18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 MAYIS 2013 PAZAR 10 EKONOMİ değişmesi ile olanaklıdır. Yukarıda özetlemeye çalıştığım toplumsal değer yargıları ile, davranış biçimi ile, kişilik eksikliği ile ne demokrasi olur, ne ülke kalkınır ne de ciddi bir sol hareket başlatılabilir. Günümüzde belli bir çevrede tedirginlik seziliyor. “Diktaya, tek adam yönetimine mi gidiyoruz?” Belli tutkuları, kompleksleri, kişisel niyetleri olanları fazla kınamam. İnsan kendinde belli nitelikler, özellikler vehmedebilir; tutkuları, kompleksleri de olabilir. Kişiler bu gibi duygu, düşünce hatta saplantılar için kınanamaz. Belki psişik bir vaka olarak görülebilir. Asıl tehlikeli olan, kınanacak olanlar bu tür hevesleri besleyenlerdir. Bir toplumda diktaya gidişi özendiren alkış, övgü, biat davranışlar yaygın ise kabahat başkanlık tutkusuna kapılmış olanlarda mı, yoksa bunu destekleyenlerde midir? Bizde, kişi yandaş bulabiliyor, ürkütme ile medyayı kontrol altına alabiliyor, akil adam seçebiliyor, çıkar beklentisi ya da korku ile işadamı desteği sağlayabiliyorsa, vatandaşın önemli bir bölümü yaşananlara karşı ilgisiz ve tepkisiz ise ülkede rejim, hatta ülke bütünlüğü tehlikeye düşerse, suçlanacak olan herhalde kişi değildir. Suç kişiliği gelişmemiş bireylerin, çıkar örgütlerinin, medyanın, sözde işadamlarınındır. Kişiliği gelişmiş, inançlı, özverili, bilgili, mücadeleci bir toplumda ne dikta hevesi olur, ne rejim değişikliği gündeme gelir, ne ülke dış güçlerin ayak oyunlarından etkilenir, ne terör uzun süreli olabilir ne de bölünme gündeme gelir. Ülkede günümüzde bu tür sorunlar yaşanıyorsa nedeni, ne yazık ki bireylerin büyük kısmında kişiliğin gelişmemiş, buna karşı demokrasiye, bağımsızlığa, özgürlüğe yatkın kişilerin toplumda azınlıkta olmasıdır. Bireyler eksikliklerini göremedikleri, kendilerini geliştirmek için çaba göstermedikleri gibi eleştirenlere de tepki vermektedirler. Ayrıca sıradan olmayanlar ülkede dışlanıyor, tersine ayıklanma, negatif seleksiyon yaşanıyorsa, kalkıp da “Biz bunlara layık mıyız?” diye sorgulamak pek haklı gelmiyor. Samimi, dürüst ve açık olalım: “Evet, layıkız.” Ne yazık ki kurunun yanında yaş da yanıyor. Türkİş’in bakanlığa sunduğu rapora göre, yoksulluk hızla artıyor Kölelik düzeni MUSTAFA ÇAKIR Layık mıyız? Zaman zaman tepki gösteririz, itiraz ederiz. Biz böyle bir yönetime, bu davranışlara layık mıyız? Bu tür sorular karşısında rahmetli Örsan Öymen’in 1980 öncesi Milliyet’teki bir köşe yazısını anımsarım. Bülent Ecevit Başbakan olmuş, dış ve iç odaklar hemen ekonomik önlemlerini almışlar, peşin ödeme yapmadan, kuvertür tesis etmeden akreditif açtıramıyorsunuz, açılmış akreditifleri ödemek zorundasınız. Petrol fiyatları varili 8 USD’den 3234 USD’ye yükselmiş. İç çevreler kıt malların stokunu yapıyorlar; kuyruklar oluşuyor, bazı mallar bulunamıyor. Ecevit eleştiri oklarının hedefinde, “CHP geldi kuyruklar, yokluklar başladı” edebiyatı yaygın. İşte bu ortamda Örsan’ın yazısının ana teması, ister gözlem, ister ileri görüş, ister toplumsal eleştiri deyin, “Bize Ecevit fazladır, Demirel bile çoktur.” Gerçekten günümüze, 1980 sonrası gelişmelere bakıldığında Örsan’a hak vermemek elde değil. Gözleminin ne kadar gerçekçi olduğunu hemen görürsünüz. Şu gerçeği unutmamak gerekir. Her toplum layık olduğu hükümetle yönetilir. Türkiye de tabii bu kuralın istisnasını oluşturamazdı. Bu tür hükümetlere, yöneticilere, liderlere layık mıyız sorusunun yanıtı şüphesiz evettir. Hatta “gelen gideni aratır” özdeyişi de anımsanarak günümüzdeki şöyle bir kaygıdan da söz edilebilir: “Eyvah, günün birinde sayın RTE’yi de acaba arayacak mıyız?” Bireylerde kişilik gelişmemiş ise, sadece kısa süreli çıkarların peşindelerse, ürkekseler, özveriyi hep başkalarından bekliyorlarsa, “adam sen de günü kurtaralım” anlayışında iseler, vatan, özgürlük, bağımsızlık fazla bir anlam ifade etmiyorsa, o toplum her türlü yönetime müstahaktır. Bağımsızlık, özgürlük, ulusal saygınlık böyle bir toplum yapısıyla bağdaşmaz, fazla gelir. Kalkınma ancak toplumun değer yargılarının, davranış biçimlerinin ANKARA Türkİş, yeni iş olanakları yaratılamadığını, düşük ücret politikası nedeniyle gelir dağılımındaki eşitsizlik ve yoksulluğun arttığını vurguladı. İşsizlerin “çaresizlik” içinde kayıt dışında çalışma eğiliminin sendikal örgütlenmeyi de olumsuz etkilediğine dikkat çeken Türkİş, “kölelik şartlarında istihdamın” çözüm yolu olarak dayatılmamasını istedi. Türkİş’in, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na gönderdiği Çalışma Meclisi’nin gündemine ilişkin görüş ve önerilerini içeren raporunda, kıdem tazminatı ile özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi gibi konuların yıllardan beri “tekrar tekrar ısıtılarak” işçinin önüne getirildiğine dikkat çekildi. Türkİş’in, 2011 yılında yaptığı son genel kurulunda kıdem tazminatı tartışmalarına nokta koyarak kıdem tazminatını geri götürecek düzenlemeler yapılmak is tenirse “genel greve” gidileceği kararı aldığına dikkat çekilen raporda, taşeron çalıştırmayla ilgili yapılmak istenilen değişiklik de eleştirildi. Bu konuda Üçlü Danışma Kurulu’nda sunum yapıldığına işaret edilen raporda, Türkİş’in sunumda konulan teşhisin doğru olmadığını, sorunun yasadan değil uygulamadan kaynaklandığını, devlet eliyle alt işve olanak sağlamak, özellikle kamu işverinini muvazaa korkusundan kurtarmak olduğuna dikkat çekilen raporda, “Bu değişiklik düşüncesine katılmak mümkün değildir. Bu isteklerin tamamı işverene aittir” denildi. ş bulan da haktan, hukuktan yoksun Raporda, çalışma yaşamındaki sorunlar sıralanırken sen İ u İşsizlerin ‘çaresizlik’ içinde kayıt dışında çalışma eğiliminin sendikal örgütlenmeyi olumsuz etkilediğine dikkat çeken Türkİş, “kölelik şartlarında istihdamın” çözüm yolu olarak dayatılmamasını istedi. renlik uygulaması yapılmasına son verilmesini istediği bildirildi. Bakanlık tarafından yapılan hazırlık çalışmasının amacının işin alt işverene verilmesinde aranan koşulları kaldırmak, asıl işin bir alt işverene veya bölünerek istenildiği kadar alt işverene verilmesine dikal örgütlenmenin ve toplu pazarlık haklarının gereğince kullanılamadığı, çalışanların sosyal haklardan yoksun bırakıldıkları, düşük ücret politikası nedeniyle gelir dağılımındaki eşitsizlik ve yoksulluğun arttığı vurgulandı. İşçilerin, işlerini kaybetmeleri halinde yeniden iş bulma güçlüğünün Eşitsizlik büyüdü yarattığı endişeyle örgütlenme talep ve girişimlerini “baskılamak” zorunda kaldıklarına dikkat çekilen raporda, işsizlerin “çaresizlik” içinde kayıt dışında çalışma eğiliminin de sendikal örgütlülüğü zorlayan bir unsur olduğu belirtildi. Raporda, temel sorunlardan birisinin de işsizlere iş olanakları sağlanamaması olduğu belirtildi. Halen 15 yaşın üstündeki toplam nüfusun ancak yarısından daha azını oluşturan yaklaşık 24.8 milyon kişinin istihdam edilebildiği kaydedildi. İşsizlik oranının yüzde 9.2 olarak belirlendiği, ancak iş bulma ümidi kalmayan, bu nedenle iş aramayan, milyonlarca kişinin dikkate alınmadığı bildirildi. İstihdam edilenlerin yarıya yakınının da sosyal güvenceden uzak, düşük ücretli olarak kayıt dışı çalışmak durumunda kaldıkları belirtildi. Çoğu insanın ya açık işsiz konumunda ya da ek iş arama veya ailesini geçindirecek gelirden daha azına çalışma anlamında eksik istihdam koşullarında bulundukları vurgulandı. Niğde’ye 100 milyon TL’lik süt üretim tesisi Ekonomi Servisi Dizi ihracatında büyüyen Calinos Holding’in Niğde’nin Bor ilçesinde kurduğu entegre süt üretim tesisi Cıngıllı Tarım İşletmeleri önceki gün açıldı. Çöl vasfındaki araziyi 3 yıllık bir çalışmanın sonucunda ıslah ettiklerini belirten Calinos Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fırat Gülgen, “Tesisimiz tamamlandığında yatırım tutarı 100 milyon liraya, havyan kapasitesi 6 bin 900 büyükbaşa ulaşacak” şeklinde konuştu. 26 bin dönüm üzerine kurulan tesisin 6 ay içinde AB’ye ihracat yapacak duruma geleceğini kaydeden Gülgen, ikinci etabın da tamamlanması ile İç Anadolu Bölgesi’nin en büyük, Türkiye’nin ise 2. büyük tarım işletmesi olacaklarını ifade etti. Havaİş: Kararlıyız İstanbul Haber Servisi Havaİş Sendikası, THY ile yürüttüğü toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin uyuşmazlıkla sonuçlanması nedeniyle 15 Mayıs Çarşamba günü greve çıkacağını açıkladı. Grev öncesinde Galatasaray Lisesi önünden Taksim Meydanı’na yürümek isteyen işçileri, çevik kuvvet ekipleri engelledi, yürüyüşe izin vermedi. Havaİş Sendikası Başkanı Atilay Ayçin, grevde kararlı olduklarını vurgulayarak “THY personeli uçmama kararı aldı” dedi. Ayçin, 305 kişinin bir gecede Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın verdiği talimatla kapı önüne konulduğunu belirtti. (Fotoğraf VEDAT ARIK)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle