, o zaman gereken neyse onların yapılacağını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, alkol satışına yasak getiren yasayla ilgili olarak “özel yaşama müdahale” anlamındaki düzenlemelerin “ikincil mevzuatla” yapılmak istendiğini, o zaman gereken neyse onların yapılacağını belirtti. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın alkol düzenlemesiyle ilgili açıklamalarını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Hamzaçebi, Kılıç’ın doğru değerlendirmeler yaptığını kaydetti. Demokrasilerde yönetimde bulunan kişilerin kendi inançlarına göre yasa çıkaramayacağını, böyle yapılırsa laikliğin çiğnenmiş olacağını öne süren Hamzaçebi, yasaları yaparken dini kav
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle