23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 MAYIS 2013 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 Öğrenci kenti çözüm süreciyle birlikte karıştı Bildik sağsol kavgalarına eklenen ve ‘ulusalcı, sosyal şoven’ ‘Sorosçu, PKK kuyrukçusu’ suçlamalarıyla alevlenen kavgalar yeni gerilimlerin habercisi Hazırlayan: TÜREY KÖSE Fotoğraflar: CAN HACIOĞLU 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkmak AKP Karşıtlığı mıdır? Başbakan Tayyip Erdoğan dün AKP grubunda yaptığı konuşmada başta emekçiler olmak üzere yurttaşların 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama isteği konusunda “Sizin illa da Taksim Meydanı demeniz, bana şunu hatırlatıyor; ‘AK Parti iktidarına karşı biz bunu yapıyoruz’. Buradan bu anlaşılır, başka bir şey anlaşılmaz” diye konuştu. Başbakan’ın bu sözleri tarihi gerçeklerle bağdaşmıyor. Türkiye’de solcu ve emekçiler, değil sivil hükümetler döneminde, 12 Eylül darbe yönetiminin hüküm sürdüğü yıllarda bile her 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkmanın koşullarını zorlamışlardır. Erdoğan, “Taksim ısrarı hükümete karşı” sözlerini, bugün alanlara çıkacak emekçileri temsil eden sendikaların yöneticilerine de söylemiş önceki gece yaptıkları toplantıda. Dün görüştüğüm DİSK Genel Başkanı Kani Beko ile KESK Genel Başkanı Lami Özgen, Başbakan’a orada da karşı çıkmışlar. Beko, Taksim’in solcular ve emekçiler için anlamını şöyle aktardı: “Sayın Başbakan ile toplantıda da ifade ettim. Polis müdahalesi olmazsa biz barışçı şekilde toplanıp ayrılacağız. Neden Taksim? 1 Mayıs 1977 yılında faşist katiller tarafından katledilen 36 arkadaşımız anısına öncelikle de bizim DİSK olarak Taksim’de yapmamız gerekir. Başka toplantıları, mitingleri Kadıköy’de, Kazlıçeşme’de tabii ki yapabiliriz. Ama 1 Mayıs olmaz. 1 Mayıs’ta orası bizim için kutsal bin mekân. Arkadaşlarımız katledildiğinden bu yana DİSK’in tüm yönetici ve başkanları katillerin yakalanması ve adalete teslimi için mücadele sürdürdüler. Her 1 Mayıs da bu mücadelenin bir parçası. Ülkemizde barış rüzgârları eserken biz de 1 Mayıs’ı kesinlikle barışçı biçimde yapmak istiyoruz. Eğer polis müdahalesi olmazsa hiç kimse mağdur olmaz.” Eskişehir AnadoluOrhangazi Üniversiteleri Anadolu Üniversitesi’nin Yunus Emre ve İki Eylül kampusları (solda), Osmangazi Üniversitesi’nin de Meşelik Kampusu var. TÜREY KÖSE Taksim emekçinin kutsalı Eskişehir, iki üniversiteli bir kent. Anadolu Üniversitesi ve “ondan doğan” Osmangazi Üniversitesi’nde 50 bini aşkın öğrenci var. Anadolu Üniversitesi’nin 1 milyonu aşkın açık öğretim öğrencisini de unutmayalım. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, “Anadolu Üniversitesi’nin efsane rektörü”. Büyükerşen, hem iki üniversiteye, hem de kente damgasını basmış. Eskişehir’e “deniz getirip!” plaj yapan Büyükerşen, kentini parklarla donatmış, hey Gökhan Ergun, “Dicle Üniversitesi’ndeki olaylardan sonra başlayan bir süreç var. Hizbullah, ülkücüler saldırılarda bulunuyor. Burada saldırıda bulunan grup da TGB. Organize bir saldırı. Burası sosyal demokrat bir kent, TGB ulusalcı. İslamcıların saldırısı olunca herkes yanınızda olur ama TGB olunca anlatmakta zorluk oluyor” diyor. Bu “zorluğu” anlatmasını istediğimizde şunları söylüyor: “Biz, TGB’nin üniversitede olmasını istemiyoruz. TGB’liler İstanbul’da AKP’li bir bakana karşı eylem yaptılar, gericileri, faşistleri, AKP’lileri üniversiteye sokmayacağız, dediler. Şimdi burada ‘öğrenci kimliği olan herkes üniversiteye girsin’ diyorlar. TGB’yi sol grup olarak görmüyoruz. Onlar sosyal şoven.” Caner Ertay, Kolektif yönetim kurulu üyesi. “Burada TGBKolektifler kavgası yok, soldaki tüm gruplar TGB’ye karşı” diyor. Öğrenci hareketi ivme kazanırken “Hizbullah’ın, faşistlerin devreye girdiğini, provokasyonlar yapıldığını” söylüyor. “Karşıt görüşlü öğrencilerin çatışması” ifadesine tepki gösteren Caner Ertay, şunları söylüyor: “TGB, AGD (Anadolu Gençlik Derneği), ülkü ocakları ve Hizbullah’ı kullanıyorlar. TGB’nin bildirilerinin içeriğini tartışmıyoruz. AKP’ye de karşıyız. Eski derin devlet AKP ile hesaplaşıyor. Eski kontrgerillanın bir yansıması TGB. Akil insanlara karşıyız. Ama akil insanları protesto edenlere bakın; TGB ile Alperenler, ülkücüler. TGB, kimliği olan herkese üniversiteye girsin kampanyası başlatıyor. Faşistlerin ve gericilerin özgürlüğü olmaz, onları üniversitede istemiyoruz. Milli değerleri kullanıyorlar. Türk bayrağı, Atatürk posteriyle yüzlerce kişi toplarsınız. Bunlar TGB’nin gerçek gücü değil. Hiçbir mücadele yapmadan, bayrak sallayıp burada yer edinmek istiyorlar. Ülkücülerle birlikte hareket ediyorlar, onların ‘milli merkez’inde MHP de var.” Caner, çözüm sürecinin gerilimi artıracağını düşünüyor. “AKP, PKK’ye karşı elini güçlendirmek için gerginlik yaratıyor” görüşünde. Gökhan ve Caner, üniversitede “ÖGB (özel güvenlik birimi) saldırıları ve en az oy almasına karşın atanan piyasacı, yandaş rektör Davut Aydın’dan” yakınıyorlar. “AKP, üniversiteyi ele geçirmek istiyor. Tabanda tutmadığı için yukarıdan aşağıya üniversiteyi dönüştürmeye çalışıyorlar” diyorlar. Tiyatro kulübünü kapatıp kariyer kulübü açmak istediklerini anlatıyorlar. “Gençlik festivali yapmak istedik, parasız diye salon verilmedi. Üniversiteye CEO’lar getirtilip konferanslar verdiriliyor. ‘Yaşam boyu eğitim’ diye öğrencilere sürekli paralı sertifika programları konuyor. Mimarlıkta fotoshop dersi konmuyor. Fotoshop için ayrıca paralı sertifika programı yapılıyor. Kariyer kulüpleri ile müthiş bir bencillik yayıyorlar” eleştirilerini dile getiriyorlar. ‘AKP baskı yapıyor’ sandviç kellerle süslemiş. Porsuk Çayı boyunca kafeler ve barlar sokağı gençlerle dolu. Eskişehir genç bir kent ve herhalde öğrenci olmanın en rahat, en keyifli olduğu kentlerden biri. Ancak, çözüm süreciyle birlikte kampuslar karışmaya başlamış. Bildik sağsol kavgalarına eklenen ve “ulusalcı, sosyal şoven” “Sorosçu, PKK kuyrukçusu” suçlamalarıyla alevlenen kavgalar yeni gerilimlerin habercisi... Anadolu Üniversitesi’nin Yunus Emre ve İki Eylül kampusları, Osmangazi Üniversitesi’nin de Meşelik Kampusu var. Eskişehir muhabirimiz Can Hacıoğlu ile birlikte önce geçen günlerde karışan Yunus Emre Kampusu’na uğradık. 8 Nisan’da Silivri’de yapılacak olan duruşma öncesinde Türkiye Gençlik Birliği (TGB) üyesi gençler bildiri dağıtmak isteyince, kendilerini engellemek isteyen gruplara polis müdahale etmiş, camlar kırılmış, gaz bombaları atılmıştı. Kampusta Öğrenci Kolektifi üyesi gençler 1 Mayıs mitingine çağrı bildirileri dağıtırken, hoparlörden Bandista’nın şarkıları yükseliyordu. Duvarlarda, Öğrenci Kolektifleri ve “Gençlik Muhalefeti”nin afişleri vardı. Kolektif üyesi gençlerle son kavgayı konuştuk. 600 ‘Ben copa kafa atmışım’ Rektör kabul etmeyince oturma eylemi yaptık. Yemekhaneyi boykot kararı aldık, arkadaşlarımızla paylaşmak için 600 sandviç hazırladık. Özel güvenlikçiler yolumuzu kesti, sanki molotof kokteyli taşıyoruz, sandviç taşıyorduk! Yemekhaneye sokmadılar. Özel güvenlikçiler bizi coplayıp tekmeledi ve kelepçe takıp gözaltına aldı! Sonra sivil polislere teslim ettiler. Rektör, ‘İlk saldırıyı üniversite öğrencileri yaptılar. Öğrencilerin ayaklarına oturdular’ dedi, ne demekse? Uçan tekmeler atmışız! Ben de copa kafa atmışım! Getirdiğimiz sandviç kasalarının içinden bıçaklar çıktığına ilişkin söylentiler yayıyorlar. Yakında o kasaların içinden başka silahlar, uyuşturucu maddeler de çıkabilir, bilemiyoruz! ” Emre Güneş, “Burada kantinciler özel güvenliğin, özel güvenlikçiler ise çevik kuvvetin görevini yerine getiriyor” diyor. Olayları protesto için iki bin kişinin eylem yaptığını anlatırken, “ ‘Piyasacı, gerici, işkenceci rektör istifa’ pankartı açıldı. Rektör, eylemcilerin bizim üniversiteden olmadığını söylüyordu. Bu nedenle ‘Arkadaşlar, kimliklerimizi çıkarıp gösterelim, Hasan Gönen Osmangazili olduğumuzu görsün’ dedik. Kimliklerimizi topluca rektörlüğe doğru salladık. Osmangazi sol geleneği ve siyaset kültürü olan bir üniversite değil. Anadolu Üniversitesi solcuların, Osmangazi AKP’lilerin, ülkücülerin, denirdi. Artık bu imaj sarsıldı” diye ekliyor. Grupta bir Emre daha vardı. Ona, “Süreç üniversiteleri nasıl etkiler” diye sorduğumuzda “Çözüm süreci, ulusalcı, faşist üslup için politik alan yaratıyor. ODTÜ’de faşistler yok, TBG’liler oraya girmeye çalışıyor. Bu süreçte gerilim daha da artar” yanıtını veriyor. Son olaylarda dayak yiyip gözaltına alınan Emre Güneş (sağda) üniversitede yaşadıklarını anlattı. stanbul’u açık cezaevine döndürdüler Başbakan’ın konuya yaklaşımını ve bugün İstanbul’da ulaşım seferlerinin iptal edilmesi kararlarını ‘yasakçı zihniyet’ olarak değerlendiren Beko, şunları da ekledi: “Bu tür yaklaşımlar 2010 öncesinde Taksim bize kapalıyken de vardı ve sokaklarda istemediğimiz görüntüler oldu. 2011 ve 2012’de Taksim bize açıktı ve hiçbir engelleme olmadığı için bir kişinin bile burnu kanamadan kutlandı. Başbakan’ın şu anda ortaya koyduğu zihniyet ise hem işçilerin hem de halkın tepkisini alır. İnsanlar demokratik haklarını yan yana, omuz omuza kullanmak istiyor. Ama bakın bütün ulaşım yasaklanmış. İstanbul’da hayatı durdurup açık cezaevine dönüştürüyorlar.” İ Öğrenci Kolektifleri üyeleri Gökhan Ergun ve Caner Ertay ile üniversitede yaşanan son olayları konuştuk. ‘Ortam daha da gerilecek’ Osmangazi Üniversitesi’nde yemek fiyatları yükseltilince protesto eylemleri yapıldı. Arkadaşlarına dağıtmak için 600 sandviç hazırlayan öğrenciler yemekhaneye sokulmadı. Rektörlüğün açıklamasına göre öğrencilerin yemekhaneye girmesine “öğrencilerin hazırladığı sandviçlerin hangi koşullarda hazırlandığının bilinmemesi” nedeniyle izin verilmemiş. Olayların yaşandığı Meşelik Kampusu’nda bir grup öğrenciyle sohbet ettik. Mustafa, “Yemekler çok kötü, meşhur bir çorba var, rengi değişiyor, tadı değişmiyor” diyor. Son olaylarda dayak yiyip gözaltına alınan Emre Güneş, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Nitelikli, sağlıklı ve ucuz beslenme istediğimiz için Rektör bizi terörist ilan etti. Yemek fiyatları sene başında 1 lira 20 kuruştan 1 lira 30 kuruşa, bu dönem başında ise 1 lira 50 kuruşa çıktı. Buna ek olarak ikinci basış fiyatı da artırıldı; önceden ikinci defa yemek alındığında karttan 3 buçuk lira çekilirken şimdi 4 lira çekiliyor. 5 bin imza topladık. 400 kişiye yakın bir grup bunlarla birlikte rektörlüğün önüne yürüdük, bir grup temsilci bu imzaları teslim edecektik. kil’ başkan da demokratik bulmadı Başbakan’ın Taksim’i kapama kararına dayanak yaptığı gerekçeye, KESK Genel Başkanı Lami Özgen de net biçimde karşı çıkıyor. Kürt sorununun çözüm sürecinde hükümet tarafından oluşturulan akil insanlar heyetlerinde yer alması nedeniyle dikkatleri üzerinde toplayan Özgen, “Başbakan’ın bu ifadeleri ve yasaklamaları hiçbir demokratik tahammül ölçüsüyle bağdaşmıyor. Klasik otoriter yönetim yaklaşımı” dedi ve şöyle devam etti: “Bizim ‘sırf AKP iktidarına karşı olmak için Taksim’ diye bir ısrarımız yok. 1977’den bu yana Taksim ile işçi sınıfı arasında tarihsel bir bağ oluşmuş durumda. Kimse bu bağı görmezden gelemez, bu bağa basit ve ucuz bir yaklaşım içinde olamaz. Tek kaygıları oradaki inşaat ise onun önüne fiziki engeller geliştirerek bu kaygı bertaraf edilebilir. Taksim’e çıkışımızı ‘klasik AKP karşıtlığı’ diye yorumlayarak yasakçı ve işçi düşmanı bir tutuma gidiliyorsa o zaman bizim de bundan ‘Emekçilerin siyasal ve tarihsel mücadele süreciyle bağları koparılmak isteniyor’ sonucunu çıkarma hakkımız doğar. Bu da geçmişte yasaklı yıllardaki üzüntü duyduğumuz manzaralarla karşılaşmamıza neden olabilir. Bunun sorumlusu da biz değil siyasi irade olur.” Keşke Başbakan Erdoğan son dakikada fikrini değiştirse de, yurttaşların istedikleri gibi Taksim’de huzur ve barış içinde bir 1 Mayıs kutlamasının yolunu açsa... ‘A lir? Biz onları solcu görmüyoruz. 4 yıldır Nevruz kutlamalarında PKK pankartları açılıyor, Cumhuriyetin üniversitesinde bölücü faaliyetler suç ama Rektör bunlara sessiz kalıyor. Her türlü fikir tartışılır ama bölücü, gerici faaliyetlerin önü kesilmeli. Eğitim bir haktır, öğrenci kimliği olan herkes fikrini açıklamalıdır. Ama Türkiye’yi bölmek ve gericileştirmek maksatlı bir yaklaşımı, liberal demokrasi anlayışını benimsemiyoruz.” Güney de “bölünme süreci” diye nitelendirdiği gelişmelerin ortamı daha da gereceği görüşünde. TGB’liler “Anadolu Üniversitesi Rektörü’nün her devrin adamı, yerel seçimlerde AKP’nin Eskişehir BüGüney Karagüllü ve Şafak Bayraktar. yükşehir Belediye Başkan adayı olan Osgrupların Kolektifler, Gençlik mangazi Rektörü Prof. Dr. HaMuhalefeti, ÖDP dahil tehdit san Gönen’in ise iktidarın adaleriyle karşı karşıya kaldık. İlk iki mı olduğunu” ifade ediyorlar. gün karşılıklı sloganlaşma oldu, Güney, Eskişehir’in rahat bir 3. gün şişelerle, taşlarla saldır kent olduğunu söylüyor, ama dılar; polisle çatıştılar. Elbette po “yozlaşmadan” yakınıyor. lisin sert müdahalesi doğru de “Kent, Cumhuriyetin kültürüğil. Ama polisi üniversiteye çeken nü yansıtmıyor. Yoz kültür var, de onların eylem tarzı. barlar sokağından çıkmayan Soros destekli polis ajanları sız sistemin yarattığı bir apolitik mış gruplar ne kadar sol olabi gençlik var” diyor. Son olayları TGB’li öğrencilerle de konuştuk. Güney Karagüllü ve Şafak Bayraktar, Osmangazi Üniversitesi öğrencileri. Güney Karagüllü, Yunus Emre Kampusu’nda yaşanan olayları şöyle anlatıyor: “8 Nisan Silivri duruşması öncesinde 3 gün boyunca çalışma yaptık. PKK kuyrukçusu AKP’li başkan ilkokul sınavında! YOZGAT (Cumhuriyet) Yozgat’ta geçen hafta sonunda gerçekleştirilen ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin katıldığı ‘Peygamber Efendimizin hayatı’ konulu deneme sınavında, soru kitapçıklarının iç kapağında AKP’li Belediye Başkanı Yusuf Başer’in fotoğraflarına yer verildi. Başer’in uygulamasının hiç etik olmadığını söyleyen Türk EğitimSen Yozgat Şubesi Başkanı Seyfi Bayrak, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Yozgat Valiliği’ni soruşturma açmaya çağırdı. BİTTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle