23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 MAYIS 2013 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr 13 Berlin ile stratejik diyalog BAHADIR SELİM DİLEK Davutoğlu, ilişkileri derinleştirmeyi hedefleyen mekanizmanın ilk toplantısı için Almanya’da BERLİN Türkiye ile Almanya arasında, ilişkilerin boyutuna derinlik kazandırmak ve karşılıklı temasların kurumsallaştırılmasını sağlamak üzere “Stratejik Diyalog Mekanizması” kuruluyor. İlk toplantısını bugün yapacak olan mekanizma çerçevesinde; ikili ilişkiler, AB, Suriye konusunun ele alınacağı bölgesel konular, güvenlik ve terörle mücadele başlıklarında beş çalışma grubu oluşturulacak. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hem Stratejik Diyalog Mekanizması’nın ilk toplantısına katılmak hem de Türkiye’nin Batı Avrupa’daki başkonsolosları ile toplantı yapmak için dün Berlin’e gelirken başkonsoloslar toplantısının açılışı Şehitlik Camisi’nde dualarla yapıldı. Davutoğlu Berlin ziyaretinde ilk olarak Türk mahallesi olarak bilinen Kreuzberg’i de ziyaret etti. Burada yürüyüş yaparak gurbetçi esnaflarla konuşan Davutoğlu, öğle yemeğini de yine bir Türk kebap D avutoğlu hem Stratejik Diyalog Mekanizması’nın ilk toplantısına katılmak hem de Türkiye’nin Batı Avrupa’daki başkonsolosları ile toplantı yapmak için dün Berlin’e gelirken başkonsoloslar toplantısının açılışı Şehitlik Camisi’nde dualarla yapıldı. Davutoğlu, Türk kökenlilerin yoğun olarak yaşadığı Kreuzberg semtini ziyaret ederek, buradaki esnafla sohbet etti. (Fotoğraf: AA) met, Ensar ve Açelya isimli üç çocuğa “Şehitlerimizin emanetlerine sahip çıkacak mısınız” diye sordu. “Evet” cevabını alan Davutoğlu, “Arkamda şehitlerimiz, önümde başkonsoloslarımız ve vatandaşlarımız ama en önemlisi yanımda o şehitlerin mirasını korumaya ahdetmiş Mehmet, Ensar ve Açelya varken bu milletin sırtı hiçbir zaman yere gelmez” dedi. THY’nin Ruj Cihadı Tutmadı Tahran’da uzun yıllar yaşayan ve THY’deki ruj yasağını hayretle karışık endişeyle izleyen bir dostum “Biliyor musun?” dedi, “Ruj Cihadı adında bir kitap var. İran’dayken okumuştum. Ulusal havayolunuzda kırmızı rujun yasaklandığını öğrendiğimde aklıma ilk gelen şey… Azade Moaveni’nin bu Ruj Cihadı isimli kitabı oldu!” İnternette biraz göz attım... Ruj ve makyajın molla rejiminin elinde nasıl iki ucu keskin bir siyasi silaha dönüştüğünü anlatıyor Ruj Cihadı! İran rejimi, kadın bedeni üzerindeki mutlak gücünü ve hâkimiyetini pekiştirmek uğruna, gereğinde ruja dek inen detaylarla uğraşıyor. Ve böylece kamu alanını, kadınsı olan her türlü tezahürden arındırmayı amaçlıyor. Kadınlar da “rejime başkaldırmak” ve “bedenimiz bizimdir” demek adına, inatla boya kutusuna batmışçasına makyaj yapmaktan vazgeçmiyorlar. “Makyaj gibi sığ ve hafif şeyler bile İran’da bu sebeple siyasileşiyor!” diyor Ruj Cihadı’nın yazarı Moaveni. Rejim, aklına esen her şeye, dilediği zaman, dilediğince müdahale ediyor. İranlı kadınlar da kendi yöntemleriyle mücadele edip buna karşı direniş gösteriyorlar. Yolda ahlak polisinden “ojeni sil!”, “rujunu çıkart” uyarısı aldıklarında örneğin, emri derhal uyguluyorlar. Ancak ilk köşeyi dönünce, canlarının çektiği rengi geri sürüyorlar. çısında yedi. Kreuzberg’in ardından Şehitlik Camisi’ne giderek öğle namazını burada kılan Davutoğlu, başkonsoloslar toplantısının açılışını da burada yaptı. Şehitlğe çiçek bırakan Davutoğlu, okunan duanın ardından yaptığı konuşmada, bu yıl ilk kez Türkiye’nin birçok ülkede gö revli başkonsoloslarını bir araya getirdikleri bir toplantı düzenlediklerini ifade etti. Davutoğlu, Berlin’de yapılmasına karar verilen ilk toplantının başlangıç yerinin, şehitlerin huzuru olmasını istediklerini söyledi. Davutoğlu, bu sırada yanına gelen Meh Dışişleri Bakanı Davutoğlu daha sonra, Türkiye’nin Berlin Büyükelçiliği’nde NSU mağduru ailelerle bir araya geldi. Edinilen bilgilere göre Davutoğlu, NSU mağduru ailelerle, “Bakan olarak da büyükelçiler de başkonsloslar da her zaman yanınızda olacağız” görüşünü iletti. Davutoğlu, “Bu ırkçı bir saldırıdır. Irkçı saldırılar cezasız kalamamalıdır. Yargı sürecini yakından takip ediyoruz” dedi. Bu toplantının ardından Davutoğlu, başkonsoloslara hitaben bir de konuşma yaptı. NSU mağduru aileler 2 BİN 500 AVRO Türkçe konuştu cezayı yedi KIRCAALİ (AA) Bulgaristan’da bugün yapılacak erken parlamento seçimlerine katılacak 45 parti ve koalisyon, propaganda çalışmalarını dün tamamlarken, üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) seçim kampanyasının son gününde miting ve konser düzenledi. HÖH, ülkenin güneydoğusundaki Hasköy şehrine bağlı Karamantzi köyünde 1989 yılında devrilen sosyalist rejimin Müslümanlara karşı uyguladığı asimilasyon politikalarını hatırlatmak üzere miting düzenledi. Mitingte konuşan HÖH lideri Lütvi Mestan, seçimin, Bulgaristan için “kader günü olacağını” belirterek, seçimden daha güçlü ve başarılı çıkacaklarını savundu. Mestan, Karamantzi halkının 29 yıl önce komünistlere karşı direnişin öncüsü olduğunu, o direnişe katılanların acılarını unutmayacaklarını kaydetti. Seçim kampanyasının son gününde Türklerin yoğun olarak yaşadığı Kırcaali’de konser de düzenleyen HÖH, bölge milletvekili adaylarını tanıttı. Lütvi Mestan, Kırcaali halkını Türkçe selamlayarak Karamantzi’de konuşmasını Türkçe yaptığı için anında 2 bin 500 Avro para cezasına çarptırıldığını söyledi. Konuşmaların ardından Malina, Tvetelina ve Azis gibi birçok sanatçı konser verdi. ‘Kırmızı ruj: Şehit kanına hakaret!’ İran devrimi, ilk yıllarda kadınlara makyajı yekten yasaklamış. Yasak listesinin başını, vatanmilletSakarya hamasetiyle, “şehit kanına hakaret” diye nitelendirilen “kırmızı ruj” çekmekteymiş! Kadınların direnişi ile birlikte bu yasaklar zamanla kadük olmuş. Ahlak polisi ne var ki, mayıs başındaki tıpkı THY yönetmeliğinde olduğu gibi oje ve rujların rengine müdahale etmeyi kendine hâlâ görev biliyor. Özellikle içinde bulunduğumuz şu yaz ayları öncesinde sokaklarda sıklıkla kılık, kıyafet; makyaj kontrolü yapıyor. Ancak karakoldan göze aldıkları para cezasını ödeyerek dönen kadınlar, İran rejiminin bu beyhude çabalarını biçare bir köşe kapmacaya dönüştürüyor. Tahran sokaklarında bu yüzden en havalısından makyajlı kadınları görmek son derece sıradan bir şey. İran’ı yakından tanıyan dostuma “Bu danışıklı dövüş oyununun bunca yıldır nasıl sürdürülebildiğini” soruyorum: “Baskının devam edebilmesi için” diyerek bana yanıt veriyor arkadaşım: “Yasakların yalnızca ismen var olması ya da sırf o havanın estirilmesi yetiyor. İlla ki harfiyen uygulanmaları gerekmiyor. Önemli olan, sistem üzerinde Demokles’in kılıcı gibi bu ‘keyfiliğin’ sürdürülebilmesi… Keyfiliğin bizzat kendisi ‘baskı’ demek. Kırmızı çizginin zira nereden geçtiğini, asla bilemiyorsun. Başlı başına bu insanları baş eğdirmeye kâfi geliyor!” THY yasaklarının bizdeki “takıyyeci keyfiliği” gibi tıpkı diye düşünmeden edemiyorum... Hostes üniformalarını bir günden diğerine, alenen tesettürden bozma biçimsiz kaftanlara çevirmeye çalışıyorlar... Konu medyaya sızınca; “Yalnız fikir jimnastiğiydi!” diye çark ediyorlar. Birkaç ay geçince arkadan “yeni makyaj yönetmeliğini” ileri sürüyorlar. İran devriminin en hararetli yıllarında olduğu gibi “kırmızı ruja”, “ojeye” bariz yasaklar getiriyorlar. Gerekçelerini; “Yolcudan tepki var!” diye açıklıyorlar. “Görsel bütünlük bozuluyor!” buyuruyorlar. Uçuş emniyetinden giriyorlar, “duru görünümle marka algısının güçlendirilmesinden” çıkıyorlar... İran’ı sollayarak hatta “Tepe topuzu da yasak!” demeye dek varıyorlar: “Sadece ense topuzuna” vize veriyorlar. Tokaya dahi standardizasyon getirmeye kalkıyorlar... THY Genel Müdürü Temel Kotil ansızın sonra başka bir telden çalıyor. “Yok böyle bir şey!” diyor: “Bizim ruj rengiyle sıkıntımız yok. Alt seviyedeki yöneticiler bize sormadan böyle bir karar almış!” Kabin görevlilerine tebliğ edilen, kamuoyuna en üst perdeden açıklanan ve bunca ayrıntıya inen “yasaklar listesi...” meğer yalnız aymaz bir “alt düzey yöneticinin” marifetiymiş! Oldu... Biz de yedik. Dünyanın gerisi “THY’nin geri adım attığını”, “ruj yasağı serüveninin” sonunu getiremediğini gördü, izledi ve havayolu şirketimizin arkasından tef çaldı. Yabancı basında konuyla ilgili gördüğüm tüm değerlendirmelerde yapılan ortak yorum; THY’nin yükselen ulusal ve uluslararası kamuoyu baskısı karşısında apar topar bir “Udönüş” yaptığı yönündeydi. Tıpkı vaktiyle Erdoğan’ın AB baskısı karşısında “zinayı yasallaştırmaktan” geri adım atmış olduğu gibi... Hiç bıkmadan, usanmadan… sürekli deniyorlar. Alkol yasağında olduğu gibi boşluk bulduklarında, anında dayatıyorlar. Bu “keyfilik” ve hangi yasağın nereden, ne zaman bastıracağını bilememek kuşkusu; üzerimizde biteviye artan baskı ortamını ağır bir kâbus gibi yeterince güçlü biçimde hissetmemize yetiyor. “Kırmızı ruj” bundan böyle ikinci emre dek serbest! Ama bakalım hostesler, diledikleri ruju, gönül rahatlığıyla kendilerini özgür hissederek kullanabilecek mi? İlk kez peşpeşe iki sivil iktidar 66 yıllık tarihinde 3 darbe ve 4 askeri yönetici görmüş olan Pakistan, Taliban’ın saldırı tehdidi gölgesinde yapılan seçimlerle birlikte, ilk kez ömrünü tamamlayan bir sivil iktidardan yeni bir sivil iktidara geçmiş olacak. Taliban tehdidine karşı on binlerce asker seçim bölgelerine konuşlandırılırken ülkenin İran ve Afganistan sınırları da yabancı militanlara karşı seçim öncesi üç günlüğüne kapatıldı. Pakistan Talibanı demokrasinin İslamiyetle bağdaşmadığını düşünüyor. Sandıkların önünde uzun kuyrukların oluştuğu Karaçi’de bir siyasi büroya düzenlenen saldırıda 11 kişi hayatını kaybetti. Peşaver’de bir intihar bombacısı polis tarafından fark edilince üzerindeki bombayı patlattı, Ketta’da da patlama olduğu kaydedildi. (Fotoğraf: AP) Takıyyeci keyfiliğin baskısı Mübarek davasında arbede Hak ve Özgürlükler Hareketi, kampanyasının son gününde Kırcaali şehrinde şarkıcı Malina’nın da katıldığı bir konser düzenledi. Burada da halka seslenen HÖH lideri Mestan, Türkçe konuştuğu için aldığı cezadan da söz etti. (Fotoğraf: AA) Dış Haberler Servisi Devrim sırasında göstericilere ateş açma ve yolsuzluk suçlamalarıyla dün yine hâkim karşısına çıkan eski Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in yargılandığı dava 8 Haziran’a ertelenirken avukatlar arasında arbede çıktı. Mahkeme salonuna gösterilerde hayatını kaybedenlerin yakınlarının avukatları alınmazken savunma avukatlarının girmesine izin verilmesi güvenlik güçleriyle avukatlar arasında tartışmaya sebep oldu. Tartışmanın ardından davacıların avukatlarının ve bazı gazetecilerin mahkeme salonuna girmesine izin verildi. Mahkeme salonunda kafes arakasındaki bölümde, tekerlekli sandalyede oturan Mübarek’in üzerinde, mahkumların giydiği beyaz kıyafetin olduğu görüldü. Devrik lider, önceki duruşmalarda olduğu gibi siyah gözlük takmıştı.Duruşmanın yapıldığı polis akademisi merkezi önünde Mübarek destekçileri ile gösterilerde öldürülenlerin yakınları arasında arbede çıktı. Davaya bakan hâkim Mahmud Kamil er Reşidi, 55 bin sayfalık dava dosyasını okumak için günde 20 saatini ayırdığını söyledi. Mübarek (AP) ANMA VEFAT Barış Derneği kurucularından dava arkadaşımız, davada tutuklu yargılanan ve mahkum olanlardan Zinadaki geri adım gibi REHA İSVAN Değerli Cahide’miz (Saatçioğlu Altınel) Anneler Günü’nde seni ve sana “AblaAnne” ismini vererek her zaman ikinci annesi olarak gören ve kardeşleriniz arasında layık olduğun yere koyan Atilla’nı sevgi, saygı ve rahmetle anıyoruz. vefat etmiştir. Demokrasi ve barış için inançlı çabaları ve katıldığı eylemleri unutulmayacaktır. Tüm barış sevenlerin başı sağ olsun. Türkiye Barış Derneği Sanık Avukatları Av. KEMAL ANADOL, Av. MÜŞÜR KAYA CANPOLAT, Av. TURGUT KAZAN, Av. ERTUĞRUL GÜNAY, Av. RASİM ÖZ, Av. MUSTAFA ÖZKAN KÖKÇELİ, Av. ALİ ŞEN, Av. ALİ GALİP YILDIZ AİLEN Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. HİDAYET ŞEN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle