18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 NİSAN 2013 CUMA HABERLER CUMHURİYET SAYFA 7 İspiyonculuğa teşvik! KCK Basın davası FIRAT KOZOK Meclis’e sunulan torba yasayla gizli tanıklar genel sağlık sigortalı olacak Küçük Oyun Büyük Oyun Her ikisi de tehlikelidir. Her ikisi de bu memleketin yurttaşlarıyla alay etmek anlamı taşır. Her ikisi de Türkiye’yi bölge için planlanan dümene boyun eğdirmeyi amaçlar. Her ikisi de Türkiye’yi yoksulluğa talim, sadaka toplumu olmayı kabul etmeye zorlar. Her ikisinin de hedefinde yurtseverler, direnme ve geleceği kurmanın anahtarı olan sınıf mücadelesinin güçleri vardır. ??? Küçük oyun, ülkenin yeniden dizayn edilerek laikliğin son kırıntılarının yok edilmesi, şimdiden tek adamlığı etkin bir şekilde prova eden partiye ve liderine başkanlık kapısını açacak yolun taşlarının döşenmesidir. Büyük oynanacak, büyük lokma yenecek, zafer de o ölçüde büyük olacaktır. Halkın desteği bu küçük oyuna kazanılamazsa, zorbalığın daha da artacağından, elde edilemeyenin başka yöntemlerle elde edilmeye çalışılacağından hiç kimse kuşku duymamalıdır. Kuşku duymamalıdır, çünkü bugüne kadarki uygulama, yasa, hukuk dinlemeden “biz yaptık oldu, bundan sonra da olur” mantığının süreceğini gösteriyor. Attığı adımlar karşısında etkili bir direnç görmedikçe ya da direnenleri kolayca bastırdığını gördükçe kendine güveni artanlar “durmayalım düşeriz” sloganı ile hareket ediyorlar. Unutulmaması gereken gerçek budur: Dururlarsa düşecekler. Öyleyse onları durdurmak gerekiyor. ??? Büyük oyun küçük oyunun büyük destekçisidir. Obama, Boston olaylarından sonra yaptığı konuşmada ABD’nin “Dünyanın en büyük ulusu” olduğunu ilan etti. “Dünyanın en büyük ulusu” şimdilerde pek çok ülkeye, özellikle de bizim bölgemizdekilere “ulus olmadıklarını, ulus olmanın zamanının geçtiğini” anlatıyor. Bütün propaganda güçleriyle bu bölge ülkelerinde bulduğu yandaşlarıyla yaptığı budur. Bu propagandaya, ideolojik saldırıya, silah gücü ve her türden şantaj ekleniyor. Bu aynı zamanda ulus içindeki sınıf mücadelesini de iptal etmenin yolu, yöntemidir. Türkiye bu ülkelerden birisidir. Kimi zaman kayıkçı kavgasıyla iktidara “bak gördün mü ABD’ye bile kafa tutuyor”, “İsrail’i nasıl da dize getirdi ama” desteği sunulurken öte yandan proje aksamaksızın uygulanıyor, senaryo artık Türkiye’ye neredeyse yerleşmiş “Foreign Office” elemanlarıyla denetleniyor. ??? İdeolojik saldırıyı püskürtmek birincil görevdir. Komünistinden sosyal demokratına kadar sol, önüne çıkarılan tuzaklara düşmeden, “öyle dersek böyle derler” korkusuna kapılmadan diyeceğini demeli, neye karşı olduğunu açıkça söyleyebilmelidir. Türkiye’de olup bitenlerin büyük projenin parçası olduğunu açıklamak yalnızca “ruhunu kurtarmak” için değil, planı durdurabilmek için de zorunludur. Varsın projenin sahipleri, ne dediğini bilmeyenlerden, kısa zamanda tepeleyip kenara koyacağı yandaşlar devşirsin; önemli olan onlar değil, onların kullanıldıklarını bile fark etmedikleri ideolojik saldırıdır. Büyük oyunun sahipleri de sandıkları kadar büyük ve güçlü değildirler. Bölgede her şeyin senaryoya uygun yürümediğini onlar da biliyorlar. Ama büyük zarar verdikleri, halkları birbirine düşürdükleri, iç savaşları kışkırttıkları gerçektir. Bizim ülkemiz de bu büyük oyunun parçası haline getirilmeye çalışılıyor. Küçük oyunun büyük oyunun parçası olduğunu artık görmek zorundayız. Durdurmak istiyorsak iki oyun arasındaki derin ilişkiyi, bağı açığa çıkarmalı, “sureti haktan” görünen sahteciliği deşifre etmeliyiz. Küçük oyunda öylesine büyük iddialar ortaya atılıyor ki, bu iddiaların sahiplerinin hayal kırıklıkları da o ölçüde büyük olacaktır. Çareyi sessizliği derinleştirmekte bulacaklar. İnsanlar susturulduğu zaman derin bir sessizlik egemen olur. Ama bu derin sessizlik demokrasi olmayacaktır. Böyle bir sessizlik istiyor musunuz? Davada delil tartışması İstanbul Haber Servisi KCK’nin Basın Komitesi’ni oluşturdukları iddiasıyla 26’sı tutuklu 46 gazete çalışanının yargılandığı KCK Basın davasına devam edildi. Tutuklu sanık Hüseyin Deniz, “Mahkemeler siyasi iradenin elindedir” dedi. Sanık Yüksel Genç ise “Davayı temel gazetecilik ilkelerine, basın ve düşünce özgürlüğüne tehdit olarak görüyorum” diye konuştu. Sorgu sırasında sanıklara delillerin dizin numaraları belirtilerek soru yöneltilmesine sanık ve avukatların itirazı mahkeme tarafından kabul edilmedi. Gazete çalışanlarının yargılanması nedeniyle KCK Basın olarak adlandırılan 3. KCK davasına Silivri Cezaevi Yerleşkesi’ndeki küçük salonda devam edildi. Başkanlığını Ali Alçık’ın yaptığı İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen davanın dünkü 14. oturumuna tüm tutuklu sanıklar katıldı. ANKARA Meclis’e gönderilen son torba yasa tasarısıyla kamuoyunda Ergenekon ve Balyoz davalarıyla tartışma konusu olan gizli tanıklara genel sağlık sigortası güvencesi getiriliyor. Her iki davada çok sayıda sanığın avukatlığını yapan avukat Celal Ülgen, “Bu tasarı yasalaşırsa Türkiye’nin çivisi çıkar. Böyle bir düzenleme bir hukuk devletine yakışmaz. Bu yöntemle herkesi gizli tanık yapmaya özendirecekler, birileri hakkında yalan yanlış ifadeler vermek için gizli tanık olmaya teşvik edecekler” dedi. Başbakanlık tarafından önceki gün TBMM’ye gönderilen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası ile Bazı Yasalarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Tasarı’nın içerisine Türkiye’nin gündemindeki önemli davaları doğrudan etkileyecek kritik bir madde daha eklendi. Tasarıya göre, Tanık Koruma Yasası kapsamında haklarında koruma önlemleri uygu ‘Mahkumlar gizli tanık olmak için sıraya girer’ Düzenlemenin yasalaşması durumunda cezaevlerindeki binlerce mahkumun gizli tanık olabilmek için “sıraya gireceklerini” vurgulayan Ülgen, “Gizli tanıkların nitelikleri eksikti, her ne kadar sansasyonel ifadeler verdilerse de bugüne kadar bekleneni tam olarak yerine getiremediler. Bir kısmı kimliğini ifşa etmek zorunda kaldı ve ifadeleri itibarsızlaştı. Bir kısmı da gerçeğe aykırı beyanda bulunmayı beceremedi. Bu açıdan bu teşvikle daha yetenekli gizli tanıklar bulunacak” diye ekledi. lanan kişiler, genel sağlık sigortalısı sayılacak. Yani başta Ergenekon ve Balyoz gibi Türkiye’nin gündemindeki önemli davalar olmak üzere, kritik davalarda gizli tanıklık yapan yüzlerce kişi sigortalanacak. Tasarıyı değerlendiren avukat Celal Ülgen, Tanık Koruma Yasası kapsamında tanığın yüzünün değiştirilmesi, kimlik verilmesi gibi ayrıntıların henüz uygulanmadığını, sadece gizli tanıklığın uygulandığını belirtirken şöyle ko ‘Türkiye’nin çivisi çıkar’ nuştu: “Biz sürekli bu duruma itiraz ediyorduk. Şimdi bu düzenleme çok ilginç. Bu, bir hukuk devletine asla yakışmaz. Böyle bir şey olabilir mi? O zaman herkesi gizli tanık olmaya özendirecekler, birileri hakkında yalan yanlış ifadeler vermek için gizli tanık olmaya teşvik edecekler. Bu düzenlemeyle Türkiye’nin çivisi çıkar. Aklı peynir ekmekle yemek diye bir söz vardır. Böyle bir şey olamaz.” Tasarıyla ayrıca şiddet gören kadınlar da aynı şekilde genel sağlık sigortalısı olacak. Ergenekon davasında savunmasını yapan Mehmet Perinçek, savcılara tepki gösterdi Polis fezlekesi mütalaa oldu HATİCE TUNCER ahkemeler siyasi iradenin elinde’ Duruşmaya İstanbul Kürt Enstitüsü’nden getirilen 3 tercüman, sanıkların Kürtçe savunmalarını Türkçeye çevirdi. Savunmasını Kürtçe yapan Evrensel Gazetesi Muhabiri Hüseyin Deniz, iktidarların toplum üzerinde güç kurmak için gazetecilere yönelerek baskı yaptıklarını ifade ederek 1953’ten bu yana yüzlerce gazetecinin tutuklandığını anlattı. Deniz şöyle konuştu: “Bizim yargılamamız, mahkeme başlamadan Adalet Bakanı, Başbakan ve İçişleri Bakanı tarafından yapıldı. Mahkemeler siyasi iradenin elindedir. Savcı ve polislerin eliyle yürütülmektedir. Hukuk ve adalet şeffaf olmalı ama bu iddianamede bu şeffaflığı göremiyoruz.” Başkan Ali Alçık’ın savunmasını tamamlayan Hüseyin Deniz’e ek klasörlerde yer alan delilleri, dizi pusulasından okuyarak soru yöneltti. Sanık Deniz, deliller açık ve net şekilde okunmadan yanıt vermeyeceğini söyledi. Avukat Nazan Yaman, şu şekilde itiraz etti: “Mahkeme heyetinin yargılamanın bu aşamasında delillerin tamamı okunmadan delil ikamesine geçmesi CMK hükümlerine aykırıdır. Sadece deliller hakkında iddianamenin dizi pusulasını okumak yargılamaya hukuki bir boyut kazandırmaz. Bu nedenle delil ikamesine geçme kararınızdan dönmenizi talep ediyorum.” Ancak Başkan Alçık, yargılamayı uzattığını belirterek Avukat Yaman’a konuşma izne vermediğini söyledi. Tutuklu sanık Yüksel Genç de, “Böylesi bir süreçte, 1999 yılında Türkiye’ye gelen ilk barış grubu üyesi olarak yargılanmam kaderin ironilerle dolu bir cilvesidir. Davayı temel gazetecilik ilkelerine, basın ve düşünce özgürlüğüne tehdit olarak görüyorum. Bu yargılama Türkiye açısından kara bir lekedir” diye konuştu. KCK Basın davası bugüne ertelendi. ‘M Ergenekon davasında, tutuklu sanık İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek’in tutuklu oğlu Mehmet Perinçek son savunmasını yaptı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri Cezaevi Yerleşkesi’nde görülen davanın dün 287. duruşması yapıldı. Birleştirilen Aydınlık ve Ulusal Kanal dosyası kapsamında yargılanan örgüt üyeliği suçlamasıyla 7.5 ila 15 yıl hapis cezası istenen Mehmet Perinçek savunmasını yaptı. Mehmet Perinçek 1 saat süre tanınan son savunmasına “Esas hakkındaki mütalaayı incelediğimizde 5 yıllık yargılamanın boşuna yapıldığını görüyoruz. İddianamede yer alan ve kanıtlarla çürüttüğümüz iddialar, aynı şekilde mütalaada yer alıyor” sözleriyle başladı. Perinçek, esas hakkındaki mütalaada kendisi ile ilgili bölümün savcılar tarafından yazılmadığını öne sürerek şöyle devam etti: “Benimle ilgili bölüm, 2 polis memuru tarafından kaleme alınmıştır. Tutuklanmadan bir gün önce 21 Ağustos 2011 tarihinde yazılan polis fezlekesi aynen mütalaaya alınmıştır. Polis fezlekesi, iddianameye, iddianame mütalaaya dönüşüyor. Umuyorum ki polis memurlarının yazdığı metinler karara dönüşmeyecektir.” “Şile kazıları dosyası”ndan sanık Ulaş Özel, esas hakkındaki savunmasında “Ergenekon terör örgütü üyeliği suçlamasını kabul etmiyorum” dedi. Özel, TİKKO örgütü itirafçısı olduğunu, daha sonra jandarma istihbaratı bünyesinde haber elemanı olarak çalıştığını anlatarak “Bu dönemde yasadışına çıkmadan devletin verdiği görevleri yaptım. Yakalandığımda da polisin bulamadığı silahları ben gösterdim” diye konuştu. Duruşmada öğleden sonra ise tutuklu sanık, Genelkurmay Bilgi Destek Dairesi’nde sivil memur Bülent Sarıkahya, 1. Ergenekon dosyası sanığı Ayhan Çelik’in savunmaları tamamlandı. Mahkeme, 28 Şubat soruşturması kapsamında tutuklu bulunan eski YÖK Başkanı Prof.Dr. Kemal Gürüz, eski Genelkurmay Adli Müşaviri emekli Tümgeneral Erdal Şenel’in de aralarında olduğu 6 kişinin duruşmalarda hazır edilmesi için gerekli işlemlerin yapılmasını kararlaştırdı. Mahkeme, 8 Nisan tarihli duruşmada avukat Vural Ergül’ün gaz bombası, gaz fişeği kovanı gibi malzemeleri izinsiz olarak duruşma salonuna soktuğu ve Sevgi Erenerol müdafiliğinden istifa dilekçesindeki beyanları nedeniyle de suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti. Çanakkale Kara Savaşları’nın 98. yıldönümü Anzaklar atalarını, geleneksel şafak ayini’nde andılar. Ulaş Özel’in savunması 57. Alay’ın izinde yürüdüler... ÇANAKKALE (Cumhuriyet) Çanakkale Kara Savaşları’nın 98. yıldönümü, geleneksel 57. Piyade Alayı yürüyüşü ve şafak ayinleriyle bir kez daha anıldı. Gelibolu Yarımadası’na gelen yaklaşık 15 bin kişi, 57. Piyade Alayı’nın 1915 yılında geçtiği yolda, şafak vaktinde yürüdü. Genelkurmay Başkanlığı, Çanakkale Valiliği, Türkiye İzcilik Federasyonu ile Ulusal Öğrenci Konseyi’nin düzenlediği “Milli Bilinç 57. Alay Yürüyüşü” öncesi, geceyi kamplarda geçiren gençlere, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç tarafından Türk Kızılayı’nın hazırladığı ve 57. Alay askerlerinin de içtiği kırık buğday çorbası ikram edildi. 8 kilometrelik yürüyüşün ardından Conkbayırı’nda saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Anzaklar da atalarını, geleneksel şafak ayini’nde andılar. Çanakkale Şehitliği’nde ÖSO Bayrağı! Delil tartışması Tuncay Özkan’ın avukatı: Yasadışı kayıtlar delil olamaz özel hayatın gizliliğine yönelik hak ihlalleri yaşanmasına neden olmuştur” dedi. Çanakkale Kara Savaşları’nın 98. yıldönümü dolayısıyla Gelibolu Yarımadası’ndaki Şehitler Abidesi’nde düzenlenen törende göndere çekilen ülke bayrakları arasında Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) bayrağının da yer alması dikkat çekti. Bu yılki anma törenlerine ilk defa, Çanakkale Cephesi’nde savaşmış, hayatını feda etmiş ve hemen hepsi burada toprağa verilmiş askerlerin doğum yerleri esas alınarak, 30’dan fazla ülkenin Ankara’daki diplomatik misyon şefleri davet edildi. Suriye bayrağı ile birlikte gönderde ÖSO bayrağı da yer aldı. Böylece ÖSO bayrağı Türkiye’de ilk kez resmi bir törende göndere çekildi. Törene katılan ve bir konuşma yapan Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, daha sonra yaptığı açıklamada, Şehitler Abidesi’ne ÖSO bayrağı asılması hakkında bilgisi olmadığını söyledi. SAVUNMALAR BUGÜN ALINACAK Sertab Erener de iddianamede! OZAN YAYMAN Kaderin cilvesi İstanbul Haber Servisi Ergenekon davasında tutuklu yargılanan gazeteci Tuncay Özkan’ın avukatı Hüseyin Ersöz, TBMM Başkanlığı’na verdiği dilekçede, mahkeme tarafından internette yayınlanan ses kayıtlarının, dosyaya getirtilmesinin Yasadışı Dinlemeleri Araştırma Komisyonu tarafından incelenmesini istedi. Avukat Ersöz, “Yasadışı ses kayıtlarının mahkemeler tarafından delil olarak kabul edilmesinin insan hakları açısından araştırılması” isteminde bulundu. Ergenekon davasından 5 yıldır tutuklu bulunan gazeteci Tuncay Özkan’ın avukatı Hüseyin Ersöz, TBMM Başkanlığı’na dün gönderdiği dilekçede, Yasadışı Dinlemeleri Araştırma Komisyonu’nun çalışmalarına dikkat çekti. İnternette yayımlanan ses kayıtlarının da komisyonun görev alanına girdiğini belirten Ersöz, “Bu kayıtlar haberleşme özgürlüğü ve mniyet’ten istediler Avukat Ersöz, Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden “Sanıklara veya yakınlarına ait olduğu iddia edilen bu davaya ilişkin olan internet ortamında veya medyada yer alan ses kayıtlarının temin edilerek çözümlerinin de yapılarak mahkemeye gönderilmesini” istediğine dikkat çekti. E Avukat Ersöz, dilekçesinde şu konuların altını çizdi: “İnternet ortamında kim tarafından yayınlandıkları bilinmeyen ses kayıtlarına itibar edilmesi hukuk devletinde karşılaşılabilecek belki de en büyük skandaldır. Bu kayıtların sanıklar aleyhine delil olarak dosyaya dahil edilmesinden daha vahim olan ise isnat edilen suçlamalarla hiçbir bağlantıları olmayan yakınlarının 3. şahıslarla yaptıkları iddia olunan telefon görüşmelerinin de dosyaya dahil edilmesidir. Bu yaklaşımın bir hukuk devletinde kabul edilmesi mümkün değildir.” Ersöz, dilekçesine Ergenekon davasından 13 Ocak 2012 tarihli 150. celsesinin tutanaklarını ve ses kayıtlarının istenmesine hükmedilen ara kararları ekleyerek şikâyetlerinin TBMM Yasadışı Dinlemeleri Araştırma Komisyonu’nca incelenmesini talep etti. İZMİR İzmir’deki “gizli bilgi ve belge bulundurma” davasında, ses sanatçısı Sertab Erener’in de adı mahkeme zabıtlarına geçti. Erener’in, elde edilen dijital belgelerde fotoğrafının olduğu iddianamede yer aldı. Sanık savunmalarının alınması ise bugüne kaldı. İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın iddianamesinin okunmasına devam ediliyor. İddianamede, “Başbakanlık resimler” adlı klasörde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere hükümet yetkilileriyle, emekli orgeneraller Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ gibi askerlerin yanı sıra ses sanatçısı Sertab Erener’in de aralarında bulunduğu 12 kişiye ait fotoğrafa yer verildiği belirtildi. Mahkeme heyeti, daha önceden, avukatların savunmalarını 25 Nisan tarihinde alacağını duyurmasına karşın bu işlem gerçekleşmedi. Heyet, savunmaların 26 Nisan günü alınacağını bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle