18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 4 HABERLER CUMHURİYET 3 NİSAN 2013 ÇARŞAMBA AKP, komisyonlarda yer alacak isimleri Dolmabahçe’ye çağırdı ‘Akil’ler toplanıyor İLHAN TAŞCI MUSTAFA ÇAKIR İki ‘Tatsız’ [G]erçek Üzerine Bir Not... Türkiye’nin gerçekliği iki önermenin egemenliği altında şekilleniyor: AKP yönetimi ekonomiyi başarıyla yönetiyor; Kürt sorunu bir çözüm sürecine girmiştir. Bu iki önermeye Lacan’cı psikanaliz okulunun “gerçeklik, ‘gerçek’ değildir” uyarısını dikkate alarak yaklaştığımda, önümde büyük düş kırıklıklarına gebe bir gelecek olasılığı şekilleniyor. Kısaca (ve sabrınıza sığınarak), gerçekliği bir iktidar sistemini koruyan, yaşatan “simgesel evren” (adeta dil ve imajlardan oluşan bir kürenin içyüzü) olarak, [G]erçeği de bu gerçekliğe, içinde yaşanabilir bir istikrar, bir bütünsellik duygusu (izlenimi/iddiası) kazandırabilmek için, bastırılan, “simgesel evrenden” dışlanmaya çalışılan kavramlar, söylemler olarak tanımlıyorum. ??? AKP ekonomiyi iyi yönetiyor: Bu ekonomik “başarının” iki motoru var: Dış kaynak girişi, inşaat sektöründeki canlılık. Dış kaynak, getiri elde etme amacıyla gelir (Jeopolitik etkenleri şimdilik ihmal ediyorum). Zaten siyasi amaçlı kaynak girişlerini de, kolaylıkla “güç/iktidar birikimi destekler, birikim de gücü/iktidarı” ve “sermaye ilişkisi aynı zamanda bir güç/iktidar ilişkisidir” saptamalarıyla birleştirebiliriz. Dış kaynak getirenin hedeflediği getiriyi (birikimi) faiz, inşaat sektöründeki hızlı büyümeyi de rant kavramıyla değerlendirmemiz gerekiyor. Bu değerlendirme bizi kapitalist ekonominin, “[G]erçeğini” konuşabileceğimiz konuma taşır: Faiz, rant ve kâr, toplumda üretilen artıkdeğerin (isterseniz, yararlı bir yakınsama olarak, katma değerin) paylaşılma (eğer zorla talan edilmiyorsa) biçimleridir: Artıkdeğer esas olarak sanayide (tarım ve hizmetlerde de “hizmetler” tartışmalı bir konudur) üretilir: Kapitalist sınıf içinde kâr, faiz, rant olarak bölüşülür. Türkiye kapitalizminin [G]erçeğine bakmaya çalıştığımızda karşımıza yılanın kendi kuyruğunu yiyerek yaşamaya çalışmasını andıran bir resim çıkıyor Bir taraftan artıkdeğer üretme kapasitesi düşük olduğundan, ekonomi sürekli “açık veriyor”, dış kaynak gereksinimi kronikleşmiş. AKP döneminde sermaye sanayiden, tarımdan (artıkdeğer üreten sektörlerden) çok inşaata (ranta) yönelmiş, bunu da dış kaynakla desteklemiş. Diğer taraftan ekonominin artıkdeğer üretme kapasitesi düşük, yetersiz bir düzeyde kalıyorsa, gelen “yabancı sermayenin” beklediği getirilerin ve inşaatta oluşan rantın gerçekleştirilmesi giderek imkânsızlaşıyor, var olandan yeniyor demektir. “Başarılı yönetiliyor” söylemi AKP’nin toplumsal desteğini korumaya, dış kaynak gelişini teşvik etmeye, ekonomi yönetiminin çoktan iflas ettiğini, kırılmayı bekleyen borç zincirini gizlemeye yönelik bir fantezidir. İnşaat sektöründe biriken stoklar, AVM’lerin boş kaldığına ilişkin gözlemler, büyüme oranının 2011’de yüzde 8.8’den 2012’de yüzde 2.2’ye düşmesi bu sürecin artık sonuna gelindiğini gösteriyor. ??? Kürt sorunu bir çözüm sürecine girmiştir: “Görüşmelerin” başlamış, “silahların” susmuş gibi görünmesi umut vericidir. Ancak bu gerçekliğin, bir istikrar, bir bütünsellik görüntüsü kazanmakta zorlanıyor olması, “bastırılması” zor bir [G]erçeğin varlığına işaret ediyor. Bu [G]erçek iki farklı “çatlaktan” kendini göstermeye/dayatmaya başladı. Bir tarafta, geçmişte bu “sürece” destek verme eğiliminde olan bir kesim “Türk kimliğini”, “üniter devlet” kavramını vurgulamaya başlıyor (Ortaylı, Alatlı, İnalcık gibi isimlerin imzaladıkları açıklama. Taha Akyol’un kaygıları...). Diğer tarafta, İsmail Beşikçi’nin dile getirdiği kaygılara ek olarak, Bejan Matur’un Spiegel’de yayımlanan yazısı büyük tepki çekiyor. Burjuvaliberal eğilim, postmodern bir yaklaşımla sorunu, bireysel ve kültürel boyutuna indirgiyor (“yalnızca bedenler/birey ve dil/kültür vardır”). Tam bu söylem egemen olur gibi görünürken burjuvaulusalcı eğilim hatırlatıyor: “Ama coğrafya da vardır”. Bu yaklaşımların ikisi de, “ulusal sorunun”, özünde, toprak (kaynak), mülkiyet, sınıf iktidarı sorunu olduğu [G]erçeği’nin dışavurumudur. Biri marazi (isterik) biçimde bu [G]erçeği yadsımaya çalışıyor. Diğeri, sürekli coğrafyayı anımsatıyor. “Kürt sorunu”, toprak, su, enerji ve bölgesel güç/iktidar dağılımları açısından çok önemli bir coğrafyada, bu kaynakların edinim, kullanım, bölüşüm süreçleri üzerinde yaşanıyor. Bu [G]erçek, kapitalizmin özellikle kriz dönemi koşullarında, ulusal sorunun istikrar kazanabilecek bir “çözümünün” olmadığını söylüyor. Ama çözmeye ısrarla çalışmaktan başka bir seçenek de yok. Beckett’in “Adlandırılamayan” başlıklı yapıtının sonundaki gibi: “...devam etmelisin, devam edemem, devam edeceğim”. Devam etmenin yolu sanırım, mülkiyet, bölüşüm ve sınıf iktidarı sorunlarını aynı anda, ertelemeden çözmeye çalışmaktan geçiyor. ANKARA Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın Nevruz’da yaptığı barış ve silahlı unsurların sınır dışına çekilmesi çağrısının ardından AKP, gündemine aldığı komisyonlarda yer alacak “akil insanları” belirledi. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın aradığı isimler arasında insan hakları örgütleri ve sendika yöneticileri de bulunuyor. Atalay’ın davet ettiği DİSK’in komisyona katılmama eğiliminde olduğu öğrenildi. 49 kişiden oluşacak ve yarın Başbakan Tayyip Erdoğan’la ilk toplantısını Dolmabahçe Sarayı’nda yapacak olan komisyonun isim listesinin bugün açıklanması bekleniyor. Erdoğan: Bir havuz oluşturduk ? Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada akil insanlar heyetini belirlediklerini, bir havuz oluşturduklarını açıkladı. 7 ayrı coğrafi bölgeye göre bir planlama yapıp kısa süre zarfında da bu heyettekilerin isimlerini kamuoyuna duyuracaklarını belirten Erdoğan, “Bölgelerimizde bir kısım etkinlikler gerçekleştirerek halkımızla, kanaat önderleriyle bir araya gelecekler. Bize bu bir aylık süre içinde bu çalışmaları yapıp ondan sonra raporlarını sunsunlar” dedi. Buradakinin “temsili bir kadro” olduğunu ve bunun dışındaki kesimlerle de irtibatlarının olmayacağı anlamına gelmeyeceğini kaydeden Erdoğan, konuyla ilgili eleştirilere de “Biz destek verenlerle yolumuza devam ederiz. Birileri bağcıyı dövmeye gayret edecek, o dövülen bağcı bizsek, bir yere kadar sabrederiz” diye konuştu. Erdoğan, “Bazı sanatçılar korkuyor, niye korkuyor? ‘Beni dışladılar, ben bu tür şeylere katılmak istedim, beni aforoz ettiler. Bana birçok yerlerden program vermez duruma geldim”’ diyorlar. Ama lafa geldiği zaman demokratız. Sol öyle diyor ya ‘böyle demokratız, şöyle demokratız...’ Ne demokrasisi? Bunların düşünce dünyasını paylaşmadığın zaman tamamen aforoz ederler. Onların bağlı olduğu yerler bellidir zaten” dedi. Oluşumun benzeri İngiliz işgali sırasında kurulmuş Hülya Avşar’a teklif Beşir Atalay, dün İnsan Hakları Derneği Başkanı Öztürk Türkdoğan, Mazlumder Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, Başbakanlık İnsan Hakları Kurulu üyesi Yılmaz Ensaroğlu, Levent Korkut’u ve 78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can’ı arayarak komisyona davet etti. Hülya Avşar’a da teklif götürüldüğü, Avşar’ın yanıtını bugün vereceği öğrenildi. Akil insanlar komisyonunda yer alacağı konuşulan bazı isimler de şöyle: “Yılmaz Erdoğan, Ahmet Taşgetiren, Murat Belge, Hayrettin Karaman, Oral Çalışlar, İzzettin Doğan, Ali Bayramoğlu, Fehmi Koru, Nihal Bengisu Karaca, Doğu Ergil, Hilal Kaplan, Yılmaz Ensarioğlu, Etyen Mahçupyan, Hüseyin Yayman, Hülya Koçyiğit, Kadir İnanır” İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, tarafların üzerinde uzlaşacağı bir komisyon olmasının önemli olduğunu belirterek “Komisyon ilk toplantısını yaptığında kendi çalışma yöntem ve biçimini kendisi belirleyecektir. Komisyon toplanmadan bunun üzerine ne söylenirse söylensin komisyonu bağlamaz” dedi. Türkdoğan, toplantıya katılarak kendi fikirlerini söyleyeceklerini ve oradaki çalışmada komisyonun çalışma yöntemine ilişkin somut bir şeyler çıkacağını belirtirken “Komisyonun üyeleri birbirleriyle tanışmadan ve çalışma yöntemi belirlenmeden söylenen sözler anlamsızdır” yorumun yaptı. Damat Ferit modeli BAHADIR SELİM DİLEK Başbakan Erdoğan grup toplantısındaki konuşmasının ardından Avrupa Karate Şampiyona’sında 18 madalya kazanan Ümit Genç Karate Takımı’nı kabul etti, sporcularla sohbet etti. Takım Başkanı Erdoğan’a siyah kuşak karate kıyafeti giydirdi. AA Bahçeli’ye: Yanağımıza vuran karşılığını bulur Siyah kuşak taktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Abdullah Öcalan’la yürütülen süreçle ilgili izlediği tutum nedeniyle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi sert sözlerle suçladı. Erdoğan, bir yanaklarına vurduklarında öbür yanaklarını çevirme anlayışında olmayacaklarını belirterek, “Bizim bir yanağımıza vuran karşılığını bulur” diye konuştu. Erdoğan şunları söyledi: ? Bahçeli’ye aynen iade ediyorum: Sayın Bahçeli’nin, bu süreçle ilgili olarak ‘ihanet süreci’ ifadesini kendisine iade ediyorum. Çünkü onlar bugüne kadar hep bu ihanetlerle, bu ülkedeki emperyalist yapılara maalesef altyapı oluşturdular. İktidarlarında devletin bankalarını malum şebekelere peşkeş çektiler. Onlara yataklık yapan da ve bu ülkenin maalesef adeta ihaneti içinde olan başta Sayın Bahçeli’dir. Eğer bu ülkede, bu anlamda bir ihanet varsa bu ihanetin içinde olan Bahçeli’dir, Kılıçdaroğlu’dur. Çünkü hiçbir zaman bu işi nasıl çözelim diye bir araya gelmeye yanaşmamışlardır. ? Bunlar ikiyüzlü: İşte okullar, üniversiteler karışmaya başladı. Niye; bunlar ikiyüzlü, bunların iki dili var, bir de görünmeyen dilleri üç. Bu iki dil, “Biz ülkücüleri sokağa dökmeyeceğiz”. Peki Bursa’da “Vur de vuralım, öl de ölelim” dediklerinde, “Onun da zamanı gelecek, onun da zamanı geldiğinde talimatı vereceğim” diyen Bahçeli’nin kendisi. ? Melek yüzlü sanırsın: Sayın Bahçeli zaman zaman bize de bu meydanları okumadı mı, okudu. Gördüğün zaman, böyle ikili olduğunda melek yüzlü zannedersin ama arkasında başka şeyler var. ANKARA “Akil insanlar” komisyonunun ilk örneğinin 1919’da İngilizlerin işgali konusunda halkı ikna etmek için “Heyeti Nasiha” adıyla kurulduğu ortaya çıktı. Uluslararası Hukuk Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı, “İngilizler İstanbul’u işgal edince, o dönemin sadrazamı, Heyeti Nasiha diye böyle ikna grubu pozisyonunda kurulmuş” dedi. Pazarcı, İngilizlerin İstanbul’u işgali konusunda halkı ikna etmek için dönemin sadrazamının Heyeti Nasiha kurulması talimatı verdiğini belirtti ve “İngiliz subaylarının da katılmasını istediler. Ama buna İngilizler ‘evet’ demiyorlar. Böyle ikna grubu pozisyonunda kurulmuş. Bugünkü yaklaşım o çerçevede görünüyor bana” dedi. Pazarcı, yakın tarihte akil insanlar komisyonu olarak ikinci örneğin de 1997’de, Türkiye ile Yunanistan arasında kurulmuş olduğunu belirtti “Ama çalışamadılar, bir araya dahi gelemediler” dedi. Yedişer kişiydi İğneli Fırça ZAFER TEMOÇİN eğiliminde DİSK katılmama Atalay, işçi konfederasyonlarından Türkİş ile DİSK’i de komisyona davet etti. Atalay, hafta sonu Türkİş Genel Başkanı Mustafa Kumlu’yu telefonla aradı, daveti iletti. Atalay dün de DİSK Genel Başkan Yardımcısı Ali Rıza Küçükosmanoğlu’nu aradı. Atalay önümüzdeki günlerde toplantı yapacaklarını, DİSK’i de toplantıda görmek istediklerini söyledi. Bunun üzerine Küçükosmanoğlu, konuyu yönetim kurulu ile değerlendirip ondan sonra karar vereceklerini iletti. DİSK’in en geç bugün kararını bildirmesi bekleniyor. Bu arada DİSK’teki eğilimin komisyona katılmama yönünde olduğu belirtiliyor. Sadrazam Damat Ferit Paşa’nın talimatıyla kurulan ‘Heyeti Nasiha’nın da bugünkü gibi yedişer kişiden oluşması kararlaştırılmıştı. Fikir babalığını ise İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin kurucusu Sait Molla yapmıştı. Akil adamlar konusunu da 2009’da açılım sürecinde Fethullah Gülen gündeme getirmişti. Ermeni ve Kürtlerin mutlaka bulunmasının öngörüldüğü heyetlerin Anadolu’yu gezerek, halka uzlaşma hissi telkin etmeleri istenmişti. Heyetler halka “barışın ancak koşulsuz teslim ve düşmanı kızdırmamakla sağlanacağını anlatmakla” görevlendirilmişlerdi. “Manevi görev” yapacak olan heyetlere, şehzadelerin başkanlık etmesi düşünülmüştü. Başbakan Erdoğan da, akil adamlar komisyonunun görevinin “toplumu hazırlama” olduğunu açıklamıştı. Damat Ferit Paşa, 5 Nisan 1919’da, İngilizlerin İstanbul’daki Yüksek Komiser Yardımcısı Richard Webb’i ziyaret ederek Heyeti Nasiha’nın yapacağı görevler konusunda bilgi vermiş ve heyette İngiliz subayların da bulunmasını istemişti. Ancak İngilizler bu öneriye sıcak bakmamıştı. AKP’li 50 milletvekili hafta sonu Güneydoğu’ya giderek sürece destek verecek ERDEM GÜL ANKARA İmralı’da Abdullah Öcalan’la yürütülen görüşme süreci çerçevesinde halk desteğini artırmak amacıyla görev yapacak akil insanlar oluşumunda sona gelinirken AKP de kendi içinde “karıştır barıştır” olarak adlandırılan bir girişim başlattı. Bu hafta sonu AKP’li Batı kentlerinden Kürt olmayan 4550 milletvekili Güneydoğu’ya giderek sürece destek verecek. AKP, sürece desteğin düşük olduğu Karadeniz, Ege ve Akdeniz’e de milletvekili heyetleri gönderecek. Diyarbakır, Batman ve Siirt’e gidecek heyete Diyarbakır Milletvekili Salim Ensarioğlu, Batman Milletvekili Ziver Özdemir ve Siirt Milletvekili Osman ‘Karıştır barıştır’ heyeti Ören eşlik edecek. AKP Grup Başkanvekili Ahmet Aydın başkanlığındaki AKP’nin batılı milletvekili heyeti, bu üç ilde 13 ilçeyi ziyaret çerçevesinde esnaf ziyaretleri yapacak, sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelecek ve yurttaşla da buluşacak. Heyetin ziyareti “Batılı vekillerin çözüm sürecine destek vermesi” anlamını taşıyacak. AKP’li Ensarioğlu, batılı milletvekillerinin çözüm süreci kapsamında doğrudan bölgedeki halkla görüşmelerinin algı için çok önemli olacağını söyledi. Ensarioğlu, çözüm süreci öncesinde doğu ve batı arasında bir diyalog sorunu bulunduğunu, bunun çözüm süreci açısından da giderilmesi gereken bir sorun olduğunu, ziyaretin bu yolda önemli bir ilk olacağını belirterek, “Milletvekilleri, buradaki bölge halkının düşünce ve isteklerini yerinde halkla diyaloğa girip dinleyecek. Bu gezi, çözüm süreci açısından çok önemli olacaktır” dedi. AKP’nin dün yapılan merkez yürütme kurulu toplantısında yeni anayasa çalışmalarıyla süreçte gelinen nokta da değerlendirildi. Başbakan Tayyip Erdoğan, akil insanlar komisyonu oluşumu ve görev alanlarıyla ilgili bilgi verdi. Erdoğan’ın özellikle BDP ve PKK’den gelen çekilmenin yasal güvenceye bağlanması koşulları karşısında Öcalan’ın “daha makul, yapıcı ve çözümden yana bir tavır içinde olduğu” değerlendirmesini yaptığı öğrenildi. Toplantıda çekilmeye yasal güvencenin kesinlikle kabul edilemez olduğuna ilişkin görüş bir kez daha yinelendi. [email protected] Bayık: Geri adım yok DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Terör örgütü PKK’nin çekilmesi konusunda Başbakan Erdoğan’ın “Silahlarını bırakıp gitsinler” açıklamasına Kandil’den yanıt geldi. ANF’ye konuşan örgütteki en etkili isimlerden Cemil Bayık, geri çekilme için yasal güvence istedi. Bayık, “Bir kere geri çekilmenin olması için bunun yasal zemininin hazırlanması gerekiyor. Yasal zemini hazırlanmadan, bunun tedbirleri geliştirilmeden gerilla geri çekilemez. Hükümetin tavrı sorunu çözmemede direnmedir, adeta alay etmedir. Ciddi olmaları lazım” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle