24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 NİSAN 2013 ÇARŞAMBA HABERLER CUMHURİYET SAYFA 7 ‘Ne mutlu Türk’üm diyene’ yazısı yerlerde Konya’da Alaaddin Orduevi karşısında yer alan ve Emekli Subaylar Derneği Konya Şubesi’nin eski binasının duvarındaki Atatürk resmi ve “Ne mutlu Türk’üm diyene” yazısı kimliği belirsiz kişilerce sökülerek yakınlardaki kilisenin bahçesine atıldı. Mahalle sakinlerinin haber vermesinin ardından polis olayla ilgili araştırma başlattı ve MOBESE kameralarını incelemeye aldı. Duruma tepki gösteren yurttaşlar sön dönemde yurt genelinde Atatürk büstlerine yönelik saldırıların arttığına dikkat çekerek olayın aydınlatılmasını istedi. (Fotoğraf: BARIŞ YAMAN) Büyük Hesaplar Türkiye’nin karşı karşıya olduğu büyük bir sorun var. Sorun denilince ilk aklınıza geleni, “Kürt sorunu”nu şimdilik analizin dışında tutun. Dünyada ve bölgemizde olup bitenlere bakmayı deneyin. “Harcıâlem, çarıklı erkânıharp” kestirmelerinden uzak durun. Bakalım ne göreceksiniz? ??? Ergin Yıldızoğlu dün “Ortadoğu Isınmaya Devam Ediyor” başlıklı yazısında genel durumu açık ve net bir şekilde yazdı. Özetlersek; ABD’nin Ortadoğu’ya olan petrol bağımlılığı azaldı, Afganistan ve Irak masrafları taşınamaz hale geldi. Uzakdoğu’da ise işler, Çin’in yükselişi nedeniyle artan ekonomik ve askeri bir ilgiyi hak ediyor. Eğer bir geri çekilme söz konusuysa Ortadoğu’da doğacak boşluğu ABD kime devredecek? Böyle bir devir teslim olabilir mi? Ergin’in dış kaynakları da değerlendirerek yaptığı sonuç vurgusu şöyledir: “Tarihten öğrenilmiş klasik yöntem çıkarken ‘geride’, ‘boşluğun’ etrafında birbiriyle kavgalı siyasi, kültürel birimlerden oluşan bir yapılanma bırakmak, bu yapılanmanın unsurlarını birbirine karşı uzaktan dengeleyerek bölgede sonuç almaya çalışmaktır.” ??? Türkiye’nin sorunu işte tam da budur. Şimdi “Kürt sorunu”na, “barışın kazanılması sürecine” ya da “Türkiye bundan sonra nasıl biçimlenecek” konusuna dönebiliriz. Kimi arkadaşların sandığı gibi “duygusal” davranmıyor, konuyu Öcalan’ın ünlü mektubunda söyledikleriyle değerlendirmeye, kavramaya çalışmıyoruz. Hele “kapitalist modernite” gibi tuhaflıklara hiç takılmıyoruz. Öcalan’ın söyledikleri tek başına çok da önemli, derin anlamlar yüklenecek sözler değildir. Önemli olan bu sözlerin bizim dünya ve bölgeyle ilgili olarak yaptığımız analizdeki yeri, bu analizin çarpıcı bir şekilde ortaya koyduğu tehlikelerle ilgisidir. Aynı değerlendirmeyi iktidar partisi ve onun sözcüleri ya da tek sözcüsü Başbakan için de yapmalıyız. Ortadoğu’da taşlar yerinden oynuyor ve bu ivmesi artan hareketlenmede de Sayın Başbakan kendine uygun gördüğü bir siyaseti gündeme getirmeye, uygulamaya çalışıyor. Bunun bedeliyle fazla ilgili değildir. Kendi kurduğu paradigmaya uygun olduğunu düşünüyor. Tıpkı geçmişte “AB konusunda kurduğu siyasetin askeri vesayeti geriletmekteki başarısı” gibi bu kez daha farklı ve biraz daha büyük bir kurgunun içinde kendisine ve kendisiyle birlikte Türkiye’ye yer arıyor. Öcalan da aynısını deniyor. Bizi ilgilendiren bu üç bakışın birbiriyle ilişkisi, uyumu ya da birlikte getirdiği serüvenin tehlikesidir. Bunu tartışıyoruz. Duygusallıkla falan ilgisi yok. ??? Öcalan pragmatik (bunun başka bir söylenişi de var ama) bir politikacı. Başbakan Erdoğan’ın da açıkça belirttiği gibi benzer şeyler söylüyorlar. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun onlarca kez anlattığı ve anlatmaya devam ettiği “vizyon” da bu politikanın “teorisi” oluyor. Biz de işte bundan kaygı duyuyoruz. Kaygı duyduğumuz şey Kürt sorununun çözülmesi ya da artık insanların ölmemesini sağlayacak bir barış değil. Bu sorunun, bir başka politikanın aracı haline getirilmesi. Ortadoğu’da taşlar yerinden oynadı. Güçlü bir mekanizma harekete geçti. Bu tabloda Türkiye’ye biçilen rol, iyi bir rol değildir. Ergin’in dediği gibi ABD kendine kolayca yönlendirebileceği, gerektiğinde kaotik bir ortamın içinde “değerlendirebileceği” ortaklar arıyor ve ABD’nin ortağı olmak hiç de kolay bir iş değildir. Her şeyi hesaplayarak kurduğunuzu düşündüğünüz stratejiler bir bakarsınız çöküvermiş. “Dimyat’a pirince gitmek” çok parıltılı görünebilir ama “evdeki bulgurdan olmak” da çok acı gelir insana. En iyisi durup düşünmeli. Türkiye, sorunlarını Türk’üyle, Kürt’üyle büyük hesapların uysal parçası olmadan çözebilir. Hükümet, sistemde değişiklik öncesi konfederasyonları toplantıya çağırdı Taşerona karşı tek ses MUSTAFA ÇAKIR ? İstanbul Haber Servisi İTÜ çalışanları şehir kampuslarında idari ve akademik personelin bir arada yemek yediği yemekhanelerde ücretin 2 liradan 4 liraya çıkarılmasını protesto etti. Çalışanlar Taşkışla yerleşkelerindeki yemekhanelerde sunumun artık porselen tabakta yapılmasının gerekçe gösterilerek yapılan yüzde 100 zammın geri alınmasını istedi. İTÜ’de zam protestosu ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TBMM Genel Kurulu’nda milletvekillerinin sözlü sorularını yanıtladı. Arınç, AKP İstanbul Milletvekili Hakan Şükür’le ilgili bir soru üzerine, Şükür’e TRT’de yorumculuk yaptığı 4 Aralık 20084 Aralık 2012 tarihleri arasında haftada 14 bin TL, 2011 yılı Ocak ayındaki programları için toplamda 42 bin TL ödeme yapıldığını kaydetti. TRT, Hakan Şükür’e haftada 14 bin lira ödedi Beyaz TV’ye saldırı: 1 yaralı Emekli Albay Rahtuvan tutuklandı ? İstanbul Haber Servisi Beyaz TV’de yayımlanan spor programında yapılan yorumlara tepki gösteren bir grup, önceki gece stüdyonun bulunduğu binaya saldırdı. Gruba engel olmaya çalışan güvenlik görevlisi Hasan Kızılbudak, kafasına tuğlayla vurulması sonucu yaralandı. Olayın ardından grup dağıldı. Kızılbudak hastaneye kaldırılırken olayla ilgili soruşturma başlatıldı. ANKARA “Taşerona çözüm bulacağız” diye yola çıkan ancak İş Yasası’nın 2. maddesinde yer alan ve asıl işte taşeron çalıştırmayı sınırlandıran maddeyi değiştirerek uygulamayı daha da genişletmek isteyen hükümet, yasal düzenleme için ilk adımı attı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı işçi konfederasyonlarını 12 Nisan’da toplantıya çağırdı. Taşeronla birlikte “kıdem tazminatında değişikliğin” de gündeme gelmesi bekleniyor. Her gün yeni bir hak kaybı ile gündeme gelen taşeron işçilik AKP döneminde tavan yaptı. 2002 yılında 358 bin olan taşeron işçi sayısı 10 yılda 1.5 milyona çıktı. İşverenlerin de istedikleri bu düzenleme düşük ücret, güvencesiz ve kuralsız çalışma anlamına geliyor. Hükümet kendi yarattığı “taşeron canavarına” çözüm bulmak için bir süredir çalışma yapıyordu. Ancak bu çalışma şimdiye kadar sendikalarla paylaşılmadı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 12 Nisan’da Üçlü Danışma Kurulu’nu toplantıya çağırdı. Alınan bilgiye göre Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Bakanlar Kurulu’nda taşeron sistemiyle ilgili sunum yaptı. Ancak Başbakan Tayyip Erdoğan sosyal taraflarla uzlaşma sağlanmasını istedi. İşçi konfederasyonlarının taşeron sisteminde yapılacak değişiklik konusunda hükü 1 MAYIS’A ONAY ÇIKTI ANKARA / İSTANBUL (Cumhuriyet) Türkİş, geçen yılki ayrılığın yeniden yaşanmaması için işçi ve memur konfederasyonlarını 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü İstanbul Taksim Meydanı’nda kutlamaya çağırdı. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile de görüşen Türkİş, Taksim Meydanı için izin aldı. DİSK Genel Başkan Yardımcısı Metin Ebetürk, işçi sınıfının 1 Mayıs’ı Taksim Meydanı’nda kutlama misynonunun DİSK’e ait olduğunu belirterek çağrıyı olumlu bulduklarını söyledi. Türkİş 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması için DİSK, Hakİş, KESK, Türkiye KamuSen ve MemurSen’e davet gönderdi. Önceki gün gönderilen davet yazısında işçi ve memur konfederasyonları 9 Nisan’da Türkİş Genel Merkezi’nde toplantıya davet edildi. Türkİş Başkanı Mustafa Kumlu, 1 Mayıs kutlamalarının Taksim Meydanı’nda yapılması için İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile de görüştü. Mutlu, kutlamaların Taksim Meydanı’nda yapılabileceğini, bir sorun bulunmadığını bildirdi. Geçen yıl da 1 Mayıs kutlamalarının ortak yapılması için görüşmeler yapılmış ancak anlaşma sağlanamamıştı. Bunun üzerine 3 kentte 3 ayrı program düzenlenmişti. Çağrı olumlu DİSK Genel Başkan Yardımcısı Ebetürk, işçi sınıfının “1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü”nü, Taksim 1 Mayıs Meydanı’nda kutlama misyonunun DİSK’e ait olduğunu belirterek çağrıyı olumlu bulduklarını söyledi. Ebetürk, Türkİş’in çağrısına yönelik gazetemize yaptığı değerlendirmede, DİSK’in dünden bugüne 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması için verdikleri mücadelenin ortada olduğunu anlattı. Ebetürk, “DİSK olarak geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da emek ve meslek örgütleriyle yapacağımız toplantılarda kutlama programını görüşerek değerlendirme yapacağız. Ancak işçi sınıfının birlik ve dayanışma günü 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama misyonu DİSK’indir” dedi. met ile uzlaşma sağlamaları zor görünüyor. Çünkü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın taşeron ile ilgili çalışmasının temelini İş Yasası’nın 2. maddesi oluşturuyor. Bu maddede “İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez” hükmü yer alıyor. Bu hüküm sendikaların taşeronda “kırmızı çizgisini” oluşturuyor. Sendikalar bakanlığın bu maddede değişiklik yaparak asıl işlerde de taşeron çalıştırılmasını ser best hale getirmeye hazırlandığına dikkat çekiyor. Bu durumda yan işler dışında, asıl işler de taşerona şirketlere verilebilecek. Taşeronlaşmaya karşı sendikalar tarafından açılmış çok sayıda dava da bulunuyor. Bu davaların büyük bir bölümü sendikalar lehine sonuçlandı. Yasada yapılacak değişiklik ile taşeron çalıştırmayı engelleyen yargı kararları da aşılmış olacak. Bakanlık taşeron işçilerin kararları Yargı aşılacak kıdem tazminatından yararlanamadıklarına dikkat çekerek değişiklikle birlikte “kıdem tazminatı fonunu” da gündeme getirmişti. Kıdem tazminatının fona dönüştürülmesini öngören bu uygulamaya işçi konfederasyonları karşı. Sendikalar, İşsizlik Sigortası Fonu’nun başka amaçlarla kullanıldığına dikkat çekerek kıdem tazminatında fona tepki gösteriyor. Bakanlığın 12 Nisan’daki toplantıda taşeronla birlikte kıdem tazminatını da gündeme getirmesi halinde, görüşmelerin kesilebileceği belirtiliyor. Adalet Bakanlığı’nda işe girmek için ‘hukuk veya siyasal’ okuma şartı kalktı ? İstanbul Haber Servisi Balyoz davasında firari olması nedeniyle dosyası ayrılan emekli Deniz Albay Ahmet Gökhan Rahtuvan’ın yargılanmasına İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Rahtuvan, hakkında yakalama kararı bulunmadığını belirterek yurtdışında çalıştığını ifade etti. Mahkemeye kendi rızasıyla geldiğini belirten Rahtuvan, kuvvetli suç şüphesi gerekçesiyle tutuklandı. Herkes bürokrat olacak Yalova’da tek FARUK KIRTAY YALOVA Yalova Belediye Başkanı Yakup Koçal’ın AKP’ye geçmesinin ardından belediye meclisinde bulunan 8 DP’li belediye meclis üyesi de AKP’ye katıldı. 25 kişilik Yalova Belediye Meclisi’nde 12 AKP’li, 8 DP’li, 5 CHP’li belediye meclis üyesi bulunuyordu. Koçal’ın AKP’ye geçmesinin ardından belediye meclisinde bulunan 8 DP’li belediye meclisi de AKP’ye katıldı. Böylece AKP’li meclis üyesi sayısı Uzunçayır’da minibüs devrildi: 5 yaralı ? İstanbul Haber Servisi D100 Karayolu Kadıköy Uzunçayır mevkiinde Abdullah Keskinbıçaklı yönetimindeki otomobil sürücüsünün aşırı hız nedeniyle kontrolü kaybetmesi nedeniyle durakta yolcu indiren minibüse arkadan çarptı. Yan yatarak sürüklenen minibüste bulunan yolculardan Serpil Eroğlu, Mustafa ve Zekiye Ilgazlı ile otomobilde bulunan Abdullah ve Deniz Keskinbıçaklı yaralandı. parti dönemi gibi 20’ye yükseldi. Meclisin nisan ayı oturumunda belediye meclisinde 1 yıl süreyle görev yapacak komisyonları belirlemek için seçim yapıldı. 20 AKP’li meclis üyesi tüm komisyonlarda görev alırken CHP’li meclis üyelerinin komisyonlara girmesine AKP’li meclis üyeleri tarafından izin verilmedi. Belediye Encümeni, Plan ve Bütçe Komisyonu, İmar Komisyonu, Trafik Düzenleme Komisyonu ve İsim Komisyonuna, AKP’li üyelerin oylarıyla AKP’liler oyçokluğuyla görev aldılar. ? ADANA (Cumhuriyet) Adana’nın Yumurtalık ilçesine bağlı Zeytinbeli Beldesi’nde 2009 yerel seçimlerinde MHP’den aday olup kazanan ve geçen yıl temmuz ayında AKP’ye geçen Seyfettin Öztürk ile belediye muhasebecisi Fatin Zorlu Kılıç, önceki gün gözaltına alındı. “İhaleye fesat karıştırmak” iddiasıyla suçlanan Başkan Seyfettin Öztürk ile “ihaleye fesat karıştırmak” ve “zimmet” iddiasıyla sorgulanan Fatin Zorlu Kılınç sevk edildikleri mahkemede tutuklandı. AKP’li belediye başkanı cezaevinde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Adalet Bakanlığı, Memur SınavAtama ve Nakil Yönetmeliği’nde değişiklik yaparak idare memuru kadrosuna “hukuk ve siyasal bilgiler” başta olmak üzere belli bölümlerden mezun olma koşulunu kaldırdı. Söz konusu yönetmelik değişikliği, Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı. Adalet Bakanlığı’nda idare memuru kadrosuna atanabilmek için “hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilimler, eğitim, eğitim bilimleri, mimarlık ve mühendislik fakülteleriyle en az dört yıllık lisans eğitimi veren fakülte ve yüksek okulların sosyoloji, psikoloji ve sosyal hizmetler bölümleriyle bunlara denkliği kabul edilen yabancı fakülte veya yüksekokulların adı geçen bölümlerinden mezun olmak” koşulu “en az dört yıllık lisans eğitimi veren fakülte ve yüksekokullardan veya bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu’nca kabul edilen yabancı fakülte veya yüksekokullardan mezun olmak” biçiminde değiştirildi. Böylece bakanlıkta tüm fakülteler için yönetici kadrosuna atanmanın yolu açıldı. Öğrenim durumu nedeniyle atamayı düzenleyen “çocukları, eşi veya kendisi yükseköğretim kurumlarında okuyanlarla bulunduğu yerde çocukları, eşi veya kendisinin öğrenim düzeyine uygun ilk veya ortaöğretim kurumu bulunmayanlar, kadro durumunun elverişli olması şartıyla öğretim kurumlarının bulunduğu yere veya yakınına atanabilirler” maddesi yürürlükten kaldırıldı. Yönetmeliğe göre, ceza infaz kurumları ve tutukevleri müdürleri, denetimli serbestlik müdürleri, müdür yardımcıları, saymanlarla infaz ve koruma baş memurları, birinci, ikinci ve üçüncü bölgelerdeki müdürlük teşkilatı olan ceza infaz kurumları ve denetimli serbestlik müdürlüklerine naklen atanarak bölge esasına göre çalışacaklar. İnfaz ve koruma baş memurları, müdürlük teşkilatı olmayan ceza infaz kurumlarında da çalışabilecekler, bu sayılanlar dışındaki memurların naklen atanmalarında bölge esası uygulanmayacak. Anayasa Uzlaşma Komisyonu AKP, devrim yasalarını ayıkladı AŞYE SAYIN ANKARA Anayasanın başlangıç ve değiştirilemez maddeleri ile son hükümlere ilişkin önerilerini hazırlayan AKP “devrim yasaları”nı da anayasadan ayıkladı. Anayasa Yazım Komisyonu dün yaptığı toplantıda “İnkılap Kanunlarının Korunması”na ilişkin madde düzenlenmesine yer vermedi. İnkılap Kanunları arasında, “Tevhidi Tedrisat Kanunu”, “Şapka İktisası Kanunu”, “Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun”, “Efendi, Bey, Paşa gibi Lakap ve Unvanların Kaldırıldığına Dair Kanun”, “Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun” da yer alıyor. AKP’nin önerisinde mevcut anayasadaki “başlangıç” bölümünden, “sadeleştirme” gerekçesiyle, “Cumhuriyetin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O’nun inkilap ve ilkeleri doğrultusunda” ifadesi ve “Atatürk milliyetçiliği” ifadesi çıkarıldı. AKP önerisinde “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türk milleti egemenliğini, anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır” ifadesi yerine de “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türk milleti egemenlik yetkisini seçtiği temsilciler eliyle kullanır” denildi. AKP’nin en radikal önerilerinden birisi de mevcut anayasanın ilk 3 maddesinin değiştirilmesinin dahi teklif edilemeyeceğini güvence altına alan 4. maddenin kaldırılması oldu. Bölge esası
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle