19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 MAYIS 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 17 Diyarbakır’da ‘Estetik’ Kurul “Tarihi kent” denilince aklımıza ilk gelenler arasındaki Diyarbakır’da geçmişin mimari zenginliğini tümüyle yadsıyan yeni yapılaşmaya nasıl “dur” denebilecek? Ya da, kentin kaldırımlarından yeni binalarına dek tüm “sözde çağdaş!” yapılanması ile geçmişten kalan kültürel miras arasındaki “uyumsuzluk”lara son verebilecek bir imar disiplini nasıl kurulabilecek? Sorular Diyarbakır’daki “yüksek yoğunluklu” siyasal gerilime rağmen kimi duyarlı mimar, yönetici ve akademisyenlerin hayli zamandır gündemindeydi… Özellikle Mimarlar Odası ve ÇEKÜL gibi, uygarlık zenginliklerimize “militanca” sahip çıkan kuruluşların “kent kimliğini gözetmek için alınması gereken önlemler” konusunda düzenledikleri sayısız etkinlik, aynı siyasal gerilimin gündemi belirlemesi yüzünden sadece katılanların belleklerinde kalıyordu ki; Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan bir yönetmelik taslağıyla “tarihi kent”te yaşamanın önemi ve sorumlulukları yerel kamuoyunun gündeminde yer almaya başladı… Dünyanın Çin Seddi’nden sonra ayakta kalabilmiş en uzun ve en eski surlarıyla övünen halkın ve aydınların arasında, “çağdaş Diyarbakır”ın da surlarla çevrili muazzam tarihsel mimariden esinlenilmiş bir özen içersinde gerçekleşmesi hiç değilse konuşulur hale geldi. Peki, kentteki bu önemli “kültürel farkındalık” kaynağı olan yönetmelik ne diyor; neyi amaçlıyor? Yakında Büyükşehir Belediye Meclisi’nin onayına sunulması beklenen taslağın 1’inci maddesi özetle şöyle: Tarihi kentin geçmişine yakışır özende yapılaşmasına yönelik mimari koşullar getirilecek Zavallı İstanbul! İKSV’nin kurucusu Nejat Eczacıbaşı’na yakışır bir anmaydı New York Filarmoni Orkestrası’nın konserleri. Şölen tadındaydı. Yaşadığımız korku, baskı, hoyratlık günlerinden bir süreliğine olsa da insanı “kurtaran”, bulutların üzerine taşıyan, insan dehasını, yaratıcılığını, emeğini yücelten, daha güzel bir dünya umudunu yeşerten yaşamın kavgadan, yok etmekten, şiddetten, birbirini ezmekten ibaret olmadığını anımsatan birkaç saat yaşattı kimilerimize... Konserin yorumunu dün Evin İlyasoğlu’ndan okudunuz. Ben, bu iki günlük şölen boyunca yine gelip karşımıza dikilen o sorunun altını çizmek istiyorum: Haliç Kongre Salonu’nun akustiği korkunç! Hele hele balkonun altına rastlayan sıralarda oturdunuz mu, yandınız. Vazgeçtim neyi duyup, neyi duymamanızdan, kulağınıza ulaşabilen tınıları bile tanıyabilmeniz olanaksız... Bu düşüncemi İKSV yöneticileriyle paylaştığımda aldığım yanıt şu oldu: Haklısın, ama New York Filarmoni’nin teknik adamları geldi, tüm olanakları gördü ve yine de bu salonu tercih ettiler... Anlayacağınız, kötüler içinde en iyisi buymuş! Zavallı İstanbul! Zavallı şehir! Üstelik bu kentti değil mi, kısa bir süre önce Avrupa Kültür Başkenti ilan edilen... Dünya metropollerine taş çıkaracak bir dinamizmi içinde, özünde barındıran İstanbul... Çokkültürlülüğüyle baş döndürücü bir cazibe merkezi oluşturan İstanbul... Üç imparatorluğa başkentlik ettiği günleri, politikacıların rant hırsına rağmen bir türlü unutmayan, unutturmayan İstanbul... Geçmişini anımsamaktan hiç ama hiç vazgeçmeyen İstanbul... Yeşili yok edilen, suları pislenen, zehirlenen, bağrına saplanan gökdelenlerle ırzına geçilen İstanbul... Her gün sayıları artan AVM’lerle üretimin değil tüketimin taçlandırıldığı İstanbul... Genç nüfusunun ateşiyle dünyayı tutuşturmaya aday İstanbul... Gelin görün ki bu kentin doğru dürüst konser salonu yok. Operası yok. Tiyatroları tek tek elinden alınıp yok edildi. Sinemaları da öyle... Kente bir bakın hele: Artık sinemaya ve tiyatro gitmek için, konser dinlemek için AVM’lere girmek zorundayız. Farkındasınız değil mi?! Birkaç gün önce Utku Çakırözer “New York’tan Dev Orkestra geldi, Ankara Bir Bakan bile Gönderemedi” başlıklı yazısında konserlere siyaset dünyasının ilgisizliğinden söz ediyordu. El insaf Sevgili Utku! Sen de amma safmışsın! İstanbul’u bu hale getirenleri mi görmeyi bekliyordun konserlerde?.. Kentin anılarına hiçbir saygısı olmayanları mı? Kentteki yaşanmışlığı yok sayanları mı? Örneğin Emek Sineması için yapılan onca protestoya gözünü, kulağını kapayanları mı? On bin yıllık bulgulara, kalıntılara “çanak çömlek” diyenleri mi? Çokseslilikten nefret edenleri, sanatın içine tükürenleri, tiyatroları kapattıranları, sanatçıları cezalandırma yolları arayanları mı? Güldürme beni! İstanbul’a iyi bakın. Yakında hiç ama hiç tanımayacaksınız zavallı kentinizi! Kentin tarihi sokakları da bakım bekliyor. Diyarbakır surları çevrelerindeki kaçak yapılar temizlenerek meydana çıkarıldı ama Suriçi’ndeki ve dışındaki özensiz yapılaşma önlenemedi. Duyarlılık yönetmeliği “Bu yönetmeliğin amacı, Diyarbakır’da estetiğe, tarihi ve doğal değerlere uygun ilke kararları geliştirmek; yerleşik ve yerleşime yeni açılacak alanlardaki meydan, bulvar, cadde ve anayollara cephesi bulunan yapıların tasarlanmasında şehircilik, mimarlık, kentsel tasarım ve peyzaj mimarlığı disiplinlerinin öngördüğü projeler elde etmek üzere görüş bildirmek üzere oluşturulan Estetik Kurul’un çalışma kurallarını belirlemektir.” Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı çalışan Koruma Kurulu’nun yetkisindeki SİT alanları ile kültür mirası olarak tescilli yapıları “kapsam dışı” tutan yönetmelikte, yerel yönetime bağlı çalışacak Estetik Kurul’un “görev alanı” ise şöyle tanımlanmış: “Büyükşehir Belediyesi yetkisindeki meydan, bulvar, cadde ve ana yol lar ile bu yerlere cephesi olan yapılar, ilçe belediyelerince bildirilecek sokak ve caddeler, bu belediyelerce bildirilmediği takdirde kurulca bu belediyelerin sınırları içerisinde belirlenecek sokak, cadde ve kentsel dönüşüm ve gelişim alanları...” Yine tasarıya göre, kurulda büyükşehir ve ilçe belediyelerinin uzman temsilcilerinin yanı sıra Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası ile mimarlık, sanat tarihi, peyzaj mimarlığı, şehircilik gibi ilgili üniversite mensuplarından üyeler de yer alacak. Mimarlar Odası Diyarbakır Şube Başkanı Necati Pirinççioğlu diyor ki, “Tas Taslak mecliste! lak üzerinde bizim de görüş ve önerilerimiz alındı. Kurulun yapısının demokratik olmasını istedik. Kentin bu düzenlemeye çok ihtiyacı var. Bir an önce onaylanarak yürürlüğe girmesini diliyoruz.” Bu beklenti kente karşı imar suçlarının önlenmesini isteyen duyarlı kesimlerde de giderek yaygınlaşırken Meclis’in tasarıyı görüşmekte neden geciktiği sorusunu da yine Pirinççioğlu şöyle yanıtladı: “Kent kültürü gündemde öne çıkamıyor. Bilinen siyasal gelişmeler hep daha baskın geliyor. Diyarbakır’ın tarihine saygılı yapılaşması yeterince önemsenmiyor.” Bakalım şu “demokratik süreç”ler döneminde tarihi kentimizin “kimlikli gelişme” özlemine ne zaman değer verilecek? Kültürel zenginliği “siyaset malzemesi” değil, “çağdaş uygarlık kaynağı” kılabilecek bir düşünce, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Meclisi’nde ne zaman “akil” hale gelecek? Rekor Cezanne’ın Kültür Servisi Fransız heykeltıraş Auguste Rodin’in başyapıtları “Cehennemin Kapısı” ve “Düşünen Adam”, New York’taki “Empresyonist ve Modern Sanatlar Müzayedesi”nde satıldı. Sotheby Müzayede Evi, Rodin’in ünlü “Cehennemin Kapısı” adlı eserinin 16 milyon dolara (yaklaşık 30 milyon lira) alıcı bulduğunu belirtti. “Düşünen Adam” 15.3 milyon dolara (yaklaşık 29 milyon lira) satılırken, alıcıların isimleri ise gizli tutuldu. Müzayedede, Paul Cezanne’ın “Les Pommes” adlı eseri, 41.6 milyon dolara (yaklaşık 80 milyon lira) satılarak müzayedenin rekorunu kırdı. Amerikalı şarkıcı Madonna’nın 20 yıldır sahip olduğu, Fransız ressam Fernand Leger imzalı “Kırmızı Masada Üç Kadın” (1921) adlı tablo da 7.2 milyon dolara (yaklaşık 14 milyon lira) satıldı. Sanatçı bu satıştan elde ettiği tüm geliri, Afganistan ve Pakistan gibi ülkelerde kız çocuklarının eğitime kazandırılması üzerine çalışan bir vakfa bağışlayacağını açıkladı. Müzayedenin ikinci sıradaki en pahalı eseri ise 25.9 milyon dolar (yaklaşık 50 milyon lira) ile Amedeo Modigliani’nin Rodin’in “L’Amazone” adlı yapıtı “Düşünen oldu. Adam” heykeli. New York’ta ‘Empresyonist ve Modern Sanatlar Müzayedesi’ yapıldı ‘YAKIN MENZİL’ SERGİSİ İSTANBUL MODERN’DE 27 EKİM’E KADAR ZİYARET EDİLEBİLİR Fotoğrafla tutulan günlük Kültür Servisi Türkiye’de güncel fotoğrafa odaklanan “Yakın Menzil” sergisi İstanbul Modern’de açıldı. 27 Ekim’e kadar devam edecek sergide, Merih Akoğul, Orhan Cem Çetin, Murat Germen ve Sıtkı Kösemen’den oluşan İstanbul Modern Fotoğraf Danışma Kurulu tarafından seçilen 18 sanatçının çalışmaları bir araya geliyor. “Yakın Menzil”, kişisel bir belgeleme fikrinin etrafında bir araya gelen ve sanatçıların uzakları keşfetmek yerine kendi yaşantısına ve temas ettiği durumlara odaklandığı bir sergi. Basın toplantısında, İstanbul Modern Fotoğraf Bölümü Yöneticisi Sena Çakırkaya, serginin Devin Yalkın bugün fotoğraf ve politik olaylardan beslenen, üretiminin büyük kısaca, sanatçının hayatı boyunca bir çoğunluğunu oluşturan tanık olduğu veya maruz kaldığı kişisel belgeleme etrafında olay ve durumları bir araya şekillendiğini belirtiyor: getiren bir sergi bu. Sanatçının “Kişisel belgeleme derken, fotoğrafla tuttuğu kişisel bir sanatçının kendi yaşamından, günlük olarak da düşünebiliriz. ailesinden, yakın çevresinden, Kişisel, bir o kadar da tanıdık anılarından, kişisel arşivini çalışmalar. İzleyenlerin kendi içine kattığı çalışmalardan söz hayatından izler bulabileceği, ediyoruz. Çoğu zaman toplumsal kendi deneyimleriyle farklı okumalar yapabileceği işler. Ortak bir hafızanın ürünü aslında.” Sergide, Özgür Atlagan, Fatma Belkıs, Dilan Bozyel, Yusuf Darıyerli, Cemil Batur Gökçeer, Ege Kanar, Korhan Karaoysal, Metehan Özcan, Civan Özkanoğlu, Emir Özşahin, Muhitin Eren Sulamacı, Özlem Şimşek, Sinan Tuncay, Gözde Türkkan, Devin Yalkın, Begüm Yamanlar, Sarp Kerem Yavuz ve Cemre Yeşil’in çalışmaları yer alıyor. Çalışmalara sanatçıların kendi yazdığı metinler de eşlik ediyor. Sergideki yapıtlar, TOKİ konutlarına sıkışmış yaşamlardan gündelik hayatın ritimlerine, küçük bir çocuğun Yeşilçam filmlerinde kendi anne figürünü arayışına veya baba oğul ilişkilerine, şehirlerle birlikte değişen yaşamlara veya çocuk özlemlerine uzanan kişisel, aynı zamanda tanıdık konulara odaklanıyor. İlk kez İstanbul Modern’de sergilenen bu çalışmalar fotoğrafın farklı sunum ve temsil biçimlerini de bir araya getiriyor. Basılı fotoğrafla sınırlı kalmaksızın, video ve enstalasyon gibi farklı sunumlar barındırıyor. 5. KOCAELİ KİTAP FUARI ‘Kâğıttan Dünyaların Keşfi’ Kültür Servisi Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, “Kâğıttan Dünyaların Keşfi” sloganıyla, bu yıl 1119 Mayıs tarihlerinde 5. Kocaeli Kitap Fuarı’nı düzenliyor. Fuar, aralarında Ayşe Kulin, Ahmet Ümit, İlber Ortaylı’nın bulunduğu birçok yazar ve 350 yayınevi, 500 etkinlik ile 20 sahafı ağırlamaya hazırlanıyor. Ayrıca fuar, kitap fuarcılığında bir ilke imza atarak sosyal medya fenomenleri taci kalkavan, frenchoje, İstiklal Akarsu, Sami Hazinses, Serdar Kuzuluoğlu gibi isimlere de ev sahipliği yapacak. Fuar kapsamında panel, söyleşi ve imza günlerinin dışında, 5 bin kişinin aynı anda kitap okuması, sahaflar çarşısı gezisi, işitme engellilere sesli kitap bağışı, mahkum çocuklara kitap bağışı gibi çok sayıda yan etkinlikler gerçekleştirilecek. facebook.com/ucansupurgekadindernegi twitter.com/ucansupurgekf festival.ucansupurge.org Gösterim Yerleri: Kızılırmak Sineması, Goethe Institut Ankara FESTiVAL BAŞLIYOR! Açılış Tarihi/Opening Date: 9 Mayıs 2013 Perşembe/ May 9, 2013 Thursday Saat/Time: 20.30 / 8.30 pm Yer/Venue: Devlet Opera ve Balesi, OperaAnkara LCV/RSVP: 0 312 466 51 57 KÜLTÜR SANAT *Bu ilan Cumhuriyet Gazetesi’nin katkılarıyla yayınlanmıştır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle