Katalog

10 MAYIS 2013 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Anayasa Komisyonu’nda kamuda türbana anayasal güvence önerisi kabul edildi 5 kışkırtıcıyı görüp, polisin acımasızlığı karşısında şu tepkiyi gösterirlerse Türkiye’ye demokrasi ve özgürlükler gelmez: “Faşist olan polis değil, eylemcilerdi!” Ne demişler? Böyle başa böyle CHP de ‘evet’ dedi AYŞE SAYIN ANKARA TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda, CHP’nin de destek vermesiyle, kamuda “türban serbestisi”nin “anayasal güvence”ye kavuşturulması benimsendi. Yeni anayasa taslağını hazırlama konusunda haziran ayı sonuna kadar yeni “süre uzatımı” alan TBMM Anayasa Uzlaşma Alt Komisyonu’nun önceki günkü toplantısında, CHP içinde de çok tartışılacak sürpriz bir uzlaşmaya imza atıldı. Komisyonda, daha önce hemen hemen hiçbir konuda uzlaşma sağlanamayan “Din, vicdan ve inanç özgürlüğü” maddesi yeniden Kamalak türbanla savunma yaptı müzakere edildi. Herkesin “din, vicdan ve inanç özgürlüğüne sahip” olduğu hükmüne yer verilen maddenin “Bu hürriyet, inanma, inanmama ve inancını değiştirme hürriyetini de içerir. Özgürlük, tek başına veya topluca, kamuya açık veya kapalı olarak ibadet, öğretim, uygulama ve tö ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Mustafa Kamalak’ın eşi avukat Zübeyde Kamalak, Ankara Adliyesi’nde görülen bir davaya türbanıyla girerek müvekilini savundu. Kamalak, daha önce 2 kez türbanla duruşmaya katılmak istemiş ancak mahkeme tutanak tutarak duruşmayı ertelemişti. Danıştay’ın avukatların duruşmalara “başları açık” girme şartını iptal etmesinin ardından Kamalak, dün bir boşanma davasına türbanıyla katıldı. ren yapmak sureti ile dinini ve inancını yaşama, açıklama ve yayma özgürlüğünü de kapsar” ifadesi konuldu. Oysa CHP daha önce “Tek başına veya topluca, kamuya açık veya kapalı olarak ibadet” ifadesine laiklik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle karşı çıkıyordu. CHP, “kamuya açık veya kapalı ibadet” ifadesinin yanı sıra kamu ve eğitim kurumlarında “türban serbestisi” yolunu açacağı için daha önce karşı çıktığı, AKP’nin önerisinde yer alan “hiç kimsenin inancının gereklerini yerine getirmekten dolayı farklı muameleye tabii tutulamayacağı” hükmü konusunda da ta SÜRGÜN YORUMU vır değişikliğine gitti. CHP’li Türmen’in katıldığı toplantıda, söz konusu fıkra, “Hiç kimse, ibadet, dini uygulama ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; ya da bunları yapmaktan men edilemez, dini inanç, düşünce ve kanaatlerinden ve inancının gereklerini yerine getirmekten ya da getirmemekten dolayı kınanamaz, suçlanamaz ve farklı bir muameleye tabi tutulamaz” şeklinde düzenlendi. Ancak komisyondaki bu uzlaşma, CHP’li komisyon üyelerini böldü. Düzenlemeye onay veren Rıza Türmen, insanların inancının gereklerini yerine getirmekten dolayı “ayrımcılığa tabi tutulamaz” ilkesinin “evrensel standartlara uygun” bir düzenleme olduğunu söyledi. Faşizmin Çukuru... Yazılanların, söylenenlerin hangisine inanalım... Halkım soruyor: “Çekildiler mi, çekiliyorlar mı?” Yanıt: “Çekiliyorlar gözüm aksın!” Soru: “Nasıl çekiliyorlar?” Yanıt: “Gerisin geri abi! Arkadan gördüm, sırt çantaları bile vardı!” Çekildiler, çekilecekler! Devlet biliyor... Henüz açıklama yapıldığı falan yok! Zaten yandaş medya 20 gün önce Karadeniz’den çekildiğini yazmıştı PKK’nin, şimdi Şemdinli’den çekilmenin başladığı manşetini atıyor. 10 kişilik silahlı PKK militanları Kuzey Irak’a geçmiş... Sabah gazeteye geldiğimde Twitter’a göz atarken Güneydoğu’yu çok iyi bilen deneyimli gazeteci Ferit Demir’in iki iletisi her şeyi açık açık gösteriyordu: “Diyarbakır’da masa başında her hafta Dersim’de bir grubu yola çıkaran, en son 60 PKK’liyi Kuzey Irak’a gönderen gazeteci arkadaşa da günaydın!” Ferit’in ikinci iletisi ise şuydu: “Günaydın... Sıcak çekilme görüntüsü çekemeyen ve bugün çekme görüntüsü umudu taşıyan gazeteci arkadaşlara da günaydın!” Ferit, ders niteliğinde bir ironi yapıyor iletilerinde... Kimi meslektaşlarımızın “gerçek dışı haberler” yazdığını vurguluyor. HHH Televizyonlarda tartışma programları “kimlik” üzerinden yapılıyor... Türk kimliği ve Kürt kimliği! Yeni anayasa! Bakıyorum evrensel demokrasiden söz eden yok! İnsan hak ve özgürlüklerinin kutsallığı unutulmuş... Demokrasiyi ve özgürlükleri yok sayan bir düşünce yapısı bir ülkede ancak “kimlik” üzerinden tartışır... Tüm üçüncü dünya ülkelerinde bu böyledir! Eğer demokrasiyi, özgürlükleri genişletirseniz, hukukun üstünlüğü ilkesini yargının içine sokarsanız, bir toplumdaki halklar ırk, din, dil, mezhep üzerinden bir kimlik arayışına girmez. Çünkü onlar demokrasi ve özgürlükleri bir yaşam biçimi olarak görürler! Bir ülkeyi yönetenler, 1 Mayıs kutlamalarında emekçilerin ve işçilerin arasına karışan az sayıda Ertekin’e göre sırada kötek var TÜREY KÖSE ‘Cumaları ders yapılamaz’ Komisyonun diğer CHP’li üyesi Süheyl Batum ise söz konusu toplantıya katılmadığını, ancak böyle bir düzenlemeyi kabul edemeyeceklerini ifade etti. “Yanlış olmuştur, sehven olmuştur” diyen Batum, bu düzenlemeye destek verilemeyeceğini söyledi. Böyle bir düzenlemenin “laiklik” ilkesinin tamamen içini boşaltacak nitelikte olduğuna dikkat çeken Batum, şu görüşleri dile getirdi: “ Kamusal alanda, farklı dinlerin farklı mezheplerin olduğu bir çağdaş toplum anlayışında herkes kendi dininin gereklerini yerine getireceğim diye ısrar ettiği takdirde, ortak bir anlayışı yakalamak mümkün değildir. Örnek vermek gerekirse, bu düzenlemeye göre ‘cuma günlerine ders koyamazsınız’ denildiği takdirde buna itiraz edemezsiniz. Çünkü kişi buna ‘dini inançlarımın gereğini yerine getiriyorum’ diye itiraz edebilir.” ANKARA HSYK yaz kararnamesiyle Beypazarı’ndan Gaziantep’e atanmasını “sürgün” olarak nitelendiren Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin, “Gaziantep’e gideceğim, mücadeleyi bırakmam. Sürgün bir tür tekdir. Bundan sonra kötek de geliyor. Haberin olsun uyarısı” dedi. YARSAV’a karşı kurulan ve referandumda “evet”i savunan Demokrat Yargı Derneği, HSYK seçimlerinden sonra karışmış ve eşbaşkanlardan Osman Can istifa etmişti. Diğer Eşbaşkan Orhan Gazi Ertekin, birkaç ay önce kendisiyle yaptığımız söyleşide “Cemaatten yargı alınmalıdır”, “Aydınlar cemaatten korkuyor” benzeri açıklamalar yapmıştı. Ertekin, son kararnameyle Gaziantep’e atanmasını “sürgün” olarak nitelendirirken, HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur ise “Kimsenin ayrıcalığı yoktur” dedi. Ertekin, bu sözlere “Kendi ayrıcalığı ne o zaman? 20 yıldır Ankara’da, kendi adamları 20 yıldır Ankara’da” karşılığını verdi. “Mücadeleye devam edeceğim” diyen Ertekin, “HSYK Gaziantep’le Urfa’yı yeni sürgün merkezleri olarak kullanmaya başladı. Bir tür tekdir. Bundan sonra kötek de geliyor haberin olsun uyarısı” dedi. Ertekin, “Demokrasi” bildirisine imza atması ve “Barış mı, demokrasi mi?” tartışmalarıyla ilgili sorularımıza şu yanıtı verdi: “Türkiye’de iktidar AKP, cemaat ve yargı arasındaki bir komplekse aittir. Bu taraflar kendi güçlerini sağlamlaştırmaya çalışırken hem uzlaşma, hem çatışma alanları üretiyorlar. Bu çatışma alanları içinde yer almak doğru değil. Biz hem iktidarın, hem cemaatin karşısındayız. Demokrasi bildirisinin çok yerinde bir müdahale olduğunu düşünüyoruz” Toplantıyı protesto etmek isteyen Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyelerine polis biber gazı ile müdahale etti, 3 kişi gözaltına alındı. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Akiller Başbakan’la buluştu İstanbul Haber Servisi İki aylık çalışma sürelerinin ilk ayını tamamlayan akil insanlar heyetinin bölge başkan, başkanvekili ve sekreterleri dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelerek gözlem ve izlenimlerini aktardılar. Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’nde yapılan toplantıya girmeden önce basının sorularını yanıtlayan akil insanlar heyeti Marmara Bölgesi başkanvekili Mithat Sancar, Erdoğan’a iletecekleri özel bir raporları olmadığını, yaptıkları görüşmelerin notlarını paylaşacaklarını söyledi. Başbakan ile ayrı bir görüşme yapan TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz da “Sürece ilişkin inancımız var, endişemiz yok” diye konuştu. Heyetteki isimlerin ofise girişleri sırasında TGB’lilerin eylem yapacağı bilgisi gelince ofisin önünde polis adeta etten duvar örerek önlem aldı. Dolmabahçe Sarayı önünden Başbakanlık Ofisi’ne doğru yürümek isteyen üç TGB’liyi polis gözaltına aldı. Yolun karşısında bekleyen 50 kişilik grup arkadaşlarının gözaltına alınmasına engel olmak isteyince gruba biber gazı ile müdahale geldi. Meclis Çözüm Komisyonu ‘gerillaterörist’ tartışmasıyla çalışmalara başladı ‘Çekilmeyi izlemeyeceğiz’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP ve MHP’nin üye vermediği Meclis Çözüm Komisyonu, AKP ve BDP’liler arasındaki “gerillaterörist” tartışmasıyla başladı. BDP, İmralı ve Kandil’in de ziyaret edilmesini önerdi. AKP, “sürece zarar vereceği” gerekçesiyle öneriye karşı çıktı. Toplantının açılışında bir konuşma yapan Komisyon Başkanı AKP Amasya Milletvekili Naci Bostancı, “Ne oluyor, kim nasıl çekiliyor, buna yönelik çalışmamız olmayacak, siyasal ve toplumsal çalışma olacak” diyerek PKK’lilerin çekilmesini izlemeyeceklerini açıkladı. Toplantıyı BDP Grup Bostancı, Öcalan’la görüş Başkanvekili İdris Baluken, BDP milletmeye sıcak bak vekilleri Hasip Kaplan ve Sebahat Tuncel madığını söyledi. de izledi. Komisyonun AKP’li üyesi Halil Ürün, BDP’li Baluken’in Meclis’te “gerilla” demesinden rahatsız olduğunu söyleyince, BDP’li Tuncel, “Biz de ‘terörist’ demenizden rahatsız oluyoruz” karşılığını verdi. Komisyon Başkanı Bostancı, “Tuncel şunu da biliyordur, ‘gerilla’ denildiğinde de kilitlenen başka insanlar var” dedi. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, düzenlediği basın toplantısında “PKK komisyonu” diye tanımladığı komisyonun TBMM tarihinin utanç verici tablolarından olduğunu ifade etti. İçişleri Bakanı Muammer Güler de Meclis’te gazetecilerin “çekilme başladı mı” sorusunu, “süreç devam ediyor” diye yanıtladı. tarak! Daha çok tartışırız biz Türk ve Kürt kimliğini, “İslam kardeşliği”ni çok!.. AKP iktidarı toptancı bir siyaset anlayışının, küreselleşmenin, vahşi kapitalizmin ürünü olarak halka sunuldu. Kabul gördü! Şimdi Ortadoğu’da bir oyun var... Haçlı, siyonist ve cihatçı bir üçlü! İsrail, bekledi bekledi ve önce Türkiye’den özür diledi, Şam’ı havadan vurmaya başladı. Bunların tümünü ABD ve AB medyası biliyor, bizim yandaş medya bilmiyor(!)... Siz öyle sanın! HHH Bu arada “derin milliyetçilik” ivme kazanıyor... CHP şaşkın, ne yapacağını bilmiyor! Bir öğrenseler yurtsever olmanın “derin milliyetçilik” olmadığını, rahatlayacaklar! Derin milliyetçilik faşizmdir ve gideceği adres bellidir... AKP ve MHP... CHP değil... AKP muhafazakâr taban üzerinde gelişti, merkez sağ oyları kaptı, demokrasi ve özgürlük masallarıyla sözüm ona kimi liberalleri, aydınları, dönek solcuları yanına destekçi olarak aldı, Alevileri kucaklar gibi yaptı. Şimdi takke düştü kel göründü! Türkiye’de sol toparlanır, CHP “derin milliyetçiliğin” çukuruna düşmezse, demokrasinin ve özgürlüklerin getirilmesi için çaba harcarsa, Türkiye’de dengeler değişebilir... Onun için, PKK’nin çekilmesi, barışın gelmesinin bir sakıncası falan yoktur. Sakıncalı olan Ortadoğu yangınının içine Türklerin ve Kürtlerin düşmesidir. Kürt siyasetçileri ne yazık ki bu gerçekleri görmezden gelip soldan, sosyalistlerden yöneltilen tüm eleştirilere “faşistler” diye karşı çıkıyor. HHH Kim faşist kim değil bunu zaman gösterecek! Yakın tarihin sayfalarını karıştırsalar kanımca iyi olur! Hem Türk hem de Kürt siyasetçiler aynı kafada... Birileri Türkİslam sentezinin, ötekiler Kürtİslam sentezinin kuyruğuna takılmışlar... Takılmayanlar önümüzdeki seçimlerde Meclis’te olmayacaklar zaten! PARTİLİLER BİLE TAm oLARAk İkNA EDİLEmEDİ MHP: Utanç verici tablo AKP, başkanlık için frene bastı ERDEM GÜL CHP, yerel seçimlerde adayları belirlemek için üç araştırma şirketiyle anlaşma yaptı Adaylar halkın nabzına göre AYŞE SAYIN ANKARA Yerel seçimler için düğmeye basan CHP, belediye başkanı adaylarını “halkın nabzına göre” belirlemek için harekete geçti. İlçelerde milletvekillerinin “aday olmaması” konusunda ilke kararı alan CHP yönetimi, bazı illerde adı ön plana çıkan milletvekillerini de aday göstermeye hazırlanıyor. CHP, Mart 2014’te yapılacak yerel seçimlerde oy oranını ve belediye başkanlığı sayısını artırmak için halkın desteğini alacak aday arayışına girdi. CHP, bu kapsamda üç kamuoyu şirketiyle birlikte halkın nabzını tutmak için anlaşmaya vardı. Şirketler, CHP’nin belediye başkanı olan ve olmayan yerlerde çalışmalara başlarken özellikle büyük u CHP, Mart 2014’te yapılacak yerel seçimlerde oy oranını ve belediye başkanlığı sayısını artırmak için halkın desteğini alacak aday arayışına girdi. CHP, bu kapsamda üç kamuoyu şirketiyle birlikte halkın nabzını tutmak için anlaşmaya vardı. şehirlerde her şirket önce ayrı bölgelerde araştırmasını yapıyor, daha sonra da bir şirketin yaptığı bölgede diğer şirket de kamuoyu yoklaması yaparak sonuçlarla ilgili “sağlama” yapılıyor. CHP, belediye başkanlığının bulunduğu yerlerde belediye başkanının halk tarafından sevilip sevilmediğini, halkın desteğinin olup olmadığını tespit etmeye çalışılacak. Bu kapsamda halka “Belediye başkanına mı oy verirsiniz, CHP’ye mi oy verirsiniz” sorusu yöneltiliyor. Böylece, aradaki fark değerlendirmeye alınacak ve o yerdeki belediye başkanının yeniden aday gösterilip gösterilmeyeceğine karar verilecek. Bugüne kadar yapılan kamuoyu yoklamalarında genellikle CHP’ye oy verenlerin oranının, başkanlara oy verdiğini söyleyenlerden daha yüksek çıktığı öğrenildi. Çok az sayıdaki yerde belediye başkanlarının partiye oy verenlerle aynı oranda destek bulduğu belirtildi. Öte yandan CHP, belediye başkanı bulunmayan yerlerde ise “ucu açık” anket uyguluyor. Bu çerçevede yurttaşlara, kimi belediye başka nı görmek istediği soruluyor. İkinci aşamada ise öne çıkan isimler halka yeniden sorularak aday belirlenmesi planlanıyor. CHP’de milletvekillerinin il belediye başkanlıklarına aday olmaları engellenmeyecek. Ancak, milletvekillerinin ilçe belediye başkanlıklarına aday olmaları yolu ise kapatılacak. CHP’de ismi ön plana çıkan milletvekillerinden Rıza Yalçınkaya’nın Bartın’dan aday gösterilebileceği belirtildi. Trabzon’da ise seçmenin başkan olarak görmek istediğini belirttiği Trabzon Milletvekili Volkan Canalioğlu’nun ise yeniden adaylığa sıcak bakmadığı öğrenildi. CHP’de İstanbul, Ankara, İzmir gibi illerde belediye başkan adaylarını belirleme konusundaki son yetki CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nda olacak. ANKARA AKP’nin, TBMM Başkanı Cemil Çiçek başkanlığında TBMM Uzlaşma Komisyonu’nun “tamam mı devam mı” toplantısında, beklentilerin tersine “süre bitti, buraya kadar” yerine, “iki ay daha çalışmayı” kabul etmesi, parti içinde yapılan yeni değerlendirmeler çerçevesinde gerçekleşti. Edinilen bilgilere göre, bu değerlendirmeler şöyle: Destek düşük: AKP’nin yaptırdığı tüm anketlerde, 1982 Anayasası’nın değiştirilmesine destek çok yüksek çıkmasına karşın, yeni bir anayasa isteği aynı oranda destek görmedi. Ama asıl olarak başkanlık sistemine destek çok düşük oranlarda kaldı. Şu ana kadar hiçbir ankette başkanlığa destek yüzde 50’yi yakalayamadı. AKP seçmeni de gönülsüz: Anketlerde başkanlığa destek yalnızca CHP, MHP ve BDP’ye oy veren seçmenler arasında değil, AKP’ye oy veren seçmenler arasında da yeterince destek olmadığını ortaya koydu. Bu ne denle AKP, başkanlık sistemini anlatırken “partili Cumhurbaşkanı” modelini de alternatif olarak öne çıkardı. Buna karşın partili seçmenlerin desteğinin yeterince artmadığı gözlendi. İkna edilemeyenler: AKP milletvekilleri arasında da başkanlık sisteminin yarattığı rahatsızlıklar hissedilmeye başlandı. Parti içinde çok açıkça başkanlık sistemine karşı olduğunu ifade eden milletvekili sayısı az olsa da, çok sayıda milletvekilinin de sessiz bir muhalefet içinde olduğu parti yönetimince belirlendi. BDP ile baş başa kaygısı: AKP’nin komisyon çalışmasının süresi konusunda karar alırken, çözüm sürecini de hesaba kattı. “Çözüm komisyonu”nda CHP ve MHP’nin üye vermemesi nedeniyle BDP ile baş başa kalan AKP, yeni anayasada da aynı durumun bu aşamada yaşanmasının doğru olmayacağı görüşünden hareket etti. Özellikle bu aşamada BDP ile baş başa kalınmasının, yeni anayasa için de “süreç anayasası” tanımlamalarını haklı çıkaracak nitelikte olacağı görüşleri ağır bastı.