Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 MAYIS 2013 PERŞEMBE 6 HABERLER Asıl hedeften örgüte, yakalananlardan MOBESE’ye kadar pek çok konuda açıklamalar örtüşmedi Reyhanlı çelişkiler yumağı İLHAN TAŞCI ANKARA Reyhanlı’daki bombalı saldırının ardından başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere hükümet yetkililerinin yaptığı asıl hedeften saldırıyı yapan örgüte, yakalananlardan MOBESE kameralarının çalışıp çalışmadığına kadar birbiriyle örtüşmeyen pek çok açıklama ilçede yaşananları çelişkiler yumağına dönüştürdü. Saldırıdan üç gün önce Hatay Emniyeti’ne saldırı yapılacağı yönünde ulaşan ihbara karşın saldırıların önlenememesi, Emniyet ile MİT arasında “koordinasyonsuzluk ve çekişme” yaşandığı tartışmalarını da beraberinde getirdi. Hatay 1. Ağır Ceza Mahkemesi, itiraz üzerine olaylarla ilgili yayın yasağını kaldırdı. Patlamaların hemen ardından hükümet üyeleri saldırının arkasındaki gücün Suriye’nin El Muhaberat örgütüne işaret etti, ertesi günü ise THKPC Acilciler örgütünün gerçekleştirdiğini duyurdu. Acilcilerin eski lideri Mihraç Ural ise bunu reddederek, “Acilciler diye bir örgüt, 20 yıldan beri yok” derken, saldırı için İsrail’i işaret etti. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, saldırının asıl hedefinin Ankara olduğu yönündeki iddiaları doğruladı. Aynı iddia ABD’ye hareketi öncesinde Erdoğan’a sorulduğunda ise verdiği yanıt “Bunların hepsi birer dedikodu” oldu. Atalay’ın saldırılarda kullanılan araçlarla ilgili “Plaka tespitleri vesaire yapılmıştır” dedi. İçişleri Bakanı Muammer Güler, saldırılarda kullanılan araçlarla igili “Hemen o depolardan çıkartılarak olay yerine getirilip kısa süre içerisinde patlattıklarını tespit ettik” dedi. Bu açıklamasından iki gün sonra ise Güler’in MOBESE kameralarıyla ilgili sıkıntı olmadığını söyleyip, “Ama yeniden plaka okuma sisteminin geliştirilmesi gerekiyor” demesi dikkat çekti. Atalay plakaların tespit edildiğini söylerken, Güler’in plaka okuma sisteminin geliştirilmesi gerektiği açıklaması kafaları karıştırdı. Olayların hemen ardından 9 kişinin gözaltına alındığını açıklayan Atalay, bu kişilerin itiraflarıyla olayın büyük oranda belirlendiğini söyledi. Atalay’ın bu açıklamayı yaptığı saatlerde şüphelilerin sorgusunun yapılmadığı anlaşıldı. ANKARA VE ADANA’DAKİ PROTESTO EYLEMLERİNE POLİSTEN SERT MÜDAHALE İLÇEYİ KARIŞTIRAN İDDİA ABD’de Görüşürler mi? Başbakan’a yöneltilen “Gülen ile görüşecek misiniz” sorusu ve verilen ilginç yanıt: “Şu anda resmi programımızda böyle bir durum yok ama gökten ne yağar ki yer kabul etmez” olunca, spekülasyonlardan ortalık karıştı. Bu benim alanım, içine hemen dalmalıyım!! Görüşecek mi? Görüşür mü? Ne demek istedi? Yanıt ilginç ama ya eyyamcı, yani soruyu idare edip geçiştirici ve cemaatçileri de okşayıcı ya da “öyle bir fırsat çıktı da red mi ettik” anlamı taşıyor. İlk tepkim şu oldu: “Eğer Gülen’le görüşürse, bükemediği eli öpmek olur..” Buradan gidelim... HHH Fikrim: Görüşeceklerini sanmıyorum, olasılık yüzde 1. Bakanlardan biri heyetten kaçar görüşmeye gider mi? Bilmiyorum, 2010 öncesi B.Arınç yarı gizli gitmiş ve buradaki cemaatçileri şikâyet etmişti! Sonuç elde var sıfırdı. RTE’nin Gülen’i karargâhında ziyaret etme olasılığı sıfır (padişah olan kim ayol, karizmayı tam çizdirmek olur!), yüzde 1’i de başka bir yerde karşılaşmalarına veririm. Uçuk bir espri: Mesela Beyaz Saray’da Obama ikisini bir araya getirirmiş! (Netanyahu ile RTE’yi getirdiği gibi!) Ama böyle bir şey olmaz, ABD ikisinin barışmasıyla ilgilenmez! Siyasidini oluşumlarla ilişkisini ayrı ayrı sürdürmesi her zaman işine gelir... Şimdi ciddiyet: Gülen(ciler) ile RTE adeta kanlı bıçaklı! Gülen durmadan çakıyor Başbakan’a! En son, “gücün onu nasıl zehirlediği” konusunda fetvada bulundu. Burada bir “firavun söylemi” de gizli. Nedeni, iktidar kavgası, paylaşımı. Her zaman yazdım, Gülen ve RTE ayrı güçler, gövdeler, tarihi gelişimleri çok farklı, bir gövdede birleşmeleri asla mümkün değil. Hep ayrı kalacak ve didişecekler! Siyaset bilmeyenin bunu kavraması zor olabilir! RTE polisteki gücünü epey dağıttı Gülen’in. Cemaatçilerin MİT’te icra gücü vermediği için kıyamet koptu. Yargı, yüksek yargıda paçayı cemaate epey kaptırdı. Birbirlerinin kuyusunu kazacak kadar hasımlar... Cemaatçiler RTE’yi neredeyse diktatörlükle suçlayacaklar, bu nedenle biraz demokrat görünüme ihtiyaçları var. Ben de onlara diyorum ki, “yaaa öyle mi, hadi şu Silivri davalarının çökertmekle işe başlayın öyleyse, görelim demokratlığınızı”! Pat diye yaparsınız isterseniz, bunu RTE’nin af ile yapmasına ve krediyi toplamasına izin vermeyin! Böyle durumda Silivri suçu büyük ölçüde sizin üzerinizde kalacak! HHH Sadede gelelim: RTE Gülen ile görüşmek ister mi? RTE esnek bir insan olabilir bu konuda... Önünde seçimler var. Büyük bir yetkiyle Çankaya’ya çıkmak istiyor. Önümüzde anayasa referandumu olasılığı var, ya yenisi ya da madde değişimi. Yüzde 50 alması zor. Cemaatin yüzde 35 gibi bir oy potansiyellerinden bahsediliyor (belki 23). Cemaat RTE’ye karşı çıkarsa Başbakan’ın işi hepten zora binebilir. Seçimireferandumu kazanmak için, Gülencilerin oyu şart olursa devlet paylaşımı konusunda aralarında üst düzey bir görüşme olur. Ne yani, RTE Apo’nun desteğini almak için taviz veriyor da Gülenciler yetim insanlar mı... Alma verme ilişkilerinde bu doğaldır. Gerekirse bu görüşme hangi düzeyde olur bilemem. RTE ile Gülen arasında ABD desteği açısından da bir rekabet mi var? Dün Hüseyin Gülerce, Zaman gazetesinde beklenmedik bir yazı yazdı. Bizim Nilgün Cerrahoğlu’nun 2012’deki bir yazısından alıntı yaptı. Orada, CIA’nın eski Ortadoğu bölge şefi Robert Baer, 2008’de kitabında, ABD’nin Ortadoğu’da amaçlarına ulaşmak için Sünni ile Şiileri birbirine kırdırmanın en iyi yol olduğunu, Kürdistan’ın kurulması ve Irak’ın etnik temelde parçalanması gerektiğini yazıyordu. H. Güler’ce de buradan yola çıkarak “mezhep çatışmasını Türkiye’ye sıçratmak istiyorlar, ülke içinde birliğe en çok ihtiyaç duyulan zaman” diyordu. Bu RTE’nin politikasına da bir eleştiri, sanki antiAmerikan rengi de verilmek isteniyor. Başka bir cemaat yazarı da, “Suriye’de Esad’ın yıkılması ana mesele değil” diyor ve Amerikan’ın Suriye’de Esad’lı çözüm arama politikasına destek veriyordu. Cemaat, Kürtlerle çözüm süreci dahil, RTE politikasına çok yönlü eleştiri yapıyor. Amaç RTE’yi Gülen’le masaya oturtmak mı? Bir bilmecem var çocuklar gibi bir şey... Ama, RTE Gülen’e gitmez… Reyhanlı’da büyük infial MUSTAFA KEMAL ERDEMOL Dedikodu mu, gerçek mi? Orantısız güç Haber Merkezi Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde 51 kişinin yaşamını yitirdiği bombalı saldırı yurt genelinde eylemlerle kınandı. Ankara Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi ve ODTÜ öğrencileri Reyhanlı patlamasını protesto etmek ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun istifaya çağırmak için Dışişleri Bakanlığı’na yürümek istedi. ODTÜ’lü öğrenciler kampus kapısından yürümek isterken Hacettepe öğrencileri ODTÜ önlerine geldi. Bu sırada da Ankara Üniversitesi Cebeci Yerleşkesi’nden çıkan öğrencilerin önü Kurtuluş’ta polis tarafından kesildi. Burada başlayan sert müdahalede bir öğrenci gaz bombası isabet etmesi nedeniyle başından yaralandı. Cebeci’de çıkan arbede sırasında bulvar üzerindeki bir öğrenciye polis yolu trafiğe kapatmadığı için araba çarptı. Öğrencilerin yerleşke içine kaçtığı, polisin kampus içine de gaz bombası attığı ve fenalaşan öğrenciler için içeri ambulans girmesine izin vermediği belirtildi. Cebeci’de müdahale sürerken Dışişleri Bakanlığı’na ulaşmayı başaran 22 Öğrenci Kolektifleri üyesi gözaltına alındı. şişeleri sapanlar ve taşlarla yanıt verdi. Bir kız öğrencinin polis copuyla gözünden yaralandığı görüldü. Öğrenciler dağılmayınca polis rektörlük iznine gerek duymadan TOMA’larla kampus içine girdi. ODTÜ kapısındaki müdahale sırasında gaz bombası isabet etmesi nedeniyle kafasında kırık oluşan bir TKP’li öğrencinin Hacettepe Hastanesi’ne kaldırıldığı öğrenildi. İddiaya göre tedavisi sırasında polis öğrencinin zorla ifadesini almak istedi. Öğrenci Kolektifleri, bir başka öğrencinin de boynuna gaz bombası isabet ettiğini, öğrencinin hastanede boynuna 13 dikiş atıldığını bildirdi. İstanbul’da ise Boğaziçi Üniversitesi kuzey yerleşkesinde toplanan öğrenciler “Suriye’de emperyalist müdahaleye hayır” pankartı açıp üniversitenin ana kapısına yürüdü. Burada grup adına açıklama yapan Hataylı öğrenci Güfte Sürmeli, yaşanan saldırının emperyalizmin Suriye’ye yönelik müdahalelerinin ve AKP iktidarının taşeronluk politikasının bir sonucu olduğunu belirtti. Boğaziçi’nde eylem Yaralıya zorla sorgu ODTÜ kapısında bir araya gelen ODTÜ’lü öğrenciler ile Hacettepe öğrencileri birleşmek istedi. Hacettepeliler ODTÜ’lülere doğru sloganlarla yürürken ODTÜ’lüler “isyan” sesleri ile koşmaya başladı ve polis gaz bombalarını yağdırdı. Öğrencilerin bir kısmı ODTÜ yerleşkesine kaçarken bir kısmı da Eskişehir Yolu trafiği içinde geriye koşmaya başladı. Çevik kuvvet yerleşke içindeki öğrencilerin üzerine yüzlerce gaz bombası atıp tonlarca tazyikli su sıkarken öğrenciler soda Adana’da da biber gazı ve cop Adana Büyükşehir Belediyesi önünde toplanan çok sayıda siyasi parti, sivil toplum örgütü, sendika ve dernek AKP il binasına yürümek istedi. Ancak polis buna izin vermedi. Grup yetkililerinin Uğur Mumcu Meydanı’nda basın açıklaması yapmasına izin verildi. Ancak Uğur Mumcu Meydanı’na gelindiğinde bazı grupların AKP il binasına yürümek istemesi üzerine polis, topluluğa biber gazı ve copla müdahale etti. Yaşanan gerginlikte onlarca kişi yaralandı. MİTEmniyet kapışması Hükümet yetkililerinin araçların depodan çıkartılıp patlatıldığını açıklamasına karşın “bir başka kaynağın” araçlarla Ankara’da keşif yapıldığı bilgisini fotoğraflı “vermesi” dikkat çekti. Bilgilerdeki farklılıklar MİT ile Emniyet arasındaki “koordinasyonsuzluğu ve çekişmeyi” gündeme getirdi. MİT’in 3 aracın plakasını emniyete ilettiği ama araçların emniyet tarafından yakalanmadığı da savlandı. Atalay buna ilişkin değişik istihbari bilgiler bulunduğunu belirtip, “böyle zamanlarda olur” demekle yetindi. Saldırıdan 3 gün önce Hatay Emniyet Müdürlüğü’ne “ses getirici bombalı eylem yapılacağı” ihbarı yapılmasına karşın saldırının önlenememesi zaafiyet tartışmasına neden oldu. Erdoğan da bu zafiyeti kabul ederek, “Emniyet teşkilatı ile İstihbarat Teşkilatı arasında bir kopukluk söz konusu olabilir” değerlendirmesini yaptı. İlk kez bir bombalı saldırının ardından “kopukluğun” anlaşılıp ortaya çıkarılması için Başbakanlık Teftiş Kurulu görevlendirildi. SURİYELİ MÜLTECİLER GİDİYOR AKIN BODUR REYHANLI Bombalı saldırıların ardından “Suriyeliler linç edilerek öldürüldü” iddiası Rehyanlı’da infial yarattı. İlçenin AKP’li belediye başkanı iddialar için “Akıl almaz, mantık dışı” derken CHP Hatay Milletvekili Hasan Akgöl de iddiayı, “Reyhanlı halkına yönelik büyük bir iftira olarak” değerlendirdi. Gazeteci Hakan Albayrak ve MazlumDer’in raporunda Reyhanlıların patlamadan sonra Suriyeli mültecilerin kafalarını ezerek öldürdükleri iddiası ilçede büyük öfkeye yol açtı. Başları ezilerek öldürülen Suriyelilerin otopsisinde görev alan ve durumu gizlemelerinin istendiği ileri sürülen doktorlar iddiayı yalanladı. Adlarının açıklanmasını istemeyen bazı doktorlar, “Alçakça bir yalanın parçası ve hiç işlenmeyen korkunç bir linç iddiasının bilerek ya da bilmeyerek destekçisi yapılmış olmamızı kınıyoruz” dediler. İlçenin AKP’li Belediye Başkanı Hüseyin Şanverdi de Albayrak’ın iddialarını şaşkınlıkla karşıladığını belirterek “Bunlar doğru değil. Uzun zamandır mültecilere öfke biriktirmiş olan vatandaşlarımızın karıştığı kimi vakalar oldu, Suriyeliler saldırıya uğradı, dövüldü ama, kimsenin kafası ezilerek öldüğüne tanık olmadım, kimse de olmadı” diye konuştu. CHP’li Akgöl de “Böyle bir olay olsaydı kolayca örtbas edilemez” diyerek Reyhanlı halkının merhametli ve hoşgörülü olduğuna dikkat çekti. Akgöl, Reyhanlı halkını cani göstermenin haksızlık olduğunu vurguladı. Samandağ Alevi Kültürünü Araştırma Derneği de Sünni nüfusun çoğunlukta olduğu Reyhanlı’ya yönelik iddialara sert tepki gösterdi. Açıklamada “Türkiye yastayken böyle kendini bilmez kişilerin buna benzer açıklamaları ateşe körükle gitmekten başka bir şey değildir” dedi. ‘ÖLECEKSEK KENDİ ÜLKEMİZDE ÖLELİM’ tı. Türk halkına teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bugün ilçeyi ziyaret edecek. Morgda bulunan ve yüzleri tanınır halde olan 3 kişinin cesedine sahip çıkan olmadı. Bu kişilerin Suriye uyruklu olabileceği belirtildi. Adana Adli Tıp Kurumu’na gönderilen tanınmayacak haldeki 5 cesedin kimlik tespit çalışmaları ise sürüyor. Kayıp ailelerinden alınan kan örnekleri ile cesetlere DNA testi yapılacağı belirtildi. Cesetlerin kayıp olduğu bildirilen Mehmet Taş (38), Sedat Pişen (28), Zahide Kuday, Mustafa Kaya ve Kemal Baz’a (58) ait olabileceği belirtildi. 24’ü ağır 55 kişinin tedavisi de sürüyor. Gözaltında ilginç kişiler Cumhuriyet’in ulaştığı bilgiye göre gözaltına alınanlar arasında “ilginç” kişiler bulunuyor. Dün serbest bırakılan B.G. bölgede “dolandırıcı” ve “serseri” birisi olarak tanınıyor. Tavukçuluk yapan A.K. de gözaltına alınıp bırakılanlar arasında yer aldı A.K’nin ise kendi halinde küçük bir esnaf olduğu belirtiliyor. HATAY Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde 11 Mayıs’ta 51 kişinin öldüğü bombalı saldırının ardından Suriye li mülteciler ilçeyi terk ediyor. Halk ise cumartesi günü yapmayı planladığı yürüyüşle saldırıyı lanetleyecek. Türkiye’ye sığınıp Reyhanlı’da ev kiralayan Suriyeliler, gerginlik nedeniyle dönüyor. Pasaportlu 25 bin, pasaportsuz yaklaşık 40 bin Suriyelinin bulunduğu ilçede önceki gün akşam 1500 Suriyeli, polis ve asker koruması eşliğinde kentten çıkarıldı. Suriyeli sğınmacılardan bir kısmı kamplara gönderilirken bazıları da Suriye’ye döndü. Reyhanlı’da 4 tutuklama ADANA (Cumhuriyet) Reyhanlı’daki saldırıyla ilgili gözaltına alınan 13 kişiden 1’i Hatay Emniyet Müdürlüğü’ndeki sorgusunun ardından serbest bırakılırken 8 kişi Adana Adliyesi’ne gönderildi. Adana’dan görevlendirilen Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı tarafından sorgulanan 8 erkek şüpheli, geniş güvenlik önlemleri altında getirildiği Adana Adliyesi’nde, kelepçeli olarak mahkum girişinden adliye binasına sokuldu. Zanlılardan 4’ü serbest bırakılırken 4’ü sevk edildikleri mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Fotoğraflar: DHA, AA Reyhanlılılar ile gözyaşları arasında kucaklaşan Suriyelilerin, iç savaş nedeniyle yanlarında fazla miktarda ekmek götürmesi dikkat çekti. Suriyeliler, “Savaştan kaçıp Türkiye’ye geldik. Ama bu patlayan bomba bizim aklımızı başımıza getirdi. Ölüm, her yerde karşımıza çıkıyor. Mademki öleceğiz, bari kendi ülkemizde ölelim. Türkiye bize sahip çık SANATÇILAR GİRİŞİMİ’NDEN TEPKİ barış düşmanı siyaset Katliamın sorumlusu İstanbul Haber Servisi Sanatçılar Girişimi, Reyhanlı’da yaşanan katliamın sorumlusunun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetinin uyguladığı barış düşmanı siyaset olduğunu belirtti. Medyaya getirilen yasaklarla, halkın gerçekleri öğrenme hakkının engellenemeyeceği vurgulandı. Yapılan yazılı açıklamada, şöyle denildi:“Erdoğan’ın inanılmaz bir pervasızlıkla, sorumlusunun kendisi olduğu Reyhanlı katliamını görmezden gelerek, Suriye’deki bebeklerden, mahşer gününde kendisine hesap sorulacağından söz ediyor. Mahşer gününde ona ne hesap sorulacağını bilemeyiz. Ama bu dünyada ona sorulacak hesapların en ön sırasına, kanlı harfler ve kanlı rakamlarla, Reyhanlı katliamının da yazıldığından kimsenin kuşkusu olmasın. Bu ülke, bu Başbakan’dan ve hükümetinden bir an önce kurtulmalıdır. Ellerimiz yakanızdadır. İşlenen cinayetin, cinayetlerin hesabını vermekten kurtulamayacaksınız.” Reyhanlı Esnaf ve Sanatkârlar Kredi Kefalet Kooperatifi Başkanı Ali Bayır, saldırıların gerçekleştiği Atatürk Caddesi’nde hasar tespitinin eksik yapıldığını belirterek “Görevliler, sadece dışarıdan bakıp, ‘zarar gördü, yandı, yıkıldı’ diye tutanak tuttular. Esnafın ne sattığı, dükkânında ne kadar malının heba olduğu, stok durumunu soran olmadı. Zararlar neye göre karşılanacak bilmiyoruz. O nedenle yeniden bilirkişilerin gelip detaylı hasar tespiti yapmasını istiyoruz” dedi. ‘H A SA R TES PİTİ Y A N Y AL R A A R S A RI LI Y LIŞ Saldırının ardından onarım ve temizlik çalışmaları sürerken, onarılamayacak durumda olan binalar da yıkılmaya başlandı. Belediye binası yanındaki saldırıda zarar gören 2 katlı bina, önceki akşam iş makineleriyle yıkıldı. Reyhanlı Belediyesi işçileri de hizmet binasının temizliği ve onarımı için çalıştı. Zarar gören işyerleri de onarımın ardından yeniden açıldı. Humus satışı yapan işletmeci Mehmet İncili, “Olayın şokunu hâlâ atlatamadık. Bugün ise işyerimizi açtık” diye konuştu. OR YA P IL D I’