28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 NİSAN 2013 CUMARTESİ 6 HABERLER Sayıştay’a abluka! MUSTAFA ÇAKIR AKP hazırladığı yasa önerisini Meclis’e sundu. Bir kendisine bağlamadığı kaldı! Gazetelerde 8 Nisan Geçen hafta “Barikatlarda Özgürlük” başlıklı yazımda 8 Nisan Silivri izlenimlerimi yazmıştım. Bazı olaylara tanık olmak, onları içinde yer alarak yaşamak önemlidir. 8 Nisan 2013’te Silivri’de görüp tanık olduklarımın, içinde yer alarak yaşadıklarımın bu tür olaylardan olduğundan kuşku duymam. Tabii kimseyi, kendisi dışında bir şey olmaya zorlayamazsınız. İnsanlık tarihi akarken onun kenarında köşesinde, gözlemci bile olamadan, sürüngence ya da bir köstebek gibi kendi oyuklarında ömür tüketenler hep olmuştur, her zaman olacaktır. Bu gibilere öfke duymaya bile değmez, acır geçersiniz. Yaşamın dinamiğini durdurmaya, ileriye doğru akışı geri çevirmeye çalışanlar da yine hep olmuştur, her zaman olacaktır. Onlara en yakışacak sıfat da devrim karşıtlığıdır, karşıdevrimciliktir. Ülkemizin dününde ve bugününde bu gibiler de hep olmuştur ve ne yapalım ki olmaya devam edecektir... ??? 9 Nisan sabahı bir gün önce Silvri’de yaşananları nasıl verdiklerini merak ederek birçok gazeteye baktım. Kendi gazetemden başlayayım... Cumhuriyet, Silivri’de yaşananları 1. sayfadan “Adaleti Boğdular” başlığı ile vermişti. Bu davayı başından beri orada izlemekte olan Hatice Tuncer ve öteki muhabir arkadaşlarımız, haberlerinin içeriği ve diliyle ve fotoğraflarla, yaşananları dürüstçe, gerçekliğe ve gazetecilik mesleğinin namusuna saygıyla yansıtmışlardı. Aydınlık, “Barikatlar Yıkıldı”, Yurt, “Adalet Kavgası”, Sol, “Ergenekon Davasında Kitleye Müdahale” başlıklarını tercih etmişti. Üslup farklarına ve yorumlardaki doğal sayılması gereken nüanslara karşın, bu gazetelerin 8 Nisan haberleri için de benzer şeyler söyleyebilirim. Onlara Sözcü’yü, Akşam’ı, “Silivri’de Jandarma Saldırısı” başlığı ile BirGün’ü, genel politikada onunla taban tabana zıt olsa da “Zulmün Temeli” başlığı ile Yeni Çağ’ı ekleyebilirim. Orada bulunmayan bir okur, yorum farkları ne olursa olsun bu gazetelerdeki haber ve fotoğraflardan, Silivri ceza ve infaz salonu ile çevrede yaşananların bire bir tanığı gibi, yaşananların gerçekçi bilgisini edinebilecekti... ??? Hürriyet, Vatan ve Haber Türk, “Silivri Savaşı”, “Silivri’den Gaz Manzaraları” “Yine Gaza Gelindi” vb. türünden, kendi meşreplerince magazinleştirerek de olsa, olayları yine de ellerinden geldiğince saptırmamaya çalışarak yer vermişlerdi. “Milliyet”in başlığı ve haberciliği nispeten daha da ağır başlıydı. “Sabah” ise kendine yaraşır bir sululukla, “Silivri’de Gazlı Şehir Suyu” başlığı ile safını belli ediyordu. ??? Bir başka grubun gazetelerinden Akit, “CHP ve İP’ten Şirretlik” başlığını atmıştı. Bugün, “Mahkemeye CHP Baskını” başlığı ile habercilik yapıyordu. Zaman, “Silivri’de Yargıya Darbe Girişimi” başlığı ile bilinç altındaki darbe korkusunu bir kez daha dışa vuruyordu. Türkiye gazetesinde “Silivri’yi Savaş Alanına Çevirdiler” başlıklı haberden çok, barikata ve gerisinde kollarını açmış durmakta olan jandarmanın üzerine yürümekte olan halk kadınını gösteren fotoğraf ilginçti... ??? Bütün bu haberler arasında hem gazetecilik, hem insanlık bakımından utanç verici olanı “Taraf” adlı gazeteninkiydi. Başlığı okuyunca önce bir şey anlayamadım: “Muharrem, slogan”... Alttaki yazılar okununca mesele anlaşıldı... “CHP ve İP’lilerin günlerdir çağrı yaptığı duruşma için gelenler bariyerlere saldırdı, jandarma kalabalığa gazla müdahale etti... CHP’liler duruşmayı engelledi... CHP’li Nur Serter, Muharrem İnce’ye ‘Muharrem, slogan’ diyerek slogan da atılmasını istedi...” vb... O gün Silivri’de olup her şeyi baştan sona yaşayan bir görgü tanığı olarak, bu üsluptan, bu haber başlığından, bu sözlerdeki yalan ve düzeysizlikten utanç ve tiksinti duydum. İnsan “Taraf” olabilir. Fakat kendi meslektaşlarına da zulmedilmekte olan bir davanın haberi verilirken, bu derece alçalıp pespayeleşmek şart mıdır? ANKARA AKP, hazırladığı raporlarla usulsüzlükleri açığa çıkaran Sayıştay’da kapsamlı değişikliğe hazırlanıyor. Geniş yetkileri olan rapor değerlendirme kurulu (RDK) üyeleri Sayıştay değil, TBMM tarafından seçilecek. Sayıştay yönetmelikleri TBMM başkanının onayı ile yürürlüğe girecek. Sayıştay’a üye seçiminde, Sayıştay ve Maliye meslek mensuplarına tanınan kontenjan kaldırılacak. Sayıştay’ın önseçim yetkisine son verilecek. Kamu iktisadi teşebbüslerinin (KİT) denetimine de sınırlama getiriliyor. AKP, Sayıştay Yasası’nda değişiklik öngören yasa önerisini Meclis’e sundu. Öneride, Sayıştay’la ilgili şu değişikliklere yer verildi: Raporlar hakkında görüş bildiren; dış denetim genel değerlendirme raporunu hazırlayan; yönetmelik, standart, rehber ve mesleki etik kurallarına ilişkin görüş sunan; denetim grup başkanlıklarının kuruluşunda görüşüne başvurulan RDK’nin oluşumu sil baştan değiştiriliyor. Mevcut yasada kurul, Sayıştay Genel Kurulu tarafından iki yıl için seçilen iki daire başkanı ve her daireden birer üye ile denetimden sorumlu başkan yardımcısından oluşuyordu. Kurulun başkanı da Sayıştay başkanıydı. AKP’nin önerisiyle, kurul üyeleri doğrudan TBMM tarafından seçilen 8 üye ile Sayıştay başkanı olmak üzere 9 üyeden oluşacak. Mali ve sosyal haklar bakımından Sayıştay başsavcısı Yargıtay daire başkanları, RDK üyeleri de Yargıtay üyeleri hak Sayıştay Denetçileri Derneği (SAYDER) yaptığı açıklamada, yasa önerisi ile genel nitelikli değerlendirme raporları dışında kalan Sayıştay raporlarının Meclis’e gönderilmesinin engellendiği, bu şekilde Sayıştay denetiminin etkisiz ve sonuçsuz hale geleceği vurgulandı. Açıklamada, “Öneriye göre, Sayıştay, bütçe görüşmeleri sırasında denetlediği idarelerin faaliyet raporlarını Meclis’e sunacak, ancak bu idarelerle ilgili denetim raporlarını sunamayacaktır. Bu düzenleme ile kamu idarelerinin Meclis’e hesap verme sorumluluğu ortadan kaldırılmakta, Meclis’in bütçe hakkı zedelenmektedir” denildi. Sayıştay yargısının hukuk bilgisine ve tecrübesine dayalı adil bir yargı yeri olmaktan çıkarılacağı, keyfiliğe açık, idari bir işleve dönüştürüleceğine işaret edilen açıklamada, Sayıştay üyeliğine ‘Raporlar Meclis’e sunulamayacak’ seçilmede asli unsur olan Sayıştay denetçilerinin kontenjanı kaldırılarak mahkeme niteliğindeki Sayıştay dairelerinin tümüyle idari görevlerden gelen kişilerden oluşmasına olanak tanındığına da dikkat çekildi. İdari görevlerde bulunan kişiler arasından 5 yıllık süre için iddia makamı olarak görev yapmak üzere Sayıştay savcısı seçilmesinin öngörüldüğüne işaret edilen açıklamada, savcılık ve hâkimlik işlevlerinin müfettişlik veya yöneticilik görevlerinden gelen kişiler tarafından yürütülmesinin uygun olmadığı vurgulandı. Açıklamada, “Bu düzenlemelerin yargıyı güçlendirmek yerine zayıflatacağı, Sayıştay yargısına olan güveni temelinden sarsacağı açıktır” denildi. Sayıştay denetçiliğine dışarıdan yapılacak atamaların da “denetimi zaafa uğratacağı” vurgulandı. kındaki hükümlere tabi olacak. RDK üyeleri, Sayıştay başsavcısı ve savcıların görev süresi 5 yıl olacak. Süresi dolanlar yeniden seçilebilecek. Görev süreleri dolmadan görevlerine son verilemeyecek. Denetim raporlarına dairelerin görüş bildirmesinden vazgeçilecek. Bunun yerine RDK raporlara görüş verecek, raporların düzeltilmesini isteyebilecek. KİT’lerin denetimi sınırlandırılıyor. Buna göre, denetimde, kurum ve kuruluşun yerine geçerek belirli bir iş ve işlemin yapılmasını veya belirli bir politikanın uygulanmasını zorunlu kılacak, takdir yetkisini sınırlayacak veya ortadan kaldıracak görüş ve talep içeren rapor düzenlenemeyecek. Hazırlanan taslak denetim raporu da önce kuruluşa gönderilecek. Gelecek yanıta göre denetim raporu oluşturulacak. Sayıştay’ın organları yeniden dü zenlenecek. Temel organlar şöyle olacak: Başkanlık, yargı (daireler, genel kurul, temyiz kurulu, daireler kurulu), başsavcılık, denetim (denetim ve denetim destek grup başkanlıkları, denetim, planlama ve koordinasyon kurulu, RDK) ile karar organları olarak yüksek disiplin kurulu ve meslek mensupları yükseltme ve disiplin kurulu. Her organ kendi görev ve fonksiyonu içinde görev ve yetki kullanacak, diğer alana müdahale edemeyecek. Sayıştay Yasası kapsamındaki yönetmelikler TBMM başkanının onayı ile yürürlüğe girecek. Sayıştay üye seçimi değiştiriliyor. Mevcut yasada Sayıştay üyelerinin beşte üçünün Sayıştay meslek mensuplarından, geriye kalanların en az yarısının da Maliye Bakanlığı meslek mensuplarından TBMM tarafından seçilmesi öngörülü yordu. Öneri ile üyeleri doğrudan Meclis seçecek. Ayrıca Sayıştay Genel Kurulu’na başvuruda bulunan üye adaylarına önseçim yapılıyordu. Bu da kaldırılıyor. Sayıştay denetçiliği kadrolarına Sayıştay dışından da atama yapılabilecek. Denetim elemanları, uzmanlar, iç denetçiler, daire başkanları, doktora unvanını almış öğretim elemanları Sayıştay denetçiliğine atanabilecek. Yasadaki “uygunluk denetimi”, “hesap yargılaması”, “yargılamaya esas rapor”, “denetim raporu”, “Sayıştay raporu” tanımları değiştiriliyor. Değişiklikle, sorumlulukların belirlenmesinde, yasalar dışında tüzük, yönetmelik, kararname gibi “diğer hukuki düzenlemeler” ve mevzuat içinde “örtülü” olarak var olan hukuk kuralları da belirleyici olacak. Denetimlerde buna da dikkat edilecek. BÜLENT SERİM ‘Karar değil fetva’ İLHAN TAŞCI ‘Camileri çocuklar için inşa edelim’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “VIP camii” olarak nitelendirilen Ahmet Hamdi Akseki Camisi’nin açılışını yapan Başbakan Tayyip Erdoğan, camilerin en çok çocuklar için inşa edilmesini istedi. Erdoğan, cami açılışını TBMM Başkanı Cemil Çiçek’le birlikte yaptı. Eskişehir yolunda yapılan ve şehir merkezine uzak olan camiyle ilgili olarak “Ankara’da büyük bir ihtiyacı karşılıyor” diyen Erdoğan, “Cami mimarisi, bizim de çocuklarımızın da hayata bakışlarını, istikballerini, ülkemizin ve milletimizin geleceğini şekillendirecek kadar önemlidir” dedi. Erdoğan Diyanet’e, imam, kayyum ve müezzinlere seslenerek şunları söyledi: “Lütfen camilerimizin içindeki ve avlusundaki çocuklarımızı rahatsız etmeyelim. Onlar hiç kimseye rahatsızlık vermez. Tam tersine biz bu konuda hassasiyet gösterelim. Asıl biz camideki çocukları rahatsız etmeyelim. Bırakalım cami içinde doyasıya koştursunlar, bırakalım cami içinde istedikleri kadar oynasınlar, bırakalım cami içinde istedikleri kadar rahat olsunlar. Eğer çocuklar camiden uzaklaşırsa bu milleti, bu vatanı ayakta tutan en önemli dayanağımızı, maazallah yitiririz. Eğer çocuklar camiyle kucaklaşırsa, inanın ebediyen bir, beraber ve kardeşçe yaşar, onurla, şerefle yaşar, güçlü şekilde istikbale yürürüz. Mimarlarımızdan, hayırseverlerimizden de rica ediyorum, camilerimizi en çok da çocuklarımız için inşa edelim. Onlar için tasarlayalım, çocuklarımızı camilerle ne kadar kucaklaştırır, çocuklarımıza camiler vesilesiyle ne kadar estetik sunabilirsek, gelecek nesillerde inanın o kadar farklı olacaktır.” Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez basın mensuplarına “İstirham ediyorum. Bu cami başta olmak üzere hiçbir cami için ‘VIP camii, protokol cami’ tabirlerini kullanmayalım. Orada protokol yoktur. Orada VIP yoktur. VIP camii ve protokol camii tabirlerini kullanmayalım” dedi. Caminin ibadete açılışı, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Erdoğan, çok sayıda bakan, eski Diyanet İşleri başkanlarından Lütfi Doğan’ın da yer aldığı protokol üyeleri tarafından yapıldı. Çiçek ve Erdoğan ve bakanlar açılış sonrası cuma namazını birlikte kıldı. VIP camiisinin açılışını yapan Başbakan Erdoğan ANKARA Eski Anayasa Mahkemesi Genel Sekreteri Bülent Serim, yüksek mahkemenin 4+4+4 düzenlemesini ret gerekçesinde laikliği yeniden yorumlamasını değerlendirdi. Serim, gerekçeli kararın anayasal olmaktan çok dinsel nitelikte bir karar olduğuna işaret ederek, “Kullanılan ifadeler Tayyip Erdoğan’ın söylemleri. Anayasal değil dinsel bir yorum” yorumunu yaptı. Serim, “AKP laiklik karşıtlı eylemlerin odağı olarak tespit edildi. Ancak yönetimde bırakıldı, yani kapatılmadı. Bu durumda AKP iki şey yapacaktı. Anayasa Mahkemesi’nin üye yapısını kendine uygun hale getirerek, anayasanın laiklik tanımını değiştirecekti. ‘Anayasada laikliğin tanımı yoktur, laiklik yeniden tanımlanmalı’ dediler. Laikliği din vicdan özgürlüğüne indirgediler. Artık öyle üyelerden oluşuyor ki, Başbakan’ın talimat vermesine de gerek yok. Tamamen AKP ideolojisini benimsemiş, onlar gibi düşünen üyeler kararı verdi. Artık bu düzeni siyasal iktidarın istemlerine göre dönüştürme kurulu haline dönüştü.” Karardaki “Laiklik bireyin ya da toplumun değil, devletin niteliğidir” değerlendirmesine işaret eden Serim, “Tamamen Başbakan’ın sözüdür. Başbakan’ın yakın arkadaşlarının ifadesidir” dedi. Serim, “Karar anayasal kurallarla da tam olarak örtüşmemektedir. Kendi ideolojileri doğrultusunda dini esaslı bir yorumdur. 2010 referandumunda yargı dönüştürüldükten itibaren birçok idare mahkemesinden, ulemadan yani Diyanet’ten fetva alarak karar vermeye başladı. Anayasa Mahkemesi ulemaya de gerek görmedi, kendisi din esaslı bir yorum yaptı.” Kararda “Devlet tarafsız olmakla birlikte dini ihtiyaçların karşılanması konusunda kayıtsız değildir” yorumunu işaret eden Bülent Serim, “Anayasanın hiçbir yerinde bu görülmez. Hatta din kültürü ve ahlak bilgisi dersi zorunludur. Ama sadece o kadarla sınırlıdır. O da hiçbir zaman Kuranıkerim, Hz. Peygamberin hayatının öğretimi değildir” dedi. CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter, “Hukuki olmaktan çok siyasi değerlendirme olma özelliğini taşımaktadır. Gerekçeli kararı okuduğumda, Başbakan konuşuyor zannettim” dedi. Başkan Kocaoğlu, büyükşehir belediyesi üzerinde yeni bir baskı kurulmak istendiğini söyledi. İzmir’in ‘çevre’ isyanı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) – İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik “çete” operasyonunun ardından baskıların ardı arkası kesilmiyor. Çevre ve Şehircilik İzmir İl Müdürlüğü, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne 482 bin liralık ceza kesti. Daha sonra da cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulundu. Talebin ardından İZSU Genel Müdürü Ahmet Alpaslan ifadeye çağrılırken, bu duruma isyan eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Ben de çevre il müdürü hakkında suç duyusunda bulunuyorum. Belediyemize karşı hasmane tutum içinde olan, görevini sağlıksız kullanan bu arkadaştan hesap sorulsun. Bu kişinin görevi çevre konusunda başarılarımıza gölge düşürmek için kurgulanmış bir senaryoyu uygulamak değildir” dedi. İzmir’de Büyük Kanal Projesi’nde şu ana kadar 400 metrelik alanda temizlik yapıldığını, aksaklıkların olduğu bölgeden 3 bin 200 ton malzeme çıkarıldığını açıklayan Kocaoğlu, Çevre ve Şehircilik İzmir İl Müdürü Mehmet Ata Erpolat’ın yanlı davrandığını savladı. Daha önce Bayındırlık İl Müdürü olan Erpolat’ın yaptıkları planlarla ilgili 170 dava açtığını anımsatan Kocaoğlu, Erpolat’ın il müdürü olmasının ardından belediyeye 482 bin 853 lira ceza kesildiğini, cezaların ardından şimdi de cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu açıkladı. Kocaoğlu, şunları söyledi: “Çevre müdürü Gaziemir’deki kurşun fabrikasında olaylar yaşanırken ilk iki gün ne yaptı? Önce suçu büyükşehir belediyesine yüklemeye çalıştı. Bizimle bağlantısı olmadığı için ortalıktan kayboldu. ‘Buradaki malzemenin taşınması için 12 milyon liraya gerekiyor’ dendi. İnsan sağlığı 12 milyon lirayla mı ölçülür? Bu konuda il çevre müdürlüğüne ceza kesildi mi, sorgulandı mı? Savcılığa verildi mi? Buradan ihbar ediyorum.” ‘Milli Merkez’ kuruluyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Anayasa Forumu, yeni anayasa ve İmralı görüşmeleri sürecinde 23 Nisan’da Ankara Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde önemli bir toplantı yapacak. Forum, çeşitli parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin katılımıyla “Milli Merkez” adı adıyla örgütlenecek. Kurultay sonunda “yeni bölünme anayasasına” karşı bir bildiri hazırlanacak ve kamuoyuna açıklanacak. Kurultayı düzenleyen isimlerden eski bakan Ufuk Söylemez, “hareketin bölünme ve çözülme sürecine karşı demokratik bir milli refleks” olduğunu açıkladı. Kurultayın Düzenleme Kurulu’nda Hüsamettin Cindoruk, Yekta Güngör Özden, Mümtaz Soysal, Ali Topuz, Ufuk Söylemez, Kemal Anadol, Şahin Mengü, Necla Arat, Kemal Alemdaroğlu, Ferit İlsever, Zekeriya Beyaz, Ümit Ülgen, Haluk Dural, Fevzi Durgun, Sönmez Targan, Ataol Behramoğlu, gibi isimler yer alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle