28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 NİSAN 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA eçen hafta Maliye G Bakanımız, yeni bir “Varlık Barışı” çalışması sokulmalı. Yani çıkarılacak aftan sadece yastık altı veya yurtdışı varlığı olanların değil, tüm mükelleflerin yararlandırılması gerekiyor. Ayrıca, 6111 sayılı kanunda olduğu gibi bir borç yapılandırmasının da yeni kanuna monte edilmesinde fayda var. Varlık barışından yararlananlara “Nereden buldun” sorusu sorulmamalı ve beyan edilen değerlerden hareketle vergi incelemesi yapılmamalı. 5811 sayılı kanunun uygulandığı dönemde, yurtdışındaki paralarını varlık barışı kanunu kapsamında beyan edenlere “madem yurtdışında bankada paran vardı neden faiz gelirlerini beyan etmedin” sorusundan hareketle cezalı tarhiyatlar yapıldı. Bu türden bir yaklaşım kanunun amaca ulaşmasını engeller. Belki de hepsinden önemlisi, yapılacak düzenleme ile kısa süreli bütçe denkliği amacı güdülmemeli. Yurda gelen paraların tekrar yurtdışına kaçmasını önleyecek yatırım ve güven ortamı bir an önce yaratılarak kanunun verimi uzun döneme yayılmalı. Artık süreç uzatılmadan kanun bir an önce çıkarılmalı. 15 19 yıla 75 kuruş ikramiye! aşlığı görünce, “19 yıl çalışan birisi B asgari ücretten bile olsa en azından 19 bin lira ikramiye alması gerekir” diyeceksiniz, ama kazın ayağı hiç de öyle değil. Konu eski memurların ikramiye hakkıyla ilgili. Anımsanırsa eski memurların ikramiyesi konusu bir kanunla yeniden düzenlenmişti. Yapılan değişiklikle; birleştirilmiş hizmet süreleri üzerinden kendisine veya ölümü nedeniyle hak sahiplerine aylık bağlananların memuriyet hizmet sürelerine emekli ikramiyesi ödenebilmesi, memuriyet hizmetinin 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14’üncü maddesinde belirtilen “kıdem tazminatına hak kazanma” şartlarına uygun olarak sona ermiş olması şartına bağlandı. Burada eski memuriyet hizmeti için ikramiye almanın en önemli şartı olarak, memuriyet hizmetinin sona erdiği tarihte 15 yıl sigortalılık süresi ve 3600 prim gün sayısı baz alındı. Bu düzenlemeyle eskiden bir süre memuriyet görevinde bulunanlar için geçmiş yıllarda ikramiye ödenmemiş olmasından dolayı açılan davalar sonucu ikramiyelerin ödetilmesine karar veriliyor. Ancak bu kez de ödenen ikramiye tutarının düşük olmasından dolayı ikinci bir mağduriyet yaşanıyor. Mahkeme kararlarında emekli olunan tarihteki gösterge ve katsayılar esas alınarak ikramiye tutarı belirlendiğinden dolayı okurumuz Memet Turan Lütfüoğlu’nda olduğu gibi 75 kuruş, hatta diğer bazı emeklilere de 510 kuruş gibi tutarlar üzerinden ikramiye ödenmekte. Lütfüoğlu diyor ki: “75 kuruşun hesap tarzı da belli değil. Ben yüzde 76 oranla emekli oldum ve 1133 lira emekli aylığı alıyorum. Aylığım yüzde 100 üzerinden hesaplanırsa 1491 lira ortaya çıkıyor. 19 yıl için 19’la çarparsak ödenmesi gereken ikramiye en az 28 bin 400 lira artı faizi olmalı. Bundan sonra idarenin ödediği rakamın güncellenmesi davası açacağım. Ömrü olan görecek.” İlgililere duyurulur! yapılacağını açıklayınca medya ve kamuoyu konuya büyük ilgi gösterdi. Vergi tarihimizde ortalama 3 yılda bir af niteliğinde kanuni düzenleme yapılmış. Mevcut iktidar döneminde de bu gelenek bozulmadı. 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunu 2003 yılında, 5811 sayılı Varlık Barışı Kanunu 2008 sünger çekiyorlar. elde edilememişti. Bu yılında, 6111 sayılı Borç Yeniden bir barış dönemde 48 milyar 258 Yapılandırması ve Vergi kanununa ihtiyaç var mıydı milyon liralık varlık beyan Barışı içeren Kanun ise peki? Öncelikle seçimlerin edilmiş ve bu beyanlar 2011 yılında çıkarıldı. Yani yaklaştığını unutmayalım, nedeniyle 1 milyar 576 son 10 yılda af niteliğinde kanun ayrı bir hava yaratıyor. milyon liralık vergi tahakkuk düzenlemeler içeren üç Daha teknik gerekçe ise etmişti. Ancak, bu beyanın kanun yürürlüğe girdi. Avro bölgesindeki krizin sadece 30 milyarlık kısmı Sıra dün Meclis’e sunulan devam etmesi ve Güney ekonomiye kazandırılmıştı. dördüncüsünde. Yani 18 milyarlık varlık Öncelikle belirtmek gerekir Kıbrıs kaynaklı sıkıntıların artabileceği beklentisi. fiktif beyan edilmişti. ki “nasıl olsa af çıkacak Bu krizlerden ülkemizin Aslında devlet umduğunu beklentisi” yarattığı için bu minimum etkilenmesi bulamamıştı. tür kanunlar, mükelleflerin amacıyla yurtdışındaki Bu sonuçları göz vergiye gönüllü uyumunu tasarrufların Türkiye’ye önünde bulunduran olumsuz yönde etkiliyor. kanalize edilmesi Maliye Bakanlığı’nın bu Yine de bu tür kanunlara amaçlanıyor. seferki varlık barışını daha sıklıkla başvuruluyor. 2008 yılındaki varlık kapsamlı yapması gerekiyor. Açıkçası, alan memnun barışında aslında ilk Varlık beyanının yanı sıra satan memnun. Yani devlet aşamada beklenen sonuçlar matrah artırımı da işin içine bu kanunlarla bütçeye ek katkı sağlıyor. EVLENEN KADIN TAZMİNATINI ALABİLİR Mİ? 2011 yılında bütçe açığının SSK ilk girişim 2004 yılı. 2 Mayıs 2007’den kapatılmasına bu yana bir şirkette aralıksız çalışıyorum. 6111 sayılı Evlendim, şirketten kıdem tazminatımı alıp SORU CEVAP kanun ciddi ayrılabilir miyim? Kevser Gökbaş Sorularınız için malietkili oldu. Bir yıldan daha uzun süre hizmeti olan cozum6ismmmo.org. Mükellefler işçinin iş akdi işveren tarafından feshedilirse tr adresine mail atade memnun. kıdem tazminatı alma hakkı doğar. Yine bilirsiniz. Tüm sorular Çünkü bu emeklilik için yaş dışındaki şartları sağlayan eposta ile tek tek yolla vergisel cevaplanacaktır. kişi de iş akdini feshederek kıdem tazminatı risklerini alabilir. bertaraf ederek geçmişlerine Varlık Barışında Neler Yapılmalı? Milli Direniş!.. Ben oradaydım... 14 Nisan Pazar günü Ümit Kocasakal ve Zekeriya Beyaz’la birlikte Almanya’nın Krefeld kentinde, Ekin Derneği’nin aydınlık, güzel insanlarıyla birlikteydim... Genciyle, ak saçlısıyla, kadınıyla yıllardır anayurtlarından binlerce kilometre uzakta çalışıp didinen ama yürekleri kendi vatanlarında atan yurtseverlerle kucaklaştım... Bıçağın sırtındaki Türkiye’yi, Anadolu’nun önüne art arda konulan tuzakları, birbirine düşürülmek istenen yurttaşları, Ortadoğu’da efendilerin “muharip piyonu” olarak savaşa sürülmeye çalışılan Türkleri ve Kürtleri konuştuk... Endişeli, kaygılı, bir o kadar da öfkeli yurttaşlarımızın sorularını yanıtlamaya çalıştık... Krefeld’de, Düsseldorf’da, Münih’de, Frankfurt’ta yaşayan yurttaşlar, Türkiye’de olup biteni, Türkiye’de yaşayan önemli sayıda insandan çok daha iyi biliyor, anlıyor, ısrarla çözüm üretmeye çalışıyorlardı... Çünkü onlar, yalnızca bakmıyor, görüyorlardı!.. HHH Ben oradaydım... 21 Nisan Pazar günü, CHP Mersin Milletvekili İsa Gök’le birlikte Hollanda’nın Amsterdam kentinde, Türkiye Gençlik Birliği’nin (TGB) Amsterdam Şubesi’nin açılışına katıldım... Türkiye sevdalısı yurtseverlerin doldurduğu salonda, pırıl pırıl gençlerin, vatan aşkına neler yaptıklarını, hangi ağır bedelleri hem de güle oynaya göze aldıklarını, 19 Mayıs’ta, 29 Ekim’de, 10 Kasım’da milyonları nasıl ayağa kaldırdıklarını, 13 Aralık’ta, 8 Nisan’da Silivri’de “O barikatlarınız var ya o barikatlarınız, bize vız gelir vız” diyerek nasıl haykırdıklarını, gaz bombalarının, biber gazlarının üzerine nasıl bir coşkuyla yürüdüklerini anlattık, izledik... Duygu dolu anlardı. O an, orada Silivri mahkemesinde Teğmen Mehmet Ali Çelebi’ye söylediğim sözler aklıma geldi: Vatan size minnettardır... Ertesi gün havaalanında, gençlerle kucaklaşıp ayrılırken 15 Mayıs’ta Fenerbahçe’nin şampiyonluk maçında buluşmak için sözleşmeyi de unutmadık tabii... İnsan çok isteyince olurmuş!.. HHH Ben oradaydım... 23 Nisan Salı günü, ilk TBMM’nin açılışından tam 93 yıl sonra, Milli Merkez’in kuruluşuna katılmak için Ankara’daydım... Kurultayın yapıldığı salona girebilmek adeta imkânsızdı... Binlerce kişi salonu hınca hınç doldurmuştu... Salondakilerin en az üç, dört misli insan dışarıya birikmişti. Bu ülkenin yiğit, yürekli yurtseverleri ellerinde bayrak, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz”, “birleşe birleşe kazanacağız” sloganlarını haykırıyorlardı... O gün orada parti ayrımı yoktu... Sağcı, solcu yoktu... O gün orada büyük devrimcide birleşen vatanseverler vardı... O gün, orada Kuvayı Milliciler vardı!.. O gün Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nin içinde ve dışında on binlerle kucaklaştık. İki yıl önce Milli Anayasa Forumu’nu kuran yurtsever “Asil Adamlar” milyonların beklediği gibi Milli Merkez’i ilan ettiler... O toplantıya katılan on binler, toplantıyı canlı yayınlayan Ulusal Kanal ekranından izleyen milyonlar, o gün “Milli diriliş”in ilanına tanık oldular... O gün orada milyonlara seslenen konuşmacıların dediği gibi artık Milli Merkez’in görevi bellidir: Yarım kalan Cumhuriyet devrimini tamamlamak!.. Ve Atatürk’te birleşen bu merkezin sloganı da o gün, o toplantıda ortaya çıkmıştır: Milli Meclis, Milli Hükümet!.. Ve o günden sonra hiç kimsenin bahane yaratma, görevden kaçma lüksü de kalmamıştır... Böyle biline!.. 23 Nisan 93 Yaşında Perihan ERGUN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Cumhuriyetin ilk Mebusan Meclisi 23 Nisan1920’de toplandı ve ona, (Hâkimiyeti Milliye) Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı adı verildi. Bu mutlu güne öyle kolayca gelinmedi. Özetle; bilindiği gibi 191418, I. Dünya Savaşı sonunda müttefiklerimizin yenilgisiyle Sevr Antlaşması boynumuza ölüm fermanı niteliğiyle geçirilmişti. Buna göre topraklarımız, sadece Ankara ile çevresi dışında, dört bir yandan İttifak devletlerinin asker, sivil idarecilerince bölgelere ayrılarak işgal edilip ulus esir alınmıştı. 15 Mayıs1919’da Yunan efsonları, (askerleri) İzmir’i, diğerleri de İstanbul’u işgal altına alınca, Mustafa Kemal daha önceden kurguladığı halkla birleşerek Kurtuluş Savaşı’nı başlatma amacıyla Anadolu’ya çıkma kararını aldı. İngilizlerin şikâyetçi oldukları Kuzey AnadoluDoğu Karadeniz bölgesindeki halk hareketlerini yatıştırma istemini(!) öne sürerek Osmanlı yönetimince görevlendirilmeyi başardı. Hemen Bandırma vapuruna atlayarak 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı. Oradan Amasya’ya geçerek, işgali yadsıyan yurtsever dostlarıyla vatandaşlarına amaçlarını ve Kurtuluş hareketini içeren düşünceleriyle planlarını Amasya Tamimi’yle duyurdu. İngilize kul olan devletin silahlı kuvvetlerinden istifa etti. İlk planda hemen kongrelere karar vererek, önce Erzurum daha sonra da 4 Eylül’de Sivas Kongresi’ni toplayarak uygulanması gereken işlemlerle Kurtuluş Savaşı’nın plan ve programlarının karar altına alınmasını sağladı. Tüm zorluklar göze alınarak oluşturulan baskı makinesiyle Hâkimiyeti Milliye gazetesinin yayını da orada sağlandı. HHH 18 Mart 1918’de Çanakkale Zaferi’nin komutanı olarak kumanda gücüne sahip olmasının yanında silah arkadaşlarına, askerine ve halkına olan güveniyle giriştiği Kurtuluş Savaşı’nı da zaferle sonuçlandırıp 9 Eylül’de düşmanı İzmir’den denize döktüler. HHH Mudanya Mütarekesi ile düşmana diz çöktürdükten sonra, en yakın silah ve siyaset arkadaşı İsmet Paşa’nın (İnönü) Lozan Antlaşması’ndaki başarısıyla tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti uluslar arasındaki yerini hakkıyla aldı. HHH Bu zorunlu ve zorlu savaşımdan sonra ilk TBMM’nin kuruluş günü sayılan 23 Nisan’ı “Milli Hâkimiyet ve Çocuk Bayramı” olarak gelecekte vatanın laik, demokratik, sosyal cumhuriyetinin sahipleri olacakları ve onu sonsuza dek yaşatacakları inancıyla çocuklarımıza emanet etti. Tıpkı 19 Mayıs, Gençlik ve Spor Bayramı’nı güvendiği Türk gençliğine armağanla emanet ettiği gibi. HHH Gelin görün ki iktidarda olan AKP hükümeti bu milletin canı pahasına dost düşman tüm ulusların takdirini kazanan Atatürk’ün dehasıyla kurulmuş olan Cumhuriyetimizin övüncü ulusal günlerimizin kutlanmasını akla ziyan karar ve kanunlarla yasaklamaya kalktı. Görülüp yaşandığı gibi milyonlarca şehit veren, malı mülkü Kurtuluş’ta silip süpürülen halkımız, (ki benim ailem de soyu sopu kurutulurcasına bunu yaşamıştır) necip karakteri ve vefa duygularıyla yaşadıklarını ve yaşananları hiçbir zaman unutmadı ve unutmayacaktır. HHH AKP hükümetinin Cumhuriyetin kuruluşundan beri ulusal bayramlarımızın stadyumlarda ve açık alanlarda kutlanmasını yasaklayan kabul edilemez kararı bütün yurtta tepkiyle karşılandı. Halkımız ellerine özgürlüğümüzün simgesi al bayraklarını alarak tepkilerini göstermek için sokaklara döküldü. Örneğin; 2012’nin 19 Mayısı’nda benim de katıldığım İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde Tünel meydanında toplanıp yürüyüşe geçen ve giderek çoğalan halkımız, Taksim’den Ayazpaşa yoluyla Dolmabahçe sahiline Boğaz’ın sularına bırakmak amacıyla TGB’nin omuzlarında taşıdığı Bandırma Vapuru, ellerinde bayraklar, ağızlarında milli marşlarımızla yüz binleri aşanlar, örneklerden sadece biriydi. Ulu önderimiz Atatürk’ün dediği gibi Türkiye’nin sorunları, ancak milletinin azim ve iradesiyle çözülebilir. Ulusumuzun bu nitelikli gücünü kimse ortadan kaldıramaz. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Boyun 1 dan geçiri 2 lerek tutulan, 3 üflemeli bir bakır çalgı. 2/ 4 Gökle yerin 5 birleşir gibi 6 göründüğü 7 yer... Tohum 8 dan yetişti 9 rilip başka 1 2 3 4 5 6 7 8 9 yerlere dikilmek için ha 1 A K Ç A K A L E zırlanan sebze ya 2 Y A L A L E L İ da körpe çiçek. 3/ 3 V O L A N K EM Bataklık gazı... 4 A S E T O N M A Altın. 4/ Kemikle 5 İ H İ L E K A R rin yuvarlak ucu... 6 N A N A R İ N Küçük çubuklarla 7 İ V G İ ON A oynanan bir oyun. 8 N Ü ON İ K S 5/ Hoş kokulu ve 9 K İ Z İ R Ş İ T baharlı meyveleri yiyecek ve içeceklere tat vermek için kullanılan otsu bir bitki... İlave. 6/ Cinsel ilişkiye girmekten duyulan korku. 7/ Çölden esen rüzgâr... Günah. 8/ Zehirsiz ve çok iri bir yılan... Oyunda cezalı çocuk. 9/ İskambildeki maça rengine verilen bir başka ad... Paylama. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ XIX. yüzyıl müziğinde, genellikle piyano için yazılan ve bir ruh durumunu yansıtan beste. 2/ Günlük yaşama ait küçük ve geçici belgeleri toplama şeklindeki koleksiyonculuk. 3/ Ortadoğu’da bir göl... Vudu dininde, bir büyücüye hizmet eden hortlak. 4/ Bir yerde oturma... Yayla fırlatılan ucu sivri çubuk. 5/ Asur Krallığı’nın başkenti. 6/ Trabzon’un bir ilçesi... Terazi gözlerinden her biri. 7/ Çekişme, kavga... Aşırı şişman. 8/ Bektaşiliğin en üst aşamasındaki kişiye verilen san. 9/ Kuzey Amerika’da yaşayan kızılderili bir halk.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle