18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 MAYIS 2013 CUMA 6 HABERLER Ergenekon davasında savunma yapan Osman Yıldırım’ın sözleri diğer sanıkların tepkisini çekti Yıldırım gerginliği DENİZ YÜZBAŞI ENGİN KARATEKİN HATİCE TUNCER CELAL ÖNKOYUN Adana F Tipi Hapishanesi C 96 Kürkçüler ‘Okyanustan örgüt mü yönetilir?’ OZAN YAYMAN İZMİR İzmir merkezli gizli belge ve bilgi bulundurma davasının iddianamesinde, koordinatör olarak gösterilen 11 kişiden biri olan Deniz Yüzbaşı Engin Karatekin, suçun oluştuğu savlanan 2 yıllık süreçte, sadece 61 gün karada kaldığını, bunun dışında sürekli “Giresun” gemisiyle TSK adına okyanuslarda dolaştığını söyledi. Karatekin, “Gemiden neyi, nasıl koordine edeceğim” diye sordu. Marmaris Aksaz Deniz Üssü’nde görevli ve hakkında müebbet hapis cezası istenen tutuklu sanık Karatekin, iddianamede suç işlediği öne sürülen tarihlerde, Hint Okyanusu’nda olduğunu söyledi. Karatekin, “Sadece 140 metrekarelik bir geminin içerisinde denizlerde görevdeydim. Neyi, nasıl koordine ediyorum ve kimi ne şekilde yönetiyorum anlayabilmiş değilim” dedi. Daha önce gazetelerde çıkan bazı haberler üzerine Askeri Savcı Mustafa Yusuf Kök’ün, hakkında soruşturma başlattığını da söyleyerek “Askeri Savcı Mustafa Yusuf Kök de şu an benim yargılandığım dava kapsamında sanık ve tutuklu. Bu nasıl bir örgüttür ki örgüt üyeleri birbiri hakkında soruşturma açabiliyor? Savcının yanı sıra yargılandığım mahkemenin başkanı ve üye hâkimi de şu an örgüt üyesi iddiasıyla sanık durumunda. Tek başına bu durum bile örgüt yöneticisi olduğum iddialarını çürütmeye yeter” dedi. Yüzbaşı Karatekin, şu görüşlere yer verdi: “2 yıl içerisinde sadece 61 gün Marmaris’te kaldım. 61 günün 15’inde nöbetçiydim. Diğer zamanlarda iletişim imkânım kısıtlıdır. Sadece 140 metrekarelik bir geminin içerisinde denizlerde görevdeydim. Neyi nasıl koordine ediyorum ve kimi ne şekilde yönetiyorum anlayabilmiş değilim. Denizde bulunduğum sürenin büyük kısmında Hint Okyanusu’ndaydım. Yöneticisi olduğum iddia edilen 13 şahsın da rütbeleri benden üst seviyede. Bir yüzbaşının tümamiral, tuğamiral ve kurmay albayın bulunduğu 13 kişiye yöneticilik yapması mümkün değildir. Hangi güçle komutanlarımın üzerinde hâkimiyet kurabilirim!” Karatekin, “Ben Hint Okyanusu’nda olduğum sırada evimde arama yapılmıştır” diye konuştu. Ergenekon davasında tutuklu sanık Osman Yıldırım’ın son savunması sırasında, sanık ve avukatlarını “Danıştay saldırısına destek vermekle” suçlayan ifadeleri duruşmada gerginlik yarattı. Yıldırım, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu “Yargıya saldıranları kahraman yapmakla” suçladı. Duruşmayı izleyen CHP milletvekili Serdar Soydan da “Partime sabahtan beri hakaret ediyor. İzin vermeyiniz” diyerek tepki gösterdi. Ergenekon davasının 294. duruşması yapıldı. Yıldırım, son savunmasında esas hakkındaki mütalaadan çok, avukat Zeynep Küçük ile tutuklu sanık Muzaffer Tekin’in suçlamalarına yanıt verdi. Mütalaada “hükümete darbeye teşebbüs” suçundan hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istenen, Danıştay saldırısından “gönüllü olarak vazgeçtiği” gerekçesiyle ceza talep edilmeyen, 11 Mayıs 2006 tarihinde Cumhuriyet gazetesine atılan 3. el bombasına ilişkin de beraatı istenen Yıldırım, “En ağır cezayı versinler. Ancak işlemediğim suçu üstlenemem” dedi. Balbay’dan tepki Danıştay saldırısında yaşamını yitiren Mustafa Yücel Özbilgin’in cenaze törenine ilişkin Veli Küçük’ün sözlerini anımsatan Yıldırım, “Veli Küçük ifadesinde ‘ulusalcılar yargıcın cenazesinde direniş gösterdi, protesto etti’ diyor. Aslında Veli Küçük kendi şehit ettirdiği yargıcın cenazesinde ulusalcı ve Kemalistler provokasyon yapmıştır. CHP, İşçi Partisi, ETÖ kader birliği suç ortaklığı yaparak bakanları linç etmeye kalkıştılar” dedi. Bu sözlerine tepki gösteren avukatlar, Yıldırım’ın beyanlarına ilişkin suç duyurusunda bulunulmasını istediler. CHP milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay da ayağa kalkarak mahkeme heyetine, “Yeri geldiğinde ‘Siyasi dava’ denildiğinde bile itiraz ediyorsunuz. Bu kadar hakarete hiç itiraz etmiyorsu nuz” diye seslendi. Öğleden sonra da CHP ve İşçi Partisi’ni Danıştay saldırısına destek vermekle suçlamaya devam eden Yıldırım, “Bunlar avukatlık değil, kendi ideolojilerini savunanların katillerinin avukatlığını yaptılar” diye konuştu. Yıldırım, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 11 Nisan 2012 tarihinde grup toplantısında “Ergenekon davasından Silivri Cezaevi’nde yatanların insan hakları ve özgürlükler için bedel ödedikleri” şeklinde konuştuğunu belirterek “Vatan ihanet edenleri, yargıya saldıranları kahraman yapıyor. CHP kahraman olmayı anlatıyor” diye konuştu. Başkan Özese ise uyarıda bulundu. Milletvekilleriyle görüştüğü için sürgün edildi Merhaba adım Celal Önkoyun. Adana F Tipi Hapishanesi’nden yazıyorum. 11 aydır birlikte kaldığım ve aynı dosyadan tutuklu olarak birlikte yargılandığım arkadaşım Mehmet Bıldırcın 28 Mart 2013 Perşembe günü saat 15.00’te, önceden hiçbir haber verilmeden “sevk” denilerek 10 dakika içinde apar topar götürüldü. Nereye götürüldüğü dahi söylenmedi. Halbuki, ne kendisinin ne ailesinin böyle bir talebi vardı. Üstelik 16 Nisan 2013’te, yani 19 gün sonra Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde birlikte mahkememiz vardı ve ailesi de buradadır. O nedenle gitmek istememiş, adeta zorla götürülmüştür. Bu durum, başta birlikte kalan bizi ve dosya arkadaşlarımızı derinden sarsmış, üzmüştür. Sonradan öğrendiğimize göre bir ay kadar önce tutuklanan tanıdığımız KESK’li öğretmen Mehmet Doğan ve KESK’li doktor Mustafa Abacı da aynı şekilde “sevk” denilerek gönderilmiştir. Neden böyle bir muameleye maruz bırakıldığımıza ve nereye sevk edildiklerine dair sözlü ve yazılı bilgi talebimiz ne yazık ki karşılanmamıştır. Gardiyanlarla, personelle hiçbir sorunu olmayan Mehmet Bıldırcın’ın böyle apar topar sürgün edilmesinin nedeni, bizce bu sürgünden sadece 6 gün önce, 22 Mart 2013’te ziyaretine gelen CHP milletvekilleri Sayın Veli Ağbaba ve Sayın Nurettin Demir ile görüşmesi ve buradaki hak ihlalleriyle ilgili bilgi verip hazırladığı dosyayı onlarla paylaşmasıdır. Nitekim son zamanlarda hak ihlalleri iyice artmıştı. Bunlarla ilgili de Mehmet Bıldırcın arkadaşımız sürekli, insan hakları örgütlerine, gazetelere ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na mektup gönderiyor, cumhuriyet başsavcılığına suç duyuruları yapıyordu. En son, kurum kantininde bazı kalemlerde yüzde 400’e varan zamlarla ilgili suç duyurusunda bulunmuştu. Bütün bunların üstüne, buradaki hak ihlallerini milletvekillerine anlatması, idareyi rahatsız etmiş olabilir, diye düşünüyoruz. Çünkü mantıklı başka hiçbir neden aklımıza gelmiyor. 19 gün sonra mahkemesi olan bir tutukluyu neden sevk etsinler ki! Nedeni her neyse, bu bize bir gözdağıdır. Bir saldırıdır, zulümdür. “Sesini çıkarırsan seni de sürgün ederim” demektir. Böylece yasal haklarımızı kullanmaktan vazgeçirmeye çalışmaktadırlar. Bu yazdıklarımın aynısını Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’na, Adalet Bakanlığı’na ve cumhuriyet başsavcılığına yazdık ve suç duyurusunda bulunduk. Sizden de ricamız bu hukuksuzluğu kamuoyuna ulaştırmanızdır. Sık sık ileri demokrasiden bahseden iktidarın yeni bir “ileri demokrasi” örneğini sizlere sunuyorum. Özel harekâtçıyı öldürmekle suçlanan Kesici’nin yargılandığı dava sonuçlandı Oktay davasında beraat ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesi, eski Emniyet Özel Harekât Dairesi Başkanı Behçet Oktay’ı öldürmekle suçlanan Halil Kesici hakkında beraat kararı verdi. Tokat Cezaevi’nden mektup göndererek olay hakkında bilgisinin olduğunu söyleyen Nurhan Önder’e ise adli makamları yanıltmaktan 6 ay hapis cezası verildi. Oktay’ın ölümüne ilişkin soruşturma başlatan savcılık, dosyayı intihar diyerek kapattı. Oktay ailesinin yaptığı itiraz sonrası mahkeme, takipsizlik kararını bozdu ve soruşturma yeniden başladı. Ankara Savcısı Mustafa Düzgün, 3 yıl sonra olayın tek görgü tanığı olan Kesici hakkında, “kasten adam öldürmek”ten müebbet istemiyle dava açtı. Kesici, Oktay öldüğünde yanındaydı. Ankara 8. Ceza Mahkemesi’nde süren davanın son duruşması dün yapıldı. Davada söz alan Oktay’ın eşi Şengül Oktay, sanık Halil Kesici’nin suçu üstlenerek mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını savunarak, gerçek faillerin bulunmasını istedi. Kesici’nin, Oktay’ın öldürülmesi suçuna iştirak ettiğini belirten ailenin avukatı Şenol Özel, “Olayın ardından beş kuruş parası olmayan Kesici, Ankara Çamlıdere’de bir köye yerleşti ve 500 küçükbaş hayvanı oldu. Konuşmasın diye ödüllendirildi” dedi. Savunmaların ardından Cumhuriyet Savcısı İsmail Kırışık, esas hakkındaki görüşünü açıklamadı. Oktay’ın ölüm sonrası kanında 192 promil alkol ile 104 NLML kokain tespit edildiği bilgisinin yer aldığını söyleyen savcı Kırışık “Toplanan deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde Behçet Oktay’ın, olay gecesi silahını başına dayayarak intihar ettiği kanaatine ulaşılmıştır” dedi. Şule Oktay, savcının mütalaasına tepki gösterince, mahkeme başkanı Bahattin Özbaş Şule Oktay’ı duruşmadan attı. Mahkeme Kesici’nin “suçu sabit görülmediğinden” beraatına karar verdi. Oktay ailesinin beraat kararına itiraz edeceği öğrenildi. İBDAC destekçileriyle polis çatıştı Ömür boyu hapis cezasına çarptırılan İBDAC lideri Salih İzzet Erdiş’e destek olmak için Bolu F Tipi Cezaevi’nin önünde eylem yapmak isteyen İBDAC destekçileri polisle çatıştı. İstanbul’dan Bolu’ya gelerek İBDAC lideri Salih İzzet Erdiş’in yattığı Bolu F Tipi Cezaevi’ne yürümek ve burada basın açıklaması yapmak isteyen destekçilere polis izin vermedi. Bunun üzerine, grubun içerisindeki yaklaşık 10 erkek kol kola girerek polis barikatına doğru yürüdü. Taş ve tekme atarak saldıran kişilere polis müdahalede bulundu. Polise saldıran kişilere kadınlar da katıldı. Polis biber gazı ve cop kullanarak grubu dağıtmaya çalıştı. Bir kadın, polisin düşürdüğü telsizi yerden alarak polisin üzerine fırlattı. Polis, 20 kişiyi gözaltına aldı. (Fotoğraf: DHA) Cezaevi gençlerle dolu ANKARA (ANKA) MHP Milletvekili Ruhsar Demirel’in soru önergesini yanıtlayan Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in verdiği bilgiye göre cezaevlerinde 31 bin 709 tutuklu, 93 bin 821 hükümlü bulunuyor. 15 Şubat 2013 tarihi itibarıyla cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin cinsiyet ve yaş gruplarına göre dağılımı da şöyle: 12 ve 17 yaş arası (çocuk) aralığında 49 kadın, 1905 erkek olmak üzere toplam 1954. 18 ve 20 yaş arası (genç) aralığında 214 kadın, 7 bin 2 erkek olmak üzere toplam 7 bin 216. 21 ve 39 yaş arası (gençorta yetişkin) aralığında 2 bin 792 kadın, 77 bin 333 erkek olmak üzere toplam 80 bin 125. 40 ve 64 yaş arası (ileri yetişkin) aralığında 1401 kadın, 33 bin 35 erkek olmak üzere toplam 34 bin 436. 65 ve 79 yaş arası (yaşlı) aralığında 48 kadın, 1565 erkek olmak üzere 1613. 80 üstünde (ileri yaşlı) 2 kadın, 98 erkek olmak üzere 100. Yaş grubu bilinmeyen 24 kadın, 62 erkek olmak üzere toplam 86. Ortalama hükümlülük süresi erkekler için 2 yıl 3 ay 16 gün. Kadınlar için 2 yıl 11 ay 18 gün. Ortalama tutukluluk süreleri erkekler için 9 ay 6 gün, kadınlar için 10 ay 7 gün. Hayrettin Eren 33 yıl sonra ‘gaip’ ilan edildi İstanbul Haber Servisi 12 Eylül askeri darbesinin hemen ardından İstanbul’da gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Hayrettin Eren hakkında, mahkeme dün “gaip”tir kararı verdi. 1970’li yılların devrimci gençlik hareketi üyelerinden Hayrettin Eren, 12 Eylül askeri darbesinin hemen ardından İstanbul’da gözaltına alındı. O günden itibaren oğullarından haber alamayan Eren ailesi, başlattıkları hukuk mücadelesini Galatasaray’daki Cumartesi Anneleri eyleminde sürdürdü. Veraset işlemlerini tamamlamak isteyen aile, 33 yıl sonra Hayrettin Eren için “gaiplik” davası açtı. Mahkeme önce gazetelere resmi ilanlar vererek Eren’in yaşayıp yaşamadığını sordu. Davanın önceki gün görülen duruşmasında “Hayrettin Eren’in gaip olduğu anlaşılmıştır” kararı verildi. Gözaltına alındığı “resmen” kabul edilmeyen Eren, resmi makamlar tarafından yaşıyor varsayılıyordu. Bu nedenle Eren ailesinin evine zaman zaman Hayrettin Eren’i askere çağıran celp kâğıtları ya da seçmen kâğıtları geliyordu. MAHKEME: İŞ YÜKÜNÜ ARTIRIR l Diş’in avukatı yargıçlara seslendi ‘Mete’nin yaşamı kararınıza bağlı’ İstanbul Haber Servisi Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu kanser hastası Mete Diş’in avukatı Evrim Deniz Karatana, dün İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak tahliye talep etti. Karatana, İstanbul Tıp Fakültesi’nin 6 Mayıs 2013 tarihli raporunu da mahkemeye sundu. Raporda, 26 yaşında testis kanseri olan kemoterapi tedavisi gö ren 2.5 yıldır tutuklu Mete Diş’in tutukluluğunun devamının, sağlığı açısından uygun olmayacağı, iyileşme sürecini olumsuz etkileyeceği belirtildi. Diş’in kemoterapiye bağlı akut komplikasyonlar yaşayabileceğine dikkat çekilen raporda, “Tutuklu bulunmasının sağlık hizmetlerine ulaşmasında gecikmeye sebebiyet vererek ölümüne neden olabileceği” görüşü bildirildi. Karatana, Diş’e geçen hafta kemoterapi tedavisinin 2. kürünün uygulandığını belirterek, “Cezaevinde kendisine diyet yemek verilmesi yönündeki başvurusu reddedildi. Müvekkil 5 gün yemek yiyemedi. Müvekkil Adli Tıp’a sevk edilmiş fakat 3 dakika süren bir muayenenin ardından yeniden Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’ne götürülmüştür. Müvekkil hükümlü değil tutukludur. Serbest bırakılması için rapora gerek yoktur ve bu karar mahkemenin takdirindedir. Müvekkilin yaşaması mahkemenin vereceği karara bağladır.” Davacı çok l Varlık barışı erken başlayacak olunca davayı Gizli tanığa sosyal ‘açtırtmadı’ güvence yok varlığı kanaat verici bir belgeyle ispat edilen taşınmazlar, 31 Temmuz 2013 tarihine kadar Türk Lirası cinsinden rayiç bedelle, bankalara veya aracı kurumlara bildirilecek ya da vergi dairelerine beyan edilecek. Vergi dairelerine beyan edilen varlıkların değeri üzerinden yüzde 2 oranında vergilendirilecek ve bu vergilendirmenin yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenecek. Tasarıyla, 23 Haziran 1997 tarihinden önce yatırım programına alınmış olup, düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla planlama aşaması geçmiş ve ihale süreci başlamış olan projelerle bunların gerçekleştirilmesi için zorunlu olan yapı ve tesislerin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) kapsam dışında olacak. 230 mahkum her an ölebilir ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) B DP milletvekilleri Sebahat Tuncel ve Le vent Tüzel Meclis’te düzenledikleri ortak b asın toplantısında cezaevlerinde 411 ağır ha sta tutuklu ve hükümlü olduğunu, bunlar dan 230’unun her an ölümle karşı karşı o lduğunu söyledi. Açıklamada ayrıca, İstanbul Üniversitesi’nde tuvalette meydana gelen patlamadan sorumlu tutulan tutukl u üniversite öğrencisi Uğur Tekdal’ın 40 kil oya düştüğüne dikkat çekildi. Tüzel, “Uğ ur, ayakta duramayacak bir halde” dedi. Tüz el, son üç ayda cezaevlerinde ağır hasta üç tutuklu ve hükümlünün hayatını kaybettiğini s öyledi. ANKARA (Cumhuri yet Bürosu) Plan ve Bütçe Komisyonu’nda dün “varlık barışı”nın da içinde yer aldığı torba yasa tasarısı kabul edildi. Görüşmeler sırasında tasarıda değişiklikler yapıldı. Gizli tanıkların sosyal güvenlik kapsamına alınmasına ilişkin düzenleme çıkarılırken, kamu üniversite hastanelerinde öğretim üyelerince verilen sağlık hizmetlerinden alınacak ilave ücretler de yeniden belirlendi. Tasarıda yapılan başka bir değişiklikle, varlık barışının başlangıç tarihi, 22 Nisan’dan 15 Nisan’a çekildi. Tasarıya göre, gerçek veya tüzel kişilerce 15 Nisan 2013 tarihi itibarıyla sahip olunan ve yurtdışında bulunan; para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile ANKARA (AA) Yolİş Sendikası’nın 788 üyesi adına birden Karayolları Genel Müdürlüğü’ne açtığı alacak davalarında, Ankara 19. İş Mahkemesi Hâkimi Demet Kurtuluş, davacı sayısı çokluğunun mahkemenin iş yükünü artıracağı gerekçesiyle, “davanın açılmamış sayılmasına” karar verdi. Kurtuluş, 308 işçi adına açılan davayı “açılmamış saymasına” ilişkin gerekçesinde, sendikanın avukatlarının 408 kişi adına açtığı bir dava daha bulunduğunu belirtti. Davanın, işçilerin her birinin 7 kalemden oluşan alacak talebiyle ilgili olduğuna dikkati çeken Kurtuluş, “Uyuşmazlık, makul sınırları aşan sayıda birden çok davacının bir dava dilekçesiyle dava açıp açamayacağı hususunda toplanmaktadır” görüşüne yer verdi. Mahkemenin iki hâkimli olduğu ve her bir hâkimin yaklaşık 950 derdest dosyası bulunduğunu bildiren Kurtuluş, toplam 788 davacı adına açılan davanın, her bir davacı yönünden ayrılması durumunda, bakılması gereken dosya sayısının “iki katına çıkacağını” kaydetti. Yolİş Sendikası Genel Başkanı Ramazan Ağar, benzer davaları önceki yıllarda da açtıklarını ve ilgili mahkemelerin davaları sonuçlandırdığını söyledi. Ağar, kararı temyiz edeceklerini bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle